18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFtt CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2002 PAZA 2 OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(« cumhuriyet.com.tr Güneş te- pede".Bahçrjan»r/cr. Asmanın, be- gonviingjfcöincJeyim. Erkenden kalfctın. Hazrâr sstoahını yaşıyorum. M l/onlarcası 3it>*fcırgün başladı, lergedi. Dışcjnyadan haberier. "4/r/?Gö"i lm ın izledim geçen akşarr. Benzysiz brguzeflik, bir şi- ir. hargı kıtap rjaTigı roman, hangi re- simve^ebıiiroşirri • Henri Fonda, Kat- hennc Hepbm, Jane Fonda... Yaşa- manın ve örrenin güzellıği. Insanlar arasıniakı di/gjuı bütünleşmesi. Var slmannanlaT. L^yku bastırdıkça, gıt- •im soguk su/a yüzümü yıkadım. So- luna ctek üayairr»alîyım... ölüm önce- sinde tMryaşiadam... Kişı yaşamak- tan bıkar mı? Sanrnam! Ana canına kı- yanlarE nedensli? AlbertCamus ca- ha kıyrnanm tekçıKa-yol olduğunu mu söyterd? Karşmda şeftali ağacı. Sayısız an kıprsşoordaian arasında. An değıl di- yor bir'dost, sınekjniş. Her birı koca- man br uçak. So-knazlarmış insanı, ısınriarnış! Şe^aJi ağacı bağnna bası- yor hepsinı. Kendinden bir şeyler ven- yor. Doğada bıreycilik yok! Herkes her şeyden payıru aiıyor Çocukluğumun erik ağacım anımsıyoaım. Bozdoğan Kemeri'nm bıtbği yerdeydi bahçemiz. Kjyu çıKnğınm mce ses/nı duyar gıbı- yim. Üçerikaâacı vardı, bır dedut.Ba- bam ve arkadaşlan dut ağacının altın- EVET/HAYIR OKTAYAKBAL Bir Haziran Saöahında. da akşam sofrasını kuraıiardı, Phılıps radyonun hoparionj pencereden sar- krtılır, ağacın dalına bağlanırdı. En çok Yesari Asım'ın şarkılan mı çalınırdı? "Hısarfı kız. Aşkım Yeniköy sahili der- yasını sardı" gibi... Gecelen uykum ka- çınca, özellikle yalnızhk satlerinde 1930'lara dönenm. Bır masal dünyası gıbi geliro günler. "Babam anrıem evi- mız" der ZÎya Osman. "Bahçem çıt- lemb/klerim " der Sonra "Sizler rüya mıydınız? Sizler yaşadınız mı?" diye sorar kendi kendine... Yaşam budur işte! Arılar, ağaçlar. uzaktan gelen çocuk sesleri, radyodan duyulan hazın birhava. "Yalnızlıkpay- laşılmaz, payjaşılsayalnızlık olmaz" di- ye yazmıştı Özdemir Asaf... Öyfean- lar olur ki dünyadan koparsınız. Kendı iç derinliğınıze inersınız. Bir başka ev- rendır orası. Binlerce anının zamanla renk, bıçım değıştırdiği bir bılınçaltı de- nizi. Kendtnizi de tanıyamazsınız o yoz- laşmış anı kınntılan arasında. Bu ben miyım? Ben mıydım? Bunca yanılgıya nas/ldüştümdiyenbırikinci"s/z"çıkar karşınıza... "Yalnızlık Bana Yasak" di- ye boşuna yazmadım. Hemen bir insan, biruğraş. bir dış etken ıle ile- _, tışımlYalnızlıktakişininiçınden baş- ka "sizler doğar. Hepsı de sızı suç- layan 'siz'ler! Neden hep üzücü olaylar, olgular, anlardır bilinçaltının bir yerlerinde sıkışmış kalan, bir •• türiü yitıp gitmeyen... Oysa mutlu, güzel anılar da var! Onlar ınsanın yanına yaklaşmaz ya da yaklaştınlmaz. Ölüm uzaktan uzaktan seslenır gibıdir, Necatigil'ce!.. Kaçmak kalabalıklara, seslere, ıçkılere... llkyaz ya gelır ya ge/mez! Yaz ıse ha var ha yok! Mevsimler de kanştı. Yer- yüzu değiştı. Ama sürüp gıden güzel şeyler de var. Şiir gibi... Şiir eskımiyor. Şairler ölmuyor. Birı kapsa da dün- yadan yerını bır başkası aiıyor. Binler- ce yıldır sankı bır tek şair gelmiş gibi.'.. İşte, 16. yüzyılda yaşamış Japon şaıri Onrtsura, ıçimizden biri. ben ya da sız... Bakmış yapraklara, zamanın akıp geçışıne, bizler gıbi konuşmuş: "Biryaprak daha düştü I Hep böy- leyürüyoryaşam I GeçiyorilleINe yap- sam." NecatigıTın dostluğuna, sıcak ses- lenişme stğınınm bu yalnızlık anlannda... Bır avuntu venr. Bir boşvermişlik... "Gittikçe kararan bu dünyadan Canım, siz de bu şekılde gidıniz" ("Senin Adın Aşk" adlı kitaptan) ssi" Klima alırken sormayı unutmayın., • İyonizasyon yöntemiyle havayı temizleyen plasma özeifiği var mı? • Hızli serînlik özefliği var mı? • Nem aîma özelliği var mı? • Sessîz çalışıyor mu? • Ücretsiz yerinde keşif yapriryor mu? • Ücretsiz tam montaj yapılıyor mu? • 3 yı! garantisi var mı? • 10 yıl boyunca yedek parça bulabilme garantisi var mı? • 540 noktada satış sonrası "servis hizmeti" var mı? • Her îhtiyaca cevap veren genîş ürün gamı var mı? • Türkiye'nîn her noktasında size ulaşabıüyor mu? • Peşin fiyatına 10 taksitle mi? ^ftv b«o com tr UzaklardaAtatürk Sevgisi... Adnan BİNYAZAR T ürk insanı, güven bunalı- mının yarattığı kötümserlik- le. "Politikacmın ağzından doğm laf çıkmaz" sözünü sık sık kullanmaya başladı. Son günlerde bir politikacı, "Yurtdı- şında ildnci bir Tüıîdye doğuyor" dıye- rek bu kuraJı bozdu. Insanımız. yurtdı- şındayeteneğini göstererek. birölçüde de olsa, Türkiye'\i gerçek ve çağdaş yü- züyle tarutmavı başanyor. En başta. ış- ten anlamayan kişilerin yerel yönetim- Jerden aldıkian desteklerle kurduklan, daha çok a kahvehane"nitelikli göster- melik dernekler, yerini, yetkın kişilerin yönetiminde, üretici kültürel kurumla- ra bırakıyor. Bu kuruluşlann bır ayağı- nın Türkiye "de olması olurrüu bir gelış- medir. Melbourne'da, Türk kültürünün AvustraJya"da tarunması yolunda çahş- malar yapan Türidje KüJtür Enstirüsü bunun başanlı bir örneğidir. Yurtdışında, yerleşilen ülkenin dış- laması, Türkiye'nin destekten yoksun bırakması, başkalanndan bir şey bek- lemenin boş bir duş olduğunu öğretmiş- tir insanımıza. Bu bilinçJe, başka ülke- leri yurt tutanlar, kendi yağıyla kav- rulmayı bildi, birey olarak gücünün sı- rurlannı kavradı. Kişiliğinin yapısını iç güveniyle kurmuş birey, başkalanna bel bağlama yanılgısına düşen kalaba- lıktan üstündür. Melbourne'da birara- ba atölyesinde gördüklerim beni şa- şırttı. Onü arkası belirsız, yamuk yu- muk. hurdadan beter bir arabayı alı- yorlar, bır hafta içinde otoyollarda ya- nşa çıkacak duruma getiriyorlar! Ço- ğu pas içinde Mehmetler, Aliler. Mus- tafalar... Başlannda ancak ofuzunda bir Türk delikanlısı ^ ^ ar. Atölyede yer- li yabancı onlarca kişı çalışıyor. Bır gi- rişimcinin çabasıyfa. hiç yoktan yirmi oruz kişiye iş saglanmış. Kullanılabi- lecek durumdaki bir arabanın hurdaya çıkanlıp çürümeye bırakılmasının dün- yayı ne oranda kirlettiği göz önünde bu- lundurulursa. araba sağaltıcılann nasıl bir iş başardıklan daha iyi anlaşılacak- tır. Bu tasarrufçu rutumun üretımi kös- tekleyeceğıni savunanlar var. Oysage- reksiz yere üretilmiş her araç dünyanın giderek tüketilmesıne yol açıyor. 0nun için, üretileni ömürlü kılmaİda insan, gelecefini giiven altına alacaktır. Bir gün, üretim fazlalığı insanı boğulacak duruma getirecek. dünyamız bu hızla kirlenirse, yüzyıllar sonra, belki de bir- çok teknik aracı yok etme planlan ya- pılacaktır. ÇevTebilimciler, tehlike çan- lannı bugünden çalıyorlar. Kenned\' iktıdara geldiğinde halka bir şey vaat etmedi, yalnızca şu soru- yu yöneltti: "Amerika'nın size ne ya- pacağını beldemeyin, sizin Amerika'va ne kazandıracağînızı düşünün!" Son elli yıldır toplumu bin vaatle oyalayan politikacılann, vaatçilerin büyüsüne kapılanlann bu çağnnın anlamını iyi kavTamalan gerekir. Ülkelerine karşı el- lerinden bir şey gelmediğini ileri sür- mek durağan toplumlara özgü bir tu- tumdur. Ozanın "Bilcürrüevebalbizde- dir" dediği gibi, biz halkız; bunun bi- lincinde olursak, her işin bizde başla- dığuıı, bizde biftiğini görürüz. Melbo- urne'da, Sydney'de, halkın yaranna açılmış yapılann dışuıda deniz kıyı- sında tek yerleşim yerine rastlanmıyor. Bizde ise kıyılar en başta devletin res- mi kurumlannca işgal altına alınmış- tır. Halk isterse, siyasal gücüyle, yar- gı yoluna başvurarak kıyılardan istedi- ği gibi yararlanmayı başaramaz mı? Girişimcilik, var olan koşullara bağ- lanıyor. Oysa, koşullar kendiliğinden doğmaz, onu jaratmak gerekir. Melbo- urne'da yıllarca önce, babasının işye- rinde çalışan İbrahim Şahin'le on yıl sonra, bir tekstil fabrikasının yönet- meni olarak karşılaşınca. onun, koşul- lan kendine göre nasıl biçimledığini gör- düm. Ulaştığı aşama. bir çekirdekten dallı budakh bir ağaç üretmekti. Ulus- lararası bir sempozyumda şunlan söy- lüyor: "BizJerbundanoruzyılönceira- demiz dışında. anne ve babalanmız ta- rafından eUerinden rufularak, iki yıl içinde para kazaıup dönmek üzere, di- 11,dini, sosv^lyapısu kısacası her şeyi bi- ze yabancı olan bir ülkeye günJer süren uzun bir vokuluktan sonra ulaşan, bir anda düsiz duruma düşen, dolayısı>1a havata sıfirdan başla>an işçi çocuklan- yız. Okul su-aJannda 'hindi Türkler" (Ingilizcede hindi anlamma gelen rur- ke> ile ülkemizin adı 1 urkey'in yazunı ayıudır) diye bizlerle alay edildi. Hor görüJdük. Fakat hiçbir zaman güçlü bir ulusun çocuğu olduğunıuzu unut- madık." ibrahim Şahin'i "şahin" yapan, Ata- türk'e beslediği bû'yük sa>gı.. Ankara'ya hergeüşinde ilk işi, elin- de çiçeklerle .Ajııtkabır'de Atatürk'e saygılannı sunmak... Atafürk'e ilişkin anılannı anlatırken gözleri yaşanyor. "Paınuk alımı için Karaçi'ye gitmiş- tim. Görüşeceğün kişJJerAMJstrahaiı sa- narak beninıJepekiigiknmediler. Türk olduğumu aniaymca beni dostça seiam- ladılar.' Türkler şanslı birulus'dijesö- ze başladılar. Toplantı salonundan toz toprak içindeki yolu göstererek, Bak, biz konfor içındeyız, ama sokaklarda hâlâ kağnılar dolaşıyor. Sizin Ata- türkünüz vardı, ülkenizi başkalanna gü- \enmeden kalkındırdı. Biz Ingilizlere güvendik, halimizi görüyorsun!' dedi- ler." "S>dne\ 'de, kaldığun otelden toplan- (na gitınek üzere taksi çağırdım. Şofbr Bangladeşüydi. Türk olduğumu aıüa- \inca. 'Atatürk ü çok seviyorum. Ge- İışmış, güzel bir ülke olarak Türkiye've hayTanlık duyuyorum. llkokuldan üni- versiteye, Atatürk konusu işlenir biz- de. Fakat. geçenlerde üç Türk bindi arabama. Ben. hoşlanacaklannı düşü- nerek Atatürk'ten söz açınca hep bir ağızdan onu körülemeye başladılar Düş kınklığına uğradım. Neredeyse onlan yan yolda indirecektim. Onlar başka Türk mü?' diye sordu. Ben, yurt- taşlanmızı küçük düşürmemek için, onların Atatürk'ü anlayanıadıklannı, ona bütün uluslann saygı duyduklan- nı söyleyince, 'Size teşekkür ederim, beni rahatlattınız. iyi ki sizinle karşı- laşmışım!' dedi. Para vermek için efi- mi cebime götürünce, Ben Atarürkü seven bir insandan para almam!' dedi. Şoförün bu tutumugözlerimi yaşartnuş- tı. O he> ecanJa cep telefonumu takside unutmuşum. Taksi merkezineteiefon et- tim. Şoför, 'Gel aV demedi. telefonu toplantj yerine kendisi getirdi" Türkiye'de kımi korkaklar üç beş al- kışın büyüsüne kapılarak Atatürk'ü üs- tü örtülü sözlerle aşağılamaya kalkar- ken, ülkemızden on sekiz bin kılomet- re uzakta. Avustralya'da Şahin, Bang- ladeşli şoför, Atatürk'e sahip çıkıyor... Atatürk'e dil uzatanlara ibret olsun! Türbancılarda Vicdan Varsa... ZaferKARALAR öykücü Ülkemizde son yıllarda bir "türban sa\aşı'' yaşanmaktadır. Türkiye. şimdi- lik hukuksal yollardan bu savaşı ka- zanmış bulunmaktadır. Tarihi tersin- den okuyup bu savaşın kaybedilmesi ha- linde neler olabileceğinekısaca bır göz atalım: Dinci partılerle birlikte kimi sağcı parriler türbanın "inanç gereği" takıl- dığı yalanını gerçekmiş gibi savunuyor- lar. Oysa rürbanın. "Siyasal İslanun simgesi'' olarak kullanıldığını dünya âlem biliyor. Ve "dinsel bir sünge" ola- rak kullanıldığına değgin, Avrupa in- san Haklan Mahkemesi'nin, Anayasa Mahkemesi'nin kesinleşmiş kararlan var. İnsanlann kılık kıyafetiyle uğraş- manın demokrasi ile bağdaşmadığını ileri süren ve bu mantıkla kamusal alanlarda türban takılmasmın serbest olmasını isteyenler salt "Siyasai İs- lamcüar" değildir. Ne yazık ki sayı- lan az da olsa, üniversitelerden, basın- dan. sivil toplum örgütlerinden bazı en- tellerin de bu görüşte olduklarını bi- liyoruz. Sözü fazla dolandırmadan "türban sa\Tinuculan"'nın asıl amaçlannın ne ol- duğuna gelmek istiyorum. Türban, söy- lenegeldiği gibi basit bir başörfüsü de- ğildir. Türban, laik Cumhuriyerimize ve Atatürk de\Tİmlerine karşı sistemli ola- rak sürdürülen savaşın araçlanndan bi- ridir. Bir an için, okullarda kız öğren- cilerin, kamusal alanlarda çalışan ka- dınlann türban takmasına izin verildi- ğini düşünelim. Ardından hangi istek- lerle karşımıza çıkacaklannı görme- mek için kör olmak gerekir. En kısa za- manda, isteyenler inancı gereği çarşaf giyebilmeli diyecekler. Bu da yetmez, de\let dairelerinde, okullarda, toplu ta- şıma araçlannda. eğlence yerlerinde, parklarda kadın ve erkeklerin ayn bö- İümlerde oturmasını isteyecekler. Bu da yetmez, kadınlar iş hayatından elini eteğini çeksin, evinde orurup çocuk yapsın diyecekler. Taaki, özledikleri çağ dışı yaşam biçimini, -İran'da, Afganis- tan'da. Arap Şeyhlikleri'nde olduğu gi- bi- Türkiye'de de gerçekleştirinceye kadar bu isteklerınin ardı arkası kesil- meyecektir. Oyle bir Türkiye, uygarlığa. çağdaş- lığa veda etmiş demektir. Cmmet dö- nemi başlarsa o başörtüsü yobazlannın nasıl pişman olacaklan da açıkça orta- dadır. Bu nedenle bu karanîık inattan vazgeçsinler.. K L İ M A SARIYER SÜLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEIV Dosya No: 2002 340 Mahkememızın 24.5.2002 tarih. 2002 340 esas, 2002 590 karar sa>ılı ılamı ıle Sa- nyer, Bahçeköv. Cılt 14, Hane 91 "de nüflısa kayıtlı Mustafa ile Ayşe'den olma 1932 d.lu Zehra Çımen'ın hacır altına alınarak eşı Alı Çımen'in \ası atandıği ılan olunur. Basın: 34346 PENCERE Alaturka Avrupacılık Alafrangalığı... Cumayı cumartesiye bağlayan gece çoğu tele- vizyonda açıkoturum vardı.. Konu: AB.. Tartışmalar gece yarısını aştı, neredeyse saba- hın körüne dek sürdü. Kanaldan kanala atlayıp zıp- layarak ve zaplayarak tümünü dikizlemek keyifliy- di... Sonuç?.. AJafrangalığa özenen alaturkalıkla AB'ye girmek tutkusu hepimizde ağır basıyor. • Alafranga ne demek?.. Alafranga saat.. Alafranga aptesane.. Alafranga müzik.. Avrupalı olmaya özenen züppeye ya da kadına da alafranga denir.. Şimdi biz fena halde Avrupalı olmaya kendımizi kaptırdık; ama, bunu öykünme gibi yapıyoruz; işin aslına astanna bakınca rengi değişiyor... Ne oluyor?.. Alaturka!.. AB'ye girişimiz altı kaval üstü şişhane biryapay siyasete dönüştü. • TV'lerde düzenlenen AB açıkoturumlarında söz alan çoğu kişinin hali tavrı alaturkaydı... Tartışma adabı alaturkaydı... Nasıl?.. Sözü aldın mı, saldıracaksın.. Karşındakini dümdüz etmeye kalkışıp ipliğini pa- zarlamak için atıp tutacaksın.. Sözü karşındakı aldı mı, dinlemezgöruneceksın, yanındakiyle konuşup sıntacaksın.. Konuşanın sözünü keseceksin.. Sıra ona geldi mi, o da senın sözünü kesip pos- ta koymaya başlayacak... Kesişeceksiniz.. Kimse kimseyı dinlemeyecek.. Herkes birden konuşacak,. Bu nedenle bir sürü televizyonda kurgulanan bir sürü açıkoturumdan hiçbir şey anlaşılamayacak.. Sonuç: Sıfıra sıfır, elde var sıfır olacak... • AB'ye girıp alafranga olmak hevesinin bir alatur- ka yanı da bezırgân hesabı ve şamatası: - Abi kapağı bir AB'ye atalım, Allah seni inan- dırsrn zengin olacağız!.. - Yabancı sermaye kapıda bekliyor; hele birgi- relim, bizi paraya boğacaklar!.. - Giremezsek biteriz, yok oluruz, çökeriz, dağı- lırız, parçalanırız, üçüncü sınıfAsya ülkesine dö- neriz, ayakta duramayız... Necati Doğru geçen gün köşesinde sormuştu: "En pislenmişler neden en Avrupacı?" Peki, en temiz oianlarAsyacı, Afrikacı, Amerika- cı, Avustralyacı mı?.. Yok canım.. En temiz oianlar Anadolucu!.. • Alafranga tuvalete 'klozet' derler; alaturka tuva- let ise ortası delik bir mermerdir; birincisine oturu- lur, ikıncisinde çömelmek gerekir... A/afrangada otururken Türk'ün kendisini Avru- palı sanması alaturkalıktan başka şey değil... KOOPERATtF, SİTE APARTMAN YONETtMLERl SORUMLULUK^AR SORUNLAR-ÇÖZÜMLER Yazan: Av. Dr. Metin ŞEKERCİOĞLU (Hukukçuya veyöneticilere mutlaka gerekecek bu kitabı mutlaka ahnız. Şimdi almıyorsanız bu duyuruyu saklayımz.) Memurlar \e memurlar gıbi cezalandınlan kooperatıf vönetıcı. memurlannm Türk Ceza Vasası na göre suç \ e cezalan 1163 Sayılı Kooperatıfler Yasası'na göre Tûrk Ceza Vasası dışındakı suç evlemlerı \e cezalan nelerdır? Yönetıcı \e memurlann hukuksal (ödence) sorumluluklan, vanı kooperatıf ortaklan ve kat malıklenne verdıklen zararlan ödetmenm >ollan nelerdir1 Kooperatıf. sıte >e apartman yönetıcılennden hesap sormanın >öntemlen. toplantılann onemı. kooofratiflerde liste usulü seçimin ayık mlamavla >apılmaiinın \ asa\ a a\ kırılığı. Kooperatıf ortaklanmn ve kat malıkJennjn görevlen ve sorumluluklan. katılım ve ınceleme eksıklıklen. görev almamalan. sıtelerden fıkra gıbi) aşanmış öykû. sonı. yonımlar. Bılerek Katılım. Bılerek Konusma. Toplumumu/a Gerekli ^ alansa. Dtmokratik. Sos\al Y apının Gt'lijmesi Ifin Öneriier. Yasa lasansı ve tekJ/flenyle buniara ıljşkm dûşünceler. konut kooperatiflennın ışletme ve vönetim kooperatıfıne dömjşum ışlemlen. donüşüm yapmanın faydalan. Yasa metinlen. donü^um yapmış toplu vapı anasözleşme örneği. yönetun planı ömeğı. 192 Yargıtav karan. jorumlar. doktora tezı ve 25 yıllık kooperatıfdene\ımı bılgılenvle 300 Sajfa 16.000.000 TL. KİTABI NASIL ALABtURStlNİZ? /l; guttlerindt hergio saat 16.00 -18.00. cumartesi sut 10.00'dan !3.00'e kadar) \cıbadem Cad. Huknkçular Site Çar;ısı No: 27-28 KADIKÖ\ adresindea alınıbilir. Bilgi rçi» Tel: (0 216 339 99 94 Siparij içi«: Telefoolar 0 216 340 22 2} ıTel«ekrMer) 0 216 339 2 7 63 (fsksl E-mail: sekerciogiu hir.com Sipari; \erenlere aını bedelle ödrmeli posMlanıyor. TLTIK GENÇIİĞtNE HİZMET \14KFI Vbide-i Uürrivet Cad. Tek Ilan 220/3 !jı,li-l-lanbul Tpl: 0212 296 49 II / 0212 296 49 12 TÜRK GENÇLİĞÎNE HİZMET VAKFI GENEL KLTILL ÇAĞRISI Valdınıızın Olağan Genel Kunıl toplantısı aşağıdakı günderale, lstaobul Tek- mktnnersitesı.MaçkaSosvalTesıslen'nde, II 06 20O2SalıgÜBÜsaatl5.0O'te vapılacaktır. Yeterlı çoğunluk 5a|laDamadı|ı (akdsrde 2 toplantı. çoğunJuk aranmaksızın 18.06.2002 Salı günü saat 15 OO'te Istanbul Teknik Ünnersıtesı. Vlaçka Sosyal Jestskn'ntk vapılacaktır Sa>in vakıf ûyelennın toplantıva katılmalaruıı dılenz. T G H \ Yönetun Kunılu adma Başkan A. Hüsamettın CANÖZTÜRK GÎTVDEM: 1. Açılış ve saygı dunışu, 2. Dıvan seçımı. 3. Yönetım Kurulu başkanunran konuşması. 4. Gyelık baş\ıırulannın görüşülmesı, 5 Yönerım \e Denetım Kurulu raporlaruıın okunması. 6. Raporlann gdnişütaesı vekurullanr aklanması. 7 Bûtçe tasansınm görüşülmesı ve karara baglanması. 8. Y'önetım Kurulu ve Denetım Kurulu asıl \e yedek üyelennın seçımı. 9 Dılekler ve kapanış
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle