10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 2 EYLÛL 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kurtur(g cumhuriyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Bir yazannkanatlannda...Yeraltından Notlar' ı okurken ba- na çekicı gelen yan, okumanın ilerle- diği yerlerde ürkütücü olmaya başla- mıştı. Camus nün Yabancı'sından sonra Dostoyevski'nin bu labirentine girmek ezici gelmişti. Tüm bunlann yeterince aynmında mıydım? Sanmı- yorum! Dahası, psikanalizk alışveri- şimın pek olmadığı bir yaş dönemin- deydim. 0 günlerde, on yedi on sekiz yaşlanndaki bir gencin dünyasında, sağaltıcı gelebilen tek şey bu tür kla- sik yapıtlardı. Sıkıntılar çektiğim matematiğin, öfkelendiğim tarihin, dersi bitse diye dakikalaruu saydığım fiziğin zaman- la bilme öğrenme tutkumun aracı ol- masında edebiyatın payıru hiç de yad- sıyamam. Gelip Freud'la, Jung'la yüzleşmemde de öyle olmuştu. Kaf- ka'nın en açmaz metinlerine buradan yürümüş, Dostoyevski'ye, Camus'ye onlann ışığından bakmaya çalışmış; Yaşar Kemal anlatılannda sık sık yi- nelenen cinayet olgusuna buralardan edindiklerimle bakar olmuştum. Psi- kanaliz bİT başka görüyü getirip sunu- yordu bize. Ama edebıyat tüm bilim- lerin açkısı gibi ötemizde duran oy- lumlu bir yapıydı. lnsana/topluma da- ir her şeyi derleyip sunan; gösteren, baktıran, hissettirendi. Uzun erimii bir yol arkadaşı Nice sonra tnsan Olmak yapıtıyla yüzleştiğim Engin Geçtan da yepye- ni bir ufuk açmıştı bende. Zamanla onu, yazdıklannı benzersiz bir yol ar- kadaşı kılmıştım kendime. Engin Geçtan'ın her bir anlatısı in- sana dairdir. tnsanm yaşamsal ger- çekliklerle yüzleşme durumlanna, oradan ağanlann içsel yansılanna iç- görüsünün, bilgı ve sezgi gücünün penceresinden bakar. Duyarlıklıdır, etkileyicı ve donatıcıdır. Sizi her bir sözüyle yol arkadaşı kılmasmı bilir. Yıllar önce, tnsan Olmak'ını oku- duğumda, bu kitabın daha sonra da E ngın Geçtan'ın her bir anlatısı insana dairdir. İnsanın yaşamsal gerçekliklerle yüzleşme durumlanna, oradan ağanlann içsel yansılanna içgörüsünün, bilgi ve sezgi gücünün penceresinden bakar. Duyarlıklıdır, etkileyici ve donatıcıdır. Sizi her bir sözüyle yol arkadaşı kılmasını bilir. benim için bir çekim odağı olabilece- ğini, yazannın her bir yazdığına o il- giyle yönelebileceğimi düşünmüş- tüm. Yanıltıcı da olmadı bu. Geç- tan'dan okuduğum ikinci etkileyici kitap Varoluş ve Psikiyatri olmuştu. Varoluşun anlamı, varlık ve yokluk kavramlannın edebiyatta nasıl/ne yönde ele alındığı, 'tkinci Yeni' ve '1950 Kuşağr edebiyatçılannda va- roluşun gerçeldiğinın nasıl algılandı- ğı üzerine düşününce, Geçtan, benim için uzun erimii bir yol arkadaşı ol- muştu bile. Sonra, Sartre'la Hiç Kopmadan Yürümek'i adım adım yazarken, artık yöncümdü o benim. Bazı yazarlar öyledir. Aranızda kurduğunuz kan bağı, duygu düşün- ce yolculuğunun ateşleyicisi olur. O- nun sesini taşır, elden ele, dilden di- le alıp götürûrsünüz de. Bu anlamda, Geçtan'ın yazdıklan- nın ibresi yaratıcı metinlere yönelin- ce, Kırmızı Kitap'ın o albenili içe- riği daha da anlatır olmuştu yazanmı- zı bize. Bunlann ardı da geldi. Her bir anlatısının uçlandığı yerdeki 'insan', onun yaşamsal macerası içtenlikli, yalın bir anlatımla dıle getınldi. Bir tür ayna tutar bize Yazdıklannı nasıl algılarsınız bıl- mem. Bildiğim şudur ki; siz bir met- ni nasıl okursanız öyle algılar, anlar- sınız. Yani sizinbakışmız/ donanımı- nız belirleyicidir burada. Oysa, Geç- tan'ın anlatılannda, o içgörünüzün getirdiklerini bir yana bıraktıran bir e- da var. Bir anda kabuk değiştirip bir başka 'ben' olma durumuna geçip, zamansız'mekânsızhğın diliyle yeni bir dılin ardına düşersiniz. Bir yolculuk an'ında rastlaştığım bir dostum, sözümüzün ucu hiç ora- larda gezinmezken. şunlan söylemiş- ti bana: "Bu yolculuğunda Kızarmış Palamutun Koloısu'nun yanında ol- masını isterdim. Ah, bir bilsen na- sıl sardı, sarsaladı beni..." Içtenliklice söylenmiş sözlerdi bun- lar. O yolculukta olmasa da dönüşüm- de bu romanla şenlikli bir içsel yolcu- luğa çıkmıştım. Geçtan'ın bu anlatı- lan öyledir. Sizi metnin içine alır, as- la kopmazsınız. Söyleyecek sözü olan bir anlatıcının güzergâhlannda hiç yüksûnmedengezinirsiniz. Değişimin rengini, kopuşun ve tükenişin dilini bu denli sıcak, yüreklice anlatan bir yazann kanatlannda olmak... Geçtan'ın yeni kitabı Hayat'a dö- nûnce, bir an o duygulann sergerde- si gibi hissettim kendimi. lyi de oldu. Her şeyden önce ufuk açıcı bir metin. Üsteliİc, arada bir onun diğer kitapla- nna dönerek (özellikle de Kimbi- lir'e) okunduğunda daha da anlamlı gelen bir okuma yolculuğuna çıkan- yordu yazanmız. Doğrusu, şunun altını çizmek iste- rim: Geçtan'ın bu kıtabını ağır çe- kimli okumayla okumalı. Katmanlı, göndermeli bir metin. Sıkıcı, yorucu. hatta paralayıcı değil; tam tersi iç acı- cı, yönlendiricı. Buna bir tür ayna tut- mak da diyebılirim. Evet, evet öyledir Geçtan; bir tür ayna rutar bize. Hayah karşılayan her günün anlamına/anlamsızhğına dö- neriz anlattıklanyla. Bunlar bir/er ha- yat dersi olmasa da; değişken baka- bilmeye. ıçte ve dıştakini görebilme- ye kapı aralar. Hayat'la yolculuğa çıkın bunu da- ha iyi anlayacaksınızdır. Üstelik o- nun yansıttığı renklerin tutkunu da olacaksınızdır. OKUMA ÖNERILERI Engin Geçtan: tnsan Olmak, 1999, 191 s.; Varoluş ve Psikiyatri, 1994, 192 s.; Psikanaliz ve Sonrası, 1998, 350s.; Normaldışı Davranışlar, 2000, 304 s., Remzi Kitabevi. Kırmızı Kitap, 1999, 201 s.; Dersaadet'te Dans, 1996, 243 s.; Bir Günlük Yerim Kaldı tster misiniz?, 1997, 121 s.; Kimbilir?. 1998, 127 s.; Kızarmış Palamutun Kokusu, 2001, 243 s., Hayır, 2002, 168., Metis Yayınları BELLEK KUTUSU 'Hayat ucuza çıkanlmak istendiğinde yaşanan hikâyesizlik, kaçımlmaz olarak üretilmiş sorunlaria doldurulmak zorunda. Hayatın içine daldığımızda yaşanan trajediler ise zamanla tecrübeye dönüşebiliyor; acıtmış olsalar da, bir şeyler götürmüş olsalar da insana bir şeyler katarak.' Engin Geçtan P dergisi geçmiş uygarhldardan günümüze sanatyapıtı olarak 'tekne yi ele alıyor Eski denizlereyelken açmakKültür Servisi - Üç ayda bir yayımlanan kültür, sanat, antika dergisi 'P', 26. sayısmda eski uygar- hklardan günümüze, insan yaşamında her dönem önemli bir yeri olan 'tekne'yi ele alıyor. Başlıbaşı- na bir sanat yapıtı olarak ele ahnan 'tekne'nin sa- nattaki yansımalan, farklı dönemler ve kültürler açısından sunuluyor dergide. Eskiçağ tekneleri ve denizciligi konusunda uzman bir isim olan Lionel Casson. 'Eskiçağlarda De- nizcilik ve Gemiler' başlık- lı yazısında, yeryüzünün bi- linen en eski gemilerinden antik çağda gemi inşa yön- temlerine, 'Büyük Kadır- galar ÇağT olarak adlan- dırdığı 10 4. yüzyıla ve Ak- deniz'de IÖ 3. yüzyılda orta- ya çıkan üç direkli gemilere, gemi inşasının gelişiminden önemli bir kesiti ele alıyor. Yazı, Casson'un aynı adh kitabmdan alınmış. Arkeolog ve sanat tarihçisi Şen- gül Aydıngün. 'Baukçı Erosların Tekneleri' adh yazısında, Sicil- ya'da Geç Roma dönemine ait Villa Romana Del Casale'de yer alan mozaik- leri ve kazılar sonucu elde edilen tarihsel verileri paylaşıyor okuyucuyla. Yapıyı, Luigi Nifosi P der- gisi için fotoğraflamış. Derginin 'bir sergi' bölümü, Quebec Canada Uygarlık Müzesi'nde 11 Ekim'e dek yer alacak olan 'VUdngler: Bir Kuzey Atlan- tik Sagası' adlı sergiye aynlmış. 18. ve 19. yüzyı- la ait bir resim geleneği olan 'Gemi Portreleri' ise örnekleriyle Jon Baddeley'nin yazısında kapsam- lı olarak ele alınıyor. Dünya coğrafyasında deniz yollarının kesiştiği bir noktada yer alan ve 'teknelere' kendinden an- lamlar katan kültürlere ev sahipliği yapmış ülke- mizden değerler de sunuluyor dergide. Necdet Sakaoğlu'nun kaleminden 'saltanat kayıkla- n', Bahadır Taşkın'ın objektifinden 'Deniz Müzesi Tarihi Kayıklar Galerisi'nden kayıklar, Türkıye Iş Bankası re- sim koleksiyonundan Vecih Bereketoğlu'nun 'tstanbul Kayıklarr gibi... 'Minyatürlerde Os- manlı Tekneleri'ni, Türk Bilim Tarihi Yönetim Kurulu üyesi Salim Aydüz dergi okur- lan için ele alıyor yazısında. Britanya Kraliyet Greenvvich Gözlemevi'nden Stuart Malin, tstanbul Deniz Müzesi kolek- siyonundan 'Seyir Aletleri' üze- rine bir yazı, arkeolog Nergis Gün- senin ise 'Eski Uygarlıklann Batıklar- daki Tek Tanıklan* adlı yazıyla okurla buluşuyor- lar. Ventura County Denizcilik Müzesi küratörlerin- den David Leach, aynı müzede yer alan örnekle- riyle, balina avcüanrun yarattı- ğı bir sanat olan 'scrims- hawlan' anlatıyor. Islendingur adlı yelkenli Viking gemisinin, 1980'lerin sonlarında yapılan replikası. LUSDAGINA DUŞEN ATEŞ'ADLI YAPITIYL4 MUSTAFA YILDIRIMKAZANDI Samim Kocagöz Odiilü verüdi Köklü Saltanat Kayığt tZMtR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - Ege insanının küçük serü- venini, var olma öyküsünü ve Ulu- sal Kurtuluş Savaşı Izmir'ini yapıt- lannda anlatan Samim Kocagöz adına Kültür Bakanhğı'nın deste- ğiyle Izmir 11 Kültür Müdürlü- ğü'nce ilk kez düzenlenen, "Yazar Samim Kocagöz 2002 Yılı Edebi- yat Ödülü", Ulus Dağına Düşen Ateş adlı eseriyle Mustafa Yıldı- nm'a verildi. Jüri üyeleri Hidayet Karakuş, Prof. Metin Karadağ, Berrin Ta- şan ve Izmir îl Kültür Müdürü Mu- sa Seyirci ile Kocagöz' ün oğullan Şükrü ve Fadıl Kocagöz de ödül töreninde hazır bulundu. Şair Turgay Gönenç, Koca- göz'ün salt bir romancı olmadığını belirterek çokyönlülüğü temel al- mış toplumcu gerçekçi yazar kim- liğini vıırguladı. Gönenç, "O, top- lumsal gerçekçidir ama slogancı değildir. Bir Marksist estetikçi gibi yazmaz, yazdıklarının de- ğerlendirmesini onlara bırakır" diye konuştu. Jüri üyesi yazar Hidayet Kara- kuş, Samim Kocagöz'ün öykü ve romanlannda kullandığı pınl pınl Türkçenin kendi dilinin kaynağı ve desteği olduğunu belirtti. Izmir ll Kültür Müdürü Musa Se- yirci, Samim Kocagöz Edebiyat Ödülü'nü ailesinin de görüşünü alarak vermeyi kararlaştırdıklannı belirterek "Samim Kocagöz adı- na düzenlediğimiz ödülün kalıcı olmasını umuyorum" dedi. Ödüle layık görülmesinden bü- yük mutluluk duyduğunu söyleyen Mustafa Yıldınm da "Kocagöz adına verilen bu ödül, aslında Kurtuluş Savaşı"nda şehit düşen- lere verilmiştir. Onların ruhları- nı kutsayan bu ödülün devamım diliyorum" diye konuştu. \pbVttTOPERk VtBALESl'NDE YENİSEZON Açdış 6 La Traviata' ile ANTALYA (Cumhuriyet Büro- su) - Türkiye'nin en genç opera ve bale topluluklanndan biri olan An- talya Devlet Opera ve Balesi 2002- 2003 Sanat Sezonu'nu G. Ver- di'nin 'La Traviata' operasıyla açıyor. 17 ve 19 Eylül tarihlerindeki As- pendos Antik Tiyatro'da sahnele- necek eserin orkestra şefliğini Ale- xandru Samolia yapıyor. Kouz- man Popov'un sahneye koyduğu 'La Traviata'nın dekoru Tııncay Kalyon, kostümleri ise Nursun Ünlü'ye ait. Eserin koreografisini Junko Hikasa, koro şefliğini ise Nikolay G. Merdzhanov yapıyor. Opera tarihinin en önemli ve po- püler eserlerinden biri olan, Ale- xandre Dumas ın 'Kamelyalı Ka- dın' romanmdan uyarlanan La Tra- viata'nın ana karakterini, Madam Marguerite Gautier isimli bir hayat kadını oluşturuyor. Dumas'nın romanının esin kay- nağının ise, 1840'lann Paris'inde güzelliği, cazibesi, soylu görünüşü ve davranışlanyla büyük sükse yap- mış ve tüberküloz nedeniyle 23 ya- şındayken yaşama veda etmiş genç bir kadının yaşamı olduğu bilini- yor.. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Paranın Romanı ve Gerçeği Üzerine... Diyelim şöyle bir cümle yer alsaydı bir roman- da; "O ay ev kirasını veremediği için, eski bir ar- kadaşından borç istemişti..." Bu cümleyle karşı- laşan roman okurları, sanırım etkilenirlerdi. Ve büyük bir olasılıkla kirasını veremeyenden yana çıkarlardı. Hatta ilerki satıriarda zengin eski ar- kadaşın bu parayı vermediğini okuduklannda, ona kızabilirlerdi de. Ama paranın romanı ve gerçeği her zaman farklı oluyor. Bunu bana altmış bir yıllık yaşa- mımda en iyi öğreten de, yine para oldu. Hiçbir zaman yeterince sahip olamadığım o nesne, in- sanoğlu denen canlının karakterinin binbir ren- gini tanıtma konusunda bana gerçekten çok iyi rehberiik yaptı. Evet, insanlar yukarıdaki gibi bir cümleyi ro- manlarda okuduklarında, anlatılanları kolayca paylaşabiliyoriar. Buna karşılık aynı cümleyi ki- taptan okumak yerine bir "canlıdan" duydukla- rında, rahatsız oluyorlar. Içlerini bir tedirginliktir alıyor. Bu, çoğunlukla karşılarındakinin zor du- rumundan değıl, fakat sıkıntısını onun ağzından duymaktan kaynaklanma birtedirginlik. Kimi za- man işi, "Keşke söylemeseydi!"ye kadar vardı- rıyorlar. Ya da -yorgansızlann da olabileceğini hiç düşünmeden- "O da ayağını yorganına göre uzatsaydı kardeşim!" nasihatıyla işin içinden sıy- rılmaya çalışıyorlar. Burada suç, romanda değil, fakat romanları yaşamdan kopuk, başka dünya- lara ait hikâyeler gibi okuma alışkanlığında. Zor durumdaki bir insanla romanda karşılaşmak, okuyana sorumluluk yüklemez, karşınızda İN- SAN varsa eğer ve o yardıma muhtaçsa, bu du- rum, kendi vicdanınızın görüntüsünün nahoş bir aynadan ani yansımasına da dönüşebilir! Günlük yaşamımı sıkıntısız sürdürebilmeme, ufacık da olsa bir ev almama çevirdiğim ve yaz- dığım üç raf kitap yetmedi. On dokuz yıllık üni- versite hocalığı da yetmedi. "Unvanım" öğretim görevlisi olduğu için, aylıklarım da hep düşük kaldı. Bunlar roman değil, gerçek. Romanını yaz- saydım, belki de beni övgülere boğarlardı. "Ne kadar gerçekçi yazmış" derlerdi. Benden benim gerçeklerim olarak duyduklarında ise öfkeli bir sessizlikle kayboluyorlar. Ya da geçenlerde kiram için borç istediğim, iki kışlığı, bir yazlığı, bir de son model arabası olan "eski" arkadaşım gibi, savunma mekanizmalarını nasihatlere dönüştü- rüyorlar: "Ben hep ayağımı yorganıma göre uzat- tım, sen de öyle yapsaydın!" (Yorganın öylesini bulsam!) "Ama ben bu parayı sana, seni kaybet- memek için vermeyeceğim, çünkü geri ödeye- mezsen, kendimi aldatılmış hissederim. Oysase- nin gibi eski bir arkadaşımı kaybetmek istemiyo- rum!" (İnsan, ne zaman kaybetmiş sayılır?) Ben, paranın romanını hiç yazmadım. Bana hep onun acı gerçeklerini yaşamak düştü. Pa- ram olduğunda, çevremde kimde olmadığını his- settiysem (istemelerini hiç beklemedim), gücüm oranında verdim. Hep bu ahlaklayaşadım. Şim- di ise ileri sayılmayacak bir yaşa rağmen, artık yolun sonuna geldiğimi biliyorum. Daha çevir- mek ve yazmak istediğim onca kitapla, birikim- lenmi aktarmak istediğim onca öğrenciyle aram- da paranın, günlük geçim kavgalarının o aşılmaz engeli var. Ve ben, artık çok yoruldum. Daha çok şeyler yazmamı ve çevirmemi, başladığım ve başlattığım pek çok şeyi bitirmemi bekleyen gü- zel insanlar var. Asıl onlara borçlu kalacağım. Beni bağışlayacaklannı umuyorum. Günlerden bir gün beni bir sigorta hastanesi- nin odasında ölmeye yatırdıklarında ya da bir yerlerde yaşamını yorgunluktan kendisi noktala- mış olarak bulduklarında -Colette'in dediği gi- bi. artık şöyle gözlerden uzak, kül rengi, sessiz sedasız bir ölümü arzuluyorum- bu dünyadan paranın savaşını yitirmiş, ama sanırım kendini ucuzlatmamayı başarmış biri olarak çekip gide- ceğım ve benim romanım, zaten son satırına ka- dar yaşanılarak tüketildiği için, hiç yazılmaya- cak. e-posta: ahmetcemal« superonline.com acem20(a hotmail.com Ödiüi belgesete New York vetosu • Kültür Servisi - Tartışmalı yeni belgeseli 'Bowling for Columbine', New York Film Festivali'nden dışlanınca, karann politik olduğunu iddia eden yönetmen Michael Moore isyan etti. 11 Eylül perspektifinde Amerika'daki silahlı şiddet ve terorizme değinen film katıldığı tüm festivallerde olumlu eleştiriler alsa da 'NYFF' seçkisine alınmadı. Oysa tartışma yaratan film, 1955'ten bu yana Cannes'daki ana yanşmaya kabul edilen ilk belgesel olmakla kalmamış; aynı zamanda festivalin 55. Yıl Özel Odülü'nü de kazanmışrı. Moore'un filmi, her yıl 10 binden fazla silahlı cinayet işlenen ABD'de yaşayanlan şiddete iten temel sebepleri sorguladığı için sağcı çevrelerde tepkiye yol açmıştı. 7 ve 8 Eylül'de Toronto Film Festivali seçkisinde de yer alan ve beğeni ile karşılanan Moore'un filminde, Marilyn Manson ve Charlton Heston rol alıyor. BUGÜN • YEŞİLÇAM StNEMASI'nda 'Yümaz Güney Anma Haftası' kapsamında 14.00, 16.00, 18.00 ve 20.00'de 'Yol' adlı filmin gösterimi. (0 212 293 68 00) • BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Yaz Şenliği - Son '02, Ferruh Doğan Anısına 1 kapsamında 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve 21 15te 'Ateşten Kalbe Akıldan Dumana'. (0 212 251 32 40) • İŞ SANAT'ta 'Sinema Şenliği' kapsamında 12.00, 15.30 ve 19.00'da 'Manolya' adlı filmin gösterimi. (0 212 31610 83) • ESKANDİL JAZZ CLUB'da 22.00'de Ergüder Yoldaş-llknur Açıkel konseri. (0 216 332 80 36)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle