Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9UFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2002 PAZAR
0 PAZAR YAZILARI
Kapıdakihangi 'Omhuriyet^Mk. yayınlardan, NOVA dergisinin son
sananda, 21 Nisan depremi- - pardon -
cııruurbaşkanlığı seçimlerirain sürpriz ikinci
aiy aşın sağcı ve milliyetçd Jcan-Marie Lc
Pes
r
e simgeledifi "virüse" (Yine mi politika
deneyin Iütfen! Söz... Bundan sonra yaz boyu
hıt Fransız siyaseti yok. Bug^in 41 milyon
Fraısız seçmen, 8456 - rekor - aday arasından
57' milletvekili belirlemek iizere sandık
baana çağnlı. tlkturda seçiın bölgelerinde
yü;de 50'nin üsründe oy alarmayan adaylar
ara»ında, 16 Haziran'daki ikiaıci turla sıyasi
iktdînn kesinkes yansı belirlenecek.
Haıılatahın iktidann öteki yansı neredeyse
tekbışma Cumhurbaşkanı.... ) karşı savaş
açnıs, "angaje", ancak farkl* kesimlerden
gerçlerle söyleşiler vardı. "Meye angajesiniz"
sonsanu gençler ılginç bir ıryumla "Yaşam'a"
diy? yanıthyorlardı. Bir ınanç, bir ideoloji, bir
pari veya herhangi bir örgüte değil, doğrudan
"Yaşam'a" bağlılık... Hiçbir bıçimde
genelleme niyetimiz olmayan bu tespite galiba
aynı kaynakta bulunan bir başka anlamlı
ifadeyi eklemekte yarar var: "Geçenlerde
kapryı bir 'RepubHc Killer - Cumhuriyet Canisi
veya - Fransızcanın eherdiği bir keBme
oyunuyla - Cani Cumhurtyet' çakh. Ama
'Marianne' (1789 Fransız Devrimi'nin sinıgesi
meçhol kadm figürü) açmadL Bravo!"... Bravo.
Bravo da, ya açarsa?... Hem kapıda ne işi var?
Evvelki gün "Avrupa'nın üsründe bir hayalet
dolaşryor_."du... Dün o hayaletler karabulul
hatta karabasan olup Avrupa'nın hatta
dünyanın ümüğüne çöktü. Nice Cumhuriyetler
Cani, nice Caniler Cumhuriyet oldu... Bugün
biz en azından buralarda bütün o "karalardan-
kâbuslardan" anndık sanırken, yine kapılan
çaldılar. Hem de bu gidişle yalnızca kapının
dışında kalmakla kalmayacaklar. kapıyı
çalarak içeri girecekJer. Biliyoruz sizin
PARIS
UGUR
HÜKÜM
oralarda çoktan
yatak odasına
yerleştiler. Ancak
dışardan bakanlar
ne derse desin, siz
Marianne'nın tek
çıplak göğsüne
kanıp. "Vıchy
serüvenine'' rağmen
onun direniş geleneğini kolay kolay
yitireceğini sanmayın. Evet, Avrupa'nın
üstünde yine karabulutlar yoğunlaştı.
îskandinav'ından, Latin'ine, kıtanındört
bucağında milliyetçilik, mutlakiyetçilik,
baskıcı eğilimler "BberaF ambalaj ve
"modernci ve güvenfikçi" üslupla
gündemimize oturuverdi. Fransa da bu
rüzgârlardan nasibini almakta. "Nereye
kadar?" Şimdilik tünelin çıkışı gözükmüyor.
Neyseki etraf "alacakaranhk" sayılır henüz...
lyimserler için yazalım: 1991 'de Fransızlann
yüzde 43'ü "LePen vuTisü"nün bulaşhrdığı
çirkefliklerden biri, (pek de orijinal sayılmaz
sizin oralarda da adına "ya sev ya terk et"
diyorlar !!!)
u
milli tercih
w
ten yanaymış.
Örneğin, iş verirken Fransız ohnayanlara
"öncelik tanımama" ilkesi diyebileceğımiz bu
utangaç faşizan tavır, son kamuoyu
araştırmalanna göre ancak yüzde 23 rağbet
görüyormuş. Veya ölüm cezasmdan yana
olanlann oranı yüzde 9'a düşmüş. Veya AB
karşıtı "miffiyetçiler'' yüzde 11 'e inmiş. Fazla
değil 5 yıl önce Fransızlann yüzde 35'i
göç-göçmen fikrini topyekûn reddederken, bu
oran şimdilerde yüzde 27 civanndaymış. Peki,
saygın Le Monde gazetesinin geçen hafta
yayımladığı nefis bir dosyayla vurguladığı "Le
Pen'lesen kafalar" nedir? Bu "entel panik"
nereden kaynakJanıyor?
Cumhurbaşkanhğı seçimleri sonrası kurulan
Belçika=10
Irkçılık = 0Türkiye'de olduğu gibi
Bekika'da da her yerde
futbjl rüzgân esiyor. Hayat
Belçika'nın Dünya Kupası
maçlanna endekslenmiş
durumda. Bu ülkenin
maçlannın olduğu 4, 10 ve
14 Haziran da tatile çıkan
eleman sayısı hıç de
azımsanamayacak boyuta
ulaştı. Çalışanlann çoğuna
ise işyerleri büyük ekranda
maçlan ızleme olanağı
sağhyor. Okullar önlem alıp
zaten kaytaracak olan
öğrenciiere okulda ya da
birlikte bir yerlere gidip
maç izleme seçeneİderini
sunuyorJar. H grubunun ilk
karşılaşması olan Japonya-
Belçika maçı öncesi.
Tokyo'da düzenlenen ve
yüzlerce işadamı, politikacı
ve Prens Phiüp ve Prenses
Mathilde'ın katıldığı,
-Belgium Lifestyle Gala
Night" etkınlığınde
-çikolata ve bira ülkesi"
olarak tanınan Belçika,
kendini bir "moda ülkesi"
olarak sundu.
Biz Belçikalı Türkler şanslı
sayılınz. Dünya Kupası'nda
iki takımımız var. Her ne
kadar ikisi de ilk
maçlannda umduklannı
bulamadılarsa da.biz yine
de umut etmeye devam
ediyoruz. Türkiye 2-1 'lik
Brezilya yenilgisiyle
kupaya merhaba derken
Belçüca, Japonya karşısında
bizleri hayal kınklığına
uğratarak
2-2'lik
beraberlikle
yetinmek
zorunda kaldı
Belçika H
grubunda
birinci.
Türkiye ise C ^ - ^ — ^ —
grubunda
ikinci olarak tur atlarsa bir
sonraki eleme maçında
Belçika, Türkiye ile
eşleşecek. 2000 Avrupa
Futbol Şampiyonası'nda
Türkiye'ye son maçını
kaybederek elenen
Belçika'nın bazı
futbolculan ve bazı
Belçikalılar, bir sonraki
turda özellıkle Türkiye ile
eşleşmek istiyorlar. Böylesi
bir senaryonun
gerçekleşmesi halinde
takım sayunızı bire
indirmek zorunda kalacağız
\e doğal olarak Türkiye'yi
destekleyeceğiz.
Futbol rüzgânnın esmesini
olumlu yönde
değerlendirerek ırkçılık
rüzgânna set çekmek
isteyen "Eşit Haklar ve
Irkçıbkla Mücadele
Merkezi", karşılaşmaların
yayımlandığı devlet
televizyonuna verdiği ve sık
sık yayımlanan reklamlarda
"Belçika = 10, Irkçılık = 0"
sloganıyla Belçikahlan
uyanyor. Siyaset bilimci
Jan Jagersın Res Publica
dergisinde yayımlanan parti
içi demokrasi
değerlendirmesi. bu
uyanmn gerekli olduğunu
bir kez daha gösterdi.
Lıbarellerin ve Yeşillerin
10 üzerinden 9. Hıristiyan
Demokratlar'ın 10
üzerinden 8. Sosyalistlerin
ise 10 üzerinden 7 aldığı
BRÜKSEL
ERDÎNÇ
UTKU
"Uyelerin karar almaya
kanhmı ve parti içi
demokrasi" konusunda,
ırkçı Flaman Bloku
(Vlaams Blok) partisinin 10
üzerinden 1.7 alarak sınıfta
kalması, kimse için sürpriz
olmadı. Parti genel başkanı
Frank Vanbecke.
"Demokrasi bir devlet
yönetim biçimidir, parti ya
da dernek yönetim biçimi
değil" diyerek
değerlendirmeye karşı çıktı.
Belçıkalılann yaptığı gibi,
gazeteye ırkçı içerikli
e-mail gönderen gence
e- mail'i yasaklamakla bu
sorun çözülmüyor. îsterse
bin kez tekrarlansın
"Belçika = 10, Irkçıhk = 0"
gibi basit bir sloganla
beyinlerdeki ırkçılık
mikrobunun temizlenmesi
zor. Bu konuda "Önce
Tûrkçe oyunlar
sahneleyerek geniş kitlelere
ulaşıp f ürkieri tiyatroya
gelmeye abşüracağız. Uzun
vadede hedefimiz ise Türk
yazarlannın yapıtiarmı
Belçika dillerine, Belçikab
yazartan ise Türkçeye
çevirip sahnelemek. Böylece
iki toplunıun birbuierini
daha iyi tanımasına katioda
bulunmak istiyoruz" diyen,
iki yıldır sürdürdükleri
sabırlı çalışmalarla ve
sergiledikleri iki 1\ırgut
Ozakman oyunuyla ("Ah
Şu Gençler!" ve "Töre")
beğeni toplayan amatör
Anadolu Tiyatro
Grubu gibi farklı
çabalara
gereksinim var.
ADD
bünyesinde
yeşeren Anadolu
Tiyatro
— ^ ^ — Grubu'nun
yönetmeni
Mesut Arslan. "Amacnnız
tiyatro yapmak. Bunu
yaparken de insanlanmızı,
gençkrimizi ve asıl
geleceğhniz olan
çocaklanmıa eğiendirmek,
düşündürmek,
duygulandırmak, eğitmek
ve biKnçlendirip güzei bir
Türkçeye sahip olmalannı
sağlamaktır. Böylece bizler
bir "DÜNYA İNSANI"
oimaya daha emin
adımlaria yaklaşmış
olunız" derken yerinde
saptamalarda bulunuyor.
Bu "kültür ve sanat
etkinükleriy le tedavi"
biçimi, ırkçılık mikrobuna
karşı da kullanılabilecek
etkili bir araç. Bu
mücadeleyi, "Töre"de,
profesyonel oyunculan
kıskandıracak kadar iyı
oynayan, ikinci kuşak
Belçikalı Türklerden nene
rolündeki Meryem Bayram
ve Zühre'yi canlanduan
Esra Cengiz gibiler
kazansın. Diğer oyuncular
Dflek, Ece, EKf, Enis, Ezgi,
Fadik. Farma, Mustafa,
Sebahattin ve Zehra'nın
emekleri boşa gitmesin.
Kültür ve sanatın çevreye
yaydığı karşıhklı anlayış ve
hoşgörü havasından
-ırkçılar da dahil- herkes
nasibini alsın. Hiçbir ülke
ırkçıhkla maç yapmak
zorunda kalmasın!
erdincutka@yahoo.com
ASKER VE MÜLTECİ - ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage'uı ziyaretiyle Hindistan ve Pakistan arasmdaki gerilim "biraz
azalmış" olsa da, sınır bölgesinden kaçan mülteciler için geri dönüş hâlâ çok uzak bir olasınk. Cammu'dan 30 km. mesafedeki R.S.Pusa"daki
mülteci kampında kalanlar için, son günlerde iki ülke arasındaki gerilimin düşmüş olması bir şe> ifade etmrvor. Hatta onlar büyük oiasıhkla,
Pakistan DevletBaşkanı PervezMüşerrerin dün yapüğı "sa> aş riski çok az" açıklamasmdan ya da ABD Savunnıa Bakanı Donald Rumsfeld'in
gclecek çarşamba Pakistan'a ve persembe de Hindistana yapacağı ziyaretkrden haberdar değillcr. (Fotoğraf: AP)
bir aylık geçici hükümeti beş yıla çevirmek
için en acil önlemlerin başına polisiye
tedbırlen koyan "reklamcr Başbakan Jean-
Pierre Raffarin ve arkadaşlan, 7 gün sonra
sandıktan tek iktıdar çıkabilmenin garantisini
bu eğilimlerde anyor. 5. Cumhuriyetin (1958)
anayasal ruhundaki cumhurbaşkanı - hükümet
uyumu ilkesini, mutlak güce dönüştürmenin
yolu aranıyor. Cumhurbaşkanlığı, Senato,
belediyeler-yerel idareler, çok sayıda üst
kurumda ıktıdan elinde tutan sağ. "yönetim
ahengP sloganıyla, "Cumhurbaşkannğı
Çoğunluğu için Birfik - UMP" adh yeni bir
oluşumla kendı içindeki liberal sağ UDF'ye
bile tahammül edemiyor. Le Pen'e oy
verenlerin yüzde 35"ının yok olduğu ileri
sürülen işçi sınıfindan, yüzde 40'nın işşizler
suufından gelmesini doğru değerlendirip gelir
vergisini 5 yılda yüzde 30 düşürme sözleri
veriliyor. 3 hafta önce Le Pen'e karşı
"Curnhuriyet(çilik) Ükeleri" adına kütlesel
biçimde Chirac'a oy veren sola karşı,
Chirac aşın sağ seçmenı UMP'sine oy
vermeğe çağınyor. UMP ise bırçok taşra
kentinde Le Pen'cilerle işbirliğine
hazırlanıyor... NOVA dergisi "yaşama
angaje" gençlere "poütik ilkyardnn
çantaJannda" neler olduğu sorusunu
yöneltmiş. Başka bir deyışle "Çıkışı -
şimdilik - gözükmeyen tünelde yanınızda
neler taşırsınız?" Yanıtlardan örnekler:
Kitap olarak; "Jacques Prevert -
Sözcükler", "George Onvell - Hay^anlar
Çiftögi'". "Ray Bradbury - Fahrenheit 451",
"Marguerite Vourcenar - Açık Gözler",
"Simone de Beauvoir - ,\nılar", "Zola'nm
Rougon-Macquart dizisi", "Pafrick
Süskind - Güvercin", "Raymond Qeuneau
- Mavi Çiçekler", "Borges'in Hikâyeteri"...
Albüm olarak; "Charüe Haden -
Liberation Music Orchestra", "Art
EnsemUe of CbJcago", "Koçani Orkestar",
"Miles Davis", "Herbie Hancock",
"Anouar Brahim - Astrakan Caf?", "Air -
Mrgin Suicides","Janis JopHn", "Georges
Brassens", "Leo Ferre", "Noir Desir",
"Zebda"... Film olarak: "Chartie Chapün-
Diktatör", "Emir Kusturica - Kara Kedi
Ak Kedi", "Manuel Poirier - \Vestera",
"Nikita Mikhalkov - Urga", "Jean-Luc
Godard", "VVlm VVenders", "Dmid
Lyuch". "Arthur Penn", "Aki
Kaurismaki*', T ı m Burton", "Martin
Scorsese", "Jean-Pierre Jeunet"...
Kapılar açık, hangi "Cumhuriyet" gelirse
gelsin... Gençlerin nasılsa tünelden
çıkıncaya kadar herkese okuyacak,
söyleyecek, gösterecek malzemesi, yann
için yeterli unu, şekeri, yağı var... Tarih
helvasını elbirliğıyle yeniden
hazırlayacağız...
ugur.hukumfaparis.com
Dostlar Danimarka'yı alışverişte görecek
Lise yıllanmda okulumuzun voleybol
takımı için yapılan seçmelere katılan bir
çocuk, voleybol takımında oynamak için
şart olarak de\amlı servis ahnak istediğini,
devamlı seniste durursa ancak
oynayabileceğini söyleyerek hepimizi
güldürmüş ve tabii ki takıma alınmamışh.
Onümüzdeki ay başında Avıoıpa Birliği
(AB) dönem başkanlığını de\Talacak
Danimarka, bana bu arkadaşımızı
hatırlattı. Danimarka AB'ye üye. ama
kendine tanınan bazı muafiyetlerle bu
üyelik devam ediyor. Türkıye'nin AB
üyeliği için çok önemli bir dönemeçte
dönem başkanlığını üstlenecek olan
Danimarka, bugünlerde hummalı bir
çalışma içinde. Bu çahşmanın iki amacı
var: Birincisi, AB zine toplantılan
esnasında yapılacak toplu gösterilerin
çığnndan çıkmasını engellemek için
alınacak önlemleri belirlemek. îkincisi de
diplomatik ve siyasi alanda prestij
kaybetmeden ama hiçbir şey de yapmadan
nasıl bayrağı bir sonraki ülkeye
de\Tedeceklerinin bir yolunu buhnak.
Özellikle bu ikincısi, ağır bir iddia ve
suçlama gibi gelse de AB-Danimarka
ilişkilerinin yakın tarihine bakıldığmda ve
geçen kasım ayında yapılan genel seçimler
öncesindeki bazı sıyasi söylemler
hatırlandığında, Danimarka'nın bu
başkanlık dönemini "dostlar ahşverişte
görsün" mantığıyla geçiştireceği şüphesine
kapıhnadan edemiyor insan.
Danimarka'nın başkanlık üstleneceği
onümüzdeki 1 Temmuz'dan başlayarak
31 Aralık'a kadar geçecek olan sürede
10 üye ülke ile üyelik görüşmeleri
tamamlanacak, Türkiye'ye bir
tarih \ erilip verilmeyeceği
\eya verilecekse bu tanhın ne
olacağı belirlenecek. Özellikle
birliğin genişleme sürecinın
damgasını \-uracağı bu
dönemde başkanlık edecek
olan ülkenin ne kadar ve nasıl
bir AB üyesi olduğuna
bakalım.'l992yılında
Maastricht Anlaşması için yapılan
halkoylamasında yüzde 51 'lik çoğunluk.
anlaşmayı reddetti. Bunun üzerine
başlayan belirsizlik dönemi sonunda ertesi
yıl yapılan Edinburgh Zin'esi'nde
Danımarka'ya dört ayncalık tanındı ve
ülkenin AB üyeliğinin devanu sağlandı.
1998'de yine mikroskobik bir çoğunlukla
KOPENHAC
•Jt-
Amsterdam Anlaşması'na evet diyen
Danimarkalılar 2000 yılında Euro için
sandık başına gittiler ve Euro'ya hayır
dediler, yine çok küçük bir çoğunlukla.
Ortak savunma, ortak para birliği, polis
işbirliği ve birlik vatandaşlığı alanlannda
muaf olan, halkının yansınm AB üyeliğine
karşı olduğu bir Danimarka, işte
onümüzdeki dönemde AB'nin geleceğini
belirleyecek. Üstüne üstlük bunu AB'ye
tamamen karşı olan yabancı
düşmanı Danimarka Halk
Partisi'nin desteğiyle kurulmuş
muhafazakâr-liberal bir
hükümetle yapacak. Hükümete
dışandan destek veren yabancı
düşmanlan, kendi politikalan
karşısında en büyük tehdit
olarak uluslararası anlaşmalan
ve AB'yi göriiyorlar, zira
AB'nin uygulamaya çahştığı ortak
sığınmacı ve göç politikalan
Danimarka'nın sıla sıkıya kapattığı
kapılannı açmasa bile aralamasını
gerektirecek. Bizim için kolay
anlaşabilecek bir örnek vermek gerekirse;
işbaşmda bulunan hükümet, geçen hafta
sonunda bir yabancılar yasasını
SADİ
TEKELİOĞLU
parlamentodan geçirdi. Bu yasada yeralan
maddelerin hemen hemen hepsi
Danimarka'ya yabancılann girmesini
imkânsız hale getirdiği gibi halen ülkede
bulunan yabancılann da birçok sosyal
hakkını gasp etmeye yönelik. Şimdi ben
merakla, özellikle anadilde eğıtim ve yayın
konusunda Danimarka Başbakanf nın
ülkemiz yetkililerine hangi yüzle isteklerde
ve dayarmalarda bulunacağını merak
ediyorum. Zira adı geçen yabancılar
yasası, yabancı düşmanlannı mutlu
kılmak, onlann hükümete desteğinin
devamını sağlamak için Danimarka'da
yaşayan göçmenlerin çocuklanna verilen
anadili derslerini de kaldırdı.
Yine iktidann büyük ortağı olan liberal
Venstre Partisi'nin sözcüsü geçen
günlerde Ankara Anlaşması'nın
Danimarka'da yaşayan Türklere,
kendilerine verilen sosyal ödenekleri
Türkiye"de kesin dönüş yapmalan halinde
de almalanna olanak sağlayan yeni şeklüıi
iptal etme çağnsında bulundu. Hem AB
üyesi olacaksınız hem de bu birliğin
gerekli gördüğü uygulamalardan işinize
gelenlere uyacaksınız. Bu da de\amlı
servis atarak \oleybol oynamaya benziyor.
Kuşlann konmadığı kurşun kral
Takvimler bahann gelişini 21
Mart diye müjdelese de Berlin'de
kasımda başlayan kış, nisandan
önce yakamızı bu-akmaz. Derken,
sıradan bir kış gecesi, aniden
20-25 derece daha sıcak bir günle
buluşur, bizler de bir gün içinde
paltodan, yanrh kollu atletlere
terfi ederiz. Sündürülmüş bir
kışın yaşandığı Berlin"de, güneş
halimize acıdığından, birden ısıtır
kenti. Bize bahan yaşatmadan
gelen yaz, kendini birkaç gün
sonra geri çeker. Bu yıl ise
değişiklik yapan mevsimler,
önceliği yaza vermeden yavaş
yavaş bahan getirdi ve uzun süre
alıkoydu. Mayıs ortalannda
bastıran sıcaklar bızi bazen
göllere firlattı, bazen de kestane
ağaçlı bira bahçelerine.
Leylak ve ıhlamur kokulan
eşliğınde, mangalda sosis ve
birayla geçen saatlerde,
çocuklar ya göllerde
serinlediler ya da bahçelerde
taş toprakla oynayıp
kömürcü çu-ağına döndüler. ^__
Berlin'de mayıs ve haziran
aylan göl, bira bahçeleri, bol
yeşil ve çiçek dışında güneşten
bağımsız olarak kuşkonmazı da
getirir. 24 Haziran'da ekin süresi
dolan kuşlann konmadığı bu
nadide sebze, Berlin'in her yerine
konar. Kuşkonmaz yüzyıldtr çok
önemli bir sebzesi Alman
mutfağuırn. Kurşun kral. Bazen
yeşil, bazen beyaz, eğer fırtınaya
maruz kalmışsa^tepesi
BERLIN
BANU
BtRTEK
eflatunumsu.
Kurşun kralın
iki aylık
hükümdarlığı,
şehirde
değişikliklere
yol açar.
^ _ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ Restoranlarda
"spargePsiz
(kuşkonmaz) bir menü
düşünülemeyeceği gibi,
pazarlarda da çoğu tezgâh yerini
kasa kasa kuşkonmazlara
bırakmak üzere, iki aylık mecbun
izne çıkanlmıştır. Çorbasının
dışında. genellikle haşlanan
kuşkonmazın, özel tenceresi bile
var. Tomurcuğu andıran tepesi
daha hassas olduğundan,
boylamasına girebileçeği
tencerede, her yeri eşit
haşlanabilsin diye. Genelde
ızgara etlerin yanına, üzerinde
Hollanda sosu ve salatayla servis
yapılan kuşkonmaz; bağu-saklan
çalışhran ve tüm kış vücutta
toplanan toksinleri dışan
atmamıza yardımcı, harika bir
kültür sebzesi. Bu kültürlü
sebzenin tarihçesi 5000 yıl
öncesine, Mısır'a dayanıyor.
Kraliyet ailesi mezarlanndaki
fresklerde. kuşkonmaz demetleri
resmedilmiş. Antik Yunan'da ilaç
yapımında kullanılmasuıın
ardından, Romalılar sebze olarak
keşfedip kültürleştirmiş. Kuşlan
üzerine kondurmayan bu kültürlü
sebze, ardından ttalyanlann
masasuıda yer almaya başlamış.
Almanya'ya geliş tarihi kesin
bilinmiyor. Romalılann ya da
Haçlı seferlerinden dönen
askerlerin getirdiği sanılıyor.
Burada da uzun süre ilaç
yapımında kullanılmış.
Sebzelerin kralı. aşçısına göre bir
sürü kraliçe ile flört ettiği
mutfaklardan tabaklanmıza teşrif
ederken bizler de kesenin ağzını
alışıbnışın dışında açmak
zorundayız.
tlkokulda, tanm alanında kendine
yetebilen 7. ülke olduğumuzu
îığrenmiştik. Sanınm Turgut
Ozal yönetimiyle buna da veda
ettik. Şark kökenlı kuşkonmaz,
Türkiye'de adı unutulmak üzere
bir taş plak sanatkân, oysa
buralarda süper star. _