02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DURUSÎ TABÎAILî İSTASBUL ABDÜLCAKBAZ 1 MACERALABI jgŞHfl TEKMİLî PASTİİ.YİT, KAFAYt çElcip, £VE PNİ> yAft.|İA>- Ortodoks Bulgarlar, 1000 yü sonrapatrikhaneden ayrüıp kendi dülerinde ibadete Istanbul'da başladı . aliç kıyısında zeminin çürük olması nedeniyle temel atılamayınca Bulgarlar Viyana'daprefabrike bir kilise yaptırıyor... Kilisenin parçaları Tuna üzerinden gemilerle îstanbul 'a getiriliyor... Çevrede "vidalı kilise " olarak anılan yapının Fener deki arsaya kurulması yaklaşık 1.5 yıl sürüyor. "W" ^^"ar, lapalapayağıyor... m^r Kar tanelen, düştük- # ^ leri yerde birbirine sa- m ^ k nlıyor; kent, beyaz bir -m_ .Ak. örtüye bürünüyor... Gemiler gibi kentler de dişidir... ts- tanbul'a adamakılh kar yağdığında, o bilinen kubbeli sıluetin arkasından parlak siyah saçlanna beyazlar düş- müş fettan bir kadın çıkıyor orta- ya... Fettanlık Îstanbul'a yakışıyor... Kar bitip de yerini çamur deryası aldığında, îstanbul hiç çekilmiyor... Îstanbul bunu hep yapıyor... Insanlar da, fettanlığı yüzünden Îstanbul için neler yapmıyor ki... Bulgarlar bile, Istanbul'da açacak- lan kiliseyi önce Viyana'da kurdu- nıyor sonra söküp Halıç kıyısına ge- tirtiyor... Tak vidayı, sök vidayı... Sankı vi- dalı kilise! Istefanikl Bev'in çabası Osmanlı, daha kuruluş aşamasm- da Bizans'tan, Sırbistan'dan kız al- dığı gibi "Bulgarya''dan da kız alı- yor... 1376'daI.Murat,Bulgarpren- sesi ile evleniyor... Serde akrabalık var, ama bu evlilikler aslında hıç de hayra alamet değil... Çünkü Osman- lı önce prensesleri alıyor.. sonra top- raklan... 1389'da Kosova'da I. Mu- rat, savaş alanında yaşamını yitirse de Balkanlar 'daki direnişi kınyor ve 1396'da Yıktanm Bayezit'ın kazan- dığı Niğbolu Savaşı'yla Bulgar Çar- lığı tarih sahnesinden çekiliyor. Böylece Bulgarlar, Avrupa'nın ve Rusya'nın desteğiyle 1878'de özerk- liklerini kazanıncaya dek 482 yıl bo- yunca Osmanh'nın egemenliğine giriyor... Bulgarlar, Ortodoks... Bulgarlar Ortodoks ama Istan- bul'a ancak Ortodoks Bızans yıkıl- dığında Osmanlı sayesinde gelip yer- leşebiliyorlar... Osmanlı, Bulgarla- n aynı kiliseye gittikleri için Rum ahaliden sayıyor... Osmanlı, topraklan geri vermeye başladığmda Balkanlar'da Bulgar milliyetçıleri isyan hesaplan yapar- ken İstanburdaki Bulgarlar başka hesap peşinde koşuyor: Rum Pat- rikhanesine başkaldınyor... Rum Ortodoks Kilisesi'nden aynlmak, Bulgar Ortodoks Kilisesi' ni kurmak istiyorlar... 1848'de "Istefaniki Bey" adıyla maruf, Bulgar cemaatinin önde ge- lenlerinden Stefan Bogoridi. Babı- âli'ye gidip kendi dillennde ibadet etmek istediklenni söylüyor... Devir, Tanzimat de\Tİ... Kaldı ki, Ruslar da Ortodoks dünyasmda Rumlann nüfuzunu kırmak için Bulgarlan des- tekliyor... Fakat, Bulgarlar temkin- kilise Bulgarya'dakfler OsmanlTya, Istanbul'daki Bulgariar da Rum Ortodoks Kilisesi'ne başkaldınyorve kendi kiBseJerini açıyor. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) lı... Ortahğı fazla kanştırmak da ıs- temiyorlar... Ilk ıstekleri, kilise de- ğil bir papaz evi kurmak... Istefani- ki Bey de. Fener'deki arsasını ba- ğışlamaya hazır... Sultan Abdülme- dd 12 Eylül 1848'de ferman buyu- nıyor; Fener'de "metoh" adı veri- len papaz evi inşaatı başlıyor... Istanbul'da birkaç günlük lapa la- pa kann yerini, çamur seli alıyor... Tarihı dokunun ıçındekı pis yeşil otobüs durağının göbeğinde, halde- ki domates sandıklarının üzerıne şablondan yazılan türden "Fener" ya- zıyor... Haliç kıyısındakı caddeden çamur akıyor; tekerleklerden saçılan ça- murlar yol kenanndaki kar yığınla- nnı biraz daha sıyaha boyuyor... Fettan kadının makyajı akıyor! Bulgarların Hıristıyanlığı seçip Bizans'ın Ortodoks Kilisesi'ne bağ- lanması 9. yüzyılda oluyor... 1000 yıl sonra Istanbul'da ılk kez 19. yüzyıl- da papaz evinde kendi dilleri ile iba- dete başlayan Bulgarlar, 1860'tabir adım daha atıp Rum patriğini tanı- mama karan alıyor... O sıra Istanbul'da 30 binden faz- la Bulgar yaşıyor... Istanbul'da Bulgarlar genellikle abacıhk, tüccarhk, fınncılık, bahçı- vanlık, faytonculuk, balıkçılık, aşçı- lık. ırgatlık, çobanlık yapıyor... Ara- lanndan küçük bir grup, patrikhane- den öyle sıkılmış olmalı ki, Ermeni Katolik Kilisesi'ne geçme karan alı- yor.. Ama asıl amaç kendi bağımsız kiliselerini açmak... Avnıpa'daki Ka- toliklerin de canınaminnet! Fakat öte tarafta Rusya'nın ağırlığı var... önce eksarhhane açılıyor 11 Mart 187O'te Sultan n.Abdül- hamit'ın fermanıyla bağımsız Bul- gar kılisesinin kurulmasına izin çı- kıyor. Tabıı o arada Bulgarya'dakı Bulgarlar bağımsızlık için çoktan isyan başlatmış... llginçtir, Istanbul'dakı Bulgarla- nn, gündemı kilisenin bağımsızlığı... Bu fettan kadın, nasıl da baştan çı- kartıyor ınsanlan... Başkan anlamında Rumcadakı "eksarkhos" sözcüğünden türemiş "eksarh" denıyor, Ortodoks Bulgar cemaatinin başına geçen kişiye... Patrikhane de tanıyor "eksarhha- ne"yı ve Ortodoks Kilisesi'nde pat- rikten aşağıda, metropolitten yûka- nda bir dereceye oturtuyor eksar- hı... Artık geriye, bir kilise yapmak ka- lıyor... Hanı, Fener'de Istefaniki Bey'in \ erdiği arsada yapılan ve "metoh" denılen papaz evi vardı ya... Işte tam onun karşısına, Haliç'in tam kıyısı- na bu kez kilise gibi bir kilise yap- manın zamanı geliyor... Lakin Haliç kıyısında zemin çü- rük... Temel, çamura batacak; bina çökecek... Tek çare, demirden prefabrike bir bına yapmak... Istanbullu Ermeni mimar Hosvep Aznavur'un projesmi çızdiği kilise, çelik profiller üzennde yükseliyor; duvar yerine sac ve demir döküm lev- halartakılıyor... Bütün parçalar cıvata-somunlarla, perçinlerle birbinne tutturuluyor... Tabii bunlann hepsi kâğıt üzerin- de oluyor... Planlanan parçalann üretimi için 1892 'de uluslararası bir yanşma açı- Bulgar Kilisesi'nin bahçe- sindeki lahitierdeki kuru- kafalar korku salmak ye- rine, korsan filmlerindeki bayraklan çağnşürryor.. lıyor ve işi Avusturya'dan R. Ph. Wa- agner firması alıyor... 1896'da parçalann üretimi tamam- lanıyor ve kilise Viyana'daki fabn- kanın bahçesıne aynen kuruluyor... Sonra karşısına geçip bakıyorlar, oldu mu diye... Olmuş... Aynen söküyorlar... Parçalan gemilere yükleyip Tuna üzerinden Istanbul'a gönderiyorlar. Kilisenin kulesındeki altı çan da Rusya'nın Yaroslavl kentinde özel olarak dökülüyor... Her yanı demlr Kilisenin Istanbul'da kurulması yaklaşık 1.5 yıl sürüyor... 1898'de tö- renle kutsanarak açılıyor.. Adına da Istefani Bey'den "Stefan Kilisesi" deniyor... Ama bugün, kilisenin kapısında "Bulgar Kiüsesi" yazıyor... Çevrede ise "Vıdalı Kiüse" ola- rak arulıyor... Kilisenin bahçe kapısı kilitli... Kardaki ayak ızlen, bir kişinin gi- rip çıktığını gösteriyor... Zilin sesi- ne yanıt gelmıyor... Kilisenin de- mirden olmayan belki de tek parça- sı, ikonlann sergilendiği büyük ah- şap pano "ikonastatis" içeride bek- liyor... Dış cephede, boyanın üstünden süzülen küçük pas akıntılan olma- sa, süslemeler taş oyma gibi duru- yor... Biri çan kulesinde öteki çatıda iki paratoner, demir kütleyi yıldınm- lardan ancak koruyor. Giriş kapısının üstündeki güneşi çağnştıran daire ile üçgen ıçindeki göz ise kiliseyi her türlü kem bakış- tan sakınıyor... Bahçedeki küçük mezarlıkta, la- hitlerin üstündeki kurukafa kabart- malan korku salmak yerine, korsan filmlerindeki bayraklan çağnştın- yor... Kar eriyip çamura dönüşerek, yer- den kalkmaya çahşıyor... Bulgar kızı camdan bakıyor! GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERtNÇ Barış Ama Şimdilik "Iğrisi doğrusuna geldi" ve barış kazandı. Tümcedeki "Iğrisi doğrvsuna geldi" ibaresini, Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'nin, tezkerenin oylan- ması ile somutlaşan iradesini küçümsemek için kul- lanmadım. AKP Genel Başkanı ile Başbakan'ın, on- ca baskı ve politik tehdide varan uyarılarının iğri- liğini ve AKP milletvekilleri içinde, sağduyulannı öne çıkaranlann doğru davranışlarını vurgulamak için yazdım. Hemen aklıma takılan bir soruyu da yazmadan geçemedim. "57'ncihükümetioluşturan DSP, MHP, ANAP'lı milletvekilleri, Türkiye 'yi bağımlı duruma düşûren ya da kimi holding güçlerinin işlerine gelen yasa- lan oylarken genel başkanlannın ve grup başkan- vekillerinin bashlanna direnebilseydiler, Türkiye bu- gönkü duruma düşer miydi?" • • • Oylamanın sonucu, tezkerenin doğrudan redde- dilmediğini, ama "kabul" oylan yetersiz kaldığı için reddedilmiş durumuna düştüğünü gösteriyor. Oy aynmına bakılınca "kabul" oylannın çoğun- luktaolduğu görülüyor. Kabul: 264, Ret: 250, Çe- kimser: 19. Toplayınca 533 oy kullanıldığı anlaşı- lıyor ve devreye Türkiye Büyük Millet Meclisi Içtü- züğü giriyor. Içtüzüğe göre, karar alabilmek için 268 oy gerekli. O da sağlanamamış. • • • Sonuç, Türkiye'deki siyasal gelenekler yönün- den, demokratik bir açılım olarak da değerlendi- rilebilir. Ama bir yandan da iktidar yöneticilerinin ace- miliğini, gerekli ölçüde ileri görüşlü olmadıklarını kanıtlıyor. Çünkü, bu açılımın tek başına yeterli olmadığı, demokratikleşmenin özünde yatan katılımcılık sağ- lanmadığı takdirde ülke çıkarlannı korumanın zor- laştığı da oylama sonucuyla belgeleniyor. Artık siyasilerimizde en sık görülen yanlışlardan biri olan, "önce konuşup sonra düşûnme" gele- neğinin de değişmesi ve yerini "önce düşünüp sonra konuşma" geleneğine bırakması gerekiyor. • • * AKP hükümetinin durumu gerçekten zor. İki maddeli tezkereyi oylatma ısrannın sonucunda eli tam anlamıyla böğründe kaldı. Anayasanın 117'nci maddesinde şu hüküm var: "Milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuv- vetler'in yurt savunmasına hazırianmasından, Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı, Bakanlar Ku- rulu sorumludur." Silahlı Kuvvetlerimizin, yıllar önce alınmış olan karar nedeniyle Kuzey Irak'ın sınıra yakın bölge- lerinde olduğu bilıniyor. Ancak iktidann acemilikle yaptırdığı oylama, bu olguyu da havada bıraktı. önceki karann değiş- mediği kabul edilse bile, TBMM'nin bu konuda kabul edilmiş bir iradesinin olmadığı ortaya çıktı. Zararın neresinden dönülse kârdır. Hükümet, yann, tezkerenin sadece birinci maddesini yeni- den Meclis'e sunmalı ve oylatmalıdır. Yoksa gelecekte hesabını vermekte zorlanabi- lır. Savaş yanlısı çığırtkanların ekonomik çıkariannı öne alırsa, sonu hüsran olur. vefat ALAATTİN ORHAN İŞÇİ SINIFINA ADANMIŞ BİR YAŞAM... ÇGD KURUCU GENEL BAŞKANI, DİSK BASIN-İŞ SENDİKASI ESKİ GENEL BAŞKANI. TRAFİK KAZASI SONUCU KAYBETTİK AİLESİ VE ARKADAŞLARI Cenazesi 03.03.2003 Pazartesi günü (bugün ikindi namazını takiben Kartal Merkez Camii'nden kaldırılacaktır. DENİZ SOM TEPETEPE İSTANBUL DENİZ SOM DERETEPE ANADOLU üHerhangi Bir Yerde-1 Herhangi Bir Yerde^ GÖNİZİ YAYINCILIK Tel.: 0 212 512 42 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle