02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYfA J l i J v U i l 1_I1VJ_1 ekonomi(5 cumhurtyet.com.tr ŞİRKETLER • YATAŞ, Almanya'da, Berlin'de Wedding bölgesindeki bir alışveriş merkezinde 2 bin 500 metrekarelik teşhir alanına sahip, 1500 metrekarelik deposu olan bir mağaza açtı. Bütün Yataş ürünlerinin satıldığı mağazaya talebin yüksek olduğu bildirildi. • JUMBO. Bonus Card'la yaptığı anlaşmayla birlikte tek ödemede yüzde 7.5, taksitli ödemede yüzde 2 bonus kazandınrken, 5 aydan 10 aya kadar uzanan taksit imkânı da sunuyor. • MtVOLTA'nın yeni renkli ofis baskı sistemleri olan Dialta CF3102veCF2002 modelleri, uluslararası dijital test laboratuvan Bertl tarafından "5 yıldız" ile ödüllendirildi. • BAKARA COLLECTION tarafından hazırlanan yeni tasanm aydınlatma ürünlen, Istanbul Bağdat Caddesi, Levent, Şışhane ve Ankara Shovvroom'larda satılmaya başlandı. • NTVTA Beaute, allık ve makyaj kaleminden oluşan yeni Aroma Touch serisıni tüketicinin begenisine sunuyor. Seride pembe ve kızıl tonlardan oluşan uyumlu üç renk bulunuyor. • HOTEL DEDEMAN Istanbul, Anadolu'nun çeşitli yöresel yemeklerinden seçme lezzetleri, 3-28 Mart tarihlerinde açık büfe yöntemiyle ve kişi başına 14 milyon lira fiyatla müşterilerin begenisine sunacak. • HİLTON KAYSERÎ'nın mart sonuna kadar sürecek kampanyasında, 2 gece için tam pansiyon çift kişılik oda fiyatı 290. aynı odada üç kişilik konaklama bedeli ise 340 milyon lira. Advantage Card ile ödemelerde 4 taksit imkânı sağlaruyor. • EMIRATES Havayollan. 30 Nisan'a kadar en az üç gün kalmak şartıyla müşterilerine Dubai'de gecesi 32 dolardan başlayan fiyatlarla konaklama imkânı sağlıyor. • ECZACIBAŞI AVON, Türkiye Meme Vakfı, Siemens ve Fuji Film firmalannın ortak çalışmasıyla 8 Mart Kadınlar Günü'nde "Pembe Kurdele" projesi başlatıyor. Kampanya kapsamında Türkiye genelinde 2 bin kadına ücretsiz mamografi çekimi yapılması hedefleniyor. Taze kaynak hesaplarına göre pozisyon alan piyasalan zor bir hafta bekliyor Piyasa senaryoarayışındaGÜLŞAHKARADAĞ Henüz yetki tezkeresi Meclis'te görü- şülmeden iş dünyası ve ekonomi yöne- timinin ABD'den gelecek kredinin hesa- bını yapmasıyla "tezkereyi onaylamaya" yönlendirilen piyasalan zorlu bir hafta bekliyor. Analistler, piyasalann ilk tepkisinin sert olacağını ifade ediyorlar. Tahminler, dolann 1 milyon 650-700 bin, bono fa- izlerinin yüzde 55-59 arahğına çıkaca- ğı, borsanın 10 bin sevıyesini test ede- ceği yönünde. Piyasalann daha sonra ikinci bir tezkere beklentisine gireceği- ni ifade eden analistler, hükümetin bu konuda net bir açıklama yapmadığını hatırlatarak "Belirsizlik volatiliteyi artû- racakür" yorumunda bulunuyor. • Piyasalar, haftaya sert bir tepkiyle başlayacak. Analistler, bu gelişmenin ardmdan yeni senaryolar üzerinde durulacağını ve piyasalann ikinci bir tezkerenin Meclis'e getirilmesi olasılığıyla bekleyişe geçeceği ihtimali üzerinde duruyor. Geçen hafta iş dünyası ve ekonomi yönetiminin tezkereyi geçmiş kabul edip ABD'den gelecek kredinin hesabını yap- maya başlaması, piyasalann da bu bek- lentiyi satın almasuıa neden oldu. Faiz- ler 54'ler seviyesine gerüedi, dolar 1 mil- yon 600 bin liranın altına çekildi. Bor- sada ise 11 bin 500 seviyesi aşıldı. Ya- ratılan beklentinin boşa çıkmasının ar- dından piyasalann yeni bir senaryoyla hareket etmesi bekleniyor. Ekinciler Menkul Kıymetler Genel Müdürü Alp Tekince, verilecek ilk tep- kinin ardından piyasalarda ikinci bir tez- kereye yönelik beklentinin hâkim olabi- leceğini belirtti. Yatınmcılann özellikle bono ve dövizde ciddi bir pozisyon al- dığına dikkat çeken Tekince, "Borsada işlenı hacimlerine bakıldığında bu dü- zeyde bir pozisyon alınmadığı görülü- yor" dedi. HC Istanbul'dan Baturalp Candemir. "tkinci tezkere MecHs'egit- se bile yannmcı geçen haftaki kadar yük- lü bir riske gÜTneyecektir" dedi. Öte yan- dan Garantı Bankası Genel Müdürü Er- gımOzen AA'ya yapüğı açıklamada, kur ve faizlerde yükselme beklemenin nor- mal olduğunu belirterek "Eğer tezkere hiçbir koşulda geçmeyecekse hükümet programa sıkı sıkı sardmalT uyansında bulundu. Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan da piyasalarda tansiyonun yükselmesi olasılığına karşı önlem alın- masını istedi. Borçlanmada zor hafta Hazine, bu hafta yapacağı 3.9 katril- yon lirahk iç borç ödemesinin fınans- manı için yann biri 364 gün vadeli, ikin- cisi de 217 gün vadeli olmak üzere iki ayn bono ihalesi yapacak. Ihalelere, tez- kerenin reddedilmesiyle yükselecek fa- izlerin damgasını vunnası bekleniyor. TURİST SAYISI AZALDI Kapalıçarşı da yaprak kıpırda BARIŞDOSTER Türkiye'nin en önem- li turizm merkezlerin- den olan ve aynı zaman- da büyük ekonomik hacmi bulunan Kapalı- çarşı'ya gelen turist sa- yısının, olası Irak savaşı nedeniyle azaldığı belir- lendi. Parametre Araştırma Bilişim Planlama Şirke- ti'nin 19-22 Şubat tarih- lerinde, Kapalıçarşı 'da- ki 303 dükkân sahibi ve yöneticisiyle yüz yüze yaptığı çalışmaya göre, esnaf çarşıya gelen tu- rist sayısının azalması- nı, yüzde 76 oranında savaş ihtimaline bağla- dı. Kimi çevrelerin "tek parti iktidanyia istikra- nn sağland^" yönün- deki vurgulanna karşın Türkiye'deki ekonomik istikrarsızlık ve belirsiz- liğin, turist sayısındaki azalmada yüzde 35 ora- nında etkili olduğunu düşünen Kapalıçarşı es- nafı, yerli müşterinin yaptığı alışverişin azal- masını, yüzde 75 ora- nında satınalma gücün- deki azalmaya, yüzde 14 oranında ise enflasyona bağladı. "Gözlemlerini- ze göre, en çok hangi ül- keden gelen turist sayı- suıda azalma oldu" so- rusuna esnafin yüzde 41'i ABD, yüzde 22'si Avrupa ülkelerinin tü- mü ve yüzde 20 'si de Al- manya yanıtını verdi. Esnafin yüzde 45 'i eko- nomik durgunluğun 6 ay ile 1 yıl, yüzde 30'u ise bir yıldan fazla sürece- ğini düşünüyor. Yapılan bir araşürnıaya göre, Kapalıçarşı'daki ber 100 esnaftan 76'sı tu- rist sayısının azalmasını savaş ihtimaline bağbyor. KARDEMtR Savaş ihracatı engelledî KARABÜK(AA)-Ka- rabük Demir ve Çelik Fabrikalan Yönetim Ku- rulu Başkanvekili Kâmil Güleç, "Irak'a yapacağı- mız 15 milyon dolar ch-a- nndaki 45 bin tonhık ray ihracannı, olası savaş ne- deniyle beklemeye almak zorunda kaldık" dedi. Güleç, gerçekleştirdik- leri bağlantı gereği Irak'a bu ay 500 tonluk numu- ne ray göndermeleri ge- rektiğini, ancak söz ko- nusu ülkeye olası saldın dolayısıyla bunu ertele- meye mecbur kaldıklan- nı söyledi. Güleç, şöyle dedi: "Irak'la yapılan devam niteliği olabilecek bir an- laşmaydı. İstenilen ürünü teslim etmemizin ardın- dan, 100 bin ton ray ihra- caü daha söz konusuvdu." Almanya Türkler söz sahibi ÖZGÜRERRAŞ Almanya'da yaşayan Türkler ekonomide ve yönetimde söz sahibi olmaya başladılar. Almanya'da Türkleryetişmiş ve hayatauyum sağlamış hazır işgücünü oluşturuyor. Yurttaş- lar işveren olarak da Alman ekonomisinde ; önemli bir yer tutuyorlar. 1 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı Yurtdışı tşçi Hizmetleri Genel Müdürlü- , ğü'nce yayunlanan 2000-2001 raponmdaki i verilere göre Avrupa'nın en kalabalık göç- j men nüfusa sahip ülkesi olan Almanya'da yaşayan yurttaşlar Alman ekonomisine hem işçi hem de işveren olarak katkıda bulunuyor- lar. Almanya'da çocuk yardımından yurttaş- lann 2001 yılında aldiklan payın yaklaşık 2.5 milyar DM olduğu belirnliyor. Almanya'daki yurttaşlann yaİdaşık 700 bi- ni işçi statüsünde. Yurttaşlarca işletilen işlet- me sayısı ise yaklaşık 60 bin. Işçilerin yoğun- luklu olarak çalışnklan alan imalat sanayiy- ken işletmecilerin çoğunun iş alanını pera- kende ticaret oluşturuyor. Yine rapordaki ve- rilere göre Türk işletmelerinin 2000 yılında yaptıklan toplam yannm 13.6 milyar DM. Toplam yıllık cirolannın ise 55.7 milyar DM olarak gerçekleşüğı kaydediliyor. Bu işlet- melerde toplam 327 bin kişi çalıştığı ve bun- lardan yaklaşık 250 bininin Türk olduğu da rapordâki bilgiler arasında. Almanya'daki yurttaşlararasındakı ışsizlık oranının ise yüz- de 22.5 olduğu tahmın ediliyor. Türklerin yönetime katılma oranlan ise şöyle: 1 'i Avrupa Parlamentosu'nda olmak üze- re 4 kişi genel yönetimlerde görev alıyor. 22 kişi yerel yönetimlerde çahşıyor ve 1402 ki- şi de yabancılar meclisinde çalışıyor. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu • blueyonder.co.uk Türkiye'nin geleceği açısından çok kritik bir hafta sonu yaşanıyordu ben bu yazıyı yazarken. Şu kara mizah ör- neğini anımsamadan edemedim: Bir şirketin yeni genel müdürünün, bir sü- re sonra çalışanlarlatanışmak için yap- tığı toplantıda, müdürün gözüne girmek isteyen biri şöyle bir konuşma yapar "Sayın Müdürümüz, şirketimiz tam bir uçurumun kenanna gelmişti. Sa- yenizde ileriye doğru büyük bir ham- le yaptık"... Bush yönetimi, Türkiye'yi ite kaka bir uçurumun kenanna getirdi. AKP hükümeti bu uçuruma baktı, çok korktu, başı döndü ve ileriye doğru bü- yük bir hamle yaptı. Son anda Meclis'te kolundan tuttular. Şimdi, Meclis'in ken- disinetanıdığı bu şansı, korkuyu aşmak için kullanmasını dileyelim. Telaşın glzledlğl Geçen hafta, korku ve telaş içinde olan yalnızca AKP hükümeti değildi. Bush yönetiminde de benzer bir ruh hali görülüyor. Onlar, "ya bu savaş da- ha fazla gecikir, hatta engellenirse" diye korkuyoriar. örneğin Saddam, El Samt/dfüzelerini imhaetmeyi kabul et- tiğini açıkladı. Hans Blix bunu "çok önemli bir gerçek siiahsızlanma adı- mı" olarak niteledi. Ama, Bush yöne- timi sözcüsü Ari Fleischer'e göre, "başkan ancak Saddam'ın gitmesiy- le tatmin olacak". Böylece, yönetim, New York Times'ın bir yorumcusuna göre "çrtayı aşılması çok zor bir dü- zeye yükseltti" (01/03). Halbuki 21 Ekim'de yaptığı bir konuşmada Bush, "Eğer Saddam silahlardan annırsa rejim de değişmiş sayılır" diyordu. Bush yönetimine göre Saddam'ın bu türaçıklamalan, yalnızca bir geçiktirme taktiği. Gecikme deyince, ilk anda ak- la bölgedeki iklim koşullan geliyor. Ama ilginçtir, NYT'nin aktardığına göre Pen- tagon'un böyle bir derdi yok. Onlar "Gerekirse her mevsimde savaşabi- liriz" diyortarmış. Telaşın arkasında başka nedenler var. Birincisi ABD genel seçimleri. Bush yö- İleriye Doğru Bir Hamle netimi hızlı ve yoğun bir savaşla "zafer kazanıp" seçimlere öyle gitmek istiyor. Savaş yılın ikinci yarısına doğru kay- maya başlarsa, seçim hazıriıklanyla ça- kışabilir. Bu koşullarda Demokratlar'ın sesi yükselmeye, halk politize olmaya, savaşın ekonomik faturası açıkça tartı- şılmaya başlayabilir. Ikincisi, süre uza- dıkça birbirini besleyen iki eğilim güç- leniyor. Hem savaş karşıtı muhalefet yükseliyor, hem de Bush'u destekleyen Aznar (Ispanya), Beriusconi (Italya) ve Blair (Ingiltere) hükümetleri toplumsal tabanları eriyor. 15 Şu- bat'ta Ingiltere'de 2 mil- yon insan sokaklan dol- durdu. Ispanya'da 55 kentte büyük gösteriler yapıldı. Kamuoyu yokla- maları, yıllardan beri ilk kez Sosyalist Parti'nin öne geçtiğini gösteriyor. Halkın büyük çoğunluğu- nun savaşa karşı olduğu Italya'da Beriusconi hü- kümeti, bir de yasak so- runlarla boğuşmak zo- runda. Ingiltere'de Blair hükümeti, Irak'la ilgili kri- tik bir oylamayı, partisinin temsilcilerinin dörtte biri kendisini terk- edince, Muhafazakâr Parti'den aldığı destekle kazandı. Çok uzak olmayan bir gelecekte seçim sandığına gitmek zorunda olduklarını bilen bu liderler, şimdi Bush hükümetine, BM Güvenlik Konseyi'nden onay almadan savaşa gitmemesi için baskı yapıyorlar (Strat- for, 27/02). Üçüncü olarak, savaş ge- ciktikçe Fransız-Alman ekseni güçleni- yor, Rusya ve Çin bu eksene yaklaşıyor- lar, bir veto olasılığı artıyor. Bu gelişme, daha dar, ama homojen ve Rusya'yla yakınlaşmış bir Avrupa Biriiği blokunun oluşmasına zemin hazırlıyor. Üstelik savaş geciktikçe, Bush yö- netiminin ahlaki haklılık ve diplomatik zemini aşındıkça, ülke içinde de propa- ganda kazalan artıyor. örneğin, Bush yönetiminin Irak'ı Baas bürokrasisine dayanarak, askeri birrejimleyönetece- ği belli olunca, hem bölgede süresiz ka- lacağı doğrulanmış hem de Irak muha- lefetiyle arası açılmıştı. Geçen hafta Genelkurmay Başkanı Eric Shinseki "Irak'ı denetim attında tutmak için yüzbinlerce asker gere- kir" deyince Intemational Herald Tri- bune'den William Pfaff'a göre, "Kongre üyelerinin boğazı düğümle- niverdi". Gerçekte Bush yönetiminin telaşı, "maço" duruşu bir seri çok önemli zaafı, ik- tidarsızlığı gizlemeyi amaçhyor. Ayranı yok Içmeye... Üstelik tartışmalar ge- liştikçe, daha çok insan, Bush hükümetinin, sava- şın, Irak işgalinin ve böl- gedeki yeniden inşa sü- recinin altından mali ola- rak kalkmasının olanak- sızlığını kavramaya başlı- yor. Nitekim Brzezinski de Avrupa ile ilişkileri bozarak tek ba- şına gitmenin, ABD'ye çok pahalıya patlayacağını düşünüyor (Washington Post 17/02). I. Körfez Savaşı'nda, savaşın yükünü Arap ülkeleri çekmiş, ABD silah şirket- leri de bayram etmişti. Bu kez ABD yal- nız. Savaş harcamalanndan dolayı büt- çe açıklan, dış borç gereksinimi ve ca- ri açığı gittikçe artan ABD'nin bir de kendine müttefik bulmak için çok sayı- da ülkeye büyük paralar vaat etmesi de (Bunların bir listesi için Hartung & Ci- arocca, www.thenation) işin ahlaki yö- nü bir yana, mali yükü açısından da kaygı yaratıyor. Tabii bu kaygılar, günü geldiğinde vaat edilen paraların öde- nemeyeceğini de düşündürüyor. Bu bağlamda, geçen hafta Asia Ti- mes'ta, New York Tlmes'tan Alan Fri- edman'ın 17 Şubat tarihli yorumunu hedef alan, Henry C. K. Lui, imzasıyla yayımlanan polemik çok öğreticiydi. Friedman, yazısında, Çin'i hedef ala- rak, özetle, bugün "düzen getirici güçlerle, düzen bozucu güçler" ara- sında bir III. Dünya Savaşı var diye- rek başlıyor ve Çin'i "düzen getirici" ABD kampına destek vermediği için eleştiriyor. Sonra da, "ya ABD, düzeni sağlamaktan vazgeçer, küreselleşme- yikorumayı terkedip kabuğuna çekilir- se, siz kime mal satarsınız, ekonomini- zin hali ne olur?" diyerek tehdit ediyor. Bir yatınm bankeri olan Lui'nin verdiği cevaplar ise çok ilginç. öncelikle dü- zensizliğin büyük ölçüde, Soğuk Savaş döneminde ABD kampında olan böl- gelerden, ABD politikalanndan kaynak- landığını vurguladıktan sonra Lui, ABD'nin gırtlağına kadar borçlu bir ül- ke olduğunu hatıriatıyor; ekonomisinin Ortadoğu petrolü kadar, Çin'den ucuz mal ithal etmeye de gereksinimi oldu- ğunu, bizzat ABD Ticaret temsilcisi Zo- ellick'in sözlerine atıfla vurguluyor. Kü- reselleşmeye gelince de Lui, hem Çin'in ABD'yi geçerek Japonya'ya ih- racat yapan ülkeler içinde birinci sıra- ya oturduğunu, hem de "son dönem- de, Çin yöneticileri arasında, dolar için ihracat çabasının yerini, içe dö- nük, ulusal ekonomiye dayalı bir ge- lişme modelinin hızla kabul görme- ye başladığını" hatıriatıyor ve ekliyor, "Sen kimi kandırmaya çalışıyor- sun?" Umalım ki, hükümet ABD korkusunu aşsın, dünyada sanılandan daha çok seçenekolduğunu görebilsin, bu 'Tez- kere"y\ zoria geçirmeye kalkmasın. Ak- si takdirde yann Türkiye'ye vaat edilen paraları alamayacağı gibi karşısında Bush yönetimini bile bulamayabilir. Umanm, o zaman asker, Kuzey Irak ba- taklığına saplanmadan, elini kana bu- lamadan kışlasına geri dönmenin bir formülünü yaratır ve Yemen türküleri- nin yerini de Musul, Kerkük türküleri almaz. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK SAVAŞ ve BARIŞ' Yanlış hesap Bağdat'tan döner derier. Bu tez öyle olmadı; yanlış hesap Ankara'dan döndü. Mec- lis, ülkenin bir savaşa sürüklenmesine izin verre- di;çokonuriubirtutumla, ülkeningeleceğinisavaş- ta değil barışta gördüğünü, en azından şimdiik, dosta, düşmana gösterdi. Oysa son dakikaya kadar, Türkiye'nin egerren çevreleri, büyük sermayenin sözcüleri, onlarabağ- lı gazete ve TV yorumculan ve hükümetin büyük bö- lümü, açıktan açığa, ülkenin kurtuluşunu Irak Sa- vaşına katılmakta buluyor ve çok yanılıyorlardı. • • • Savaşa giden sürecin işleyişi hiç de sağlıklı de- ğildi. Ünlü Tezkere, Meclis'e 25 Şubat Salı ginü gönderilmişti. Ancak, görüşmelerin yapıldığı 1 Mart günü saat 14.00'e kadar, Tezkere'nin dayanağı oian askeri, siyasi ve ekonomik anlaşmalar sonuçlardı- nlmamıştı. Örneğin, ABD'den alınacak parasal des- teğin durumu açıklık kazanmamıştı. Türkiye hüKü- meti, ABD ile para pazarlığına 92 milyar dolarla başlamış; sonuçta, ikisi askeri olmak üzere altı mil- yar dolar bağış ya da bunun dört milyannın 6 ya da 8 katı yani 24-32 milyar dolar uygun koşullu kredi alabilecekti. Ancak, bu bağış ya da borcun kullanı- mının IMF koşullanna bağlı olup olmayacağıda, oylamadan önce belli değildi. Bunun gibi, Irak'ın sa- vaş sonrası siyasal yapısının nasıl biçimleneceği de belirsizliğini koruyordu. Bu durum, öncelikle, ABD ile hükümetimiz arasında çok derin bir güven uçurumu bulunduğunu kanrtlar. Bu derece birbiri- ne güvenmeyen Türkiye ve ABD, savaşa nasıl bir- likte gideceklerdi? Milletvekillerinden, ne olduğunu bilmedikleri anlaşmalara evet oyu vermeleri isteniyordu. Eğer karar çıksaydı, hükümet, dünya kamuoyunu ve kendi halkının isteklerini bir yana bırakıp, ABDBaş- kanı'nın, Türkiye'yi aşağılayaraksergilediği istekle- rine boyun eğmiş; ABD'ye teslim olmuş olacaktı. Aynca uluslararası hukukta dayanağı olmayan savaş kararı da, açıkça, Anayasa'nın 92. maddesi- ne aykın olacaktı. Meclis, Anayasa'nın çiğnenme- sini önlemiş oldu. • • • Ülkemizde, savaş savunuculan, kendilerinin de savaşa karşı olduğunu öne sürmekte, sonra da 12 Eylül Anayasası'nın maddeleri gibi "ama" ile baş- layan yapay gerekçeler üretmekteydi. Savaş savu- nucularının gerekçeleri, savaş sonrasında, payla- şım masasına güçlü oturmaktan dış borçlann ağır- lığına, ABD'den sağlanacak paradan uluslararası ilişkilerde en güçlünün yanında yer alma isteğine dek çok geniş bir alana yayılıyor. Ancak unutulan bir gerçek var. Masaya oturulduğunda küçük orta- ğın ne kadar pay alacağını da büyük güç saptar. Kaldı ki ABD Başkanı'nın hiç de inandıncı olma- yan Irak'a demokrasi ışığı götürüyoruz gerekçe- siyle yapılacak bir savaş, bu ülkeyi kolaylıkla ka- osun karanlığına sürükleyebilecektir. Tezkere onay- lansaydı, Türkiye, askeriyle ve olmayan ekonomik kaynaklanyla, bir örümcek ağına takılacak; derinli- ğini ve çapını ABD'nin saptayacağı bir bataklığa saplanacaktı. Eğer Meclis Tezkere'yi onaylasaydı, Türkiye, ak- lıyla ve eylemiyle bu savaşa takılıp kalacak, ülke- nin, işsizlik, yatınmsızlık, üretimsizlik, yoksul- luk ve açlık sorunlan, yıllardır yapıldığı gibi, yine savsaklanacak, bunların çözümü bir yana bırakı- lacaktı. Büyük olasılıkla, rüşvet ve yolsuzluklar ar- tacak; kayıt dışılık yaygınlaşacak, ekonomik ve toplumsal yapı daha da bozulacaktı. Savaş orta- mında, ezilenlerden yana hiçbir önlem alınmaya- cak; çalışanların hakları, büyük olasılıkla, daha da kısılacaktı. Hükümet, savaşı, çok kolaylıkla, başa- rısızlığının gerekçesi yapabilecekti. Savaşa giril- memesiyle, hükümetin olağan koşullarda çalışma- sı sağlanmış oluyor. Meclis, 1 Mart karanylaçoktarihsel, kutlanacak bir iş yaptı; yalnız, ülkenin ve kendinin onurunu de- ğil, eğer değeri bilinirse, hükümeti de kurtarmış oldu. ya [email protected] Sosyal Güvenlik Yasası'na dava ÇORUM (AA) - Çorum Iş Mahkemesi, Sosyal Güvenlik Yasası'nın emeklilik yaşıyla ilgili düzenlemeleri içeren 3. rnaddesinin (b) bendinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvnrdu. Alınan bilgiye göre, Çorum Barosu avukatlanndan Teoman Şahin. Çorum İş Mahkemesi'ne başvurarak emekliliği hak etmesine rağmen 4759 sayılı yasa gereği "yaş koşuluna takıkiığınr belîrterek Sosyal Güvenlik Yasası'nın anayasaya aykın olduğu gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması istemiyle dava açtı. Şahin, dava dilekçesinde, daha önce 4447 sayılı yasadaki geçiş hükümlerinin Anayasa Mahkemesi'nce "adalet ve eşitlik ilkelerine aykın"" bulunarak iptal edildiğini ve 4759 sayılı yasa ile bu geçiş hükümlerinin yeniden düzenlendiğini hatırlattı. 1883: Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane, Osman Hamdi Bey'in girişimiyle kuruldu. 1965: Markalar Kanunu yürüriüğe girdi. 1972: Televizyonda 12 saat süren ilk canlı yaytn yapıldı. Aynca TV reklamlanna da baş- landı. 1979: Piyasada ilaç kıtlfğı başladı. 1990: Büyük Istanbul gazetelerinin fiyatı 600 liradan 700 liraya çıkanldı. 2001: BDDK Başkanı Zekeriya Temizel istifa etti. Temizel'in istifası üç nedene bağlandı: 1 - Batık banka operasyonlannda hükümetten gelen olumsuz baskılar. 2 - Ekonominin ta- mamen IMF'ye bırakılması. 3- BDDK'nin Derviş'e bağlanması. 2001: Enflasyon yıllık bazda TEFE'de yüzde 26.5, TÜFE'de ise yüzde 33.4 ge- riledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle