11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6^ĞUSTOS2002SALI CUMHURİYET SAYFA 17 - Nikİh dairesinde promosyon yapılıyormuş... "Geiinin vanında bebek ml verivoriarl* Çim Istanbul'da Küçükyalı- Mattepe kıyısında Büyükşehir Belediyessi yeşil alan düzenlemesi yapmış... Denizden kazanılan dolgu alanının büyük bölümü çimtendirilmiş... Daha doğrusu çim ekilmiş... Ancak çim yerine yabani otlar çıkmış... Çevre sakinleri yabani otlar çıksın diye kaç para harcandığını merak ediyor... Çevre sakinlerinin bir başka merakı da belediyenin otların arasına diktirdiği demir dökûm çeşmelerin üzerinde ne yazdığı... Çünkü çeşmelerin üzerinde ki yazılar Arapça... ir sabah uyandık ki Avrupalı olmuşuz... Na- sıl olmuşuz diye sorarsanız; bir paketin içi- ne alelacele konan üç-beş yasayı değıştir- mek ıçin Mecliş'tekilersabaha kadar çalışıp el kaldırmış... Ayakları şişenler pabuçlannı çıkartmış ama yılmadan çalışmış... Elleri dert görmesin... Fakat el kaldırmakla Avrupalı olmak; bize özgü bir yöntem olmalı... Hatice'ye değil neticeye bakalım... Sonuçta çağ- dışı bir ceza olan idamı kaldırdık... Aslında Türkiye'de ölüm cezası 1984'ten beri uy- gulanmıyordu... Amerika'nın bilgisi ve ilgisi sayesinde Abdullah öcalan't Avrupa üzerinden sığındığı Kenya'dan ge- tirirken de asmayacağımızın teminatını vermiştik... Aksi halde 30 bin kişinin katilini bize vermeyecek- lerdi... Peki şimdi ne oldu? ölüm cezası resmen kalktı. öcalan'ı resmen asma- Avrupalı yacağız! Lakin Türkiye'de cezaevinde ömür boyu yatmanın garantisı yok! Bu konu sonraki yılların ko- nusu... Biz şimdiye bakalım... Idam cezasını kaldırınca Amerika bile bizi kutladı. Gazetelere göre üst düzey bir Amerikalı, "Bravo An- kara"dedi... Insanın göğsü kabanyor... Ne ki bizi kutlayan Amerika, Çin'den sonra dünya- da en çok insan öldüren ülkelerden... Astırmaya karşı ama elektrikle, ığne ile öldürüyor... Amerika ile Avrupa arasında insanın aklı kanşıyor! Neticenin biri de anadilde öğrenım... "Biji Türkiye" başlığı ile Türkiye'de anadilin Kürtçe olduğunu öğrendik... Hani bunun Lazca'sı, Çerkezce'sı, Abhazca'sı? Ne- rede Gürcü'sü, Boşnak'ı, Pomak'ı, Arap'ı, Çeçen'i, Arnavut'u, Süryani'si, Dürzü'sü, Çingene'si? Niye Kürtler ve Kürtçe? Onu da yakında öğreneceğiz... Bir Isveç gazetesi "Türkiye'de Kürtlerin konumu güçleniyor" yorumunu yapmış... Lazları kimsenin umursadığı yok... Arnavut- larla kimse ilgilenmiyor... Logosunda TürkiyeTürklerindir" yazan gazetede "Biji Türkiye" başlığı atanlar öğrenmemiz gereken her şeyi zamanı geldiğinde bize öğretecektir... Bu arada hakkını yememek gerek... Ulus ötesi sermaye ile işbirliği yapan yerli serma- ye Avrupa Birliği'nin siyasi kriterleri için çok uğraştı... Patronlann şimdiki uğraşları ise Iş Güvencesi Yasa Tasarısını engellemek... Hani Avrupalı olmuştuk? Avrupa'da güvencesiz iş var mı! Avrupa'nın parlayan yıldızıyız ama parlamanın na- sıl bir patlamadan kaynaklandığı belli değil... Gönen Bahkesir'in köyleriyle birlikte 70 bin nüfuslu ilçesi Gönen'de, TEDAŞ'a ilk kez dört yıl önce bir elektrik mühendisi atanmıştı; dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile tanınan mühendis görevinden alındı... Mityon dolartık yatırımlar elektrik teknisyenlerinin işletmesine bırakıldı. SESSİZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı [email protected] Üzülmeyin 6 ok hâlâ yaşıyor: Solda 6 oktan her birini bir başka parti temsil ediyor. Hollandamedyasından Türkiye'ye llgil Hollanda televizyonu NET 5'te program değışikliği yapılarak "pri- me time" denilen saatte bir Ameri- kan filmi gösterime ginyor: "Passport to Terror" Lou Antonio'nun yönettiği film, 1989yılındaçevrilmiş. Başrollerde Lee Remick, Norma Aleandro, Tony Goldvvyn, Richard Balin, lan Aberc- rombie oynuyor... Fılmde Gene Le- Pere adında bir sarışın kadın hiç ha- beri olmadan antika kaçakçılığına ka- rışıyor... Suçsuz yere hapse atılıyor... Hapıshanedeki tek sanşın... Cezaevi esmer insanlarla dolu... Ve sanşın ka- dının başına gelmedik iş kalmıyor... Mekan: Türkiye! Hollanda'nın büyük gazetelerinden De Telegraai'ta bir manşet: "La Heyli f suçsuz yere Türk hapishanesinde" La Hey kentinden Danny Broens, Alanya'nın Mahmutlar beldesinde motosiklet kazası yapmış ve bir Türk'ü ağır yaralamış... Türk kaldınldığı hastanede ölmüş... Danny suçsuz yere hapse atılmış... Danny sanki, Türk'ün hastanede öl- mesiyle suçlanıyorl Oysa Danny, 8'de 6 kusurlu. Zavallı Danny, hapishanede günde bir çikolata ve bir cola ile bes- leniyormuş... Başka bir şey yiyemiyormuş. Dan- ny'nin ailesı Türk avukata hiç iş yap- madığı halde devamlı para ödüyor- muş... Hollanda teleyizyonlannda, gazete- lerinde Türklerin yabaniliği! Ne oldu böyle bir anda? 'Sindirme' ve 6 De\leti Küçühme 9 HIFZIAKSOY Emekli öğretmen Bazı devlet büyüklerimiz iki- de bir "Içime sindiremiyorum" diyerekyaptıklan işleri isteme- yerek yaptıklannı anımsatma geregini duyuyorlar. Türkçemizde "Istenmeyen aş yenmez" diye bir deyim vardır. Hele hele bu aş kişinin değil de tüm halkın midesini bozacak ise o aşı yememek gerekmez mi? Nasıl olur d a bir devlet adamı ülkeye zararlı olacağına inandığı bir yasanın altına imza koyar. Bu ülkeye ihanet olmaz mı? Gelin görun ki bizim politika- cılanmız sa/f erk'i ellerinde tu- tabilmek için ülke çıkarlannı bi- le gözardı edebiliyorlar. Bizim okuduğumuz toplum- bilim (sosyoloji) kitaplarında "Bir ülkede partilehn çoğal- ması ve o partilerin ülke çıkar- lanndan çok kendi çıkarlannı gözetmesi, o ülkenin uçuru- ma doğru gıttiğinin kanıtıdır" diyeyazıyordu. Bugün ülkemiz tamı tamına bu ortamı yaşıyor. Parti liderleri hâlâ aymazlıkla- nnı sürdürmekte, oy uğruna ül- ke gerçeklerini bir yana itmek- tedirler. Kısacası onlann içine sindi- remediklerıni ben hiç mi hiç benimseyemiyorum. Benim- seyemiyorum, diyorum, çünkü sindirme olayı sındırim organ- ları yoluyla olur. Kafama takılan başka bir konu ise "devletin küçültül- mesi" olgusudur. Devlet, söz- lüklerde "Belirii birülkesi olup, bir hükümet yönetimi altında örgütlenmiş bulunan ve yurt- dışı hiçbir denetlemeye bağlı olmayan, benzerieri tarafın- dan tanınmış siyasal ve ba- ğımsız topluluktur" diye ta- nımlanmaktadır. Bu noktadan yola çıkarsak devlet nasıl küçültülebilir so- rusunu sormamız gerekir: Top- raklannın bir bölümünü göz- den çıkararak mı? Tahkim Ya- sası gibı yasalarla bağımlı du- ruma getırilerek mı? Yoksa ba- zı denetimleri başkalarına ve- rerek mi? Eğer büyüklerimiz böyle dü- şünüyoriarsa, Atatürk'ün söy- lemıyte "gaflet, dalalet ve hat- ta hıyanet içersindedirler". Devleti yönetenlerin ağızlann- dan çıkanı iyice düşünerek söylemelerı gerekir. Burada söylenmesi gereken söz ''Dev- letin işlevlehni azaltacağız" ol- malıdır. Yani artık Türkiye'de yeterı kadar sermaye binkimi oluşmuştur, devlet ayakkabı yapmasın, bezdokumasın, un ögütmesin, bu işleri özel kişi- leryapsın anlamında... ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACI H A R B t SEMtH POROY semihporoy a yahoo.com / BULUT BEBEK MRAYÇÎFTÇÎ bulutbebeka hotmail.com Deniz SOM TEPE TEPE İSTANBUL ^Herhangi Bir Yerde" G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72 ^ Ue. bidim Sofra fet»? 8i i 7EMEKTEM 7 15 SANIYE h'Ac TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAM 6 Ağustos TÜRKR0MANININ 0HCULERİMEN 1693'TB BUÇÜN, 13. YÜZYIL TÜRK >AZAgLMlNOAN HABlZAOE NAZIM, SO YAŞINOA KEMİK VEHEMİU- DBN ÖLPİI. NABİZADE NAZJM, İ68İ'OA £O0Î M4 Bire MEKTEBI 'NI &riR£jee< KURMAY rüzgAp UY#RAK,ON YIL SÜ8E iLE,BAStHDA ÇiıKLŞer VE/AZI- LAM YA/IMLAUMtŞn-ÖZ£UJiae,SER.VET-İ FÛMIH 001- GİSİMN ÖMEMli YAZAtHARINPAN g/gi OLMüÇTV. SU AMDA rAZDIĞl "ZEHKA"A[HJ TEK goH4W, TÜfi/C £0- MANCILlâNlM lUCSERÇekÇİ >AP1TLAIttNPAN SA- YILMAKTAPIİİ..AYIİICA UZUH VE K1SA ÖrKÜL&iİ p£ BULUUAN NABİZADE NAZIM, S£A/Ç YAÇtNDA ÖÜJ- MÛYtJE TÜRt: EOBBİYATINI BİR YETENEKTEH yOK B t Ş Not-:EHquı-ı tJarbtye Mekfebi • HarpAlcademisi. KÜITÜ* • SANAT IO212) 293 S9 7» Türkiye Gazetecıler Cemiyeti'nın yayınladığı günluk Bizim Caıete Ülke sorunlanna ılışkin raporlanyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberieriyle sivıl toplumlann gazetesi. Düzenli okumak ıçin abone olun. Tel: 0.212.51108 75 34 SCC 98 plaka nolu aracımın ruhsatı, vergi makbuzlan ve dığer evraklan çalınnuştır. Hükümsüzdür. ŞÜKRAN NİLGÜNARTAN ÎETT pasomu kaybettım hükümsüzdür GÜh'EŞ TIKNAZ a i t a r ı n ASiçocukları kazım koyuncu yaşar kurt vedat sakman yırtık uçurtma nejat yavasoğullan jehat cahit berkay tanar öngür serdar öztop tarkan mumkale ııımaflaıı tAnmsz h.clhat örter TÜM MIÜZİK MARKCUCRDC Tel: O212 S27 18 36 ÂİSVİÇRE HASTANESİ "GerçekSanatın Yanouk" Onurakın şh. nm . TUM MUZIK MOİK^P». MARKETLERDE <Xt*W* <MÇ 6 BokMc 6313 ^ " ^ ~ Ur*»OT BTANBUL Tel 0212) 528 41 24 'İSVİÇREHASTANESİ "GerçâSamUnYamnda" GÖRÜŞ Av. CELAL ULGEN Yenl Bip 'Mandacılık' HortJaülıyor. Aydınlar, emekçıler, siyasetçiler ıkiye ayrıldı. Son bin yılın değişik bir saflaşmasına tanık oluyoruz. Sağcısı, solcusu, ortayolcusu ikıyeaynldı. AByandaşlığı ileAB karşrtlığı kendı ıçinde ton farklarıyla tumusol kâğıdının renk dönüştürmesı gibi ayrışıverdi. Köktendınciler bı- raktılar Batı düşmanlığını, AB diye tutturur oldular. Bu denli dönüşmenin, AB yandaşlığı sampiyonluğuna so- yunmanın amacı ne ola ki? Haklar ve özgürlükler mi, laiklikten kaçış mı, üniter devlet yapısının, ulusçuluğun güçsüzleşerek yerini üm- met anlayışına terk etme olasılığının öngörülmesi mi? Ne derseniz deyiniz, yakın bir çıkar, geleceğe ılişkin bir umut yeli sağlı ama solsuz demokrasımizın yelkenle- rini AB'ye doğru şışirip durmaktadır. Bu satırlann yazıldığı sırada değılse bile yayımlan- dığı sırada çoktan AB'ye uyum yasaları çıkmış. AB'ye gırme pazarlıkları başlamış olabılir; pazarlık gücü 'ne kadar kalabılmışse... Bir yanda komşumuz Irak'a ABD saldınsının başla- yacağı günler ortasında olmamız, öbür yanda AB ile tam üyelik göruşmelennın başlayacak olması, ülkemiz için yasamsal önem taşırken yeri ve gereği yok iken bir de erken seçim karannın alınması, doğrusu Türki- ye dışında güçlerin ne denli etkin ve kararlı bulundu- ğunu bir kez daha anımsattı bize. Bölgenin jeopolitık ve jeostratejik konumu gereğin- ce "Türklere bırakılamayacağı" savı bir bir sahnelen- meye başlıyor anlaşılan. ABD destekli Tayytp ile Cem, özkan, Dervlş üçlüsü Türkiye demokrasisi için biçi- len elbıse gibı. Her şey ortada ve açık. Darbeler ses- sizleştı, sivilleştı... Siyasi partıler yerini gelecekte siya- si şırketlere bırakacak. Dünyayı 50 büyük şirket yönet- miyor mu? Oligarşi, üzerinde yürüyeceği koşullan örüyor. Ülke- miz bir yandan küreselleşme adı altında yeni somürü düzenmın, bir yandan da AB ülkelerinın yakın çıkaria- nnın gerektırdiğı birtampon bölge olma yolunda. Bu- nun için önce medya, sonra polrtikacılar ve aydınlar bir bir bu ince oyunun satranç taşları oluvehyorlar. Görsel ve yazılı medya çoktan kararını vermiş... "Han- gi koşullaria olursa olsun AB'ye girmeliyiz. Kıbns mı; vermeliyiz. Soykınm savlan mı; kabul etmeliyiz, Lozan mı; yırtıp atmalıyız..." Bu denli gözü kara bir manda- cılık ömeğine tarihte zor rastlanır. Yavaş yavaş üniter devlet yapımızın yeni çizgilerı de şırınga ediliyor top- lumumuza. Ispanya'nın Katalonya, Italya'nın Korsi- ka'da uyguladığı bölgeli devlet biçimini bilim adamla- n aracılığı ile tartıştıımaya başladılar bile. Yeni oluşum adı altında DSP'de kopan fırtınanın ger- çek nedeni, Rahşan Hanımın parti içi antıdemokratik uygulamalan olabilirmı? Böyle kabul etmeksaflıkolur. Uluslararası oligarşi DSP içinde var olan küçük ulusal- cılığa bile tahammül gösteremedi. MHP için de böy- le... Oysa ulusalcılık adına yola çıkan bu iki sağ ve sol görüşteki parti iktidarları sırasında pancardan, şeke- re, tütünden elekthğe ve endüstri bölgelen yasasına kadar tanm ve sanayimizi dış güçlere peşkeş çeken yasaları birbiri ardına çıkarmamışlar mıydı? MHP bu- gün neyi savunuyor, AB karşıtlığında? Bağımsızlığı mı, ulusal onuru mu, yoksa politikasını endekslediği Apo'nun idam karannı mı? MHP ulusal bağımsızlığı- mızı, ulusal onurumuzu savunmakta sınıfta kalmıştır. Hiçbir inandıncılığı yoktur. Işin kötü yanı siyasal parti olarak ulusal onuru savunan kurum yoktur. CHP de ne yazık ki geniş ve ulusalcı tabanına karşın körü körüne bir AB yandaşlığına karşı çıkma özgörevini yerine ge- tirmemiştir. Gümrük birl^ine yıllar önce gırilmesinin ve yerli ekonominin dış baskılar altında yaşamasının do- ğal sonucu olarak Türkiye'nin başına bunca ekonomik bunalım birbırı arkasına gelmiştir. Türkiye halkı uyanmalıdır. Koşulsuz AB yandaşlığı ve küreselleşme çılgınlığı bizi sömürüye götürmekte- dir. Yeni mandacılık hortlamıştır. Sosyal olmaktan uzak bireysel hak ve özgürlükler adına yalın ve anamalcı bir uluslararası örgutlenmenın ıçine yeterli güvenlik ön- lemlerini almadan, savunma ve korunma sistemteri- mizi geliştirmeden gözü kara girmek üzereyiz... Gazi Mustafa Kemal Atatürk asla böyle bir Batı- lılaşmadan soz etmemıştır. Batılılaşma uygarlaşma, çağdaşlaşma demektir. Ulusal çıkarlarımızın ötelendi- ğı; ülkemızın tarımı, sanayisı ile dışa bağımlı bir duru- ma getırildıği uluslararası bir örgutlenme, tüm sorun- lardan kurtuluş reçetemiz gıbi gösterilemez. Başkaları istıyor diye değil, bız istiyoruz diye say- dam ve katılımcı bir demokratik düzenı kurmak ve Mustafa Kemal'in tam bağımsızlık ilkesini yaşama geçirmek ilk adım olmalı. BULMACA SEDAT YAŞAYAH SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Aiyon ilin- de bir kaplı- ca. 2/ Batı Anadolu köy yiğidi... Kös- tebek. 3/ "— Nadir":Kari- katürsanatçı- mız... Tanm- da kullanılan azotlu gübre. 4/ Rütbesiz 9 asker... Cami, mes- cit gibi yerlerde ya- pılan dinsel konuş- ma. 5/"Bizkimseye — tutmayız / Kamu âlem birdir bize" (YunusEmre)...Ne- odim elementinin simgesi... Kemikle- rin yuvarlak ucu. 6/ îtalyan mutfağına özgü, bir tür ince ve uzun makarna. II Bir gıda maddesi... Hatun, hanım. 8/ Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifık'e gömüldüğüne inanılan, üısanlığın ve uygarhğın anayurdu sayılan kıta... Basık, loş ve nemli yer. 9/lslam inancına göre, kıyamet gü- nü bütün ölülerin dirilerek toplanacağı yerin adı... Utanma duygusu. YUK\RTOAN AŞAĞIYA: 1/ Aiyon ilinde başka bir kaplıca... Bir göz rengi. 2/Çıkannıbilen, vurguncu, dalavereci. 3/Birkim- seyi yerme... Neptünyum elementinin simgesi... Fas'ın plaka işareti. 4/Tuzaga düşürülen şey.. Asık suratlı. 5/Kazandayeterince mayası gelmemiş ha- murun içinde bekletilerek dinlendirildiği derin madeni tekne. 6/ Çin ve Japonya'da oynanan bİf strateji oyunu... Lenf düğumleri yangısı. 7/îğdiş edilmiş erkek sığır... "Eve ekmekle — götürme- yi/Böyle havalarda unuttum" (Orhan Veli). 8/ Is- kandinav ülkelerine özgü eski bir üflemeli çalgı... Argoda esrar... Bır gösterme sıfatı. 9/ llişkilerde ölçünün, biçimin önemsendiğini gösteren tutum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle