Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2002 PERŞEfr
8 HABERLERIN DEVAMI
G U J V C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Bugünder geleceğe uzanan AB ölçeklerine
hayran, fazlasıyla demokrat, fazlasıyla özgürlük-
çü o/an bu Kesimden kimileri, dolandırıcılıktan
aranan Akgündüz'ün adaylığına da milletveki/li-
ğine de karşı çıkmıyorlar.
Tartışma, anayasanın 76. maddesiyle ilgili.
"Yargmın siyasallaştığt" sloganı; tartışmanın
odağına oturtuldu. Dolaylı olarak hâkimler, sav-
cflar suç/anıyor. Henüz "derin devlete" gelmedi-
fer; neki, yargı kurullarının "biryerterden"emiral-
dığına yazıyla sözle dokunduruyorlar.
Ne zamandan beri? YSK'nin (ne yazık ki artık
o kesimin sözlüğünde ikinci plana itilen üstad/
Erbakan Hoca ile beraber) RTE'nin 312 nedeniy-
le aday olamayacağına karar vermesinden son-
ra...
Aksini düşünmek elbette olanaksız. AKR kuş-
kusuz 76. maddeyi kendilerine benzetmenin pe-
şinde o/acak. Bizim Bülent Sarıoğlu'nun habe-
rine göre; AKP, programında yarg/ üzerine
RTE'nin geçtiği yolları ortadan kaldıran yasal dü-
zenlemeler vaat ediyor.
Eski Belediye Başkanı'nın partideki yardımcısı
BüfentAnnç, "RTE'nin yasağını kaldırmak ama-
cıyfa 4 Kasım sonrası 76. ve diğermaddeleri de-
ğiştirecekJerini" açıkladı.
"Ûtekilere" gelınce; AB ölçekleri uğruna canlar
feda. örnegin CHP'nin son 15yılın sadece54 gü-
nünden sorumlu olduğunu söyleyen son ve de-
ğişmez genel başkanı Baykal da RTE'nin 76'dan
ilelebet yasaklanmasına karşı.
Başsavcı Sabih Kanadoğlu'nun, katillere de
Meclis kapısının ilelebet kapatılmasını içeren öne-
risini Genel Başkan, "müstakbel başbakan" da
destekliyor. Belli bir deneme ve aşamalardan son-
ra, diyor, (hangi aşamalardan, söylemiyor), "...te-
röre bulaşmamış, kan akıtmamış... vs." kimsele-
re siyaset hakkı verilmesinden yana.
Dokunulmazlığın sınırfandırılması ya da kaldı-
rılmasına gelince; rivayet muhtelif!
CHR geçen yıllar kamu vicdanında oluşan eği-
lime göre dokunulmazlığın kaldınlmasını istiyor.
• * •
Ama "müstakbel ortak" AKP'nin "müstakbel
başvekıli" Abdullah Gül'de ağız bir başka: Yar-
gının siyasallaşması savını öne sürerek dokunul-
mazlıkların kaldırılmasında tabii AKP'li "milletve-
killerinin veya adaylanntn haklı kaygılan" olduğu-
nu söylüyor.
Bu açıklamanın üzerinde şöyle bir düşünelim.
Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk
ve usulsüzlüklere RTE ile adlan karışan, halen
mahkemeleri süren 13 yöneticiye AKP listelerin-
de seçilebilir yerlerden neden yer verildi acaba?
Gül'ün dokunulmazlığın kaldınlmasına direni-
şiyle, dokunulmazlığa gereksinen RTE'ye sadık
13 adamın bugünü ve yarını arasında gözle gö-
rünür ilginç bir bağ yok mu?
Var elbet! Bir başka örnek, AKP'nin dokunul-
mazlık zırhına bunca önem vermesindeki nedeni
aydınlatıyor.
Başlıklarda "Tayyip Erdoğan7mum/aaratır"di-
ye takdim edilen; RTE'nin listedeki yerine koydu-
ğu isim Kemal Unakıtan; meğer 13'ler kadar do-
kunulmazlığı gereksiniyor!
Çünkü, Unakıtan TCK'den beş, BankalarYasa-
sı'ndan dört olmak üzere tam 9 ayn suçtan so-
ruşturuluyor. Suçlamalar da baba suçlamalar.
"Çete düzenlemek, haksızmenfaatsağlamak" gi-
bi...
•••
Yeni kampanya yöntemleri bu seçimde hayli
değişik. Iktidara, üstelik tek başına iktidara aday
veya ıstekli olan partilerin "yapamadıklan yapa-
caklannın teminatı" olduğu bir dönemden geçi-
yoruz.
örneğin, bir liderin faizlerin indirildiği gün geti-
nsinin 20 milyar olduğunu söylemesi, türban so-
rununu çözeceğini ifade eylemesi vs. vs. gibi ko-
nulardan çok, önemle halkımıza duyurulan özel-
liği; TV'lerdeki görüntüsünün aksine gülmesi...
güler yüzlü olması...
Bundan böyle ey halk/m; aş iş sağlayacağını
söyleyene oy yok! Yüzü gülene var!
Neye gülüyor, neye güleceğiz acaba? Halkın
haline mi, neye?
Türkiye'den Avrupa
Konseyi'ne tepki
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Türki-
ye,Avrupa Konseyi Par-
lamenterier Meclisi'nin
(AKPM) insan haklan
eleşririlerine tepki gös-
tenrken seçimlere göz-
lemcı gönderme talebûu
degeri çevirdi.
Dışişleri Bakanhğı
Sözcü Vekili Hfiseyin
Diriöz. Türkiye'nin Av-
rupaînsan Haklan Mah-
kemesi'nin(AÎHM)ka-
rarlanna tam olarak uy-
duğunu savunurken
AKPM raporunda yer
verilen eleştirileri yanıt-
ladı.EskiDEPMilletve-
killeri Selim Sadak ve
Leyla Zana'nın yeni-
den yargılanmasının,
ABreformianylagetiri-
len AÎHM kararlan ışı-
ğında yeniden yargıla-
ma yolunun geçmişe yö-
nelıi işletilememesi ne-
denıyle mümkün olma-
dığını belirten Diriöz,
AIHM'nin Tûrkiye
aleyhine verdiği karar-
larda tazminatJaruı da
Avrupa însan Haklan
Sözleşmesi'nin öngör-
düğü süreler içinde
ödendigini bildirdi. Di-
riöz. şöyle devam etti:
"Bunun tek isrisna-
5i, bilinen nedenlerle
yerine gefirilemeyen
oizidou karandır. Bu
tonıda da mahkeme-
lin saygınlığının ko-
unması amacıyla bir
uzlaşı sağlanmasına
yönelik çabalarımız
da karşıJık görmemiş-
rir. Bunu üzünfüyle di-
le getirmek durumun-
dayım."
Türkiye, Loizidou da-
vasında mahkemenin si-
yasi birkararaldığuu sa-
vunurken konunun mu-
hatabının Kuzey Kıbns
Türk Cumhuriyeti oldu-
ğunu ısrarla vurguluyor.
Dışişleri Sözcü Veki-
li, Avrupa Konseyi'nin
3 Kasım seçimlerine
gozlemci gönderme is-
teğiyle ilgili olarak da
Türkiye'nin konuya so-
ğuk baktığına işaret et-
ti. Diriöz, "Türldye'de
seçimier, yarım yüzyı-
Iı aşkın zamandır ya-
pılmaktadır. llk defa
seçim yapıyor değildir,
bu konuda tecrübeli-
dir, şimdiye kadar
yaptığı seçimler orta-
dadır. Türkiye'nin
saklayacağı, gocuna-
cağı hiçbir şey yoktur "
diye konuştu.
Diriöz, Avrupa Gü-
venlik ve Işbirliği Teş-
kilatı'nın (AGÎT) 1999
yıhnda îstanbul'da yap-
tığı zirvesinde kabul
edilen "Istanbul Belge-
si" ile seçim yapacak
AGÎT üyesinin, çeşitli
AGÎT organlannı ülke-
sinekabul etme yüküm-
lülüğü altına girdiğini
anımsattı.
Denktaş'ın yeni belgesiANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti'nın (KKTC) Kıb-
ns konusuna temel yaklaşımını
düzenleyen 29Nisan belgesinin
geliştirilmiş hali olan 11 Eylül
belgesinde, "nihai ve kalıcı"
bir çözüm için "üç düzlemli
egemenlik" temelinde kapsam-
lı öneriler genriliyor.
Edinilen bilgilere göre KK-
TC Cumhurbaşkanı Rauf
Denkfaşın Rum Yönetimi li-
deri Glafkos Klerides'e 11 Ey-
lül'de yapılan 53. görüşmede
ilettiği belge, Isviçre, Belçika
veABD başkanlık sistemleri in-
celenerek hazırlandı.
Dış ilişkilerde Belçika, içte
ise îsviçre modellenni esas alan
öneri paketinde, egemenlik ko-
nusu/'kurucu devletlerin ba-
zı yetkilerini ortak idareye ak-
tarmalan" olarak tanımlana-
bilecek "üç düzlemli egemen-
lik" temelinde çözümleniyor.
Belgeye göre, yetkilennin bir
kısmını ortak idareye aktaracak
olan Türk ve Rum kurucu dev-
letleri, geriye kalan "artık yet-
kileri" kendi egemenlik aİan-
lannda düzenleyebilecek. AB
üyeliğiyle birlikte ortak devlet
kendisme devTedilen yetkilerin
yaklaşık yüzde 50 ila 60'ını AB
ile paylaşmak durumunda kala-
cak.
29 Nisan belgesinde Türk ta-
rafı ortak devlette 4 bakanlık
kurulmasıru önerirken 11 Eylül
belgesinde bakanlık sayısı 10'a
çıkanlıyor. Bu bakanlıklar ilk
belgede ABD sistemindeki gıbi
"sekreterlik" olarak adlandın-
lu^ken Rum tarafının itirazlan
üzerine, 11 Eylül belgesinde
"bakanlık" olarak tanımlanı-
yor.
Türk tarafının bu belgesiyle.
ortak devletin iki kurucu devle-
tin üzerinde bir yapıda olması
öngörülürken iki kurucu devle-
tin ortak birdevlet kurabılmele-
ri için birbirlenni tanımalan ge-
rekiyor. Diplomatik kaynaklar,
iki kurucu devletin, ortak dev-
letin kurulmasından "en az 24
saatdnce" bırbirlerini karşılık-
lı olarak tanımalan gerektigini
belirtiyor.
Türk tarafinm önerisine göre
ortak yetkiler, iki taraftan eşit
katılımlı bir şekilde kurulacak
12 üyeli ortaklık konseyi tara-
findan kullanılacak. Konseyde
iki taraf cumhurbaşkanının ya-
nı sıra onlann tayin ettiği 5'er
temsilci bulunacak. Ortaklık
konseyine 2 yıllık sürelerle
cumhurbaşkanlan başkanlık
edecek. Eşit statüde olacak di-
ğer üyeler arasında, yine bir sü-
re sonra devredilmek üzere dış
ilişkiler, ekonomi,AB ile ilişki-
ler ve koordinasyondan sorum-
lu olacak şekilde görev dağılımı
yapılacak. Konsey, bir çeşit ko-
alisyon hükümeti gibi çalışacak.
Rum tarafı soğuk
Edinilen bilgilere göre Rum
tarafı, "Tek demokrasi, tek se-
çim" ve "Sayısal çoğunluk,
sayısal azınhğa eşitlenemez"
yaklaşımı nedeniyle yeni belge-
yi de soğukkarşıladı. Ancak ba-
zı Batılı ülkeler, belgede "ya-
rarlı noktalar" bulunduğunu
Türk tarafına ilettiler.
Öte yandan, Denktaş ile
Klerides arasında yapılan doğ-
rudan göriişmelere gozlemci o-
larak karılan BM Genel Sek-
reteri Kıbns Özel Temsilcisi Al-
varo De Soto, bölge turu çer-
çevesinde 27 Nisan Cuma günü
Ankara'da temaslarda bulu-
nacak. Dışişleri Bakanlığı Müs-
teşan Büyükelçi Uğur Ziyal ile
biraraya gelmesi öngörülen De
Soto'nun, Ankara'dan aynldık-
tan sonra New York'a gitmesi
ve burada, ABD Dışişleri
Bakanlığı Kıbns Özel Koor-
dinatörii ThomasWeston ve în-
giltere'nin Kıbns Özel Temsil-
cisi Lord David Hannay ile
görüşmesi bekleniyor.
Ufkıın ötesini gören lider• Baştamfi 1. Sayfada
garlık düzeyini amaçlayan eylemler ol-
duğunu söylerken sempozyuma îsra-
il'den katılan Prof. Dr. Jacob M. Lan-
dau, Atatürk'ün toplumunun ve ülkesi-
nin yönünü değiştiren bir devlet adamı
olduğunu vurguladı. Landau, "Savaj
meydanlannm muzaffer kumandanı
olan Mustafa Kemal, banşı kuran ve
yücelten lider olarak tarihe geçri. Öz-
gür, bağımsız ve çağdaş bir ulus dev-
let olan Türkiye,Atatürk"ün eseridir"
dedi. Rus Bilimler Akademisi Üyesi
Prof. Dr. Ilia V. Zaitsev, Tatar-Başkurd
kökenli düşünürlerin, ZeldVelidiTogan,
Yusuf Akçura gibi isimlerin, Türki-
ye'nin kuruluş döneminde toplum, kül-
tûr ve siyaset yaşamına büyük katkılan
olduğunu vurguladı.
Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr.
Norman Stone da Türklerve Ruslar ara-
sındaki benzerliğe dikkat çekerek yıllar-
ca birbiriyle savaşan bu iki büyük kom-
şunun, karşıt kutuplargibi görünseler de
gerçekte birbirlerine çok benzedikleri-
ni, kuruluş süreçlerinde kader birliği
yaptıklannı anımsattı.
îstanbul'da doğan ve ülkemizde çok
iyi tanınan İngiliz tarihçi-yazar Dr.
Andrew Mango ise Atatürk'ün hem
gerçekçi hem pragmatik hem de ufkun
ötesini gören bir önder olduğunun altı-
nı çizdi. Mango,Atatürk'ün evrensel uy-
garlık ve çağdaş toplum yapısına dönük
atılımlannın, Türkiye'nin şansı olduğu-
nu anlattı.
Yaşamınpratiğinin Atatürk'ü haklı çı-
kardığını ve Atarürkçü modelin yakın
gelecekte başka ülkelerde de uygulana-
cağını ifade eden Mango, 3 Kasım se-
çimleriyle ilgili olarak da "Bu seçim,
başka seçim. Artık deniz bitri. İki
anahtar gibi olnıayacak şeyler vaat et-
me devri kapandı. Türkiye artık bilgi-
li insan kaynağı olan bir ülke. Seçmen
artık bilinçlendi ve bu kaynağı yöne-
tebilecek bir bükümet istiyor" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü
Başkanı Prof. Dr. Zafer Toprak da Tür-
kiye'nin ve Sovyetler'in aynı kaderi pay-
laşan iki ülke olarak birbirlerini anlayıp
Batı'ya karşı ortak tavır aldıklannı anlat-
tı. Toprak, Osmanlı împaratorluğu dağı-
hrken Kazan-lstanbul aksındaki geliş-
melere dikkat çekerek "Cumhuriyetin
fikri yapısında Kazan göçmenlerinin
katkjsı var" dedi.
Gerçek haydut devletABD• Baştarafı 1. Sayfada
tarafindan kullaınldığını ve ulus-
lararası anlaşmalarauymayan ve
şiddete başvurmaktan çekinme-
yen ülkeleri hedef aldığını söy-
ledi ve ekledi: 'LFluslararası ca-
miadan kasıt, ABD ve onu des-
tekleyenülkelerdir. "Haydut ül-
ke" tanımı ise gerçekte tek bir
ülkeye çok güzel uyuyor: AB-
D 'ye.Amerika'nın Küba'ya kar-
şı 1959'dan beri yürüttüğü ide-
olojik ve fiili savaş bile tek ba-
şına,ABD'nin bu unvanı hak et-
mesi için yeterli.'
Chomsky,Attonbladetgazete-
sinde 11 Eylül'ün yıldönümün-
deyayımlanan yazısında yukan-
daki örneğe Nikaragua'yı da ek-
lemişti: "Başkan Ronald Re-
agan'ın Nikaragtıa'ya karşı bir
terörist savaşı başlatmasından
bu yana 20 yıl geçri, Bu savaş-
ta barbarca gaddarlıklar ya-
şandı; sınırsız hasar verildi ve
on binlerce insan yasamını yi-
rirdi. Ülke, belki de bir daha
asla onanlamayacak şekilde
barap edildi.ABD. uluslarara-
sı mahkeme tarafindan tero-
rizmle suçlandı ve Güvenlik
Konseyi'nce kınandı. Bu kara-
rı ABD veto etti. Ama kimse
Küba veya Vikaraguanın
Washington veya NetvYork'ta
bomba patlatma ve Amerikan
Ozkök'ten Çakır'aziyaret Genelkurmay Başkanı Orge-
neral Hilrni Özkök *e Kuvvet
Komutanlan. fstanbul \âlisi
Erol Çakır'ı makammda ziyaret etti. V'ali Çakır, komutanlan \1iayetin bahçesinde törenle kar-
şıladı. Orgeneral Özkök, gazetecilerin ziyarefin nedenine >öne/ik sorusunu "İstanbula geldiği-
miz zaman, eskiden tanıdığımı/ valimizi de ziyaret ermeyi arzu ettik. Bu bir nezaket ziyareri-
dir" diye yanıtladı. Daha sonra V'ali Çakır, ziyaret anısına Orgeneral Özkök'e, gravür sanatçısı
Cemal AkTildızın çizdiği 1924 tarihinde Dumlupınar abidesinin açılış töreninde asker selamı
veren kalpaklıAtatürk resmini hediveetti.Özkök de Çakır'a,bir çini tabak verdi.(Fotoğraf: AA)
YEIMER TUIMAY
(EMİN KARAYEL)
politikacıları öldürme hakkı
olduğu görüşünde değil."
Chomsky, bu tür eleştirileri 40
yıl önceVietnam Savaşı sırasın-
da da yaptığını, ancak aradaki
farkın, o sıralar onu düılemeye
3-4 kişinin geldiğini, şimdi ise
böyle büyük salonlann dolup ta-
şıyor olduğunu belirterek ekli-
yor: - Vietnam Savaşı'ndan bu
yana dünya değişti. O zamanlar
protesto ve eleştiriler çok geç
gelmeye başlıyordu. Vietnam
Savaşı 1962'de başladı, ilk cid-
di protesto gösterileri 1966-
67'de görüldü. Şimdi ise insan-
larsavaş daha başlamadan sava-
şı kımyorlar.
ABD'nin 1 numaralı
rejim muhalifi
11 Eylül'den sonra Busb yö-
netiminin gölgede bırakmak is-
tediği gerçekleri (Saddam ana-
sıl yıllarca destek olunduğu, Bin
Ladin'e para ve silah yardımı
yapıldığı vb. gibi) günışığına çı-
kardığı içinülkesinde medya ta-
rafindan aforoz edilmiş durum-
da. Medyaya, Chomsky'nin
"sözde aydınlar" dediği geniş
bir kesim de katıhyor. -Ben
Amerikan medyasında hâlâ en
büyük haydut kabul ediliyorum.
Ama şunu da açık söyleyeyim:
Ben bugün şu anda CNN'de ola-
bilirdim. Benim gibi nüftızlu
güçlere yağ çekmeyen ve doğru
bildiği yolda giden birinin her
günü konuşmalar ve diğer faali-
yetlerle doluyor.
Chomsky, Edward Hor-
man'la birlikte yazdığı "Mani-
faeruring Consent"(Görüş Bir-
liği Yaratmak) adlı kitapta yer
alan, medyayla ilgili şu tanımı
anamsatıyor. "Medya organla-
n, okurlarnu veya izleyicileri-
ni reklamcılarına satan büyük
şirketlerdir. Medyanın ürünü,
sarıcıların, alıcıların ve devle-
tin çıkarlanna göre şekillenir."
Chomsky. bağımsız
medya vehaber kaynakla-
nnın gücünün internet
aracılığıyla arttığına dik-
kat çekiyor. Bolivya'da su
kaynaklan, büyük tekelle-
rin zoruyla özelleştirihrıiş-
1960...
îlerici Liseliler Derneği (ÎLD) îzmir Şube Başkanı Türkiye Komünist Partisi
(TKP) Üyesi arkadaşımız aramızdan aynhşının 22. yılında sosyalist Türkiye mücadelemizde yaşıyor.
TKP tZMtR İL KOMlTESİ
Sot: Bugün saat I6.00'da Balçova Eski Mezarlık'ta mezarı baştndayoldaşları ve dostlan tarafindan anılacaktır.
ti. Halkın protestosu, eğer
internet olmasaydı asla ül-
ke dışına yansımazdı. Ye-
rel eylemciler, çeşitli yön-
temlerle protestolannı in-
ternet aracılığıyla dünyaya
yaydılar. Protestolaröyle-
sine büyüdü ki sonunda
yöneticiler karar değiştir-
mek zorunda kaldılar.
GUNDEM MUSTAFA BALB
• Baştarafı 1. Sayfada
cek teknolojiye sahıp.
3- Başta Afrika ülkeleri olmak üzere pek ç
yerden uranyum al/yor.
4- Saddam ın elinde bulundurduğu silahl;
çevre ülkeler için büyük tehdit oluşturuyor.
Bu suç unsurlarına soruyla karşılık verelim:
- Dünyadaki kaç ülke yukandaki suçlan işlem
yor?
Durum, girişte vurguladığımız noktaya gidiyo
ABD ve Ingiltere, "bunlar suçtur" dediyse iş bıi
miştir.
Blaır ve Bush'un açıklamalarına göre bir baş
ka suç da şu:
- Irak BM kararlannı dinlemiyor.
Buna karşılık da soralım:
- isra/l yılbaşından bu yana BM kararlarının ka-
çını dinledi?
Yeri geldikçe vurguladığımız gibi BM'nin de gi-
derek ABD'nin taşeronu görünümüne girdiğini gö-
rüyoruz.
Saddam yönetiminin demokrasiyle bağdaşma-
yan tutumları, uluslararası hukuku hiçe sayması
konunun bir yönü. Ancak buna karşı getirilen "I-
rak'a harekât" planlanmn ve izlenen yolun da ulus-
lararası hukukla bağdaşır yanı yok.
ABD'nin ulusal çıkarlarını ilgilendiren durumlar-
da VVashington'dan Los Angeles'a kadar "koro"
hafinde konuşulur. Ancak Irak'a saldın koroyu
bozdu. Yapılan hesaplara göre olası saldırının fa-
turası 200 milyardoları buluyor. Sonunda Bush'un
rakibı Al Gore da patladı. Şu sözler Al Gore'un:
"71 Eylül'den sonra ülkemize bütün dünyadan
büyük bir sempati, iyi nıyet ve destek geldi. Ama
biz bunu bir yıl içinde korku, endışe ve belirsizli-
ğe dönüştürdük. Üstelik bu korku, endişe ve be-
lirsizlik, teröristlenn ne yapacağı konusunda de-
ğil, bizim ne yapacağımıza ılişkin."
Bunları Al Gore yerine başkası söylese, başka
yere "alıp kohar"\
Nasıl bir Saddam?
ABD yönetimi yaz ortasında Türkiye'ye şunu
söylemiştı:
"Arkadaş, Irak treni kalkıyor. Bindiniz bindiniz.
Binmezsenizbundan sonrakiadımlan sizinlepay-
laşmayız."
Tren değerlendirmesi bizim uydurmamız değil.
Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowttz'in...
Yukanda aktardığımız tablo Irak olayının bölgesel
bir sorun değıl, evrensel dengelerin ucu olduğu-
nu gösteriyor.
Türkiye, trenin kalkmaması gerektigini, bunun
kendi çıkarlanna uygun olmadığını belirterek tre-
ne bilet aldı.
Ölçüldü, bıçildı başka yol yoktu. Şimdi trenin
içinden seslenmek durumundayız:
"Bu tren kalkmamalı... Kalkarsa mutlaka kalkış
iznialmış olmalı. Izin almışsa, şuşuyolculannhas-
sasiyetlerini ihmal etmemeli... Trenin içindekiler
kendilerini trenin sahibi hissetmeye kalkmamalı...
Onlara Kerkük gibi havuçlar uzatıp iştahlarını ka-
bartmamalı..."
Türkiye, trenin dışında kalsaydı, daha iyi olmaz-
dı. Ancak Irak içindeki rejim muhaliflerinin kur-
dukları hayaller karşısında Türkiye'nin de arayış
içinde olduğu dikkati çekiyor. Arayışlann başında
Irak'ta yaşayan, sayıları iki milyon dolayında olan
Türkmenlerin devrede olması geliyor. Son dö-
nemdeki girişimlerle bunun bir ölçüde başanldı-
ğını görüyoruz.
Bir başka arayış da şu:
Olası saldırıdan sonra Irak'ta yeni yönetim olu-
şur mu, oluşursa ülke bütün kalır mı, kalırsa K. I-
rak nasıl bir yapıya dönüşür?
Bize öyle geliyor ki, Irak saldınsından en büyük
zaran bugün rejim muhalifi diye anılanlar görecek,
Saddam'ın yerine de ABD yanlısı bir Saddam ge-
lecek!
ankcum@ttnet.net.tr
E M R E K O N C A R
Demokrasi
ve Vampirler
Hem insanlığm hem de
Türkiye'nin 21. yüzyılda
nereye gittiğini,
politikacılarm nasıl ve
niçin vampirleştiğini
Prof. Emre Kongar'ın
kaleminden
okuyacaksınız.
REMZI KITABEVI
DENİZLER JDAMA GİDERKEN
ORAL ÇALIŞLAR
HerDırı ayn öır anjyı anlatan, oajıin ^azıiardan
derlenen kitap, ırıtırılen ınsanları ofuz <\\\ sonra
tekrar anmak ıçın hazırfand1