23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2002 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusCgcumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR OKTAY AKBAX Adayları Görelim! Bugün milletvekili adaylannın çoğunu öğrenece- ğiz... üsteler açıklanacak:!. Ama bu bir başlangıç. Bakarsınız liderler adayların yerini, sırasını değış- tırırler. Işin ıçine dostluk, yandaşlık girer! TBMM Başkanı, Konya'da on ıkinci sıraya düş- müş, MHP'nin önde gele-nleri seçilemeyecek yer- lerde!. Öte yanda Ülküculük savaşımında ün ka- zanmış kışıler ön yerierı almışlar. Cinayet sanıkla- n, türlü suçlamalaria kamı_ıoyunda ün kazananlar!.. Partinın genel sekreteri b ile listenin alt sınınnda!.. Bugün gazeteler yayırnlayacak partilerin aday- lannı... llgınç, oldukça keyıfii bir inceleme olacak! Göreceğiz kim nerde, k i m nerde değil, hatta hiç- bır yerde değil! Günlerdir sürdürülen yanş sona erecek mı? Yoksa kuskünler her zamanki gibi, bir araya gelip seçim tanhıni değiştirmeye kalkışacak mı? Tarhan Erdem'in tahmi nleri çoğunlukla doğru çı- kar. O da herkes gibı AKP'yi oylann nerdeyse çey- reğinı alacak güçte gösteriyor. CHP'yi de yüzde on dörtle ikınci. Ya ötekıler? Hepsı çizgi altında yüz- de üçle beşle!.. Pekı AKP'nın lideri aday olabıle- cek mı, olamayacak mı? Hukuk bunu bir türlü be- lirleyemedı! Ya Erbakan? 0 ne olacak? Bence, onu bunu engellemenin bir yaran yoktur. Herkes seçilsin, ne olduğunu ne olmadığını görmemızde yarar var... HADEP-SHP-ÖDP bir araya gelebılecek mi? Bu yazıyı yazdığım ana kadar belli olmadı. HADEP'in her seçımde engellenmesinın yanlışlığını artık öğ- renmedik mı? Yüzde beşi aşan oy gücüne sahıp bir partıyı nasıl saf dışı edebılırsınız? TBMM'de her görüşe, herdüşünceyeyer olmalı... AB'nin buözel- liğinı de uygulayamazsak. ne dıye AB üyesi olma- ya kalkıyoruz? Tek parti Meclislennin düzeyı şimdikilerden çok yüksekti, dıyoruz. Ülkenin en seçkin, en degeriı, en guvenılır kışılen CHP yönetimince lıstelere yerleş- tirılirdi. Binncı seçmen, ikincı seçmen vardı, ama söz partınin değışmez lıderindeydı. Demokrasi fa- lan değildı, ama ülkenin sağlam ellerde olması an- cak böyle sağlanırdı. 195O öncesi Meclislerine bir bakın, en ünlü yazarlarr gazeteciler, bilim, kültür adamları, işçıler, kadınlar, her türlü halktemsılcisi.. hepsı Meclis'teydı... Seçilerek, ama halktan değil, derin devlet dediğımız g ü ç tarafından... O zaman tek şef, tek partı vardı. Şimdi ne var? Çok şef, çok partı!.. Yıne milletvekilleri atanarak Mec- lis'e geliyor. Kaçta kaçını partinin üyelen seçiyor? Yani durum fazla değışmiş değil!.. Bir türlü halkın istedıklerinı seçip Meclis'e göndermesini istemiyor- lar! Bugün gazelerde çıkacak aday listelerini alın. Bir de kalem! Beğenı ölçülerınize göre bakalım kaç ki- şi seçebileceksıniz? Ben bu işi yapacağım, sonra sizlere de açıklayacağım. Türkiye'nin Önlenemeyen Düşüşü Türkiye bu önlenemeyen düşüşünü durdurup düzlüğe çı- kabilir mi? Bunun için önce güçlü, güven verici bir siya- sal gücün ülke yönetimine geçmesi zorunludur. Bu siya- sal güç hem ülkenin girişimcilerine, hem emekçilerine, çiflçilerine, emeklilerine, işsizlere ve hem de üyesi ol- mak istediği AB ülkelerine güven verici nitelikleri taşı- mak zorundadır. Dr. Engİn UNSÂLMaltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi F orbes Global dergisi, 2 Eylül 2002 tarihli sayısında Çin' in ûlke- sine akın akın gelen yabancı şirketlerin ge- reksinimi olan nitelikli işgücünü yetiştinne çabasını anlatıirken ge- lişmekte olan ülkelere de bazı bilgiler iletiyor. Çin 1.3 milyar- lık nüfusu ile çokuluslu şirketler için bir çekim merkezidir. Yatı- nmlar en düşük giderle yapıl- makta ve işgücü çok ucuza sağ- lanabılmektedir. Niteliksiz ve or- ta nitelikli işçilerin aylık ücreti 50 dolar, nitelikli kişılerin ayhğı ise en fazla 200 dolar civanndadır. Bugüne değin en büyük sıkıntı ni- telikli işgücü yokluğu idi. Bu so- run da bugün üniversitelerin elekt- rik, elektronilc, biyokimya ve ben- zeri dallarda lisansüstü eğitim vermesi ile çözülme aşamasuıa gelmektedir. Yazıda Motorola şir- ketinin Çin'in değişik kentlerin- de 10 bın işçi çalıştırdığı ve 2001 yılında cırosunun 4.8 milyar do- lar olduğu bildirilmektedir. Öy- leyse kalkmma zorunda olan ül- kelerin çokuluslu şirketiere yaü- nm kolayhklan tanımak, ucuzve nitetikli işçi sunmakveryi bir pa- zar otma nitebğini taşıması ge- rekmektedir ki o şirketier getiş- mekte olan o ülkeye geiip yaûnm yapsınlar. Konu Türkiye için de önemli- dir. Türkiye bir ekonomik düşüş ve sosyal yozlaşma sürecini ya- şamaktadır. Temmuz ayında ül- kenin iç ve dış borç toplamı 204 milyar dolardı. Bu sürekli olarak artmakta, çünkü ülkenin gelirle- ri asla giderlerini karşılayacak düzeye gelememekte ve bütçesi sürekli açık vermektedır. Ulke önlenemeyen bir düşüş içinde- dir. Istanbul'da bir zamanlar ener- ji sıkıntısı yaşanır ve çok sık elekt- rik kesintileri yapıhrken zamanın İETT Genel Müdürü çaresizlik içinde, "Ne yapalım, karanlığı gezdüiyonız!" demişti. Türkiye de borçluluk durumunu gezdir- mek ve borcu borçla ödemek gi- bi bir açmazın içıne girmiştir. Hiçbir siyasal partinın bu bor- cun nasıl ödeneceği konusunda bir çalışması yoktur. Kimileri, umudunu ABVe bağ- lamıştır. Bıze üyelik tartışmala- n için bir tarih bile verseler, ya- bancı sermaye koşa koşa Türki- ye'ye gelir, üretim artar, işsizlik azalır, devletin gelirleri çoğalır ve devlet borcunu ödeme konusun- da bir umudu yakalayabilir sanı- suıdadır. Bu boş bir düştür. Tür- kiye kabul ettiği Gömrük Bfrb- ği anlaşması ile zaten Avrupa'nın çokuluslu şirketleri için pazar ol- mayı kabullenmiştir. Bürokratik engeller, rüşvet, yolsuzluk ya- bancı sermayeyi caydırmaya ye- tecek kadar büyüktür. İşçi ücret- leri Çin ile byaslanamayacak ka- dar yüksektir. Sadece asgari üc- ret 170 dolar civanndadır. Böy- le olunca çokuluslu şirketlerin ilk tercihinin Türkiye yerine Çin gibi Uzakdoğu ülkeleri olacağı açıktır. Hele 3 Kasım seçimle- rinde bir AKP çoğunluğu gibi bir durum çokuluslu şırketlen daba da ürkütecek ve siyasal "istik- rarsızbk" kuşkusu ne AB üyele- rine ve ne de onun çokuluslu şir- ketlerine güven verecektır. Tür- kiye için çanlar işte o zaman çal- maya başlayacaktır. Türkiye bu önlenemeyen düşü- şünü durdurup düzlüğe çıkabilir mi? Bunun için önce güçlü, gü- ven verici bir siyasal gücün ülke yönetimine geçmesi zorunludur. Bu siyasal güç hem ülkenın gı- rişımcılerine, hem emekçilerine, çiftçilerine, emeklilerine, ışsızle- re ve hem de üyesi olmak istedi- ği AB ülkelerine güven venci ni- telikleri taşunak zorundadır. Bu nitelikleri taşıyacak siyasal gücün AKP olamayacağı açıktır. AKP hiç devlet deneyimi olma- yan, bürokrasiyı tanımayan, yö- neticı kadrolannın yolsuzluk da- valan ile adliye kapılannı aşın- dıran, endüstriyel ilişkiler düze- ni için hıçbir görüş ıleri süreme- yen, temelindeki çağdışı, Ata- türk devrimlen karşıtı ınançlan- nı hafıf bir şeker tabakası ile ka- pamaya çahşan görünümü ile top- lumu uzun süre aldatamayacak ve eğer teslim alırlarsa, gemiyı kı- sa sürede karaya oturmaktan kur- tulamayacaklardır. Eğer AKP tek başma iktıdara gelirse, bu, önle- nemeyecek sonuçtur. Bu bağlam- da Türkiye AB üyesi olmayı, çağ- daş bir biçimde yönetilmeyi, kav- gasız, çekişmesiz bir siyasal ya- şamı unutmak zorundadır. Bunun seçeneği bir CHP ikti- dandır derim. CHP, Mustafa Ke- malin kurduğu ve hâlâ Mustafa Kemal ilkelerine bağlı, önemli bir partidir. Devlet deneyuni ve inançlı, Aratürkçü üyeierivardır. CHP sürekli kendini yenileme, yeniden yapılanma sürecini ya- şamaktadır. Son gelişnıeler bu- nun sonıut göstergesidir. Mtrini- ne katüğı adlar, CHP'ye karşı du- yulan kuşkulan dagrtacak niteük- tedir. CHP Kemal Derviş'i üyesi yapmakla, sanıyorum seçmen karşısmda güven tazelemiştir. CHP, Sayın Derviş ile kendini yenilemiştir ama Saym Derviş'in de CHP ile kendini yenılemesi ge- rekir Kendisi kamuoyunda, doğ- ru, yanlış ama 'EMF'nin adamı' olarak bilinmektedir. Bu görü- nümü sılmek için Sayın Derviş CHP'lı olmak için zorlu bır ça- ba harcamalıdır. Olası bu- CHP iktidannın sü- rekli güven verici olabilmesi için Baykal-Der\ iş ikilisinin dokula- nnın ve söylemlennm uyuşma- sı gerekir. CHP pazar ekonomisini bir ve- ri olarak kabul ederken bunun toplumun yoksul kesımlere yan- sıyacak olumsuzluklannı orta- dan kaldırmak ıçın sosyal polıti- kalara ağırlık \ ermelıdır. Demok- rasiyı güçlendırmek için srvil top- lum örgütlerinin güçlendirilme- sıni mutlaka sağlamalı ve buna sendıkalann sayısmı azaltıp bir konfederasyon altında toplama çabası ile başlamalıdır. Küreselleşen dünyada bekle- medikleri kadar büyüyen çoku- luslu şirketler gelişmekte olan ülkelerin artan yoksulluğunun, kendileri için ne kadar sakıncah olduğunun ayırdına vanp önlem- ler almaya başlamışlardır. Devletçilık anlayışma yeni bir ıçerik kazandıran CHP girişim- cileri, işadamlannı yüreklendi- rirken uİusal gelirin çok azuıı bö- lüşen o sessız çoğunluğun umu- du olacağı mesajını toplum kat- manlanna yaymalıdır. 3 Kasım seçimlerinde seçmen- lertepkiyi değil akıllannı öne çı- kanrlarsa Türkiye çok şey ka- zanacaktır. O OKTAY AKBAL Satışta olmayan öykü kitaplan yeniden basıldı: TARZAN Ö L P Ü - 6. Basım VALNIZLIK BAMA YASAK - 6 Basım İSTİNYE SULARI - S Basım KARSI KIYILAR - 4 Basım CAN YAYINLARI EKÎN KOPTÎMAN Üe NURETTIN KANTARELLl Evlendiler. Ist. 11 Eylül 2002 Kutlar, mutluluklar dileriz. KARAÖRENLER rtalık yine toz duman... Sü- rü sürü kargalar dolaşıyor başlanmızın üstünde, çir- kin seslerçıkararak... Insanın iç ka- ^ " ^ " ^ ^ ranyor... Kargalar örmeye başladı- lar mı, bilın ki. o bet ses bir felake- tin, huzur kaçumanın sesıdır. Bu kara gıysilı ha> r - vanlann da kurtlar gibi dumanlı havalardan hoş- landıklannı. yaptıklanna bakarak anlamak zor değil: Bunlar küçük kuşlann yuvalannı bozar, yavrulannın beyınlerinı oyarlar.. Ekinlere, bağ- lara. bostanlara saldınr, zavallı köylü>ıi, çoluk çocuğunu aç bırakırlar... Çaresiz hayvanlan par- çalar. bulduklan leşlere üşüşmekten de geri dur- mazlar. Ne bulurlarsa yutarlar, yutamadıklan- nı da yok etmeye çalşırlar. Kannlan doysa da gözleri doymaz, bu meret hayvanlann, gittikle- ri yere kıtlık getınrler.. Gagalan, pençeleri gi- bi kafalan da iyi çalışır bu kara kuşlann; birlik halinde, dayanışma içinde yaşamasını bılirler. Kolay kolay pes etmez bu karga ınılletı: Doğanın kara illeti, giderek insanlığm baş belası olmuş- lardır... Bugün arük anlaşılmış bulunuyorki, süaha sa- nlarak. ya da 'sos>al demokraf, 'demokratik sol', 'din iman' gibi korkuluklan tarlalara dike- rek bu kara kuşlardan kurtulmak mümkün olmu- yor: Onlann bunca zaman insanlann geçim kay- naklannı sömürerek, semırerek. şımdilerde A\ - Kargaların Sesi5 Yine... Nihat ÖZY\JKSELlktisatçl rupa ve dünya çapmda biraraya gelerek daha da güçlü birhaİe gelmiş olduklannı görüyoruz. Öte yandan dünya emekçilerini çogu yan aç, \3n tok.. Dağınık. güçsüz. umutsuz... Açlıktan ölenler var: Üç yanı deruzlerle çe\nlı, altı üstü venmlı topraklarla dolu güzel >oırdumuzun msanlan- nın durumu da a>Tiı.. Hiç de ıç açıcı. umut ven- ci değil ve giderek daha da kötüleştiği görülü- yor... Bu güzel ülkenin bu güzel ınsanlannın başlanna gelmiş olan tüm bu olumsuzluklann baş sorumlusu, bizden biri gibı aramızda dola- şıp tepemızde tüneyen, 1950"lerden bu yana da bır türlü yakamızı bırakmayan bu kara kuşlar. ışte, kargalar. Aman onlara dikkat edelim. iyı ta- nıyalım onlan. Başka türlü kurtulama>'iz bu kar- galardan ve onlardan kurtulmadıkça da bu ba- taktan çıkamayız, kendimıze gelemeyiz: Yıllar- ca ne gelmişse başunıza bu kargalann yüzünden gelmiştir. Atatürk'ün "çağdaş uygarük" katına gidıyoruz diyerek, çağdaş düşünceyi boşlayıp çağ- daş ürünlere doğru koşmuşuz. Ftndık. ıncir sa- tıp renkli televizyonlar, mersedes arabalar ala- bileceğimizi sanmışız... Yıllarca bu kargalarla bırlikte yemış içımışiz. keyfımıze bak- mışız. Anamalcı toplum düzenini baş tacı etmiş, yıllaryılı kalkınacağız, fab- " rikalar kuracağız dıye emekçinin ka- nını. ılığıni emmışız. Ağalar bir yan- dan, kargalar bir yandan halkımıza yaşamı zehir etmişız. Demokrasi diye kargalar saltanatını kurmuşuz. halkı kargalann kölesi yapmışız... Bugün halkımızın büyük çoğunluğu yoksul, ışsiz. yan aç yan tok bir halde yaşamıru sürdür- meye çalışırken. besıli, duyarsız kara kargalann masmav ı gök yüzünde kanat çın>arak keyiflı ke- yıfli dolaştıklannı görüyoruz; bir ayaklan Tür- kiye'de, bir ayaklan Amenka'da... Dünya onlar için bir ufacık kümbet sanki, ne güçleri, ne so- luklan tükenıyor: Gökyüzü yine karardı bu günlerde. Kargalar bır araya gelıyorlar, küme küme oluyorlar gök yüzünde. Kargalar dünyasında yeni bir şeyler olu- yor sankı, tüm yerkürenın çevresını sarmışlar gi- bı... Bızdekı kargalann akıllan başlanndan gıt- miş. gözlerinı gökyüzünden ayu^mıyorlar, yü- rekleri havada.. bir an önce onlann arasına ka- tılmaya can atıyorlar. Ortalık gaktan guktan ge- çılmiyor. Şu iyı bılinmeli: Kargalann ardından giderek kargalardan kurtulamazsın. Güven kendine. başka çaresi yok bu illetten kurtulmanın. PENCERE Mesut Bey'e Ovgü... Mesut Bey yamanmış.. Kim ne derse desin.. Elemterefiş.. Kem gözlere şiş.. AB davasına kökünden asılıp ortalığı velveleye veren, politikacıları dut ağacı gibı sılkeleyıp konu- yu parlamentoya getiren, dışarda ve içerde kimse ummazken "uyumyasalan"nın çıkmasına öncülük eden kim? Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, Mesut Bey değil mi?.. Bizler mutlu olduk.. Avrupa'nın parmağı ağzında kaldı.. Herıfler ne yapacaklarını şaşırdılar.. Şimdi doluya koysalar almıyor.. Boşa koysalar dolmuyor.. AB müzakere sürecini başlatsa bir türlü.. Başlatmasa bır türlü.. Türkiye ile AB arasında müzakere süreci başla- tılmazsa, karşımızdakilerin kötü nıyetli oldukları şıppadak anlaşılacak... Peki, bu işin kahramanı kim?.. Mesut Bey!.. • Ancak Meclis hiç beklenmedık bır hamle ile "uyum yasaları"r\\ çıkarmasaydı ne olacaktı?.. Mesut Bey demek ki Meclıs'tekı bu gizilgücü görmüş, cevheri sezmiş, politikacıdakı eğilimın nabzını tutmuş, AB'nin "uyumyasalan"n\ milletve- kıllenmizin çoğunluğunun benımseyeceğıni "hissı kablelvuku" ile duyumsamış.. Mesut Bey yamanmış.. • Mesut Bey şimdi bır başka dava için kollarını sı- vayıp gırışıme geçtı... Nedıro?.. Seçımı erteletmek!.. Ancak sap ile saman bırbirine kanştığından, her çeşıt kavram rayından çıktığından, Allah hepımıze yeterlı akıl fikır ihsan etmediğınden siyasette laf anlatmak zorlaşıyor; Mesut Bey gerçekte seçımı er- teletmıyor... Ne yapıyor?.. Erken seçımi erteletmek ıstıyor.. Becerebılir mi?.. Mesut Bey yaman.. Meclis'e güveniyor.. Alımallah bu Meclis erken seçim kararını aldığı gibi erken seçimin ertelenmesi kararını da alarak dostu düşmanı mahcup edebilır... • Erken seçimin ertelenmesi hayırlı mı olur?.. Hayırsız mı?.. Ne demışler: "Her ışte bır hayır vardır." Herkes sandıktan çıkacak birincı partinin AKP ola- cağını söyluyor; öyle ki, kımi durumlarda "Ampul Partısı" tek başma iktidara oturabilırmiş.. Üstelik herkes soruyor: - AKP takıyye partisı mi?.. Peki, cümle âlemin aklından zoru mu var ki ille de 'Takıyye Partisi'm iktıdara getirmek için şefer- berlik ilan edilip erken seçime gıdiliyor?.. Mesut Bey bu gerçeğı gördü.. Mesut Bey ışını bıliyor.. Mesut Bey yaman.. www.kulturgezileri.com tSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 2002 429 Vasi Hastalıgı sebebiyle Mustafa oğlu, Müşen^ften ol- ma. 20.8.1962 doğumlu Doğan Büyüksilleli'ye Yenı- levent. Oyak Sıtesı 33A Blok, D: 8 adresınde ıkamet eden babası Mustafa Büyûksilleh'nın vasi tayinıne karar venlmıştır tlan olunur. 6.9.2002 Basın 55098 indirimlYa eski beyaz eşyasını verene ya da 'Aralık Teâlim'i bekleyene. -M_ - -..,1 y Ayrıca, 13 aya varan taksit seçenekleriyle... Bosch Ev Aletleri Önce Güven BOSCH U ç >"' 9 " 3 " 1 ' kapaamına gıren Bosch urunlen Soğutucuiar. denn dondurucular , künjtma tnatmelen Size özel ımkânlar burada! g f klımalardakı dış unrtelenn kompresoHen. A*. [3YH.tWtftBTl| ((ombJer ve şoftıenter her altşvenş ıçın Bosch, adınıza Turiuye Eğıtım GönüButen Vakfı na bağtşta bulunuyor bonuscard ÜYESİDİR BOSCH SARUHANU ASLİYE HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN Dosya No: 2002/239 Davacılar Nımet Saygı ve arkadaşları vekılı tarafından da- valılar Ağar Inşaat ve Mehmet Hüseyın Ateş alevhine açılan tazminat davasının yapılan açık yargıla- ması sırasında venlen karar uyannca, Saruhanlı ılçesi, Kepeneklı Köyü'nde ıkamet etmekte iken, tüm aramalara rağ- men adresı tespıt edi- lemeyen davalı Meh- met Hüseyın Ateş'e dava dılekçesı ve du- ruşma günü ılanen tebliğ edilmiş oldu- gundan yenileme di- lekçesının de ılanen teblığıne karar verıl- miş olmakla davalı Mehmet Hüseyin Ateş'in duruşma günü olan 26.09 2002 günü saat 9.15'te mahke- memizde hazır bulun- ması va da kendısıni bır başka vekılle tem- sıl ettırmesı, belirlı bir mazerete dayan- maksızın duruşmaya gelmedığı takdirde yargılamanın \oklu- ğunda yapılacağı ve kararın da yokluğun- da verileeeğı hususu yenileme dılekçesı ve duruşma gününü teb- lıği yerine kaim ol- mak üzere ılanen teb- liğ olunur. Basın: 55391
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle