28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 TEMMUZ 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 Amerika'nın iki önemli sinemacısı Rod Steiger ve John Frankenheimer'm sinemaya önemli katkılan oldu New York'tan iki yûö\z kaydı... ASLI SELÇUK Amerika iki önemli sinemacısını Rod Steiger ve John Frankenhe- imer'ı yitırdi. 1925'li Steiger, 1930'lu Frankenheimer, ikisi de New York doğumluydu, bu şehirde yetişmişlerdi. Westhampton'da dünyaya gelen Rodney Stephen Steiger, 16'lannda okulu bıraktı, Deniz Kuvvetleri'ne katıldı. tkinci Dünya Savaşı'nı Pasifik'te bir savaş gemisinde geçirdi. Yahudi bir babayla-lrlandalı bir an- neden Malba'da doğan John Franken- heimer daha Askeri Akademi"de okurken okul gösterilerine katıhnaya başlamıştı bile. Deniz Kuvvetle- ri'nden aynlarak 1947-49 yıllan ara- sında sivil olarak çalışmaya devam eden Steiger, oyunculuğa da aynı yıl- larda başladı. Kazandığı bursla dra- matik sanatlan öğrenmek amacıyla Sosyal Araştırma Okuluna yazıldı. İki yıl sonra da New York'taki Ame- rican Theater Wing'e, ardmdan da ünlü oyunculann yetiştiği Actor's Studio'ya girdi. Frankenheimer'a ge- Ünce, 1951-53 yıllan arasında Hava Kuvvetleri'ndeyken sinemaya karşı ilgi duyduğunu keşfetti. Sinema tek- niğini öğrendi, çok sayıda kısa belge- sel gerçekleştirdikten sonra televiz- yona girdi. Steiger da en önemli rol- lerini, 50'li yıllarda televizyon film- lerinde (Marty) oynayarak elde etti, Öğretici televizyon deneyimi Amerikan ve dünya sinemasında önemli yerlere sahip olan bu oyun- cu ve yönetmen için televizyonda- ki deneyimleri öğretici oldu. Los Angeles'ta bir yerel TV kanahnda yönetmenlikle işe başlayan Fran- kenheimer, bir süre sonra New York'un ünlü CBS televizyonunda yönetmen yardımcısı oldu, 1954'te de Sidney Lumet'in bıraktığı' You Are There' programınm yönetici- siydi artık. Steiger, 1951 yapımı 'Teresa' (Temiz Ruhlar) filmiyle beyazperdeye ilk adrmını attı. En önemli rolü, Oscar'a aday gösteri- lişi de ona 1954'te 'On The Wa- terfront'taki (Rıhtımlar Üzennde) Marlon Brandonun ağabeyi per- formansıyla geldi. 1965'te 'The Pawnbroker'daki (Tefeci) güçlü kJteiger, 1951 'de 'Teresa' filmiyle beyazperdeye ilk , adımını attı.1954'te 'Rıhtımlar Uzerinde'ki performansıyla Oscar'a aday gösterildi. 1965'te 'The Payvnbroker'dekigüçlü yorumuyla yine Oscar adayhğı kazansa da heykelciği 1967'de 'In The Heat OfThe Night daki saldırgan, ırkçı polis rolüyle kazandı. Fr,rankenheimer, televizyonun yetiştirdiği yönetmenler kuşağındandı.l960'larda çektiği 'The Manchuria Candidate ', 'Seven Days in May' gibipolitik konulu fılmler onu yaratıcı sinemacı konumuna yükseltti, 1960 'ların Amerikası 'nı siyasi ve sosyal açıdan en iyi gözlemleyen, açımlayan yönetmeni yaptı. dede çoğunlukla kuvvetli, megalo- man karakterleri canlandırmaya başladı: Al Capone (1959), 'The Sergeant' (Çavuşun Sun / 1968). '\Vaterloo' (1970, Napolyon rolü), 'Lucky Luciano' (Talihli Gangs- ter / 1973), 'Last Days of Musso- linp (1974, Mussolini rolü). Oyun- cu, Avrupa'ya açılarak Francesco Rosi, Franco Zeffirelli, Ermanno Olmi ve Claude Chabrol'le de ça- lıştı. Frankenheimer, oyuncu dostu Steiger gibi Avrupa yapımlannda rol almanın ötesinde, 1966'da Avru- pa'ya yerleşme karannı da aldı. Bu- rada gösterişli, yüksek bütçeli ortak yapımlar çekti: Tren (1964), Grand Prix (1966), Kiev'deki Adam (1968). The Gypsy Moths (1969), I Walk The Line (Sevgilimin Oyunu, 1970), Teh Horsemen (Vahşi Atlı- lar, 1971). Sarsıntıh dönemler... Rod Steiger ve John Frankenheimer... Yakınlarda ölen, sinemaya unutulmaz katkılan olan bu iki New York'lu bundan sonra yansımalanyla, yorumlarıyla belki de daha çok beyazcamda yer alacak... yorumu ona yeniden bir Oscar adayhğı getirdi ama heykelciği 1967'de 'In The Heat Of The Night' (Gecenin Sıcağında) filmin- de canlandırdığı Güneyli, saldırgan, ırkçı polis rolüyle kazandı. Yaratıcı sinemacılar Frankenheimer, Robert Mulli- gan, Sidney Lumet, Martin Ritt, Delbert Mann gibi televizyonun yetiştirdiği yönetmenler kuşağın- dandı. 1956'da çektiği ilk filmi 'The Young Stranger' (Genç Ya- bancı) onun hem ABD'de hem de Avrupa'datamnmasınısağladı. 'All Fall Down' (Sarsılan Temel/ 1962) ile eleştirmenlerin beğenisini ka- zandı, 'Birdman of Alcatraz'da (Alcatraz Kuşçusu 1962) ona ayn- ca ticari başan da getirdi. 1960'lar- da çektiği The Manchuria Candi- date' (CasuslaraKarşı/1962),'Se- ven Days in May' (Mayıs'ta 7 Gün/1964), 'The Fixer' (Kiev'de- ki Adam/1968) politik konulu film- ler Frankenheimer'ı yaratıcı sine- macı konumuna yükseltti, 1960'la- nn Amerikası'nı siyasi ve sosyal açıdan en iyi gözlemleyen, açımla- yan yönetmen yaptı. Rod Steiger, güçlü kişiliği, gös- terişli cüssesi nedeniyle beyazper- Bu yapımlar ne yazık ki onun si- nemacı kişiliğine önemsenecek bir katkı getirmeyen çalışmalardı. 1973'te yeniden ABD'ye döndü. 'French Connection 2' (Kanunun Kuvveti 2), 'Black Sunday' (Kan- lı Pazar), 'Year of the Gun', 'The Island of Dr. Moreau' (Doktor Moreau'nun Adası), Ronin gibi.. aksiyon-serüven türü ilginç filmler çekti. Rod Steiger'in oyunculuk yaşamı ise 1978'de sarsıntıh bir döneme girdi. Kariyerinden ve yeteneğin- den kuşku duyan SteigeT ağır bir depresyon geçirdi. Kendini toparla- dıktan sonra önemsiz ve önemli filmlerde ufak roller (Amityville, Çöl Aslam, Küskün Kahvenin Tür- küsü, Oyuncu, Uzman, Marshlar Saldınyor) aldı. Yakınlarda ölen, sinemaya unu- tulmaz katkılan olan bu iki New Y- ork'lu bundan sonra yansımalany- la, yorumlanyla belki de daha çok beyazcamda yer alacak... EfesAntik Tiyatro 9 da Norma Operası CAHİTKAYRAVE ÖZDEMÎRıNCE'DEN YİĞİT GÜNSOY Bellini'nin en güzel operala- nndan biri olan Norma, Izmir prömiyerini Efes Antik Tiyat- ro'da yaptı. Dekor, hangi devre ait olduğu belli olmayan metal parçalardan oluşuyordu. Olayıngeçtiği zaman ve mekân Efes'in doğal görüntü- sü ile büyük bir uyum içerisinde olan Norma operasına hiç yakış- madı bu biçimsiz dekor. Kostüm- ler de yine her devTe ait bir karma- şa içindeydi. Klasik çizgilerin ya- nında asker postallı sa- vaşçıları da görmek mümkündü. Sayın Ay- taç Manizade'nin re- jisi, bu biraz statik ope- rada fazla yaratıcı ol- masa bile güzel tablo- lar sundu bize. Koro- nun reji açısmdan ele alınışında, birtakım karmaşalar göze çarpı- yordu ama bunun ne- deni, oldukça kalaba- Uk bir kadronun küçük bir alanda sıkışmasıy- dı herhalde. Solistler- den Arses Yüdızca, 'Bel Canto' repertu- vanndaki en güç rol- lerden biri olan Nor- ma'yı büyük bir başa- rı ile canlandırdı. Vokal açıdan uzun süre disiplinli bir şekilde ça- lıştığı açıktı rolüne. Ancak özel- likle birinci perde finalindeki trio'da ve ikinci perdedeki 'In mia man' düetinde biraz daha tam- pereman gerekiyordu. Norma bü- tün savaşçılara gerektiği zaman hükmedecek bir başrahibe, sıra- dan bir âşık kadın değil. Romalı kumandan rolünü, fizi- ğinin de yardımı ile, oldukça inan- dıncı canlandıran tzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü Hakan Aysev vokal olarak biraz yorgun- du herhalde. Bellini'nin bestele- • Bellini'nin en güzel operalanndan biri olan Norma, tzmir prömiyerini Efes Antik Tiyatro'da yaptı. Sayın Aytaç Manizade'nin rejisi, bu biraz statik operada fazla yaratıcı olmasa bile güzel tablolar sundu bize. diği müzikte, birtakun sadeleştir- meler yapıyor ve tiz notalardan özellikle kaçınıyordu. Bazı yerler- de sözleri unutması ve bozuk dik- siyonu, Italyanca bilenlerin dikka- tinden kaçmadı. Adalgisa rolünde, Ayşe Tek her zamanki gibi inandıncı ve vokal açıdan da son derece tatmin edıci bir portre çizdi bize. Tam bir dra- matik soprano ses rengine sahip olan Ayşe Hanım, sesini bu hafif söylenmesi gereken genç kız rolü- ne büyük bir başanyla adapte etti. Ne yazık ki zaman herkes için ilerliyor. Bu Sayın Ay- han Baran için de ge- çerli. Hâlâ son derece güzel, orta tonlara sa- hip ama entonasyon ve ritim yönünden bize geçmişin Ayhan Ba- ran'uıı özletiyor.Yan a- ma önemli rollerden sa- dece Hüseyin Genç'in yorumu dikkate değer- di.Koro şefi Hans Jo- achim Gallus'un itina- lı çalışması diğer se- zonlardaki eserlerde ol- duğu gibi, yine yüksek seviyede bir sonuç çı- kardı ortaya. Gerek ko- rodaki birlik, gerekse müzikal birtakım bu- luşlar gerçekten tatmin edici idi. Konuk orkestra şefı Ro- berto Benzi'nin kimi yerlerdeki tempolannın yavaşlığı, solistlere zor anlar yaşattıysa da esere hâ- kimdi ve yönettiği operayı iyi ta- nıyordu. Uvertür boyunca bale ile operanın konusunun anlatılması güzel bir fikir ama opera esnasın- daki koreografi, eserin bütünlüğü- nepek katkıda bulunmadı. Özellikle sopranonun fınal ar- yasında dikkatin dağılmasına ne- den oldu.Önümüzdeki sezon Iz- mir Operası'nda da oynanacak olan bu güzel eseri biraz tereddüt- le de olsa tavsiye ederim. îş Bankası Yayınları 'ndan yeniler Kültür Servisi - Cahit Kayra'nın Anılar ve Özdemir tnce'nin Yazınsal Söylem Czerine adlı kitaplan Türkiye tş Bankası Kültür Yayınları"ndan çıktı. Yazma ve okuma eylemi üzerine kaleme alınmış denemelerden oluşan 'Yazınsal Söylem Üzerine'den öğreneceğimiz çok şey var. Edebi metin yalnızca estetik gereksinim için okunur. Bir edebi metinde olan şey yalnız onda vardır. Edebi yapıt, sanat yapıtı tektir... Eski bürokrat, siyaset ve devlet adamı Cahit Kayra'nın devlet hizmetinde geçirdiği 30 yılın anılarını anlattığı, siyasi tarihe tanıkhk eden kitapta Kayra'mn '38 Kuşağı' adını verdiği, tkinci Dünya Savaşı'nrn ardmdan yönetimin başma geçen kuşak, gelecek idealleriyle ve yaşam deneyünleriyle anlatıhyor. Kayra, 1960 Darbesi, 1974 koalisyon hükümeti'nın kuruluşu, Kıbrıs olaylan. Abdi tpekçi'nin öldürühnesi ve 12 Eylül darbesi gibi yakın tarihimize damgasını vuran olaylan anlatan kitabında, lsmet tnönü, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Cemal Gürsel, Nihat Erim, Bülent-Rahşan Ecevit gibi Türk siyaset tarihinden ünlü isimlerle anılanna ve sanat dünyasından Cemal Süreya, İdil Biret, Hilmi Yavuz gibi isimlerle dostluklanna da yer veriyor. 'Demokrasinin kurucusu' CengizHan sergisi ENGİN AŞKIN TORONTO/KANADA - Batı'da acımasızhğıyla anılan Cengiz Han, New York'un ün- lü "Smithsonian Müze- sfndeki özel sergide "demok- rasi kurucusu" olarak tanım- lanıyor. 13. yüzyılda geçtiği ve istila ettiği yerleri yok etmesiyle bi- linen Moğol hükümdannın, kendi ülkesinde demokratik il- keleri, Ingiliz Krah John'un Magna Carta'yı imzalamasın- dan önce benimse- diğini ortaya koyan sergi, "Çağdaş Mo- ğolistan: Cengiz Han'a Yeniden Sa- hip Çıkma" adını taşıyor. 1206'da tüm Mo- ğol kabilelerini bir- leştirerek dev bir is- tila ordusu kuran Cengiz Han'ın "Ba- tı demokrasilerinin 4 temel ilkesini ya- rattığını" öne süren müze yetkilisi Paulo Sabloff, "Cengiz Han'ın kamusal katkılı hükümet bi- çinıine. hukuk dev- leti inancına, yasa karşısında eşitliğe ve kişisel özgürlüklere çok saygılı bir önder olduğunu" \oırguladı. Smithsonian Müzesi'nin "Doğal Tarih Ulusal Müzesi" bölümünde yer alan sergide, Moğollann ünlü konutu olan "yurt" tanımlı göçebe evleri içinde 192 ulusal giysi ve Cen- giz Han'ın demokrasi sevgisini kanıtlayan 35 fotoğraf ve film- ler sunuluyor. Moğollann bir çemberi andı- ran çadır evlerinde, Moğolis- tan'ın siyasal tarihi, feodalizm, • Cengiz Han'm ülkesinde demokratik ilkeleri, tngiliz Krah John'un Magna Carta'yı imzalamasından önce benimsediğini ortaya koyan sergi, 'Çağdaş Moğolistan: Cengiz Han'a Yeniden Sahip Çıkma" adını taşıyor. komünizm ve demokrasi üç- geninde ömeklerle açıklanıyor. Sergideki bir başka çadırda, Moğolistan'ı 17. yüzyıldan 1921 'e kadar yöneten Mançu Çin yönetimine ait eşyalar ve Budist diniyle bağlamlı simge- ler izleniyor. Moğolistan'm 1992'de kapi- talist sisteme ve Batı demokra- sisine dönüşünü ve şimdiki hü- kümetin yapısını anlatan bir başka dev çadırda, giysi ve mü- zik kültüründeki Batı etkisi ve ülkede yayımlanan 22 gazete örneklerle, karşılaş- tırmalı olarak sunu- luyor. Sergide, çok yo- ğun bir ekonomik bunalım yaşamakta olan şimdiki Moğo- listan'dan herhangi bir görüntünün yer almadığı belirtili- yor. Nitekim, Kana- da bağımsız devlet televizyonu CBC'nin,'Witness' (Tanık) adlı progra- mında, 1992'de sis- tem değiştiren Mo- ğolistan'dan sefalet tablolannm yanı sıra başkent Ulan Ba- tur'un altındaki la- ğım ve ısıtma dehlizlerinde ya- şamakta olan yüzlerce kimsesiz çocuğun dramı görüntülendi. Program, Montreal'in dünya- ca ünlü "Le Cirque du Soleil" (Güneş Sirki) adlı akrobasi ve gösteri grubunun, Kanada yar- drm örgütü "Save The Child- ren" ile birlikte, kimsesiz Mo- ğol çocuklara çadır evlerde ve çevresinde akrobasi öğrettiğini ve insancıl yardım sunduğunu gösterdi. Sergi posterinde Cengiz Han, kapitalizmin üstünden atıyla sıçrarken görülüyor. Volkan Coşkun resim sergisi • Kültür Servisi - Bodrum Yağhane Sanat Galerisi, 14 Agustos'a dek Volkan Coşkun kişisel resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide, sanatçının 30 yapıtı yer alıyor. Temalan fantastik öyküler olan figüratif yapıtlanm, Coşkun, "Duyarlık, incelik ve sevgi, uzayda geniş bir alan kaplar" şeklinde özetlediği kendi ifadesinden yola çıkarak gerçekleştirmiş. Volkan Coşkun, 1986'da GCGEF Resim-lş Eğitimi Bölümü'nde eğitimini tamamladı. Bugüne dek 17 kişisel sergi açan ve karma sergilere katılan sanatçı, sanat yaşamını Bodrum'da sürdürüyor. (0 252 313 47 47) Edinbupgh Caz Festivaü • LONDRA (BBC) - '24. Edinburgh Caz ve Blues Festivali' başladı. On gun sürecek olan festival kapsamında 118 konser, barlar, konser salonlan, sokak ve parklarda yer alacak. Festivale yaoğun ilgi bekleniyor. Festival yetkilileri, bu yıl konser ve gösteri sayısının beşte bir oranda azaltıldığını, buna karşılık son beş yılda bilet satışında büyük oranda artış olduğunu belirttiler. Buddy Guy, Courtney Pine, Van Morrison, Marcus Miller festivale katılan sanatçılardan bazılan. Seti Anıtmezarı yeniden yapılacak • LONDRA(BBC) - Seti Anıtmezan'nın birebir örneğinin yapılması için çalışmalara başlandı. Egyptologistler tarafından yürütülen çahşmalarda, anıtmezann Mısır'daki ulusal müzenin yanına kurulması amaçlanıyor. Cölde yer alan anıtmezar, uzun zaman önce çöktü, ancak teknolojmin yardımıyla yapmın asıl ölçülerinin elde edilmesı ve projenin aslma uygun hazırlanmasına çalışılıyor. Çalışmaya başkanlık eden Adam Low, "Teknolojinin sağladığı tüm olanaklarla neler yapılabileceğini hep beraber göreceğiz" ifadesini kullanıyor. 1817 yılında Belzoni tarafından keşfedilen anıtmezar, tarihsel bir değer için oldukça kısa bir zaman olan birkaç yıl içinde büyük zarar gördü ve ahnan parçalar dünyanın çeşitli yerlerindekı müzelere götürüldü. VVaMace ve Gromit film oluyor • Kültür Servisi - Çamur animasyon karakterler Wallace ve Gromit'in maceralan ilk kez uzun metrajlı olarak beyazperdede yer alacak. The 'Vegetable Plot' adlı fihni, daha önce aynı karakterlerin kısa metrajlı maceralanyla Oscar alan 'Chicken Run'ın da rejisörü Nick Park yönetecek. Steven Spielberg'ün Dreamworks Studiosu'nda çekilecek fılmin karakterleri sonbahardan itibaren Aardman'ın web sitesinde (wwvv.aardman.com) 1 'er dakikalık maceralanyla meraklılanyla buluşacak. Borusan'da hurdanın dönüşümü • Kültür Servisi - Borusan Oto tstinye'de kurulan sanat atölyesinde haziran ayından itibaren çahşan Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü öğrencilerin, otomobillerden çıkan kullanılmış 'hurda' parçalardan servis ortamında ürettiği heykeller, 6-10 Ağustos tarihleri arasında Borusan Sanat Galerisi'nde sergilenecek. Şeref Erol, Ceylan Dökmen, Çiğdem Öz, Alçıray Koryaman, Ceyhun Konak, Ömer Yavuz ve Bülent Çınar'ın çalışmalanndan oluşan sergide, araçlann çeki demirleri, fren diskleri, farlan, direksiyon sistemi, kaporta parçalan, egzoz borulan sanatçılann elinde birer heykele dönüştü. (0 212 292 06 55) Sex Pistols kraliçe için bîrarada • LONDRA (BBC) - 1970'lerin punk ikonlanndan 'Sex Pistols', tngiltere - ^ Kraliçesi'nin altın yılı kutlamalan için kendilerine özgü anarşist tarzlanyla bir araya geldiler. Topluluk, 25 yıl önce, 'God Save The queen' adh parçalanyla tepki almış ve parçanın radyolarda çahnması yasaklanmıştı. 3 Ağustos 1977'de, Thames nehri üzerinde parçayı seslendirmiş ve ardından tutuklanmışlardı. Topluluğun bugün hayatta olan üyeleri, Londra Crystal Palace'da kutlamalar kapsamında hayranlanyla buluştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle