25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER •»- GÜNÜN ADAMI TURHAN SELÇUK KARAKTERI KARAKTERSZLİK OUN GÖZLÜKLÜ SAMİ'NIN HARIKULÂDE KMRTMALARI IS1M Suudi Arabistan'a tepki gösteren Türkiye kendi sınırlanndaki tarihi ve kültürel varlıklan kaderine terk ediyor Türidye'deki Ecyad KaleleriOKTAYEKtVCİ Suudüerin Mekkedeki tariM Ecyad Kalesfni bir otel projesi uğruna yıkma- lan karşısındakı *ulusal tepkimizindü- zeyi" tarihe geçiyar... Yıllardır bu ül- kenin kültürel miıasıru koruma konu- sundahep "jataE" kalan ve hatta "mağ- dur" bile olan kesunlerin ise yüreğine su serpilmiş oluyor... Bu talüısız olayın belki de en "ha- yırh" denebilecek etkdsi, galiba Türid- ye'deki "benzer" kültür katliamlannın nihayet "aıumsannuş" olması... Aynı katliamlara neden olanlar ve suskun kalanlar. şjndi "Suudigözyaş- lanyla" adeta güııahlannı da perdele- tneye çalışırlaıken çoğu yazar da ülke- mizdekı kıyıma dikkat çekiyor. Du- yarlı gazeteciler ise böylesi olaylan ör- neklemek için uzmanlardan bilgi der- lemeye çahşıyor... Peki, gerçekten "Tür- kiye'dekidurum" nedir?.. Bu sorunun yanıtına aıt bır "Bste" en kalın kitapla- ra bile sığmaz... Ancak yine de şöyle bir anımsamak içn yurdun tüm bölge- lerinden gözlemlerle genel bir "du- rumdeğenendiniKsr yapmamız müm- kün: *DOGUANADOLU: Sayısız kilise ve hatta "Anadolu'da- ki ilk Türk canüferi" bakımsızlıktan yok oldu ve olmak üzere. . Doğu Be- yazıt'taki gizemli tshakPa§aSara>ının yanı başındaki Osmanlı mirası ŞafBer Camii "hda" olarak kullanılıyor... Kars'takı 12Ha\ ı arBerKaisesiıçınbe- lediyenin "kiiltür merkea" projesine "Türkiye Cumhumeti memuru" (!) bürokratlar engel oluyor... Erzurum'da tarihi evler çok az kaldı; Sankamış'ta- kı ünlü Katerina Köşkü harap. * GÜNE\DOĞU ANADOLU: Politikacılar, dünyaca ünlü Mardin ev lerini restore etmek yerine tarihi kent dokusuna "HfltonOteB" öneriyorlar!.. Hemen tüm geçmış kültürlerle birük- te "lsiamtarihinin^ deuygarhkbaşkent- lerinden Hasanke^f baraj tehdidinden hâlâ kurtanlmadı.. Dij'arbakır Surla- n'nın durumunu irtık herkes bilirken Harran elden gıdyor; Gaziantep'tekı tarihi kent dokusuna "soku" belediye bile sahip çıkmıycr "Harpuf diye bir güzellikkalmadı; ^GAF" demek, "kül- türel yok ohış"la cczdeş hale geldi... * DOĞU KARADENtZ: Ahşap mimariıtn mucizevi ömekle- ri "Şavşaf evler bile apartmanlaşı- yor; TVabzon'da, ^jıadolu'nun kale ve surlannı "ezecek" şekilde tasarlanan • Ecyad Kalesi yıkımıyla yûkselen "ulnsal kültûr bilincimizin" hızı geçmeden, aynı bilinçten yıllardır "yoksun" kalan ülkemizdeki "kültür kıyımı coğrafyasını" da Suudileri kınayanlann dikkatine sunuyoruz... Kim bilir, belki bu duyarhlık geçici değil, nihayet "kalıcı" olur da tüm Türkiye'de yıllardır yaşanan "Ecyad gerilimine" artık bir son verilir... *uçan(!)yol'' projesini desteklemeyen siyasetçi ve yerel yönetici yok... Gümüşhane nın tarihsel merkezı Sü- le\inaniye Mahallesi "terk edilmişB- ğta" kurbanı... Her yönüyle çevTe ve kültür düşmanı "krvı v'olu" inşaaü, önü- ne gelenı "yokedenek" ılerliyor... Art- \1n'denbaüya doğru hemen tüm "akar- su vadflerindeki'' doğal ve kültürel mi- rasiseya u enerjiprojderiyle''yadabu kıyı yolu içın açılan "taşocakJanyia" ortadan kaldınlıyor... * ORLV VE RATI KARADENtZ: Aynı kıyı dolgu ve tahribat yolunun katliamı sürüyor... Ordu'da binlerce yülık yaşam izlerini de banndıran "Ku- rulKayalarT taşocaklannca "dmamh- leniyor"... Tokat'ta ünlü Yazmacüar Han bile gözden çıkanlırken yörede- ki tarihi evierden sökülen kapüar, ta- vanlar "vafi"nin gözü önünde Istan- bullu antikacdanna pazarlanıyor... •OKIAAIVADOLUVEAKDENİZ: UNESCO listesindeki Divriği (Sı- vas) Uhı Cami'sini kurtarmak için sa- yısız proje var, "para > r ok" (!) deni- yor... Kayseri'deki Osmanlı dönemine ait ünlü taş konaklan, Moflaoğju'nu ve diğerlerini sözde "Osmanh h»Tam" ye- rel yönericiler yıktılar; soruşturma bi- le açılmadı... Setçuklu'nun şaheseri Unat Hatun külliyesinin yanı başına, onu "ezecek" şekildeki dev otel kütle- sini Başbakanımızm "miflivetçiınimar başdaıuşmanı" dikti; eleştiren yok... .\ntakv < a'nın dinlertarihinde bile ye- ri olan tarihsel kent dokusu. "imar ku- şatmas" altında kaderiyle baş başa bırakıldı... Adana'da yerel yönetimin "yeniAdana" aşkı yüzünden tarihi Te- peb^'atakındığı "vefasz" tutum, söy- lemde bitse bile uygulamada sürüyor. Kentin simgesi "Taşköprü" için bile hâ- lâ "kurtarma parası" bulunamıyor... * MARMAR\ BÖLGESİ: Assosve çevtesi, Karayollan'nın "hız yohı" inadıyla gözden çıkanlıyor; Ça- nakkak'dekı Fatih Sultan Mefametin hatıralan olan Çimenlik ve Kithbahir kalelerini "alüna alacak" köprüden "vazgeçtik" diyen bir iktidar yetkihsi bulunamıyor. Edbne'deki Osmanh'nın başkent dönemini belgeleyen "Sarayi- çi"ndeki yok ohnuş mirası yeniden canlandırma projesinden yıllardır ha- ber yok; Tekirdağ'daki eski evler bile apartmanların arasında artık "zorseçi- fir" durumdalar. Bursa'da kentsel pey- zajı parçalayan gökdelenin tüm sözde yasal izinleri mahkemece iptal edilse bile "kendismi" iptal edecek "Cum- huriyet yetkilisi'' bulunamıyor... *»YÂtSTANBUL?- "Düma kenti" Istanbulumuz için ise hangi birini söylemeli?.. Gazetelerde Suudileri protesto demeçleri sıralanır- ken Eminönü'ndeki "terk edflen" ta- rihi evlerden biri daha çöktü ve içinde "kaçak" bannan aile, çocuklannı yi- tirdi... Bu eşsiz kültür mirasını "koru- may-an" imar anlayışuu ve yerel yöne- timdekı "kanıusalsorumsuzluğu'' han- gimız protesto ettik?.. Süleymaniye, Ze\Tek, Fener, Baiat,Galata . Bütun bu- ralan "ibya eönek" dururken kentin çevresindeki ormanlan ve su havzala- nnı yağmalatarak "imar göreviııi'' ye- rine getirenleri sorgulamayan bir top- lumun Ecyad Kalesi 'ne ağıt yakması da "geçci bir duyarhhk gösteria" ola- rak gazete arşivlenne gömülecektir... Türkr>«'nin dört bir yanmda kaderine terk edflmiş olan mimari >-apıtlara çar- pıcı örnek. Solda,yakacak için talan alanuıa dönen, tarihi bir ahşap konağm en- kaa. Üstte Ka>seri'de tarihi Tavnkçu MahaBesi'nin üniversite mülkiyetindeki taş binaian.V'e altında ise tstanbul, Süleymaniye'de tarihi konaklan yıkıp oto- parka dönüştürenlerin yaratöğı görünüm». GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Soyut Bir Yan Basınımızın en kıdemlilerinden Burhan Felek (1889-1982) köşesinde ara sıra "Mücerret (So- yut) Fıkralar" başlığıyla, günün anlam ve önemine denk düşen birkaç yaşanmış öykücük yayımlardı. Belki de yaşadığı muhataralı dönemlerde bazı konulan doğrudan kateme almanın sakıncalannı aşa- bilmek için böyle bir yol izlemeyi yeğlemişti. Bugün onun yolundan gidip, zamanımızdaki yüzlerce astan yüzünden pahalı uygulamayı anım- satacak bir "soyut fıkra" aktarmaya çalışalım. • • • Altın ve bakır madenleri nedeniyle, Boğaz sahi- line bakan yamaçlannın san renktegörünüşü, sem- te "Sarıyar" adının verilmesini sağlamıştı. Uzun yıllar sonra bugün de kullanılan adıyla Sarıyer ol- du. Sarıyer'deki altın madeni Bizans devrinde işle- tilmış ve altın para basılmıştı. Istanbul'un alınışın- dan sonra daha derinde yeni yataklar bulunmuş özellikle Kanuni (1520-1566) döneminde basılan paralann kaynağını oluşturmuştu. Madenın işletilmesine I. Ahmet (1603-1617) dö- nemine kadar devam edildi. Başdefterdar Ekmek- çizade Ahmet Paşa, padışahın izninı alarak ma- deni kapattı. Çünkü, İspanyolların Amerika'dan yağmaladıklan altınlar, Avrupa piyasasında fiyatı dü- şürmüş, bizim maden de ekonomik degerini yitir- mişti. 1623 yılına gelindiğinde tahta geçen Dördün- cü Murat, ikide bir patlak veren sipahı isyanlann- dan usanıp kafasını dinlemek için Rumelihisa- rı'ndaki yalıda kalır, bu sırada da atla gezintiye (te- ferrüc) çıkardı. Bu gezintilerden birinde yolu bu maden ocağı- na düştü ve bunun ne olduğunu sordu. Cahil dal- kavuklann cevabı hazırdı: - Efendimizin ulu ecdadı (atası) Fatih Sultan Meh- met Han devrinden, yeri cennet olan babanızza- manına kadar burası işletilip pek çok altın çıkarıl- mıştır. Daha evvel Istanbul tekfurları da böyle ederiermiş. Sultan, hayretle: - Peki neden terk edilip kapalı durur? dedi. Cahil dalkavuklann buna da cevaplan hazırdı: - Efendim, bu mesele sarrafhainlerinin hiyle ve fesadıyla oldu. Ekmekçizade'yi rüşvetle kandınp ele aldılar ve bu altın yatağını kapattılar. Zira ki bol maden çıkıp ellerindeki altın ucuzlamaya... Him- met buyurulursa, hazineye büyük fayda hasıl olur- du. Padişah ferman etti, altın madeni açıldı ve ça- lışmaya başladı. İlk maden elde edildi. Bunu he- men Darphane'ye göndererek Dordüncü Murat adına dört altın bastırıp kendisine sundular. Padi- şah son derece memnun oldu ve Sadrazam Ta- banıyassı Mehmet Paşa'yı (1632-1697) çağırdı. - Lala, işte bunlar Sarıyer'deki madenden çıka- rılan altından basıldı. Bundan sonra bu işe hız ve- rilsin. Böylece hazine dariık çekmez. Tabanıyassı Mehmet Paşaçaresiz "Ferman sa- adetlu sultanımındır" dedi ama eklemeden de edemedı: - Defterdar kulunuza emir buyursanız da mas- raf muhasebesini bir hoş görse.. Sonra işe bir düzen verilir. Defterdar Ibrahim Paşa 10 gün sonra huzurday- dı. - Saadetlu Hünkânm, Allah ömrünüzü ve dev- letinizi uzun eylesin. Fermanınızla bütün muhase- beyi gördüm. Maden işletmeye başlandığından bu dört altın basılana kadar 4.000 akça masraf ol- muş. Bunun 1.000 akçası madeni yeniden aç- mak ve lazım gelen aletleri tedarik için harcanmış. 80 akça gidiş geliş için kayık parasına ve Darpha- ne masrafına gitmiş. 2920 akça da gerekli mik- tarda madenin elde edilmesi için sarfedilmiş. Ya- ni bu işe devam edilse bir altın 730 akçaya C) mal olur. Halbuki çarşı ve pazarda ve sarraflarda bir altın 120 akçaya alınıp satılır. Bu işte hesap ve kâr yoktur. Dordüncü Murat, bu bilgiden aldatıldığını anla- yarak acı bir hayal kınklığına uğramış, hiddetlene- rek kükremış ama, ısrar etmeyerek madeni yeni- den kapattırmış. (*) Akçanın o zamanki degerinden yola çıkarak bugüne ulaşamayız. Çünkü hem akçanın hem de Türk Lirası'nın perişan bir yaşamlan var. Bir altının bugün 85 milyon lira (120 akça) olduğunu varsa- yarak Dordüncü Murat'ın bir altınının (730 akça) 517 milyon 55 bin liraya mal olduğunu söyleyebiliriz. Kaynak: Mıthat Sertoğlu, Istanbul Sohbetleri. oerinc@cumhuriyet.com.tr. Karabağ Bölgesi Dışişleri Bakanı Melkomyan bölge için tek çözümün bağımsızlık olduğunu söylüyor: Bizim içinne Ermenistanne Azerbaycan 2001 MEDA PROCRAMI LEYLA TAVŞANOĞLU ERİVAN/STEPANAKERT - Ermenistan'ın başkenti Erivan'dEvız. Dağlık Karabağ'a gidece- ğiz. Erivan askeri havaalanmdan MtG-8 tipi bir helikoptere biniycruz. MİG-8,2 bin 800 metre yükseğe çıkıyor. Üe- ride Büyük Ağn ve Küçük Ağn dağlan gözle- rimizi alıyor. l saaı sonra Laçin koridorundan ge- çip Şuşa üzerinde uçuyoruz. Dağlık Karabağ' ın merkezi Stepanakert'e indiğimizde hemen böl- genin Dışişleri Bakanı Naira Melkomj'an'la gö- rüşmeye giriyoruz. Melkomyan hoş bir kadın. Azerbaycan ve Ermeni halklan arasında güven arttıncı önlemlerin önemine değiniyor. Sonra konuyu şu ilginç noktaya getiriyor: "Azerüer kaçuKa, burada çokboş evve ambar kaldı. Farekr buralan baso. Öv le ki ambarlar- dakibugda> ürünunün hepsini \ediler. Karabağ- hlar bunlarla baş edemiyor. Belki fareleıie mü- cadele için Azerikrle işbirliği >apabiliriz." Melkomyan. Karabağ'dan kaçan Azerilerin durumlanyla ilgili olarak da şunlan söylüyor: "Bu sorunu önce Azerbaycan düşünmeG. So- runlar çözülürse kaçkmlar yerlerinedönebüirier. Ama Azerbaycan son 3 yüda 3 teklifımizi de ge- riçevirdL" Bölgede 3 devlet (Ermenistan, Karabağ, Azer- baycan) iki halk (Ermeni ve Azeri) olduğuna işaret eden Melkomyan, "BugerçeğiMinskGru- bu da kabul etti" diyor. 'Çözüm ayn bir devlet' Melkomyan'dan sonra Karabağ'ın Devlet Baş- kanı durumundaki ArkadiGukasyan'la konuşu- yoruz. 90 bin nüfiıslu, 6 bin 141 kilometrekare- lik Karabağ"m hep bağımsız kaknası için müca- dele verdiği ve kendi statüsünden de çok mem- nun olduğu belli. Yanında iki damşmanı, bizim- le konuşurken, kendinden son derece emin bir tavırla diyor ki: "Karabağ için çözüm,bağımsız- lık, ayn cumhurrvettir. Bağımsıztık bütün Kara- bağhlann düşü." Azerbaycan savaşından önce 180 bin olan, sa- vaştan sonra 50 bine düşen (Azerilerin kaçma- sıyla), ama Ermenistan'dan 40 bin kişilik göç ala- rak geçen yıl nüfusunu 90 binde dengeleyen Ka- rabağ'ın Devlet Başkanı Gukasyan sözlerini şöy- le sürdürüyor "Karabağ'aözerkiik bizim tarafimızdan kabul edilemez. Azerikr. Ermenikre daha insanca dav- ransaydı bugün daha farkh konuşurduk, Azer- baycanbizisadecetehditedi>or.Başka birşeyyap- nuyor.'' "Peki, Karabağ Ermenistan'a bağfa özerk bir bölge olur mu" sorumuza şu yanıtı veriyor: "Öyle bir şeyotursa bu, Ermenistan'ın iç isj ha- hne getir. Bizim için ne Ermenistan. ne de Azer- baycan. Günün birinde banş olursa Azerikr de evlerine geri dönebinrler." Şu anda hayalet bir kent gibi bomboş duran, bir zamanlann ünlü Karabağ kenti Şuşa için de Gukasyan şöyle konuşuyor: "Banşokirsa Şuşada Kafliadar'm Strasbourg'u hatinegekbiBr." Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki görüş- melere davet edilmemekten yakınan ve Karabağ'ın krizde bir taraf olduğuna işaret eden Gukasyan. "Kz bağımsızlık Uan etmiş bir devietiz. Kurtanl- mış topraklara karşı sorumhıhığumuz var" di- yor. Gukasyan bunun ardından şu ilginç görüşleri dile getirmekten de kendini alamıyor: "Bugün konu sorunun çözümüyse biz de görüşmelere ka- tûmakisteriz. Bizim kaumıadığımızgörüşmekr- de vanlacak bir anlaşma>i kesinlikk kabuletme- yiz.' Bu kadar bağınısızhk yanlısı Gukasyon her şe- ye karşın Ermenistan'dan ülkesi içinparasal des- tek alıyor. Bütçenin kaçta kaçını Ermenistan'ın karşıladığuıı sorduğumuzda şu yanıtı veriyor: u Bütçeninyüzde30-40'ıErmenistan'dan gelfyor. Ama biz de yapüğumz sımr ticaretiyle Ermenis- tan bütçesine katkıda bulunmoruz." Görüşme burada noktalamyor. Dışansı karlı. Yerler buz tutmuş. Sıfinn altında 15 derece so- ğukta bizi Erivan'a götürecek helikoptere ulaşı- yoruz. Ama faydasız. Hava kararmak üzere. Pi- lotumuz karanlıkta dağlık arazi üzerinde uça- mayacağımızı söylüyor. Çaresiz geceyi Stepana- kert'te geçiriyoruz. Ertesi gün Erivan'a dönüşte Ermenistanlı Er- menilerle konuşurken Karabağ'la ilgili bir ger- çeği daha öğreniyoruz. Yakındıklan konu şu. "Bizim devieteyüdaödediğimiz vergüerin yüz- de 6O'ı Karabağ'a gidhorr AB'den Türkiye'ye 167milyon Euro ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - AB Ko- misyonu, 2001 MEDA programı çerçevesinde Türkiye için 167 mil- yon Euro'nun serbest bırakıldığını açıkladı. AB Komisyonu Tür- kiye Temsilciliği'nden yapılan yazılı açıkla- mada, yeni kabul edilen finansal program çer- çevesinde Türkiye'ye önceükü 6 alan ve 14ki- şisel program için, Ak- deniz ülkelerine yöne- lik uygulanan MEDA programından toplam 167 miryon Euro (203 trilyon 72 milyar lira) aynldığı belirtildi. AB tarafindan verilecek pa- ra, küçük ve orta ölçek- li girişimcilerin yatı- nmlan. özellike Doğu Anadolu için bölgesel kalkınma, çevre, yargı alanında modernizas- yon, yerel yönetimler reformu gibi alanlarda kullanılacak. AB'nin sağladığı toplam mik- tardan en büyük pay 45 milyon Euro ile Doğu Anadolu'nun kalkın- masına aynlmış durum- da. Projenin başlama tarihi olarak 2002'nin ikinci yansı öngörülü- yor. AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Ka- ren Fogg, gelişmeyi, "Türld>e'nin AB üyesi olma hedefıne doğru- dan verilen bir başka destek" olarak niteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle