18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 2002 PERŞEMBE 12 KÜLTÜR kultur(S cumhuriyet.com.tr Dario Fo ve Franca Rame'nin yazdığı oyun, dört kadm oyununun kolajmdan oluşuyor Artakalan'Ses-sizlik'tirÖZLEMALTUNOK Beyaz sahne, ağır ağır kararmaya başhyor. Işık değil sahneyi karartan sadece, dört farkü kadının yaşamına ta- nıklık ederken onların tutsaklığı, kapa- tılmışlığı çevinyor beyazı siyaha. Bir- bıri ardına sahneye taşınan dört kadı- nın öyküsü sessızlığı yırtıyor. Düşün Sahnesi, Mahmut Gkikgöz' ün rejisiyle geçen sezonun sonlannda sah- nelemeye başladığı 'SessizHk'ı bu se- zon da sahnelemeyi sürdürüyor. Da- rio Fo ve Franca Ramenin yazdığı, Füsun Demirel'in Türkçeye çevırdiğı oyun, dört kadın oyununun kolajuıdan oluşuyor. îki genç o> r uncu Yeşim Ceren ve Süreyya GüzeT in rol aldığı oyun, hâ- lâ bir çözüme ulaştınlamamış olan F tipı cezaevleri ve 'kapaülmışlık* duy- gusu üzerine bir gerçeğı dile getiriyor. Aynı zamanda tstanbul Devlet Ti- yatrosu'nda oyunculuk ve yönetmen- lik yapan Mahmut Gökgöz, son za- manlarda sahnelenen çeşitli Dario Fo oyunlannın bugüne göndermesi olan bir gerçeği işaret ettığinı düşünüyor. Hayata döntişün trajik öyküsü "Seçtiğöniz oyunlar, Franca Rame'nin adının öne çıktığı, ardından Dario Fo'nun adını koyduğu kadın oyunla- rmdan olıtşsa da bu seçim, herhangi bir slogan seçim değildi. Türkiye'de F tipi cezaevleri tartış- malan ile ilgüi 'kapatılmışhk" duygu- su üzerine bir tarüşma olacağı belliy- dL Yavaş yavaş o dalganın geleceğinin, bu konuda bir sıkınü yaşanacagının işarederi vardL Tüm bunlan bir proje olarak düşündüm açıkçası ve o değer- leri tarif eden, o değerieri işaret eden oyunlann varlığryla çıktık yola. Çün- kü bazı sonuçlar bazen ülkeiere, o ül- kekrin yönetimlerine dair izler taşı- yorlar. Demokrasi kültürünün bir ül- kede gerçek anlamda olnıası gerektiği- ne inandığun için bu oyunu seçtim." Ağır bir atmosferle başlayan 'Yann CMacak" adlı ilk oyunla, işkence görmüş bir kadının yaşadıklannın tanıklığuıa davet edıyor ızleyiciyi kolaj. Hücre ti- pi bir cezaevınde işkenceye maruz kal- mış bu- kadınuı, bir doktor tarafuıdan tesadüfen bulunarak hayata dönüşü- nün trajik öyküsü bu. 'Ben Ulrike Ba- ğmyorum' adlı son oyun ıse Almanya'da yine bir cezaevinde öldürülüp kendini astığı iddia edilen UlrikeMeinnoffu an- latıyor. "Önce çok fazla ileriye gidip ki genç oyuncu Yeşim Ceren ve Süreyya Güzel'in rol aldığı oyun, hâlâ bir çözüme ulaştınlamamış olan F tipi cezaevleri ve 'kapatılmışhk' duygusu — üzerine bir gerçeği dile getiriyor. daha ağır, daha baskıcı bir şeyin peşin- deyken vazgeçtim ondan. tki tragedya- nın arasına iki trajikomik oyunu alarak tragedy alarla bir parantez açmak iste- dim. Ve sonuç olarak; 'benı öldüriiyor- lar, beni yakıyorlar' ya da 'cesedim dağ gibi ağır' sözcükleriyle ifade edfle- bikcek bir söylemi öne çıkarmaya ça- hştnn." 'Bant Sistemi' ve 'Yalnız Kadın 1 ise işçi kadınlan ve ev kadınlannı ironik bir dille ele alan iki trajikomik öykü. Kaduılar üzerinden anlatılan öyküler Mahmut Gökgöz'e göre aslında sıste- min sorunlannı eleştıren bir bütüne dönüşüyor. "Kadın oyunlan obnasma karşın kadın meselesini öne çıkarmak- tan çok, kadın tarafinı değil, insan ta- rafinı Öne çıkarmak istedim. Üçüncü oyunda kocası taranndan kapaülmış bir kadını anlatırken o erkeğin de ka- pitalizm taranndan kapatılmışhk sü- recini ve o alt külrürün, yamuk düşün- cenin içinde kadını kapatan bir yapmm içinde olduğunu vermeye çahştun." Sesi sese katmak... Tıyatronun küçük sahnesi, beyaz per- delerle oluşturulmuş sade bir dekora sa- hıp. Oyun, müzikle, dialarla ve perde- lerin oyun sırasında kullanımıyla zen- ginleşiyor. Gökgöz, "BazenyoksuOuk, bazı zenginlikleri de beraberinde geti- riyor" diyor bu durum ıçin. Oyun, Ulnke'nın ızleyıcıye dönük hesaplaşmasıyla sürerken, 'ses-sizlik' sözcüğüne yapılan anlamlı vurguyla son buluyor. "Genel anlamda ülkemizde pek çok olay oluyor. Ama cezaev leriyle ilgili faz- la bügi yok. Bunun mutlaka bir denge- si. bir yolu ohnah. Burada da bunu ta- rif etmeye çahşıyoruz. Olmuş olan bir- takını şeyleri sahne üzerine çıkarbp, bunlar bir daha obnasm demek istiyo- ruz." Oyun biter, sarf edilen sözcükler uzayda bir yerlerde asılı kahr. Sesi se- se katmak ızleyenin sorumluluğudur. Gördüklennizden artakalan ses size aıttir, ses - 'sizlik'tir. (Oyun, 18 -19ve 20 Ocak 'ta Düşün Sahnesi 'nde izlenebilir. Tel: 292 40 40) ttalyan yönetmen Nanni Morettl. öncekifllmlerindenfarklı olarak bu kez bir llkler denemesi melodramla karşımızda ırların mekânı: 'Oğul Odası' TURSAKVAKFI Sinema seminerleri başlıyor Kültür Servisi - Türkiye Sinema ve Audiovısuel Kültür Vakfı'nın (TÜRSAK) her yıl iki kez, iyi birer sinema izleyicisi yetiştirme amacıyla duzenlediği, 12 haflayı kapsayacak olan geleneksel 'Sinema Seminerleri'nin 20. dönemi 19 Ocak 2002 tarihinde başhyor. Cumartesi günleri 10.30- 15.00 arası yapılacak olan seminerler tüm amatör ve profesyonel sinema meraklılanna açık olacak. Cumartesi günü başlayacak olan seminerlerin kayıtlan 50 kişilik kontenjanm dohnası ile son bulacak. Dünya ve Türk Sinema Tarihine Genel Bir Bakış; Aydınlarma Tekniği ve Işık Bflgisi; Video ve Sinema Kameralan, Ses Kayıt Teknikleri ve Seslendirme Yöntemleri, Sinemada Oyunculuk. Fihn Yönetiminin Temelleri, Sinemada Kurgu İlkeleri ve Sanat Yönetimi gibi başlıklan içeren ve zengin içeriğiyle bir sinema okulundan farksız olan seminerlerde ders verecek kişiler ise kendi alanında ustalaşmış isimlerden oluşuyor. Rekin Teksoy, Sevinç Baloğlu, Burçak Evren, Uğur Içbak, Setnir Aslanyürek. Sinan Toğrnl, Doğan Sangüzel, Alper MaraL Gülsen Tuncer, Hilmi Etikan, Ziya Oztan, Muzaffer Hiçdurmaz, Annie G. Pertan. Bülent Tugay, AH Murat Erkorkmaz ve MehmetAçar. (244 52 51 - 251 67 70) ASLI SELÇUK Nanni Moretti, 80'lerin Italyan sine- masındaki en umut veren yönetmenler- den biriydi. İlk fihnıni 1976'da 23 ya- şında gerçekleştiren Moretti, sinema an- layışını belırleyen çizgisini değıştirme- den, ödünsüz, tıcan kaygıdan uzak. öz- gün yapıtlar vererek 2000'li yıllara ulaş- mayı başarabilen ender yönetmenler- den. Çağdaş ttalyan toplumunu, politi- kayı, dini, ahlakı, medya kültürünü ve kendisinı de durmaksızın sorgulayan 8 fılme de imza attı. Son fılmi "Oğul Oda- sı", 2001 Cannes Film Festıvali'nde Al- tın Palmiye, îtalya'da da Donatello ödül- lerini aldı. Cannes Fılm Festivali'ne hiç de yabancı değil Moretti. 1978'de "Ec- ceBombo", 1988de "DomaniAc- cadra", 1994 te "Caro Diario" (Sevgili Günlüğüm, ki bu filmiy- le o yıl Cannes da ona en iyi yö- netmen ödülü verildi), 1997'de jüri üyesi olarak, I998'de "Ap- rik" filmıyle bu önemli et- kinliğın ıçındeydi. Ödülleri kazanmasının he- men ardından Avrupa ülke- lerinde gösterime giren "Oğul Odası" önceküerine göre farklılıklar taşıyor. Film, ne özyaşamöyküsü ne onun perdeye başanyla yansıttığı acı-tatlı kanşımı komedilerinden. Bu kez bir melodram, aynca Moretti'nin bir ilkler denemesi. Kendisi- nin oynadığı psikanalist baba rolünde ciddi bir kişilik. "Ec- ce Bombo", "Sogni d'oro" (Al- tın Düşler/1981) ve "Bianca"da- ki (1984) gibi kendisini Freud'la özdeşleştiren, yan deli bir psikolog ti- pi değil. İlk kez bir aşk, sevişme sahne- si de koymuş filmine Moretti: "Onla- rm iüşkilerine daha gerçekçiHk katmak amacıyla çifti birbirine bağlayan sevecen- liği, cinseüiği de yansrtnm. Duygulan an- latmakiçin biraz yahn gerçeğin de ohna- sı gerekiyor'' dıyor Moretti. "Aynı anla- \işla basket maçındaki şiddeti, saldır- ganhğı da olduğunca çeküm, hiçbir en- gel koymadım. Çünkü maç yapan figü- ranlann beniyönetmen >a da oyuncu ola- rak görmelerini hiç istemedim." Filmın adını ararken hayli zorlanmış. "Kaderi çağnş&ran isimler düşünüyor- dum,fakat hepsideçokteorikti. 'Pazar 1 demeyi düşündüm, tam o sırada aynı ,adı taişıyan başka bir Italyan fflmi gös- terime girdi. Yusuf Şahin'in "Kader", Lars von Trıer'nin 'Kader Dalgala- • "Bir yönetmenin üç şeyi yapmayı bilmesi gerekiyor: Belgesel çekmek, oyuncu yönetebilmek, bir sahnenin en anlamlı noktasını bularak bunu çekimine yansıtmak. Günümüzde acaba kaç yönetmen bu üç şeyi yapmayı biliyor? Genel bir sinema dilinin olduğunu düşünmüyorum, varsa da kırk yıl önce vardı. Bugün her yönetmen kendi özgün, özel anlatımım yaratıyor. Bu bence içgüdüsel, kişisel bir olgu." n"ndan (Breaküıg the VYaves'in İtahan- ca adı) ötürü de sonunda kaderden ca- yıp fdmime Oğul Odası' adını verdim, bir anlamda suiann ve gizemlerin me- kâıu." 'Benim de saplannh yanlanm var' Hastahğından, Italya'daki sinema ça- lışanlarının grev inden ve Noel tatilinden ötürü çekımleri üç kez kesintiye uğra- yan Moretti, çok sevdiği kent Roma'nın dışınaçıkarakAncona'yagidıyor: "De- niz kı> ısındaki küçük bir yerieşinıde ça- hşmakistedim, bilirsiniz buyerlerde her- kes birbirini tanır. Böyleükle kronolojik olarak gerçek mekânlarda çahşma ola- nağuu buklum." Psikanalist baba Gıovanni rolünü şöy- le tanımlıyor Moretti: "Giovanni acüt, yılacı o günden kesinükk geriye dön- mek istiyor. Bu, onun kişiliğinin çok önemli bir göstergesL Oğhınun öldüğü pazar sabahının akışuu değiştirebihnek isteğiy le çırpınıyor. Saplanüh bir yanı var GioNanni'nin, ben de böyleyimdir. Olaylann gidişine, akısına yön verme is- teğiyie doluyumdur. Fihnin başında, Gi- ovanni hastalanndan birine her şeyin bize bağh olmadığını, bazı olaylann, du- rumlanninsanmbeklentilerinintünıüy- Ie dışmda gelişebildiğini söyler. Fakat ölümcül kazadan sonra hastalanna yap- tığı değerlendirmesini bu kez kendi bir türlü kabullenemez, kabuDenmeyi sü- rekK >adsu-_" ilk kez bir Moretti filmi, ülkesi ttalya'da gösterime gırdiğinden be- ri çok olumlu eleştiriler aldı. gişe geti- risi de başanlı çızgide gidiyor. Nanni Moretti salt yönetmen. oyun- cu, senarist değil. Aynı zamanda ya- pımcı ve dağıtımcı, festival yöneticisi (SacherKısaMetraj Fılm Festivah/1996), bir de sinema salonunun sahibi. 1986'da kendi yapım şirketi "Sacher FUm"i ku- ran Moretti, filmlerin maliyetı konu- sundaki açıklamasında "Kendi fflmleri- min yapımcıhğını üstlendigimden beri, fihnlerim daha pahahya çıkıyor" diyor. "Şimdi khnseye hesap vermek zorunda otanadığımdan hızmıda agırlaşma var,ya- vaş çahşmaya başladım diyebflirinL Çün- kü kanımca bir fihn çok aynntıh bir ça- hşma, titiz bir dikkat gcrektiriy or. İ/Je- yiciyi düşünerek fihn yapmryorum ben. Eğer böyle davTansaydun, yapnklanmı ne izleyiciler ne de ben beğenirdinı. Si- nemaseverier adma, onların beğenisi adı- na her yü çok sayıda kötü fihn çekiByor. Başka tür fümler çekmeyi de isterdik ama halk bundan hoşlanıyor, diyen sa- yısız yapuncı ve yönetmen var. Ben, si- nemaya gidenlerin ne istedigini doğru- su bihniyonım. Bugün tekbOdiğimse bu soruyu kendi kendime sormakstzm, az da olsa izleyicilerin bir bölümüne ulaşa- bildiğundu". Bu da bana yetiyor»" Sanatçı ve biçem... Yönetmenlik konusunda da şun- lan düşünüyor Moretti: "Biryönet- menin üç şeyi yapmayı bilmesi gere- kiyor: Belgesel çekmek. oyuncu yö- netebilmek, bir sahnenin en anlam- h noktasını bularak bunu çekinüne yansıtmak. Günümüzde acaba kaç yönetmen bu üç şeyi yapmayı biliyor? Genel bir sinema dilinin olduğunu düşünmüyo- rum, varsa da kırk yü önce vaıth. Bu- gün her yönetmen kendi özgün, özel an- laununıyaraüyvr. BubenceiçgüdüseL,ki- şisel bir olgu. Ben sahnelerimi çoğunluk tek planda çekmeyi deniyorum. Oğul Odası'ndan bir örnek vereyün: Baba ve anne. nıasa- da otururken kı/Jan yanlanna getip ölen erkek kardeşi için dini bir ayin yapdma- suu istedigini söyiüyor. Kan-koca. kızla- nnın bu beklemedikleri açıklamasuu şa- şmfaklarmı göstermeden dinüyoriar. tüm bu sahneyi doğru bir denge kurarak çek- mem gerekiyordu. Bunu tek planda çektim. yine de sağ- lama ahnak için anney le babanın yakm planlannı da akum. Setteyken bile buya- kuı planlan kurguda kuuanmayacağunı biliyordum, fakat yine de çektim. Bü- yük Italyan tiyatro adamı, oyun yazan Eduardo De Filippo'nun şu cümlesi ak- hma geh'yor hemen: Salt biçem arayan sanatçı öHimü bulur, yaşamı bıkmadan arayansa sonunda biçemi bulur»" «SETLE. • GÜNEYDOĞUnun ilk bale okulu. 80 öğrencisine ve büyük ilgi görmesine karşın kapanıyor. Bu nedenle Tan Sağtürk, Diyarbakır halkıyla el ele sokakta "Bale Okulu"nun kapanmaması için bir dans şenliğı başlatacak. • ZE\TNEP Oral ve Faruk Akbaş'ın ortak çahşması 'tSSANANADOLU' adh kitapta bir görüntüyle ya da bir sözcükle, o görüntünün, o sözcüğün gerisindeki tarih, coğrafy a, kühür birikimi, insanı 'insan' yapan değerler, Zeynep Oral'uı kaleminden ve Faruk Akbaş'ın objektifınden sunuluyor. Kitapta yer alan fotoğraflar, 1985-2001 yıBan arasında Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde çekihniş. Kitap Onı Yayınevi'nden çıktL %/ MUĞLAda sanat yaşamını sürdürmekte olan Rus ressam Svetlana înaç'ın 'Yabancı Gözüyle Türkiye' adını verdiği 3. kişisel sergisı Muğla Devlet Güzel SanatlarGalerisı'nde açıldı. Sergi, 26 Ocak tarihine dek açık kalacak. • Şanhurfa THM Korosu Hollanda ve Belçika'da bir dizi konser vermek üzere dün Hollanda'ya hareket etti. Şanhurfah sanatçılardan oluşan koro, Türk halk müziğinin örneklerinden yöreye ait gazel, hoyrat ve türkülerden bir repertuvar sunacak. Koro, turnenin son buhnasıyla 30 Ocak tarihinde Türkiye'ye dönecek. • TARKAN'dan yem bır single... Karma adlı albümünde yer alan, söz ve müziği Nazan Öncel'e ait Hüp şarkısının farklı versiyonlannın yer aldığı HÜP/Remix Single'dakı düzenlemeler; Ozan Çolakoğlu. Özgür Bujdum, Nazan Oncel. Hamit Ündaş, Can Hatipoğlu, Ilter Kalkancı, Kıvanç K., Ozan Dogulu imzasım taşıyor... • 12 Ocak 2002 tarihinde Gakri Artist Çukurcuma şubesinde açdmış ohnası gereken Lesya Demçenko resim sergisi, 21 Ocak Pazartesi gününe ertelendL Açıhş: saat 18.00'de. (212 251 91 63) • RESSAM Emel Akm'ın Cücelerle Devlenn Savaşı' adını verdiği sergisi, Pl ARTVVORKS'teaçüıyor. Sanatçının2001 yılınmNisan ayında açtığı 'Anne ve Çocuk' adlı sergısinın devamı niteliği taşıyan yapıtlar, 28 Şubat tarihine dek sanatseverlerle buluşuyor. 'Cücelerle Devlerin Savaşı' sergisinde yer alan son dönem çalışmalannda sanatçı, başlangıcmı ya da sebeplerini hatırlayamadığımız içsel, dolambaçlı savaşımı, anlamsız güç gösterileriyle 'cüce" ve 'devleri' anlatıyor. (0 212 236 68 53) • BURSA De\1et Tiyatrosu Grigory Gorin'hı 'Bh" Efes Masalı" adh oyununun Türkiye prömiyerini 15 Ocak günü gerçekleştirdi. Bursa Ahmet Vefik Paşa Sahnesi'nde sergilenen, Feyha Çelenk'in yönettiği oyunda roUeri Özer Tunca, Rüçhan Gürel, EKf Nutku, Emir Çiçek, Ahmet Somer, Bora Ozkula, Hiknıet Orhon, Cihan Büyükışık, Celal Bıyıkh, Kemal Okur. Murat Yatman ve Ramazan Topkaya paylaşıyoriar. • MEHMET Çetiner'in 'Kolaj/Tutku' resım sergisi 16 Şubat tarihine dek Galeri Artist'te yer alıyor. Sergi, sanatçının kolaj estetiğinden yola çıkarak salt renklere ve formlara ulaştığı pentür çalışmalanndan oluşuyor. (0 212 227 68 52)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle