Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 TBMMUZ 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA
DİZİ
U N U
îstanbut, "felaketin esiğin-
deki bir kent mi? " Bu gerçeği an-
latmak için 'kafı' olan işte bir ra-
kam ve bir gerçek; Istanbul Boğa-
zı 'ndan 2001 yılında yaklaşık 50 bin gemi
geçti: 101 mifyon ton petrol taşındı,
Bumkam Türkiye 'nin yıllık petroltüke-
timinin tam 3 katı. Tengiz - Novorossiysk
petrol boru hattının devreye girmesi ve Ha-
zarpetrol üretiminin arttırılmastyla 2010
yılındabu rakamı&2S6 müvon tonu aşa^ağı
taittin edüjw>r. Artıkgûmtmüzde Tüf
ğazları bir boru hattından daha ağır birpet-
rolyükü altında.
Doğal ve tarihi güzelliği, kültürü ve 12
milyon nüfusu ile dünyamn en büyû,
ropollerinden biri "îstanbuL."
Her iki saatte bir tankerin, her 12
kada bir geminin geçtiği Istanbul tf&ga-
zı 'nda neyazık ki tehlike her an kapıdaka-
ztrbeldiyor. Tehlikeli madde taşıyan herge-
mi ise Istanbul için îstanbullu için büyük
risktaşıyor.
VeIstanbullular bu riskin kâbusa dönüş-
tüğüne hiç mi hiç istemeden defalarca ta-
nık oldu. Dünyanıj^ en voğuryiofiiz trafi-
ğsahip TürkBoğüÜûhMSason 20yü **
içinde 300den fazla kaza; 100'eyahn
ölümle sonuçlandı. tstatistiklere göre ka-
zalarınyüzde 85 7kılavuz kaptan almayan
gemiler tarafindan yapıldı.
1996 yılında meydana gelen Sea Emp-
ress kazasında denize dökülen 72 bin ton
hampetrolün sadeceyüzde 5 Vtoplanabil-
di, Türkiye ÇevreKozası 'nınfelaketsenar-
yosuna göre Kavaklar civarında olası bir
kazada IstanbulBoğazı bir anda 6 mil hız-
la akan yanan bir nehre dönüşebilir. „,.
11 Eylül'ün ardından, îstanbul Boğa-
zı nın terö'rist saldmlara n&kadaraçıkol-
duğu dagözl^r önüne seyü
ğfkkl âtHN kam
f
düsündürüypr. Nükleer atıklann geçişi ise
işin cabası.
iKent;tstanbul" baş-
Türk Boğazları 'nın gü-
yatıracağız, tartışmaya
Ikönce Istanbul Boğazı 'nı
•cağız.
\, Türkiye'nin "UıcM"...
Çanakkale Boğazı, laikcumhuriyetm ba
ğımsızhkşimgesi. însanı %f*az da olsa ra-
hauftian t&şey;
de ufukta bqiiren
lıklıyazı
ventiğii
açacaği,
tamtaci
Ista,
ise atla ı gerçeğinin bilinmestj^ ^
Boğazlar Tüzüğü 1994'te atılan önemli bir adımdı, ancak boğazlann yükü gün geçtikçe artıyor
'Montrö'denvazgeçılemez'"W"^^ ünya üzerinde alternatifi oltna-
M I v a n t e
k s u
geçidi Türk Boğazla-
m M n. Dünyanın diğer ünlü su geçit-
JL^^ lerinı düşündüğümüzde; hepsinin,
uzun ya da kısa, yerini tutabilecek başka su
yollannın olduğunu görürüz. Örneğin dün-
yanın en önemli ve de srratejik su geçitlerin-
den biri sayılan "Süveyş Kanab", Arap-Isra-
il savaşı süresince ve sonrasında yıllarca ka-
palı kalmasına karşın gemiler Ümit Bur-
nu'ndan dolaşarak yükJerini istedikleri li-
manlara boşaltabilmişlerdi. Hatta bu süreç-
te bir defada daha fazla yük taşıyabilmek
için dev tankerler, cevher gemileri üretildi.
Aynı örnekleri dünyanın diğer su geçitle-
ri için de verebiliriz. Panama Kanalı'nın, Ce-
belitank, Bering gibi önemli boğazlann hep-
sinin bireralternatifi var. Ama Çanakkale ve
tstanbul Boğazlan'nın ve bu iki boğazı bir-
birine bağlayan Marmara Denizi 'nin alterna-
tifi yok. Herhangi bir şekilde bu boğazlar
kapandığı takdirde Karadeniz'in ve bu deni-
ze sahildar olan devletlerin dünya ile deniz
bağlantılan kesilir. Bu nedenledir kı dünya
üzerinde geçiş rejimi çok önemli bir ulusla-
rarası sözleşme ile düzenlenmiş tek su geçi-
di de Türk Boğazları'dır.
Lozan'da özel sözleşme
Türk Boğazlan'nın vazgeçilemez bu özel-
Iiği, tarih boyunca onu çok önemli kıldı. Üze-
rinde çeşitli oyunlar oynanmasına neden ol-
du. tstanbul'un fethinden ve ardından Kara-
denİ2'in bir Türk gölü haline gelmesinden son-
ra, 300 yıl boyunca Karadeniz'de sadece Türk
gemileri seyir yapabildi. Boğazlar'dan hiçbir
yabancı geminin geçişine müsaade edilme-
di. Ne var ki daha sonra Rus'lann Karadeniz
sahillerine inmesi ile Osmanlı tmparatorlu-
ğu'nun Boğazlar üzerindeki tartışmasız hâ-
kimiyeti sona erdi. Osmanlı Imparatorlu-
ğu'nun zayıflaması ile birlikte ise Türk Bo-
ğazlan'nın üzerinde hâkimiyet kurma veya
bu su yolundan geçişleri kontrol etme hakkı
sürekli olarak gündemde kaldı.
Birinci Dünya Savaşf nın sonunda, Mütte-
fik Kuvvetler Mart 192O'de Istanbul u res-
men işgal edince Boğazlar, Boğazlar Komis-
yonu denilen biruluslararası kuruluşun kont-
rolüne verildi. Osmanlı Imparatorluğu bunun
ardından Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması 'nı
imzaladı.
Her ne kadar Kurtuluş Savaşı'nın kazanıl-
masuıdan sonra Türkiye Cumhuriyeti Lozan
Banş Antlaşması ile Sevr Antlaşması 'nı red-
detmişse de, bu anlaşma ile planlanan ulus-
lararası rejim ve Boğazlar'dan serbest geçiş
prensibi muhafaza edilmişti. Lozan Antlaş-
ması ile birlikte Boğazlar rejimi ile ilgili ola-
rak özel bir sözleşme de imzalandı ve bu söz-
leşmenin müzakerelerine So\yet Hüküme-
tfnin temsilcileri de davet edildi.
20 yıllık anlaşma
Bu sözleşme gereğince Boğazlar'dan ge-
çiş rejimini düzenlemek üzere yine Millet-
ler Cemiyeti'nin yönetimi altında çalışacak
uluslararası bir komisyon oluştunıldu. Bu
komisyonun şartlan Sevr komisyonu ile mu-
kayese edildiğinde bir hayli hafifletilmiş gi-
bi gözükse de, esasında Türkiye'yi tatmin
etmekten çok uzaktı. Sözleşmeye göre Is-
tanbul ve Çanakkale Boğazlan *nın her iki ta-
rafi da askersizleşririlecekti ve herhangi bir
durumda Boğazlan kapatma hakkı doğru-
dan doğruya bu komisyona ait olacaktı. Böy-
lece Boğazlar üzerinde Türkiye'nin hüküm-
ranlığı ortadan kalkmış oldu. Sovyetler Hü-
kümeti de başlangıçta sözleşmeyi imzalamış
olmasına rağmen, sonradan birçok yerini tat-
min edici bulmayarak onaylamadı.
10 Nisan 1936 tarihinde Türkiye, Lozan'da
Boğazlar Sözleşmesi'ne imza koyan tüm ül-
kelere ve Milletler Çemiyeti Genel Sekrete-
ri'ne bir nota vererek A\Tupa'da 1930'lu >ıl-
lann başuıdan iribaren değişen şartlara dik-
kati çekti; Boğazlar rejimi için yeni gelişen
durumlan ve aynı zamanda Türkiye'nin gii-
venlik ihtiyaçlannı dikkate alanyeni birant-
laşma yapılmasını önerdi. Türkiye'nin bu
teklifî Sovyet Hükümeti tarafindan hemen des-
teklendi. Bu girişim Italya hariç ilgili bütün
devletler tarafindan kabul edilerek yeni bir
Boğazlar Konferansı 22 Haziran 1936 tari-
hinde Isviçre'nin Montrö kentinde toplanı
20 Temmuz 1936 tarihinde Boğazlar rejimi
le ilgili yeru sözleşme imzalandı. 31 Tem-
nuz 1936 tarihinde ise sözleşme TBMM ta-
•afindan da onaylanarak yürürlüğe girdi.
Montrö Sözleşmesı'nin ilk amacı. başlan-
şç kısmında belirtildiği üzere, "Boğazlarda-
ki seyir ve uğraksız geçişleri Türkrve'nin ve
Karadeniz'e sahildar devletierin güvenliği
çerçevesinde düzenlemekti." Sözleşmenin
başlangıç kısmı Boğazlar 'ı, Çanakkale Bo-
ğazı, Marmara Denizi ve Istanbul Boğazı
olarak tarif etmiş ve 1 'inci maddesi de Bo-
ğazlar'dan deniz yolu ile seyir ve uğraksız ge-
çiş serbestisi prensibini bir kere daha vurgu-
lamıştı. Her ne kadar sözleşmeye 20 yıllık bir
süreden sonra iki yıllık bir ihbarla son veri-
lebilir hükmü konmuş ise de, Madde 28'e gö-
re Boğazlar'daki seyir ve uğraksız geçiş ser-
bestisi zaman suun ohnaksızın bugüne ka-
dar devam etti. Bir başka deyişle, sözleşme
uğraksız geçiş serbestisini yürürlükten kalk-
ması söz konusu olmayan bir prensip olarak
tarif etti. tşte, bugün için Boğazlar'daki ge-
çiş rejimini düzenleyen; Türkiye'nin girişi-
mi ile toplanan bir konferans sonucu imza-
lanmış bulunan ve TBMM'ce de onaylanan
bu sözleşmedir.
Evet... Bu sözleşmenin üzerinden 66 yü geç-
tı. Bu süreçte 1982 yılında "talvek hatü" de-
nilen iskele seyri uygulamasından vazgeçi-
lerek Istanbul Boğazı 'nda sancak seyrine ge-
çıldi.
Boğazdaki traflk ayrım şeması
1 Temmuz 1994 tanhınde ise "Türk Bo-
ğazlan Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü'' uygu-
lanmaya başlandı. tüzükle beraber Uluslara-
rası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafindan be-
nimsenen 'trafik ayrunşemaa" ve yine IMO
onaylı Boğazlann büyük gemi geçişlerinde
kapatıhnasını da destekleyen kurallar ve tav-
siyeler yürürlüğe girdi.
1997 yılında IMO'da, Rusya ve Yunanis-
tan verdikleri müşterek bir öneri ile Türki-
ye'nin boğazlarda emniyetli bir geçişi sağ-
layacak düzeni ve sistemi bir türlü kurmadı-
ğını, dolayısıyla Türk Boğazlan'ndaki geçiş
rejiminin Montrö Sözleşmesi'nden önce ol-
duğu gibi uluslararası bir komisyonla yapıl-
Felakeffiı eşiğindeki kent
BOĞAZ'DAKt DEV TEHLİKE - Çin Hafli
Cumhriyeti'nin Ukra>na'dan saün aküğı moCorsuz ve
dümensiz uçak gemisi \aryag, geçen yıl boğazdan geçişi
sırasında Istanbullular'ın yüreğini ağzına gedrmişti.
ürürlükteki temel kurallar
• Tehlikeli yük taşıyan 200
metreden büyük gemiler ancak
gündüz geçebilirler.
• Tehlikeli yük taşıyan 250
metreden büyük gemiler gündüz ve
^ yöndekrjrafik
kapahyken geçebilirler.
• 300 metreden büyük gemiler,
geçişe uygun değildirler; Idare'nin
izni ve uygun göreceği önlemleri
alarak geçebilirler.
• Boğazın herhangi bir yerinde
görüş 1 mil veya altına düştüğünde,
trafik geçişe tek yönlü olarak açık
olacak, diğer yönde kapatılacaktır.
• Boğazın herhangi bir yerinde
görüş 0,5 mil veya altına =-
düştüğünde, trafik her iki yönde
kapatılacaktır.
• Radyoaktif, nükleer maddeleri
taşıyacak gemiler 3 gün önceden
bildirim yapmak zorundadırlar.
masını teklif etti. Bu önerinin IMO'nun ra-
porunda yer alması güçlükle önlenirken, Tür-
kiye en kıza zamanda Türk Boğazlan'ndan
asgari risk ile geçişi sağlayacak modern bir
sistemin kurulacağı sözünü verdi. Bu toplan-
tıda Türkiye aynca 1994 yılında yayınlanan
Boğazlar Tüzüğü'nde dört yıldır yapılan uy-
gulamalardan elde edilen sonuçlara göre de-
ğişiklik çalışmalan yapü ve yeni tüzüğü 1998
yılında yayınJayacağını bildirdi. Yeni tüzük
söz verilen tarihte yayınlanarak yürürlüğe
girdi, ancak kurulacak olan modern "Gemi
Trafik YönJendirme ve BUgjkndirme Siste-
mTnin (VTS) temeh ancak 2000 yılmın Ocak
ayuıda atıldı. Istanbullulann şu sıralarda bo-
ğaz boyunca gördüğü radar kulelerinin inşa-
sı halen sürüyor.
Bir kellmenln yaptığı!
Kısacası: 1994'te yürürlüğe girenve 1998
yılında bir bakıma revize edilerek yenilenen
Boğazlar Tüzüğü, Türkiye'nin Türk Boğaz-
lan 'nda trafiğin yönetilmesine yönelik önem-
li ve tarihi adımlardı.
Gerçi 1998'den sonra da IMO tarafindan
benimsenen bu kurallar ve tavsiyeleri içeren
827 (19)numaralı karara Rusya, Yunanistan
ve Bulgaristan başta olmak üzere bir çok ül-
keden şiddetli itirazlar geldi; hatta bu kural
ve tavsiyelerin gemi geçişlerinde kapatma-
ya izin vermeyecek şekilde değiştirihTiesine
çahşıldı. Ancak, teknik olarak tezini çok iyi
ortaya koyan Türkiye, IMO'daki görüşmeler-
den başanyla çıkh ve bu tartışmalar "Türki-
ye'nin aldığı seyirgüvenliği önkmlerinin hak-
bbğT sonucuyla 1999 yılı Mayıs ayında nok-
talandı.
Ancak, konu Türk Boğazlan olunca bir
kelimenin bile ne kadar önemli olduğu birbu-
çuk ay önce yaşanan birgelişmeyle ortaya çık-
tı. NATO'nun Romanya'da yapacağı tatbika-
tın planlannda Montrö Anlaşması'nda kul-
lanıldığı gibi "Bosphorus" yerine, "tstanbul
Boğaa" ifadesinin kullanılması komşu Yu-
nanistan'da yankı yarattı. Yunanistan Dışiş-
leri Bakanlığı Sözcüsü Pannos Beglitis, "Bu
önemsiz birkonu. Sonuçta coğrafi biradlan-
dırmadan bahsediyoruz" diyor ama Türki-
ye'ye. "Montrö anlaşmasma uymak Türki-
ye'nin yükümhlhığudür. Bu alanda herhan-
gi bir probJem olmadıgı müddetçe konu bizi
OgikndirmKor. Yunanistan'uı amacı, Mont-
rö anJaşmasının sorunsuz bir biçinıde uygu-
lanmasından ibarettir" sözlenyle mesajını
veriyordu.
Uzmanlar ne dlyor?
Uzmanlar Montrö'nün bugünkü durumu-
nu kısaca şöyle değerlendiriyor: _
Esld Denizcüik Müsteşan ReşatOzkan: Bo-
ğazlann güvenliği, tümüyle Türkiye'nin uiu-
sal bir meselesidir. Türkiye"den bukonuda her-
hangi bir ödün beklenmemelidir. Boğazlar-
dan geçiş Montrö Sözleşmesi ile düzenlen-
miştir. Ancak devlerin zararlı geçişi önleme
hakkı bulunuyor. Boğazlann güvenliği konu-
sunun uluslararası tartışmaya açıhnaması ge-
rekir. Hazar ve Kafkaslar'dan getirilecek pet-
rollerin taşınması ayn. boğazlann güvenliği
ayn konudur. Birisi ticari, diğeri güvenlik
konusudur.
IÜ Deniz Bilimleri ve Işletmeciliği Ens-
titüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necmettin Ak-
ten: Denetim yapmak kullandıran için bir
hak olarak kabul edilse bile, geçen gemile-
rin düzenli geçişini sağlamak da bir yüküm-
lülüktür. Hak ve yükümlülüklerin iyi anlaşı-
lıp uygulanması, özellikle Istanbul Boğa-
zı'nda kazariskininen aza indirilebilmesi için
zorunludur. Boğazlardan geçen gemilerin
yükümlülükleri ya da Türkiye'nin haklan ise
geçiş yapmadan önce; fener parası verme, tah-
lisiye (geminin boşaltıhnası) ücreti yahrma,
gemi ve taşıdığı yük hakkında bilgi verme (SP-
1, SP-2), geçiş sırasında zararsız geçiş yap-
madır. Devlerin zararlı geçişi önleme hakkı
ve SP bilgilerinin verilmemesi, fener, tahli-
siye ve patente (sağlık resmi) ücretlerinin
yatınhnaması durumunda gemileri durdur-
ma hakkı bulunuyor."
IÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Ayşe Nur Türüncü: Boğazlarda Montrö
yerine yeni birdüzenleme yapma arayışı doğ-
ru değil. Montrö'yü tamamlayacak ve boş-
luklan dolduracakakılcı düzenlemeler yapıl-
malıdır. Montrö Sözleşmesi'nden vazgeçil-
memelidir. Montrö kalktığı takdirde transit
geçiş sistemi söz konusu olur ki, bu da daha
serbest bir geçişi öngörüyor. Türkiye boğaz-
larla ilgili düzenlemelerde daha aktif olmalı."
SÜRECEK
EMEKLl KORAMlRAL ÖZER:
îddialar
yanlışaşbakanlık Baş-
danışmanı
emekli Korami-
ral Turhan Özer, Mont-
rö Antlaşması'nın imza-
landığı tarihten bu yana
gerek Boğazlanmızdan
geçen gemilerin adedi-
nin artması ve gerekse
bu gemilerin boyutlan-
nın o tarihteküerden tah-
min edilemeyecekkadar
büyümesi dolayısıyla ye-
niden gözden geçirilme
ihtiyacının ortaya çıktı-
ğı iddiasını "yanlış bir
saptama" olarak değer-
lendirdi. Özer, "Banagö-
re MontröAntiaşmasTnı
yeniden masaya yatura-
tan, tarbşatam, değiştnne-
üm demek bu
antiaşmanınge-
çirdiğitariiusü-
reci, ruhu ve de
lafionı tam ola-
rak bilmemek
demeklir''diye
konuştu. Özer,
konuyla ilgili
sorulannıız] ya-
nıtladı;
- Türkiye ob-
i
Turhan Ozer
son dereceyanhş birsap-
tamadır. Montrö Anlaş-
ması'nı ne kadar değiş-
tirirsek değiştirelim, Türk
Boğazlan'ndan ticari ge-
milerin uğraksız serbest
geçiş prensibini değiştir-
memiz mümkün değil-
dir. Çünkü bu prensip,
daha o zaman, Montrö
yenidenmüzakereyeaçıl-
sa biletaraflarca değişti-
rilemez bir prensip ola-
rak kabul edilmiş ve
onaylanmıştır.
O günden bu yana ge-
çiş yapan gemilerin adet
ve boyutlan çok artma-
sına rağmen o dengeleri
yaratan şartlar degişnuş
değildir. Montrö Anlaş-
ması'nın bizinı
açımızdan en
önemli özellıği
ise Boğazlar
bölgesinde hü-
kümranlığımızı
tıimdünyayaka-
bul ettirmiş ol-
masıdır.
-Sizce,Mont-
rö Antlaşma-
si'nı yeniden
rak, "şu ticari gemigeçe-
cek buticarigemfler geç-
meyecek" dhemiyoruz»
OZER: Ama geçecek
gemilerin emniyetli bir
şeküdegeçmeleri için di-
lediğimiz önlemleri ala-
biliriz. Onlan boylanna,
taşıdıklan yüklere göre
ayınpbelirli emniyet ku-
rallanna uyarak geçme-
lerini talep edebiliriz. Bu-
gün de Boğazlar Tüzü-
gü'ne göre yaptığımız
budur.
- Montrö'nün yeniden
gözden geçirilme ihtiya-
anın ortaya çıknğı iddi-
asını nasıl değeriendiri-
vorsunuz?
" ÖZER: Kanımca bu
uluslararası tartışmaya
açroakia değiştirebUece-
ğüniz bir ş» var mi?
ÖZER: Çok az şey
vardır. Buna karşın boy-
le bir tartışmanın açıl-
ması ulusça bizi çok ra-
hatsız edecek konulan
gündeme getirebilir.Bu
sözleşme Boğazlar'dan
ticari gemilerin serbest-
çe uğraksız geçişine im-
kân tanırken bu serbes-
tinin zararsız olmasını
öngörmüştür. 1994 ve da-
ha sonra 1998 Boğazlar
Tüzüğü bu yolda ahlmış
önemli adımlar olup,
ödünsüz ve cesaretle uy-
gulanmalan son derece
önemlidir.
KAPTAN CAHJT ÎSTÎKBAL:
BoğazHaki
'hayalişerit'
rürkKılavuzKap-
tanlar Derneği
Genel Sekreteri
Kaptan Cahit tstikballe
Montrö Anlaşması ve
Türkiye'nin Boğazlar Tü-
züğü'yle neler kazandı-
ğını konuştuk;
- Turldye, Montrö ye-
nidenbiruluslararası an-
laşma olarak tartışma
masasma gelmesine ge-
rek kalmadan Boğazlar-
da neter yapabüir?
ISTtKBAL: Türkiye
tam tersine Montrö'den
aldığı güçle Boğaz'daki
deniz trafîğini düzenle-
me hakkına sahiprir.
Montrö anlaşması boğaz-
lan askerileştirdiği gibi
tekrar, uluslararası ko-
misyonun yetki-
lerini de Türki-
ye'ye devretti.
Bunun dışında
Montrö Sözleş-
mesiyle getiri-
len Boğaz-
lar'dangeçenge-
milerin sağlık
kontrolü hakkı
var. Başka hiç-
bir uluslararası
boğazda bu tür bir hak
yok.
- Peki Montrö'de bu
kadar çok taroşdan şey
ne?
İSTÎKBAL: Montrö
kılavuzluğu ve romörka-
jı geçen geminin kapta-
nının tercihine bağh bı-
raktı. Bu yüzden Mont-
rö diyoruz işte, bizi en-
gelliyor. Diyelim Mont-
rö'yü boğazlardan kal-
dırdığınuzzaman neola-
cak? Boğazlarda bugün-
kü statükodan daha iyi
birsisteme dÖnebilirmi-
yiz? Bu takdirde 1982
Deniz Hukuku Sözleş-
mesi var. Boğazlan bir
iç su olarak kabul edeme-
Cahit Istikbal
yecegimizegöre. Çünkü
uluslararası hukuk ma-
alesef buna müsaade et-
miyor. Biz Montrö'den
daha geriye gideriz.
-1994yıhndakiTürki-
ye'nin iSlO'daki kaza-
nımlan neteroktu? Tra-
fik aynmşeridi nasıl ça-
hşrvor?
fSTtKBAL: Türkiye
IMO'ya bir kağjt sundu.
Ve 'ben boğazlarda trafik
aynm şendi oluşturmak
istiyorum' dedi. Yani Tür-
kiye boğazlardaki trafiği
ikiye ayırdı. Gidişlersağ-
dan, gelişler soldan ola-
cak şekilde hayali birşe-
rit oluşturdu. Ve IMO'ya
dedi ki, 'biz bunu sizin
kurallannıza uygun ola-
rakyapnk Sizde
onaylayın. IMO
da bunu 94'te
onayladı. Onay-
larken de Türki-
ye'nin son dere-
ce lehine olacak
bazı kararlar da
aldı. Bukararlar
da şu deniyor-
du: "Eğerbu bo-
ğazlardan geçen
birgemi denizdeoluştur-
duğumuz trafik şeridine
uyamaziseozaman Tür-
kiye trafiği tek yönlü ka-
patacaknr. Ve gemi diğer
şeridi de kullanabüecek-
tir."
- Bu Türkiye'nin kozu
oldu dryebiür nuyiz?
İSTÎKBAL: Evet.. As-
lında bu karardan bir öl-
çüdepişmanoldulardiye-
biliriz. 97-99 arası IMO
çatısı alnnda çok büyük
tarnşmalaryaşandı. Özel-
likle Rusya-Yunanistan-
GüneyKıbnsRum Yöne-
rimi-Bulgaristan Türki-
ye'nin elinden bu hakkı
almakiçin çokbüyük mü-
cadele verdiler.