23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2002 PAZAR KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Jolhen Sandig'le 'Bedenler', Schaubühne, dans ve tiyatro üzerine uvar yıkıldıktan sonra...AYŞEEMELMESCt Buyılkitstanbul Tiyatro Festıvali'nde Schaubühne yapınu bir d a n s gösterisi de yer akt: "Bedetler." Schaubühne am Lehnıner Platz (Lehniner Meydanı 'ndaki Schaubühne) 1*60 sonrasnda gerek AJman, gerekse Avrupa tıyairosuna damgasını vurmuş topluluklardan biri. Schaubühne'nin tarihinde iki önemli dönüm noktası var: Münih'teki Kammerspıele Oyatrosundan 1968'de yaptığı Vıernam Üzerine Konuşma (P. VVeiss) adlı oyun nedeniyle uzaklaştınlan Peter Steinın 1970"te Bruno Ganz, Jutta Lampe, Edith Clever, Michael König gibı oyuncularla bırlikte, sanat yönetmeru olarak Schaubühne'ye gelmesi ve kolektif bir yönetim anlayışı oluşturması; ikincisi ıse, 1981 "de Lehniner Platz'taki üç salonlu, çok geniş teknik olanaklara sahip, yenı binaya geçilmesı. Stein'ın 1986'da aynlmasmın ardından, Almanya'ıun bu öncü kurumunda 1999 yılında da köklü bir değişim yaşandt ve yeni bir ekıp, yetıi bir tiyatro anlayışıyla birlikte göreve geldi. Bu yıl îstanbul Tiyatro Festıvali'nde sunulan "Bedenler" (Körper) bu yeni yönetimin ilk gösterisi olması açısından da ayn bir önem taşıyor. Koreograf, yönetmen Sasha VValtz'la birlikte Schaubühne'nin dans bölümünü yöneten Jolhen Sandig'le u Bedenler"ı, dansı \ e tiyatroyu konuştuk. TİYATRODA BEDENLER DİLE GELİNCE Yeni bir dönüşüm- Okuyueulanmıza sanat yaşanu- nızdan söz edebiKr misiniz? JOLHEN SANDIG - 1990 da. duvaryıkıldıktan sonra, Berlin de bir kültür merkezi kurdum. Ismi, îbra- rüce'de "açıkkonuşmak.'" anlamına Tachelles'di. Doğu ve Batı Ber- lin\ien sanatçılanbuluşturan, tiyat- ro, müzık, atölye çalışmalan yapı- lan, film gösterilen bir gençlik mer- keziydi. 1992'de Sasha VValtz'la ta- nıştıktan sonra, birlikte bagımsız bir dans topluluğu kurduk: "Sasha VValtz and Guests." İlk gösterimiz, iç mekânlarda, oda. salon ve mut- fakta geçen üç bölümden oluşan bir trilogyaydı. Bırçok gündelik ha- yat öğesi içeren bu dans gösterisi hem çok teatraldi, hem de Berlin- lilerin yaşamlanndan alıntılar ıçe- riyordu. - Peki, Schaubühne ile ilişkiniz ne zaman ve nasıl başladı? SANDIG- 1999'da Schaubühne yönetiminde bir değişiklik olunca, öğrencilenn çalıştığı bir dans bölü- mü oluşturuldu. Onlarla Sasha Waltz'in birlikte yaptıklan bir ça- lışmanın ardından, Schaubühne'nin yeni yöneticisi Thomas Osterme- ier'in önerisiyle iki ekip birleşti, biz de çalışmalanmızı Schaubühne içinde sürdürmeye başladık. - Anladığım kadanyta Schaubüh- ne'de köklü bir değişiklik söz konu- su. SANDIG - Evet. Şu anda kunımun içinde tiyatro ve dans eşit ağırhklara sahip. Daha önce sadece tiyatro var- dı. Almanya'daki önem sıra- laması açısından da kökten bir değişim bu. Çünkü Al- manya'da ilk sırada opera, son- ra tiyatro, sonra dans gelir. Schaubühne'de ise şimdi dans ve tiyatro eşit önemde. Toplu- luk da olduğu gibi yenilendi. Dans ve tiyatro iç Içe - Peki dans ve tiyatro bölüm- terminbirar»agetirümesi,oyun- culuk eğitiminde bir yenilenme- ye de yol açü mı? SANDIG - Thomas Osterme- ier, Meyerhold tekniğini bilen ve buna çok önem veren bir ti- yatrocu. Örneğin sahneledıği Brecht' in "Adam Adamdır"ında beden dili çok ağırlıklı. Sasha Waltz'ın ekibinde de dansçılar sahnede konuşuyor. Yani dans ti- yatronun, tiyatro da dansın içine girmiş dunımda. - Bu >enilik okullardaki egitim sisteminde değişiklik yarattı mı? SANDIG- Buna çalışıyoruz. Za- ten "Bedenler" de böyle bir prog- ramın odak noktasında yer alıyor. Dansçılanmız ve tiyatroculanmız beden dili üzerine çok çalışıyor. Böylece riyatroculan dans tiyatro- suna. dansçılan da tiyatro sahnesi- ne sokabiliyoruz. ,\ma bu. akade- miktiyatro eğitimine girmiş değil. - SashaYValtz'den ve onun dans ti- yatrosundan da söz eder misiniz? SANDIG - Biz yaptığımıza dans tiyatrosu demiyoruz. Çünkü Sasha Waltz Amsterdam ve New York'ta bulundu, post-modern bir eğitim aldı. "Contactlmprovisation'' (Te- mas Doğaçlaması) denen teknik üzerinde yoğunlaştı. THsha Brwvn ve Merce Cunningham gibi ısimler- le çalıştı. Onun ıçin önemli olan. dansı bir konu, bir mekânla veya mi- mariyle ilişkiler üzerine kurmak. - "Bedenler" nasıl ortaya çıkû? SANDIG-Sasha, 1999; damimar Daniel Libeskind ın Yahudi Müze- si'nin açılışı için, "Diyaloglar" adı- nı verdiği bir çalışma yapmıştı. "Be- denler"deki geometrik düzenleme buradaki çalışmanın ürünü. Daha sonra insan ve bedenle ilgili bir oyun yapmak istedi. Bu gösterinin biyo-teknolojiyi, kültür ve insan- lık tarihini, bilim ve mimari konu- lannı da kapsamasını tasarlıyor- du. "Bedenler"in birçok gösterge- si var. Fragmanlardan oluşuyor. Or- neğin dansçılann kendi bedenle- riyle ilgili anlattıklan dört ayn hi- kâye var. Bir yandan bedeni mekânla bu- luşturmak söz konusu, başka bir bölümde ise ideal güzellik, ideal insan arayışı yer alıyor. Organlar, kan dolaşımı sistemi, sinir sistemi ayn ayn temalar olarak işleniyor. Yani işin içinde anatomi de var. Bu gös- teri bir anlamda bedenin, savaşı ve soykınmı da içeren tarihi. - Oyunda beden ve çıplakhk iliş- kisi nasıl ele ahnıyor? SANDIG - Daha çok doğal haliy- le beden söz konusu. Erotizmi, cin- selliği çağnştırmadan. "Bedenler" bir trilogyanın ilk bölümü. Ikinci bö- lüm olan " S " (Sensuality: duygu- sallık; Sexualty: cinsellik) ise ha- yatın kaynağını araştınyor ve ora- da cinsellik oldukça ön plana çıkı- yor. Hem hayat enerjısi, hem de ye- niden doğuş. kozmik enerji olarak. Üçüncübölüm olan "noBody"dey- se bedenin ölümünden sonra hayat nasıl sürer. ölümsüzlük nerede gi- bi arayışlar var. "Bedenler* ve "no- Body" geceyle gündüz gibi, birbir- lerini tamamlıyorlar. Umanm bu diğer iki bölümü de Istanbul'da su- nabiliriz. - Schaubühne'de hareket sözün yerini mi alıyor, ya da söz daha ge- ri plana mı anlryor? SANDIG - Bu çağda seyircilerin ve genelde sanatın bedenle ve on- dan kaynaklanan güçle daha ilgili olduğunu düşünüyorum. Ben sö- zün geriye atıldığını değil. bedenin öne alındığını söylüyorum. Sasha da söylemek istediğini daha çok bedenden yola çıkarak gelıştirme- ye çalışıyor Ve o yüzden de tema ve dili çok fazla kullanmıyor. Ama bedenin de kendine özgü bir dili var tabii. Ama bundan edebiyatın anlamsızlaştığı sonucu da çıkmama- lı. Insanın var oluşuyla ilgili soru- lan sormayı sürdürmeliyiz. Roman, şiir önemini tabii koruyor. Yapıla- nı, belki de şiir okunduğunda alı- nan hazza benzetebiliriz, seyirciler şiir okur gibı bedeni okuyorlar. Ya- ni dans şiir oluyor. Oyun böyle sah- nelendığinde seyirciyle sahneyi ayı- ran çizgi ınceliyor, sadece akıl de- ğil, duygu da işin içine giriyor. Sa- dece elit kesime değil. daha büyük bir kitleye hitap etmek istiyoruz. Bizim için asıl heyecan verici olan her seyircinin başka bir şey görme- si, yani bireysel deneyimlerin fark- hhğı. - Duvann yıkılması Bertin'in sa- nat hayatını nasıl etkiledi? Doğu Berlin'de çok önemli tiyatrolar ve dans topluluklan vardı. Onlarla bir kaynaşma oidu mu? SANDIG - Berlin'de son on yıl- da çok şey değişti. Batı Berlin bir ada gibiydi. Başlangıçta değişim ve yenilik konusunda büyük bir umut vardı. Ama şimdi o kadar heyecan yok. Yine de Berlin iyi bir yoldabence. Istanbul'da nasıl Do- ğu ile Batı buluşuyorsa, orada da Doğu ve Batı Avrupa buluşuyor. Tiyatro kendinl yenilemeli - Khfe iledşim araçlannda, med- yada yaşanan değişim, ifade ola- naklan açısından tiyatroda zor- layıcı bir değişim yarattı mı? SANDIG - Tiyatronun kendı- ni sürekli yenilemesi gerek. Tı- yatroyla dünyaya açılıyorsanız, dünyanın da değiştığini göz önünde bulundurmalısıruz. Ba- zılan sadece moda olsun diye teknolojiyi çok öne çıkanyor ve böylece tiyatronun gızini kaybedi- yorlar. O yüzden teknoloji kullanı- mında çok dikkatli olunmalı. Ti- yatro ancak kendi ta\Tinı bulduğun- da bir şansa sahip olabilir. Bence ti- yatrodaki en önemli şey seyirciyle oyun arasındaki ilişki ve duygu bü- tünleşmesi. - Schaubühne'nin önünde hâlâ kuyruklar var mı? SANDIG - Hepsınde olmuyor. Ama bazı oyunlar kapalı gışe gidi- yor. Son iki yılda en çok tutulan oyun ise "Bedenler". - Schaubühne'nin ünlü oyuncula- rının ayrıldığını söylediniz. Bunun bir etkisi okiu mu? Star tivatrosu hakkmda ne düşünüyorsunuz? SANDIG - Çok yeni ve genç bir grubumuz var. Ama beş yıl içinde onlar da çok ünlü olabilir. Bunu en- gelleyemeyiz. Bazı insanlar, örne- ğin sadece Willem Dafoe için oyun izlemeye geliyor. Tabii ki starlarda önemli. ama asıl amaç bu değil. Asıl mesele "ensemble"da, grupta. Grup tek kişiden daha önemli. - Berlin çok kültürlü ve Türklerin de oldukça yoğun biçimde yaşadığı bir kent bu durum sizin topluluğu- nuza da yansıyor mu? SANDIG - Biliyorsunuz, Kreuz- berg için Türkiye'nindördüncü bü- yük kenti denir. Şaka bir yana. şu anda 15 ayn ülkeden dansçımız var. Biri de Türk: Adnan Maral. - Benim bikiiğim dönemde Scha- ubühne'nin önemli özeDiklerinden biri deçağdaş yazariara verdiği yer- di. Peter Handke, Botho Strauss. Sam Shepard gibi önemli yazarla- nn yanısıra, O'Çasey. Wesker ve Arden gibi bazı yabancı yazarlann oyunlannı Almanya'da ilk kez sah- neleyen tiyatro da Schaubühne ol- muştu. Bu yeni dönemde çağdaş ya- zarlarla ilişkiniz nasıl'.' SANDIG - Peter Handke ve Bot- ho Strauss bizim için artık eski ku- şak. Ama Schaubühne çağdaş genç yazarlan sahnelemeyi sürdürüyor. Birkaç isim verebilirım: Roland Schimmelpfennig, Mariusvon Ma- rienburg. Jon Fosse, Sarah Kane, Richard Dresser, Biljana Srbijano- \ic. KJasik yazarlan da oynuyoruz: İbsen'in "Nora", Büchner'in "Dan- ton'un Ölümü". Shakespearein "Macbeth"i repertuvanmızda. En son 7 prodüksiyonumuzdan 5 'i çağ- daş, 2'si klasik yazarlar. * RttkındSchımmelptennıg m"lzun Zaman Ön- ce \1ayvaa"ve \lanus\on Manenburg'ım "Ateş Yüzlü"adlı oumlan Sıbel -trslan Ye}ila\ lara/ın- dan Tıırkçe 'ı e çwnlıp \htos- Bovın cmm dızısı içinde\a\vnlandı Mehma iıakıarafindanİBŞT'de enstalas\ on a^ıdıkh venı bir okıtma tıvatro'iu bı- çımınde sahnelenerek ı:le\ :c:\ le bııluştuntldu OKIMALAMBASI ENİS BATUR Birlikte Aramak Dolu yadaboş, düzgün durumda, bir filtresiz Ye- ni Harman paketi arıyorum. 1978-1980 arası Oluşum dergisinde sıkı birkaç şiıri yayımlanan Taner Ozmen'in izini anyorum. "Nanık" kavramının nereden. hangi kökten kö- kenden geldığini arıyorum. 'Kravat1a, 'Eşek'\e. 'Me/e/c'lerle, 'Patates'\e ilgi- li yakası açılmadık, kuytuda kalmış, güç erişilir bil- gi ve belge arıyorum. Yassıada kartpostalları arıyorum. Auerbach'ın, Dumezil'in Istanbul'daykençekil- miş (olabilecek) fotoğraflannı anyorum. Türkçedeünlemlı.nıdâlıdeyişler üzerine yapılmış dilbilgisi çalışmalan, dilbilimsel araştırmalar arıyo- rum. Eskı usûl cılt yapabilen sıkı bir cilt ustası arıyo- rum. Muhittin Sebati'yle ilgili, harcıâlem olmayan her turlü bilgı. belge arıyorum. iyi tipografik baskı yapabilen, zengin hurufat ka- salı basımevı anyorum. Aydın Ülken'inyapıtlarınıtanıyan, birtoparlama çalışması yapabılecek kişı ya da kişiler arıyorum. Somut bilgılerle. 'ma/zeme'yle içeriden Cem Sar portresi yazabılecek birinı arıyorum. 'Gıdıklanma' konusunda tıbbı kaynaklar anyorum. 1950 öncesı yazılmış 'amatör' seyahat kitapları, çekilmiş 'amatör' seyahat fotoğraflan arıyorum-bir antolojı çalışması ıçin. 8 mm.-16 mm. amatör kamerayla (ya da video kamerayla) çekilmiş yazar ve sanatçı fılmleri arıyo- rum. (Piknik, yaşgünü, tören filimleri de olabilir). "Edebî Meczûbin" kapsamına girebilecek, biraz ya da oldukça eksenden sapmış, yazarı tarafından kendi olanaklarıyla yayımlanmış, "Türkıye Nasıl Kurtulur?", "Daha önce Shakespeare'dim", "Ça- maşıriplerinı Dayanıklı Kılmanın Yolları", "Kocamı Öldürmekte Haklıydım" türünden kitaplar. broşür- ler arıyorum-yürüyen bir proje için. Bir sergide kullanılıp iade edilmek üzere. yanlış basılmış kitap-dergi kapaklan, LP ya da 45'lik kap- ları, afiş ya da davetıyeler arıyorum. "Kayıp Aranıyor" ılanları koleksiyoncusu anyo- rum. İki "problem" anyorum: Biri, çok zorlanarak çö- zeceğim; oburü, ne kadar zorlansam çözemeye- ceğim. iki 'yazı problemi' anyorum: İlgili olabılecek- lere duyurulur. • • • Herkes, ara sıra ya da sık sık bir şeyler arar, he- pımiz ararız. Ben, dunmadan arayanlar sınıfından sayılırım. Aradıklarım, arayışım, sonuç olarak kay- boluşumun ortasında oyalar ruhumu, beni gevşe- tir, yumuşatır. Çevremdekilere yardımcı olmaktan hoşlanırım; ama asıl, çevremden aldığım yardım- lardan beslenir, kıvanç duyanm. Genellikle, bu ya- zıda yaptığım gibi uluorta çağrıda bulunmam, bu- lunamam; dar bir çevreye yöneltirim yardım tale- bimi, bir biçimde yayılır sonra o çağrı, üçüncü ki- şiiere ulaştığı olur, onlann devreye girmesı mutlu- luğumu perçınler, yalnızlığımı azaltır. Şu Dünya'ya, şu Hayat'a karşın ayakta kalabil- menin en manalı yollarından biridir birlikte aramak. Dirimart'ta 'Şapka ve Sanaf • Kültür servisi - Rotterdam Plastik Sanatlar Merkezi ve Hollanda Şapka Platformu'nun ortak fikriyle yaratılan *Hat & Art' sergisi Hollanda, Fransa ve Amerika'dan sonra 13 Haziran 2002 Perşembe günü saat 18.00'de îstanbul Dirimart Sanat Galerisi'nde açılacak. Türkiye'de Vizonshow tarafından gerçeİdeştirilecek serginin küratörlüğünü sanat ve tasanm gibi farklı disiplinleri buluşturmasındaki öncülüğüyle tamnan Jackie Habets yapıyor. Sergi üç bölümden oluşuyor; birinci bölümde 11 şapka tasanmcısı ve 11 sanatçının ıkili çalışmalan, ikinci bölümde uluslararası şapka tasanmcılannın eserlen, üçüncü bölümde ıse heykelhraş ve takı tasanmcılannın ürettiği şapka iğnelerine yer veriliyor. (535 309 50 12) Hitrtler Belgeseli'nin çekimleri • ÇORUM (AA) - -Hıtıtler Belgeseli'nin çekimlenne başlandı. Ekip Film tarafından yapılan ve Tolga Örnek'ın yönettiği dokümanter-drama türünde olacak belgeselin çekimlen. Çorum Müzesı. Alacahöyük, Boğazkale-Hattuşa ve Ortaköy-Şapinuva'da, Gâvurkale, Kızılırmak Deltası, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Kapadokya, Ihlara Vadisi, Hasandağ, Kültepe, Eflatunpuıan, Fasıllar Anıtı, Maşathöyük, Suriye ve Mısır'da yapılacak. Istanbul'da oluşturulan bir platoda da belgeselin drama bölümleri çekilecek. îstanbul Okullarında 1000 Konser1 • ANKARA (ANKA)-Piyano sanatçısı Fazıl Say. 'Îstanbul Okullannda 1000 Konser' projesi ile ilköğretim ve lise öğrencilerini klasik müzikle tanıştırmayı ve sevdırmeyi hedefliyor. 2003 yılında yaşama geçirilmesi planlanan proje kapsamında, sezon süresince her okulda on konser verilecek. Ellıyi aşkın klasik müzik sanatçısının katılacağı etkınliklerle, öğrencilere bestecilerin ve enstrümanlann tanıtılması amaçlanıyor. Surp Giragos Kilisesi onarılıyor • DİYARBAKIR (AA) - Çe\Te ve Kültür Değerlenni Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) ve Îstanbul Ermeni Patrikhanesi işbirliğiyle, Diyarbakır Sur Beldesi'nde yer alan Surp Giragos Kilisesi'nin onanlması ve restorasyonu çahşmalanna başlandı. Kültür ve Tabiat Varlıklannı Konıma Kunılu'nca onaylanan ve yürütülmeye başlanan proje, Çekül ve îstanbul Ermeni Patnkhanesi işbirliğiyle 4 yıl önce hazırlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle