03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 2003 CUMARTESİ HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Parti Kapaülıp Ama Yargı Siyasallaşamaz Dünkü gazetelerde yer alan Halkın Demok- rasi Partisi'nin (HADEP) Anayasa Mahkemesi ta- rafından kapatılması kararı kimseyi şaşırtmadı. Hatta, siyasi parti kapatılması gibi önemli bir karar birçok büyük gazetenin birinci sayfasın- da yer bile bulamadı. Çünkü artık bizde siyasi parti kapatılması umur-u adiyeden olmuştur. Ülkemizde o kadar çok parti kapatılmıştır ki, uzmanlar bile sayısını şaşırabilirier. Bu durumun demokrasimizdeki aksaklığın göstergesi olduğu kesindir. Belki de demokrasimizin birtürlü tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz biçimde uygulanamamış olması yüzündendir ki, başka ülkelerde çok faz- latartışılmayan bir konu bizim gündemimizden birtürlü düşmüyor. Kimileri demokrasi adına şu görüşü ileri sü- rüyorlar: - Siyasi partiler halk önünde sorumludurlar, onları ancak halk saf dışı edebilir, demokrasi- lerde yargı kararı ile siyasi parti kapatılamaz. ••• Bu görüş doğru değildir. Dünyanın bütün de- mokrasilerinde siyasi parti kapatılabilir ve ka- patılmıştır da. Bizde bu kadar çok siyasi partinin kapatılmış olması, değil demokrasinin tüm kurum ve ku- rallarıyla işlememesinin nedeni, bizim neden olarak gördüğümüz sonuç, sonuç olarak gör- düğümüz ise nedendir aslında. Türkiye'yi demokrasi ve insan haklan konu- sunda birçok kez tazminata mahkûm etmiş olan AlHM'nin, Refah Partisi'nin kapatılmasının de- mokrasiye aykırı olmadığı yönündeki kararı da ileri sürdüğümüz düşüncenin haklılığını ve ev- rensel ölçütlere uygunluğunu kanrtlayan bir ör- nek. Hemen belirteyim. Burada amaç DEHAP Da- vası'nın aynntılarına inmek değil, genel olarak demokrasi ve siyasi parti kapatma konusunu ele almaktır. • • • Evet, demokrasilerde siyasi parti kapatılabi- lir. Ama demokrasilerde yargı siyasallaşamaz, siyasallaşmamalıdır. Oysa ne yazık ki HADEP'in kapatıldığı gün- lerde, yargı organlarımızın siyasallaştığı izleni- minin anayasa hukuku profesörleri arasında bi- le yaygınlaştığı ve bu endişenin onlartarafından dile getirildiği bir ortamda yaşıyoruz. Genç kuşağın adından çok söz edilen, par- lak anayasa hukukçularından Prof. Dr. Süheyl Batum, 'Vatan'daki köşesinde, 9 Mart seçim- lerinden sonra, Erdoğan'ın önündeki engelle- rin sonuncusunun da kalktığını söylüyor ve bu- raya varan süreç hakkında şunları yazıyordu: "... Oysa, bu süreç Türkiye'de hukuk devle- ti ilkesi ve uygulaması açısından, gerçekten de bir 'korku filmine', gerilimi bol bir gösteriye, aynı zamanda bazı hukukçulann tezleri ve hu- kukyorumlanyla birkomedi filmine dönüşmüş- tü. Yüksekyargı organlarının siyasallaştığı, siya- si içerikli karariar verebildiği ve dolayısıyla pres- tij kaybettiği bir dönemdi bu. Adli Sicil Kanu- nu'ndaki hükümlehn aynı yargı çevresindeki iki mahkeme tarafından, nedeni bilinmeyen bir biçimde, taban tabana zıt bir biçimde algılan- dığı ve uygulandığı bir süreçti. Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye'nin siyasal gündemini etkileyen temel bir konuda, yine nedeni bilinmeyen birbiçimde bir buçukyılıaşan birsürede karar veremediği, yine Anayasa Mah- kemesi'nde siyaseti etkileyen konularda ilginç ve endişe verici 6'ya 5 oy farklılaşmasının açık- ça ortaya çıktığı bir dönemdi. Diğer bir anayasal kuruluş olan Yüksek Se- çim Kurulu'nun kendini bağlayan tüm kural ve karariar ortadayken, bir haftada karar verebil- diği, bu çerçevedeki tüm karahann hukuksalaçı- dan son derece tartışmalı olduğu, hatta Siirtse- çimlerine ilişkin kararda ifade etmek gerekirse siyaset kaygılannın ve düşüncelerinin huhuk- sal gerekçelerin önüne geçmiş olduğu düşün- cesinin her platformda dile getirildiği bir süre- ci yaşadık..." Evet, siyasi parti kapatma yetkisine amenna, ama yargının anayasa hukukçularını da kuşku- ya, hatta isyana sevk edecek biçimde siyallaş- tığı izlenimini doğaracak davranışlarına haşa... 'Diyanet Işleri ıslah edilmeli'ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-Diyanet Iş- leri Başkanhğı'nın büt- çesi görüşülüıken CHP'li milletvekilleri AJevi ke- simine işaret ederek dev- letin diğer mezheplere de dikkat etmesini iste- diler. Diyanet îşleri Baş- kanı Mehmet Nuri Yü- mazise AKP'li milletve- killerinin eleştirilerine hedef oldu. Gümrük ve Dış Tica- ret Müsteşarlıklan ile Diyanet îşleri Başkanlı- ğı'nın2003yılıbütçesi dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Diyanet Îş- leri Başkanı Yılmaz'ın katılmadığı toplantıda söz alan AKP'li Akgül, Diyanet'üı rencide edil- meden ıslah edilmesi ge- rektiğini söyledi. Diya- net'in haarladığı ve ko- misyon üyelerine dağı- tılan "Son lOyılda Diya- net İşleri Başkanlığı" başlıklı kitapta ağırlıklı olarak Yılmaz' ın fotoğ- raflannın yer almasını eleştiren Aİcgül, "tsrafin haram olduğunu bilen bir Diyanet îşleri Baş- kanıbize öncülük etrne- h" dedi. CHP'li Kemal Ana- dol, Türkiye'de önemli bir Alevi toplumu oldu- ğuna işaret ederek " Dev- letveDiyanetcemevleri- ni bir ibadethaneolarak görüyor mu görmüyor mu? Devtetin diğer mez- heplere de dikkat ermesi lazun" diye konuştu. Öcalan'ı yargılayan dönemin Ankara 2 No'lu DGM Başkanı Turgut Okyay AİHM'yi suçladı: SiyasibirkararverildiMUSTAFAÇAKER ANKARA-Abduüah Öcalan'ı yar- gılayan dönemin Ankara 2 No'lu DGM Başkanı, Yargıtay üyesi Turgut Ok- yay, Avrupa tnsan Haklan Mahkeme- si'nin (AİHM) Türkiye'ye karşı önyar- gılı davrandığını belirterek "AİHM, maalesef siyasi bir mahkeme gibi ha- reket ediyor. Yargıçlar, ülkelerini tem- sfl ediyormuş gibi davranıyorlar.AİHM eğer objektif ve tarafsız olsavdı, yargı- lama aşamasında incirçekirdeği kadar kusur bulamazdı" dedı. Okyay, AlHM'nin karanm Cumhuriyet'e de- ğerlendirdi. Okyay'ın görüşleri şöyle: BelgefcrçoğaJOkfa: Ocalan getirile- ne kadar duruşmalar Ankara DGM sa- lonlannda yapıldı. Bu duruşmalara sanık avukatlan da katıldı. O zaman öcalan ile ilgili bütün bilgi ve belge- leri, fotokopi makinesi getirterek ço- • Yargıtay üyesi Turgut Okyay, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin objektif karar vermediğini belirterek Türkiye'ye önyargılı davranıldığını söyledi. Turgut Okyay, "AlHM eğer objektif ve tarafsız olsaydı, yargılama aşamasmda incir çekirdeği kadar kusur bulamazdı" diye konuştu. ğalttık ve sanık avukatlan da bunla- n aldı. AlHM "Avukatiar bilgi vebel- gelere ulaşamadılar" diyor. Hiç ilgi- si yok. 84 klasörincelendi: Sanık avukatla- n davaya ilişkin 84 klasörün bütün su- retlerini tmralı'ya gitmeden önce al- dılar. Yeteri kadar inceleme firsatlan da oldu. Avukatlara yasada belirtilen savunma süresinin de azamisi verildi. Hiçbir sanık avukatının sözü kesilme- di. Sanığın savunmasına hiçbir şekil- de müdahale edilmedi. Askerihâkim: Askeri hâkim başlan- gıçta birkaç celseye katıldı ve o celse- lerde esasa ilişkin hiçbir işlem yapıl- madı. Mahkemenin yapısının değiş- mesinden sonra sanık ve avukatlanna ben açıkça sordum. Dedim ki, "Bugü- ne kadarki işlemlerin yenilenmesini is- tiyor musunuz?". Avukatlan ve Öca- lanj "Hayır, hiç gerekyok" dediler. Öcalan'ın sözleri: tddıanamenın okunmasından sonra bilhassa sordum. Öcalan ise "Iddianamede anlaülanlar benim yapaklaruıun yansı değil" de- di. AİHM, sanığın behrttiklerinden de öteye giderek keyfi bir suçlamayla za- limane davranıldığını belirtiyor. Bu son derece üzücü bir olay. Çifte standart: Aynı tnsan Haklan Mahkemesi'nin 2 No'lu heyeri, ben- zeri bir olayda, yani sivil yargıcın son- radan katılmasıyla sonuçlanan bir da- vada, insan haklanna aykınlık görme- di. Bu çıfte standart değil de nedir? Dünya izledi: AlHM, Türkiye ile il- gili konularda, maalesef önyargılı, ka- tı ve şekilci. Sanık ve avukatlan yar- gılamanın son derece adil yapıldığını birçok kere dile getirdiler. Gözato süresi: Sanığın güvenliği çok önemliydi. Güvenlik açısından belki bazı aksamalar olmuş olabilir ama bu da iyi niyetten yapılmıştır. Sanık ada- da yargılanmasa belki terör olaylan olacaktı. Bugün halen cezası orada in- faz ediliyorsa, bu sanığın güvenliği içindir. AİHM eğer objektif ve taraf- sız olsaydı yargılama aşamasmda in- cir çekirdeği kadar kusur bulamazdı. AİHM siyasi: AİHM, maalesef si- yasi bir mahkeme gibi hareket ediyor. Yargıçlar, ülkelerini temsil ediyormuş gibi davranıyorlar. Bu da bizi üzüyor. Bihassa ülkemize karşı iç yargı yolla- n daha tüketilmeden istemleri kabul ediyorlar. Önyargılı davranıyorlar. Bu yargıçlıkla bağdaşmaz. Amaç terörü yok etmek: Amacımız bütün dünyada terörü yok etmekti. Bi- zim buna katkılanmız göz ardı edildi. Yüzyılın en büyük teröristi yargılan- dı, öyle kolay değil. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN mmtn Arslan'dan AİHM değerlendirmesi: Türkiye aleyhine yapılan başvurular çok abartılıyor • Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Feyzullah Arslan, 2001 yılında Rusya hakkında 2108, Polonya hakkında 1763, Fransa hakkında 1117, Ukrayna hakkında 1062, Türkiye hakkında 1059 59, Almanya hakkında 714, Italya hakkında 590 başvuru yapıldığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet diğini belirten Arslan, Tür- Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Fey- zullah Arslan, Manisa'da gençlere işkence yaptıklan gerekçesiyle hapis cezası- na çarptınlan polislere teb- ligatlann yapılamamasında sorumluluklan bulunmadı- ğını ileri sürdü. Arslan, dün düzenlediği haftalık olağan basın top- lanusında Emniyet'in çalış- malan hakkında bilgi verdi. Arslan, Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi'ne (AlHM) açılan davalar hakkında da bilgi verdi. Türkiye'nin insan haklanna büyük önem ver- Kapatılan partinin genel başkanı Ahmet Turan Demir, AÎHM'ye başvuracaklannı açıkladı HADEP Avrupayolunda I ANKARA / DİYARBAKIR (Cum- huriyet) - Kapatılan HADEP'in Genel Başkanı Ahmet Turan Demir, Anaya- sa Mahkemesi'nin karannı Avrupa İn- san Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) götüreceklerini belirterek "Partimizka- pablmayı hak etmedL Siyasi düşünce- leri kapatmakla engeUemek mümkün degiL Bütün dünyada btınu teşhir ede- ceğjz" dedi. Demir, yeni parti kuracak- lannı da açıkladı. Ahmet Turan Demir, genel merkez- de parti yöneticileriyle birlikte düzen- lediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesi'nin kapatma karannın 'İa- mamen statükocu siyasetin bir sonucu veyansunası olduğunu" iddia etti. De- • Ahmet Turan Demir, yeni bir parti kurmak için harekete geçtiklerini söyledi. Demir, Anayasa Mahkemesi'nin kapatma karannın "tamamen statükocu siyasetin bir sonucu ve yansıması olduğunu" iddia etti. mir, siyaset yasağı getirilen parti yöne- ticileri hakkında açılan davalann ço- ğunun beraatle sonuçlandığım ya da ertelendiğini söyledi. "HADEP'i ka- patanzihnKet a>ıu saatlerdeDEHAP'm kapatılması için girişinıde bulunmuş- tur" diyen Demir. yapılmak istenenın "Türldye'>ibanş,demokraa,özgürge- lişme ve gekceğe kapatmak olduğunu" öne sürdü. Kapatma karannı AlHM'ye taşıya- caklannı anlatan Demir, tt Daha önce departimizöncüOeri saydan HEP,DEP, ÖZDEP kapatikh. Partimiz kapanlma- yı hak etmedL Siyasi düşünceleri kapat- makla engeUemek mümkün değildir. Konuyu AİHM'ye götüreceğiz. Bütün dünyada bunu teşhir edeceğiz" dedi. HADEP Diyarbakır tl Örgütü yöne- rici ve üyelerinden oluşan yaklaşüc 150 kişi de Şehitlik semtinde bir araya ge- lerek kapatma karannı protesto etti. Il Başkanı MefairAmndağ, kapatılma ka- rannın uluslararası hukuk kurallanna ay- kın olduğunu ve Türkiye'ye büyük za- rar verdiğini söyledi. Şırnak'ta ise HA- DEP'in kapatılma karan ve DEHAP hakkında dava açıhnası iki partinin or- tak açıklamasıyla protesto edildi. kiye aleyhine yapılan baş- vurulann abartıldığını sa- vundu. 2001 yıluıda Rusya hakkında 2 bin 108, Polon- ya hakkında bin 763, Fran- sa hakkında bin 117, Uk- rayna hakkında bin 62, Tür- kiye hakkında bin 59, Al- manya hakkında 714, Ital- ya hakkında 590 başvuru yapıldığını söyleyen Ars- lan, "Görüldügu gibi insan haklan havarisi kesâen Fran- sa hakkındaki başvurular bizden daha fazla" dedi. Türkiye'de 157 bin 670 yabancıya ikamet izni ve- rildiğini bunlann 22 binirün iş, 21 bininin öğrenim ne- deniyle verildiğini anla- tan Arslan, geçen yıl Tür- kiye'ye 12 milyon 906 bin 274 yabancı uyruklu kişinin giriş yapügjnı kay- detti. Manisah gençler Arslan, "Mantsahgenç- lere işkence yapoJdan ge- rekçesiyle çeşitti cezalara çarpünlan polislere tebfi- gat yapdmayarak cezala- nn zamanaşımına sokul- maya çauşüdığı" ıddiala- nna ilişkin bir soruyu da yanıtladı. Yapılan araştır- maya göre tebligatlann ulaşmaması konusunda polisin herhangi bir eksik işleminin söz konusu ol- madığmı ileri süren Ars- lan, u TeWigansavcıhkya- par. bkanma nerede bfle- miyorum ama teşkilatunı- zın bu konuda görevini yerine getirmemesi gibi bir şeysözkonusu degü" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Farkında mısınız, yine bütün dün- ya bizi köşeye sıkıştırmak için hare- kete geçti. Gazetenin birinin başlığı, Verheugen'esaldınrken, diğeriAjay Chhibber'e, bir diğeri uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's'e öfke saçıyor. öfke orada da sınırlı kalmıyor, "Banarn'nin ihaneti, Tala- bani 'nin bizi arkadan vurması "yla devam edip gidiyor. Tam "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" du- rumlanndayız. Işin doğrusu, gerçekten Türkiye zordurumda. Kıbns'ta çözümsüzlü- ğün Türkiye'yi bu duruma düşürece- ği belliydi. Bunun sürpriz olmadığı bel- liydi. Denktaş ve yakın danışman- lan daha "Annan Planı" ortaya çık- tığı ilk günden, bunu hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini açıkladılar. Danışmanlardan birisi, aşağı yukan şunlan söyledi: "Rumlann anlama- dığı, Kıbns taki şu andaki durumu ay- nen kabul etmekten başka çözüm yok. Boşuna uğraşılıyor." Aynı da- nışman, gelinen son noktadan son- ra da, "Artık Kıbns işinin peşini bı- rakın" anlamına gelen açıklamalar Bu Savaşın Türkiye îçin Anlamı... yaptı. Kıbns'ın peşi bırakılabilir mi? Kıb- ns sorunu, Kuzey'deki Türklerin ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme isteğinin kilidi. Bu kilidi açmadan Tür- kiye'nin bundan böyle Avrupa ülke- leriyle sağlıklı bir ilişki kurması çok zor. Şimdi sinirlenme zamanı olduğu için, "Vay sen bunu nasıl söylersin" diye gazetelerimiz, kaleminden kan dam- layan yazarlarımız yazacaklar. Yazı- yorlar da... Türkiye'nin AB'ye girme- sini istemeyen danışmanlarkonuşa- caklar, AB ülkelerinin, Rumlann, Yu- nanistan'ın hain planlarını açıklaya- caklar, bizler de sinirleneceğiz. Burada AKP iktidannın da statüko- cu güçlere boyun eğdiğini kabul et- meliyiz. Bülent Annç'la başlayan sü- reç, diğer AKP liderlerini de etkisi al- tına almış görünüyor. Ancak dış po- litika, öfkeler ve kabadayıca açıkla- malar üzerinden yürütülemez. Dış politikada çıkarlar rol oynar. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsa, bunun bazı kurallan olduğunu da bi- liyor. O kurallar bugün yarın yeni ku- rulacak Recep Tayyip Erdoğan hü- kümetinin önüne konacak. Orada, işlerin nutuklarla çözülmediğini bir kez daha göreceğiz. • • • Bush yönetimindeki ABD, kendi ülkesini de dünyayı da bir batağa sü- rüklüyor. Bütün uluslararası hukuk kurallannı çiğneyerek Irak'a bomba yağdırmak tstiyor. Dünyanın geri ka- lanı ise buna direnmeye çalışıyor. Iş- te tam bu noktada Türkiye iki kutba bölündü. Bir kutup "Savaşı önleye- meyiz" diyerek ABD yanında saf tut- mayı savunuyor. Diğer kutup ise, "Bi- zim bu savaşta ne işimiz var" diye- rek barış tarafında durmamızı istiyor. Bu kutuplaşma ilginç bazı saflaş- malara da neden oldu. örneğin Tür- kiye'de daha özgüriükçü ve liberal görünen bazı kesimler, ABD'cilerle aynı safta yer alıyorlar. Statükocu ba- zı güçler ise özgüriük yanlısı banşçı- larla aynı yerde duruyoriar. Orduyu ABD karşıtı olarak gören ve öyle değeriendirme yapan bir kesim, Genelkurmay Başkanı'nın açıklama- sını doğrusu beklemiyordu. Aslında Genelkurmay'ın tavn daha ilk günden belliydi. Hükümetin kurulmasının ar- dından Marmara Köşkü'nde gaze- tecileıie buluşan Genelkurmay Baş- kanı Hilmi Özkök, savaş konusun- da hükümeti kararsız olmakla eleş- tirmişti. Hükümet, aslında kararsızlık çizgisiyle kendince ABD yanında bir karar almayı ertelemeye gayret edi- yordu. • * • Türkiye, ABD'nin bastırmasıyla cid- di bir şekilde kapana girmenin sını- nna geldi. Avrupa ile Kıbns ve insan haklan konulannda ortaya çıkan ye- ni gerilim, Türkiye'deki Avrupa düş- manlannın işine geliyor. Dikkat çeki- ci olan bir başka nokta ise Türki- ye'deki liberallerin bir kesiminin ABD ile birlikte savaşa girmekten yana ol- malan. Türkiye'deki liberaller, dün- yadakilerden farklı olarak banş yeri- ne savaş cephesinde yer alıyorlar. Şu gerçek savaş tartışmaları sıra- sında daha net bir şekilde ortaya çık- tı: ABD ile Avrupa arasında demok- rasi kültürü, banş kültürü ve dünya- nın geleceğine ilişkin köklü yaklaşım farklan var. ABD ile Avrupa aynı şey değil. Dü- ne kadar ABD'nin peşine takılan In- giltere hükümetine Ingiliz halkının gösterdiği büyüktepki bile Avrupa'nın köklü bir banş ve demokrasi gelene- ğine sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye bu iki farklı yaklaşımdan birisini seçecek. Bazılan, Türkiye'yi despotik bir Ortadoğu ülkesi olarak görmeyi istiyor. Onlar bu yolla ülke- de egemenliklerini sürdüreceklerini düşünüyorlar. Bunu yapmanın yolu- nun ABD'ye bağlanmaktan geçtiğini de iyi biliyoriar. Türkiye kritik tercihlerin eşiğinde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle