25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3AYFA CUMHURİYET 09 HAZİRAN 2002 PAZAR HABERLER Kırgın, öfk:eli ve biraz da yorgun olan Yaşar Kurt, yaşadıklanna tepkilerini 'Reflex' albümünde gösterdi Tekbaşınayım,birde gitanmİATİCE TUNCER R ock müziğı dinlejicılennın, savaş karşıtlannın 1990 'larda neredeyse tutkuyla bağlandıklan Ya- şar Kurt, krgın. öfkelı ve bıraz da yorgun. Son 3ydda yaşadıklanna :epkılerini "'Reflex'' albümünde gös- terdi. •'Biraz temiz kavaya, biraz yeşile ihtiyacım var" tfcdi ve Istanbul'u terk ettı. "Aslında ben seni su peri- s. sanmıştım İstanbul" dıyordu Istanbul şarkısında. "Şşş" diye seslendı. dönmek üzere gittığinı anlatmak is- tı/ordu: "İstanbul sana söylüyorum. Görüşürüz." "Ashnda benim rürkiye'deki maceram bir engel- Icr silsilesidir. Çünkü alternatif olmak kolay şey de- ğıl, yerleşik olan şej lere biraz farklı yaklaşıyorsunuz. Bu yüzden de birçok engel çıkıyor karşınıza" diye özet- ledığı "bunaltan maceranın" başlangıcına gıdiyoruz. Yaşar Kurt, istanbul 1968 doğumlu, köyden kente göç eden bir aılenın çocuğu. Tıyatroya ilgi duyuyordu ve Göztepe'de bir lisenın tiyatro kolunun ününü duyup kay- doldu. Zamanla okul tiyatrosunun oyuncusu ve yönet- menı oldu. Daha sonra tzmir'de konservatuvara başvur- du, ama sınav günü geç uyanınca, bu düşü sona erdı. Ama- tör oyunculuğunu sürdürdü. Istanbul'da îstanbul Sahne- si ve Tiyatro Ayna'da oynadı. Türkçe oyunlar oynayan Alman bır gruptan teklif alınca Köln'de dramaturg ola- rak çalışmaya başladı. Müzık çalışmalan nedeniyle çağ- nldığı radyo prograını için vapılan kayıtlardan "Sokak Şarkılan" doğdu. Türkiye'de bir yapun şırketiyle anla- şıp Almanya'ya döndü. Türkıye"ye ikı yıl sonra tatile gel- dığinde turulduğunu gördü. Almanya"daki işini bırakıp Türkiye *ye müzik yapmak üzere geldi: "tki albüm ve 97-2002. 5 yıldır Türkiye'de bfitün her şeye rağmen müzik yapmaya çakşan bir insanım. Her şeye rağmen ama bu beş yıl beni yordu." 1994"te yaptiğı "Sokak ŞarkdarT albümündela "Kor- ku" şarkısından dolayı altı yıl sonra açılan dava halen süriiyor. "Göndermeler" albümünü 1997'deyapnktan sonra yeni albümü "Reflex"i ancak 2002 yılında hazır- layabildi. Eskı şarkılannın "bağımlılan" üç yıl sonra çı- kardığı Reflex'te de aynı söylemı bekliyordu. Aradıkla- nnı bulamadılar ve "softlaştı" yorumlan yapılmaya baş- landı: "Bana ne tür bir rock yapıyorsunuz denildiğin- de "soft rock yapıyorum' derim. Soft rock biraz daha caz kalıplan kullamr, biraz daha özgürdür. Ama soft- luğu 'daha önce sivn politik mesajlan vardı. Şimdı bu mesajlan terk ettı' anlamında kullanıvorlar. Eski al- bümler kriter oluyor. Genel içerisinde benim duru- şumun farklı olduğuna inanıyorum, ama her zaman politik mcsaj mı taşımalıdır yaptığımız eser. Bir gün aşk üzerine. pişmanlık üzerine, bir gün terk ediliş üze- rine \azarsınız. Ben savaş karşıtı üç beş şarkı yazdım. Bunİarı hâlâ söylüyorum, söylemeye de devam ede- ceğim, ama bütün konser boyunca hep savaş karşıtı şarkılar söyleseydim dinleyiciyi de beni bile sıkardı. 'Ben bır sanatçıyım, yalnız şunlan yapanm bunlan yap- mam' diye bir düşünce olamaz. 'Sen bunu söyleyecek- sin'i de turuculuk olarak görüyonım. Benim gibi öz- güıiükçü bir insanın özgürlüğünü elinden aiırsanız uygun bir şey olmaz bu." Öflcell Insan Stüdyo sorunlan, hukuki sorunlar. yapun şirketlerinin tutumlan, medyanın, kendi deyişiyle "Türldye'de- ki orurmuş sistemin" tepkisı nedeniyle artık "öfkeli bir insan": "lnsanlar benim yumuşadığımı, soft bir in- san olduğumu düşünüyorlar, ama artık çok öfkeli bir insanım. Bundan sonraki albüm de artık 'Allah ko- rusun' diyorum. Herhalde bana 20 tane dava açabi- lirler. Burada askerlik yaptım. Türkiye'de kalmayı çok istedim. Ben gerçekten tek başımayım. Bir gitanm v e bir ben varım. bir de birkaç seven arkadaşım var." Hayranı olduğu Pink Floyd'un gıtarcısı Roger Wal- ters'la yapılan bır röportajda müzikten değıl de müzık pıyasasındakı ışleyişten söz edilıyordu, Yaşar Kurt'la söyleşı de hep aynı yere gidiyor: "Çünkü müzik yapı- yoruz zaten ondan çok söz etmeye gerek yok aslında. Ne yaptığınız ortadadır. Türkiye'de bir tüıiü rayına oturmayan, bir türlü gerekli saygınlığı kazanamayan bir meslek haline geldi müzisyenlik. Türkiye'de ben bö>le bir şeye alışamadım. Bir bara gidersiniz canlı müzik vardır. Herkes sohbetine bağıra çağıra devam eder. Oradaki zavalh müzisyen müziğini icra etmek için çırpınır. Ama bir bara da canlı müzik koymaz- sanız oraya da kimse gitmez. Dinlemeyecekseniz ada- mı niye gidersiniz oraya? Müzisyenleri çağırıp da aşağılayalım diye bir gelenek var sanki. Onlar çalsın biz dinlemeyelim. Böyle bir anlamsızlık var yani." Sorularla biraz kendini yokluyor "Hayır uyum sağla- madım..." Bir sonraki düşünce: "Evet doğru biraz uyum sağlamaya başladım galiba. Uyum sağlatılma- ya mı? Çok komik teklifler aldım. Bir Ingilızce şar- kıyı al, Türkçe yap. Bız sana klıp çekelim, seni yayınla- talım.' Ben beste yapıyonım. bunlar benim bestelerim. Halk çok seviyor, buniarı niye çekmiyorsunuz?" stanbul'dan ayrılmak Yaşar Kurt, her albümünde kendine bir anahtar sözcük anyor. Reflex de böyle Türkçe karşılığıyla bir "tepki"lerinin ifadesi bir albüm olmuş: "Picasso'ya sormtışlar 'Guernica'yı siz mi yaptuıız' O da 'hayır siz yaptınız' demiş. Şimdi bana sorarsanız 'Refleks albümünü siz mi yaptınız 1 diye. Ben de sorumluluğunu alıyorum ama 'Reflex albümünü siz yaptınız, yani Türkıv;e yaptı' derim size. Hani 'Alet işler el övünür' derler, Oyle bir süreci de vardır. Sonuçta srüdyodan ne çıkıyorsa odur albüm. Gerçi insanlar tepkiyi yalnızca sözlerde, politik bir söylemde arıyorlar. Sivri birkaç laf ediyorsanız tepkili olduğunuzu düşünüyorlar, ama ben öyle düşünmüyorum. Bir albümün müzikal yapısı da biçimi de mesajlar taşıvabilir. Çalgıları kullanışınız, onları dillendirişiniz de aynı zamanda bir mesajdır, sözdür. O bakımdan Refles böyle bir albümdür." Müzisyenter ölunce Fikret Kızüok'un ölümü, Yavuz Çerin'ın intıhan ve kimilerinin para kazanma tutkusu... Yaşar Kurt, sanat ve paramn böylesine bir arada konuşuluşuna tahammül edemiyor: "Fikret Kızılok öldü şimdi o gösteriliyor. Yavuz Çetin kendini köprüden aşağı attı. kJipleri dönmeye başladı, kasetleri satmaya başladı. Ahmet Kaya ölür kasetleri miryonlar satar. Bu ülkede demek ki önce sanatçılar ölsün diye bekleniyor. Sanat bu kadar para kazanma rufkusunu kaldırmaz. 'Para para para' diye bir şeye yüklenirseniz bir süre sonra artık et satarsınız. Bizim gibi yaptiğı işe saygınlık kazandırmak isteyen insanların önce öimesi beklenir. Bir acıklı hikâyeleri olsun da ondan sonra biz bunlan tanıtalım satalım' diye. Bize uluslararası düzeyde gurur verecek sanatçılanmız yakılmaya kalkılmıştır, sınırlarda öldürülmüştür, sınır dışı edilmiştir." Anne Yaşar Kurt, şarkılannda çoğunlukJa annesine seslenir, kötü şeyleri annesine şikâyet eder. Ataerkil toplum, bütün yaşananlann sorumlusu olduğu için sorumlu kişilerden yardım istemez: ' 'İktidara katkısı olmadığı için sorumsuz olan anneye biraz vicdanla ilgili bir gönderme var seslenişte. Bir şarkıda haydi erkekler savaşa' derim. Erkek egemen toplumda savaşı yapanlar da çıkaranlar da dolayısıyla erkeklerdir. Aslında benim o anne flgürümde daha çok kadının olduğu yerin altını çizmek gibi bir eğilim var." tstanbulu çok sevmesine karşm "Benim içinde yaşadığım tstanbul galiba biraz daralmaya başladı" dedı ve Istanbul'dan ayrıldı. gitanyla birlikte: "Ben daha son sözümü söylemedim, son yazınıı yazmadım. Ben belki okyanusun içindeki küçük bir adayım belki haritada bile görmüyorsunuz. ama ben yine de orada bir adayım." Ahmet Çakmak, Alaattin Dinçer, Andros Kyprianu, Aydtn Engln, Bağış Erten Bülent Forta, Ece Temelkuran, Emre Senan, Ferdi Sabrt Soyer, Fevziye Sayılan Feza Kürkçüoğlu, Gülay Batur, Hayri Kozanoğlu, Ismail Gülgeç Mustafa Sönrnez, Ragıp Bayraktar, Sami Evren, Sezai TemeUi Tanay Sıdkı Uyar, Yalçın Yusufoğiu... • KRİZ ATEŞİNDE SEÇİM OYUNU • DÜNYANİN EN KÜRESEL KUPASI • KİBRIS'TA BULUŞAN YOLUR •AVRUPA'DAYENİSAĞDAN NEO-FAŞİZME. Başka bir Türkiye mümkün! • T-VHOTÎT BODRUM-GÜVERCİNÜK TÜRKİYE Tel : 0252 374 52 43 02523745693 Fax: 0252 374 50 93 *«•••••• Hotel Princess. Bodram'ıjn tarihı ve turistik güzelliklenyle ıç ıçe. samımı bır ortamda. gulenuzlü personelı ıle siz mısahrlerimıze her türlu konror ve hızmeti sunma\ı amaçlıyor.. • Büvukler ve küçükler ıçın avrı havuzîar • Damak zevkmıze ıngun mutfak • Tıtız semsiyle restoran \e bar • ,\ntık tarıhe gunlük turlar • Eşsız kojlardd özei vatlj gezina • 1 ler gun Cumhunvet gazetenız bızdep Bır kışı açık büfe tam pansıvon 25 Ofio 0 ıfı -TL HOTEL COLOSSUS GÜMBET-BODRUM "SIRA DIŞI BÎR BUTÎK' H A Z Î R A N AYI AÇIK BÜFE YARIM PANS^ON KIŞI BAŞI: 35.000.000.- TL. (KDV dahU) Tel: 0252 316 34 19 Faks: 0252 316 5140 PAZAR ORHAN BURSALI Tanrımn Eli Cumhurbaşkanı Sezer'in, Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda partilerarası uzlaşma sağlama gırişımi. herkesın eteğindeki taşları dökmesiyle sonuçlandı. Türkiye hızla çeşıtli kutuplara bölündü: a) "Ne pahasına olursa olsun AB'ye girmeli- y/z"ciler CTÜSİAD. İKV, ANAP vb). b) "AB'ye ancak kendikoşullanmızla gireriz, bi- ze birkoşul dayatmasın "cılar (MHP. bazı askeri ke- simler, bazı sol-sosyal demokrat kesım vb). c) AB ezelden beri Türk düşmanıdır, tarihinde hep Türklerı yok etmek vardı, bugün de Kürt, Er- meni, Kıbrıs, Adalar, Alevi vb. politikalarıyla yine Türkiye'yimahvetmeye hazırfanmaktadır. Samimi değildir. Sevr'cidır. Oraya girersek. bizi daha ko- lay ham eder"d\er (Çeşitli sol-sosyal demokrat, yurt- sever-mılliyetçı, Irkçı-milliyetçı, Türkçü vb). • • • Türkiye'nin makul bir Avrupa Birliği Ulusal Po- litikası yok mu? Kâğıt üzerinde ve devletın belgelerınde var. Tür- kiye rotasını AB üyeliğıne doğru çızmiş durum- dadır. Ama pratikte bu üyelıği gerçekleştirme ko- nusunda. tarihten. bugünden ve gelecekten on- larca bahane gösterilerek yan çiziliyor. Ozünde is- tenmeyen bir şeyı yapmamak için binbir bahane bulmaktan daha kolay ne var... Ama, ülkelerarasında ilişkiler, ülkelerin yaranna politıkalar tarihin labırentlerınde var olan bahane- ier uzerınde ınşa edılseydi, ıleriye doğru tek adım atılamazdı. Herkes kendi siperinde, parmaktetik- te beklerdururdu. Çok şükür. sıperde beklemenin anlamsızlığını gorenler ıleriye doğru yol alıyor. • • • Türkiye'nin bir "Ulusal Yolu" var Kopenhag Kri- terleri. Türkiye bunlan kabul ettı ve epey de yol aldı. Demokratıkleşmeyedirenen, ırkçı-mılliyetçi, to- taliterlığe eğılimli ve Türkçü çevreler, idamın kal- dınlmasını ve Kürtçe öğrenmeyi bahane ediyorlar. MHP, bir Avrupa partisi, merkez partisı ile Türk- çü- ırkçı-demokrasıden korkan parti olmak arasın- da bocalıyor. Geçmişi ayak bağı. Partinin içinde ve dışındakı daha "Türkçü-ırkçı ve şiddetyanlısı" kesımin güçleneceği endışesi, MHP yönetiminin "Avrupa Politikası" izlemesini zorlaştınyor. O zaman eldeki tek seçenek, reel düzeyde po- litika üretmek ve bu polıtikaları uluslararası ilişki- lerde gerçekleştirmeye çalışmak yerine, "asmak- kesmek veparçalanmak ıstediğimiz" gibi duygu- lara dayanan polıtıkalara öncelik venliyor. • • • Evet Türkiye'nin bir "Ulusal Yolu" var. Bu yolda Kıbrıs'ı AB üyeliği için "feda etmek" zorunda de- ğiliz. Kıbrıs başka bır paketin içindedir ve öyle gö- rülmelidir. Biz, iyi nıyetle Kıbrıs'ta çozüm arayalım; sonuçta Kıbrıs, dünyanın gözü önünde, AB'nin tek yanlı tutumu nedeniyle uyelik görüşmelerınin başlamasında bır engel olarak ortaya çıksın. Bu- nun bahanesı biz olmayalım. Türkiye koşullar ne olursa olsun AB üyesi olmak zorunda da değildir. Böyle bir tutum, gerçeklikten kopar. Ayrıca, AB'nin de bu süreç içinde Türkiye'nin üyelığine evet dıyeceğinın garantisi de yoktur. Biz hızla kamplaşmayı, sıperlere yatıp tüfekleri- mizi birbirimize dogrultmayı çok severiz. Herke- sin en kolay une kavuşacağı nokta, kendi kalesi- ne kendi bayrağını dikmesıdır. Keskin "ideolojik" görünüşlü çizgiler, her zaman bir yanıyla gerçek- lerden kopar. Ne yazık ki böyle bir döneme girdik. Sayın Ecevit'in sağlığı nedeniyle erken seçim ve yenı hükümet olasılıklarının doğması bu ortamı oluşturdu. Belki bir "mucize" olur, Ecevit şu dınlenme dö- neminden başbakanlık koltuğuna doner, seçım ve hükümet değişıklıği seçeneklerı ufuktan kaybolur, her şey normale döner ve AB konusunda var olan Ulusal Politıka yeniden izlenmeye başlar... Kimbilir?! obursali(« cumhuriyet.com.tr. KARAKOÇAN K4DASTRO MAHKEMESFNDEN EsasNo: 1999 2 Davacı Karakoçan Malıye Hazınesı tarafından davahlar tbrahım Danış ve Abdurrahman Danış aleyhine mahkememızde açılmış olan kadastro tespitıne itıraz davasının verilen ara kararı gere- ğınce. Ölü davalı Abdurrahman Danış. mirasçıla- nndan Leman (Danış) Aksov. Memet Danış ve Nurı Nıymet Danış (Erdem) tüm aramalara rağ- men adreslerınde buiunamadığı gıbı. yenı adresi de tespit edılemedıgınden teblıgat yenne geçerlı olmak üzere adı geçenlenn da\adan ve duruşma gününden haberdar edılmelen bakımından "'201 savılı teblıgat kanununun 28 \e 29., teblıgat rüzü- günün 47 ve 50. maddelen gereğınce adlanna ıla- nen teblıgat yapılmasına karar \enlmış olmakla, duruşma günü olan 05.09.2002 günü mahkeme- mizde hazır bulunmanız \eva bir \ekılle temsil edılmedığıniz takdirde yargılamaya yokluğunuzda davanın ve duruşma gününün de\am edeceği. son ilan tarıhınden 15 gün sonra durumun ilgılisıne teblığ edılmış sayılacagı hususu ılanen teblıg olu- nur. 11.04.2002 "Basın: 34301 NlCHÖLASpARK Çam ormanları içerisinde, dost bir orîamda tatil yapmak isteyenlere. Odalarda klima, buzdolabı, ketıl, saç kurutma makinesi. Ölüdeniz 'de özelplaj Tel: 0252 616 63 53 Faks: 0252 616 63 55 e-mail: nıc.parkoteltŞ superonline.com «eb.site: stnicholashotel.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle