Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZtRAN 2002 PAZ/
12 PAZAR KONUGU
Rum hükümet sözcüsüMihalis Papapetru, Türkiye 'nin biryol kavşağında olduğunu söyled
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU
leyla.tavsanoglu(fr cumhuriyet.com.tr
JCıbrıs 'a çözüm buhmabilecek mi? Milyonlarca dolar değerinde
tcevabı olan bir soru bu. Masaya oturan taraflar gerçekten bir
^özüm istiyorlar- mı? Yoksa hâlâ insanları oyalıyorlar,
"Çözümsüzlük çözümdür ", siyaseti mi izliyorlar? Ya da birileri
eDnlara bu siyaseti izlemelerini mi öğütlüyor? Bu konuda kesin bir
İbilgimiz olmasa bile Kıbns, 28 yıldır çok ciddi bir soğuk savaş
yaşarken birilerinin bu "defacto " duruma gözyummalan da
herhalde anlamlı olsa gerek. Aralık 2001'deKKTC Cumhurbaşkam
Denktaş 'la Rum lider Klerides arasındayüz yüze görüşmeler ara
bölgede başladığı zaman Denktaş Bey dahil herkes 2002
Haziram 'nda (yani içinde olduğumuz ay - zaman ne de çabuk, göz
açıp kapaymcaya kadar geçiyor) mutlaka bir çözüm bulunması
gerektiğinde ısrarhydı. Ama haziran geldi, çattı. Şimdi taraflar
süreyi aralığa uzatmaktan söz ediyorlar. Eeee? Aralık da gelecek.
Sonra bu işi 2003 ün bilmem hangi ayına mı atacağız? Her neyse...
Yine Lefkoşa daydım ve bu sefer Rum tarafına doğru Ledra Palas 'u
önünden yürüyordum. Yanımda mihmandarım Doksa Psillura, az
sonra Kıbns Rum Enformasyon Dairesi 'nin kapısmdan girdik.
İkinci katta Kıbns Rum Hükümet Sözcüsü Mihalis Papapetru 'nun
bürosu var. Oraya çıktık. Papapetru bizi bekliyor. Yüzü hep güleç.
Konuşurken sürekli şakalaşıyormuş gibi bir duruşu var. Ama sözlen
hiç de öyle değil. Yine de "karşı taraf'ta Papapetru nun en
"güvercin ", en "pozitifgörüşlü"' kişilerden birisi olduğunu
söylemek mümkün. Söyleşimizden de zaten bu anlaşılmıyor mu?
Fırsatlardan iki
ülkede
yararlanabilmeli'
- Cumhurbaşkam Denktaş, doğrudan
ikitigörüşmeler arahkta başladığı
zaman hazirana kadar, en geç haziran
aymda bir çözüm bulunmasmm
zorunlu olduğunu söylemişti. Ama
anlaşılan bu zaman sının aralığa
kadar uzatıldu..
- Denktaş hâlâ. ICıbns'ın (Rum
kesiminin) AB'ye
t a m
üyeliğini
engelleyecek bir şeylerin olacağını
umut ediyor. O nedenle de süre
hazirandan aralık ayına yayıldı. Denktaş
böyfece kendi geleneksel siyasetlerine
geri dönüş yaptığnnı kanıtlamış oldu.
Hatırlatmm, DenJctaş, Kıbns sorununun
1974'te çözüldüğtinü söylediğinde
Ecevit'e hak verdiğini açıklamıştı.
Her geçen günün, Sayın Denktaş'a,
Kıbns'ın (Rum kesiminin) AB
üyeliğine daha da yaklaştırdığını, daha
büyük bir güçle anlatacağını diliyorum
ve umuyorum. Diliyorum ki Sayın
Denktaş, bu hızla geçmekte olan kjsacık
zamandan kendisi ve Kıbns Türkieri
için yararlanma firsatı çıkanr; Kıbns
sorununa bir çözüm bulunmasına ve iki
taraftaki Kıbns halkının bir arada
AB'ye girmesine yardımcı olur.
- Türkiye ve Yunanistan'ın onlarca
yıldır Kıbns sorununda rehine
tutulmalannın slzce hakhlık payı
nedir?
- Bu konudaki yanıtun şu olacak.
Kıbns sorunu her iki ülkede de hem
şoven, hem de milliyetçi çevreler
tarafından sonuna kadar kullanıldı.
Bunun da amacı her iki ülkenin de aşın
milliyetçi cephelere bölünmelerini, sert
çatışma ortamlannın yaratılmasını, her
iki ulusu ve halklan düşmanlık
duygulan ve savaş istekleri içinde
tutmayı sağlamaktı. Bu durumun her iki
ülkeye de gerçek maliyetleri muazzam
olmuştur ve olmaya da devam
etmektedir. Şündi iki ülkede çok ufak
da olsa yakınlaşma belirtilerini
alıyoruz.
Bundan yaklaşık üç yıl önce deprem
diplomasisi ve yakınlaşma siyaseti
yavaş yavaş başladığı zaman inanılmaz
firsatlar doğuran inanılmaz sonuçlar
almıştık. Umanm bugün geldiğimiz
nokta her iki tarafı daha ileri fırsatlar
doğurmaya ve kalıcı bir anlayış
yerleştirmeye iter. Çünkü bunun
yaratacağı fırsatlar ve çıkarlar hiçbir
zaman aklımıza, hayalimize bile
getiremeyeceğimiz kadar büyük
olacaktır. Bundan Kıbns'taki her iki
tarafda sonuna kadar yararlanacaktır.
zamanla çok $ey değlgtr
- Burada şöyle bir saptama yapmamzı
sizden isteyeceğim:
Sizce Türkiye ve Yunanistan 'ın
Kıbns'a tavrı bugün elliyıl öncesinin
tavnna benziyor mu, yoksa çok
değişiklik var mı?
- Tabii ki pek çok şey zaman içinde
fazlasıyla değişti. Bu değişimler bütün
taraflarda oldu. 50-60 yıl önce Kıbns
Rum tarafmdaki, Yunanistan'la
birieşme ya da ENOSÎS düşü
tümden ve sonsuza dek yok olmuş,
silinmiştir.
Öte yandan Türk tarafında Kıbns
50-60 yıl önce çok yabancı, ilgiden
uzak bir kavramdı. Ama, özellikle
]9
7
4'ten sonra Kıbns, Türkiye için çok
farkJı bir anlam kazandı.
Umuyorum ve diliyorum ki bir
yüzyıldan fazladır iki ulusu ve iki
deUeti birbirinden ayıran bir unsur
olarak ortaya çıkan Kıbns adası şimdi
birleştirici hale gelir.
Eger Kıbns için BM Güvenlik Konseyi
kararlannı temel alan bir çözüm
ohışturacaksak ya da bulacaksak -ki
bunlar iki toplumlu. iki bölgeli
federasyonu öngörür- bunlar gerçekte
Türk tarafinın istediği bir çözüm
biçımidir. Böyiece de hepimizi banşçı
birgeleceğin beklediğinden hiçbir
kuşkumyok.
Bçn §u soruyu müzakereler-boyunca
TİDİ yetkililere, başta da Sayın Denktaş
olmak üzere sordum:
TMaye ve Yunanistan arasındaki soğuk
sawş sürecinde iki toplumlu, iki bölgeli—
fedcrasyon fıkri sizin için kabul
edıkbilir nitelikteydi de bugün neden
bukadar kabul edilemez?
Baz şöyle sesler duydum:
Evs de bunu kabul etmekte geç kaldık.
Yothayır. Bu bir cevap değil.
AB trenibirdaha
Kıbns'ta durmaz- KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denktaş 'la
Rum YönetimiLideri Glafkos Klerides arasın-
daki doğrudan görüşmelerde sizce nereye va-
rdabilir?
- Ben, masa çevresinde yaşananlar ve masa
üzerine konulanlardan yola çıkarak bir değerlen-
dirme yapacaksam işlerin epeyce zor olduğunu
söyleme durumundayım.
Şimdiye kadar sizin taraf, yani Sayın Denktaş
ve Ankara'nın iki ayn egemen devlet fikrinden
vazgeçtığini gösteren hiçbirbelirfi yok. Bunda hâ-
lâ çok ısrarlılar. Hâlâ merke-
zi hükümet ve merkezi anaya-
sa konusunda hiçbir olumlu
görüş belirtmiş ya da bu fik-
ri kabullenmiş değiller. Bana
kalırsa onlann akıllannda baş-
ka şeyler ya da başka bir şey
var.
-Bu başkaşeylerya da şey
sizce ne olabilir?
- Onlann soruna yakiaşım-
lannın temelinde Kıbns'ta,
bin Türk, biri Rum iki ayn
egemen devletin bulunduğu
ve bu iki egemen devletin bir
üst oluşuma egemenlik hak-
lanndan bazılannı devrede-
cekleri var. Denktaş, başlan-
gıçta bu üst oluşuma "şemsi-
ye" diyordu. Daha sonra bu-
na "bir kurum'' adını verdi.
Şimdilerde de "bir şey" di-
yor. Ama ağzına "devlet'' söz-
cüğünü almıyor.
Bu anlayışa göre bu "şey"
dışanya karşı bu iki egemen
devleti temsil edecek.
Bizim tarafla ilgili düşünce-
lerine gelince... Biz, Rum ta-
rafı olarak bir sonuca ulaş-
mak için elimizdengeleni ya-
panz. Ama birisi ya da biri-
leri bir bunalım çıkarma çabası içinde oldukla-
nnda da "Ben egemenüğimi alırgiderim, hadi ba-
na eyvanah" derim. Işte, hep bu kaygı ve korku-
lar canh tutuluyor.
Denktaş diyorki:
"Anadolu. Kıbns'ı hep denetimialnndarurma-
bdır."
Ece\it de bir yıi kadar önce mealen şöyle bir
şey söylemişti:
"Kıbnsb Türkler Kıbns'ta birçözümeevet de-
seJer bile Türkiye'nin Kıbns'ta stratejik çıkarla-
n,dolavTsnla da oradason sözüsöyleme hakkı var-
dır."
Bence esas korku ve kaygı budur. Buna karşın,
bana göre Türkiye, yıllar sonra Kıbns konusun-
da artık bir karar alması zamanının geldiğini dü-
şünüyor.
- Sizce Türkiye ne gibi bir karar alması ge-
rektiğini düşünüyor?
- Ben onu bilemem. Ama Türkiye'nin bir yol
kavşağında olduğu kesin. Türkiye ya Avrupa yo-
lunda ilerleyecek ya da Avrupa'yı unutup şimdi-
ki Kıbns politikasında devam edecek. Her ikisi-
nin bir arada yürütülmesi olanaksızdır. Çünkü
bu iki politika hiçbir şekilde uyuşmaz.
Böyiece de Türkiye'nin önünde iki seçenek
var. Kocaman bir "evet" mi. yoksa, kocaman bir
"hayır" mı diyecek? Türkiye'nin ne yönde karar
vereceğini kestiremiyorum. Ama Türk. Yunan
ve Kıbns halklannın iyiliği için Türkiye'nin ka-
rannın kocaman bir "evef olması için dua edi-
yorum.
Böyiece de hepimiz geçmişte yaşanan zorluk-
ların üstesinden gelebilmek için AB'yi katalizör
olarak kullanabilelim. Dolayısıyla hep birlikte
dost, iyi komşu, iş ortağı olarak yaşarız ve böl-
gemizin çıkarlannı da eşit biçimde paylaşınz.
'Vlzyonuımız AB'
- Diyelim ki bunun tamamıyla aksi oldu. O
zaman ne olur?
- Allah korusun, ama öyle bir şey olursa bizim
tarafın tarihte ilk kez eline başka bir seçenek geç-
miş olacak. Son 30 yıl içinde sayısını unuttuğum
müzakere süreçleri hep başansızlıkla sonuçlan-
dı. Bizim tek seçeneğimiz, banşgirişimlerinin yer-
lere saçılan döküntülerini toplamak ve bir son-
raki banş girişiminin hazırlıklannı yapmaya ça-
Iışmaktı.
- Şimdiki seçeneğiniz AB üyeliği mi?
- Evet. Kesin vizyonumuz bu. Hatta bir Kıbns
çözümünden önce seçeneğimiz budur. Bizim ter-
cihimiz önce çözüm, sonra da AB üyeliği olma-
sına karşın bir çözüme ulaşamazsak kesinlikle
AB'ye üve olacağız. Ama bu demek değildir kı
Kıbns sorununa çözüm aramaktan vazgeçece-
ğiz. Hayır, buna da devam edeceğız.
- Siz dediniz ki: "Çözümle ya da çözüm ol-
madan Kıbns Rum tarafıAB 'ye üye olacaktır."
tyi de, çözüm olmadan Kıbns Rum tarafıAB 'ye
üye olursa sizce Türkiye negibi bir tavır sergi-
ler?
- Türkiye, zaman zaman açıkça, zaman zaman
da daha diplomatik bir dille askeri harekâta giri-
şebileceği tehdidinde bulunmaktadır.
Ama bu tehditlerin, Kıbns'ın (Rum kesimi)
AB'ye doğru hareket etmesini engellemesinin
mümkün olmadığını da söylemem gerekiyor. Bu,
mundan dolayı- belki başka seçeneğimiz kalma-
dığından tek başımıza Avrupa trenine atlamak zo-
runda kalabiliriz.
Sanıyorum, bizim bu hedefimizi Avrupalılar göz-
lerinde büyürüyorlar ve Kıbns'ta çok zor. üste-
sinden gelinemeyecek bir durumla karşı karşıya
kalacaklannı, çok büyük zorluklarla baş etmek
gibi birdurum içine düşeceklerini sanıyorlar. Bi-
ze göre Türkiye'nin böyle sert bir tepki vermesi
son derece uzak bir olasılık.
Bana göre Türkiye böyle bir intihar girişimin-
MİHALİS PAPAPETRU
1947, Lefkoşa doğumlu.
YükseköğreniminiAtina Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nde tamamladıktan
sonra Londra Üniversitesi'ndeyüksek
lisansyaptu 1972 'den beriavukatlık
mesleğini sürdürüyor. Londra Kıbnslı
ÖğrencilerBirliğiBaşkanlığı, "OEFEK"
Yönetim Kurulu üyeliği, Lefkoşa Omonia
Kulübü GenelSekreterliği, EDON
Başkanlığı veKıbns BarolarBirliği
Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1985'te
Kıbns Rum KomünistPartisiAKEL'den
milletvekili seçildi, 1990'da sol eğilimli
ADİSOKPartisi'nin kuruluşundayer
aldı; bupartiden de milletvekili seçildi
Partinin daha sonra genelbaşkanhğına
dagetinldû 1996'da KED ve ADİSOK
partilerinin birleşmesiyle EDİ adını alan
partinin genelbaşkan yardımcılığı
görevine seçildi Bu kimlikle Utusal
Konsey toplantılarma ogünden beri
katılıyor. 1999'da hükümet sözcülüğû
görevine atandu O zamandan beri bu
gorevinidesürdürüyor.
biz Kibnshlar için artık milli bir sorun. AB tre-
ninin, büyük olasılıkla Kıbns istasyonunda bir da-
ha durmayacağını biliyoruz. Bu trene şimdi at-
lamazsak belki de bundan sonsuza dek yoksun
kalacağımızın da bilincındeyız.
Hıç kuşkusuz birleşik birKıbns'ın bu trene at-
lamasını istiyoruz. Ama bu mümkün olmazsa -
ki çok geç kalmış olmamızdan değil. Türk tara-
finın hâlâ çok sert, şahince ve uzlaşrnaz turu-
de bulunmaz, kendi halkına. kendi çıkarianna, Av-
rupa fırsatını kurban ederek suç işlemez; kendi
birjiğini nihai çöküşe götürmez.
Öte yandan, düşünün ki Türkiye'de inanılmaz
kötü durumda bir ekonomi var. Türk halkı ayak-
ta kalabilmek için akıl almaz özverilerde bulu-
nuyorve birileri de bu duruma rağmen ülkeyi sa-
vaş benzeri bir duruma sürükleyecek? Olacak iş
mi? Böyie bir şey ekonomiye indirilmiş son dar-
be olur.
Bütün bunlann üzerine bir de Türkiye içinden
artık banşçı sesler yükseliyor. Bu sesleri sadece
sıradan insanlar arasmdan ya da işadamlanndan
değil, artık hükümetin içinden de duymaya baş-
ladık.
- Ya Silahlı Kuvvetler? Onlardan da banşçı
sesler duymuyor musunuz?
- Evet, çok haklısınız. Esas onlardan duymaya
başladık. Bu da beni iyimserliğe iten bir faktör.
Son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısm-
dan çıkan karan doğrusu pek yorumlayamadım.
iç polrtllca malzemesl
-DenktaşBey 'eKıbns 'ta çözümyolunda ata-
cağı adımlara tam destek verileceği ifade edil-
di...
- Evet. Yalnız şunu söylemek ve dikkat çekmek
istiyorum. Geçmiş MGK toplantılan açıklama-
lanyla bunukıyasladığım zaman, arada inanılmaz
bir fark olduğunu görebıliyorum.
Bu son açıklama son derece ılımlı, son derece
genel. Ama burada şuna işaret etmek istiyorum.
Sayın Denktaş'a Kıbns'ta bulunacak bir uz-
laşma formülü için destek verileceği belirtiliyor.
Sayın İsmailCem de adayageldi ve Sayın Denk-
taş'ın önerdiği çözüm modeline destek verilece-
ğini söyledi. Yine de bazı açıklamalann iç poli-
tika malzemesi olarak yapıldığına ben her za-
man inanınm.
Dolayısıyla da şimdi ben bir şeylerin gerçek-
ten değişmekte olması için dualar edip duruyo-
rum.
-Peki, siz DevletBakanıŞükrüSina Gürel'in
pozisyonunu nasıldeğerlendiriyorsunuz?
- Sayın Şükrü Sina Gürel, Türkiye'den her za-
man duyduğumuz sert, geleneksel. aşın milli-
yetçi, aşın muhafazakâr sesi temsil ediyor. Bana
göre bu, bugünün gerçekleriyle, başta Türkiye ol-
mak üzere, Yunanistan'ın, Kıbns'ın ve öteki ül-
kelerin ulusal çıkarlanyla hiçbir şekilde bağdaş-
mayan, çağdışı kalmış bir mantık ve yaklaşım-
dır. Bütün Avrupa bölgesinde bugün eğilim, mil-
liyetçilik unsurunu mümkün olduğunca azalt-
maktır. Değil mi ki hepimiz bugünün AB gibi ulu-
salcıhküstü bir unsuru benimsiyoruz; ulusal fa-
natizm, ulusal nefret bayraklannı yükseltme ça-
balannın çağdrşı kaldığını düşünüyorum.
Klerides
çözüm
istiyor'
- Bakın, burada açıkça ve
dürüstçe bir noktayı konuşmamız
lazım. Bugün Kıbns Türk
tarafındagörüşmeci olarak hâlâ
KKTC Cumhurbaşkam Denktaş
Bey ayakta kalmasına karşın
Rum tarafında başta Başpiskopos
Makarios olmak üzerepek çok
lidergeldigeçti. örneğin Spiros
Kipriyanu, Yorgo Vasiliu, şimdide
Glafkos Klerides... Denktaş
Bey'in onlarla geçirdiği
müzakereler sürecini de çok iyi
anımsıyorum. Ne zaman Rum
liderier bir öneri ortaya atsalar
Denktaş Beyyakınlaşmış
görünür, sonra kabul ettnez, öte
yandan da ne zaman Denktaş Bey
bir öneri ortaya atsa, onlar
uzlaşmaya varırgibiyapıp bunu
geriçevirirlerdL.
- Evet, doğru. Bunu Kiprfyuuı'nun
yaptığını çok iyi biliyorum. Bu
oyun çok oynandı.
- Makarios özellikle çok
oynamadı mı?
- Bir noktaya kadar. Ama 1977 üst
düzey anlaşmalanndan sonra,
hayır.
1977'deki ilk anlaşmadan sonra
Başpiskopos Makarios, Kıbns'ta
gerçek ve özlü bir uziaşmanın
gerekli olduğunu görüp buna
inandığı için iki bölgeli, iki
toplumlu federasyon kavramını
kabul etfi. Şimdi Türk tarafinın
önünde gerçek birfirsatvar. Çünkü
Klerides gerçekten bir uzlasma, bir
çözüm istiyor. Size teminat
verebilirim. Klerides gerçek bir
uzlaşmaya hazırdır.
Ktertdes bırakacak
- Duyduğuma görepolitikadan
aynlma karanndaymış...
- Evet, önümüzdeki aylarda
politikayı bırakma karannı verdi.
Bundan sonra da bir daha herhangi
bir siyasi göreve niçbir zaman aday
otmayacak.
- Peki, Klerides başkanlık
seçimlerinden (Şubat 2003*te
yapdacak) önce mi, sonra mı
politikayı bırakmaya niyetli?
- Yok yok, seçimlerden önce
bırakmayacak. Ama seçimlerden
sonra politikaya bir daha dönmeme
karan çok kesin.
Başkanlık seçimlerine kadar olan
şu aylarda uzlaşma yolunda
adımlar atüırsa her şey, koşullar
çok değişir. Aksi halde her şey
eskisinden de zorlaşır.
Dolayısıyla bugün elimize geçen
bufirsatıdeğerlendirmeli ve bir
uzlaşma için çok çaba
harcamalıyız.
- İyi de, iki tarafla ya da ilgili
taraflarda böyle bir uzlaşmaya
varmak için gerçek bir irade
bulunduğunu düşünüyor
musunuz?
- Sizi temin edebilirim ki
Klerides'te bu irade var. Denktaş
Bey'de olup olmadığını kendisi
kanıtlayacak. Diliyorum ve dua
ediyorum ki Denktaş Bey bu iyi
niyeti sergilesin. Eğer gerçekten
bunu yaparsa göz açıp kapayana
kadarKıbns'ta bir uzlaşma,
ardından da anlaşmaya vannz. Bu
da bütün sıkıntılanmızın sonu
anlamına gelir.
- Sizce Klerides'in halefı kim
olur?
- Eğer önümüzdeki birkaç ay
içinde bir anlaşma sağlanırsa o
zaman cumhurbaşkanhğı seçimleri
(şubat ayında yapüacak olan Rum
lider seçimleri) birkaç ay ertelenir.
Ondan sonda da ılımlı, tarafsız
insanlar her iki toplumdan da
cumhurbaşkanlığı adaylannı ortaya
çıkanrlar. Böyiece de Kıbns'ın
gelecekteki gerçek liderleri
bulunur.
Ama müzakere yoluyla çözüm
bulunması çabalan başansızlığa ^^
uğrar, bir kez daha Kıbns'ta
umutsuzluk ve çözümsüzlük havası
egemen olursa her iki taraftan da
aşın milliyetçi unsurlann yine
kontrolü ele alacaklan bir ortam
doğar.
- Peki, o zaman?
- Gelecek hiç de parlak olmaz.