24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2003 CUMA 8 »Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE S 10 Sinop PB 11 iEdıme _S_10 Samsajn PB 11 Y 12JKocaelı K 10 Trabzon ıÇanakkale Uzmır S 12 GıresLjn Y 11 B 13 Ankar.a S 8 fManısa B 11 Esktşehır Eenizlı _B 15 Konyaı S 12 Sıvas S Zonguldak PB 10 Antalya B 19 Parçalı bulutlu Adana Mersin Djyarbakır Şanlıurfa Mardın Sıırt Hakkân Van PB PB PB B PB PB PB PB 25 21 13 13 11 10 8 6 Kars PB Yurdun kuzey ve doğu kesimleri par- çalı bulutlu, Doğu Oslo DIS MERKEZLER PB 2 Karadenız kıyıları Helsırtki PB 4 yağmurlu, diğer Stockholm K 4 yerteraz bulutlu ge- Londra PB 10 çecek. Marmara ile Amsterdam~PB 9 yurdun ıç ve doğu Brüksel kesımlennde sa- Pans bah saatlerinde yer yer sis görülecek. PB 6 PB 6 PB 4 M ü n ı h PB 6 Zürih Berlın Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına B PB Y PB PB B Y PB / 5 18 6 8 7 18 17 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tıflıs Kahıre Şam K B K B B B B B Y U 7 -5 g 10 0 0 19 11 k Çok bulutlu » Yağmurlu 13 Kart S u l u , Gok gurultulu Ç r U N C E L CÜINEYTARCAYÜREK H Baştarafi 1. Sayfada nusanıyor. OktayEkşi' nin tanımlamalarıyla had- dinı bilmez, küstahça rnüd ahalelerde bulunuyor, herzeler yumurtluyor. Ankara'dan, Lefkoş>a'cfan Günther Verhe- ugen'e gerekfi sert yanıtlar yükselince, AB Ko- misyonu "tepkilere yol açan cümlelerin yanlış tercümeden kaynaklarrdığ-ını" öne sürdü. Oysa AB Sözcüsü Christoph Filori'nin açık- lamalan Verheugen'i doğruluyor. örneğin Verheugen, KKTC'de seçimi Denk- taş ı destekleyen partiler kazanırsa sonucu ta- nımayacaklarını, Güney Kıbrıs'la Yunanistan doğrultusundaki Annarı Planı ve AB koşullarını kabul eden M. A. Talat'ın kazanmasını istedik- lerini söylüyor. Filori ise AB'nin KKTC'yi ve seçimlerini tanı- rnadığını, ama AB'ye katılt mdan yana olan mu- halefetin seçimleri kazanrnasının çözüm açısın- dan "iyi bir şey" olacagmı önesürüyor. Verheugen Denktaş'ın arkasından, bilgisi dı- şında New York'ta, Brüksel'de, Atina'da, Anka- ra'da "kararlaralındığına" değiniyor. Çevir kazı yanmasın hesabı; Filori, son kara- rın "Denktaş ne düşünürs& düşünsün; BM, Tür- kiye, Yunanistan, Güney Kıbns ve AB'ye bağlı olarak alınacağını" ifade ediyor. Komserin savunulacak yanı yok. Iki toplum arasında görüşmeler sürerken; Klerides'e "ödün vermemesini öneren, çözüm olsun olma- sın Rum tarafının AB'ye üye alınacağını" söyle- yen de Verheugen. Filori'nin bilmezden geldiği bir gerçek var; Ankara, kuşkusuz çözüm sürecinde önemli öl- çüde söz sahibi. Fakat, Ankara; Denktaş'ı atla- yarak Denktaş'ın onayını almadan dışarının eği- limleri doğrultusundaki bir karara imza atabilir mi? Amaçta Filori'nin Verhıeugen'den, Verhe- ugen'in Filori'den farkı yok. Aynı kaba şey edi- yorlar. • • • AB, ABD, Ingiltere, Atina ve Güney Kıbns; Denktaş'ın tasfiyesini, M. A. Talat'ın iktidara gel- mesini neden istiyor sorusu yüzlerce belgeyle yanıtlanabilirama, KKTC Meclisi'ndeTürkiye'yi anavatan kabul etmediğini söyleyecek ve yazıl- masını isteyecek kadar dışa bagımlı olduğunu kanıtlayan sözleri yeterli. Hürriyet'le yaptığı (4.12.O3) son görüşmede, Annan Planı'nı görüşürken değiştirilmesini iste- yecekleri bölümlerin "mülkiyet ve yer değiştir- me konuları ve kunjmların yetkileh" olacağını söyfüyor. O kadar. RTE'nin de nihayet kabul ettiği, Verheugen'e dolaylı yoldan yanıt verirken ikinci kez yineledi- ği gibi, Kıbrıs'ta "iki devlet, iki dil, iki din, iki mil- let" olduğundan değil söz etmek, uzaktan de- ğinmiyor bile. AB'nin, ABD'nin maddi- manevi desteğinde dışarıdan aldığı rüzgârla uçuyor M. A. Talat. • • • Verheugen'e tepkiler sürerken AB kaynakları basına Türkiye'nin KKTC seçimlerine "müda- hale etmemesi için uyanldığını" içeren bilgiler sızdırdı. AB, böylelikle Verheugen'e tepkilere pek anlam veremediğini duyuruyor. AB kaynaklı kimi suçlamalar; tam tamına M. A. Talat ağzına yaraşır nitelik ve içerikte. Neler yok ki? Seçmen sayısının arttırıldığından, Denk- taş'ı destekleyen partilerin, Türkiye'den, hatta Lefkoşa Büyükelçiliği ve KKTC'deki askerlerta- rafından desteklendiğinden dem vuruyor. Hat- ta ATO'nun KKTC'de dağıttığı Annan Planı kar- şıtı yayınları şikâyet ediyor. AB Komisyonu; ABD büyükelçisinin, Ingiltere Büyükelçiliği diplomatlarının KKTC toprakların- da köylerde kentlerde Annan Planı lehine pro- paganda yaptığını, AB'nin, ABD'nin muhalefe- te parasal desteğini yok sayıyor. Karen Fogg'un Denktaş'ı bertaraf edecek planlar geliştirdiğini, Türkiye'deki ve Kıbrıs'taki ver kurtulcularla, -üs- telik AB Komisyonu'nun bilgisi, hatta direktifle- ri doğrultusunda- paralı içli dışlı ilişkileri kurdu- ğunu pekiştirdiğini anımsamıyor. AB ve Batı, sütten çıkmış ak kaşık. Türkiye ve Denktaş tu kaka ha! Oysa, AB ikiyüzlülüğün, yüzsüzlüğün simgesi. Askerden sert eleştiri Komutanlardan Erdoğan'a: Terör eylemlerini görmek istemiyorsunuz. Türkiye, terör örgütü El Kaide'yi kabullenmeyen ülke konumuna düştü ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) aralık ayı toplantısında komutanlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sert eleştiri ve uyanlarda bulundular. Eleşti- riler Erdoğan'ın "İslami terör tanımı kanıma dokunuyor" sözü. kadrolaşma ve irtıcanın teşviki konulannda yoğunlaştı. Komutanlar, "Sözleriniz, terör eylemlerini görmek ve anla- mak istemediğinizi ortaya ko- yuyor. Kadrolaşma çok büyük bir hızla devanı etmektedir. tl ve ilçelerde parti yöneticileri irtica faaliyetlerini alabildiğin- de teşvik ediyor, yönlendiriyor. Bu gerçek REFAHYOL'dan daha belirgindir" eleştirisini yöneltti. YAŞ'ın bu ytlki son toplantı- sında olağan gündemin dışında güncel konular da gündeme gel- di. Toplantıda söz alan kuv-vet komutanlan ve Jandarma Genel Komutanı, Erdoğan ve hüküme- tinin Islami teröre ilişkin tutu- mu, söylemi, kadrolaşma, irtica- nın teşviki konusunda görüşleri- ni dile getirdi. Cumhuriyet'ın edindiği bilgiye göre komutanla- nn altını çizdiği konular satır- başlanyla şöyle: • "İslami terör tanımı kanı- ma dokunuyor" sözünüz, terör eylemlerini görmek ve anlamak istemediğinizi ortaya koyuyor. • Türkiye Batı katında,' "El Kaide gerçeğini kabul etmeyen ülke" konumuna düşmüştür. i/ îçten ve özeüikle uluslara- rası alandan geien tepkiler nede- niyle, birkaç gün sonra "dini motif" demek zorunda kaldınız. Bunun yerine tslamın yanlış al- gılandığını ve bu tür eylemlerin yapıldığını vurgulamanız daha gerçekçı olurdu. • Kadrolaşma çok daha bü- yük bir hızla devam etmektedir. Ancak antidemokratik ülkelerde dahi rastlanmayacak derecede medyanın suskunluğu, söz ko- nusu kadrolaşma hareketlennin gözden kaçmasına neden olmak- tadır. REFAHYOL'u geçtlnlz • Özellikle Anadolu'daki il ve ilçelerde parti yöneticileri irtica faaliyetlerini alabildiğinde teş- vik ediyor, yönlendiriyor. Bu gerçek REFAHYOL'dan daha belirgindir. Bu noktada ramazan ayı kullanıldı ve siyasallaştınldı. • Atatürkçülüğün laik ve de- mokratik bir anlayış olduğu ger- çeği göz ardı ediliyor. Atarürkçü- lük demokrasi karşıtı bir anlayış olarak yansıtılmak isteniyor. Bu konudaAB çevrelerinden destek alınmak istenmekte ya da bu çevrelerin sözleri Türkiye'de ku- lanılmaktadır. • Belediyelerin faaliyetleri yerel seçimler öncesinde siya- sallaştınlmakta ve belediye kay- naklannı zorlayacak noktaya sü- rüklenmektedir. ^ AB uyum yasalan çerçeve- sinde bölücülüğe ve irtica faali- yetlerine hizmet edebilecek tüm yasal düzenlemelerin gerçekleş- tirilmesine karşın 2004'te tarih almamamasının sorumluluğu hükümete ait olacaktır. IIUJJJJ MASK YENİLE.NDİ - YAŞ toplantısında yeni iç ve dış tebdit algılamaları çerçevesinde MUli Askeri Stratejik Belgesi'ne ilişkin Genelkurmay Başkanlığı'nca hazırlanan görüş sunuldu. (Fotoğraf: AA) Erdoğan ve Gönül'den şerh • Baştarafi 1. Sayfada nı Vecdi Gönül. ihracı istenen per- sonelin dosyasını şerh koyarak im- zaladı. YAŞ toplantısında yeni iç ve dış tehdit algılamalan çerçeve- sinde Milli Askeri Stratejik Kon- septi (MASK) yenilendi. YAŞ toplantısında disiplinsizlik gerekçesiyle TSK'den atılması is- tenen personelin dosyalan da ele alındı. Bu konuda YAŞ'a sunul- mak üzere toplam 4 dosya hazır- landı. Bunlardan 3 'ü toplantıya su- nulurken 2'si için ihraç karan çık- tı. Irticai faaliyetler nedeniyle TSK ile ilişiği kesilen 2 personelin de Deniz Ku\"vetleri Komutanlı- ğı'nda subay olduğu öğrenildi. Başbakan Erdoğan ve Milli Sa- vunma Bakanı Gönül, AKP ikti- dan dönemınde gelenek haline ge- len uygulamayı buYAŞ "ta da yine- ledi. Erdoğan ve Gönül, irticai ne- denler ihracı istenen subavlann dosyalannı daha önceki iki YAŞ toplantısında olduğu gibi "şerh koyarak" imzaladı. AKP iktidan- nın ikinci ayında dönemın başba- kanı Abdullah Gül ve Gönül, 7 personelin ihracına ilişkin dosya- lara cumhuriyet tarihinde ilk kez rastlanan uygulamayla şerh koy- muşru. Bunun üzerine Genelkur- may Başkanı Orgeneral Hilmi Öz- kök, uygulamanın anayasaya aykı- n olduğunu ve "irticajı cesaret- lendirdiğini" söylemişti. AKP dönemlnde 27 kişi TSKden atıldı Geçen ağustos ayında yapılan YAŞ toplantısında da Erdoğan toplam 18 personelin uzaklaştınl- masına şerh koyarak dosyalan onayladı. Aralık toplantısıyla bir- likte AKP dönemde şu ana kadar toplam 27 kişinin TSK ile ilişiği kesildi. YAŞ toplantısının olağan gündeminde bulunan konular da görüşüldü. Bu kapsamda yeni iç ve dış tehdit algılamalan çerçeve- sinde Milli Askeri Stratejik Belge- si'ne ilişkin Genelkurmay Baş- kanlığı'nca hazırlanan görüş su- nuldu. YAŞ sonrası yapılan yazılı açıklamada, u Toplantıda,Türki- ye'ye yönelik iç ve dış tehdit, T- SK'nin harbe hazırlık ve iç gii- venlik harekât durumu değer- lendirmeleri yapılmış ve silahlı kuvvetlerin çeşitli personel ko- nuları görüşülmüştür" değer- lendirmesi yapıldı. Genelkurmay Başkanlığı'nca hazırlanan görüşte Irak'ın işgali- nin arduıdan bölgede gelışen radi- kal gruplaşmalar ve buna karşı alı- nacak önlemler anlatıldı. Gelişen yeni durum karşısında TSK'nin konuşlanması, yapılanması ve ih- tiyaçlan görüşüldü. MGK'de 'gizlilik' kalkıyor ANK.4RA (Cumhuri- yet Bürosu) - TBMM Anayasa Komisyonu, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yasa- sı'nın "gizlilik" öngören bazı hükümJerinin kaldı- nlmasına ilişkin tasanyı kabul etti. Görüşmeler sırasında söz alan CHP'liler "Do- kunulmazJıklar da sınır- landırılsın. Bu da bir gizüliktir" görüşünü dile getirdı. MGK temsilcisi Mustafa Ağaoğlu, daha önce MGK'de olan "psi- kolojik harekât"a ilişkin tartışmalann ammsatıl- ması üzerine, "Psikolojik harekâtı her devlet ya- par, yapmazsa devlet ol- maz" dedi. Tasan ile MGK Yasası'nın "Ata- malar Resmi Gazete'de yayımlanmaz" hükmünü içeren maddesinin son fıkrası ile kadrolarla ilgili fıkrada geçen "gizlilik" ibaresinin yürürlükten kaldıntması öngörülüyor. Devlet Bakam ve Baş- bakan Yardımcısı Meh- metAUŞahin, MGK Ge- nel Sekreterliği Yönetme- liği'nin hazırlandığuıı an- cak "gizlilik" hükmü ne- deniyle yayımlanamadığı- nı söyledi. Şahin, "Deği- şiklik Ulusal Program açısından önemli. Türki- ye'nin şeffaflaşması açı- sından önemli bir adım" diye konuştu. SÖYLESİ ATTİLÂ İLHAN Köşk-Hükümet gerginliği ,'Batılılaşma'nın Asıl ^Anlamı'?.." Erdoğan-Sezer • Baştarafi Arka Sayfada "...Kırım Muhârebesi'nden sonra ve muhârebenin getirdiği yenilik Avrupa- lılar'la daha yakın temâsımız sonucu; Türk usûlü yaşamtş olan halkımızın yi- yecek, giyeceklerinde, evlerimizin dü- zeninde büyük değişiklikler doğur- muştu: Zamanın padişahından mille- tin fertlerine kadar herkes ziynete ve gösterişe düştü. Her çeşit süs eşyası dıştan oluk gibi akmaya başladı ve he- le 1272 ve 1273 (1856/57) tarihlerinde yapılan saray düğünlerinde iüzumlu görülen ipekli kumaşlar ve dış ülkeler- de yapılan eşyalar, doğrudan doğruya Avrupa fabrikalarına ısmarlanmaya başlandı. Bundan sonra yerli kumaş- lar günden güne itibardan düştü. Bin- lerce liralık sermayedâra sanip olan memleketimiz genellikle sefâlet için- de kaldı; sanat ve ticaret hususunda Islâm ahali yüzde beş yüz zarara uğ- radı..." (a.g.e. s. 28). Hadise günümüzün Türkiye'sini çağ- nştırıyor değil mi? Hele Niyazi Ahmet Bey'in eklediği, diprrotunu da okursanız: "...saraya lâzım olan eşya, Tophane Müşiri Fethi Paşa'nın aracılığıyla, Fransız tebaasmdan meşhur Krenp- ler aracılığıyla Avrupa fabrikalarına ıs- marianırdı: Bu ısmarlama eşya dolayı- sıyla da Fethi Paşa'ya 'Bezirgân Paşa' adı verilmişti. (...) Bu devirde başlayan Avrupa eşyası hayranlığı, bütün hızıy- la devam etti; Sultan Hamit, bütün gi- yim eşyasını -çocuklarınkine kadar- Paris Büyükelçisi Tahsin Paşa vasıta- sı ile Avrupa'dan getirtirdi; bunun mil- letçe çok zarannı cektik..." (a.g.e. s. 21, dipnotu) Cumhurlyet'in tallhsizliği... Bu kadarı bile, sanırım Osmanlı'mn 'Garphlaşma'sı ile, Gâzi'nin 'Çağ- daşlaşması' arasındaki uçurumu, açıkça gösteriyor. Hele Gâzi'nin döne- minde, ülkeyi saran 'Yerli Malı Kullan- mak' tutkusunu hatırlarsanız!.. Cumhu- riyet'in en büyük talihsizliği, yeni reji- min üst yapısını oluşturması gereken aydın kadroların, maalesef Osmanlı döneminde yetişmiş, dolayısıyla birer Tanzimat 'alafrangası' olmaları, 'inkı- lâbı' 'taklitçiliğe' dönüştürerek, birgü- zel 'yozlaştırmaları' idi. Hâlâ onun belâsını çekiyoruz; çünkü halk yığınlarının içerdiği -ve gerekin- ce gösterdiği- tepki, 'çağdaşlaşmaya' değil, 'garplılaşmaya'dır; yani taklitçi- liğe ve aslını inkâr etmeye! Öyle olma- saydı, Mustafa Kemal'in her dediğini, harfiyyen yerine getirir miydi? Bunu doğru dürüst, bir anlayabilsek!.. görüşmesiyineiptal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP ik- tidan işbaşına geldiğinden bu yana hükü- met ile köşk arasındaki olağan görüşme- lerde istikrar sağlanamadı. Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan, Istanbul'daki saldın- lann ardından olağanüstü bir gündem ol- masına karşın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dün yapacağı haftalık olağan görüşmeyi, "akşam yenıeklerinde bir araya gelindiği" gerekçesiyle iptal et- meyi tercih etti. Hukuka aykın işlemleri, kadrolaşma ve laiklik Ukesini zedeleyici uygulamalan nedeniyle bugüne dek Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile pek çok kez karşı karşıya gelen AKP iktidan devletin zirvesinde gorüşme krizine yol açtı. Erdoğan ve Sezer yurtiçı ve dışı prog- ramlan nedeniyle dönem dönem 1.5 aya kadar varan süreler boyunca başbaşa görü- şemediler. Başbakan ve Cumhurbaşkanı en son 6 hafta aradan sonra 20 Kasım'da bir araya geldi. Geçen hafta da bayram tatiline rastlaması nedeniyle yine görüşemedüer. Sezer ile Erdoğan'm dün gerçekleştirilece- ği duyxırulan haftalık olağan görüşmesi de Başbakanlık tarafindan iptal edildi. Avrupa'dan Kıbns koşulu Çözümyoksa müzakere deyok Dış Haberler Semsi - KKTC'de 14 Aralık'ta yapılacak kritik seçimler öncesi Avrupa Par- lamentosu'ndan sert mesajlar geliyor. A\TU- pa Parlamentosu Dış Ilişkiler Komisyonu Başkam Elmar Brok, "Kıbns'ta çözüm yoksa, Türkiye için müzakereler yok" de- di. Yunanistan Başpiskoposu Hristodulos ise Türkiye'yi kastederek "Barbarların Hı- ristiyan âlemi içinde yeri yok. Birlikte ya- şayamayız" diye konuştu. Elmar Brok, Gü- ney Kıbns Rum kesiminin haber ajansı CNA'ya yaptığı açıklamada, Kıbns'ta An- kara'nın katkısıyla vanlacak bir çözümün Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri için koşul olduğunu öne sürdü. Yunanistan Baş- piskoposu Hristodulos ise Yunanistan'ın Kardiça kentinde yaptığı konuşmada dün anılan Aziz Serafim'in Osmanlı döneminde Türkler tarafindan öldürüldüğünü iddia etti. Başpiskopos Hristodulos, "Bunlar şimdi AB'ye girmek istiyorlar. Barbarların Hı- ristiyan âlemi içinde yeri yok. Birlikte ya- şayamayız. Bunu kötü niyetle söylüyor değilim, bu bir gerçekrir. Diplomasi adına her şeyimîzi yitiremeyiz. Diplomasi iyidir ama tarihimizi unutamayız" dedi. GUNDEM MLSTAFA BALBAY M Baştarafi 1. Sayfada ğin, son 4-5 yıl içinde Balkanlar'da yapılan seçim- lerin çoğu, etnik ayrımın derinleştirilmesinde de kul- lanıldı. AB gözetiminde, her etnik grubun ayrı bir partiye oy vermesi için her türlü düzenleme yapıldı. KKTC'de de AB ve ABD, genel seçimleri iktida- rın belirlenecegi bir zemin olmaktan çıkardılar, "bi- zim dayatmalanmızı kabul edenler etmeyenler" ay- rımına dönüştürdüler. 2002'nin sonundaki AB aralık zirvesinin Kıbns'ta çözüm için son tarih olduğu ilan edilmişti. Olmayın- ca 2003 Şubat'ın en son tarih olduğu duyuruldu. Bu da olmayınca mayıs dendi. Bu da gerçekleşmeyin- ce şu yol haritası çizildi: 14 Aralık 2003'teki genel seçimlerde Annan Pla- nı'na kayıtsız şartsız evet diyecek kesimleri destek- ler, kazandınrız. Denktaş'a gitmek düşer. Ankara hükümetı de buna soğuk bakmaz! Plan adım adım ışletildi ama, Denktaş'ın kolay lokma olmadığı anlaşılınca kulislerde, yeni dediko- dular konuşuluyor. özeti şu: Seçimleri muhalefet kazanırsa seçimleri tanırız. Kıbns'ta çözüm, KKTC'de çözülme dönemine gire- riz. Kazanamazsa, seçimleri tanımayız. 0 zaman ne olur? AB-Yunanistan kulislerinde bu soruya soruyla ya- nıt verildiğini duyuyoruz: - AB-Annan yanlılarının sokağa dökülmesi sağla- namaz mı? Böylece Gürcistan'daki gibi her şeyi al- tüst etme olanağı doğmuş olmaz mı? 1 Mayıs'tan sonra 2 Mayıs! Ortaya atılan bu sorular, AB'nin seçimlerde ken- di desteklediği kanadın kesin bir zafer elde edeme- yeceğini gördüğünü, bu nedenle 14 Aralık'tan çok 15 Aralık'ı düşünmeye başladığını ortaya koyuyor. Son ve en çarpıcı örnek, AB'nin sorunlannın ge- nişlemesinden sorumlu komiseri Günter Vertıe- ugen'in Belçika Senatosu Dışişleri Komisyonu'nda yaptığı konuşma. Belçika'daki meslektaşlanmız ön- ceki gün AB başkentinin bir numaralı gündem mad- desinin KPK toplantısı olduğunu düşündüler, izle- diler. AA'dan meslektaşımız Srtkı Uluç ise Verhe- ugen'in yapacağı konuşmanın da önemli olacağını düşündü ve Senato'ya gitti. Oradaki tek Türk gaze- teci de oydu. Verheugen her telden çahnca konuş- mayı haberleştirdi, AA servise soktu. Ankara'dan tepkiler gelince, çeviri hatası olduğu iddia edildi. Bunun üzerine Uluç, Almanca konuşmanın Fransız- caçevirisinin tam metnini hazırladı. AA bunu dadün servise koydu. Tam çeviri, Verheugen'in diplomatik nezaketten, demokratik hoşgörüden, uluslararası saygıdan uzak bir konuşma yaptığını ortaya koyuyor. Tam çeviri- deki Kıbrıs'la ilgili bazı tümceleri aktaralım: - Pazargünü seçimler var. Siyasi açıdan hiçbirde- ğeri yok. KKTC'yi tanıma değeri olmadan söyleye- bilirim ki, muhalefet kazanırsa bu seçimlerin potan- siyel bir değeri olacaktır... - Sizden saklayamam; bu seçimlerin demokratik beklentilerimize yanıt vermeyeceğine ilişkin işaret- ler var, ama biz Türkiye'ye Kıbns işlerine karışma- manın önemini vurguladık. Tüm etkımi kullandım a- ma, zor oluyor. Çünkü seçimlere gölge düşmüş bi- le. Oy verecek insanların çoğu Türk asıllı... - Denktaş seçim sonuçlarına hile karıştırıyor... Kendisini çok güçlü biri zannediyor. Artık Denktaş'ın fazla bir önemi yok... Verheugen'in bu sözlerini tersine çevirdiğimizde şunu söyleyebiliriz: AB'nin temel kuralı, içine sorunlu ülke almamak- tır. Rum kesimini aldılar, Türkiye'nin bu kadar dire- neceğini düşünmediler. Şimdi kendi hatalarını ört- mek için Türkiye'ye olağanüstü baskı yapıyorlar. 1 Mayıs 2004'e kadar bu baskı şiddetlenerek ar- tacak. Türkiye'nin ve KKTC'nin sağlam durması ha- linde ya iki tarafın kabul edeceği çözüm bulunur ya da bu "son tarih" de aşılır! AB'nin artık saygısızlığa varan "1 Mayıs'tan son- ra ne olacak" sorusuna serinkanlı yanıt vermek ge- rekiyor: - 2 Mayıs olacak! ankcum(n ktv.ttnet.net.tr Hormon tedavisine yasak • Baştarafi 1. Sayfada kadınlann, hemen teda- viyi bırakmak zorunda olmadıklannı, ancak doktorlanna en kısa sü- rede danışmalan gerek- tiğini açıkladı. Uyanda, HRT'nin erken menopo- za giren veya diğer ilaç- lan kullanamayan kadın- larda kullanılrnasına çok iyi karar verilmesi gerek- tiği de vurgulandı. A\TU- pa'da tıbbı ürünlerden sorumlu komite de, "HRT'nin etkili ve gü- venli kullanımına iliş- kin kamu sağlığı kaygı- sı bulunmaktadır" ifa- desini kullandı. Guardian gazetesinde yer alan bir haberde, bu- nun, ülkede yaklaşık 1.7 milyon kadının bu teda- viden vazgeçmesine yol açacak en güçlü uyan ol- duğu \Tirgulandi. Ulusal Osteoporoz Vakfı 2 ay önce, tıbbi danışmanla- nnın HRT'nin meme kanseri, kan pıhtılaşma- sı ve inmelere neden ol- duğu gerekçesiyle önce- liklı teda\i olmaması ge- rektiğine karar verdığıni açıklamıştı. Gazeteye göre benzer bir uyan, HRT'ye başvuran kadın- larda 1 ila 2 yıl içinde meme kanseri riskinin artması üzerine geçen ağustosta da yapılmıştı. Uyanda, östrojen vepro- gesteronun uzun süre birlikte kullanılmasının bu riski ikiye katladığı kaydedildi. Ingiltere'de yılda 6 milyon kadına, bu teda\i uygulanması önenlıyor. Türkiye'de ise bu sayı 300 ila 400 bin. HRT nedir? HRT, dışandan takvi- yeli hormon tedavisidir. Amaç, üretimi duran hormonlan (kişıye göre bazen östrojen bazen de progesteron ağırlıklı ola- rak) dışandan destekle- yerek menopozun kısa ve uzun vadedeki etkile- rini denetim altına alabil- mektir. Dışandan hor- mon tedavisi, menopo- zun kısa vadedeki rahat- sızhklan yanında (ter basması, vajinal kuruluk, ruh halınde değişimler), osteoporoz riskini önle- mede de kullanılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle