Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA
+
CUMHURİYET 26 EYLÜL 2002 PERŞEMBE
J V U L J J . U J \ kultur@cumhuriyet.corn.tr
}
7 Dil devriminin üzerinden 70 yıl geçmesine karşm Türkçemiz hâlâ tehlikede
eni birkirlenmesüreciIMİNÖZDEMİR
26Eylül 1932, Türkçemizin alın-
yızısınındeğişmesi açısından önem-
lıbir gündür. Atatürk'ün önderliğin-
ct Bırincı Dil Kurultayı toplanmış;
dl devrimimiz, başka bir deyişle
Tirkçeyi özleştirme, geliştirme, ulu-
sd kımlığine kaviişturma savaşımı,
üke ölçüsünde başlatılmış; Cumhu-
ri/et'in laiklik, haLkçılık, ulusçuluk
gibi temel değerlerinı dile de uygu-
lananın yolu, yöntemi ve ilkeleri be-
lirienmiştir o gün. Bu yönüyle 26 Ey-
lil, Türkçeye gönül vermiş olanlar
içjı, simgesel bir anlam bağlamış,
DJ Bayramı olarak kutlanmaya baş-
lanmıştır.
3irinci Türk Dil Kurultayı'ndan
bu yana geçen yetmiş yıllık sürenin
sonunda nasıl bir aşamaya ulaştı di-
limiz? Kestirmeden sorayım, özleş-
tirmenin neresindeyiz bugün?
Edünsel bağlamda özleştirme ol-
gusuna bakış açımız değişti. Dil dev-
rimi, dilin söz varlıgına yönehk salt
sözcüksel bir değişme ve yenileşme
olarak algılanmıyor. Bir düşünce ve
anlayış de\Tİmı kimliğinı kazandı ar-
tık Bunun art alanında da Türkçenin
anlatun gücüne, doğurganlığına olan
inanç yatıyor. Dil bilinci olan ozan-
lanmız, yazarlanmız, bilim ve dü-
şünce adamlanmız duyguyu, düşün-
ceyi Türkçenin toprağında üretme,
onu anadilin söz değeriyle biçimlen-
dirme kaygısı çekiyorlar. Her riirlü
ka\Tam ve anlam inceliğini yansıta-
bilmek için, varolan sözsel birimler-
le yetinmiyor, yeni arayışlann ardı-
na düşüyorlar.
Söylemek bile fazla; yazj ve yazın
dilimize özgü anlatım örüntüsü, hem
sözcük, hem de tümce düzJeminde,
büyük ölçüde değişmiştir. Bu büyük
değişim, gerçekte lasaca değindığım
dilsel uyanışın ve anadili bilıncinın
ürünüdür.
Bitmeyen kavga'
Kimi ozan, öykücü ve romancıla-
nmızda Türkçe sözcüklerin kulla-
nım oranı bugün,
yüzde 95'in üstün-
ilimizdeki kirlenmeye karşı 12 Eylülcülerin tüze dışı yollarla bir devlet
dairesi konumuna düşürdükleri Atatürk'ün Dil Kurumu'nu, eski
yapısına ve işlevine kavuşturmalıyız. 70 yıl önce Osmanlıcadan
kurtulmak için açtığımız savaşı, şimdi de Batı kökenli sözcükler için
başlatmahyız. Okullarımızda Türkçenin inceliklerini ve güzelliklerini
gösteren, anadili bilincini besleyip geliştirmeye yönelik sağlıklı bir
öğretime ağırlık vermeli, yabancı dille öğretimi bırakmalıyız.
dedir. Oysa 70 yıl önce bu oran, yüz-
de 35-40 dolayındaydı. Bu, şunu gös-
teriyor. Dil devrimiyle, halk ağzından
derlenerek, eski yapıtlardan tarana-
rak ya da yeniden yaratılarak elde
edilen söz değerleri Tiirkçe Sözlük'ün
kapağından içeri girmiştir. Kuşku-
suz salt sözlüğün kapağından içeri
girmekle kalmamış, dilin çevrimine
de girerek kullanım alanına çıkmış-
tır.
Bilineni yinelemek olacak ya, yi-
neleyeyim, özleştirme etkinlikJeri ru-
rucu çevrelerce sürekli tartışma gün-
deminde tutulmuş, bir "bitmeyen kav-
ga"ya dönüştürülmüştür. "Ozfeşorme-
cflik, komünistlerin işidir." "Dflimizi
bozuyor, bizi geçmişimizden kopan-
yorlar." "Babalaria çocuklar arasın-
daki anlaşma bağuu kopanyorlar."
"Özteştirmecffik uydurmacıhktuf tü-
ründen tanhsel, toplumsal ve dilbi-
limsel verilerden yoksun yargdarla öz-
leştirmecileri suçlayıp durmuşlardır.
Batt'dan gelen sözcükler
Bugün, diyebiliriz ki, kavga bit-
miş, Osmanlıca tutsağı karşıdevrim-
ciler, tam biryenilgiye uğramışlardır.
Bugün, gülünç olmayı göze alma-
dan, bir kimse, arzuhal, âzâ, intihap,
irtihâl, kerîme, mahdûm, mahrukat,
namzet sözcüklerini ne konuşmasm-
da, ne de yazısında kullanabilir; çün-
kü dil devrimi, dilin çevrimi dışmda
bırakmıştır bu sözcükleri, yerlerini
dilekçe, üye, seçim, ölüm, kız, oğlan,
yakıt, aday almıştır.
Dil devrimine yönelik hiçbir soru-
nun kalmadığmı mı söylemek isti-
yorum. Değil elbette. Artık Türkçe-
ye Arapçadan, Farsçadan sözcük gir-
miyor. Girmiyor ya, bu kez bir baş-
ka büyük sorunla karşı karşıyayız:
Dilimizin yatağını Barı'dan gelen söz-
cükler dolduruyor. Gazetelerde, der-
gilerde abone, abonman, ajans, aktü-
alite, baraj, bilanço, boykot, done,
döviz, enflasyon, enformasyon, feno-
men, fultaym, gustor, kriter... türün-
den Batı kökenli sözcüklerin kulla-
nun sıklığı her geçen gün artıyor. 12
Eylül darbesinin ardından ortaya ko-
nan "yûksden değerfer"üı çekim ala-
nına girmiş bölmeh kafaiı, anadili
bilincinden ve duyarlığından yoksun
kimi aydınımsılar, sevinçlerini "Sö-
per!", şaşmalannı "Woww
diyerek
belirtiyorlar. Hafta sonu değıl, "we-
ekend" geçirmek için "TheMarma-
ra HoteJ"e gidıyor, orada içki içmi-
yor "drinkalıyor''lar. Sağlık deneti-
mine değil, 'check-up yaptırma"ya
"International HospitaTa gidiyorlar.
Ahşverişlerinı "First"' "Apple"
"Pink" türünden adlartaşıyan "Shop-
Center"lerden yapıyorlar...
İnsanlarımızdakl özentl
Osmanlıcaya özentinin yoğunlaş-
tığı dönemlerde kimbilir hangi Türk-
çeseverin tepkisini yansıtan, bugün
atasözü değerini kazanmış bir söz
vardır Denir kı "Türk'ün iti kente
inince Farisice ûriir." Eğer bu söz,
günümüzde söylenseydi sanınm Fa-
risice'nin yerinı "Ingiüzce" alırdı.
Öyle ki sıradan insanlanmızda da
görüyoruz bu özentiyi. Işyeri açıyor-
lar, bakıyoruz adını "Afi'sFast-Food"
ya da "Dürümland" koymuşlar.. Ya
televizyon kanallanna seçilen adlar,
bunlann yüzü cilalı, "yabancı ağız-
h" sunuculan... Bütün bunlar Türk-
çemizin yeni birkirlenme süreci için-
de olduğunun göstergesıdir...
Peki, ne yapmalı, nasıl bir yol tut-
malıyız? 12 Eylülcülenn tüze dışı
yollarla bir devlet dairesi konumuna
düşürdükleri Atatürk'ün Dil Kuru-
mu'nu, eski yapısına ve işlevine ka-
vuşturmalıyız. 70 yıl önce Osmanlı-
cadan kurtulmak için açtığımız sava-
şı, şimdi de Batı kökenli sözcükler
için başlatmahyız. Bunlann yanı sı-
ra okullarımızda Türkçenin incelik-
lerini ve güzelliklerini gösteren, ana-
dili bilincini besleyip geliştirmeye
yönelik sağlıklı bir anadili öğretimi-
ne ağırlık vermeli, yabancı dille öğ-
retimi bırakmalıyız. Bunlan istemek,
gerçekleştirmeye yönelmek tüm
Türkçeseverler için bir yurttaşlık gö-
revidir...
ARtFDAMAR
Eylül ayında çıkan iyi ayhk (Eylül-
Ekim) Edebiyat ve Eleştiri, Kitaplık
dergileri ile ayhk Adam Sanat, Ay, Ber-
fın Bahar, Damar, Dize, Düşlük, E,
Eski, Evrensel Külrür, H. Gösteri,
KırkJar, Kum, Kül, Varlık dergilerin-
de yer alan şiirleri okudum, inceledim.
RefikDxırbaş'ın H. Gösteri dergi-
sinde yayımlanan "GünlerinMöjde-
sine Rüya" adh şiirini Ayın Şiiri ola-
rak değerlendirdim. Refik Durbaş ilk
kitabı "Kuş Tüfanı"ndaki (1971) şi-
irlerinden bugüne, son birkaç yıl bir
yana, Memet Fuafın altını çızdiği
gibi: "ÜdnciYeni'ninetekJerindebaş-
layıp toplumsalcı sanata yönelerüer-
den olduğu için, hiçbir zaman biçim
ka>gısından büsbütün uzağa düşme-
dfi". Ve yine Memet Fuat'ın vurgula-
dığı gibi: "Şörierindegurbet eldegüç
koşuDaralnnda çahşanlana, (gençlik
yıDannda kendisideböylebir kimse\-
di) köyden kente göç edip rutunacak
bir da] arayan insanlarm duyarnğını
yansıttı.''
Yukanda, sonbirkaç yıl biryana de-
dim, evetRefik'in bu süreçte yayım-
ladığı şürleri okurken (gerçi bunlardil
ve biçim yönünden çok kusurlu şiir-
ler değildi ama) onu candan seven
yakın dostlan, "Çırak Aranıyor"
(1978), "Ça>1arŞirketten" (1980) gi-
bi kitaplanndaki (özellikle içerik yö-
nünden) Refık Durbaş'ı özlemle arar
oldular. Ben de bu dostlarından biri
olarak, işte Gösteri dergisinin eylül sa-
yısında çıkan "Günkrin Müjdesine
Rnya" şiirini görüp okuyana değin ay-
nı duygular içindeydim. Birkaç yıl-
dır hüzünle izlediğim Refik gitmiş,
eski Refik Durbaş geri dönmüştü.
Hem de yeni bir söylem ve anlatım-
la.
Refik bu şiirinde eski gerçekliği-
ni, gerçeküstü denebilecek bir (ve
yepyeni) söylemle dile getiriyor.(*)
Aynca imgesel ve yoğun, çok yoğun
bir şiir sunuyor okurlanna. Şiirin, şi-
ir sanatının ne olduğunu derinleme-
sine kavrayan ve bilenler Refik'in,
bu güçlüğün nasıl üstesinden geldi-
ğinin ayırdına varacaklardır. Refik,
otuz yılı aşkın bir emeğin, deneyi-
min ardından yeni bir aşamaya var-
mış, ulaşmıştır. Can kardeşimi kutlu-
yorum.
(*) Çokgüçtür bu.
ÎMKÎMDÎR? / REFİK DURBAŞ
1944 yılında Erzu-
rum'da doğdu. Ilk ve or-
taöğreniminı Izmir'de ta-
mamlayan Refik Durbaş
tstanbul Üniversıtesı Ede-
biyat Fakültesi Türk Dili
ve Edebiyaü Bölümü'nde
okudu. Cumhunyet gaze-
tesinde düzeltmen olarak
çalıştı. Sabah gazetesinde
kitap sayfası düzenledi.
Ikinci Yeni çizgisinde
görülen şiirleri, 1962 yı-
lından itibaren Ege Eksp-
res (îzmir, 1962), arka-
daşlanyla birlikte çıkar-
dığıEvrim( 1962-1964),
kendi çıkardığı Alan67(4
sayı, 1967), yönetimine
katıldığı Yeni a (1972), Soyut, Şiir Sanaü, Papirüs vd. ga-
zete ve dergilerde yer aldı. Çuîık Aranıyor adlı kitabıyla
1979'da Yeditepe Şiir Ödülü'nü ve Nereye Uçar Gökyü-
zû ile 1983'te Necatigıl Şiir Ödülü'nü kazandı.
Şiir kitaplan: Kuş Tufam(1971), Hücremde Ayışığı
(1974), Çnak Aranıyor (1978), DenizJer Sincabı (çocuk
şiirleri, 1979), Çaylar Şirketten (1980, televizyonda fil-
mi yapıldı. 1989), Kırmızı Kanatlı Kartal (çocuk şiırlen
- 1982), Nereye Uçar Gökvuzü (1983), Shah Bir Aada
(1983), Yeni Bir Defter - Şiirler - Meçhul Bir Aşk (1985),
Geçti mi Geçen Gunler (1989), Menzfl (1992), tki Sevda
Arasnıda Kara Sevda (1994), Dûşler Şairi ( 1997).
GÜNLERİN MÜJDESİNE RÜYA
Sarışın bir siste kaplı gökyüzünün ovası
Canımın sıkıntısına açtım bilgisayan
iskambil falına bakıyorum anılanmın
Ekran, geçmiş günlerin tozuyta kaplı
canımın sıkıntısıyla temîzliyorum hatıramı
Bir deste Amerikan Doları düşüyor
can sıkmtısının ekranından
yansı yelek cebimi dolduruyor <
öteki yansından arta kalanı
gökyüzünün sisine bağışlıyorum
Şemsiyemi dahi almadan
-Şimdi, nereden çıktı bu şemsiye?
bisiklet almak için yolculuğuma
çocukluğumun yoluna düşüyorum
"Çocukluğunu bilirim"
diyor bisiklet satan keder
"Motosiklete binmedin"
diye ekliyor kader:
"Üstelik ehliyetin de yok
sana üç tekerlekli yaraşır"
- Şimdi, nereden çıktı bu keder?
Çamurluğu kırmızı motosikleti alıyor
ilkgençliğimin yotuna çıkıyorum
Saçlannı her gün bir başka günün
rengine boyayan bir kız
- Şimdi, nereden çıktı bu kız?
birden motosikietin arkasına atiıyon
- Anılannın emanetini almaya gidelim...
Ardından, önce montunu çıkanyor
daha sonra süveterini ve sutyenini
altına kurşun kalem koysan düşmeyecek
memelerinin diriliğini dayryor sırtıma
kollanyla belimi, kederiyle kederimi
şehvetiyle, şehvetimi sanyor
Gözlerimi kapıyor ve kontağı açıyorum
motosiklet havalanıyor
sarışın sisle kaplı gökyüzünün ovasına
Yüz yüze geiiyonız gökyüzü iie
gökyüzü, kız ile yüz yüze geliyor
- Şimdi, nereden çıktı bu gökvuzü?
Yüreğimde anıların tortusu
kızın meme ucunda rüzgânn tozu
rüzgânn tozunu ağzıma alıyor
/
memelerinin ucundan öpüyorum
sonra ağzından ve serçe parmağından
sonra kederinden ve neşesinden
sonra şehvetinin habrasından
Yüzü yüz değil, bilgisayar ekranı
ve tam ortasında bir yazı:
"Degişiklikleri kaydetmek istryor
musunuz?"
"Evefe bastyorum anılanmın mührünü.,
BU RÜYANIN TABİRİ:
Rüyasında bisiklet gören kişi
yakında çok önemli bir karar alacaktır
- Şimdi, nereden çıkt bu rüya?
Bisiklet ile eğer yokuş aşağı iniyorsa,
hastalığa yakaianabilir ya da
adı birtakım skandallara kanşabilir.
Eğer yokuş yukan çıkıyorsa,
Bu, giizel günlerin müjdesidir.
UĞURLU SAYI:
62,7,25
Izmit Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu
Istanbul'da 'Bir ŞehnazOyun'u sunacak.
İM tiyatro
arası turneKümlr Servisi - Istanbul Büyükşehir
Belediyesi Şehir Tiyatrolan ile Izmit
Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu,
2002-2003 temsil dönemi için yaptıkları
anlaşma çerçevesinde, karşılıklı turne
gerçekleştirecekler. Sanatseverler ve iki
kent tiyatrosu için önemli bir yeniliği
başlatan turneye ilişkin protokol, ÎZŞT
Başkanı Yücel Erten ve ÎBŞT Genel
Sanat Yönetmeni Nurullah Tuncer
tarafindan ağustos ayı sonunda
imzalanmıştı. Bu çerçevede saptanan
oyun düzenine göre ekim ayında, ÎZŞT
Turgut Ozakman'ın yazdığı 'Bir Şehnaz
Oyun' ile Istanbullu sanatseverlerle
buluşurken ÎBŞT Haşmet Zeybek'in
'Düğün ya da DavuT adlı oyunla Izmit'te
sahne alacak. Uygulama, kasım ayında,
Istanbul'dan Şükrü Türen'in yönettiği
'OtheBo' ile Izmit ten Malcohn Keith
Kay'in yönettiği Brechfın müzıkalı 'Üç
Kuruşluk Opera nın karşılıklı
sahnelenmesiyle sürecek. Ocak ayında
karşılıklı turne düzeni içinde iki güldürü
yer alıyor. IZŞT. topluluğun 2002 - 2003
temsil dönemi açılış oyunu olan, Can
YüceTin Shakespeare'den Türkçe
söylediği 'Banar Noktası' ile tstanbul'da
'perde' derken ÎBŞT, Sadık Şendil'in
'Kanta Nigâr' adlı oyunuyla îzmitli
tiyatroseverlerle buluşacak.
Son olarak mart ayında İZŞT,
îstanbul'da Michafl Fray'in yazdığı,
MenmetErgen'in sahneye koyduğu
'Oyunun Ojiuıu'nu sahnelerken
IBŞT, îzmit'te Yücel Erten'in sahneye
koyduğu 'Iü. Richard' ile seyirci
karşısına çıkacak.
(Mcay-Bilginep çiftine ödill
• AJVKARA (AA) - Tiyatro
Eleştirmenleri Birliği, Zuhal Olcay ile
Haluk Bilginer'i, kısıth olanaklanyla
Istanbul'a yeni bir tiyatro salonu
kazandırdıklan için ödüle değer buldu.
Birlikten yapılan yazıh açıklamada,
'Tiyatro Sezonu Odülleri' kapsamındaki
Istanbul ve sorumlu olduğu bölgeler
değerlendırmesinde, Olcay ve
Bilgıner'ın, kendi kaynakları ve
öz\erileriyle yoktan var ederek
Istanbul'a yeni bir tiyatro salonu
kazandırmalan dolayısıyla sahibi
olduklan Oyun Atölyesi Tiyatrosu'nun
ödüle layık görüldüğü bildirildi. Ankara
ve sorumlu olduğu bölgeler
değerlendirmesinde ise Antarya Devlet
Tiyatrosu'nun sahnelediği 'Aslan Asker
Şvayk' adlı yapıttaki başanh oyunu
nedeniyle Alı Menç'e ödül verilmesinin
kararlaştınidığı ifade edildi.
Dört boyutiu salon başkentte
• ANKARA (AA) - Sinema tekniğinin
son harikası "dört boyutiu salon'
Türkiye'ye geldi. Filmlerdeki ortamı
seyirciye bıre bir yaşatan bu salonla
birlikte 11 salonu bulunan sinema
kompleksi 'Armada', 28 Eylül'de
izleyiciyle buluşacak. 1600 seyirci
kapasitesine sahıp olan ve 'Dolby
Digital' ses düzenınin yer aldığı
salonlardan en büyüğü 400, en küçüğü
20 kişilik. Türkiye'nin en çok sinema
salonuna sahip kompleksinin en ilginç
salonu ise seyirciye film karelerini teker
teker yaşatan 'dört boyutiu salon'.
Türkiye'de ilk defa uygulanan sistem,
dünyada sadece 36 sinemada bulunuyor.
Maliyeti 1.5 milyon dolar olan sistem,
seyirciyi koltuklanndan alıp fihnin içine
çekiyor. Toplam 20 kişi kapasıteli özel
salonda gösterilen fihnler 5-6 dakikalık
bir uzunluğa sahip bulunuyor. Italyan
ekibin üzennde çahşrığı sistemin yanyıl
tatilinde açılması planlanıyor.
l
Özel tiyatPfHara destek az1
• ANK4RA (ANKA) - Kültür
Bakanlığı'nın 550 milyar lira devlet
desteği sağladığı özel tiyatrolar, paranın
yaklaşık 70 tıyatroya paylaştınldığını,
bu nedenle tiyatro başına düşen miktann
az olduğunu bildiriyor. Külrür Bakanlığı
bu yıl 36 profesyonel tiyatroya 475
milyar 500 milyon lira, 13 amatör
tıyatroya 32 milyar 500 milyon lira, 6
çocuk oyununa 39 milyar lira ve 3
geleneksel tiyatroya da 3 milyar lira
devlet desteği sağladı.
UğıiPböceklerinin evrimi
• ANKARA (Cumhurhet Bürosu) -
Ipek Hatipoğlu'nun 'Yaşam ve Masal'
başlıkJı yağhboya yapıtlanndan oluşan
2. kışisel resim sergisi açıldı.
"Ben doğaüstüyle değil, doğaaltıyla
ilgilenıyorum. Doğanın gösterdikleri
değil, göstermedikleri çok hoş bana
kalırsa" diyen Hatipoğlu'nun
resimlerinde, tüm toplumlarda iyiliğin ve
şansın sembolü olarak görülen
uğurböceğuun evriminı anlatan motıfler
öne çıkıyor. Sanatçının yapıtlan,
Tahran Caddesi Numara 30/Kavaklıdere
adresinde bulunan Ankara Dünya Ticaret
Merkezi'nde 28 Eylül'e kadar
sergılenecek.
Gladyatop'un devamı geliyor
I Kültür Servisi - DreamWorks ve
Universal, Ridley Scott'ın yönettiği ve
başrolü Russell Crowe'un oynadığı
Gladyatör filminin devamını çekmeye
hazırlanıyor. İkinci fihnin senaryosunu
John Logan yazacak. Logan. ilk filmin
Oscar adayı yazar ekibinin içinde yer
alıyordu. Film, birinci filmin kaldığı
noktadan 15 yıl sonra başlayan olaylan
konu alacak. Senarist John Logan'ın daha
önceki işlen arasında 'Zaman Tüneli',
'Kazanma Hırsı' gibi fihnler bulunuyor.
ADOB'dan 'Harem'
• Kültür Servisi - Ankara Devlet Opera
ve Balesi, AKM Büyük Salon'da 28 Eylül
Cumartesi akşamı saat 20.00'de 'Harem'
adlı bale gösterisini sunacak. Gösteri, bir
kez sahnelenecek. Yapıtın reji ve
koreografisı Devlet Sanatçısı Merih
Çimencıler'e, dekor ve kostümü ise
Alexandre Vassılev'e ait. Balede rolü olan
sanatçılar arasında, Hülya Aksular da
bulunuyor. Gösteriye, TRT ve CSO
sanatçılan 'Osmanlı usul müziği' ile
eşlik edecekler.