Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 ARALIK 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA
kuttur(2 cumhuriyet.com.tr 15
w 7~ Antalya ve Ankara festivallerinden ödüllerle dönen 'Uzak' ikinci haftasında
Aırsaldan kenteuzanışAnlattığı, üslubu, görsel yetkin-
liği ve bağımsız çalışma tarzıyla
habire kozasını ören, kendine öz-
gü, aynksı bir yönetmen var sine-
mamızda nicedir. Gerçekle kur-
macayı kaynaştınp birebir 'film
içinde film' öyküsüyle örtüştüre-
rek (ve çoğunlukla doğaçlamayı
yeğleyerek), yakınlanna rol vere-
rek alabildiğine yalın, ağır ve ken-
dine özgü bir sinema yapan Nuri
Bilge Ceylan'ın Antalya, Ankara
festivallerinden büyük ödüllerle
dönen son filmi Uzak, ikinci haf-
tasına girdi.
Önceki iki filminin (Kasa-
ba'yla Mayıs Sıkıntısı'nın) hem
devamı, hem de tamamlayıcısı sa-
yılabilecek Uzak'la kuşkusuz son
dönemde sinemamızda az rasla-
nan bir üçleme-bütün oluşturan
Nuri Bilge Ceylan, yine saf sine-
manın tadını duyumsatan. seyirci-
nin bakışını zenginleştiren. haya-
tın ritmini yakalayan bir başyapıt
ortaya koymuş. Sıradan seyircinin
içine afakanlar bastırsa da.
Yalın, ağır ve saf bir sinema
7 yıl önce, taşra yaşamının me-
lankolisini, çayın-ormanıyla kır-
salın doğal atmosferini yansıtan
benzersiz kısa filmi Koza'yla
(1995) tanıdığımız, Kasaba'sıyla
sevdiğimiz (1997) ve tabiat ana,
devlet baba ve zaman üstüne ka-
tıksız bir başyapıt olarak değerlen-
dirdiğimiz Mayıs Sıkıntısı'na
(1999) bolca alkış tuttuğumuz N.
Bilge Ceylan, bu kez kırsaldan
kente geliyor üçüncü filmi
Uzak'ta.
Üniversite smavlannda başanh
olamayınca gemilerde iş bulup ça-
lışarak dünyaya açılmak hayaliy-
SUNGU ÇAPAN
Doğal oyunculuğuyla sivrilen M. Emin Toprak'ı kısa bir süre önce Ankara'dan dönerken kaybettik
M M 1
Yönetmen, senaryo,
kamera, yapımcı:
Nuri Bilge Ceylan
/ Montaj: Ayhan
Ergürsel, Nuri
Bilge Ceylan /
Müzik: Mozart /
Oyuncular:
Muzaffer Özdemir,
Mehmet Emin
Toprak, Zuhal
Gencer, Nazar
Kırılmış, Ebru
Yapıcı, Feridun
Koç, Ebru Yapıcı /
Türkiye 2002
(NBC Ajans)
le, hiçbir 'gelecek görmediği' ka-
sabasından kalkıp tstanbul'a çıka-
gelen ve fotoğrafçı kuzeni Mah-
mut'un (N. Bilge Ceylan'ın alter-
ego'su Muzaffer Özdemir) evine
postu seren Yusufun (Mehmet
Emin Toprak) zorakı misafirliği
çevresinde şekillenen, kar altında
Istanbul'dan harika fotoğraflarla
bezenmiş filmin konusu, evinde-
ki rahatı kaçan, kansuıdan aynl-
mış, porno'lara düşmüş, yaratıcı-
lığı tıkanmış Mahmut'un geçmişi
ve bugünüyle hesaplaşması olarak
özetlenebilir.
Sözün en aza indırgendiği uzun,
lirik plan-sekanslann özel ve ka-
rakteristik kıldığı, ağır tempolu,
kasvetli bir atmosferin dalağını
yaran, tipik Nuri Bilge Ceylan üs-
lubuyla bir çeşit oda müziği etki-
si uyandrran Uzak, unutulmaz gö-
rüntülerle donatılmış, farkh bir
film. Ancak kesinlikle geniş kitle-
ye hitap eden, ticari sinemanın po-
püler örneklerinden biri hiç değil.
Son 5 yılda kuşkusuz ('ruh ikizi'
Zeki Demirkubuz'la birlikte) si-
nemamıza damgasını vuran film-
lerin yaratıcısından, meraklısına
seslenen, yenı, farklı ve özel bir
filmdaha, Uzak...
Özel efekt ustası Pftof un ilfc filmi Vfdocq' bugün gösterfme glriyor
Fransa tarihinin ilk özel hafîyesiAyak sesleri duyulan devrimin (1848
Paris Komünü'nün) sancılı kargaşası ve
seri halde, tüyler ürpertici cinayetler iş-
leyen, aynalı bir maskenin arkasına giz-
lenmiş, Simyacı denen, esrarengiz, haya-
let gibi bir katilin korkusu içindeki
1830'lu yıllann karanlık Paris'i. Kenri
dehşete düşüren, dönemin üç önemli
şahsiyetinin, yıldınm çarpmasıyla peş-
peşe öimeleri de yenilmez ve yakalan-
maz Simyacı'dan biliniyor.
Özellikle bakire genç kızlara meraklı
Simyacı'nın peşine düşmüş. dönemin
ünlü polisi-özel hafiyesi Vidocq (Ge-
rard Depardieu), filmin henüz daha ba-
şında, kıstırdığı amansız katili tam yaka-
layacak derken ateşin içine düşüyor, ölü-
müne bir kavgada. Kahramanımızın da-
ha jenerik öncesinde öldüğü (!), büyük
bir flash-back halinde kurulmuş film,
intikam amacıyla devreye giren. Vi-
docq'un biyografisini yazmakta olan genç
gazeteci Etienne Boisset'nin (Guillaume
Canet), Vidocq'un ortağı Nimier (Moussa
Maaskri), güzel ve çekici Preah (Ines Sast-
re) gibi tanıdıklanna danışıp Simyacı'nın
izini sürerek soruşrurmayı derinleştirmesiy-
le sürüyor, sürprizlere açık biçimde...
19. yüzyılın sertivencisi...
Bugün gösterime giren Vidocq, 19. yüz-
yılm sokaktan gelen, tanınmış Fransız serü-
vencisi, askerlikten, kürek mahkûmluğun-
Ines Sastre ve Guillaume Canet 'Vidocq'un başarüı ikilisi.
Yönetmen: Pitof /
Senaryo: Jean-
Christophe Grange /
Kamera: Jean-Pierre
Sauvaire / Müzik: Bruno
Coulais / Oyuncular:
Gerard Depardieu,
Guillaume Canet, Andre
Dussollier, Ines Sastre,
Moussa Maaskri,
Isabelle Renauld, Jean-
Pierre Gos, Edith Scob /
Fransa 2001 (Özen Film)
dan polisliğe geçmiş, kılıktan kılığa giren,
özel hafiye François Vidocq'u (1775-1857)
eksen alan, bilimkurgusal ve fantastik bir dö-
nem filmi.
Tamamı dijital kameraylaçekilen, sinema-
severlere yılın son sürprizi niteliğindeki bu
film, bizde pek tanınmayan, ama 4 ciltlik
'AnıJar'ıyla döneminin suç âlemi üsfüne bi-
rinci elden tanıklık eden, Fransız kültürünün
popüler bir figürünü karşımıza getirirken Pi-
tof adını benimsemiş (asıl adı Jean-Chris-
topbe Comar), özel efekt büyücüsü. tekno-
lojiye vakıf, yeni bir yönetmeni de tanıtıyor.
Reklam-klip yönetirken Jean-Pierre Je-
unet-Marc Caro ikilisinin Şarküteri, Ka-
yıp Çocuklar Şehri ve Ziyaretçiler gibi
1990'lann önemli Fransız filmlerinin efekt-
lerini yapan, Jeunet'nin Alien 3ünün 2. yö-
netmenliğinı üstlenen Pitof, çocukluğunun
en gözde kahramanı olan, 19. yüzyılda Bal-
zac, Poe gibi yazarlara da ilham vermiş Vi-
docq aracıhğıyla, geçmişe bugünün vizyo-
nuyla (ve teknolojisiyle) yaklaşan, ilginç bi-
limkurgusal bir fantezi imzalamış sonuçta.
Görüntüleri ve montajıyla dekor,
ışık, renk kullanışıyla görsel bakım-
dan hayranlık uyandıncı bir duzey tut-
turan film, hikâyesinden çok çarpıcı
görselliğiyle göz alıyor. Tekniği ve
yenilikçiliğiyle yer yer deneysele de
göz kırpan, senaryosunu, dilimize de
çevrilen 'Kızıl Nehirler', 'Leylekle-
rin Uçuşu\'Taş Meclisi' gibi çok sa-
tan romanlanyla best seller yazan ol-
mazdan önceki Jean-Christophe
Grange'ın yazdığı filmde nerdeyse
her sahne birer tablo gibi düzenlen-
miş, üzerinde çok çalışılmış ve çoğu
teknik işlemden geçirilmiş her görün-
türesün gibi.
'Trash-metar tarzı fantastik
Sürükleyici bir aksiyon ve gerilim
temposuyla. dozunda bir şiddet ve
erotızm öğesiyle bezeli, belirgin
'trash-metal' atmosferi kuran bu 19. yüzyıl-
da geçen fantastik dedektif hikâyesinde tek-
me dövüşü sahneleri de çok iyi çekilmiş. Her
zamanki gibi irikıyım fiziğine denk düşen
yalın performansıyle öne çıkan Depardi-
eu"yle genç Canet ikilisinin yanı sıra çekici
Ines Sastre, polis şefi Andre Dussollier,
müfettiş Jean-Pierre Gos gibi yan rollerde-
ki oyunculanyla da göz alan film, karmaşık
entrikası bir yana, dekorundan görüntüleri-
ne, müziğinden montajına kadar görülmeyi
hak eden, fantastik bir seyirlik.
KEDIGOZU
VECDİ SAYAR
Biri Bizi Gözetliyor
Bilmıyorum hiç gözünüz takıldı mı, ben ara sıra
bakıyorum. Ibret olsun diye... Yabancı "formaf'h bir
program, "Biri Bizi Gözetliyor". Amacı, gençlerimi-
ze "rolmodelleri" oluşturmak. Gerçekten de büyük
bir başarı sağlıyor bu hedef doğrultusunda. Yalnız-
ca gençlerin değil, her yaştan seyircinin, saatler
boyu -trene bakar gibi- bir evin içinde geçen incir
çekirdeğini doldurmayacak bir içerik zenginliğine
sahip konuşmalan. tartışmalan izlemesini sağlıyor.
Halkımız, evin içine "yerieştirilmiş" gençlerden ki-
mine hayran, kiminden nefret ediyor. Yeni yeni po-
püler kahramanlar kazanıyoruz, evin sakinlerinin
heryenilenişinde...
"Biri Bizi Gözetliyor" evindeki gençlerin 24 saat-
lik yaşamına gönüllü tanıklık eden kardeşlerim be-
ni duyamayacaklar elbet, çünkü onlar Cumhurıyet
okumazlar. (Peki, hiç gazete okurlar mı, diye sor-
sanıza!)... Anlayacağınız, "ev"in içindekilerle dışın-
dakiler, tencere- kapak mısali (istisnaların olduğu-
nu hepimiz biliyoruz)... Bu yüzden "ev"de konuşu-
lanların son derece "olağan" karşılanmasına şaş-
mamak lazım. "Ev"de gazete ve televizyon olma-
dığını biliyoruz. Ama, dış dünyadan tümüyle "tec-
rit" edilmediklerini de biliyoruz. En azından "tak-
s/"lerine binip, "müşterileri" ile konuşuyorlar. Peki,
ne konuşuyorlar? Insan hiç mı merak etmez ülke-
de ve dünyada neler olup bıttığini?.. Ama, hiç kuş-
kunuz olmasın, sırası gelince "Onuncu YılMarşı"n\
patlatmaktan geri durmazlar...
"Biri BIZI Gözetliyor" evi, gerçekten de bir mik-
rokosmos. Kendileri için yaratılan "sanal" bir dün-
yada yaşayan gençlerimizin durumunu çok iyi an-
latıyor. Gençlerimiz "kendi" sorunlan ile öylesıne
dolu ki, yalnızca "kendileri gibi" olanların dünyası-
nı izlemekten zevk alıyorlar. Ya da bir gün "onlar"
gibi olabilmenin hayaliyle ekran karşısında büyü-
lenmiş tavşanlar gibi oturuyorlar. "Başkaian" onla-
rı ılgilendirmiyor... Kimi, farkında bile olmadan, 80
sonrasının "ideal" genci olmayı başardığı (daha
doğrusu birileri onu öyle yapmayı başardıkları) için,
kimi ise "başkalannın sorunlan" ile ilgilenenlerin so-
nunu görüp, ders çıkardığı için!
* • •
Gençlerimiz, kendi egolarıyla uğraşa dursun,
adım adım savaşa yaklaşıyoruz. Daha doğrusu, bi-
rileri tarafından sürükleniyoruz. Eminim, konforla-
rına son derece düşkün gençlerimizin de savaşmak
gibi bir hevesleri yok. Ama, bir avuç yürekli genç
dışında pek sesini çıkaran da yok. Ya, toplumun
öteki kesımleri farklı mı? Herkes, başını televızyon-
lara gömmüş, bekliyor. Yalnızca savaş konusunda
değil, başka konularda da aynı suskunluk, aynı yıl-
gınlık...
F tipi cezaevlerine, "tecrit"e karşı verilen müca-
deleye, "oaş/ca/ar/"nın mücadelesi olarak bakanlar,
gün gelip yanıldıklarını anlayabilırler. Geniş kitlele-
re öncülük yapması gereken aydınlar, sanatçılar
yeterince çıkarıyorlar mı seslerıni, kuşkuluyum.
"Tecrif'e, savaşa karşı eylemlerde hep aynı insan-
lar bir araya geliyor. Neden?
Aydınların, kendileri için en hayatı sorun olan dü-
şünce özgürlüğüne yönelen tehditler konusunda da
yeterince etkin olamadığı bir gerçek. Ne kadar "de-
mokratikleşıyoruz" diye kendimizı kandırmaya ça-
lışırsak çalışalım, düşünceye yönelik saldınların ar-
kası kesilmiyor. En yeni iki örnek, bir yönetmen ve
bir gazeteci dostumuzun başına gelenler.
Sınemalarımızda önce gösterilen, sonra yasak-
lanan. daha sonra Danıştay kararı ile yeniden gös-
terime giren, bu arada yurtiçinde ve yurtdışında 32
ödül kazanan "BüyükAdam KüçükAşk" filmi hak-
kında, "Hayata Dönüş" operasyonu kahramanı es-
ki Adalet Bakanı H.S. Türk döneminde kamu da-
vası açılmış. Şimdi, yönetmen Handan Ipekçi, ba-
rışı savunan filmi nedeniyle yargılanıyor. Peki, siz ne
yapıyorsunuz?
Keşke, "Biribizigözetliyor!Bir şeyleryapmalıyım"
diyebilseniz...
•••
Çarşamba günü, Datça'ya bir grup aydın gitti.
Yürekli gazeteci Sinan Kara'nın duruşmasına ka-
tılmak için. Sinan'ın gazetelere geçtıği yolsuzluk
haberleri Datça'nın savcısını, kaymakamını rahat-
sız ettiğı için hakkında -altısı beraatle sonuçlanan-
27 dava açılmış. Bunlardan dördünün duruşması
önceki gün yapıldı. Sinan Kara dün tutuklanarak U-
la Cezaevi'ne konuldu.
Keşke, "Beni ilgilendirmiyor. Işim başımdan aş-
kın" diyeceğinize, siz de Sinan'a destek vermek
üzere Datça'ya gidebilseniz... Emin olun, "Biribizi
gözetliyor"\
Ne yazık ki, ben Sinan'ın mahkemesine gidemi-
yorum; çünkü çeşitli sivil toplum örgütleri yönetici-
leri ile birlikte dün Meclis'e geldik.
"Savaş istemiyoruz" demek için...
"Biri bizi gözetliyor"6ur mutlaka. Belki bir kedi,
belki milyonlarcası...
vecdisayar: 7 yahoo.com
İZLEYİCİ ERDAL ATABEK
îyiliğin gücü kötülüğe karşıFantastik sinemanın başyapıtlanndan olan
Yüzüklerin Efendisi, bu kez, ikinci bölümü
olan "tki Kule" ile gösterime girdi. "İyi ile
kötü"nün, "uygar ile ilkel"in, "sevgi ile nef-
refin çatışması gene a>-nı taraflann savaşlan
ile beyazperdeye geliyor. iyi yûrekli Hobbit
Frodo, aynlmaz arkadaşı Sam ile yüzügü
Mordor'a ulaştınp ateşe atma savaşımı verir-
ken Kötülükler Kralı Sauron da yanına aldığı
Saruman ile büyük ordusunu topluyor. Amaç-
lan, Orta Dünya'yı ele geçirmek, kendi ege-
menliklerini kurmak. Orta Dünya'da yaşamı-
ru kurmuş banşçı halklar bu saldınnın korku-
sunu yaşıyor, rjirbirlerine yardım etmede de
gönülsüz davranıyorlar. Üç buçuk saatlik film-
de gene arkadaşlık, öz\eri, dayanışma, sevgi
karşısında nefret, hilekârlık, zorbalık, şiddet
sahneye çıkıyor.
Tolkien' in yapıtında iyilik ve kötülük mito-
lojik sembollerle açıklanmış olsa da fılmdeki
sembolizm, Hollywood ölçülerine uyarlanmış
görünüyor.
lyiler, beyazdır, güzeldir, aralannda konu-
şurlar, birbirlerini anlarlar, üişkileri demokra-
tiktir, kadınlarla erkekler arasında dostluk var-
dır, aşk vardır, anne çocuk sevgisi vardır. Ba-
nşçıldırlar, sanatseverdirler, birbirlenne yar-
dım ederler.
Kötüler ise karadır. sadece homurdanırlar,
hep emir alırlar ve emre uyarlar, birbirleriyle
üişkileri yoktur, dostluğu bilmezler, ortada ne
sanat vardır, ne sevgi, ne de aşk. Çocuklan
yoktur, sadece nefret eder, şiddet kullanır ve
kendilerinden olmayanlan yok etmeye çalışır.
Aynca "iyiler", yerleşiktirler, eker biçer
halklardır, şenlikleri vardır.
Ama "kötüler", dağlann ardında yaşarlar,
mağaralar ve karanlık yerlerde hep kötülük
düşünürler.
Böylece "uygarlar" ile "ilkeller" arasın-
daki savaş, aynı zamanda "Batıhlar" ile "Do-
ğulular" arasındaki savaşa da benzemekte-
dir. Amerika ile Japonya, tngiltere ile Çin,
Fransa ve Amerika ile Vietnam savaşlan da şa-
şılacak düzeyde filmdeki savaşlan andırmak-
tadır. Günümüze gelecek olursak Amerika ile
Irak, Amerika ile Afganistan arasındaki sa-
vaşlar da şaşılacak derecede Yüzüklerin Efen-
disi'nde canlandınlan savaşlarla benzeşmek-
tedir.
Yüzüğü çaldıran Gollum bu arada kendi he-
saplaşmasını yaşamaktadır. t>ilik ile kötülük
Gollum"un içinde yaşamakta, bu kez Frodo'ya
rehberlik eden mutant Hobbit kendi geleceği-
ni aramaktadır.
tki Kule'nin gişe kazancı Yüzük Kardeşli-
ği'nin hasılatını geçecek gibi görünüyor. Bu
arada salonu dolduran izleyiciler de "Iyi Gü-
zel BeyazBahİj"nın "Kötii Çirkin Kara Do-
ğulu"ya karşı haklı (!) savaşını desteklemeye
hazırlanıyor.
flci Kule de, Yüzük Kardeşliği gibi Tolki-
en'in yapıtının Holh/wood diline çevrilmiş bir
versiyonu olarak görünüyor. Her iki filmde de
Tolkien. kendi kabul etmese de Avrupa'da ya-
şanan faşizm olgusundan esinlenmiş görünür-
ken çe\Tİlen filmler eksen değiştinp "Beyaz
Baü Uygarlığı" ile "Kara-Sarı- Kızıl Mor-
dor tlkelliği" arasındaki savaşlara dönüşmüş
görünüyor. 11 Eylül saldınsından sonraki Be-
yaz Saray-Pentagon-Hollywood işbirliği dü-
şünülürse buna da pek şaşmamak gerekiyor.
BUGUN
• AKM'de 19.30'da İDSO'dan 'Ismet
Inönü'jü Anma Konseri'. (0 212 251 56 00)
M AKM'de 19.30'da İDOB'dan 'Folklorama'
adh müzikli gösteri. (0 212 251 56 00)
M DtVRİĞİ KÜLTÜR DERNEĞt nde
'50. Yıl Külrür Şenliği'. (0 212 292 19 29)
• NARDtS'de 22.30'da Ayşegiil Yeşilnil
Dörtlüsü konseri. (0 212 244 63 27)
M CEMAL REŞİT REYde 20.00'de Trevor
Watts Moire Music Group konseri.
(0 212 232 98 30)
• RITÜEL'de 19.00'da 'Onur Caymazia
Hayat ve Sanatın Kâh ve Rengi' adh söyleşi.
(0 212 243 13 91)
I. TÜRK DÜNYASI SİNEMA GÜNLERİ
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ'nde 14.00de 'AşkIstasyonu',
16.30'da 'Özge Vakit', 19.30'da 'Dilhiroj'
adh filmlerin gösterimi. (0 212 293 12 70)
UZAKDOĞU FİLM FESTİVALİ'NDE BUGÜN
Frodo, yüzüğün gücüne direnmekte zorlanıyor.
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZt'nde 20.00'de 'Temptress Moon'
adh filmin gösterimi. (0 212 252 35 00)