13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EYLÜL 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVİN tLYASOĞLU Müzik nasılbirgıdadır?Hani şu ruhun gıdası olan müzik, nıs.1 bir gıdadır ki yüzyıllar boyu irsanoğlu onu yararlı bir besin ola- rak sınıflandırrnıştır? Adını esin pe- ri.eri olan Musa'lardan almış. Baş Tann Zeus ile bellek tannçası Mne- mosynenin birbirinden yaratıcı, bırbiıuvden kültürlü dokuz kızı Mu- salar... (Kulakta kalan, unutulma- yan, hükmedici özellik bu ana ba- banın niteliklerinden geliyor.) Acaba bir gece Bodrum'da uyu- mak için sabaha kadar kıvranırken bu gıdanın hâlâ yararh olduğunu düşünebilir misiniz? Hâlâ ulvi bir sanat diye sınıflayabilir misiniz? Belki de kesinlikle sakıncalı oldu- ğuna bile karar verirsiniz. Bütün kent kocaman bir atardamar olmuş gümbür gümbür inlemektedir. Her bir köşeden yükselen ayn türdeki şarkıcının sesi giderek detone olan uğultulara dönüşür. Sonunda çalgı- lar ayn çalar, ezgiler ayn söyler. gü- neş doğana dek başınızı yastıklann altına saklarsmız. Hatta Zeus'a da. bellek tannçasına da bu sanatın esin perilerini doğurduklan için söyle- nip durursunuz. Clkemizde dinlenen müzik türle- rini bir arada duymak için iyi bir fir- sat olsa da, her biri birbirinin içine geçmiş bu yün yumağrndan neyi na- sıl ayırt edebilirsiniz ki? Sesi en çok yükseltebilen en yüce kahramandır. Güzelim Bodrum Kalesi bile ertesi sabah size bir canavar olarak görü- nür. Tek kurtuluş, bu kentten bir an önce kaçmaktır. Oysa neler önerilmiştir, müzik denen bu ruh gıdasından yararlan- mak için? Boethius. gezegenlerin hareketinde bile insan kulağının du- yamayacağı kadar ulvı bir müzik ol- duğunu ileri sürmüştü. Aristo, cim- nastik nasıl bedene gerekliyse mü- zik de ruhun eğitimi için gereklidir dediğinde, kim bilir nasıl bir müzik vardı aklında? Ya da çocukluğunuz- dan başlayarak soylu müzik dinler- seniz soylu bir karakter sahibi olur- sunuz, teziyle hangi soylu müziği kastetmişti? Öte yanda Mozart'ı daha anne er ne kadar Don Campbell, huzur bulmak için ille de Mozart'tn müziği, yalnız Mozart'm sesi diye ısrar ediyorsa da, iyi yorumlanmış, hakkı verilmiş Bach müziğin- de bulacağımz huzur da sizi göğün derinliklerine sürükleyebilir. Bu yılki Bach Günleri'nin ve belki de tstanbul'un en önemli konuk sanatçısı ise 30 Eylül'de Aya Irini'de bir resital verecek olan Hollandalı klavsenci Gustav Leonhardt. kamından çocuklanmza dinletin ki yumuşacık bir karaktere sahip ol- sun diye öğütleyenler, acaba dokuz ay boyunca işi gücü bırakıp kann- larına dayadıklan Mozart huzuru- nun bır gecelik Bodrum macerasın- da uçup gideceğini hiç düşündüler mi? Bunalımdaysanız, karanhk yağmurlu günlerde mutlaka Mozart çalın ki güzel duygularla yücelin! Mozart'ın sırn, müziğinin kulağa çok saf ve basit gelmesidir. Hele ke- man konçertolannı dinlerseniz kat kat göğün derinliklerine tırmanabi- lirsiniz! "Mozart büyük matematik de- hası Bach gibi baş döndürücü müzik örgüleri yaratmaz. Destan- sı ıstıraplar içindeki Beethoven gibi his patlamaları yaşatmaz. İyi bir halk müziği sanatçısı gibi be- deni gevşetmez. Ya da bir rock yıl- dızı gibi onu hareketlendirmez. Zekâsı. büyüleyiciliği ve sadeliği derinlerimizdeki bilgeliği bulup çıkarmamıza imkân tanır." Bu sa- tırlan Don Campbell ın "Mozart Etkisi" başlıklı kitabından okuyo- rum. Son günlerde Kuraldışı Yayın- lan'ndan Feryal Çubukçu'nun çe- virisiyle çıkmış bir kitap. Bırakın rahim içindeki ya da kuvözdeki be- beği, kedilerin ya da bitkilerin bile yetişmesini değiştiriyormuş Mo- zart'ın müziği! Onu dinleyen inek- ler daha sağlıklı süt veriyormuş, ta- vuklar daha sağlıklı yumurtluyor- muş! Yalnız ruhsal kaygılan, buna- lımlan rahatlatmak için değil; ame- liyatlar sürecinde ve sonrasında, iyi- leştirme döneminde de Mozart mü- ziği dinlemenin yararlannı anlata anlata bitiremiyor Campbell. Ken- di başından geçen deneyimlere da- yanarak bu iyileşmeyi kanıthyor. Hatta ameliyattan önce Mozart din- letilen hastalara daha az miktarda narkoz gerekiyonnuş. lyileşmenin, kendinı iyi duyumsamanın başlıca aracı, dolayısıyla ruhun başlıca gı- dası Mozart müziği imiş. Bay Campbell'i bir gece Bod- rum'da konuk etmeli. Herhalde iyi- leşmek için bir ay kadar Mozart'ın tüm senfonilerini, piyano sonatlan- nı, konçertolannı ve operalanru din- leye dinleye ezberine alacaktır. Bach günleri sûrfiyor Her ne kadar Campbell huzur bul- mak için ille de Mozart'ın müziği, yalnız Mozart'ın sesi diye ısrar edi- yorsa da, iyi yorumlanmış, hakkı verilmiş Bach müziğinde bulacağı- mz huzur da sizi göğün derinlikle- rine sürükleyebilir. Geçen hafta Is- tanbul'da başlayan bu yılki "Bach Günleri", St. Antuan Kilisesi, Aya îrini Müzesi, Topkapı Sarayı bahçe- si ve Boğaziçi Universitesi'nin Al- bert Long Hall'ü gibi tarihi mekân- larda sürüyor. Hakan Erdoğan prodüksiyonundaki "Üçüncü Bach Günleri", artık tstanbul'da sonba- hardabaşlamanın geleneksel etkin- liği haline dönüştü. Bu programlann başlıca özelliği özgün Bach zamanı çalgılarmı araş- tıran, o zamamn yorum niteliğini öngören bilge müzikçileri konuk et- mesi. tlk konserde müzikseverlerin yakından tamdığı Musica Antiqua Köln. ünlü şef Reinhard Goebel yönetiminde bestecinin "Füg Sa- natı"nı seslendirdi. Aynı toplulu- ğun ikinci konserinde J.S. Bach ka- dar Fasch ve Telemann gibi çağ- daşlanna da yer verildi. Bu tür kon- serierde J.S. Bach'ı kendi çağdaşla- n ve hatta besteci olan oğullan ara- sında algılamak olanağı doğuyor. Bu yılki Bach Günleri'nin ve bel- ki de son dönemde tstanbul'un en önemli konuk sanatçısı, 30 Eylül'de Aya Irini'de biı resital verecek olan Hollandalı klavsenci Gustav Leon- hardt olacak. Işte onun usta par- maklannda müziğin gerçekten iyi ve besleyici bir gıda olduğunu du- yabilirsiniz. [email protected] v İdil Biret y in Beethoven 7ÖNDER KÜTAHYALI İZMİR - Büyük besteci Ludwig Van Beethoven'ı (1770-1827), ölümünün 175'inci yılında anıyoruz. Beethoven'in özgürlüğü müzikle süngelediği, böy- lece de müziği özgürleştir- diği konusunda düşünce birliği vardır. Bızde gerçek özgürlükten söz edilemez; çünkü onun ne olduğunu bilmiyoruz. Buna karşıhk yeri geldiğinde, Beetho- ven'i saygıyla anmakta oluşumuz ilginçtir. Elimızdekı belgelere gö- re Beethoven, 1927'de, ölü- münün yüzüncü yılında KÜLTÜ« • SANAT OSMANBEYGAZİ 247 9665 11.00-13 30-16.15-19.00-21.45 KADIKÖYSİNEMATEK 3460141 11.30-14 00-16.30-1900-21.30 BİZ YILDA 1 9 1 4 KEZ "AYNA" TUTUYORUZ. ÎSTANBUL BÜYÜKSEHİR BELEDİYESİ Ankara'da anılmıştı. "Ri- yaseticumhur Filarmo- nik Orkestrası"nm 26 Mart günü verdiği dinleti- nin sonunda Şef Osman Zeki Bey (Istiklal Marşı- mızın bestecisi Zeki Ün- gör) bir konuşma yaptı; ar- dından bestecinin keman ve orkestra için Op. 40 fa majör romansını, yönettiği orkestranın eşliğinde çaldı. Bu olaydan bir yıl önce 6 Nisan 1926'da verilen din- letide ise sanatçı, dokuzun- cu senfoniyi ("Korolu Senfoni") Türkiye'de ilk kez seslendirdi. O dönemin Ankara'smda koro ve solo- cular yoktu; ama Zeki Bey. adına yakışan bir şey yap- tı; senfoninin koro ve solo partilerini bandonun sakso- fonculanna çaldırdı. Dokuzuncu Senfoni, 19 Nisan 1932'de Ankara'da bir kez daha seslendirildi. 1924'te kurulan "Musiki Muallim Mektebi"nde ar- tık yetişkin öğrenciler var- dı. Onlarla bir koro oluşru- ruldu. Soprano ve alto par- tilerinde ergenlik çağına erişmemiş olan erkek ço- cuklardan da yararlanıldı. Mahmut Ragıp Gazimi- hal, 1 Mayıs 1932 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gaze- tesindeki yazısında, o dö- nemin koşullanna göre ba- şanlı sayılan dinleti hak- kında şunlan söyler: "Senfoninin Anka- ra'daki ilk tam icrası, ek- ser kısımlarında birinci kuvvetteydi. Musiki Mu- allim Mektebi Koro He- yeti, gençliğine rağmen hayran edici bir ciddiyet ve disiplin içinde Türkve ecnebi bütün dinleyicileri müsterih bıraktı." Beethoven, 125'inci ölüm yılı olan 1952'de An- kara'da bir kez daha anıldı. Devlet Operası, mart ayın- da bestecinin Fidelio'sunu sahneledi. Dokuzuncu Senfoni ise 20 yılın getir- diği olumlu değişikliklerin ortamında yeniden seslen- dirildi. Dinletide CSO'yu Hasan Ferid Alnar yönet- mişti. Solocular: Soprano Sabahat Tekebaş, Mez- zosoprano Necdet Demir, Tenor Süleyman Güler ve Bariton Hilmi Girgin- koç'tu. Her iki yapıtta ko- roya "Ankara Devlet Konservatuvan" öğrenci- leri de katılmıştı. Sonraki yıllann yetersiz anma toplantılanndan bel- leğimde kalan, sadece de- ğerli bilim adamı Gültekin Oransay'ın 1970'de tz- mir'de verdiği Beethoven konulu konferansıdır; ger- çekten de bol örnekli ve son derece aydınlatıcı bir konuşmaydı. 1980'lerde ise evrensel düzeyde iki Beethoven olayını yaşadık. Beethoven bütün insanlığındır Devlet Sanatçısı İdil Bi- ret, 1986 sıralannda beste- cinin dokuz senfonisini, Liszt'in piyano düzenle- meleriyle plağa doldurdu. Aynı yıllarda Hikmet Şim- şek. TRT'de yaptığı "Pa- zar Konseri" başlıklı uzun erimli program dizisinde Beethoven'in senfonilerine ve öbür orkestra yapıtlan- na haftalar ayırdı. Her iki olay da bizim için "mutlu- luğun sesi" gibiydi. İdil Biret bu yü Beetho- ven'in piyano sonatlannı tümüyle CD'ye kaydedi- yor; ama onun için daha fazlasını yapmamız gerek; çünkü yazar Robert Ha- ven Schauffler'in sözle- nyle "Beethoven gibi bir insan, bir günün değil bü- tün zamanların, bir tek ulusun değil bütün insan- bğındır. En doğrusu, Che- valier de Duffler'in Volta- ıre için söylediklerini Be- ethoven açısından da ge- çerli kılmaktır: 'Bu kişi, ülkesinin smırlanna sığa- mayacak kertede büyüktür. O, doğanın yeryüzüne ba- ğışladığı bır armağandır'." KOL DRAMA SANATEVÎ'NDE Ustalardan atölyelerKültür Servisi - Çocuklardan büyüklere her kesime eğitim veren bir kunım Ekol Drama Sanat Evi. Amacı ise kişinin hayata daha özgüvenli bakmasmı sağlamak. Ekol Drama Sanat Evi'nde, l Ekim - 31 Aralık tarihleri arasmda, ilişkiler sanatı, bedeni dogru kullanma, diksiyon, Latin ve modern danslar gibi eğitimlerin verildiği atölyeler yer alacak. Atölyelerde her biri kendi alanında uzman isimler ders veriyor. Yaratıcı Drama dersleri ve reklam, dizi, sinema oyunculuğu üzerine Ayla Algan, kamera önü oyunculuk üzerine Engin Ayça ders verirken düzgün konuşma ve diksiyon derslerini XEkim-31 Aralık tarihleri arasında yapılacak atölyelerde ders verecek isimler arasında Ayla Algan, Engin Ayça, Toron Karaca ve Ahmet Cemal de bulunuyor. Toron Karaca verecek. Reklam dizi ve sinema sektörüne eğitimli, bilinçli ve donanımlı, oyuncular yetiştirmenin hedeflendiği atöh/elerin eğitim süresi üç ay. Düzenlenen eğitim ve seminerlerle temel oyunculuk bilgi ve altyapısının oluşturabileceği program, hafta içi 4 gün, 3'er saat olarak uygulanacak. Erol Babaoğlu'nun 'Body Performance', Murat Borovab'nın 'Temel Fihn Sanatı' konulannda ders vereceği Ekol Drama'da, Ali Üstünol 'Stratejik Kariyer Planlaması', Dr. Semih Aytaçlar 'Sinema, Sanatlar ve Estetik', Engin Ayça 'Kamera Arkası ve Jargonlar', Ahmet Cemal 'Tiyatro Estetiği', 'Sanat Tarihi', Yüdız Cıbıroğlu 'Simgeler ve Gösterge Bilim' ve Ayla Algan 'Mikrofon ve Sahne Performansı' konulannda seminer verecek. Atölye çalışmalan kapsamında aynca, Atıf Yılmaz, Ertem Göreç , Halit Refiğ. Lütfü Akad. Memduh Ün, Ömer Kavur, Prof. Cevat Çapan, Dikmen Gürün. Haluk Şevket Ataseven, Prof. Metin And, Selahattin Hilav, Çetin tpekkaya'nın katılacağı söyleşiler yer alacak. 'Özgürlük Ortamında Bireysel Gelişimin Serbestçe GerçekJeştirilmesi' anlayışvyla oluşturulan program, bireyin kişiliğinde zaten var olan ve ancak uygun programlarla ortaya çıkanlabilen yaratıcılığı geliştirmek, yaşama ve ilişkilere bilinçli ve sistemli bir biçimde yansıtabilmek için kullanılan en önemli araçlardan biri. Yaratıcı Drama, bireyin başkalannın yerine geçerek onlarla hem duygusal, hem düşünsel anlamda empati kurmalanna sağladığı gibi, kendi duygulanm ve tepkilerini daha iyi analiz edebilmesini sağlarken farklı düşünceler üretmek, ahşılmış düşünce kahplanmn dışına çıkabitmek, hem bireye hem de etkileşim içinde olanlara önemli açıhmlar sağlıyor. (212 234 09 93) Hedenler ve Odalar' I Kültür Ser\isi - Gülsün Orhon'un 'Bedenler ve Odalar' adh sergisi Beyoğlu'ndaki Elhamra Pasajı'nın ikinci katında bulunan Karşı Sanat Çalışmalan'nda, sürüyor. Mekânda farklı nesneler aracıhğıyla günümüz beden anlayışını sorgulayan çalışmalann yer aldığı bu sergide sanatçırun son iki yıl içinde tasarlayıp yaptığı üç yeni çalışma bulunuyor. Gülsün Orhon aynca, bu yeni çalışmalanna referans niteliğinde olan, 1995 yılında Kadm Eserleri Kütüphanesi'nde yapmış olduğu 'Virginia Woolf'a Saygı - Kendine Ait Bir Oda' adh çalışmayı ve son on yıl içinde yapmış olduğu çalışmalardan bazı kesitleri de sunuyor. Sanatçının çahşmalannda yazının da önemli bir yeri bulunuyor. Sergi 28 Eylül'e dek açık kalacak. (0 212 245 15 08) Korn'un son albümii için parti • Kültür Servisi - Rock grubu Korn'un son albümü "Untouchables'ın şerefine yann saat 22.00'de Kemancı orta katta bir parti verilecek. Gecede çekilecek kura sonucunda katılımcılara Korn'un klip görüntüleri, konserleri, son albümü ve DVD'leri verilecek. Rock'severler etkinliğe Blue Jean dergisinin eylül sayısında yayımlanan Korn kuponu ile ücretsiz katılabilecekler. (0 212 251 72 45) Rnlandiya Fflm suruyop • Kültür Servisi - TURSAK Vakfı, Ankara Sinema Derneği, Finlandiya Büyükelçiliği ve Beşiktaş Belediyesi'nin işbirliği ile düzenlenen Finlandiya Fihn Şenliği yann sona eriyor. Festival kapsamında bugün Taru Makela'mn 'Küçük Hemşire', Olli Saarela'nın 'Pusu', Matti Ijas'ın 'Körebe', Pirjo Honkasalo'nun 'Ateş Yutan' ve Aki Kaurismaki'nin 'Sürüklenen Bulutlar' adh fılmlerinin dönüşümlü olarak gösterildiği Sinema TÜRSAK Levent'te 14.55, 17.10 ve 19.30 saatlerindeki seanslara giriş ücretsiz. (0 212 325 43 31) Londra'da Rolling Stones sergisi I Kültür Ser\isi - Kırkıncı yıhnı kutlayan efsanevi rock topluluğu The Rolling Stones hakkında Londra'da bir fotoğraf sergisi açıldı. Sergide, topluluğun ünlü gayri resmi fotoğrafçısı Gered Mankowitz'in 80 çalışması yer alıyor. Sanatçı, 60'lann sonlannda 3 yıl boyunca grupla beraber dolaşmış ve ilk resimlerini çekmişti. İlk kez Marianne Faithfull için çektiği fotoğraflarla tanınan Mankowitz, daha sonra Stones'un artan ün ve özgüvenini, başanlanm ve başansızlıklannı belgeledi. Şehip Tıyatrolapı'nda iki oyun • Kültür Servisi - îstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan, 2002-2003 tiyatro sezonunda geleneksel Türk tiyatrosundan yetkin bir örnek olan 'Düğün ya da Davul ile ttalyan geleneksel halk tiyatrosu Commedia Dell'Arte'nin özelliklerini yansıtan •Gelin ile Kaynana'yı seyircisiyle buluşturuyor. Haşmet Zeybek'in yazdığı 'Düğün ya da Davul'un yönetmeni Prof. Dr. Nurhan Karadağ ve Carlo Goldoni'nin yazdığı 'Gelin ile Kaynana'nın yönetmeni Italyan Angelo Savelli'nin katıhmıyla bugün saat 11.00'de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi TAL Stüdyosu'nda bir tartışma platformu gerçekleştirilecek. Italyan Kültür Merkezi ve tstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan Tiyatro Araştırma Laboratuvan (TAL) işbirliği ile yapılacak olan etkinlikte, birbirine benzeyen iki tiyatro kültürü tartışılacak. (212 219 10 78) BUGÜN • MARDÎN KASIMİYE MEDRESESİ'nde saat 20.00'de Devlet Opera ve Balesi koro ve solist sanatçılan şef Rengim Gökmen yönetiminde bir konser verecek. (0 482 212 18 52) • ALMAN KtLTÜR MERKEZİ nde saat 19.00'da Dirk Schafer'ın "Aydınlanırken Pudingi Yaşamak' başlıklı film saat 19.00'da izlenebılir. (0 212 249 20 09) • BEKSAV'da saat 17.00'de Paolo Vittorio Taviani'nin 'Babara ve Ustam', saat 15.00'te Michael Heneke'nin 'Yedinci Kıta' filmleri izlenebılir. (0 216 349 91 55) • FOTOTREK'te saat 19.30'da Cemil Ağacıkboğlu'nun dia gösterisi izlenebılir. (0 212 251 90 14) • BAŞKA KÜLTtR EVt'nde saat 19.30'da Mathieu Kassovitz'in 'Protesto' filmi görülebilir. (0 212 249 12 84)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle