Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EYLÜL 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
ss
£
fü'iti/k
m
n
Bektronik posta: denizsom9cun4iwiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
• Taleban'ı Amerika
silahlandırmış...
"Şimdi karşıhkh Rus ruleti
ovnavacaklar!"
UNICAMP
Amerika'da tarihin en
büyük terörü
yaşanırken CNN,
Filistin'de sevinç
gösterileri yapıldığını
ekrana getirmiş birkaç
gün sonra da Brezilya
kaynaklı bir internet
haberiyle bu
görüntülerin 10 yıl
önceki görüntüler
olduğu gündeme
gelmişti...
Amerika'daki CNN
adına CNN Türk'ten
yapılan açıklamada ise
haberin kaynağı olarak
gösterilen
Brezilya'daki
Universidad Estatal de
Campinas'ın
(UNICAMP) konuyu
yalanladığı bildirildi.
UNICAMP
öğrencilerinden
Marcio A.V.
Carvalho'nun elinde
benzer eski görüntüler
oiduğunu söylediği bir
kişinin kendisiyle
temas kurulduğunda
böyle bir kasete sahip
olmadığtnı söylediği ve
Carvalho'nun
internetteki
makalesinin de
çarpıtıldığı belirtildi.
Ancak bu arada
CNN'nin Filistin'den
yeni sevinç görüntüleri
yayımlamaması da
dikkat çekti...
ünya yerinden oynasa bugün sizinle ban-
kacı bir okurdan gelen mektubu paylaş-
mak istiyorum... Çünkü mektup Ameri-
ka'daki terörTürkiye'nin de gündemini sars-
tiğından beri paylaşılmayı bekliyor...
Mektup, ortalık düzeldiğinde bir bankanın başı-
na geleceklerin ipucunu veriyor:
"Dikkatinizi çekiyordur, aylardır gündemden düş-
meyen kamu bankalan, Emlakbank yok edildikten
sonra nedense birdenbire gündemden düşuverdi.
Ortalığın sakinleşmesini bekliyoriar.
Sonra sıra, llhan Selçuk abimizin dediği gibi bu
ülkede güven anıtı gibi duran Ziraat ve Halk banka-
larına gelecek.
Uygun zamanı bekliyorlar; belki bekliyorlar de-
mek bile yanlış, uygun zamanı ve zemini hazıriıyor-
lar.
Göreve geldiklerinde 'Genel müdürlükte bu kadar
çok seksiyon müdürlüğü mü olur' diyenler, şimdi otuz
Halkbank
küsur daire başkanlığı ve onun çok daha fazlası da-
ire başkanlıklanna bağlı müdürlükler yarattılar.
Personelin birçoğunu yüzde 30, yüzde 25 fazla ik-
ramiye aldatmacasıyla emekli ettiler ki o güler yüz-
lü insanlardan eser kalmadı.
Şubelere hemen her gün yeni formlar gönderip ak-
la nayale gelmeyecek raporlar istemeye başladılar.
örneğin bir formda şubenin 2002 yılı aylannın tah-
mini lira ve döviz mevduatlannı istiyoriar. Yannından
emin olunmayan bir ülkede, yannından emin olma-
yan insanlara sorulacak sorular mıdır bunlar?
Şubelere sırf gelecekte kapatmaya zemin hazır-
lamak için lira ve döviz mevduat hedefi veriyorlar.
Aylardır bu iki banka kredi kullandırmıyor. Kredi-
ler kapalı. Bunun yanında sürekli giderler var.
Bir banka para satmaz ve sürekli faiz oderse na-
sıl kâr edebilir ki. Evet, bu bankalarda kâr birincil amaç
olmamalı ama en azından masraflarını nasıl karşı-
lar ki... Bunlar hep yarın 'zarar ediyoruz' demenin
altyapısı...
Bize sadece (o da son zamanlardaki tepki nede-
niyle) ara sıra gönderilen bilanço ve bilgiler dışında
bilginin hiçbir verilmediğini, yönetimde nedense hep
üst düzey insanlann olduğu bir vakfımız var. Çok bü-
yük bir nakit, mal ve şirket variığına sahip.
Emekli olan büyüklerimiz bu vakfa ait şirketlerde
hemen yönetici, genel müdür oluveriyorlar.
Bu yıl Istanbul'da göreve giderken soygunculann
öldürdüğü iki çalışanımız ise çoktan unutuldu. Vak-
fın tasfıyesini isteyenler ise hain damgası yiyor...
Aslında yazacak o kadar çok şey var ki... Ama sus-
kun toplumun suskun bireyleri olarak hepimiz sa-
dece seyrediyoruz.. Böyle olduğumuz için ve ne ya-
zık ki suçun çoğu da bizde..."
SESSlZŞŞOâSIZ{!) PiimÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku(â yahoo.com
tki musluk bir havuzu bir saatte doldurursa; havuzdan
bürokrasiye ne kadar rüşvet vermek gerekir?
Bir jeofizik mühendisinin izlenimleri
Üniversiteyi bitirmiş jeofizik
mühendisi olmuştur... Maden Tetkik
Arama Enstitüsü'nde işe başlar...
1968yıhndaMTA, bölge
müdürlükleri teşkilatını kurmaya
başladığında Güneydoğu Anadolu
Bölge Müdürlüğü'nü kurmakla
görevlendirilen ekibin içinde yer
alır... Genç bir mühendis olarak
bölgeye gider... Bölge merkezi Siirt
seçilmiş; Bitlis, Van ve Hakkâri de
bölge müdürlüğünün içine
alınmıştır... Yoğun bir maden arama
faaliyetine girişilir... Dönemin ünlü
maden yatakları uzmanı Alman
Profesör Bochert'le Siirt, Bitlis, Van
ve Hakkâri'de onlarca "maden
zuhuru etüt edilir...
Genç mühendis Bitlis'teki maden
aramalarında kamp şefi olarak
çalışır; Bitlis'in o zamanki adıyla
Körcan ve Germap köylerinde
sondajlar yapar...
Aradan 33 yıl geçer... Yolu Akçalı ve
llıcak olarak değiştirilen köylere
düşer... Bu arada mesleğinde
ilerlemiş, jeofizik yüksek
mühendisi olmuştur...
Yıllar önce sondajda çalışan
köylüleri bulur... Sohbete
başlar... Köylülere "Eski Körcan
ve Germap köyleri ile bugünkü
Akçalı ve llıcak köyleri arasında bir
fark göremedim" der...
Köylülerden "O zaman daha variıklı
ve mutluyduk" yanıtını alınca boğazı
düğüm düğüm olup yutkunur:
"Ben de..."
ÇED KOŞESÎ
OKTAY EKlNCt
'Gökdelen Çocukları!..'
New York'ta "kamikaze"
felaketinin yaşandığı 11 Ey-
liil günü, Çeşme'nin tam kar-
şısındaki Sakız (Hios) adasın-
daydık... "Kültürel ve doğal
çevreye saygılı turizm" için
düzenlenmiş uluslararası top-
lantıda "insancıl boyutlarda-
ki" bina örneklerini incele-
menin ardından "azman bo-
yutlardaki" gökdelenlerin çö-
küşüyle sarsılmak, bu konfe-
ransı da unutulmaz kıldı...
Demek ki, mimarlık ve şehir-
cilik dünyasında artık sürekli
sorgulanan ve özellikle binler-
ce kişinin aynı binaya "üküma-
sından" ötürü yarattıklan uy-
gunsuz ve "riskli" yaşam or-
tamlan nedeniyle giderek "vaz-
geçilen" gökdelenler, bundan
böyle sadece imar rantı hırsının
"kentsel terörü" için değil,
siyası intikam hırslarının "kan-
U terörü" için de en çekici "he-
defler" arasında yer alacaklar-
dı...
•••
Ertesi gün. Yunanlı minıarlar-
la bu değerlendirmeyi de yapıp
kız çocuğu, kimbilir "kaçıncı
kattaki" konutlann pencere-
lerinden Istanbul'u "tepeden"
seyrediyor ve böylesi bir "ay-
ncalığın" yarattığı "mutlu"
bakışlar aynı emlak reklamın-
da söyle özetlenivordu: "Gök-
delen çocukhın evlerinde..."
•••
Evet... Türkiye'deki ve özel-
likle de İstanbul'daki kimi gök-
delenler, "şehrin kalbinde bir
ev adresi" sloganıyla ya da
"hiç kimsenin sahip olamaya-
cağı kent manzarası" rantıy-
la pazarlanıyorlar... Çünkü za-
ten "bu nedenle" yükseliyor-
lar ve ekonomik gelişmeye de-
ğil "arsa rantının" doruğatır-
manmasına "hizmet" ediyor-
lar...
Oysa dünyada "gökdelen ge-
reksinmesinin" temelinde, bin-
lerce kişinin aynı binada çalış-
malannı gerektirecek büyük
"ofis" kullanımlanna "çözûm
arayışı" var... Gerçi, gökde-
lenlerin de artık "çözümsüz
sorunlar" yarattıklan görüle-
rek, bu tür işlevler için daha in-
Sehrin kalbinde bir ev adresi
(Skylife'taki "satılık daireler" Uanından bir bölüm.)
yedalaştıktan sonra, Izmir'den
tstanbul'a dönerken aynı "ge-
rilim" sanki daha bir arttı...
Olanı biteni "kendi dilim-
den" daha aynntılı öğrenebil-
mek için dört elle sarıldığım
gazetelerdeki dehşet verici fo-
toğraflara bu kez "uçakta" ve
"havadayken" bakakalmak...
Umarun, bir daha böylesi "ür-
pertici" anlar da artık yaşan-
maz...
Ancak, içimde artan gerüimin
asıl nedeni, gazetelerdeki değıl,
THY'nin guzel dergisi ve her
fırsatta övgülerle andığım
Skylifetaki bazı "emlak rek-
lamı" sayfalanydı...
ABD'deki sinir bozucu tab-
lodan uzaklaşıp, her sayısını
leğeniyle okuduğum Skylife'ın
Aryarlı ve insancıl yazılannda
•rahatlamak" istediğimde, o
iuygusuz ve "samimiyetsiz"
•eklam, diğer sayfalarda kapıl-
iıgm "huzuru" da birdenbi-
re yok etti...
L'ç sevimli ve güleç yüzlü
sancıl yapılaşmalara dönüş baş-
lasa bile, yine hiçbir aklı ba-
şında ülkede; "kente tepeden
bakan konutlarla para ka-
zanmaya" izin verilmiyor...
Hele ki dosdoğru "kent kül-
türlü çocuk" yetiştirmek du-
rurken, küçücük beyinlere ve
"kişiliksiz zengin" ana ve ba-
balara "gökdelen çocukları"
kültürü aşılamaya hangi uygar
toplum göz yumabilir?
•••
Uçağımız, üstelik Levent'te-
ki işte bu "uygarlık ve insan-
lık yoksunu" anlayışla dikilen
"konut kulelerin" üzerinden
alçalarak Atatürk Havalima-
nı'na inmesin mi?.. Eve vanr
varmaz o günün gazeteleriyle
Skylife'taki ilan sayfasını "ay-
nı zarfa" koyarak arşive kal-
dırdım... ABD'nin kalbi çöker-
ken, "Istanbul'un kalbine"
neyin saplandığını anımsamak
için...
Oekinci@ cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇtZGİLtK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMİH POROY sernfftporoy@yahoo.com
/
pMHmı
O i
1
—ar
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKUS 23 Eylül
KÖMEOYEN BOURVIL
'TS 8U6ÖU, ÜNLÜ FBAUStZ SitiEMA OYUN-
CllSÜ BCUftVIL (8UÜIAL) KANS£KD6N ÖLbÛ.AStL
API AUPRB BAıfoBouRS OLAAJ 8ouKv/t-, TA&M
İŞLBR.İfJO£N FltZ/NCJUŞ* ÖBĞİN BAZı MSS
L&eiEg&e ÇflUŞTIKmN SONIZA ŞA&Ci
8AÇLA/H/S, SONUUDfl SMSMA
ĞUNDA KARAR KJLMtŞn. S3 YILUK KlSA YA'
ŞAMINPA S3 P/LM YE S OPe/eETTE &OL AL-
M/Ç, 42 ŞAZKt VAZMIŞTI. AYRICA, BOUZVlL
8/fS. GÜLOÛRÛ YAZAfStyDt. OÜNYA ÇApiNOA
77*HINMAS/NA NEDBN OLAN SlNBMACA, İN-
C£. SÜU>Üjeo Ç>6£-LeR.İYL£ Ü &
ÖUEM
BN İYI OYUNCU SeÇ.İL&SeKÖDÜLAlMtŞTt.
tSTANBUL 1. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 2001,385 Vasi T.
Hastahğı sebebiyle Süzan Nevin Kulaksızoğlu,
mahkememizin 2001/385 esas, 2001/437 karar sa-
yvlı ilamı ile 19.9.2001 tarihinde vesayet altına
alınmış olup, kendisine Selamiçeşme Gülden So-
kak, No.6/17 Kadıköy- Istanbul adresınde ikamet
eden Nurgün Dargı'nın vasi tayinine karar veril-
miştir. tlan olunur. 19.9.2001 Basın: 53705
ZEYTİNBURNU 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2001/392
Davacı Zuhal Korkmaz tarafından davalı Hamdi Korkmaz aleyhıne açılan
boşanma davasrnda,
Yapılan tüm araştırmalara rağmen davalı Hamdi Korkmaz'ın tebligata yarar
açık adresi tespit edilemediğinden mahkememizde yapılacak olan 25.10.2001
tarihinde saat 11 .OO'deki duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekil-
le temsil ettirmesi, aksi takdirde yargılamaya yokluğunda devam edileceği hu-
susu ile dava dilekçesi ilanen tebliğ olunur. (HUMK 213) Basın: 53291
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Kemal Derviş, Uzaklara...
Siyasal tarihimizde son yıllarda yıldızı onunki ka-
dar hızlı parlayan, ama aynı hızla da sönen bir baş-
kası görülmemişti... Amerika'dan büyük umutlarla
getirilmiş, günlerce gazete manşetlerinden düşme-
mişti. Televizyonlar, sokaktaki insanlar hep ondan
söz eder olmuşlardı. Kamuoyu yoklamalarında "en
güvenilirkişi" sıralamasında en başa oturmuştu. Bir
parti kurup, başına geçse ilk seçimlerde tüm oyla-
n silip süpürecekti... Sabahlan erkenden kalkıyor, ko-
şuyor, tenis oynuyor, taksi şoförieriyle ince belli bar-
daklardan çay içiyordu. Mesai arkadaşlarını gün
ağanmadan topluyor, herkesten alkış alıyordu. Gü-
nün her saatinde bir medya ordusu sürükleniyordu
peşinden. Sade, şık ve zarrf bir eşi vardı. Yaşamını
dakika dakika izliyorduk... Her sözünde bir "fcera-
met" vardı. Herkesle konuşuyor, hep gülümsüyor-
du. Onu, yıllardır göre göre, dinleye dinleye bıkıp usan-
dtğımız politikacılarla karşılaştınyor, "İşte beklediği-
mizadam!" diyorduk. Bizi kurtaracak, ülkeyi düzlü-
ğeçıkaracaktı...
Bir yere yerleştirmekte zoıiandığımız, ama kendi
söylemlerinden yola çıkarak, belki "Özal hayranı li-
beral bir sosyal demokrat tavır" diye niteleyebitece-
ğimiz oldukça ilginç ve bir o kadar da oynak yakla-
şımlan vardı. Bize, bu yaklaşımlarına uygun düşen
birtakım sözler veriyor, umutlar dağıtıyor, ama söy-
lediklerinin hiçbiri doğru çıkmıyordu. "1 milyon 150
bin lirada duracak!" dediği Amerikan Dolan, 1 mil-
yon 550 bin lira ile "tavan" yapmıştı, sözgelimi... It-
halat durmuş, sanayi işletmelerinin makine parkla-
rı yenilenemez olmuştu. "Enflasyon dûşecek!" de-
miş, hayat pahalılığı iki kat artmıştı. Işsizler ordusu-
na her ay on binlerce yeni işsiz katılıyordu... Tanm
da, sanayi de çöküyordu. özelleştirmeler tıkanmış,
paralar suyunu çekmişti... Bizi doğrusu büyük düş
kınklığına uğratmıştı kurtancımız...
Bir süre önce "Türkiye, Burundi'den de, Afganis-
tan'dan da iyi dunımda..." demişti. Aylardır agzın-
dançıkıpdagerçegiyansıtan, hiçbir tartışmaya yer
bırakmayacak açıklıktaki ilk ve tek cümlesi buydu.
Keşke sonra bir daha hiç konuşmasaydı... Ama du-
ramamış, yurtdışı yolculuklanndan birine çıkarken,
-ne ilgisi varsa- gazetecilere, "Ispanya'nın da, Ital-
ya'nın da ekonomileri tüm siyasiistikrarsızlıklanna kar-
şın iyidurumda..." anlamına gelen açıklamalarda bu-
lunmuştu. Oysa Ispanya da, Italya da hem siyasal,
hem sosyal, hem de ekonomik açıdan Avrupa'nın
"en istikrartr ülkeleri arasındaydı. Her ikisi de örnek
demokrasüerle yönetiliyordu. Bu ülkelerde siyasal
parti sayısının çokluğu farklı toplumsal kesimlerin par-
lamentoda temsil edilme şanslarını arttırıyor, diğer
ülkelere kıyasla daha sık görülen hükümet degişik-
likleri ise bu toplumların siyasal dinamizmine yeni
ivmeler kazandırıyordu. Bunun ne tür bir "istikrar-
sızlık" olduğu Kemal Derviş'in bizimle paylaşma-
dığı bir "sır" olarak kalacaktı.
New York'taki terör eyleminin hemen sonrasında
en çarpıcı çağn da ondan gelmişti. Kendisinin de
üyesi olduğu hükümete, "ABD ile sakın pazariıkyap-
mayın! Kayıtsız şartsız destek verin!" diyordu. Cum-
huriyettarihinde Amerikan yanlısı hiçbir hükümet üye-
si bu kadar açık sözlü olmamıştı. Turgut Özal bile
KörfezSavaşı'ndaTürkiye'yi "taraf" kılarken Kemal
Derviş kadar ileri gitmemiş, dillendirdiği "1 koy3al"
formülüyle en azından bir hesabı oiduğunu, olası bir
"pazarlıkpayını saklı tuttuğunu" sezdirmişti. Hesa-
bı tutmamıştı, o başka!..
Gördüğümüz, yaşadığımız kadanyla Kemal Der-
viş, ekonomiden anlamadığı gibi siyasetten de an-
lamıyordu. Ama bu hiç de utanılacak bir şey değil-
di. Dünyada ekonomiden, siyasetten anlamayan o
kadar çok insan vardı ki... Kimse ayıplamıyordu on-
lan... Kemal Derviş hiç kuşkusuz iyi bir insan, iyi bir
baba, iyi bir eş, iyi bir sporcuydu. Dünya Bankası'nda
kendi düzeyinde görev yapan diğer 25 meslektaşı
gibi o da bir "pratisyen" olarak çok iyi bir performans
göstermiş olabilirdi. Belki kedileri, köpekleri, atlan;
çiçekleri, böcekleri, ağaçlan da çok seviyordu. Fa-
kat bunlann hiçbiri çökmüş ekonomimizı ayağa kal-
dırmaya, yeniden kurmaya yetmiyordu. öyleyse ni-
çin hâlâyerindeduruyor, altıridan kalkamayacağı apa-
çık belli olan o görevleri sürdürmekte neden direni-
yordu? Eğer ille de bir "iyilik" yapmak istiyorsa, bu
iyiliği başka yerterde, başkalanna yapamaz mrydı?
Bize uzak, bizden çok uzak yerlerdeki başkalanna...
e-posta:dkavukcuoglu(âsuperonline.com
Faks:0212-723 84 97
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLDANSAĞA:
1/ Erkekte
spermaboşal-
tıcıkanallann
ameliyatlake-
silmesi. 2/
Acı,üzüntü...
Adaletle iş
gören.3/Göz-
kapaklanna
sürülen bo-
ya... Kimi g
harflerinüstü-
ne konan yan yana
iki nokta. 4/ "Seyit
Ali — " : Fotoğraf-
çımız... Martınnı iri
bir türü. 5/ Balık av-
lamaktaya da yük ta-
şımakta kullanılan
büyük kayık. 6/ Or-
todokslarda tahta pa-
no üzerine yapılmış
her türlü dinsel resme verilen ad... Bir soru sözü.
II "Gönlüme teselli kendimde buldum / — ile tes-
kin ettim özümü" (Âşık Veysel)... Su taşkını. 8/
Mercanada... Sıkı dokunmuş bir tür pamuklu ku-
maş. 9/ Kannzan iltihabı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sevgi bağlılığı... Bir aracı tutmaya yarayan bö-
lüm. 2/ llgi... Tanntanımaz. 3/ Altın... Uluslara-
rası bankalann genellikle Londra'da saptadıklan
kredi faiz ortalamasına verilen ad. 4/ Ilaç... Arap
abecesiyle yazılan kûfi yazının bir türü. 5/ Doğu-
su bağımsız bir devlet, batısı ise Endonezya'ya ait
olan bir ada. 6/ Eski Türk boylannda demirci ve
zanaatçı ustalanyla esnaf temsilcilerine verilen
ad... Bir nota. II Eski Yunan mimarhğında müzik
ve tiyatro gösterilerinin sunulduğu yapı... Mezar.
8/ Temeli taklide dayanan sözsüz oyun... Kansız-
lık. 9/ Eski dilde yemin etme... Seçkin.