19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ARALIK 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 HakanŞütiir'imantrM- ganda ayağı çatiamş. Sadece ayağı çatüksa sonmyak! - Tayyip'e çfffe af getiriliyormuş.. "Duble voldan önce duble af!" SultanbeyliIstanbul varoşlannın Anadolu'nun en uzak köşelerinden farkı yok- tur... Örneğin Sultan- beyli'de bir meslek lise- si var ama kütüphane- sinde kitap yok... Öğretmen Cemi- l e Çolak, lise öğ- rencilerinin yarar- lanabilecegi her türden kitap bağışı bekliyor... Sultanbeyli Meslek Li- sesi'nin adresi; Battal- gazi Mahallesi Sultan- beyli-lstanbul; telefonu 0.216.592 29 53. Başarı Akif Kokçe diyor ki: "Batı birieşi- yor, hükümet bu birieşmeye katıl- mak istediği halde alın- mıyor; Doğu bölünüyor, hükümet bu bölünmeye katılmak istemiyor ama zorla alınıyor." A nkara Tıcaret Odası Başkanı Sinan Ay- gün'den bir mektup geldi... Ekonomik kriz- le birlikte Türkiye'de yaşanmakta olan bir "facia"dan söz ediyor... Aygün, kredi kartı borcunu ödeyemediği için icra takibi ile karşı karşı- ya kalan kişi sayısının 1 milyon 110 bine ulaştığını söylüyor... Sayı gerçekten büyük... Kredi kartı kullanıp da vadesinde borcunu ödeme- yenlerin sorumluluğu tabii ki yadsınamaz... Ancak Sinan Aygün, başka bir gerçekten söz ediyor: "Bu noktaya gelinmesinde, bankaların kural ve sı- nırtanımadan uyguladıklan faiz oranlannın büyük pa- yı var. Taşıt kredisi faizlerinin yüzde 50, yasal faizle- rin yüzde 55, devletin yeniden değerleme oranının yüzde 59, senetlerdeki faiz oranının yüzde 64 oldu- ğu bir ortamda bankalar kredi kartlarına, vergi ve masraflanyla birlikte yıllık yüzde 118'e ulaşan oran- larda faiz uyguluyor." Ankara Ticaret Odası Başkanı şöyle diyor: Kredi kartları "1 milyar lira kredi kartı bulunan bir vatandaş, her ay asgari ödeme yaptığında borcunu ancak 38 ayda bitirebilmektedir. Bankalar, hesap kesim tarihi ile son ödeme tarihi arasındaki dönemde de borcun tamamına faiz yürüt- mektedir. Yüksekfaizlersonucu biriken borcun öde- nememesi halinde her banka değişen oranlarda te- merrüt faizi uygulamaktadır. Yüzde 110, yüzde 116 temerrütfaizi uygulayan bankalar olduğu gibi bu ora- nı yüzde 375'e çıkaran bankalar da vardır. Temerrüt faizi oranı belirlenmesinde hiçbir kural ve sınır tanın- mamaktadır." Bu denli yüksek faiz oranlan karşısında borç, kat- lanarak büyüyüp kaçınılmaz olarak ödenemez hale geliyor... Sinan Aygün: "Scnuçta ıcra takipleri başlamakta, vatandaşın evinden klozet kapağından tuvalet kâğıdına, gazlı bezden saç boyasına, jöleden kapı koluna, çamaşır suyundan bulaşık deterjanına, hatta gıda maddele- rine vanncaya kadar haczedilmektedir." Bankaların, evdeki nohutla bulguru haczederek alacaklarını tahsil etmesi tabii ki söz konusu değil a- ma hedef vatandaşı yıldırmak, moralini bozmak; a- maç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduktan sonra... Türkiye'de 16.5 milyon kişi kredi kartı kullanıyor... Şimdilik 1 milyon 110 bin kişiyi icralık eden faiz siste- mi yakın gelecekte daha da geniş kitleleri sarabilir... Aygün, soruna çözüm bulunması için hükümet dü- zeyinde girişimlere başladıklannı belirtiyor... Başba- kan, Tüketiciyi Koruma Yasası'nda gerekli düzenle- melerin yapılacağını söylemiş... Söylemek yetmiyor... Lafla peynir gemisi yürümüyor... Çünkü her dakika fa- iz işlemeye devam ediyor... Savaş Başbakan Abdultah Gül'e "Savaş ne zaman başlayacak" diye sormuşlar. - Ohoo, demiş, savaş çoktan başladı. - Nasıl yani? - Yani "Savaşa hayır" diyenlerle savaş! Can Ozan SESSlZSEDASIZ(f) Yüksek Yerilim Hattı [email protected] [ KUŞ DlLt öğrenmeye karar verdim: DEVLET KUŞU ve TALİH KUŞU ile daha iyi anlaşabilmek için! Kötüler Mahallesi'nin soylu GutHer'i Urfa'da, Şeyh Mesud tepesinin göl- gesinde kurulmuş bir mahalle... Ma- hallenin adı: Kötüler Mahallesi... Yöre ağzıyla Kötüler Mehlesi... Arka- sında Ehber Dağı... Dağda kral mezar- ları, Bizans döneminden kalma mağa- ralar, Süryani manastm... Aşağıda Harran Ovası ve Suriye sının... Mehmet Faraç, tarihin kral me- zarianndan günümüzün mayın tar- lalanna uzanan bir yolda, salt ka- çakçılık yapmak için Urfa'da kurulmuş bir mahalleyi anlatıyor, "Kötüler Ma- hallesi" kitabında: "Kötüler, uzaktan bir kapalı kutu gi- biydi. Urfa'nıntamamı biliyordu ki, ora- da yasadışı işler yapılıyordu. Kendine özgü bir yaşam tarzı olan mahalle, dı- şanya ser verip sır vermiyordu. Bölge çok sık polis baskınlanna uğradığı için çevredeki mahallelerde yaşayanlar bu- raya pek çıkmak istemiyorlardı. Belki de bu yüzden 'kötüler' diyorlardı ora- ya..." Oysa... 'Kötüler Mahlesi'nde yaşa- yanlar 4 bin yıl öncesinden günümü- :e yansıyan bir kelimenin peşine •düşmüşlerdi: 'Aslı 'Gutiler Mahallesi'dir. Esa- sen ağam, Urfa'nın en eski halkı za- ten bu Gutiler'miş... Ama bunu bilen kim? Bu kavim öyle büyükmüş ki, hat- ta bu Gerger boyu, Zengin boyu ve daha birçok Türk boyu hep bu Guti kavminin boylanymış..." Kötüler Mahallesi, gizemli bir mahal- le... Faraç da bu gizemi öykü tadında anlatıyor... Trafik Canavam ve Demiryoflam Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN ÇYDD Genel Başkanı GünümüzTürkiyesi'nde bir ya da birkaç bireyini trafik ca- navarına kurban vermemiş ai- le yok gibidir. Heyecanla yur- tiçi ve yurtdışından beklediği- miz dost ve akrabalara kavu- şacağımız bayram tatillerini aklımızagetirirken, biryandan da, karayollarında kaç ailenin yok olup gideceğini düşünüp ürpeririz. Her zaman, heryerden pat- lamaya ve yok etmeye hazır bir terördür trafik bu ülkede. Çoklan buna "kader" der ge- çer, oysa trafiğe can kaptır- mak asla kader değil, yanlış planlamadır ve önlenebilir, ye- ter ki çıkar çevreleri ellerini bu konudan çeksinler! 10. Yıl Marşımızın en güçlü dizelerinden biridir "Demirağ- larla ördük Anayurdu dört baştan!"... Ne acıdır ki, nere- deyse o dönemlerden sonra raylı taşımacılık bir kenara itil- miş, hatta birilerince "komü- nistlik" olarak açıklanmış ve buzdolabına konmuş, ülkenin dört bir yani, karayollanylado- natılmıştır. Bu yolların, nasıl, kimlere ihale edildiği, asfalt ve betonun kalitesi, ne denli kısa sürede bozulup, çukurlarla dolduğu ve yinelenmek zo- runluluğu getirdiği, herkesin çok iyi bildiği acı gerçekleri- mizdendir. Bir duyuma göre otomobil üreticilerinin baskısıyla, raylı taşımacılık önlenmekte, bü- tün gelişmiş ülkelerin insan ve yük taşımada birincil ağırlık verdikleri bu sistem plan dışı bırakılmaktadır. Ülkemizin, öncelikle ve şid- detle yurtiçi, kent içi ve yurt- dışı ulaşımında raylı sistemi gündeme getirerek, TIR ve kamyonlann başı çektiği tra- fik canavarlarını ortadan kal- dırması gerekmektedir. Oysa bu ülke, demiryolcu yetiştiren meslek okullarını bile kapat- mış, konunun yok olması için tüm girişimleri neredeyse ta- mamlayarak tarihsel bir hata- nın ve bunca yitik canın veba- lini üstlenmiştir. 1950'lerden sonraki hükümetler, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, karayolu ulaşımını, Bayındırlık Bakanlı- ğı'na bağlayarak, raylı sistemi Ulaştırma Bakanlığı'nda bı- rakmak gibi bir büyük yanlış yapmışlar, deniz ulaşımı da bir başka başa bağlanınca, tam üç başlı bir ulaşım durumu or- taya çıkmış. Biraz kafası çalışan bir ço- cuğa bile bunu anlatsanız si- ze güler sanınm. Tek olan bir koca ülkenin ulaşımından, planlamasından, yapımından ve işletmesinden sorumlu üç ayrı bakanhk... Bundan daha anlamsız ve planlamaya prog- ramlamaya aykırı bir durum olabilir mi? 58. Hükümet'in ilk söylem- lerinde bu iki bakanlığın bir- leştirileceğine ait tümceler du- yunca çok sevinmiştik. Oysa prgram okununca, bu kuru- iuşların tek çatıda birleştiril- mesinden vazgeçildiğini ve karayollanna ivedilikle ağırlık verileceğini öğrendik. Prog- ramda bir cümleyle demiryol- lannın da geliştirileceğine de- ğinilmesi, öncelik vurgulama- sı bulunmaması hepimizi ka- ra kara düşündürüyor. Çağdaşlaşma ve AB'ye gi- rebilmeçalışmaları içinde, sa- vaş alanına dönmüş karayol- lan yerine, hızla ve hiçbir en- gel ve pazarlıktanımadan, ül- kemizin çağdaş nitelikli demir ağlarla donatılması, ortak ak- lın belirlediği öncelikli proje- miz olmalıdır. Bunun sonuç- lan, hem karayollannın yükü- nü hafifletecek hem de yeni- den onbinlerce canı bu yolla- ra kurban vermemizi önleye- cektir. Cumhuriyet Erdoğan Aydın OSMANLI GERÇEĞÎ Osmanlı Gcrçeçji 5.BASKI Erdoğan Aydın'ın 9O'lı yıllarda yayımladığı "îslamiyet Gerçeğı" ile "Nasıl Müslüman Olduk?" adlı kitapları, yalnız yararlanılan def il. gözleri açan eserler de oldular. Yazanmız pek cıddi bir araştırmacı. dahası put kıncı bir lcalem. "Osmanlı Gerçeği", konuyla ılgili olarak, birkaç dışe dokunur çalışmadan biri. Bu kitap okunmadan Osmanlı tarihi anlaşılamaz. Server Tanilli T CumhUftyet Çag Pazarlama A.Ş. Türkocagı Cad. No:39'41 ^ kitap kulübü 34334) C l l l b l T l 0 2 1 2 514 01 96 Çg Ş g (34334) Cağaloğlu-lstanbulTel:(0212) 514 01 96 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK [email protected] ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACl TARİHTE BUGÜIV MÜMTAZ ARIKAN 27Arahk MUSTAFA KEMAL.ANKARA 'DA.. 1919'OA BUGÜN, MUSTAFA KEMAL,*HeYET-İ TEM- StLİY£"YLS BİR.UKTE AUKARA'YA ULAŞMtÇTI. VlLAYBT SİNASt ÖUÜMDB H£YeCAMC4 KARÇt- IANAN MUSTAFA K£MAL, DAHA SOAJKA Ç£- ŞİTZİ GÖKUÇMELER mpMfŞ V£ KAIAG4Ğ/ Zİ- & ANKARA AgrtlC S/RAPAN BİfZ OSMANLI tcASA- gASI OLMAKTAN ÇIKIP YENİ TÜRKİYE 'NİH MERtCEZİ OuHüUUMA Gİ&YOeDU- MuST*PA KE- MAL'LE BİRUKTE ANKAHA'YA 6EUEN GfZUP, &ZZURUM YS £İVA£ taDN6££LE&.İNDe AUNAN ICARAfZLAfZl UYGUlA/MAtC ÜZEfZE SEÇfLMfŞ TEMSİLCİLEEPİ. TBMM AÇ/LO/KmAJ SOfi/64 BU ÜY£L££ YET1KİLE/ZİNİ YÜC£ MECÜSE 81- ARAÇ KADASTRO HÂKİMLİĞl'NDEN Dosya No: 2000/33 Davacı Orman Genel Müdürlüğû'nön izafeten Araç Orman Işletme Müdürlüğû tarafindan davahlar Mustafa ve Cemal Karabeyoğlu aleyhi- ne Araç Gemi köyû 137 ada 70 parsel hakkında yapılan tespitin iptali ile taşınmazın orman vasfi ile Hazine adına tescili davacı idare ve katı- lan davacı Hazine tarafindan istenmiş olup, yapıîan yargılama ara karannca; Ölü tespit maliki Mehmet Cemal Karabay mirasçısı olan dahili davalı Ahmet kızı 1956 d.lu Zehra Asuman Karabay'a dava, dahili dava ve müdahale dilekçesi tûm aramalara rağmen tebliğ edilememiş oldu- ğundan, adı geçenin duruşma günü olan 16.1.2003 günü saat: 09.00'da bizzat mahkememizde hazır bulunması. bulunmadığı takdirde kendini vekille temsil ettirmesi, gelmediği veya kendini vekılle temsil ettirmediği takdirde duruşmalara gıyabında devam olunup karar verileceği hu- susu tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 75889 İPSALA SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2002 188 Davacı Ayşe Nalbantoglu tarafindan davalılar Saime Erer vs. aleyhine mahkememizde açılan ortaklığın giderihnesi da- vasının~ yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince; Davacı Ayşe Nalbantoğlu vekilinin 26.06.2002 ta- rihli celsede dava konusu lpsala ilçesi, Kumlar mevkiinde bu- lunan 11 ada 45 parsel sayılı taşınmazla ılgılı olarak açtığı da- vayı atiye bırakmış olup. bu atiye bırakma hususuna davalılar Mehmet çocukları Enbiye Nizam, Hatice Gülşen ve Fatma Borsak'ın muvafakatlannın bulunup bulunmadığını yargıla- manın bırakıldığı 22. 01. 2003 gününden önce mahkememize bildirmeleri, aksi halde bu atiye bırakma beyamna muvafakat- lannın olduğunun kabul edıleceğı hususu ilanen tebliğ olunur. 03.12.2002 Basın: 68511 BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2001 63 Davacı Sezgin Özdemir tarafindan, davalı Abdullah Bekim aleyhine açı- lan nafaka tezvidi davasının yapılan açık yargılaması sonunda; 14.08.2002 tarihli kararla, davacının iştirak nafakası tezyıdi talebinin kısmen kabulü ile. Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 02. 07.1999 gün ve 1999164 esas, 1999/344 karar sayılı ilamı ile taraflann müşterek çocuğu küçük Ali Bekim için belirlenen aylık 25.000. 000.-TL. iştirak nafakasının dava tanhınden itibaren aylık 90.000.000.-TL.sına yükseltilmesine, bu na- fakanın davalıdan alınarak küçüğe velayeten davacıya venlmesine, fazlaya ılişkin talebin reddine karar verilmiş olup, davalmın açık adresi tespit edi- lemediğinden, karann kendisine ilanen tebliğine karar verildığinden, ışbu karann gazetede ilanından itibaren 7 gün sonra davalıya tebliğ edılmış sa- yılacağı ve 15 gün içinde temyiz edilmediği takdirde kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. 29.08.2002 Basın. 56092 ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOGLU Damıtılmış Konçerto Ulvi Cemal Erkin dünyamızdan aynlalı otuz yıl olmuş! Ama salı akşamı aramızdaydı. Sanatçılar, müzikseverler, dostlar, öğrenciler, ustalar, çıraklar çepeçevre onu kucaklıyor. Onu sevgiyle, hayran- lıklaselamlamanınsevincini kutluyor. Bu birbuluş- ma konseri bence. Herkes sihirli bir kemanda bu- luşmanın sıcakhğını yaşıyor. Kar, buz, soğuk vız ge- liyor. Işte müziğin gizemi. Gürer Aykal ne güzel söylüyor. Suna'nın kema- nıylagerçekleşen Mozart'ın konçertosunu "damı- tılmış konçerto" diye yorumluyor. Müzikseverler de damıtılmış bir şölen kutluyor. Ulvi Cemal Erkin'i ortak sevgili diye kucaklıyor. Ersin Onay ve eşi gözleri paıiayarak izliyor konçertoyu. Bilkent'in bir müzik kentine dönüşmesinde onun elleri de var. İyi bir piyanist olmanın ötesinde iyi bir mimar olarak yer alıyor Bilkent'in müzik yaşamında. Ulvi Cemal Erkin'in öğrencisi olmaktan büyük onur duyuyor. Bu tür konserierin başka gizemi var doğrusu. Ben de neler anımsadım. Yüzyıla yaklaşan biryolculuk- ta Gürer Aykal'ı da, Suna'yı da yeniden yaşar gibi duygulandım. Eski dostlarla kucaklaşmanın mut- luluğu bu. Eskidikçe tazeleniyor, doruklara tırma- nıyor insan. Mozart, Suna Kan'ın uzatmalı sevgilisi, çaldık- ça tırmanıyor, dinleyenleri de yaşamın gizemine u- laştınyor. Güzel kemancımızın saçları kısalmış yeniden. Kim taramış diye merak edip soranlar var. Dost el- lertaramış, viyolacı Sumru Güner'in elleri. Çarpı- cı ustalığı var, herkes çok beğendi. Suna Kan'ı da çoksesli bir tannça gibi selamladılar. Mozart'ı ça- larken ses duvannı aşıyor, yaşamın gizemini say- damlaştırarak yeni ufuklara yol alıyor. Çok güzel bir yolculuk bu. Yeni ufuklara, yeni boyutlara götürü- yor dinleyenleri. • • • O gün yoğun trafik yaşanıyor başkentimizde. Si- yasal sahnede ilginç olaylar, konuşmalar, çarpıcı ve çarpık uyarılar ama konser salonunda her şey bir yana! Savaş rüzgânndan, kirli çağrışımlardan arınıyor insan, banş esintilerine açıyor kaJbini, barış çarpın- tısıyla seslenmeyi özlüyor. Acemi eliere, becerik- siz kişilerin şaşkınlığına ödün vermeden müziğin rüzgânnda dinlenmek, temizlenmek istiyor. Bu her zaman yaşanan bir olay değil mi? Çirkinlikler için- de güzelliği yakalar, umutsuzluğu aşar, mutlu bir solukla dirilir insan. Diriltenlere selam olsun. • • • Yazımı sona erdirirken düşündüm. Az önce ya- kın çevremden seslenenler oldu. Ne yazacağımı sordular, dahası ne yazmayacağımı söylediler. Bir- kaç telefondan sonra karanmı verdim. Savaşı ko- nuşmaktan hoşlanmıyor insanlar. Peki, yazmaktan? Uzun yılların deney ve biriki- miyle vardığım gerçekler var. Şu anda kalemimde de o gerçeklerin baskısı. "Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?" sorusunu döne döne yineliyorum. Neler oluyor dünyamızda, kim kimi aldatıyor, dahası onaylamadığı davranışlar ve kararlan nasıl üstleniyor insanlar! Politikacılaryada cambazlar! Kimonlarderseniz, hepimiz tanıyoruz. Eskimiş, fosilleşmiş kişiler. Yeni seslere de sağır ka- lıyor ama nereye kadar? Her şeye karşın çokses- li yaşamın gizemi yadsınamıyor. Tekseslilik belli bir üretkenliğe erişmese de suskunluğu aşmak diren- ci giderek gelişiyor, yaygınlaşıyor. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Bilimsel bir sorunu in- celemek ya da siyasal, 3 ekonomik, diplomatik sorunlan tar- tışmak için yapılan aka- demik top- lantı. 2/ Bir kimsenin davranışlanna temel olan ahlak ilkeleri- nin tümü... En bü- yük. 3/Hıristiyan. 4/ Bir yıllık kuzu... Madencilikle ilgili kuruluşumuzun kısa yazılışı. 5/ Bir orga- nımız... Küçük er- kek kardeş... Köpek. 6/ Kendisine ermiş süsü vererek yerleştiği sarayda türlü entrikalar çevirmesiyle ünlü Rus papazı. 7/Ayak direme... Evrensel alıcı olan kan grubu. 8/ Güney Afrika Cumhuriyeti"ninplakaişareti... Ses... Oyundace- zalı çocuk. 9/ Tahmin. YUKAMDAN AŞAĞIYA: 1/ Balıkçılann denizde sığlıklan belirtmek için kullandıklan işaretlerin tümü. 2/Argoda esrar... Yararlanılan uygun koşul. 3/ Atın eşkin yürüyü- şü... Nazi partisinin, "Kahverengi Gömlekliler" de denilen hücum kıtasını simgeleyen harfler. 4/ Boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç. 5/ Piyasaya mal çıkartma; arz... Briçte sanzatunun kısa yazı- lışı. 6/Uçurum... Verme, ödeme. 7/Bir nesnenin uzayda kapladığı yer... Avrupa'da büyük bir yan- mada. 8/Canfese benzer ipekli bir kumaş... Biz- mut elementinin simgesi. 9/ Kullanma süresi... Alevi-Bektaşi törenlerine verilen ad. ÇEKEREK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2002/4 Esas Davacı Suna Ozuzun tarafindan davalı Fikret Özuzun aleyhine açılan Nafakanın Artınlması da- vasının mahkememizde yapılan yargılamasının verilen ara karan uyannca; Antalya ili Yenibahçe-Sinanoğlu Cad. Ayanoğlu Sitesi B,Tilok adresinde ikamet etmekte iken adre- si meçhul kalan ve tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı Fikret Özuzun'un duruş- ma günü olan 30.1.2003 günü saat 9.30'da mahke- memizin duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve hük- mün dahi yokluğunda verileceği hususunda dave- tiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliği olunur. 15.11.2002 Basm: 74818
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle