18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2002 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Rum Dışişleri Bakanı Dr. Yannakis Kasulidis 'le Kıbns 'ta neler olabileceğini ve beklentileri konuştuk: Banşfirsatıkaçınlmamalı AB üyeliği başvurumuz yasaldır -AB'nin genişleme sorumlusu Günther Verheugen'in, Güney Kıbns'm 2004'te AB 'ye tam üyeliğinin kabul edileceğinisöy- lediği, basında yer aldu Oysa Londra ve Zürih antlaşmalarına göre garuntör ül- keler olan Ingiltere, Kıbns, Türkiye ve Yunanistan 'ın üye olmadığı hiçbir ulus- lararası kuruluşa üyeolamaz. tngUtere ve Yunanistan AB üyesi, ama Türkiye değiL O zaman bu çelişki nasıl çözülecek? - Ama Londra ve Zürih antlaşmalan böy- le demiyor. Dolayısıyla Kıbns Anayasa- sı'nda da bu yok. Söylenen açıkça şudur: Kıbns, kısmen ya da bütün olarak bir baş- ka ülkeyle birleşemez. biriik kuramaz. Si- zin kastettiğiniz o madde, Kıbns'ta Yuna- nistan'la ENOSÎS'in ya da Türk tarafinın Türkiye'yle birleşmesinin engellennıesi için konulmuştur. Bunun uluslararası kuruluşlara üyelikle hiçbir ilgisi de yoktur. Size önıek vereyim: Kıbns, îngiliz Uluslar Topluluğu (Com- monwealth) üyesidir. Ne Türkiye ne de Yu- nanistan bunun üyesidir. Zamanında Kıb- ns, Bağunsız ve Bağlantısızlar Bloku üye- siydi. Türkiye ve Yunanistan bunun bir par- çası değifdi. Yunanistan A\Tupa Konse- yi'nden ihraç edildiğınde Kıbns hâlâ Av- nıpa Konseyi üyesiydi. Hukukçu Mendel- sonun bulgulannın hukuken doğnı olma- dığını düşünüyorum. Öte yandan AB hu- kukçulanyla Sayın Mendelson'un söyle- diJderi birbirini tutmuyor. AB zaten bu me- seleyi halletmiş durumda. AB 'ye üyelik başvurumuz kesinlikle ya- saldır ve bunun 1960 anlaşmalanyla çeliş- kiye düşen hiçbir yanı da yorur. Yani, Kıb- ns'ın AB üyeliği için Türkiye'nin üyeliği- ni beklemesi gibi bir zorunluluk yoktur. Bunun yanı sıra Saym Denktaş da şimdi bir çözüme ulaşırsak Türkiye 'yi beklemeden AB'ye girebileceğimizi söylemeye başla- dı. Once ne söyKiyordu, şimdi ne söylüyor? Hangisi geçerlidir? Ada'nın yasal bölünmesi kabul edMemez - Sizce federasyon ve konfederasyon arasında ciddi birfark var mı? - Evet. büyük fark var. Nedenini de an- latayım. Benim dünyada bildiğim tek kon- federasyon, Birleşik Arap Cumhuriyeti 'ydi. Hahrlayacaksınız, bu konfederasyon, zama- nında Mısır ve Suriye arasında kurulmuş- tu. Omrü de iki yıl oldu. Sonra Libya ve Mı- sır bir konfederasyon kurdular. Bu da sa- dece yanm saat sürdü. Konfederasyon iki egemen, bağımsız ülke anlamına gelir. Ve bu bağımsız, egemen ülkeler herhangi bir zamanda yasal olarak aynlabilirler. Kıb- nsh Türk vatandaşlanmın şunu çok iyi al- gılamalannı istiyorum: Bizim tarafimız- dan bu adanın yasal bölünmesi hiçbir şe- kilde kabul edilemez. Bunun nedenini de açıklayabilirim. Çekoslovakya Cumhuriyeti'ni ele ala- lım. Çek Cumhuriyeti her zaman Çeklerin- di. Slovakya da Slovaklanndı. Aynlmaya ka- rar verdiklerinde aynldılar. Ama Kıbns'ta, Kuzey'in Kıbnslı Türklere, Güney'in de Kıbnslı Rumlara ait olduğunu söyfeyemez- siniz. Adanın tamamı, eşit olarak iki top- luma aıttır. Bu nedenle. Kıbns'ta banşa ulaşmak is- riyorsak 1957 'de Nihat Erim tarafindan baş- latılan ve Türkiye'nin sonuna kadar izledi- ği politikadan vazgeçilmelidir. Kıbns'a ba- nş iki toplumlu, iki bölgeli, uluslararası alanda tek kimliği ve egemenliği olan. her iki toplumun da merkezi karar alıcı organ- larda katkıda bulunacağı bir federasyonun kurulmasıyla gelir. -Kıbns Rum tarafi, Kıbns sonınuna çö- züm bulunabilmesi için, zaman zaman Türkiye üzerinde baskı yapılmasmda ıs- rar ediyor. Ama baskıyla gelen bir çözü- mün uzun ömürlü olamayacağım düşün- müyor musunuz? - Baskıdan ne anladığımıza bağlı. Baskı hoş bir sözcük değil. Bunu uygulayan da, buna maruz kalan da bundan hoşlanmaz. Burada belli faktörler var. Herkesin ka- zançlı çıkacağı bir durum yaratacak olan ba- nşı istiyor muyuz? Biriik halinde mi, yok- sa bölünmüş olarak mı AB'ye üye oünak istiyoruz? Bunlar yeterli baskılardır. ÎFVLÂ TÂVSANOGLU Kıbns 'ta 27yıldıryılan hikâyesine dönen çözümsüzlük, KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş 'ın son * girişimiyle aşılmaya çahşılıyor. Bugiine kadar AB parametrelerini kendi lehlerine gayet akıllıca kullanmayı beceren Rum tarafi, yine bildik tezlerinden vazgeçmiyor. Ancak, söylemde sanki Türk tarafıyla eşit bir düzlemde iş yapma eğiliminde olduklarını duyuruyor. Öte yandan 2.5 yıl önce bir dizi uluslararası sivil toplum toplantılarında kaleme alınan Kıbns için bir çözüm taslağı da gündeme getirüiyor. Taslağın içerdiği en önemli noktalar; iki toplumun eşit ortaklık PORTRE / Dr. YANNAKİS KASULİDİS Fransa 'da Lyon Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. İhtisasım İngiltere'de yaptu Daha sonra Kıbns Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides 'in Yeni DemokratikBiriik Partisi'nden (DİSİ) siyasete atıldı. 1991 'de Rum Parlamentosuy na milletvekili seçildi. 1993'te hükümet sözcülüğü görevine getirildi. Nisan 1997'deRum YöneümVnin Dışişleri Bakanı oldu. Şubat 1998'deki Rum Başkanlığı seçimlerinde Klerides yeniden başkanlığa seçilince Dışişleri Bakanlığı görevini sürdürdü. diizeyinde, ayrı iki bölgeli, iki toplumlu federatif merkezi bir devlet altında varhklarını sürdürecekleri, cumhurbaşkanlığının dönüşümlü olacağı, sadece ekonomide ve dış ilişkilerde merkezi hükümetin ağırlığının bulunacağı. Bakalım Denktaş ve Rum lider Klerides bu taslakla biryerlere varabilecekler mi? Şimdilik BM, 10 tur görüşmeye ayırdığı 1.4 milyon doların havaya gitmemesi için elinden geleni yapıyor. Sıklıkla konuşulan, bir çözüme haziranda varılacağı. Ama kesin bir şey yok. Kıbns 'ta neler olabileceğini, beklentileri, Rum Dışişleri Bakanı Dr. Yannakis Kasulidis 'le konuştuk. -Siz, 11 Eylül'demeydanagelen talihsizterörolaylannm Kıb- ns 'taki buyenigörüşmeler sürecini ve isterseniz,yeni ruhu na- sıl etkilediğini düşünüyorsunuz? Dr. YANNAKİS KASULİDİS -11 Eylül'ün Kıbns'takı bu ye- ni ruhu ve yeni görüşmeler sürecini etkılediğinde sizinle aynı fi- kirdeyim. Bu etkileşim çok açık biçimde olmamıştır. Ama ilgili bütün taraflan etküemiş olmah. Çünkü Türkiye, Kıbns ve Yuna- nistan, Batı dünyasının sınınndadır. Bu sınır, dünyanın çok du- yarh ve çok ateşli bir bölgesinin yanı başındadır. Sanıyorum ar- tık, terorizmle mücadele etmekte kararlı olan koalisyon, kendi ara- lanndaki anlaşmazlıklan çözümlemek ve böylece dünya halkla- n arasında, Rumlar ya da TürkJer arasında hiçbir fark gözetme- den bunlara tehdıt oluşturan bu tehlıkeye odaklanmak istiyor. - Türkiye, Kıbns Rum Yönetimi 1 nin teröristleri ve terör ör- gütlerinihimaye ettiğini duyurmuş, hatta PKK'nin Kıbns Rum Yönetimi'ndebazı unsurlarca desteklendiğinide örneklemiş- ti. O zaman siz ne tepki vermiştiniz? - Burada çok hakça davranarak tepkimi dile getirmek istiyo- rum. Ne zaman Türkiye ve Kıbns (Rum Yönetimi) uluslararası arenada birbirlerini suçladıklan zaman hiç kimse onlara inan- maz. Aynı şeyi Israil Başbakaru Ariel Şaron Filistinli- lere yapmaya çahşn. Belki Fihstinliler aynı şeyi Ari- el Şaron'a yapmaya çahştılar. Bu karşı suçlamalann pek geçerlilikleri olduğunu düşünmüyorum. Çünkü ABD'nin, lngiltere'nin ya da başka ülkelenn servıs- leri bu işleri ortaya çıkarmak için Türkıye'nin yardı- mını beklemezler. - Servisler, derken haber alma servislerini mi kas- tettiniz? - Haber alma servisleri ve başkalan... Bunlar, kimın teröristleri himaye ettiğini saptama ve ortaya çıkarma konusunda Türkiye'nin yardımını beklemezler. Öte yandan, siz şimdi bana PKK konusunda birkaç cüm- le söyleme olanağı tanıdınız. Insanlar, Kıbns'ın (Rum Yönetimi) Türkiye'yle bir meselesi olması nedenıyle PKK'yi Kıbns'tahimaye etmesinin doğal olduğunu dü- şündüler. Bir de bir Kıbns pasaportu Abdullah Öca- lan'ınüzerindebulunmuştu. Birde\let, bir vatandaşı- nın bu-eysel da\Tanış]anndan sorumlu tutulabilir mi° Mehmet M Ağca gidıp Papa'yı vurdu dıye Türkiye Cumhuriyeti Devletı bundan sorumlu tutulabilir mı? Tabii ki hayır. Yeni bir sayfa - Kıbns 'ta tarafların karşılıklı güven arttırıcı ön- lemler almaları için yeterli zemine sahip oldukları- nı düşünüyor musunuz? - Bir kez ufukta banş görünürse iki tarafın insanla- nnın bu flrsatı kaçırmayacaklanna inamyorum. iki tarafın da ba- nş istediklerinden kuşkum yok. Bu nedenle de iki tarafın olayla- ra daha farklı bakacaİdannı, yeni bir sayfa açacaldannı düşünü- yorum. Bunun dünyanın başka pek çok yerinde gerçekleştiğine tanık olduk. Örneğin Kuzey îrlanda'da anJaşmadan önce Kato- Ukler ve Protestanlann kendilerinin arasında güven vericı bir ze- min yaratacaklannı kim düşünebilırdi 0 Ama anlaşmadan sonra, bazı aksilikler olsa da, banş ve uzlaşma yolunda adımlar ahlmış- tır. Ücınci Dünya Savaşf ndan sonra AlmanJar ve Fransızlara ba- kın. Güney Afrika'da apartheid (ırk aynmıl rejiminın uygula\ı- cılan. sonunda Mandela ve Kara Afrikahlarla uzlaşmaya gitme- dilermi? - Kıbns 'ta bu yakınlaşma ve uzlaşma süreci Dayton süreci- ne benzetiliyor. Hepimiz, Dayton sürecinin sonuçta çokfazla olumlu bir ortamyaratmadığını da biUyoruz. Dolayısıyla sizKıb- ns 'ta neler olabileceğini bekliyorsunuz? - Bizim sürecin Dayton'daki eksiklikleri içermeyeceğini umu- yorum. Cstelik, Kıbns'ta her iki tarafin banş ve uzlaşmadan ya- na olduklarını düşünüyorum. Bizim tarafların, Israıl 'le Filisrin ara- sında olanın aksine, bazı güçlerin banş sürecinin geri götürülme- si için mücadele vermelerine engel olacaklanna da inamyorum. Bence bu beklentiler meselesidir. Burada banş beklentileri yük- sekse banşı istemeyenlerin sesleri gittikçe söner. -Ancak, oturumlann saym arttıkça burada iki liderin daha sonra görüşmek üzere bıraktıklan konularm sayılanmn arttı- ğı duyumlan ahnıyor. Bu da görüşmeler sürecine zarar ver- mez mi? - Bu sefer nasıl biryöntem uygulayacaklannı bılmiyorum. Uz- laşmazhk noktalannın çok fazla olduğunu düşünmüyorum. Burada bir sonuç alınmak isteniyorsa, yineliyorum, iki tarafda birbirlerinin kaygı ve korkularmı anlayıp bunlan ele almaya ha- zır ohnahlar. Size bizim tarafin en önemli korkusunun ne oldu- ğunu anlatum. Ama aynı şekilde, Kıbnslı Türklerin en bü>oik kor- kulannın ne olduğunu da biliyorum. Kıbnslı TürkJer azınlık mu- amelesi görmek, Kıbns Rum toplumunun egemenliği altına gir- mek istemiyorlar. Güvenliklerini tam güvence altına almak isti- yorlar. Dolayısıyla bizim tarafin, Kıbnslı Türklerin bu kaygı ve beklentilerini ciddi olarak ele alması zorunludur. - Peki, eşit ortaklık ilkesiyerieştirilebilir mi? - Kullandığınız bu deyimden hoşlanmadığımı söylemek iste- miyorum. Her iki taraftân birileri bu deyime çeşitli yorumlar ve anlamlar yükleme, zaman zaman da şeytanca bir biçimde bunla- n kelime haznemizden alma çabası ıçıne giriyorlar. Bunun sonu- cunda da konuşacak hiçbir şey kalmıyor. Bu nedenle, bu nokta- da bunlara girmeyelim ve farklı sözcükler kullanalım. Biz, gele- cekte kurulacak bir Kıbns devletinde Kıbnsiı Türkierie ıktıdan paylaşmaya hazır olduğumuzu söyledik. BM Güvenlik Konseyi kararlann'da tanfedildıği biçimde sıyasi eşıtlik ılkesini kabule ha- zınz. Belki, kimilerinin şeytanca bir mecraya sürüklemek istedi- ğı gibı değil de, farklı bir terminolojiyle sizi yanıtlıyorum. Bunu da sırf ortalığı kanştırmamak için yapıyorum. - Diyelim ki Kıbns sorununa çözümde hiçyol ahnamadı, çö- züm bulunamadı. O zaman ne olur? - O zaman Kıbns (Rum kesimi) çözüm olmadan AB'ye üye ohır. Ama AB'ye tam üyelikten sonra oluşacak dınamikler ve Kıbns halkının birbölümünün AB üyeliğinden yararlanamayacak olma- sı. iki tarafta da öylesine baskılar yaratacaktır ki bu bölünme çok uzun zaman sürmeyecektir. Bizim AB'ye üye olacak olmamız er ya da geç bir uzlaşma ve birleşmeyı sağlayacaktır. Ama bugün birçözüm için görüştüğümüz için kendımizi kötü senaryoya odak- lamayalım. - Kötü senaryo derken, çözüm olmadan sizin tarafın tek ba- şına AB 'ye tam üye olmast mı? - Evet. Dolayısıyla bütün gücümüzü iyı senaryonun gerçekleş- mesi için kullanalım. Yani, yılm sonunda biriik halinde Kıbns AB"ye tam üye olsun. - Peki, bu arada iki taraf arasında kısa süreli de olsa bir ça- tışmapatlak verir mi? - Bir an için olsun bunu akJıma getırmedım. Biz 2002'de yaşı- yoruz artık. ,^rnk silahlann gölgesinde siyaset, bu yüzyılın ko- şullanna uymuyor. Herkes arhk anlaşmazlıkJanru banşçı yollar- dan çözüyor. Ne Türkiye, ne Yunanistan ne de Kıbns'ın bir aske- ri harekâtı akıldan geçirerek bizleri 50 yıl geriye götürecek bir or- tamı yaratmayı istediklerini düşünüyorum. Böyle bir şey gerçek- leşirse bu, Türkiye'nin AB üyeliğinuı düşlerimn sonu olur. Burada herkes kaybedecektir. Neden Kıbns olmasın? - Şimdilerde, kurulacak yeni Kıbns devletinin adı dil- lerde dolaşıyor. İsmi, Kıbns Birleşik Devleûeri olacakmış. Siz buna ne diyorsunuz? - Bu konu bize resmen intikal ethnlmediği için resmi hiç- bir pozisyonumuz olmadı. Ama benim düşüncem şu: Yeni devîetin ismi neden sadece Kıbns olmasın? - Başbakan Ecevit'in ABD'ye yaptığı resmi ziyaretin Kıbns sorununun çözümünü kolaylaştıracağınıya da bu- nun üzerinde olumlu bir etkiyapacağını düşünüyor mu- sunuz? - Dünyanın en güçlü ülkesi ve hem Türkiye hem de Yuna- nistan'ın önemli bir müttefiki olan ABD'nin Kıbns sorunu- na bir çözüm için istekli ve kararh olunduğu mesajını ver- mesi bu noktada önem kazanmaktadır. İkınci önemli nokta ise ABD'nin AB üyesi olmadığı için Kıbns"ta bir çözüm ol- masabile Kıbns hükümetinin (Güney Kıbns) AB'ye tam üye- liğıni önlemesinin olanaksız olduğunu beyan etmesidir. - ABD'denyetkili ağızlann Kıbns'ta başlatılan bu sü- reçten umutiu olduklannı söylemelerini nasıl karşılıyor- sunuz? - Bence haklılar. Hazır böyle bir momentum yakalanmış- ken Kıbns sonınuna çözüm için ortaya çıkan bu olanak ka- çınlmamalıdır. Zaten bu yolda hiçbir firsatın kaçmlmaması gerekir. Ama bu seferki çok önemlidir. Çünkü, başanlı gö- rüşmeler, yüz yüze konuşmaktan geçer. Bu görüşmeler de, Kıb- ns'ın (Rum Yönetimi) AB'ye tam üyeliğinin AB tarafindan ke- sin karara bağlanacağı bir yılın başında başlatıhmştır. Bu görüş- melerden olumlu bir sonuç çıkması, herkesi. bütün tarafların ka- zançlı (win-win sıtuation) olmalanm sağlayacaktır. Kıbns Rum tarafi kazançh çıkacaknr, çünkü banş ve uzlaşma zemini yaratı- lacak, Türk ordusunun yarathğı tehdit unsuru yok olacaktır. Kıb- ns Türk tarafi kazançh çıkacaknr. çünkü yeniden dünyaya açıl- ma olanağmı bulacaklar, ekonomik refah düzeylerini arttırma fir- satım yakalayacaklar \e böylece iki toplum sonunda AB'ye tam üye olacaktır. ki bu çok önemlidir. Türkiye kazançh çıkacaktır. çünkü AB yolu kolaylaşacaktır. Türk ordusunun Kıbns'taki var- lığından kaynaklanan uluslararası alandaki sorunlardan kurtula- caktır. Türkiye ve Yunanistan, yakınlaşma sürecini sürdürme ola- nağım bulacaklar ve birlikte Balkanlar ve bölge isrikran için iş- bırliği yapabileceklerdır. Özetle, Kıbns'ta vanlacak bir çözüm, bütün taraflan kazançh çıkaracaktır. Sorunun nedeni güvensizlik - Kıbns 'takibu görüşmelerde altı ay için- de bir çözüm çıkacağı umutlan çok güçlü. Siz bunlan paylaşıyor musunuz? - Her iki tarafta da siyasi irade varsa, bü- tün taraflar bir çözüm için gerçekten samı- milerse altı ay içinde kapsamlı bir çözüme va- racağımızı söylemek gerçekçi olur. Kıbns'taki bütün konulan defalarca o ka- dar çok tartıştık kı, bunca zamandır tartıştı- ğımız bu fikirieri bir araya toplamak kolay- dır. Ama burada koşul, her iki tarafin da. kar- şı tarafın şüphe ve korkulanm anlamaya ha- zır ohnalandrr. Çünkü Kıbns sorununun temehnde büyük ölçüde karşılıkh güvensizlik yatar. Eğer biz Türk tarafinın şüphe ve güvensız- lıklerini anlama, Savin Denktaş da bizim kuş- ku ve korkulanmızı anlama basiretini göste- rirse o zaman bir çözüme vanlmaması için bir neden olmadığını düşünüyorum. - Sizce, Kıbns sorununun çözümü, Türk- Yunan ilişkilerinin iyileştirilmesine katkı- da bulunur mu? - Kesinlıkle, evet. Türkiye ve Yunanistan arasındaki dostlugun tamamlanmasının önün- deki tek engel, kesınlikle Kıbns sorunudur. - Siz hükümet sözcüsüyken Türk tarafi- nın üstünlüğünün askeri gücü, sizin tara- fınızın üstünlüğünün de uluslararası alan- da tanınmışlığımz olduğunu, bunun da Kıb- ns 'ta bir denge sağladığını söylemiştiniz. Bu görüşü hâlâ koruyor musunuz? - Belki, denge dememişimdir, ama gen ya- TÜ doğru. Türk tarafinın üstünlüğü Türk or- dusunun buradaki varhğıdır Biz de ulusla- rarası alanda tanınıyoruz ve Kıbns devleti- nin yeddı eminleriyız. BM'ye üyeyiz ve ya- kın bir gelecekte de AB'ye tam üye olmak için görüşmeleri sürdürüyoruz. Çünkü biz ülkenın meşru hükümetiyiz. Hiçbir şey siyah beyaz değildir - Basında çıkan haberlere göre iki bölge- li, iki toplumlu birfederasyon teziKıbns so- rununa çözümgetirecektir. Öteyandan Rum kesimibütüngöçmenlerin evlerinegeri dön- melerinde ısrarlu Çelişen bu iki tezde nasıl uzlaşmaya varılır? - Sanıyorum bunun da cevabı var. Hiç kim- se, evıne geri dönmek istemeyen bir mültecı- yı geri dönmeye zorlayamaz. Burada biz ger- çekte neler olacağından değil. haklardan söz ediyoruz. Şimdıden ne olacağmı bılemem \'e bunu söyleyemem. Sanıyorum bu konuyu gö- rüşme masasma bu^kmalıyız. Belli konulann kamuoyu önünde tartışılmalannın akılcı olma- dığını düşünüyorum. Hiçbir şey sıyah-beyaz değildir. Uluslararası însan Haklan Anlaşma- sı gıbı uluslararası anlaşmalar var. Bunlara saygı gösterilmesi gerekir. BM Genel Sekre- ten Kofî Annan ın Kasım 2000 tarihli konuş- masında, herhangi bir çözümün uluslararası mahkemelerde de incelenmesi gerekeceği be- lirtilmıştir. - 2 7yıl sonra bilekayıp olan Kıbnslı Rum- ların hâlâ Türk kuvvetlerinin elinde esir ol- duklarını düşünüyor musunuz? - Bu. çok önemli insani bir sorundur. Bura- da benimne düşündügüm önemli değil. Önem- li olan, kayıplann ailelennın neler düşündük- len ve ne duygular içinde olduklandır. Bun- ca yıldır bu aileler öyle hikâyeler dinledilerki... Bu hıkâyelenn bazılan doğru, bazılan da yan- lıştı. Kimileri de kayıp olarak adlan geçen ba- zı kişılerin Türk askerleri ya da mücahitleri ta- rafindan tutuklandıklannı gördüklerini söyle- mışlerdır. Bu kayıplar şundıye kadar evlerine dönmediler. Mesele benim ikna olmam değil, bu aılelenn ikna olmasıdır. Bunuhalletmenin en iyi yolu da bu kayıplann ne olduklannın kanıtlannı ortaya çıkarmaktır. İkna edıcı ka- mt, eminim. onlan ikna edecektır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle