Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 15 ARALIK 2002 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
ABD Gerçeği!
"Bir çocuk ağlarsa dağ başında
Gözyaşlannda Amerika akar."
Cahit Külebi
Amerika Birteşik Devletleri iki yüz yıllık bir geçmişe sa-
hip... Daha önceleri Ingiltere'nin sömürgesiydi. Avru-
pa'da ne kadar işsiz güçsüz, serseri, katil, hırsız, ahlaksız
varsa hepsı bu yeni krtaya sürülmüştü. Amerika, Avru-
pa'nın sürgünleri, daha doğrusu işe yaramazlanyfa do-
luydu. Ama sonunda, o Avnjpa'nın beğenmediği insan-
lar yepyeni birtoplum, yepyeni bir uygarlık, yepyeni bir
anlayış, sanat, bilim kurdular. Bin bir ırkjn, soyun sopun
karmakanşık bir oluşumu... İki yüz yıl sonra nerdeyse
dünyaya hükmeden, dünyaya ömek olan, dünyaya tek-
niği, endüstrisi, bilimiyleegemen olan yepyeni bir impa-
ratoriuk...
Bir zamanlar kendi içıne kapalı bir ülke olmak istedı.
'Amerika Amerikalılanndır" sloganıyla... Ama doğrusu
ya Avrupalılar onu rahat bırakmadı. Başlan sıkışınca
"Gel, bizeyardım et" dedıler. Birinci Dünya Savaşı, ikin-
cısı derken ABD, askeriyle, sılahıyla geldi dünyanın ege-
menlik kottuğuna oturdu. Koskocaîngiltere bile "Beni,
Avrvpa değil Okyanus ötesi ilgilendirir" demez mıydi?
Amerika neresi, Kore neresi? Amerika neresi, Vıet-
nam neresi? Amerika neresi, Filipınler, Afganistan, Gü-
ney Amerika ülkeleri neresi? Irak neresi? Günümüzün
ABD'si her yerde, her alanda her ülkenin ıçinde, yöneti-
minde!.. Para para paral Herşeyın başında parasıyla ül-
keler, insanlar alınır satılır oldu. Her şey Amerika içındir.
Her şey onun anlayışıyla, kafasıyla düzenlenir.
Bir zamanlar "Çirkin Amenfca/;"diyebirkitapvardı. Hem
de bir Amerikalının yazdığı... Oysa Amerika'ya gidenler
bilir, Amerikan yurttaşının ne kadar sıcakkanlı olduğu-
nu... Avrupa insanındakı o kendini beğenmişlik, o size
tepeden bakışı yoktur. Bırey başka, devlet çıkarı başka
olunca işler değişiyor mu ne?
1920'ierde Osmanlı aydınlannın çoğu "Amerikan man-
dasına girelim" diyordu. En ünlü insanlanmız, hatta ki-
mi askerimız bile! Bir Mustafa Kemal'di "Tam bağım-
sızlık" diyen. DöndükdoiaştıkAtatürk'ünölümündenon
yıl sonra bu Amerika baş dostumuz, derken her şeyimız
oluverdi! Mütareke aydınlannın özledikleri nerdeyse ger-
çekleşmeyoluna gırdi! Yardım, para, destek köstek, Ko-
re, NATO vb. dıye diye, "Amerika'nın kucağına oturma-
yalım da Rusya'nınkine mi oturalım" gıbi sözlerie...
Şimdi Amerika, Irak'ın.Afganıstan'ın.OrtaAsya'nınzen-
ginliklerine göz dikti. Ne yaparsan yap, elinden kurtar-
mak zor!.. Türkiye'de yeni biryönetim mi var, bulunmaz
fırsat, borç ver, hibe yap, her ne yaparsan yap Irak sa-
vaşında yanına al!.. Karşındakiler deneyimsiz, bundan
güzel durum mu olur?
Şairler hayalci, düşçü görünürterse de günümüzü, ge-
teceğimizi, yaklaşan tehlıkeyi, acılanmızın kaynağını ön-
ceden görürier... Siz şimdi kalkın da Cahit Külebi'nin
1971 'de yazdığı şu "Amerika" şiirineyanlış deyin, hak-
sız deyin:
"Önce Kristof Kolomb buldu Amerika'yı I Sonra biz
/ Umutlar azaldı günden güne, mutluluklar I Ve ekme-
ğimiz
Birçocuk ağlarsa dağ başında / Gözyaşlannda Ame-
rika akar I Vurdularsa birini, kanı şoriadıysa I Bilin ki o
kurşunlarda Amerika var
Kişi kişiye köle Mulduysa I Darağaçlannda Amerika
var I Ama biz yine de direneceğiz I Sonuncumuza
kadar."
Ulusal Egemenlik ve Ulusal Istenç...
Doğrudan ulusun olan egemenlik ulusal istençle
belirlenen temsilciler eliyle kullanılır. Yasama
çoğunluğuyla özdeşleştirilemez ve eşitlenemez. Yasama
çoğunluğu her istediğini yapamaz. Yasama organı,
yalnız yasama konusunda yetkilidir.
Yekta Güngör ÖZDEN Hukukçu
'D
aha Neler' baş-
lıkh önceki ya-
zımda (30 Ka-
sım2002)belir-
tilen nedenler karşısında yasa-
ma organında çoğunluğu sağla-
yan siyasal partinin seçim sıra-
sında milletvekili niteliği taşıma-
yan, aday olamayan, seçilme-
yen, ancak 2839 sayıh Milletve-
kili Seçüni Yasası'nın 26. mad-
desi uyannca seçimlerde kulla-
nılan birleşik oy pusulasında
partisinin adının altında koyu
renkli harflerde adı ve soyadı
yazılan liderinin ulusal istencin
kendini seçtiği savıyla Meclis
dışından başbakan atanması is-
temi, zamansız, yersiz, haksız bir
girişimdi. Milletvekili olama-
yacağını, olmadığını bilen, baş-
bakan olmayan birisinin devlet
temsilcisi gibi yurtiçinde ve yurt-
dışında göriişmelerde bulunup
güçlükler yaratması, olası ko-
nuşmalar yapması sakıncalı ol-
duğu ölçüde kötü örnek oluş-
turmaktadır. Bu konumdaki kim-
senin başbakan olması için ana-
yasayı değiştirmek, devlet ve
demokrasi suçlannın geçersiz
sayılması için de uyum yasala-
nna kurnazca kurallar koymak
demokrasi ahlakıyla bağdaşmaz.
Sayısal çoğunluk biçimsel bir
olanak verse de yetki kötüye
kullanılmış olur, yapılan düzen-
lemeler tartışılır, zaman ve emek
yitirilir, değerleryıpranır. Yasa-
ma sorumsuzluğu korunup ya-
sama dokunulmazhğı sınırlan-
dınlacak yerde, bu konuda ve-
rilen sözden dönülüp görevi kö-
tüye kullanma niteliğinde işlem-
leri savsaklayıp dosyalan bir yıl
uyutmak yanında kayıncı ku-
rallar getirmek, çoğunluk bas-
kısının pişmanlık duyuracak ye-
ni bir örneği olur. Partiler,tader-
lerrvie özdeşleştirüir; kurumlaş-
ma yerine kişiselleştinne yeğje-
nirse demokrasi sözde ve kâğrt
üzerinde kahr. Oyla gelen oyla
hesap vermelidir. Güçler aynlı-
ğı ilkesinin doğal gereği, Ba-
kanlar Kurulu'nun başında se-
çimle gelen birinin bulunması-
dır. Halkına saygısı olan seçime
önem verir. Dokunulmazlığa bü-
rünüp Meclis'e sığınmak başba-
kana yakışmaz. Hakkmda kapat-
ma davası açıbmş bir partinin, bu
davaya neden olan, aynca yir-
miye yakın suçtan sanık bulu-
nan. mahkûmiyeti bflinen hde-
rinin başbakan olması için ana-
yasa ve yasalar değiştiriİirse ya-
nnlarda önlenemeven avkuıhk-
lar, çirkinlikler birbirini izleye-
bilir. Aklanıp seçime girmesi,
miUerveküi olup başbakanhğa
atanması akla, vicdana, hukuka
en uygun yoklur. Yapay oluşum-
lar çabuk yıkılır. Direnme, inat,
tutku görünümlü aşırılıklar sa-
hiplerini karalar.
Bozuk seçim sistemiyle, tüm
seçmenlerin değil, seçime katı-
lanlann üçte birinin oyuyla sağ-
lanmış iktidar kesiminin ağır bir
yanılgısı da sayısal çogunluk-
İannın her şeyi yapmaya yeter-
li olduğunu sanmaktır. Anaya-
sa. ulusal yaşam andıdır. adalet
tophımsal namus'tur Hukukla
oynamak sakıncahdır.
Hukuk devletinin tüm çağdaş
niteliklerini kazandırmak, de-
mokratik olmayan kurallan ve
yapılan değiştırmek. özlemleri
gerçekleştirmek gerekirken par-
tizanlık yapmanın. çoğunluk
diktasına açık lider sultasını pe-
kiştirmenin kimseye yaran ol-
maz. Günümüz ortamında soy-
lu, onurlu davranışlarla dış güç-
lere, içteki varlıklılara eğilme-
yen, kendi boşluk ve bozukluk-
lanna egemen olan, toplumsal
banşa ve ulusal dayanışmaya
öncelık veren, hak ve özgürlük-
leri kötüye kullanmayan, dürüst,
yürekli, gerçekçi, yurtseveryö-
neticilere özlem duyulmaktadır.
Ne olursa olsun AB'ye girmek
için ödünler veren, sözde dost-
ların oltasmda yalpalayan, boy-
nu bükük, ezik siyasetçilerle
şakşakçılan kınanmalıdır. Eşit-
lik tanımayan ortaklıklar zarar
verir.
1961 Anayasası'ndanberibağ-
sız-koşulsuz ulusun olan ege-
menlik. ulus adına yetkili or-
ganlar eliyle kullanılmaktadır.
TBMM, egemenliğin yansıyıp
yasama geçtiği, somutlaştığı tek
yer olmayıp yasama konusunda
yetkili olan organdır. Yasama
organı çoğunluğu da ulusal ege-
menliğin ulusal istenç yoluyla
oluşan bir bölümüdür. Ulusal
egemenlik, egemenliğin kayna-
ğı yönünden cumhuriyet biçimi
ile (cullamlması yönünden de
temsili demokrasi ile varhğını
duyurmuştur.
Siyasal iktidarlann geçerliği-
nin (meşruiyetinin) dayanağı,
kullanılış biçimleriyle de de-
mokrasinin yöntemleri sayılan,
bölünmez bir hak olarak ulusun
bölünmez yapısında yoğunla-
şan, devletin anayasası ile öngö-
rülen işlevlerini yerine getirmek
için organlanrun kullandığı, dü-
zenleme, yaptınm uygulama ve
temsil yetkisini kapsayan ege-
menlik, iktidarlann, yöneticıle-
rin değil, ohır'una ve denetim'ine
bağlı olan halkuıdır. Bilim çev-
relerinde ulusal egemenlik ye-
rine halk egemenliği ilkesi de
önerilmişrir.
Seçimleri ka2anıp yasama or-
ganında çoğunluk sağlayan ik-
tidann ulusal ıstenci (milli ira-
deyi) tek başma temsil etriği sa-
vı geçerli değildir. Ulusal istenç,
iktidan ve muhalefetiyle yasa-
ma organını oluşturan yanının
ulusça belirlenmesidir. Yasa yo-
luyla yansıyıp somutlaşmakta,
yasama geçmektedir.
Biz Bugün Ne Yapmalıyız...
Perran YORGANCIGİL Ec=. ÇYDD GenelMerkez Yön. Kur. Üyesi
• ^ vet, hiç düşündü- ler olarak neyapıyorsam böyle düşünüyorlardır.
I~H nüz mü, bizler ne
JL-/yapmalıyız bugün-
lerde?..
Bizler, yani sivil top-
lum örgütleri gönüllüle-
ri...
Bunu bana soranlara
şöyle yanıt veriyorum:
On yıldan beri gönüllü-
yine aynını yapmaya de-
vam etmem gerekir diye
düşünüyorum ve öyle ya-
pıyorum...
Aynca inanıyorum ki,
benim gibi çağdaş yaşa-
mı destekleyen bir sivil
toplum örgütünün gönül-
lüsü olan tüm kişiler de
Çünkü bizler, emanet al-
dığımız çağdaş, laik ve
demokrarik hukuk devle-
ti düzenimizi gelecek ku-
şaklara taşımanın, öyle
günübirlik değişecek ey-
lemlerle değil, uzun so-
luklu, kararlı ve bilinçli
bir çahşmayla gerçekJe-
Rainbow Genç Odası (Compaciı,
Ûdeon Genç Odası (Ranzatı), Krem Oışbudak / Mavi
* Genç O d a s ı !
Galaksı Genc Odast, Erie / Kırmızı
ICampaıtya. TC Scmay Bokor!ıj,"nın 25 Mavıı " 9 î l torıh
Gcz«"«'a« voyıtnlancn t«bl<§ın* ayoundur 28 10 2^02 lorıfınds ba)iaya
^ k i t
21940 ioyılı t ı m ı
y § y ) y Dpanyo,
3112 2002 tanhıoe taöaf ıur»c« c^up ûrt'iır v« ıtok tmiıonıony'o nnırtıd» *Soıdy,
IorreUı bojiı.1,1 Snc Odolon HTN 101, 102 10i, 109 110 113,Oo«jn,
loınboo Itrvolo ı, bafiıkl coırpoclj G«iî Ooolor HTN 103 105,106 112. GaloUc
ve Raınbcw [Ronzolı| ıl« Od««n ' (ı koryslalı| Ge»ç Oiolo-ı HTN 107 1 1 ' Hjk'a
Navrısın Tokımı h«ity»ıdrr lıhkbcl u'unK'i :.••' 'd« o^ceo.r t ^ . - » , u , ! . d<dı><kU
vopfno Kotiıic loitpf r <ompofiya toiw/îcrrî
ö ılfl'lr oyrtflfı'ffaı3a«çır liı^ iltr fi^cbol
t > * S « : n •: BS1..-.UI »ıtttol A Ş O S1 14 Cad No 13, 38070 Koyun
*Genç odosı olonloro f
www.istikbal.com.tr
1 Ade! tek ki;ili
Hukla Nevresim Tokımı
hedıye
Ya/a nacak çok şey var
şebileceğine inanıyoruz.
Bizler. "Eğitimdir Id,
bir uhısu özgür, bağımsE,
şanh, \iiksek bir toplum
olarak yaşaür ya da bir
ulusu köleliğe ve yoksul-
luğa düşürür" diyen o
ulu önderin, Atatürk'ün
oğullan ve kızlan olarak,
bugün yakınıp şikâyet et-
tiğimiz hatta şaşırdıgı-
mız (!) pek çok olay ve
olgunun arkasındaki ne-
denleri sorgulamak ve or-
taya çıkan gerçekler doğ-
rultusunda üzerimize dü-
şeni yapmak zorundayız
diye düşünüyoruz. Üye-
si olmaktan övünç duy-
duğum Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği'nde
çevrenimi (ufkumu) açan
bir yönlenme ile geçen
yıl başladığım Atatürk
Ilkeleri ve Devrim Tari-
hi yüksek lisans eğitimi
sayesinde yeniden ve da-
ha derinden inceleme
şansına eriştiğim Tûrk
Devrim Tarihi, aslında
hepimiz için ahnacak
derslerle doludur.
Yıkılmış bir impara-
torluktan, çağdaş bir
Cumhuriyet 'in doğuşu
kadar, savaş meydanla-
ruıda tüketibniş bir 'üm-
met'ten, güçlü bir
'ulus'un yaratılması da
dünyada eşi bir daha ya-
zılmamış bir destan ola-
rak bizlere yol göster-
mektedir. Hiç kuşkusuz,
yola çıktığı ilk günde.
tam bağımsız ve kayıtsız
şartsız ulus egemenliği-
ne dayah yeni Türk dev-
letini kurmaya kararlı
olan yüce Atatürk, yine
hiç kuşku yok ki bu ama-
cına Türk ulusunun üstün
gayret ve çabalan ile ulaş-
mıştır.
Bu gerçek, bu kadar
açık, apaçık olarak yam-
başımızda dururken, ara-
dan 80 yıl geçtikten son-
ra ne oldu da o destanı ya-
zan ulusun çocukları ve
torunlan olan bizler, iki-
ye bölünmüş olarak bir
kısmımız öbürlerine
"Şimdi ne yapmayı dü-
şünüyorsunuz?" diye so-
ruyor!..
Belki kendilerini ye-
tersiz ve güçsüz gördük-
lerinden belki de olup bi-
tenlerin onlan etkileme-
yeceğini düşündüklerin-
den olsa gerek, ayn bir saf
oluşturup, biz çaba gös-
terenleri izleyen, kına-
yan, hatta akıl veren bu
kişiler, bilmelidirler ki,
ancak "Şimdi ben ne yap-
maüyım?" diye kendi
kendilerini sorguladıkla-
rı gün, çağdaş Türki-
ye'nin önündeki engel-
lerin kalkması süreci hız-
lanmaya başlayacaktır...
ÇYDD'nin kuruluş
amacı tüzüğünde şöyle
yazılıdır: "Atatürk ilke
vedevrimlerini korumak,
geKştirmek ve yaygudaş-
rjrmak." Bu amaca ulaş-
manın yolu ise çok açık
olarak belirtilmiştir Çağ-
daş egitim yoluyla çağdaş
insan ve çağdaş topluma
ulaşılmasını sağlamak...
Biz dernek üyelerinin gö-
nülden inandığımız bu il-
ke, bir anlamda da eğiti-
min insan ve toplum ya-
şamındaki önemini vur-
gulamaktadu". Şöyle ki,
eğitimden çağdaş niteli-
ği kaldıracak olursak, in-
san ve toplumdaki nite-
lemesinin de kendiligin-
den yok olacağını göre-
biliriz.
O hakle bugün ne yap-
mamız gerektiğini arûk
hep birlikte anlamamız
gerekmi>or mu? Çağdaş
eğitime verüecek deste-
ğm hepimizin yarmlanm
aydınlatacağı yeterince
açık değil mi?
Okullann yetersiz, öğ-
retmenlerin mutsuz, ve-
lilerin güçsüz olduğu, bir
ortamda yine de inanıl-
maz başanlar gösteren
pınl pınl çocuklar, genç-
ler, erken yaşta evlilik ka-
rabasanına (kâbusuna)
karşı direnen genç kız-
lar, inanın ki, bizlerin bu
desteğini fazlasıyla hak
etmektedirler ve gelecek
kuşaklann eğitimine ve-
rilecek bu destekler asla
boşa gitmeyecektir. Biz-
ler inanıyoruz ki, bugün
şaşırdığımız (!) pek çok
olayın ve olgunun aslın-
da çok basit olan açıkla-
ması sadece budur.
Eğitim uzun soluklu
bir uğraştır, tıpkı toprağa
atılan tohumun ağaç ol-
masını beklemeye ben-
zer. Ama 80 yıl önce ata-
larımızın karılan ile sula-
nan topraklanmıza atı-
lan tohum, bugün Cum-
huriyet Çman olarak kök
salmıştır. Şimdi, aynhp
bölünmeden hepimize
düşen görev, bu çınann
tek bir dalının bile bu-
danmasına izin verme-
den, onu yeşil ve gür ola-
rak çocuklanmıza ema-
net etmektir. Tıpkı Ata-
mızın bizlere emanet et-
tiği gibi...
PENCERE
Çiçekçi Dükkânı
Mizahçı dostum dedi ki:
- Çiçekçi, cenazeyi düğünden daha çok sever.
- Neden?..
- Çünkü bir çelenkte bir buketten daha çok sa-
yıda çiçek bulunur.
- Yok canım?.. Hem çiçek yalnız düğünde ve ce-
nazede mi tüketilir?.. Sevdiklerine çiçek yollayan-
ları neden unutuyorsun?.. Birbirine âşık olanların
aracıları da çiçekçiler değil mi?..
Dostum başını salladı:
- Çiçeksiz yaşanmaz!..
Peki, çiçekçi dükkânı bulunmayan bir kent dü-
şünülebilir mi?..
•
Eskiden Anadolu kentlerinin çoğunda çiçekçi
dükkânı yoktu.
Koskoca Eskişehir de bunlardan bırıydi.
Geçenlerde Eskişehir'e gittim, Anadolu Üniver-
sitesi bir mucize!..
Bir cennet!..
'Açık öğretim' kapsamında 750 bın ögrencisi var
bu üniversitenin...
Bu güzelim üniversitenin harcını karmakta birin-
cil zahmetkeşan Prof. Yılmaz Büyükersen şimdi
Eskişehir Belediye Başkanı; ama, aklı fikrı beledi-
yenin sınırlanna sığacak gibi değil; ufuk çizgisi ge-
zegenimizin yuvariaklığından sıynlıp uzaylaşıyor.
•
Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Engin Ataç,
Büyükersen, ben konuşuyoruz; söz Eskişehir'de
ilk çiçekçi dükkânının nasıl açıldığına geliyor, ina-
nılmaz biröykü...
öyküyü Büyükersen anlatıyor, ben dinliyoaım, ku-
laklarıma inanamıyorum, sonunda dedim ki:
- Bunu Cumhuriyet'te yayımlayalım.
Razı oldu Büyükersen, Eskişehir'de ilk çiçekçi-
nin öyküsü, geçenlerde bizim gazetede Mryase llk-
nurimzasıyiayayımlandı, bilmem okudunuz mu?..
Üç beş satırla anımsatayım:
Yıl 1961 ...
Oyıllarda Yılmaz Büyükersen öğrencidir. Profe-
sör Orhan Oğuz hocasıdır, öğrencinin ısran üze-
rine Ankara'ya giderler, Kamelya Çiçekevi'nin sa-
hibi Aleksandr Tomayidis'e başvururlar...
Tomayidis sorar:
- Eskişehir'de çiçek satılır mı?..
Serüven böyle başlar.
•
20'nci yüzyılı geride bıraktık, 21 'inci yüzyıla gir-
dik...
Aklıma gelmişken sorayım:
Sözgelimi Bayburt'ta çiçekçi var mı?..
Ya da Adıyaman'da?..
Anadolu kentlerinı, kasabalannı çiçekevleri sar-
mışsa uygarlaştık demektir.
Eskiden Istanbul'da çiçekçi dükkânlannın sa-
hipleri Hıristiyanlardı.
Müslüman mahallesinde çiçek, kararmış ahşap
evlerin kafesli pencerelerinde görünürdü; çoğu
saksıda yetiştirilmiş sardunyalardı.
•
Bugünlerde ilginç bir durumla karşı karşıyayız;
kansını tesettüre zoriayan adam bile AvrupaJı ol-
mak istiyor; bu yolda çırpınıyor...
Neden?..
Avrupalı, Anadolu'ya gelip, şeriatçılığı savunan-
lann kentlerinde çiçekçi dükkânı mı açacak?..
27. İKTİSATÇILAR HAFTASI
-2003E GİRERKEN SORUNLAR VE ARAYIŞLAR"
19-21 ARALIK 2002
PnKOr TMr DfflRI (1Ü. UW FttâHaa OU
H H H t l l l l l ı r ı ^ ı PrK » Kttl MKOrE
SUKJI Gûroc «tan ıtsnM Hjyûttı?)
Pld-1». AlnM Il»un]a IBqkM Unul Hrau U n l (BK Ortadotju U
Ptof. D» BntoıOm M n J ı S8F]3r SctıSari
«mnBiniırnınflv
»mf Dr fcrv™,|lü SSFı
Pnl Dr TMVOTOOÛ *:.=»)
I PntOr (HMUUJTtâUrrUNUUİM
S J » » X rau)TFat»>4jıraıuifîJn'*sfT
Pr* Or Fjn» S«r»r«jnc>, |1.
Prel. Dr fmt Stfcf* (rnjl »r* D: 2*f İÜU
Sl»N« IflllflTflTIIMlliM II IMI'll jlllftilll
Prd Or Sohr Kjzg» »«) Ûn
Prol OrT
nwB«r»ı "' '"
YrlDoc.DTİM»
Pnl. Or. CMHUr) fB«MH M U İ M
Or CmgchıclYTİı
Pral y S«nw> farsın (rtt Ttfb Ot» 9fk '".•: '. '
>H 0c htn tjcar fYTÛl «II M t c t S s » » - rıa- } J r
j n ı r '*. (Bjnrrjo-Yıarlfro* Dr l w ı Ü j » IGaa unı)
Sevgilimiz, oğlumuz ve eşimiz
Eczacımız
VAHAP
İLHAN'ı
ölümünün 2. yıldönümünde
saygıyla anıyoruz.
BABASI, EŞİ VE ÇOCUĞU