Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAtftt CUMHURİYET 18 ŞUBAT 20ı
14 KULTUR kurtur@ cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜ1V
GerçekolantekşeyinsanMaksün Goıki 1902 yılında yazdığı bir
mekupta Mosfcova Sanat Tiyatrosu'nda
Nenjrovkh Danchenko tarafından sah-
nelenen ^yakTakımı Arasında'runbüyük
başan kazandığını belirtır. Oyunda Olg8
Kaipper. Kachalov. Stanislavski, Mosk-
vin gıbı sanatçılar rol almış -%e seyirciyi
güçljyorumlanylakıskıvrak yakalamış-
laıdı. Yazarhğın sistemdeki çarpıklıkla-
n, adaletsızlikleri dile getirmek için en güç-
lü platform olduğunu söyleyen Gorki, ya-
pıtlannda insan yaşamına, insan onuru-
na saygı ve özgür insan kavramı üzerin-
de dirur. Bu hususlan sert bir dille irde-
ledifi 'Ayak Takımı Arasında" bir sıste-
min jöküşünim sinyallerinı verir. Sistem,
onun gelişmesine katkıda bulunanlarla
birliicte iîlas etmektedir. Ihtilale doğru
adırr. adırn yaklaşmakta olan t*ır toplumun
sancılanrj gerçekçiliğin ötesinde felsefi
sorgulamalarlada ele alır Gorici. Yalan ve
gerçek, gerçek ve umut arasuıdakı çeliş-
kiler üzerinde durur ve öncelikle de in-
san olmanın önemini vurgular. Güçlü, ze-
ki bir adam olan Satın'ın insana yönelik
sözlerinde Gorki'nin evrensel doğrula-
nyla buluşur seyirci. "Nedir gerçek? Bir
tek gerçek varsa o da insandır- Kimi ya-
lanlar.. zayıfı ezmek, onu suçlamak için
söylenir... Açlıktan öleniyargüamak için»
Yalan esirieıie efendilerinin dinidir! Ozgür
insaıunsa tek bir dini vardır: Doğrulukl™
İnsanlann hepsine say gı borçluyuz- özel-
likle çocuklara saygı duymalıyız, yavru-
cuklara-. Çocuklar~ Onlann önünii açmak ge-
rek... Yaşamaktan yoksun bıraktnamah onlaru.
Çocuklara saygı duymah- saygL*
Saygı ve korku
Gorki'nin provalar sırasında oyunculara getir-
diği eleştıriler 'Ayak Takımı Arasında'nın temel
hareket noktalanndan birini oluştunır. "Seyirci-
de uyandınlması gereken duygu merhamet ve
üzüntüdeğüsaygjvekorkudur,gerçek korku_ Siz
sanki merhamet dileniyor gibisiniz. Sanki 'Faki-
re bir kapık \ erin' der gibisiniz. Asıl yapmamzge-
reken onlara, o seyirciye kendi yaşamlannın dı-
şında bir yaşam olduğunu göstermek. "Bize yer
açın. Sizden daha kötü değiliz.' tşte bütün olay
bu~ Satin (Stanislavski) çok iyi oynuyor belki,
ama' tnsan' a inancını daha kuvvedi dile getirme-
1L İnsan~ tnsan olamazsak sürii oluruz. Haykı-
nn bunu.. bir manifesto gibi haykınn. Bunun ger-
çekçj obnayacağmı mı düşünirvorsunuz? Ozaman
gerçekçiliğin de canı cehenneme!"
• Yazarlığın sistemdeki çarpıklıklan dile getirmek için en güçlü platform
olduğunu söyleyen Maksim Gorki, yapıtlannda insan yaşamı, insan onuruna
saygı ve özgür insan kavramı üzerinde durur.
Yazann sözleri yönetmen ve oyuncularüzerin-
de istediği etkiyi uyandırmış olmalı ki 20 Aralık
1902 'de ilk temsilden sonra oyunun elde etnği ba-
şanya yukanda sözünü ettiğim yazıda uzun uzun
değinir Gorkı.
Gorki'nin insanlan toplumun en dibindekiler-
dir, dışlanmışlardır. Onlann yaşamlannı ve on-
lan sömürenlerin çirkinliklerini, bütün çıplaklı-
ğı ile ortaya koyar. Ürkütücü bir acı, kavga ve yok-
sulluk ortamında kendi kendileriyle, sistemle he-
saplaşan insanlann dünyasında gezinir yazar. Ye-
rin altında bir izbede buluşan bu insanlann ara-
sında işsizler, hırsızlar, üçkâğıtçılar, orospular, sa-
natçılar, memurlar vardır. Hepsi de hayatı, varo-
luşu kendi renkleri ve tonlan içınde sorgularlar.
Kaba saba Kleş, "Gerçek mi? Neredeymis, ger-
çek?™ Nefes alrnakistryorum ben" diye isyan eder.
O boğucu yaşam alanının belki de aslında en
inançsız ve çenebaz kışisi Luka. "tnsanlar.. hep
daha iyisini bulmak peşindeler" der ve ekler
"aramasını bilen bulmasını da bifir." Bırlıkte ya-
şadığı ınsanlara sürekli umut dağıtır. Gerçek ol-
mayan, boş umutlar... Bilerek yapar bunu, bel-
ki onlara acıdığı belki de onlan yalanlarla rahat-
latmak istedigi için... Nastia'nın yalanlarla do-
lu öyküsünü bu nedenle dinler ve kendi yalan-
larla bezeli öykülerini de bu nedenle anlatır. Ger-
çek önemli değildir onun için. Önemli olan, "bir-
birlerine saygı duyan insanlann yaşadığı Doğru-
larÜlkesTdir.
Birgün birdenbire onu aramaya gider. Yok olur
insanlann yaşamlanndan. Gerçekle yüzleşmek is-
temeyen Aktör ise başka biryokoluş biçimini, ölü-
mü tercih eder. Oyunda sürekli olarak gitmek, yo-
la çıkmak düşüncesi hâkimdir, ama nereye?
Takım oyunculuğu
tstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Mustafa Avkı-
ran'ın sahneye koyduğu 'Ayak Takımı Arasın-
da' sezonun iddialı yapımlanndan biri. Titizlik-
le damıtılarak kotanlmış bir çalışma. Ekip, Va-
Nu'nun çevirisinden yola çıkarak ve sanıyorum
zaman zaman Gûner Sümerin çe\
r
irisini de iz-
leyerek kendi akıcı sahne dılini oluşturmuş. Mus-
tafa Avkıran'ın yorumunda konuşma, tar-
tışma ve patlama noktalan dikkat çekiyor.
Belli patlama noktalanndan sonra insan-
lar yine kıstınlmış dünyalanna dönüyor-
lar, yeni bir patlamaya kadar. Yönetmen,
bu tempo içinde yaşanan toplumsal çökün-
tüyüvurgularken zaman, mekânbağlamın-
da bir dönem üzerinde yoğunlaşmıyor.
AH Cem Köroğlu'nun kostüm tasanmın-
da da bu yaklaşım öne çıkıyor. Dönem vur-
gulanmaması tartışmalan daha belirgin
bir biçimde bugüne taşıyor. tnsan yaşamı-
na saygının giderek yok olduğu ortamlar-
da söz konusu çelişkiler daha netleşiyor.
Oyuna boyut katan ve bir anlamda dış
dünyayı simgeleyen balkonu da içine alan
ve aşağıda ise karanlığı, soğuğu yansıtan.
dibe vurmuş yaşamlarla özdeşleşen sah-
ne tasanmında da Ali Cem Köroğlu'nun
hareket noktası gerilimli atmosferi vurgu-
lamak, gerçeği ve duygulan buluşturmak
olmuş. Yüksel Aymaz'ın ışık tasanmı bu
buluşmayı destekliyor. Sahnenin gerisine,
ince bir perdenin ardına yerleştirilen kü-
çük bir orkestranın yorumladığı müzik
(CenapOğuz)gelecekte yaşanacaklann işa-
retlerini veriyor.
Mustafa Avkıran, program broşürün-
deki yazısından da anlaşıldığı gıbi oyun-
cularla yaptığı çalışmada "süreç* üzerin-
de durmuş. Oyunculann bir anlamda ken-
di kimliklerinden ve giderek bedensel alış-
kanlıklanndan uzaklaştıklan bir deneyim
(Övül Avtaran). Böyle bir çalışma sonu-
cunda temposu hıç düşmeyen birtakım oyuncu-
luğu yakalanmış. 'Ayak Takımı Arasında'da rol
alan sanatçılar ayaklan yere basan performans-
lanyla -zaman zaman tonlamalarçokyüksekper-
deye çıksa da- Maksim Gorki'nin metninin hak-
kını veren bir olay yaşatryorlar seyirciye. Kimi
roller kuşkusuz diğerlerinden daha dişi, daha çar-
pıcı. Kimi oyunculuklar daha akıcı, daha merkez-
de... Kleş'te MuratKarasu, Vasili'de İsmaUHak-
kı Sunat, Satin de PayidarTüfekçioğlu, Aktör'de
Ali Sürmet Baron'da Alptekin Serdengeçti dik-
katleri çekiyor... Gorki'nin de özel bir gönül ba-
ğı olduğunu itiraf ettiği Luka rolünde Engin Cez-
zar'ı yıllar sonra yeniden sahnede görmek ve ba-
şanlı, keyifli bir kompozisyonda izlemek akıllar-
da yer ediyor... Ama sonuçta, 'Ayak Takımı Ara-
suıda' Macit Sonkan, Müge Ancılar, Güneş Ha-
yati Özgür Erkekü, Gülen ÇehreK, Merih Atalay,
Ayse lunaboylu, Ergun Akvuran, AK Sürmeli,
Omer Hüsnü Turat, Kemal Topal, Saydam Yeni-
ay'ın oyunculuklanyla da yakalıyor başanyı...
Zeytinburnu; kitap, gösteri ve resim merkezi, amfitiyatro gibi projelerle bir sanat merkezine dönüşecek
Istanbul'dabir 'Kültür Adası'SELCENAKSEL
Istanbul hızlı 'büyümesini' sürdürüyor. Dün-
yada ender rastlanan zenginlikte bitkı örtüsü, do-
ğal ve tarihi güzellikleri miras alan bu kenti in-
sanca yaşanacak bir kent olarak karşılayacak bi-
çimde geliştiremediğimiz bir gerçek. Ancak bu
yanlışı düzeltmek için de henüz çok geç değil ve
bu yolda devlete olsun, yerel yönetimlere olsun,
çok iş düşüyor.
Şimdi, Istanbul Büyükşehir Belediyesi ile Zey-
tinburnu Belediyesi'nin işbirliğiyle sürdürülmek-
te olan bir çalışma, bu yolda umut veriyor. Amaç-
tan sapılmaması ve tasannın tam anlamıyla ger-
çekleştirilmesi durumunda îstanbul, 2005 yılın-
da 'KüMr Adası1
olan bir kent olacak. Zeytin-
burnu ilçesinin sınırlan içinde, eski Anadolu ve
Rumeli otogarlannın yerinde kuruluyorbu 'Kül-
tûr Adaa'. Ancak, bir ada gibi kopuk değil, ken-
tin merkezlerine ulaşımla bağlı, 345.000 m2Tik
bir alan sözünü ettiğimiz.
Bu alanda böyle biryer kurmayı düşünen Zey-
tinburnu Belediye Başkanı MuratAydm, Zeytin-
burnu'nun farklı kültürlerin bir aradayaşadığı bir
bölge oluşundan esınlenmiş. "Zeytinburnu sınır-
lan içerisinde Bizans'tan kalnıa suriar, Balıklı
Rum Kilisesi, Osmanlı'dan izler \e Türidye Cum-
huriyeti farklı küJtürler biıükte y^aşjyor hâlâ-.
Farklı kültürkrin geçmiştenbugüneyanyanaya-
şadığı bir bölge burasL Eİu nedenle burayı 'kültür
adası' ilan ettik"* dıyerek başlıyor söze.
HaliçHe'MiniaTûric' projesi
İleride hava-ray toplu taşıma sıstemiyle ula-
şım sağlanacak Haliç ve çevresi, Eyüp Sultan ve
Pierre Lori ile, aynca surboyu, kıyıdan Kennedy
Caddesi ve Sirkeci'ye giden cadde bir ring sefe-
riyle bağlanarak Kültür Adası içinde yer alması
amaçlanıyor.
Kültür Adası'nın, gezi alanlan açısından doğ-
ru seçenekler sunan bir yer olması da isteni-
yor...*GeçmiştebaşJaalanprDJelervar: Zeytinbur-
nu ParkuHaİiç'te Minia Türk',Eyüp Sultan'da-
kietkinlik alanlan,suriannBizansve Osntanhdö-
nemlerini yansıtacak biçimde düzenlenerek gezi
alanınadönüştürülmesigibL.'' diye sözlennı sür-
dürüyor Murat Aydın.
"Düşündüğümüz, tüm bunlan kapsayacak bir
'ada\.. Büyük bölümü 2003'ün sonunda bitmiş
olacak, daha kısa sürede tanıanılanabilecek bir
proje değil bu. Istanbul'u ve Türkiye'yi simgele-
yen, minyatür maketlerle oluşturulacak 'Minia
Türk' de 'Kültür Adası'nın içinde yer ahyor."
Kültür Adası'nın Topkapı bölümünde hızla sür-
dürülen çalışmalar 2003 yılı içinde tamamlana-
cak. 'Kitap Merkezi'deburada. 10 binm2Tik bir
taban üzerine kurulan ve yapımı sürmekte olan
otopark binasının üst katında yer alacak.
"Kültür Adası'nın en önemli parçası olan Ki-
tap Merkezi'nde yelpazenin her kanadından ya-
yuıe\1eri buluşsun istiyoruz" dıyor Aydın. ~Bu ko-
nuyu medyanm desteğiyle gündeme getirerek ya-
yme\1eri arasında ele ahnmasını, taröşılmasını ve
değerlendirilmesini arzu ediy oruz. Tüm yayınev-
leriyle görüşmeler vapmak. onlann düşünceleri-
ni de almak istiyoruz; yapının mimari açıdan ta-
sanmı ve yapımı açısından da onlann görüşkri-
ne önem veriyoruz.Burada yer alacak y^yıne\ie-
ri yalnızca işletme gjderlerine kaülacaklar, kira is-
temiyoruz. Çünkü amacımız gelir elde etnıek de-
ğiL Bu coğrafyada yaşay^n insanlann birikimi ki-
taba yansıyvr; Kitap Merkezi'nde tüm o birikim
sergilenirse çok güzel etkileşimler olacagına ina-
myoruz. Düşünün, farklı uçlardaki yayınevleri
bir arada,yazartar söyieşiiçin getiyor,kitap almak
isteyen gençler orada. EtkUeşimin edebiyat dün-
yamızı etkileyeceğini düşünüyorum. BöyieceTür-
krye, Anadolu, biz kazanacağız."
2000 >ıl öncesınden bugüne. tarih yaşatıhnak
isteniyor Kültür Adası'nda. Kültür Adası'nın
yalnızca yirmide biri olan Topkapı bölgesinde,
gösteri merkezi, ressamlar için merkez. amfiti-
yatro ve bir *panoramik resim' yer alacak. Mer-
kezefendi'de, Yenikapı Mevlevihanesi'nde, Ki-
tap Merkezi'nde etkinlikler yapılacak. Murat Ay-
drn, istenirse ve çalışmalar bu hızla ilerlerse Kül-
tür Adası'nın tüm bölümlerinin beş yıl içerisin-
de tamamlanabileceğini de sözlerine ekliyor.
Istanbul Bü>-ükşehir Belediyesi ile
Zeytinbumu Belediyesi'nin işbirliğiyle
sürdürülen çalışma, umut veriyor. Amaçtan
sapılmaması ve tasannın tam anlamıyla
gerçekleştirilmesi durumunda îstanbul, 2005'te
eski Anadolu ve Rumeli otogarlannın yerinde
kurulmuş bir 'Kültür Adası'na sahip olacak.
Yurtdışında veyurtiçinde ödül kazanan 'Macahel' belgeseli 26 Şubat 'ta gösteriîecek
Karçal Dağları'nın eteğindeld cennet
KültürServisi-KemalOner'in
yönettiği 'Macahel' adlı belgesel
film 26 Şubat Çarşamba saat
20.30'da Liman Kahvesi'nde gös-
teriîecek.
Johannesburg'da yapılan son
'Küresel Çevre Zirvesi'nde ülke-
mizi temsil eden ve ödül kazanan
belgesel, ülkemizde de 39. An-
talya Alün Portakal Fılm Festh*-
li Üluslararası Kısa Film Yanş-
ması Belgesel FılmÖdülü; l.Köy-
cegiz Fibn Festivali En İyi 2. Bel-
gesel Film Odülü kazanmış ve 6.
Üluslararası IstanbulÇevre Flm-
leriFestivaB'ne katılmıştı. Maca-
hel, Türkiye'nm Gürcistan sınırın-
da, Karçal Dağlan'nın eteğinde
bulunan, içinde 6 köy banndıran
bir vadinin adı. Politik ve coğra-
hel Vadisiflorave faunasıyla yer-
yüzünün en özel köşelerinden bi-
ri.Bu nedenle de yakın zamanda
doğal koruma altına alınan Ma-
cahel'de kışın yağan kar yüzûn-
• Kemal Öner'in yönettiği film, yalnızca bir yeryüzü
cennetinde yürütülen projeyi değil, 'düşman kardeşler'
olarak bilinen ekonomik kalkınma ile çevreyi
korumanm nasıl dost olduklarmı anlatıyor.
fı sınırlarla kuşatılmış olmasının,
insanlara son derece güç yaşam
koşullan sunarken doğayı da ola-
ğanüstü zenginleştirdiği Maca-
den, yılın 6-7 ayım dünyadan ko-
puk yaşayan insanlann doğa ile
dost kalabilmesi için ekonomik
şartlann iyüeştirilmesi gereklili-
ği Türkiye'nin en kapsamlı kırsal
kalkınma projesini yaşama ge-
çirdi.
Bugün Macahelliler kraliçe an
üreterek bunu Türkiye'nin çeşit-
li bölgelerine satıyorlar. Çünkü
dünyanm en verimli ardarmdanbi-
ri olan 'Kafkas Ansı', Türkiye'de
sadece bu bölgede genetik saflı-
ğını koruyabilmiş. 'MacaheT bel-
geseli bu bağlamda 'düşman kar-
deşler' olarak bihnen ekonomik
kalkınma ile çevre korumanın na-
sıl dost olduklarmı da anlatıyor...
(0 216349 9818)
YAZIODASI
SELİM tLERİ
Vıski ve Bira (2)
Karşı öbektekiler, viskiye itirazı olanlar, "Fayda-
sı mı?! Faydasından çokzararı vardır" diyorlardı.
"Vıskinin memleketimizde de yayılmaya başla-
ması hiç hoş değildir..."
Birdefa viski, "kuvvetlialkollüler" bölümüne gi-
ren biriçkiydi. Hançji kuvvetli alkollünün insana ya-
ran dokunabilirdi ki?
Damar açıcı özelliği dolayısıyla bazı hastalıkla-
ra iyi mi geliyormuş; buna gülmek gerekir; bu iyi-
lik geçici bir zaman içindir. Hele, viskinin miktan
arttı mı, hastalığı azdıracağı muhakkaktır...
Yıne karşı öbektekilere göre, viskinin karaciğer
üzerine yaptığı toksinlen yok edici etkisi tamamıy-
la hayal ürünüydü. Nerden yok ediyormuş toksin-
len!
Karşı öbektekiler, viskinin çok seyrek içilmesi-
ni, mümkünse, hiç içilmemesini salık veriyorlardı.
Karşı öbektekiler, tam Yeşilay'cı olmamakla bir-
likte, biradan ötesine yanaşmazlardı. Bira da ille
sıcak yaz günleri ve özellikle deniz kenannda, plaj-
da.
Yüzde üç alkole kadar olan biralar, sağhğa büs-
bütün zararlı değildi. Ama altı-on derece alkol içe-
renler, düpedüz alkollü içki sınrfındandı ve onlara
uzak durmak gerekiyordu.
Biradaki şeker, B vitamini ve azotlu maddeler iç-
kinin besleyici özelliğini oluşturuyor; fazla içilmez-
se, midede rahatlatıcı bir etki bile yapıyor.
ölçüyü kaçınrsanız, bu kez, midede şişkinlikler,
hatta hazımsızlık, hatta böbrek bozukluklan!.. Bir
buçuk litreyi aşmayacaksınız.
Biradendi mi, iki ayn plaj, ikisinin de yerinde yel-
ler esiyor bugün, ilki Moda Plajı, ikincisi Küçüksu
Plajı. Moda Plajı'nı yazılarda çizilerde epey kale-
me getirdim. Ama Küçüksu Plajı'nı, öyle sanıyo-
rum ki, yalnızca Bu Yaz Aynlığın İlk Yazı Olacak'ta
yazdım.
Babamlagiderdik. Plaj lokantasının lacivert-be-
yaz tentesi, denizden gelen esintiyle, çırpınır du-
rurdu. Lokantada oturanlann önünde bira şişele-
ri. O zamanlar Efes Pilsen, Tuborg var mıydı?
Biraya lise sondayken dadanmıştım. ölçüyü ka-
çınp, meyhane taburesinden devrildiğim günden
sonra, nice zamanlar biradan enikonu soğudum.
Fena çarpıyor.
Sonra votkalı birayı tartım. Ikisi de buz gibi. Vot-
ka, biraya kanştınlıyor. Içerken kaygan ve pek gü-
zel. Derken başınız hafiften dönüyor. Kesmeyi bi-
liyorsanız, lezzetli birkanşım. Bilmiyorsanız.tabu-
reden ikinci kez devrilmek ihtimali pek yüksek.
Biranın başka marifetleri olduğunu, Armağan
llkin'in eşsiz mutfağından öğreneceğim. Birbirin-
den güzel çevirilere imza atmış Armağan, aynı za-
manda yetkin bir ahçı.
Yıne yaz. Delikanlılık çağım. Kendimi yazardan
sayryorum. Armağan'la Altan, Etiler'de, bahçe içi
tek katlı bir evde oturuyoriar. Etiler bugünkü sos-
yetesine bürünmemiş.
Murfakta kabak kızartması için hazırlık. Arma-
ğan'ın kabak kızartması kimseninkilerine benze-
mez. (Yok, bir benzerini Tokak'ta yedim. Az buçuk
benzerini de Koço'da).
Armağan kabaklan hafrfçe una buladıktan son-
ra -Galeta unu olmasın?-, kâsedeki biraya adeta
değdirip çıkanyor ve tavadaki kızgın yağa atıyor,
çeviriveriyor. Kabak kızartması mı, kızarmış kabak-
lı bambaşka bir börek mi, işin içinden çıkmak zor.
Yerken kendinizden geçiyorsunuz...
Sonra yaz biterdi. Ama dost Armağan'la Altan'ın
zevkli sofralan, sonbahar da, kış da, ilkyaz da ko-
nuklara açıktı. Edebiyattan, sanattan konuşulan du-
yariı geceler.
Nasıldı dizesi Halide Nusret Hanım'ın:
"O gecelere hasretim var."
Takvimde h Bırakan:
"Bilmem siz sever misiniz? Ben menekşelere
bayılınm. Çiçeğe verilecek elli kuruşum oldu mu,
hemen iki demet menekşeyi kaldınr, götûrürüm."
Salah Birsel, Kendimle Konuşmalar, Papirüs Ya-
yınlan, 1969.
ADT'den Moliene'in
• ADANA (AA) - Adana Devlet Tiyatrosu
(ADT) bugün sezonun son oyunu 'Cimri'nin
prömiyerini gerçekleştirecek. Oyunun
yönetmeni Işıl Kasapoğlu, Fransız edebiyatınm
en önemli oyun yazarlanndan Moliere'in,
cimriliği dillere destan Harpagon ve parasuıı
esirgediği çocuklan arasındaki ilişkiler
komedi tarzında anlatan 'Cimri' adlı
eserinin, Türk toplum yaşamını da
yansıttığmı söyledi. Dekor tasanmı Hakan
Dündar'a, kostüm tasanmı Funda Çebi'ye, ışık
tasanmı ise H. Ibrahim Karahan'a ait oyunda,
Mustafa Kurt, Tevfik Tarhal, Cüneyt Mete,
Tolga Tekin, Funda Mete, Nimet îyigün,
Demet Îyigün, R. Hikmet Çam. Şekip Taşpınar,
Erdal Cindoruk ve Burçin Ozyumşak rol
alıyorlar. Oyun, Hacı Ömer Sabancı Kültür
Merkezi Sahnesi'nde 22 Şubat tarihine kadar
sahnelenecek.
Festival Strings Lucerne Türkiye'de
• Kültür Servisi - Isviçre Büyükelçiliği'nin
Türkiye ve tsviçre arasındaki kültürel bağlan
güçlendirmek için gerçekleştirdiği etkinlikler
çerçevesinde Isviçre'nin dünyaca ünlü
'Festival Strings Lüfcerne' topluluğu
Türkiye'de iki konser verecek. Istanbul
Menkul Kıymetler Borsası'nm ana sponsor
olduğu konserlerden ilki Bilkent
Üniversitesi'nin işbirliğiyle bugün saat
20.00'de Bilkent Konser Salonu'nda, ikincisi
ise 20 Şubat Perşembe günü saat 19.30'da
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda
yapılacak. Şef Achim Fiedler'in yöneteceği
konserlerde topluluk Schubert, Webern,
Holliger ve Bartok'un eserlerini
seslendirecek. (0 212 232 98 30)
Erol Sever yaşamını yitirdi
• Kültür Senisi - Daha çok din ve aydınlanma
konusunda ürünler veren gazeteci, araştırmacı
yazar ve çevirmen Erol Sever Isveç'te yaşamım
yitirdi. 9 aydır kanser tedavisi gören Sever, 9
Şubat akşamı Huddinge Hastanesi'nde tüm
tedavilere karşın kansere yenik düştü. Çeşitli
gazete ve dergilerde yazan Sever'in birçok
araştınna - inceleme ve çevirileri bulunuyor.