14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9UFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2002 PAZAR 0 PAZAR YAZILARI Kapıdakihangi 'Omhuriyet^Mk. yayınlardan, NOVA dergisinin son sananda, 21 Nisan depremi- - pardon - cııruurbaşkanlığı seçimlerirain sürpriz ikinci aiy aşın sağcı ve milliyetçd Jcan-Marie Lc Pes r e simgeledifi "virüse" (Yine mi politika deneyin Iütfen! Söz... Bundan sonra yaz boyu hıt Fransız siyaseti yok. Bug^in 41 milyon Fraısız seçmen, 8456 - rekor - aday arasından 57' milletvekili belirlemek iizere sandık baana çağnlı. tlkturda seçiın bölgelerinde yü;de 50'nin üsründe oy alarmayan adaylar ara»ında, 16 Haziran'daki ikiaıci turla sıyasi iktdînn kesinkes yansı belirlenecek. Haıılatahın iktidann öteki yansı neredeyse tekbışma Cumhurbaşkanı.... ) karşı savaş açnıs, "angaje", ancak farkl* kesimlerden gerçlerle söyleşiler vardı. "Meye angajesiniz" sonsanu gençler ılginç bir ıryumla "Yaşam'a" diy? yanıthyorlardı. Bir ınanç, bir ideoloji, bir pari veya herhangi bir örgüte değil, doğrudan "Yaşam'a" bağlılık... Hiçbir bıçimde genelleme niyetimiz olmayan bu tespite galiba aynı kaynakta bulunan bir başka anlamlı ifadeyi eklemekte yarar var: "Geçenlerde kapryı bir 'RepubHc Killer - Cumhuriyet Canisi veya - Fransızcanın eherdiği bir keBme oyunuyla - Cani Cumhurtyet' çakh. Ama 'Marianne' (1789 Fransız Devrimi'nin sinıgesi meçhol kadm figürü) açmadL Bravo!"... Bravo. Bravo da, ya açarsa?... Hem kapıda ne işi var? Evvelki gün "Avrupa'nın üsründe bir hayalet dolaşryor_."du... Dün o hayaletler karabulul hatta karabasan olup Avrupa'nın hatta dünyanın ümüğüne çöktü. Nice Cumhuriyetler Cani, nice Caniler Cumhuriyet oldu... Bugün biz en azından buralarda bütün o "karalardan- kâbuslardan" anndık sanırken, yine kapılan çaldılar. Hem de bu gidişle yalnızca kapının dışında kalmakla kalmayacaklar. kapıyı çalarak içeri girecekJer. Biliyoruz sizin PARIS UGUR HÜKÜM oralarda çoktan yatak odasına yerleştiler. Ancak dışardan bakanlar ne derse desin, siz Marianne'nın tek çıplak göğsüne kanıp. "Vıchy serüvenine'' rağmen onun direniş geleneğini kolay kolay yitireceğini sanmayın. Evet, Avrupa'nın üstünde yine karabulutlar yoğunlaştı. îskandinav'ından, Latin'ine, kıtanındört bucağında milliyetçilik, mutlakiyetçilik, baskıcı eğilimler "BberaF ambalaj ve "modernci ve güvenfikçi" üslupla gündemimize oturuverdi. Fransa da bu rüzgârlardan nasibini almakta. "Nereye kadar?" Şimdilik tünelin çıkışı gözükmüyor. Neyseki etraf "alacakaranhk" sayılır henüz... lyimserler için yazalım: 1991 'de Fransızlann yüzde 43'ü "LePen vuTisü"nün bulaşhrdığı çirkefliklerden biri, (pek de orijinal sayılmaz sizin oralarda da adına "ya sev ya terk et" diyorlar !!!) u milli tercih w ten yanaymış. Örneğin, iş verirken Fransız ohnayanlara "öncelik tanımama" ilkesi diyebileceğımiz bu utangaç faşizan tavır, son kamuoyu araştırmalanna göre ancak yüzde 23 rağbet görüyormuş. Veya ölüm cezasmdan yana olanlann oranı yüzde 9'a düşmüş. Veya AB karşıtı "miffiyetçiler'' yüzde 11 'e inmiş. Fazla değil 5 yıl önce Fransızlann yüzde 35'i göç-göçmen fikrini topyekûn reddederken, bu oran şimdilerde yüzde 27 civanndaymış. Peki, saygın Le Monde gazetesinin geçen hafta yayımladığı nefis bir dosyayla vurguladığı "Le Pen'lesen kafalar" nedir? Bu "entel panik" nereden kaynakJanıyor? Cumhurbaşkanhğı seçimleri sonrası kurulan Belçika=10 Irkçılık = 0Türkiye'de olduğu gibi Bekika'da da her yerde futbjl rüzgân esiyor. Hayat Belçika'nın Dünya Kupası maçlanna endekslenmiş durumda. Bu ülkenin maçlannın olduğu 4, 10 ve 14 Haziran da tatile çıkan eleman sayısı hıç de azımsanamayacak boyuta ulaştı. Çalışanlann çoğuna ise işyerleri büyük ekranda maçlan ızleme olanağı sağhyor. Okullar önlem alıp zaten kaytaracak olan öğrenciiere okulda ya da birlikte bir yerlere gidip maç izleme seçeneİderini sunuyorJar. H grubunun ilk karşılaşması olan Japonya- Belçika maçı öncesi. Tokyo'da düzenlenen ve yüzlerce işadamı, politikacı ve Prens Phiüp ve Prenses Mathilde'ın katıldığı, -Belgium Lifestyle Gala Night" etkınlığınde -çikolata ve bira ülkesi" olarak tanınan Belçika, kendini bir "moda ülkesi" olarak sundu. Biz Belçikalı Türkler şanslı sayılınz. Dünya Kupası'nda iki takımımız var. Her ne kadar ikisi de ilk maçlannda umduklannı bulamadılarsa da.biz yine de umut etmeye devam ediyoruz. Türkiye 2-1 'lik Brezilya yenilgisiyle kupaya merhaba derken Belçüca, Japonya karşısında bizleri hayal kınklığına uğratarak 2-2'lik beraberlikle yetinmek zorunda kaldı Belçika H grubunda birinci. Türkiye ise C ^ - ^ — ^ — grubunda ikinci olarak tur atlarsa bir sonraki eleme maçında Belçika, Türkiye ile eşleşecek. 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Türkiye'ye son maçını kaybederek elenen Belçika'nın bazı futbolculan ve bazı Belçikalılar, bir sonraki turda özellıkle Türkiye ile eşleşmek istiyorlar. Böylesi bir senaryonun gerçekleşmesi halinde takım sayunızı bire indirmek zorunda kalacağız \e doğal olarak Türkiye'yi destekleyeceğiz. Futbol rüzgânnın esmesini olumlu yönde değerlendirerek ırkçılık rüzgânna set çekmek isteyen "Eşit Haklar ve Irkçıbkla Mücadele Merkezi", karşılaşmaların yayımlandığı devlet televizyonuna verdiği ve sık sık yayımlanan reklamlarda "Belçika = 10, Irkçılık = 0" sloganıyla Belçikahlan uyanyor. Siyaset bilimci Jan Jagersın Res Publica dergisinde yayımlanan parti içi demokrasi değerlendirmesi. bu uyanmn gerekli olduğunu bir kez daha gösterdi. Lıbarellerin ve Yeşillerin 10 üzerinden 9. Hıristiyan Demokratlar'ın 10 üzerinden 8. Sosyalistlerin ise 10 üzerinden 7 aldığı BRÜKSEL ERDÎNÇ UTKU "Uyelerin karar almaya kanhmı ve parti içi demokrasi" konusunda, ırkçı Flaman Bloku (Vlaams Blok) partisinin 10 üzerinden 1.7 alarak sınıfta kalması, kimse için sürpriz olmadı. Parti genel başkanı Frank Vanbecke. "Demokrasi bir devlet yönetim biçimidir, parti ya da dernek yönetim biçimi değil" diyerek değerlendirmeye karşı çıktı. Belçıkalılann yaptığı gibi, gazeteye ırkçı içerikli e-mail gönderen gence e- mail'i yasaklamakla bu sorun çözülmüyor. îsterse bin kez tekrarlansın "Belçika = 10, Irkçıhk = 0" gibi basit bir sloganla beyinlerdeki ırkçılık mikrobunun temizlenmesi zor. Bu konuda "Önce Tûrkçe oyunlar sahneleyerek geniş kitlelere ulaşıp f ürkieri tiyatroya gelmeye abşüracağız. Uzun vadede hedefimiz ise Türk yazarlannın yapıtiarmı Belçika dillerine, Belçikab yazartan ise Türkçeye çevirip sahnelemek. Böylece iki toplunıun birbuierini daha iyi tanımasına katioda bulunmak istiyoruz" diyen, iki yıldır sürdürdükleri sabırlı çalışmalarla ve sergiledikleri iki 1\ırgut Ozakman oyunuyla ("Ah Şu Gençler!" ve "Töre") beğeni toplayan amatör Anadolu Tiyatro Grubu gibi farklı çabalara gereksinim var. ADD bünyesinde yeşeren Anadolu Tiyatro — ^ ^ — Grubu'nun yönetmeni Mesut Arslan. "Amacnnız tiyatro yapmak. Bunu yaparken de insanlanmızı, gençkrimizi ve asıl geleceğhniz olan çocaklanmıa eğiendirmek, düşündürmek, duygulandırmak, eğitmek ve biKnçlendirip güzei bir Türkçeye sahip olmalannı sağlamaktır. Böylece bizler bir "DÜNYA İNSANI" oimaya daha emin adımlaria yaklaşmış olunız" derken yerinde saptamalarda bulunuyor. Bu "kültür ve sanat etkinükleriy le tedavi" biçimi, ırkçılık mikrobuna karşı da kullanılabilecek etkili bir araç. Bu mücadeleyi, "Töre"de, profesyonel oyunculan kıskandıracak kadar iyı oynayan, ikinci kuşak Belçikalı Türklerden nene rolündeki Meryem Bayram ve Zühre'yi canlanduan Esra Cengiz gibiler kazansın. Diğer oyuncular Dflek, Ece, EKf, Enis, Ezgi, Fadik. Farma, Mustafa, Sebahattin ve Zehra'nın emekleri boşa gitmesin. Kültür ve sanatın çevreye yaydığı karşıhklı anlayış ve hoşgörü havasından -ırkçılar da dahil- herkes nasibini alsın. Hiçbir ülke ırkçıhkla maç yapmak zorunda kalmasın! erdincutka@yahoo.com ASKER VE MÜLTECİ - ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage'uı ziyaretiyle Hindistan ve Pakistan arasmdaki gerilim "biraz azalmış" olsa da, sınır bölgesinden kaçan mülteciler için geri dönüş hâlâ çok uzak bir olasınk. Cammu'dan 30 km. mesafedeki R.S.Pusa"daki mülteci kampında kalanlar için, son günlerde iki ülke arasındaki gerilimin düşmüş olması bir şe> ifade etmrvor. Hatta onlar büyük oiasıhkla, Pakistan DevletBaşkanı PervezMüşerrerin dün yapüğı "sa> aş riski çok az" açıklamasmdan ya da ABD Savunnıa Bakanı Donald Rumsfeld'in gclecek çarşamba Pakistan'a ve persembe de Hindistana yapacağı ziyaretkrden haberdar değillcr. (Fotoğraf: AP) bir aylık geçici hükümeti beş yıla çevirmek için en acil önlemlerin başına polisiye tedbırlen koyan "reklamcr Başbakan Jean- Pierre Raffarin ve arkadaşlan, 7 gün sonra sandıktan tek iktıdar çıkabilmenin garantisini bu eğilimlerde anyor. 5. Cumhuriyetin (1958) anayasal ruhundaki cumhurbaşkanı - hükümet uyumu ilkesini, mutlak güce dönüştürmenin yolu aranıyor. Cumhurbaşkanlığı, Senato, belediyeler-yerel idareler, çok sayıda üst kurumda ıktıdan elinde tutan sağ. "yönetim ahengP sloganıyla, "Cumhurbaşkannğı Çoğunluğu için Birfik - UMP" adh yeni bir oluşumla kendı içindeki liberal sağ UDF'ye bile tahammül edemiyor. Le Pen'e oy verenlerin yüzde 35"ının yok olduğu ileri sürülen işçi sınıfindan, yüzde 40'nın işşizler suufından gelmesini doğru değerlendirip gelir vergisini 5 yılda yüzde 30 düşürme sözleri veriliyor. 3 hafta önce Le Pen'e karşı "Curnhuriyet(çilik) Ükeleri" adına kütlesel biçimde Chirac'a oy veren sola karşı, Chirac aşın sağ seçmenı UMP'sine oy vermeğe çağınyor. UMP ise bırçok taşra kentinde Le Pen'cilerle işbirliğine hazırlanıyor... NOVA dergisi "yaşama angaje" gençlere "poütik ilkyardnn çantaJannda" neler olduğu sorusunu yöneltmiş. Başka bir deyışle "Çıkışı - şimdilik - gözükmeyen tünelde yanınızda neler taşırsınız?" Yanıtlardan örnekler: Kitap olarak; "Jacques Prevert - Sözcükler", "George Onvell - Hay^anlar Çiftögi'". "Ray Bradbury - Fahrenheit 451", "Marguerite Vourcenar - Açık Gözler", "Simone de Beauvoir - ,\nılar", "Zola'nm Rougon-Macquart dizisi", "Pafrick Süskind - Güvercin", "Raymond Qeuneau - Mavi Çiçekler", "Borges'in Hikâyeteri"... Albüm olarak; "Charüe Haden - Liberation Music Orchestra", "Art EnsemUe of CbJcago", "Koçani Orkestar", "Miles Davis", "Herbie Hancock", "Anouar Brahim - Astrakan Caf?", "Air - Mrgin Suicides","Janis JopHn", "Georges Brassens", "Leo Ferre", "Noir Desir", "Zebda"... Film olarak: "Chartie Chapün- Diktatör", "Emir Kusturica - Kara Kedi Ak Kedi", "Manuel Poirier - \Vestera", "Nikita Mikhalkov - Urga", "Jean-Luc Godard", "VVlm VVenders", "Dmid Lyuch". "Arthur Penn", "Aki Kaurismaki*', T ı m Burton", "Martin Scorsese", "Jean-Pierre Jeunet"... Kapılar açık, hangi "Cumhuriyet" gelirse gelsin... Gençlerin nasılsa tünelden çıkıncaya kadar herkese okuyacak, söyleyecek, gösterecek malzemesi, yann için yeterli unu, şekeri, yağı var... Tarih helvasını elbirliğıyle yeniden hazırlayacağız... ugur.hukumfaparis.com Dostlar Danimarka'yı alışverişte görecek Lise yıllanmda okulumuzun voleybol takımı için yapılan seçmelere katılan bir çocuk, voleybol takımında oynamak için şart olarak de\amlı servis ahnak istediğini, devamlı seniste durursa ancak oynayabileceğini söyleyerek hepimizi güldürmüş ve tabii ki takıma alınmamışh. Onümüzdeki ay başında Avıoıpa Birliği (AB) dönem başkanlığını de\Talacak Danimarka, bana bu arkadaşımızı hatırlattı. Danimarka AB'ye üye. ama kendine tanınan bazı muafiyetlerle bu üyelik devam ediyor. Türkıye'nin AB üyeliği için çok önemli bir dönemeçte dönem başkanlığını üstlenecek olan Danimarka, bugünlerde hummalı bir çalışma içinde. Bu çahşmanın iki amacı var: Birincisi, AB zine toplantılan esnasında yapılacak toplu gösterilerin çığnndan çıkmasını engellemek için alınacak önlemleri belirlemek. îkincisi de diplomatik ve siyasi alanda prestij kaybetmeden ama hiçbir şey de yapmadan nasıl bayrağı bir sonraki ülkeye de\Tedeceklerinin bir yolunu buhnak. Özellikle bu ikincısi, ağır bir iddia ve suçlama gibi gelse de AB-Danimarka ilişkilerinin yakın tarihine bakıldığmda ve geçen kasım ayında yapılan genel seçimler öncesindeki bazı sıyasi söylemler hatırlandığında, Danimarka'nın bu başkanlık dönemini "dostlar ahşverişte görsün" mantığıyla geçiştireceği şüphesine kapıhnadan edemiyor insan. Danimarka'nın başkanlık üstleneceği onümüzdeki 1 Temmuz'dan başlayarak 31 Aralık'a kadar geçecek olan sürede 10 üye ülke ile üyelik görüşmeleri tamamlanacak, Türkiye'ye bir tarih \ erilip verilmeyeceği \eya verilecekse bu tanhın ne olacağı belirlenecek. Özellikle birliğin genişleme sürecinın damgasını \-uracağı bu dönemde başkanlık edecek olan ülkenin ne kadar ve nasıl bir AB üyesi olduğuna bakalım.'l992yılında Maastricht Anlaşması için yapılan halkoylamasında yüzde 51 'lik çoğunluk. anlaşmayı reddetti. Bunun üzerine başlayan belirsizlik dönemi sonunda ertesi yıl yapılan Edinburgh Zin'esi'nde Danımarka'ya dört ayncalık tanındı ve ülkenin AB üyeliğinin devanu sağlandı. 1998'de yine mikroskobik bir çoğunlukla KOPENHAC •Jt- Amsterdam Anlaşması'na evet diyen Danimarkalılar 2000 yılında Euro için sandık başına gittiler ve Euro'ya hayır dediler, yine çok küçük bir çoğunlukla. Ortak savunma, ortak para birliği, polis işbirliği ve birlik vatandaşlığı alanlannda muaf olan, halkının yansınm AB üyeliğine karşı olduğu bir Danimarka, işte onümüzdeki dönemde AB'nin geleceğini belirleyecek. Üstüne üstlük bunu AB'ye tamamen karşı olan yabancı düşmanı Danimarka Halk Partisi'nin desteğiyle kurulmuş muhafazakâr-liberal bir hükümetle yapacak. Hükümete dışandan destek veren yabancı düşmanlan, kendi politikalan karşısında en büyük tehdit olarak uluslararası anlaşmalan ve AB'yi göriiyorlar, zira AB'nin uygulamaya çahştığı ortak sığınmacı ve göç politikalan Danimarka'nın sıla sıkıya kapattığı kapılannı açmasa bile aralamasını gerektirecek. Bizim için kolay anlaşabilecek bir örnek vermek gerekirse; işbaşmda bulunan hükümet, geçen hafta sonunda bir yabancılar yasasını SADİ TEKELİOĞLU parlamentodan geçirdi. Bu yasada yeralan maddelerin hemen hemen hepsi Danimarka'ya yabancılann girmesini imkânsız hale getirdiği gibi halen ülkede bulunan yabancılann da birçok sosyal hakkını gasp etmeye yönelik. Şimdi ben merakla, özellikle anadilde eğıtim ve yayın konusunda Danimarka Başbakanf nın ülkemiz yetkililerine hangi yüzle isteklerde ve dayarmalarda bulunacağını merak ediyorum. Zira adı geçen yabancılar yasası, yabancı düşmanlannı mutlu kılmak, onlann hükümete desteğinin devamını sağlamak için Danimarka'da yaşayan göçmenlerin çocuklanna verilen anadili derslerini de kaldırdı. Yine iktidann büyük ortağı olan liberal Venstre Partisi'nin sözcüsü geçen günlerde Ankara Anlaşması'nın Danimarka'da yaşayan Türklere, kendilerine verilen sosyal ödenekleri Türkiye"de kesin dönüş yapmalan halinde de almalanna olanak sağlayan yeni şeklüıi iptal etme çağnsında bulundu. Hem AB üyesi olacaksınız hem de bu birliğin gerekli gördüğü uygulamalardan işinize gelenlere uyacaksınız. Bu da de\amlı servis atarak \oleybol oynamaya benziyor. Kuşlann konmadığı kurşun kral Takvimler bahann gelişini 21 Mart diye müjdelese de Berlin'de kasımda başlayan kış, nisandan önce yakamızı bu-akmaz. Derken, sıradan bir kış gecesi, aniden 20-25 derece daha sıcak bir günle buluşur, bizler de bir gün içinde paltodan, yanrh kollu atletlere terfi ederiz. Sündürülmüş bir kışın yaşandığı Berlin"de, güneş halimize acıdığından, birden ısıtır kenti. Bize bahan yaşatmadan gelen yaz, kendini birkaç gün sonra geri çeker. Bu yıl ise değişiklik yapan mevsimler, önceliği yaza vermeden yavaş yavaş bahan getirdi ve uzun süre alıkoydu. Mayıs ortalannda bastıran sıcaklar bızi bazen göllere firlattı, bazen de kestane ağaçlı bira bahçelerine. Leylak ve ıhlamur kokulan eşliğınde, mangalda sosis ve birayla geçen saatlerde, çocuklar ya göllerde serinlediler ya da bahçelerde taş toprakla oynayıp kömürcü çu-ağına döndüler. ^__ Berlin'de mayıs ve haziran aylan göl, bira bahçeleri, bol yeşil ve çiçek dışında güneşten bağımsız olarak kuşkonmazı da getirir. 24 Haziran'da ekin süresi dolan kuşlann konmadığı bu nadide sebze, Berlin'in her yerine konar. Kuşkonmaz yüzyıldtr çok önemli bir sebzesi Alman mutfağuırn. Kurşun kral. Bazen yeşil, bazen beyaz, eğer fırtınaya maruz kalmışsa^tepesi BERLIN BANU BtRTEK eflatunumsu. Kurşun kralın iki aylık hükümdarlığı, şehirde değişikliklere yol açar. ^ _ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ Restoranlarda "spargePsiz (kuşkonmaz) bir menü düşünülemeyeceği gibi, pazarlarda da çoğu tezgâh yerini kasa kasa kuşkonmazlara bırakmak üzere, iki aylık mecbun izne çıkanlmıştır. Çorbasının dışında. genellikle haşlanan kuşkonmazın, özel tenceresi bile var. Tomurcuğu andıran tepesi daha hassas olduğundan, boylamasına girebileçeği tencerede, her yeri eşit haşlanabilsin diye. Genelde ızgara etlerin yanına, üzerinde Hollanda sosu ve salatayla servis yapılan kuşkonmaz; bağu-saklan çalışhran ve tüm kış vücutta toplanan toksinleri dışan atmamıza yardımcı, harika bir kültür sebzesi. Bu kültürlü sebzenin tarihçesi 5000 yıl öncesine, Mısır'a dayanıyor. Kraliyet ailesi mezarlanndaki fresklerde. kuşkonmaz demetleri resmedilmiş. Antik Yunan'da ilaç yapımında kullanılmasuıın ardından, Romalılar sebze olarak keşfedip kültürleştirmiş. Kuşlan üzerine kondurmayan bu kültürlü sebze, ardından ttalyanlann masasuıda yer almaya başlamış. Almanya'ya geliş tarihi kesin bilinmiyor. Romalılann ya da Haçlı seferlerinden dönen askerlerin getirdiği sanılıyor. Burada da uzun süre ilaç yapımında kullanılmış. Sebzelerin kralı. aşçısına göre bir sürü kraliçe ile flört ettiği mutfaklardan tabaklanmıza teşrif ederken bizler de kesenin ağzını alışıbnışın dışında açmak zorundayız. tlkokulda, tanm alanında kendine yetebilen 7. ülke olduğumuzu îığrenmiştik. Sanınm Turgut Ozal yönetimiyle buna da veda ettik. Şark kökenlı kuşkonmaz, Türkiye'de adı unutulmak üzere bir taş plak sanatkân, oysa buralarda süper star. _
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle