Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 ARALIK 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
HakanŞütiir'imantrM-
ganda ayağı çatiamş.
Sadece ayağı çatüksa
sonmyak!
- Tayyip'e
çfffe af getiriliyormuş..
"Duble voldan önce
duble af!"
SultanbeyliIstanbul varoşlannın
Anadolu'nun en uzak
köşelerinden farkı yok-
tur... Örneğin Sultan-
beyli'de bir meslek lise-
si var ama kütüphane-
sinde kitap yok...
Öğretmen Cemi-
l e
Çolak, lise öğ-
rencilerinin yarar-
lanabilecegi her türden
kitap bağışı bekliyor...
Sultanbeyli Meslek Li-
sesi'nin adresi; Battal-
gazi Mahallesi Sultan-
beyli-lstanbul; telefonu
0.216.592 29 53.
Başarı
Akif Kokçe diyor
ki: "Batı birieşi-
yor, hükümet bu
birieşmeye katıl-
mak istediği halde alın-
mıyor; Doğu bölünüyor,
hükümet bu bölünmeye
katılmak istemiyor ama
zorla alınıyor."
A
nkara Tıcaret Odası Başkanı Sinan Ay-
gün'den bir mektup geldi... Ekonomik kriz-
le birlikte Türkiye'de yaşanmakta olan bir
"facia"dan söz ediyor... Aygün, kredi kartı
borcunu ödeyemediği için icra takibi ile karşı karşı-
ya kalan kişi sayısının 1 milyon 110 bine ulaştığını
söylüyor... Sayı gerçekten büyük...
Kredi kartı kullanıp da vadesinde borcunu ödeme-
yenlerin sorumluluğu tabii ki yadsınamaz... Ancak
Sinan Aygün, başka bir gerçekten söz ediyor:
"Bu noktaya gelinmesinde, bankaların kural ve sı-
nırtanımadan uyguladıklan faiz oranlannın büyük pa-
yı var. Taşıt kredisi faizlerinin yüzde 50, yasal faizle-
rin yüzde 55, devletin yeniden değerleme oranının
yüzde 59, senetlerdeki faiz oranının yüzde 64 oldu-
ğu bir ortamda bankalar kredi kartlarına, vergi ve
masraflanyla birlikte yıllık yüzde 118'e ulaşan oran-
larda faiz uyguluyor."
Ankara Ticaret Odası Başkanı şöyle diyor:
Kredi kartları
"1 milyar lira kredi kartı bulunan bir vatandaş, her
ay asgari ödeme yaptığında borcunu ancak 38 ayda
bitirebilmektedir.
Bankalar, hesap kesim tarihi ile son ödeme tarihi
arasındaki dönemde de borcun tamamına faiz yürüt-
mektedir. Yüksekfaizlersonucu biriken borcun öde-
nememesi halinde her banka değişen oranlarda te-
merrüt faizi uygulamaktadır. Yüzde 110, yüzde 116
temerrütfaizi uygulayan bankalar olduğu gibi bu ora-
nı yüzde 375'e çıkaran bankalar da vardır. Temerrüt
faizi oranı belirlenmesinde hiçbir kural ve sınır tanın-
mamaktadır."
Bu denli yüksek faiz oranlan karşısında borç, kat-
lanarak büyüyüp kaçınılmaz olarak ödenemez hale
geliyor... Sinan Aygün:
"Scnuçta ıcra takipleri başlamakta, vatandaşın
evinden klozet kapağından tuvalet kâğıdına, gazlı
bezden saç boyasına, jöleden kapı koluna, çamaşır
suyundan bulaşık deterjanına, hatta gıda maddele-
rine vanncaya kadar haczedilmektedir."
Bankaların, evdeki nohutla bulguru haczederek
alacaklarını tahsil etmesi tabii ki söz konusu değil a-
ma hedef vatandaşı yıldırmak, moralini bozmak; a-
maç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduktan
sonra...
Türkiye'de 16.5 milyon kişi kredi kartı kullanıyor...
Şimdilik 1 milyon 110 bin kişiyi icralık eden faiz siste-
mi yakın gelecekte daha da geniş kitleleri sarabilir...
Aygün, soruna çözüm bulunması için hükümet dü-
zeyinde girişimlere başladıklannı belirtiyor... Başba-
kan, Tüketiciyi Koruma Yasası'nda gerekli düzenle-
melerin yapılacağını söylemiş... Söylemek yetmiyor...
Lafla peynir gemisi yürümüyor... Çünkü her dakika fa-
iz işlemeye devam ediyor...
Savaş
Başbakan Abdultah
Gül'e "Savaş ne zaman
başlayacak" diye
sormuşlar.
- Ohoo, demiş, savaş
çoktan başladı.
- Nasıl yani?
- Yani "Savaşa hayır"
diyenlerle savaş!
Can Ozan
SESSlZSEDASIZ(f)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku@yahoo.com [
KUŞ DlLt öğrenmeye karar verdim: DEVLET KUŞU
ve TALİH KUŞU ile daha iyi anlaşabilmek için!
Kötüler Mahallesi'nin soylu GutHer'i
Urfa'da, Şeyh Mesud tepesinin göl-
gesinde kurulmuş bir mahalle... Ma-
hallenin adı: Kötüler Mahallesi...
Yöre ağzıyla Kötüler Mehlesi... Arka-
sında Ehber Dağı... Dağda kral mezar-
ları, Bizans döneminden kalma mağa-
ralar, Süryani manastm... Aşağıda
Harran Ovası ve Suriye sının...
Mehmet Faraç, tarihin kral me-
zarianndan günümüzün mayın tar-
lalanna uzanan bir yolda, salt ka-
çakçılık yapmak için Urfa'da kurulmuş
bir mahalleyi anlatıyor, "Kötüler Ma-
hallesi" kitabında:
"Kötüler, uzaktan bir kapalı kutu gi-
biydi. Urfa'nıntamamı biliyordu ki, ora-
da yasadışı işler yapılıyordu. Kendine
özgü bir yaşam tarzı olan mahalle, dı-
şanya ser verip sır vermiyordu. Bölge
çok sık polis baskınlanna uğradığı için
çevredeki mahallelerde yaşayanlar bu-
raya pek çıkmak istemiyorlardı. Belki
de bu yüzden 'kötüler' diyorlardı ora-
ya..."
Oysa... 'Kötüler Mahlesi'nde yaşa-
yanlar 4 bin yıl öncesinden günümü-
:e yansıyan bir kelimenin peşine
•düşmüşlerdi:
'Aslı 'Gutiler Mahallesi'dir. Esa-
sen ağam, Urfa'nın en eski halkı za-
ten bu Gutiler'miş... Ama bunu bilen
kim? Bu kavim öyle büyükmüş ki, hat-
ta bu Gerger boyu, Zengin boyu ve
daha birçok Türk boyu hep bu Guti
kavminin boylanymış..."
Kötüler Mahallesi, gizemli bir mahal-
le... Faraç da bu gizemi öykü tadında
anlatıyor...
Trafik Canavam ve
Demiryoflam
Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN
ÇYDD Genel Başkanı
GünümüzTürkiyesi'nde bir
ya da birkaç bireyini trafik ca-
navarına kurban vermemiş ai-
le yok gibidir. Heyecanla yur-
tiçi ve yurtdışından beklediği-
miz dost ve akrabalara kavu-
şacağımız bayram tatillerini
aklımızagetirirken, biryandan
da, karayollarında kaç ailenin
yok olup gideceğini düşünüp
ürpeririz.
Her zaman, heryerden pat-
lamaya ve yok etmeye hazır
bir terördür trafik bu ülkede.
Çoklan buna "kader" der ge-
çer, oysa trafiğe can kaptır-
mak asla kader değil, yanlış
planlamadır ve önlenebilir, ye-
ter ki çıkar çevreleri ellerini bu
konudan çeksinler!
10. Yıl Marşımızın en güçlü
dizelerinden biridir "Demirağ-
larla ördük Anayurdu dört
baştan!"... Ne acıdır ki, nere-
deyse o dönemlerden sonra
raylı taşımacılık bir kenara itil-
miş, hatta birilerince "komü-
nistlik" olarak açıklanmış ve
buzdolabına konmuş, ülkenin
dört bir yani, karayollanylado-
natılmıştır. Bu yolların, nasıl,
kimlere ihale edildiği, asfalt ve
betonun kalitesi, ne denli kısa
sürede bozulup, çukurlarla
dolduğu ve yinelenmek zo-
runluluğu getirdiği, herkesin
çok iyi bildiği acı gerçekleri-
mizdendir.
Bir duyuma göre otomobil
üreticilerinin baskısıyla, raylı
taşımacılık önlenmekte, bü-
tün gelişmiş ülkelerin insan ve
yük taşımada birincil ağırlık
verdikleri bu sistem plan dışı
bırakılmaktadır.
Ülkemizin, öncelikle ve şid-
detle yurtiçi, kent içi ve yurt-
dışı ulaşımında raylı sistemi
gündeme getirerek, TIR ve
kamyonlann başı çektiği tra-
fik canavarlarını ortadan kal-
dırması gerekmektedir. Oysa
bu ülke, demiryolcu yetiştiren
meslek okullarını bile kapat-
mış, konunun yok olması için
tüm girişimleri neredeyse ta-
mamlayarak tarihsel bir hata-
nın ve bunca yitik canın veba-
lini üstlenmiştir. 1950'lerden
sonraki hükümetler, bilinçli ya
da bilinçsiz olarak, karayolu
ulaşımını, Bayındırlık Bakanlı-
ğı'na bağlayarak, raylı sistemi
Ulaştırma Bakanlığı'nda bı-
rakmak gibi bir büyük yanlış
yapmışlar, deniz ulaşımı da bir
başka başa bağlanınca, tam
üç başlı bir ulaşım durumu or-
taya çıkmış.
Biraz kafası çalışan bir ço-
cuğa bile bunu anlatsanız si-
ze güler sanınm. Tek olan bir
koca ülkenin ulaşımından,
planlamasından, yapımından
ve işletmesinden sorumlu üç
ayrı bakanhk... Bundan daha
anlamsız ve planlamaya prog-
ramlamaya aykırı bir durum
olabilir mi?
58. Hükümet'in ilk söylem-
lerinde bu iki bakanlığın bir-
leştirileceğine ait tümceler du-
yunca çok sevinmiştik. Oysa
prgram okununca, bu kuru-
iuşların tek çatıda birleştiril-
mesinden vazgeçildiğini ve
karayollanna ivedilikle ağırlık
verileceğini öğrendik. Prog-
ramda bir cümleyle demiryol-
lannın da geliştirileceğine de-
ğinilmesi, öncelik vurgulama-
sı bulunmaması hepimizi ka-
ra kara düşündürüyor.
Çağdaşlaşma ve AB'ye gi-
rebilmeçalışmaları içinde, sa-
vaş alanına dönmüş karayol-
lan yerine, hızla ve hiçbir en-
gel ve pazarlıktanımadan, ül-
kemizin çağdaş nitelikli demir
ağlarla donatılması, ortak ak-
lın belirlediği öncelikli proje-
miz olmalıdır. Bunun sonuç-
lan, hem karayollannın yükü-
nü hafifletecek hem de yeni-
den onbinlerce canı bu yolla-
ra kurban vermemizi önleye-
cektir.
Cumhuriyet
Erdoğan Aydın
OSMANLI GERÇEĞÎ
Osmanlı
Gcrçeçji
5.BASKI
Erdoğan Aydın'ın 9O'lı yıllarda yayımladığı "îslamiyet Gerçeğı" ile
"Nasıl Müslüman Olduk?" adlı kitapları, yalnız yararlanılan
def il. gözleri açan eserler de oldular. Yazanmız
pek cıddi bir araştırmacı. dahası put kıncı bir lcalem.
"Osmanlı Gerçeği", konuyla ılgili olarak, birkaç dışe dokunur
çalışmadan biri. Bu kitap okunmadan Osmanlı tarihi anlaşılamaz.
Server Tanilli
T CumhUftyet Çag Pazarlama A.Ş. Türkocagı Cad. No:39'41
^ kitap kulübü 34334) C l l l b l T l 0 2 1 2 514 01 96
Çg Ş g
(34334) Cağaloğlu-lstanbulTel:(0212) 514 01 96
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACl
TARİHTE BUGÜIV MÜMTAZ ARIKAN 27Arahk
MUSTAFA KEMAL.ANKARA 'DA..
1919'OA BUGÜN, MUSTAFA KEMAL,*HeYET-İ TEM-
StLİY£"YLS BİR.UKTE AUKARA'YA ULAŞMtÇTI.
VlLAYBT SİNASt ÖUÜMDB H£YeCAMC4 KARÇt-
IANAN MUSTAFA K£MAL, DAHA SOAJKA Ç£-
ŞİTZİ GÖKUÇMELER mpMfŞ V£ KAIAG4Ğ/ Zİ-
&
ANKARA AgrtlC S/RAPAN BİfZ OSMANLI tcASA-
gASI OLMAKTAN ÇIKIP YENİ TÜRKİYE 'NİH
MERtCEZİ OuHüUUMA Gİ&YOeDU- MuST*PA KE-
MAL'LE BİRUKTE ANKAHA'YA 6EUEN GfZUP,
&ZZURUM YS £İVA£ taDN6££LE&.İNDe AUNAN
ICARAfZLAfZl UYGUlA/MAtC ÜZEfZE SEÇfLMfŞ
TEMSİLCİLEEPİ. TBMM AÇ/LO/KmAJ SOfi/64
BU ÜY£L££ YET1KİLE/ZİNİ YÜC£ MECÜSE 81-
ARAÇ KADASTRO HÂKİMLİĞl'NDEN
Dosya No: 2000/33
Davacı Orman Genel Müdürlüğû'nön izafeten Araç Orman Işletme Müdürlüğû tarafindan davahlar Mustafa ve Cemal Karabeyoğlu aleyhi-
ne Araç Gemi köyû 137 ada 70 parsel hakkında yapılan tespitin iptali ile taşınmazın orman vasfi ile Hazine adına tescili davacı idare ve katı-
lan davacı Hazine tarafindan istenmiş olup, yapıîan yargılama ara karannca; Ölü tespit maliki Mehmet Cemal Karabay mirasçısı olan dahili
davalı Ahmet kızı 1956 d.lu Zehra Asuman Karabay'a dava, dahili dava ve müdahale dilekçesi tûm aramalara rağmen tebliğ edilememiş oldu-
ğundan, adı geçenin duruşma günü olan 16.1.2003 günü saat: 09.00'da bizzat mahkememizde hazır bulunması. bulunmadığı takdirde kendini
vekille temsil ettirmesi, gelmediği veya kendini vekılle temsil ettirmediği takdirde duruşmalara gıyabında devam olunup karar verileceği hu-
susu tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 75889
İPSALA SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2002 188
Davacı Ayşe Nalbantoglu tarafindan davalılar Saime Erer
vs. aleyhine mahkememizde açılan ortaklığın giderihnesi da-
vasının~ yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan
gereğince; Davacı Ayşe Nalbantoğlu vekilinin 26.06.2002 ta-
rihli celsede dava konusu lpsala ilçesi, Kumlar mevkiinde bu-
lunan 11 ada 45 parsel sayılı taşınmazla ılgılı olarak açtığı da-
vayı atiye bırakmış olup. bu atiye bırakma hususuna davalılar
Mehmet çocukları Enbiye Nizam, Hatice Gülşen ve Fatma
Borsak'ın muvafakatlannın bulunup bulunmadığını yargıla-
manın bırakıldığı 22. 01. 2003 gününden önce mahkememize
bildirmeleri, aksi halde bu atiye bırakma beyamna muvafakat-
lannın olduğunun kabul edıleceğı hususu ilanen tebliğ olunur.
03.12.2002 Basın: 68511
BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2001 63
Davacı Sezgin Özdemir tarafindan, davalı Abdullah Bekim aleyhine açı-
lan nafaka tezvidi davasının yapılan açık yargılaması sonunda; 14.08.2002
tarihli kararla, davacının iştirak nafakası tezyıdi talebinin kısmen kabulü
ile. Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 02. 07.1999 gün ve
1999164 esas, 1999/344 karar sayılı ilamı ile taraflann müşterek çocuğu
küçük Ali Bekim için belirlenen aylık 25.000. 000.-TL. iştirak nafakasının
dava tanhınden itibaren aylık 90.000.000.-TL.sına yükseltilmesine, bu na-
fakanın davalıdan alınarak küçüğe velayeten davacıya venlmesine, fazlaya
ılişkin talebin reddine karar verilmiş olup, davalmın açık adresi tespit edi-
lemediğinden, karann kendisine ilanen tebliğine karar verildığinden, ışbu
karann gazetede ilanından itibaren 7 gün sonra davalıya tebliğ edılmış sa-
yılacağı ve 15 gün içinde temyiz edilmediği takdirde kesinleşeceği hususu
ilanen tebliğ olunur. 29.08.2002 Basın. 56092
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOGLU
Damıtılmış Konçerto
Ulvi Cemal Erkin dünyamızdan aynlalı otuz yıl
olmuş! Ama salı akşamı aramızdaydı. Sanatçılar,
müzikseverler, dostlar, öğrenciler, ustalar, çıraklar
çepeçevre onu kucaklıyor. Onu sevgiyle, hayran-
lıklaselamlamanınsevincini kutluyor. Bu birbuluş-
ma konseri bence. Herkes sihirli bir kemanda bu-
luşmanın sıcakhğını yaşıyor. Kar, buz, soğuk vız ge-
liyor. Işte müziğin gizemi.
Gürer Aykal ne güzel söylüyor. Suna'nın kema-
nıylagerçekleşen Mozart'ın konçertosunu "damı-
tılmış konçerto" diye yorumluyor. Müzikseverler de
damıtılmış bir şölen kutluyor. Ulvi Cemal Erkin'i
ortak sevgili diye kucaklıyor. Ersin Onay ve eşi
gözleri paıiayarak izliyor konçertoyu. Bilkent'in bir
müzik kentine dönüşmesinde onun elleri de var. İyi
bir piyanist olmanın ötesinde iyi bir mimar olarak
yer alıyor Bilkent'in müzik yaşamında. Ulvi Cemal
Erkin'in öğrencisi olmaktan büyük onur duyuyor.
Bu tür konserierin başka gizemi var doğrusu. Ben
de neler anımsadım. Yüzyıla yaklaşan biryolculuk-
ta Gürer Aykal'ı da, Suna'yı da yeniden yaşar gibi
duygulandım. Eski dostlarla kucaklaşmanın mut-
luluğu bu. Eskidikçe tazeleniyor, doruklara tırma-
nıyor insan.
Mozart, Suna Kan'ın uzatmalı sevgilisi, çaldık-
ça tırmanıyor, dinleyenleri de yaşamın gizemine u-
laştınyor.
Güzel kemancımızın saçları kısalmış yeniden.
Kim taramış diye merak edip soranlar var. Dost el-
lertaramış, viyolacı Sumru Güner'in elleri. Çarpı-
cı ustalığı var, herkes çok beğendi. Suna Kan'ı da
çoksesli bir tannça gibi selamladılar. Mozart'ı ça-
larken ses duvannı aşıyor, yaşamın gizemini say-
damlaştırarak yeni ufuklara yol alıyor. Çok güzel bir
yolculuk bu. Yeni ufuklara, yeni boyutlara götürü-
yor dinleyenleri.
• • •
O gün yoğun trafik yaşanıyor başkentimizde. Si-
yasal sahnede ilginç olaylar, konuşmalar, çarpıcı
ve çarpık uyarılar ama konser salonunda her şey
bir yana!
Savaş rüzgânndan, kirli çağrışımlardan arınıyor
insan, banş esintilerine açıyor kaJbini, barış çarpın-
tısıyla seslenmeyi özlüyor. Acemi eliere, becerik-
siz kişilerin şaşkınlığına ödün vermeden müziğin
rüzgânnda dinlenmek, temizlenmek istiyor. Bu her
zaman yaşanan bir olay değil mi? Çirkinlikler için-
de güzelliği yakalar, umutsuzluğu aşar, mutlu bir
solukla dirilir insan. Diriltenlere selam olsun.
• • •
Yazımı sona erdirirken düşündüm. Az önce ya-
kın çevremden seslenenler oldu. Ne yazacağımı
sordular, dahası ne yazmayacağımı söylediler. Bir-
kaç telefondan sonra karanmı verdim. Savaşı ko-
nuşmaktan hoşlanmıyor insanlar.
Peki, yazmaktan? Uzun yılların deney ve biriki-
miyle vardığım gerçekler var. Şu anda kalemimde
de o gerçeklerin baskısı. "Bayram değil, seyran
değil, eniştem beni niye öptü?" sorusunu döne
döne yineliyorum. Neler oluyor dünyamızda, kim
kimi aldatıyor, dahası onaylamadığı davranışlar ve
kararlan nasıl üstleniyor insanlar! Politikacılaryada
cambazlar! Kimonlarderseniz, hepimiz tanıyoruz.
Eskimiş, fosilleşmiş kişiler. Yeni seslere de sağır ka-
lıyor ama nereye kadar? Her şeye karşın çokses-
li yaşamın gizemi yadsınamıyor. Tekseslilik belli bir
üretkenliğe erişmese de suskunluğu aşmak diren-
ci giderek gelişiyor, yaygınlaşıyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Bilimsel
bir sorunu in-
celemek ya
da siyasal, 3
ekonomik,
diplomatik
sorunlan tar-
tışmak için
yapılan aka-
demik top-
lantı. 2/ Bir
kimsenin
davranışlanna temel
olan ahlak ilkeleri-
nin tümü... En bü-
yük. 3/Hıristiyan. 4/
Bir yıllık kuzu...
Madencilikle ilgili
kuruluşumuzun kısa
yazılışı. 5/ Bir orga-
nımız... Küçük er-
kek kardeş... Köpek.
6/ Kendisine ermiş
süsü vererek yerleştiği sarayda türlü entrikalar
çevirmesiyle ünlü Rus papazı. 7/Ayak direme...
Evrensel alıcı olan kan grubu. 8/ Güney Afrika
Cumhuriyeti"ninplakaişareti... Ses... Oyundace-
zalı çocuk. 9/ Tahmin.
YUKAMDAN AŞAĞIYA:
1/ Balıkçılann denizde sığlıklan belirtmek için
kullandıklan işaretlerin tümü. 2/Argoda esrar...
Yararlanılan uygun koşul. 3/ Atın eşkin yürüyü-
şü... Nazi partisinin, "Kahverengi Gömlekliler"
de denilen hücum kıtasını simgeleyen harfler. 4/
Boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç. 5/ Piyasaya
mal çıkartma; arz... Briçte sanzatunun kısa yazı-
lışı. 6/Uçurum... Verme, ödeme. 7/Bir nesnenin
uzayda kapladığı yer... Avrupa'da büyük bir yan-
mada. 8/Canfese benzer ipekli bir kumaş... Biz-
mut elementinin simgesi. 9/ Kullanma süresi...
Alevi-Bektaşi törenlerine verilen ad.
ÇEKEREK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2002/4 Esas
Davacı Suna Ozuzun tarafindan davalı Fikret
Özuzun aleyhine açılan Nafakanın Artınlması da-
vasının mahkememizde yapılan yargılamasının
verilen ara karan uyannca;
Antalya ili Yenibahçe-Sinanoğlu Cad. Ayanoğlu
Sitesi B,Tilok adresinde ikamet etmekte iken adre-
si meçhul kalan ve tüm aramalara rağmen adresi
tespit edilemeyen davalı Fikret Özuzun'un duruş-
ma günü olan 30.1.2003 günü saat 9.30'da mahke-
memizin duruşma salonunda hazır bulunması veya
kendisini bir vekil ile temsil ettirmediği takdirde
yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve hük-
mün dahi yokluğunda verileceği hususunda dave-
tiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliği olunur.
15.11.2002 Basm: 74818