Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 2003 CUMARTESİ
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Parti Kapaülıp Ama
Yargı Siyasallaşamaz
Dünkü gazetelerde yer alan Halkın Demok-
rasi Partisi'nin (HADEP) Anayasa Mahkemesi ta-
rafından kapatılması kararı kimseyi şaşırtmadı.
Hatta, siyasi parti kapatılması gibi önemli bir
karar birçok büyük gazetenin birinci sayfasın-
da yer bile bulamadı.
Çünkü artık bizde siyasi parti kapatılması
umur-u adiyeden olmuştur.
Ülkemizde o kadar çok parti kapatılmıştır ki,
uzmanlar bile sayısını şaşırabilirier.
Bu durumun demokrasimizdeki aksaklığın
göstergesi olduğu kesindir.
Belki de demokrasimizin birtürlü tüm kurum
ve kurallarıyla eksiksiz biçimde uygulanamamış
olması yüzündendir ki, başka ülkelerde çok faz-
latartışılmayan bir konu bizim gündemimizden
birtürlü düşmüyor.
Kimileri demokrasi adına şu görüşü ileri sü-
rüyorlar:
- Siyasi partiler halk önünde sorumludurlar,
onları ancak halk saf dışı edebilir, demokrasi-
lerde yargı kararı ile siyasi parti kapatılamaz.
•••
Bu görüş doğru değildir. Dünyanın bütün de-
mokrasilerinde siyasi parti kapatılabilir ve ka-
patılmıştır da.
Bizde bu kadar çok siyasi partinin kapatılmış
olması, değil demokrasinin tüm kurum ve ku-
rallarıyla işlememesinin nedeni, bizim neden
olarak gördüğümüz sonuç, sonuç olarak gör-
düğümüz ise nedendir aslında.
Türkiye'yi demokrasi ve insan haklan konu-
sunda birçok kez tazminata mahkûm etmiş olan
AlHM'nin, Refah Partisi'nin kapatılmasının de-
mokrasiye aykırı olmadığı yönündeki kararı da
ileri sürdüğümüz düşüncenin haklılığını ve ev-
rensel ölçütlere uygunluğunu kanrtlayan bir ör-
nek.
Hemen belirteyim. Burada amaç DEHAP Da-
vası'nın aynntılarına inmek değil, genel olarak
demokrasi ve siyasi parti kapatma konusunu ele
almaktır.
• • •
Evet, demokrasilerde siyasi parti kapatılabi-
lir. Ama demokrasilerde yargı siyasallaşamaz,
siyasallaşmamalıdır.
Oysa ne yazık ki HADEP'in kapatıldığı gün-
lerde, yargı organlarımızın siyasallaştığı izleni-
minin anayasa hukuku profesörleri arasında bi-
le yaygınlaştığı ve bu endişenin onlartarafından
dile getirildiği bir ortamda yaşıyoruz.
Genç kuşağın adından çok söz edilen, par-
lak anayasa hukukçularından Prof. Dr. Süheyl
Batum, 'Vatan'daki köşesinde, 9 Mart seçim-
lerinden sonra, Erdoğan'ın önündeki engelle-
rin sonuncusunun da kalktığını söylüyor ve bu-
raya varan süreç hakkında şunları yazıyordu:
"... Oysa, bu süreç Türkiye'de hukuk devle-
ti ilkesi ve uygulaması açısından, gerçekten de
bir 'korku filmine', gerilimi bol bir gösteriye,
aynı zamanda bazı hukukçulann tezleri ve hu-
kukyorumlanyla birkomedi filmine dönüşmüş-
tü.
Yüksekyargı organlarının siyasallaştığı, siya-
si içerikli karariar verebildiği ve dolayısıyla pres-
tij kaybettiği bir dönemdi bu. Adli Sicil Kanu-
nu'ndaki hükümlehn aynı yargı çevresindeki
iki mahkeme tarafından, nedeni bilinmeyen bir
biçimde, taban tabana zıt bir biçimde algılan-
dığı ve uygulandığı bir süreçti.
Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye'nin siyasal
gündemini etkileyen temel bir konuda, yine
nedeni bilinmeyen birbiçimde bir buçukyılıaşan
birsürede karar veremediği, yine Anayasa Mah-
kemesi'nde siyaseti etkileyen konularda ilginç
ve endişe verici 6'ya 5 oy farklılaşmasının açık-
ça ortaya çıktığı bir dönemdi.
Diğer bir anayasal kuruluş olan Yüksek Se-
çim Kurulu'nun kendini bağlayan tüm kural ve
karariar ortadayken, bir haftada karar verebil-
diği, bu çerçevedeki tüm karahann hukuksalaçı-
dan son derece tartışmalı olduğu, hatta Siirtse-
çimlerine ilişkin kararda ifade etmek gerekirse
siyaset kaygılannın ve düşüncelerinin huhuk-
sal gerekçelerin önüne geçmiş olduğu düşün-
cesinin her platformda dile getirildiği bir süre-
ci yaşadık..."
Evet, siyasi parti kapatma yetkisine amenna,
ama yargının anayasa hukukçularını da kuşku-
ya, hatta isyana sevk edecek biçimde siyallaş-
tığı izlenimini doğaracak davranışlarına haşa...
'Diyanet Işleri
ıslah edilmeli'ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-Diyanet Iş-
leri Başkanhğı'nın büt-
çesi görüşülüıken CHP'li
milletvekilleri AJevi ke-
simine işaret ederek dev-
letin diğer mezheplere
de dikkat etmesini iste-
diler. Diyanet îşleri Baş-
kanı Mehmet Nuri Yü-
mazise AKP'li milletve-
killerinin eleştirilerine
hedef oldu.
Gümrük ve Dış Tica-
ret Müsteşarlıklan ile
Diyanet îşleri Başkanlı-
ğı'nın2003yılıbütçesi
dün TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu'nda
kabul edildi. Diyanet Îş-
leri Başkanı Yılmaz'ın
katılmadığı toplantıda
söz alan AKP'li Akgül,
Diyanet'üı rencide edil-
meden ıslah edilmesi ge-
rektiğini söyledi. Diya-
net'in haarladığı ve ko-
misyon üyelerine dağı-
tılan "Son lOyılda Diya-
net İşleri Başkanlığı"
başlıklı kitapta ağırlıklı
olarak Yılmaz' ın fotoğ-
raflannın yer almasını
eleştiren Aİcgül, "tsrafin
haram olduğunu bilen
bir Diyanet îşleri Baş-
kanıbize öncülük etrne-
h" dedi.
CHP'li Kemal Ana-
dol, Türkiye'de önemli
bir Alevi toplumu oldu-
ğuna işaret ederek " Dev-
letveDiyanetcemevleri-
ni bir ibadethaneolarak
görüyor mu görmüyor
mu? Devtetin diğer mez-
heplere de dikkat ermesi
lazun" diye konuştu.
Öcalan'ı yargılayan dönemin Ankara 2 No'lu DGM Başkanı Turgut Okyay AİHM'yi suçladı:
SiyasibirkararverildiMUSTAFAÇAKER
ANKARA-Abduüah Öcalan'ı yar-
gılayan dönemin Ankara 2 No'lu DGM
Başkanı, Yargıtay üyesi Turgut Ok-
yay, Avrupa tnsan Haklan Mahkeme-
si'nin (AİHM) Türkiye'ye karşı önyar-
gılı davrandığını belirterek "AİHM,
maalesef siyasi bir mahkeme gibi ha-
reket ediyor. Yargıçlar, ülkelerini tem-
sfl ediyormuş gibi davranıyorlar.AİHM
eğer objektif ve tarafsız olsavdı, yargı-
lama aşamasında incirçekirdeği kadar
kusur bulamazdı" dedı. Okyay,
AlHM'nin karanm Cumhuriyet'e de-
ğerlendirdi. Okyay'ın görüşleri şöyle:
BelgefcrçoğaJOkfa: Ocalan getirile-
ne kadar duruşmalar Ankara DGM sa-
lonlannda yapıldı. Bu duruşmalara
sanık avukatlan da katıldı. O zaman
öcalan ile ilgili bütün bilgi ve belge-
leri, fotokopi makinesi getirterek ço-
• Yargıtay üyesi Turgut Okyay, Avrupa Insan Haklan
Mahkemesi'nin objektif karar vermediğini belirterek
Türkiye'ye önyargılı davranıldığını söyledi. Turgut Okyay,
"AlHM eğer objektif ve tarafsız olsaydı, yargılama aşamasmda
incir çekirdeği kadar kusur bulamazdı" diye konuştu.
ğalttık ve sanık avukatlan da bunla-
n aldı. AlHM "Avukatiar bilgi vebel-
gelere ulaşamadılar" diyor. Hiç ilgi-
si yok.
84 klasörincelendi: Sanık avukatla-
n davaya ilişkin 84 klasörün bütün su-
retlerini tmralı'ya gitmeden önce al-
dılar. Yeteri kadar inceleme firsatlan
da oldu. Avukatlara yasada belirtilen
savunma süresinin de azamisi verildi.
Hiçbir sanık avukatının sözü kesilme-
di. Sanığın savunmasına hiçbir şekil-
de müdahale edilmedi.
Askerihâkim: Askeri hâkim başlan-
gıçta birkaç celseye katıldı ve o celse-
lerde esasa ilişkin hiçbir işlem yapıl-
madı. Mahkemenin yapısının değiş-
mesinden sonra sanık ve avukatlanna
ben açıkça sordum. Dedim ki, "Bugü-
ne kadarki işlemlerin yenilenmesini is-
tiyor musunuz?". Avukatlan ve Öca-
lanj "Hayır, hiç gerekyok" dediler.
Öcalan'ın sözleri: tddıanamenın
okunmasından sonra bilhassa sordum.
Öcalan ise "Iddianamede anlaülanlar
benim yapaklaruıun yansı değil" de-
di. AİHM, sanığın behrttiklerinden de
öteye giderek keyfi bir suçlamayla za-
limane davranıldığını belirtiyor. Bu
son derece üzücü bir olay.
Çifte standart: Aynı tnsan Haklan
Mahkemesi'nin 2 No'lu heyeri, ben-
zeri bir olayda, yani sivil yargıcın son-
radan katılmasıyla sonuçlanan bir da-
vada, insan haklanna aykınlık görme-
di. Bu çıfte standart değil de nedir?
Dünya izledi: AlHM, Türkiye ile il-
gili konularda, maalesef önyargılı, ka-
tı ve şekilci. Sanık ve avukatlan yar-
gılamanın son derece adil yapıldığını
birçok kere dile getirdiler.
Gözato süresi: Sanığın güvenliği çok
önemliydi. Güvenlik açısından belki
bazı aksamalar olmuş olabilir ama bu
da iyi niyetten yapılmıştır. Sanık ada-
da yargılanmasa belki terör olaylan
olacaktı. Bugün halen cezası orada in-
faz ediliyorsa, bu sanığın güvenliği
içindir. AİHM eğer objektif ve taraf-
sız olsaydı yargılama aşamasmda in-
cir çekirdeği kadar kusur bulamazdı.
AİHM siyasi: AİHM, maalesef si-
yasi bir mahkeme gibi hareket ediyor.
Yargıçlar, ülkelerini temsil ediyormuş
gibi davranıyorlar. Bu da bizi üzüyor.
Bihassa ülkemize karşı iç yargı yolla-
n daha tüketilmeden istemleri kabul
ediyorlar. Önyargılı davranıyorlar. Bu
yargıçlıkla bağdaşmaz.
Amaç terörü yok etmek: Amacımız
bütün dünyada terörü yok etmekti. Bi-
zim buna katkılanmız göz ardı edildi.
Yüzyılın en büyük teröristi yargılan-
dı, öyle kolay değil.
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
mmtn
Arslan'dan AİHM değerlendirmesi:
Türkiye aleyhine
yapılan başvurular
çok abartılıyor
• Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Feyzullah
Arslan, 2001 yılında Rusya hakkında 2108,
Polonya hakkında 1763, Fransa hakkında 1117,
Ukrayna hakkında 1062, Türkiye hakkında 1059
59, Almanya hakkında 714, Italya hakkında 590
başvuru yapıldığını söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet diğini belirten Arslan, Tür-
Bürosu) - Emniyet Genel
Müdürlüğü Sözcüsü Fey-
zullah Arslan, Manisa'da
gençlere işkence yaptıklan
gerekçesiyle hapis cezası-
na çarptınlan polislere teb-
ligatlann yapılamamasında
sorumluluklan bulunmadı-
ğını ileri sürdü.
Arslan, dün düzenlediği
haftalık olağan basın top-
lanusında Emniyet'in çalış-
malan hakkında bilgi verdi.
Arslan, Türkiye aleyhine
Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'ne (AlHM) açılan
davalar hakkında da bilgi
verdi. Türkiye'nin insan
haklanna büyük önem ver-
Kapatılan partinin genel başkanı Ahmet Turan Demir, AÎHM'ye başvuracaklannı açıkladı
HADEP Avrupayolunda
I
ANKARA / DİYARBAKIR (Cum-
huriyet) - Kapatılan HADEP'in Genel
Başkanı Ahmet Turan Demir, Anaya-
sa Mahkemesi'nin karannı Avrupa İn-
san Haklan Mahkemesi'ne (AİHM)
götüreceklerini belirterek "Partimizka-
pablmayı hak etmedL Siyasi düşünce-
leri kapatmakla engeUemek mümkün
degiL Bütün dünyada btınu teşhir ede-
ceğjz" dedi. Demir, yeni parti kuracak-
lannı da açıkladı.
Ahmet Turan Demir, genel merkez-
de parti yöneticileriyle birlikte düzen-
lediği basın toplantısında, Anayasa
Mahkemesi'nin kapatma karannın 'İa-
mamen statükocu siyasetin bir sonucu
veyansunası olduğunu" iddia etti. De-
• Ahmet Turan Demir,
yeni bir parti kurmak
için harekete geçtiklerini
söyledi. Demir, Anayasa
Mahkemesi'nin kapatma
karannın "tamamen
statükocu siyasetin bir
sonucu ve yansıması
olduğunu" iddia etti.
mir, siyaset yasağı getirilen parti yöne-
ticileri hakkında açılan davalann ço-
ğunun beraatle sonuçlandığım ya da
ertelendiğini söyledi. "HADEP'i ka-
patanzihnKet a>ıu saatlerdeDEHAP'm
kapatılması için girişinıde bulunmuş-
tur" diyen Demir. yapılmak istenenın
"Türldye'>ibanş,demokraa,özgürge-
lişme ve gekceğe kapatmak olduğunu"
öne sürdü.
Kapatma karannı AlHM'ye taşıya-
caklannı anlatan Demir, tt
Daha önce
departimizöncüOeri saydan HEP,DEP,
ÖZDEP kapatikh. Partimiz kapanlma-
yı hak etmedL Siyasi düşünceleri kapat-
makla engeUemek mümkün değildir.
Konuyu AİHM'ye götüreceğiz. Bütün
dünyada bunu teşhir edeceğiz" dedi.
HADEP Diyarbakır tl Örgütü yöne-
rici ve üyelerinden oluşan yaklaşüc 150
kişi de Şehitlik semtinde bir araya ge-
lerek kapatma karannı protesto etti. Il
Başkanı MefairAmndağ, kapatılma ka-
rannın uluslararası hukuk kurallanna ay-
kın olduğunu ve Türkiye'ye büyük za-
rar verdiğini söyledi. Şırnak'ta ise HA-
DEP'in kapatılma karan ve DEHAP
hakkında dava açıhnası iki partinin or-
tak açıklamasıyla protesto edildi.
kiye aleyhine yapılan baş-
vurulann abartıldığını sa-
vundu. 2001 yıluıda Rusya
hakkında 2 bin 108, Polon-
ya hakkında bin 763, Fran-
sa hakkında bin 117, Uk-
rayna hakkında bin 62, Tür-
kiye hakkında bin 59, Al-
manya hakkında 714, Ital-
ya hakkında 590 başvuru
yapıldığını söyleyen Ars-
lan, "Görüldügu gibi insan
haklan havarisi kesâen Fran-
sa hakkındaki başvurular
bizden daha fazla" dedi.
Türkiye'de 157 bin 670
yabancıya ikamet izni ve-
rildiğini bunlann 22 binirün
iş, 21 bininin öğrenim ne-
deniyle verildiğini anla-
tan Arslan, geçen yıl Tür-
kiye'ye 12 milyon 906
bin 274 yabancı uyruklu
kişinin giriş yapügjnı kay-
detti.
Manisah gençler
Arslan, "Mantsahgenç-
lere işkence yapoJdan ge-
rekçesiyle çeşitti cezalara
çarpünlan polislere tebfi-
gat yapdmayarak cezala-
nn zamanaşımına sokul-
maya çauşüdığı" ıddiala-
nna ilişkin bir soruyu da
yanıtladı. Yapılan araştır-
maya göre tebligatlann
ulaşmaması konusunda
polisin herhangi bir eksik
işleminin söz konusu ol-
madığmı ileri süren Ars-
lan, u
TeWigansavcıhkya-
par. bkanma nerede bfle-
miyorum ama teşkilatunı-
zın bu konuda görevini
yerine getirmemesi gibi bir
şeysözkonusu degü" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.conr
Farkında mısınız, yine bütün dün-
ya bizi köşeye sıkıştırmak için hare-
kete geçti. Gazetenin birinin başlığı,
Verheugen'esaldınrken, diğeriAjay
Chhibber'e, bir diğeri uluslararası
derecelendirme kuruluşu Moody's'e
öfke saçıyor. öfke orada da sınırlı
kalmıyor, "Banarn'nin ihaneti, Tala-
bani 'nin bizi arkadan vurması "yla
devam edip gidiyor. Tam "Türk'ün
Türk'ten başka dostu yoktur" du-
rumlanndayız.
Işin doğrusu, gerçekten Türkiye
zordurumda. Kıbns'ta çözümsüzlü-
ğün Türkiye'yi bu duruma düşürece-
ği belliydi. Bunun sürpriz olmadığı bel-
liydi. Denktaş ve yakın danışman-
lan daha "Annan Planı" ortaya çık-
tığı ilk günden, bunu hiçbir şekilde
kabul etmeyeceklerini açıkladılar.
Danışmanlardan birisi, aşağı yukan
şunlan söyledi: "Rumlann anlama-
dığı, Kıbns taki şu andaki durumu ay-
nen kabul etmekten başka çözüm
yok. Boşuna uğraşılıyor." Aynı da-
nışman, gelinen son noktadan son-
ra da, "Artık Kıbns işinin peşini bı-
rakın" anlamına gelen açıklamalar
Bu Savaşın Türkiye îçin Anlamı...
yaptı.
Kıbns'ın peşi bırakılabilir mi? Kıb-
ns sorunu, Kuzey'deki Türklerin ve
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme
isteğinin kilidi. Bu kilidi açmadan Tür-
kiye'nin bundan böyle Avrupa ülke-
leriyle sağlıklı bir ilişki kurması çok zor.
Şimdi sinirlenme zamanı olduğu için,
"Vay sen bunu nasıl söylersin" diye
gazetelerimiz, kaleminden kan dam-
layan yazarlarımız yazacaklar. Yazı-
yorlar da... Türkiye'nin AB'ye girme-
sini istemeyen danışmanlarkonuşa-
caklar, AB ülkelerinin, Rumlann, Yu-
nanistan'ın hain planlarını açıklaya-
caklar, bizler de sinirleneceğiz.
Burada AKP iktidannın da statüko-
cu güçlere boyun eğdiğini kabul et-
meliyiz. Bülent Annç'la başlayan sü-
reç, diğer AKP liderlerini de etkisi al-
tına almış görünüyor. Ancak dış po-
litika, öfkeler ve kabadayıca açıkla-
malar üzerinden yürütülemez. Dış
politikada çıkarlar rol oynar. Türkiye,
Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsa,
bunun bazı kurallan olduğunu da bi-
liyor. O kurallar bugün yarın yeni ku-
rulacak Recep Tayyip Erdoğan hü-
kümetinin önüne konacak. Orada,
işlerin nutuklarla çözülmediğini bir
kez daha göreceğiz.
• • •
Bush yönetimindeki ABD, kendi
ülkesini de dünyayı da bir batağa sü-
rüklüyor. Bütün uluslararası hukuk
kurallannı çiğneyerek Irak'a bomba
yağdırmak tstiyor. Dünyanın geri ka-
lanı ise buna direnmeye çalışıyor. Iş-
te tam bu noktada Türkiye iki kutba
bölündü. Bir kutup "Savaşı önleye-
meyiz" diyerek ABD yanında saf tut-
mayı savunuyor. Diğer kutup ise, "Bi-
zim bu savaşta ne işimiz var" diye-
rek barış tarafında durmamızı istiyor.
Bu kutuplaşma ilginç bazı saflaş-
malara da neden oldu. örneğin Tür-
kiye'de daha özgüriükçü ve liberal
görünen bazı kesimler, ABD'cilerle
aynı safta yer alıyorlar. Statükocu ba-
zı güçler ise özgüriük yanlısı banşçı-
larla aynı yerde duruyoriar.
Orduyu ABD karşıtı olarak gören ve
öyle değeriendirme yapan bir kesim,
Genelkurmay Başkanı'nın açıklama-
sını doğrusu beklemiyordu. Aslında
Genelkurmay'ın tavn daha ilk günden
belliydi. Hükümetin kurulmasının ar-
dından Marmara Köşkü'nde gaze-
tecileıie buluşan Genelkurmay Baş-
kanı Hilmi Özkök, savaş konusun-
da hükümeti kararsız olmakla eleş-
tirmişti. Hükümet, aslında kararsızlık
çizgisiyle kendince ABD yanında bir
karar almayı ertelemeye gayret edi-
yordu.
• * •
Türkiye, ABD'nin bastırmasıyla cid-
di bir şekilde kapana girmenin sını-
nna geldi. Avrupa ile Kıbns ve insan
haklan konulannda ortaya çıkan ye-
ni gerilim, Türkiye'deki Avrupa düş-
manlannın işine geliyor. Dikkat çeki-
ci olan bir başka nokta ise Türki-
ye'deki liberallerin bir kesiminin ABD
ile birlikte savaşa girmekten yana ol-
malan. Türkiye'deki liberaller, dün-
yadakilerden farklı olarak banş yeri-
ne savaş cephesinde yer alıyorlar.
Şu gerçek savaş tartışmaları sıra-
sında daha net bir şekilde ortaya çık-
tı: ABD ile Avrupa arasında demok-
rasi kültürü, banş kültürü ve dünya-
nın geleceğine ilişkin köklü yaklaşım
farklan var.
ABD ile Avrupa aynı şey değil. Dü-
ne kadar ABD'nin peşine takılan In-
giltere hükümetine Ingiliz halkının
gösterdiği büyüktepki bile Avrupa'nın
köklü bir banş ve demokrasi gelene-
ğine sahip olduğunu gözler önüne
seriyor.
Türkiye bu iki farklı yaklaşımdan
birisini seçecek. Bazılan, Türkiye'yi
despotik bir Ortadoğu ülkesi olarak
görmeyi istiyor. Onlar bu yolla ülke-
de egemenliklerini sürdüreceklerini
düşünüyorlar. Bunu yapmanın yolu-
nun ABD'ye bağlanmaktan geçtiğini
de iyi biliyoriar.
Türkiye kritik tercihlerin eşiğinde.