Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17OCAK2002 PERŞEMBE
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus®cumhuriyetcom.tr
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
O'nları Tanırsınız!
Hasan Pulur son yazılarında
"o adam "dan söz ediyor. "O"
bir tek adam mı? Bence değil!
Onlar bir değıl beş değil. Pu-
lur'un sözünü ettiği, hangisi?
Ismet Paşa'dan Mendere-
s'e, ordan 27 Mayıs'a, derken
Demirele,Ecevit'e. 12 Mart'a,
12 Eylül'e, en sonunda Özal'a
kadar uzanan dönemlerin ada-
mı, Vadam!..
Şimdı nerde mi?
Nerde özel çıkar varsa orda?
Bana da sordular, "kim o
adam?" Birçok benzeri var. Po-
Irtikada, basında, heralanda... Bir
yüzü yok, bin yüzü var! Birçoğu-
muzun zaman zaman sevdiği,
beğendiği, alkışladığı... Zaman
zaman da iğrendiği, tiksindiği...
Her zaman günün içinde, her
zaman karşınızda... Bir hacıyat-
maz! Oysa hacıyatmaz bile de-
ğil. Hiç düşmüyor kı sonra kal-
kabilsin. Hep ayakta, hep bir ke-
simin elleri üstünde. O kesim gi-
der, başkası gelir, o yine gün-
demde...
Biriikte kafa yorduk. O dedik,
çıkmadı. Bu dedik, olmadı. öy-
le kaypak, öyle becerikli, öyle
kumaz, öyle işbirlikçi ki kalkıp adı-
nı verseniz, tutar sizi adalete ve-
rir, davalar açar! Tazminat bıle alır.
Başa çıkamazsınız. Varsın yo-
lunda yürüsün, "bana dokun-
mayan yılan bin yıl yaşasın " mı
dersiniz, "Allahından bulsun"
mu?
"Bu adam tanınmaz mı?" di-
yor Pulur! "Bir de Kürtlüğünü
bulup çıkarsa"ym\ş işi tamam-
mış! Sol, sağ, irtica, ikinci cum-
huriyet, küreselleşme, Amerikan
bağımlılığı, Kürtçülük, kısaca her
dönemin önde gelen adamı ol-
mak...
Yazarsa, öyle, politikacıysa,
öyle, işadamıysa, öyle!..
Tutmuş Talleyrand'ı örnek
göstermiş Hasan... Benzeriik var,
ama nerde krallığın, Napol-
yon'un, sonra yine krallığın gör-
kemli dışişleri bakanı, nerde bi-
zim "olar, "o"cular?..
Napolyon dermiş ki, "Onunla
yüzyüze konuşurken dönüp kı-
çına tekme atsanız aldırmaz, si-
zinle hiçbir şey olmamış gibi ko-
nuşmayı sürdürür."
Talleyrand adı alçaklığın, dö-
nekliğin, yüzsüzlüğün. herdev-
rin adamı olmanın simgesi ol-
muş... Büyükbabam, Niğde'nin
bir mahallesi olan Tepeviran'ı
{"Tepeyran ") soyadı almıştı. Da-
yım, ki bir dışişleri görevlisiydi,
ne yaptı etti bu soyadını alma-
makta uzun süre direndi. "7a/-
leyran"a benziyor diye...
Ya bizim "o "lar hangi soyadı-
nı taşıyor? Bir bilsek, toplum bir
öğrense, belki o soyadını rast-
lantıyla almış olanlar da vazge-
çerler adlarından!.. Ama dedim
ya, bir değil ki "o"nlar, beş, on,
yüz değil... Bugün çıkmazlarda
dolaşıyorsak, bugün bin bir sı-
kıntı yaşıyorsak, suç "o "nlann-
dır...
Onlar hep iktidardıriar. Herye-
rin, her olayın, her olgunun ikti-
darında... Suyumuz akmazsa,
doğalgaz kesilirse, ekmeğimiz
bulunmazsa, açlıktan, soğuk-
tan, işsızlikten ınsanlarımız kırı-
lıyorsa suçlular hep "o"nlardır.
Hem yaparlar ederler, sonra da
başkalannı suçlarfar. Gerçek ga-
zeteci isen, dürüst yurttaş isen,
halktan yana biriysen yandın.
"O'Yıların başlıca hedefi sizsi-
niz.
Hasan Pulur birtüriü vermiyor
adını, adlarını. Oysa hepimiz bi-
liriz. Hepimiz tanırız. Nice mas-
keleri birbiri ardına takıp çıkar-
salarda...
Pulur, "o"nun şu andaki şaş-
kınlığını şu sözlerte belirtmiş:
"Sizin anlayacağınız 'o' ve şü-
rekası bugünlerde çok şaşkın,
Avnıpa kapısında takla atıp du-
ruyorlar ama gören yok. Neyse
o kadar umutsuz sayılmazlar.
Avrupa da PKK'yi terör örgütü
saymadığına göre."
Bakma Hasan, o şaşkınlar bir
de bakarsın yine "fepe "lere tır-
manmışlar!
2001 Yılı: Değerlendirme
Dr. Alev COŞKUN
2
001 özellikle eko-
nomıkyöndenül-
ketniz için derin
sorunlann yaşan-
dığı bir yıl olarak
tarihe geçecektir. Bu yılın
11 Eylül'ünde gerçekleşen
teröristhareket bütün dünya-
yı altüst etti. Bu hareketin
ülkemiz siyaset ve ekonomi
hayatına önemli etküeri ol-
du.
Öncelıkle 2001 yılında ül-
kemiz açısından damgasını
vuran olaylan kısaca irdele-
yelım.
Ekonomiksonuüan 2000
yılı kasun ayında büyük bir
ekonomik darbe yıyen Tür-
kiye, henüz bu şoku atlat-
maya çalışırken şubat ayın-
da daha büyük bir darbe ile
karşı karşıya geldi. Üç ay
içinde (Kasım 2000-Şubat
2001) 18 banka devlet de-
netimine alındı. Piyasa şaş-
kınlık içinde ne yapacağını
bılemez duruma girdi.
2001 Ocak başında
650.000 TL civannda olan
dolar, şubat ayında 1 mılyon
TL'nin üzerine çıktı ve bu
yükseliş yıl boyunca 1.5 md-
yon TL'ye kadar sürdü. Türk
halkı, bir gecede en az yan
yanyayoksullaştı. Rakamla-
n kısaca alt alta sıralarsak:
• Kişı başına düşen mılli
gelir3600 dolardan 2300 do-
lara düştü.
• 2000'li yıllara gelirken
200 milyar dolan aşan gay-
ri safi milli hasıla (GSMH)
1/4 oranında küçülerek 150
milyar dolara düştü.
• Türk ekonomisi tanhi-
nin en büyük şokunu ve kü-
çülmesini yaşadı.
• 1.5 milyona varan va-
tandasımız işsızler ordusuna
katıldı. Kitle halinde işten
çıkarmalar yaşandı.
• Gelir dağılımında yülar
boyu yaşanan adaletsizlik
keskinleşti. Gelirdağdımın-
Siyaseî Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi
KULTUR • SANAT (0212) 293 89 7t
daki adaletsizlik yönünden
Türkiye dünyanın en kötü
beş ülkesinden birisi konu-
muna geldi.
2001 yılında yaşanan eko-
nomik bunahm, Türkiye'nin
tarihinde geçirdiği en ağır
ekonomik darbedır. Şubat
2001 krizi patladığı zaman,
ashnda Tüıîaye IMF destek-
lı bir program uyguluyordu.
Yürüyen programın tam or-
ta yerinde Türkiye büyük bir
krizle karşı karşı geliyordu.
Bu büyük krızde IMF'nın
mi, wksa Merkez Bankası ve
ekonomi yönetiminin mi so-
rumlu olduğu konusu yoğun
olarak tartışıldı.
Bu ekonomik çöküşün so-
rumlusu olarak, bir günah
keçisi gibi, sadece Merkez
Bankası'nı görmek yanıltı-
cıdır. Şubat bunalımından
sonra Wall Street Journal,
Reuthers, Wasbington Post
gibi Jdmi yansız yorumcular,
"Türkiye'nin yaşa<hğı eko-
nomikkrizinbirbaknnaGVIF
kgynakh" olduğunu v^ırgu-
ladılar. IMF bütün dünyada
saygınlığını yitirir duruma
geldi.
BatanbankalarveözeDeş-
tirme fîyaskolan: 2001 de
Türkiye'de denetıme alınan
banka sayısı 2O'yi aşıyordu.
Bu dünya çapında büyük bir
fiyaskodur. Küreselleşme-
nin med>'anın köşelerini kap-
mış dili sert kalemleri son
yirmi yıldır ülkemizde özel-
Ieştiıme politikasını savun-
muşlardır. Özelleştirme is-
teği bir 'iietişiznı'' haline gel-
mişti. Devlet bankalan, ye-
tenek ve sermaye yeterliligi
konusunda gerekL özen gös-
terilmeden çeşitli kişi ve
gruplara devredılmışti.
"OzeDeştinne hemen şimdi,
vakitgeçirmej eüm, hatta bu
devlet bankalannı gerekirse
bir TL'ye hemen özel sektö-
revereBm
r
'biçimindeki slo-
ganlar o günlerin en ge-
çerli söylemiydi.. Böy-
lece Sümerbank, Eti-
bank gibi Atatûrk dö-
neminin bankalan da
özelleştirildi. Kaynak-
lannın tükenmesine göz
yumuldu, daha sonra da
bu bankalan devlet tek-
rar geriye almak zorun-
da kaldı. Bu durum, Tür-
kiye'de özelleştirme po-
litikalannın iflasıdır, çö-
küşüdür.
Hortumlamaiddiala-
n: 2001 yılı yoğun ola-
rak "politik nepotizm"
(siyasalkayırma) haber-
leriyle dolu olarak geç-
miştir. Kamuoyu batüc
bankalar, Mavi Enerji,
Beyaz Balina, Akrep gi-
bi skandallarla çalkalan-
mıştır. Kamuoyu tüm bu
kirlenmenin arkasında
siyasal sorumluluk ara-
maktadır. Kamuoyu bu
kirlenmeyi siyaset
adamlan, bürokrasi ve ti-
caret üçgeninin biriikte
düzenledikleri bir hare-
ket olarak görmektedir.
Pohtikacılara ve par-
tDere karşı ta\m Siyasal
partiler, anayasaya göre
siyasal yaşamın vazge-
çiknez kurumlandır. Ancak
halkkitlelerinde siyasal par-
ti liderlerine karşı büyük bir
güvensizhk oluştu. Iktidarda
bulunan partiler önümüzde-
ki seçimlerde çok zor du-
rumda kalacaklardır. Siya-
sal Partiler Yasası ve Seçim
Yasası'nın çağdaş birdüşün-
ce sistemi içinde ele ahnıp ye-
niden düzenlenmesi gerek-
mektedir. Kamuoyu bugün-
kü siyasal düzeni hderler oli-
garşisi olarak görmektedir.
Bunun katılımcı demokra-
siye dönüşmesini istemek-
tedır.
RrfahPartisihakkmdaka-
rar: Refah Partısı'nin Ana-
yasa Mahkemesi tarafindan
kapatılması, laik ve demok-
ratik yasam yönünden Türk
siyasal yaşamı için son de-
rece önemlidir. Refah Partı-
si, Anayasa Mahkemesi'nin
bu karannı Avrupa Insan
Haklan Mahkemesi'ne
(AÎHM) götürdû. AlHM, bu
itirazı inceledi, Anayasa
Mahkememizin karannı
onayladı ve RP'ye yönelik
yaptınmlan "demokratik
toplumuo korunması için
vazgeçümezbirsosyalgerek"
olarak değerlendirdi.
AlHM'nin bu karan çok
önemlidir, laiklik ilkesi için
bir güvencedir. Türkiye'nin
ilerideki laik ve demokratik
siyasal gelişıminde son de-
rece önemli bir rol oynaya-
caktır.
11 EyMil otayı: ABD'deki
Pentagon ve Dünya Ticaret
Merkezi'ne yapılan saldın
ve bunun yarattığı sonuçlar,
bugünkü dünya düzeninin
kaderini derinden etkileyecek
içerik ve kapsamdadır. Bu
terörist saldınnın hıç bek-
lenmedikbirzamandave sar-
sıa bir bıçimde gerçekleşme-
si bütün dünyada tedirginlik
yarattı. Bu olay bir yandan
Baö toplumlannda korku ya-
ratırken öte yandan bütün
dünyanın gözlerini terorizm
olgusuna çevirdi.
Bu eylem, ABD'de halkı
birleştirdi. Vietnam savaşı
nedenıyle silahh güç kullan-
maya sıcak bakmayan Ame-
rikan kamuoyu, artık
ABD'nin denizaşın silahh
güç kullanmasını büyük
oranda onaylamaya başladı.
Soğuk savaşın koşullan
içinde Afganıstan'da bizzat
ABD tarafindan yaratılan,
beslenip bü>
r
ütülen kökten-
dinci Taleban düzenine kar-
şı yürütülen savaşta bütün
dünyahattaRusya ve Çin de
ABD'nin yanında yer aldı.
Bu dünya desteği üe ABD
çok kısa sürede Afganis-
tan'daki terörist düzeni çö-
kertti.
ABD'ninOrtaAsya'yagi-
rçL*ABD'nin Afganistan ha-
rekâtı, sadece Taleban terö-
rünün yok edilmesi çerçeve-
sinde değeriendirilirse eksik
bir analiz yapümış olur. Bu
hareketle, ABD siyasal, as-
keri ve ekonomik olarak Or-
ta Asya'ya gırmışur. Afga-
nıstan'da ve komşu devletler-
de (Kırgızistan, Özbekıstan,
Tacikistan gibi) üstler elde
ediyor. Bu kalıcı bir hare-
kettir. Dünya tarihinde ilk
kez Orta Asya'ya Asyalı ol-
mayan bir devlet egemen ol-
maktadrr. Unutulmasın ki,
Afganistan'ınkuzeyindezen-
gin petrol ve doğalgaz kay-
naklan vardır. ABD bu kay-
naklann ekonomik olarak
kullanılmasında (boru hat-
lan vs.) baş aktör olarak ye-
rini almaktadır.
Bu hareket, ABD'yi tarnş-
masız tek süper güç konumu-
na getirmiştir. Her hareket,
her durum karşıt bir tezi ya-
ratır. Her gün değişen ya-
şamda kuskusuz, yeni olay-
lar ve yeni çelişkiler yuma-
gı ortaya çıkacakar. ABD'nin
her değişimdeki karar süreç-
leri önem kazanacaktır.
Tûrkfye'nin önem kaza-
nan konumu ve rolü: 11 Ey-
lül hareketı, terörden çok çe-
ken Türkiye açısından son
derece büyük önem taşımak-
tadır. Çünkü, son 15 yıldır
30.000 vatandaşını düşük
yogunluklu terör savaşında
kaybeden, 100 milyar dolar-
dan daha fazla özkaynağını
yitiren bir ülke olarak Tür-
kıye'nin, artık bu konuda
söyleyeceği çok şey bulun-
maktadır. Terörle savaşım
konusundaki deneyimleri,
Batı ile Doğu ve özellikle
Ortadoğu'daki stratejik konu-
mu ve köktendinciliğe kar-
şı en az seksen yülık savaşı-
mı nedeniyle Türkiye bir an-
da Ortadoğu'da merkez ülke
konumuna geünişür. Doğu
Avrupa'dan Batı Çin'e ka-
dar uzanan büyük bölgede
çokönemli, stratejik konum-
lar elde etmiştir.
ABD'nin soğuk savaş ürü-
nü olan ve Sovyetler'e kar-
şı, onun güneyinde bir yeşil
kuşak oluşturmak projesi
çökmüştür. Bu çok tehlikeli
projede Türkiye'nin h'derlik
rolü oynaması isteniyordu.
Kimi ABD'li görevliler Tür-
kiye'de laiklik uygulamala-
nna ve Atatürk ilkelerine
karşı çıkıyor ve bunlan
"anokranik", zamanı geç-
miş fıkirler olarak niteliyor-
du.
ABD şimdi, Islam devlet-
lerini de yanına olarak kök-
tendinci hareketlere karşı sa-
vaş veriyor. Atatürk'ün 80
yıl önce öngöriişle benim-
sediği laik siyasal düzen şim-
dilerde her İcesimden, özel-
likle ABD'denonayalryor. 11
Eylül, Türkiye'de 28 Şubat
1997'de alınan kararlann
doğruluğunu ispatladı. Bir
bakıma 11 Eylül bütün dün-
yanın28 Şubati'dır.
ABD ve kimi Avrupalılar
Atatürk ve Türk Aydınlanma
devrimini daha iyı özümse-
meye başladüar. Kanımca,
Türkiye'nin elde ettiği en
önemli ve en büyük kaza-
nım budur. Böylece son 25
yıldır uluslararası destekler-
le dinin ve kutsal din duygu-
lannın iç politikaya alet edil-
mesi düzeneğinden Türki-
ye'nin kurtuhnası olanağı
doğmuştur. Böylece Türki-
ye gerçek demokratikleşme
yönünde düzenli ve çağdaş
aşamalaryapabilir. Eğerpo-
litikacılan ve ayduılan bu
olanağı iyi özümseyip de-
ğerlendirebilırlerse...
Yıllar Bizi Hep Tepeleyerek...
Nezahat ÖZBEK Çetinkaya llköğretim Okulu Müdürü
Y
ine biryılı arkada bırakarakye-
ni biryıhn ilk basamağına adı-
mımızı artık. Üzerinde yaşa-
dığımız toprağın çorak yüzü-
nü tırmalarken köylü ellerımiz, şehirle-
nn kuyrulannda sefaletin güçlü kollan-
na yenik düşüp, profesyonelce düşünüp
amatörce yasadık bir yih daha...
YıDar bizi hep tepeleyerek savruk rüz-
gâriar gibi üzerimizden geldi geçti. Bir
kezotsungeçen vıllannkohınagirip "Hay-
di şu yaşamı biriikte yaşayalım" dheme-
dik. Çocukluğumuzu zamanla biriikte,
zamanında yaşayamadık. Gençliğünizi
keza... Orta yaşlara geldik. Yine yıllar
üstümüzden ezici bir akrnla silindir gibi
geçip gidiyor. Yıpranan bedenlerimizle,
susuz topraklarla yanşan çızgili yüzü-
müzle arkasından bakakalıyoruz her ge-
çen yıl yenısıni ekleyerek... Yaşamınuzı
irdelediğımizde, neler yaptık, neler yapa-
madık. Neler planladık, nelere baslaya-
madık, neleri hesaba katmadık... Nelere
sıra gehnedi. Beklentilerimizin kaçta ka-
çını gerçekleştirebildik. Örneğin bir çiçe-
ğin tomurcuğundakı gizemi çözebildik
mi? Bir çocugun kirli yanağını okşayıp
gözlerindeki umudu bir sonraki yıla ta-
şıyabildik mi? Bir dilencinin gözlerinin
içindeki sıcakhğı ihklerimızde duyumsa-
yabildik mi mosmor avuçlanna bozuk
paralan bırakırken. Toprağa düşen tohu-
mun tüm güçlüklere direnerek yaşama
savaşım örnek alabildik mi?
Banş, dedik banş çığhklan atarken,
kuru bağnşlardan kaçan banşın yerini
alan savaşla burun burunageldik. Ozgür-
lük dedikçe tutsakhğa yenik düştük. Iş de-
dik, işsiz kaldık; ekmek dedik, adalet de-
dik. .. Yaşam bizden çok şeyler ahp götü-
rürken bizlere de bir şeyler verdi. Fakat
biz yaşamın bize verdikleri ile bizden al-
dıklan arasındaki dengeyı kuramadık. Bı-
ze verdiklerinden daha fazlasını çaba gös-
terip almaya çalışsaydık belki de şansh ola-
caktık Ydlann ardından koşmak yerine,
yıllanmızı ardımızda bırahp, zamanı unu-
tup hedeflerimize koşabildikse, önümü-
ze çıkan engelleri aşıp, setleri yıkıp bey-
nimizi bilgiyle doldurarak; bu bilgilerin
ışığı altında yasamımızı çizip bu yolda iler-
ledıkse, bizden sonraküere yararlı ola-
cak eserler bjrakabildikse, râmaıûa. yap-
tığımız hesaplaşmada kârlıyız demektir.
Yaşamın bize verdikleriyle yetinmişsek,
beklentilerimizi gerçekleştirecek çabala-
nmız sıfir noktasuıda ise; bir gün bu dün-
yadan sessizce göç ettiğimizde. kuruyun-
caya kadar anımsanabıleceğimiz bir avuç
gözyaşı bu^kınz arkamızda.
PENCERE
CfintonKemalistmîOldu?..
Kimi zaman Tarih Baba insana oyun oynar; 11
Eylül böyle bir dönüm noktası...
Amerika 11 Eylül'de vurgunu yedi!..
Elleriyle büyüttüğü, besleyip palazlandırdığı, kul-
lanabildiği kadarıyla ona buna saldırttığı 'Yeşil İr-
tica', bu kez New York'u vurdu...
Ateş..
Yıkım..
Kan..
Şaşkınlık ve dehşetle gözleri açıldı Amerika'nın,
neler oluyordu?..
•
Neler olduğunu anlayabilmek için önce Musta-
fa Kemal'in Türkiye'de ne yaptığını öğrenmek ge-
rekiyor, bu köşede kim bilir kaç kez yazılmış çar-
pıcı tarihsel gerçeği yinelemek zorundayız.
1923 Türkiye'de Cumhuriyet'in kuruluşudur, bu-
nun anlamı nedir?..
Dinci devlet yıkıldı..
1924 halifeliğin kaldınlması..
Sonra?..
'öğretim Birliği Devrimi!..'
Sonra?..
Medreselerin kaldınlması..
Toplumun çağdaşlaşması ve insanın 'aydınlan-
ması' için kaçınılmaz adımlar...
Okullannda akıl ve bilımin öğretiminden geçme-
yen çocuklar 'mürteci' olurlar, softalaşıp yobazla-
şıriar.
Bunca yalın bir gerçeği 2002 yılında kimin ağ-
zından duyuyoruz.
•
Eski Amerikan Cumhurbaşkanı Bill Clinton,
21 'inci yüzyıla girerken açıklıyor:
"Müslüman dünyadaki sorunumuzun bir par-
çası da okula gidemeyen çocuklann medresele-
re gitmeleri, buralarda beyinlerinin yıkanması..."
(Radikal, 9.1.2002)
Clinton, Ataturkçü mü oldu?..
Kemalist mi?..
Bill öğretimi ikiye ayınyor:
Medrese..
Ve okul!..
•
Medrese ne demek?..
Akla ve bilime değıl, inanca ve dine göre öğre-
tim yapan kurum demek...
Türkiye, çok partili rejiminde 1923 Devrimi'yle ku-
rulan "öğretim Birtiği" düzenini yıktı; dine dayalı
imam-hatip okullannı temel eğitimin yerine koyma-
ya başladı; 70 bin camisi olan ülkede yarım milyon
imam-hatip öğrencisi oluştu; kadından imam ol-
maz, ama kız çocuklarını da ımam okullanna gön-
dermeye başladılar; bugün üniversitelerin kapıla-
rında türban kavgası yapanlar, böyle yetiştirildi-
ler...
28 Şubat bu gidişi durdurdu.
•
Ne diyor Clinton:
"- Müslüman dünyadaki sorunumuzun birpar-
çası da okula gidemeyen çocuklann medresele-
re gitmeleri, buralarda beyinlerinin yıkanması..."
Bill ne zaman bu gerçeği gördü?..
Ancak New York'taki "Ikiz Kuleler" irtica saldın-
sıylayıkılmca...
Amerika elini vicdanına koymalı, kırk yıllık 'So-
ğuk Savaş'döneminde Islam coğrafyasındaki 'Ve-
şil Kuşak' yatınmının insanlığa ne büyük zararlar
verdiğini itiraf etmeli!..
ANMA
Sevgili ağabeyimiz,
yol göstericimiz, dostumuz
ERGUN
BALCI
ölümünün 3. yılında, sevgiyle
ve özlemle anıyoruz.
Eksikliğini her gün hissetsek de
o yüreğimizde yaşıyor.
Dış Haberler Servisi'ndeki
'Çocukları'...
KULTUR • SANAT
A N N E S
ALTIN Pj
ve F I P R E S '
LA STANZA DEL FIGLIO
OGUL ODAby Nanni Morefti
Nanni Moretti Laura Moranie
Beyofllu ALKAZAR 293 24 66 12 15-14 30/16 45/19 00/21 15
M.Köy OOEON CINEPIEX 216 37 90 11 30; 14 00/16 30; 18.50/21 05C-CI;ÎJQ
Avcılar STANDART 695 36 « 11 30/13 30/15.30/17 30/19.30^21 30
kMnmit CAPITOt 310 06 16 11 00^13 15/15 30^17 45/20 00/22 00
K»<ltöy BROADWAY 346 14 81 11 00 13 00/15.00/17 00/19.00/21 00