Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23EYLUL2001PAZAF
14 KULTUR kulturCg cumhuriyet.com.tr
68 kuşağının simge isimlerinden yorumcu ve besteci Fikret Kızılok'u yitirdik
Arbk ölümsüzler kervanında• Fikret Kızılok, bir süredir
tedavi gördüğû Çapa Tıp
Fakültesi Hastanesi'nde cuma
gecesi saat 24.00 sulannda
yaşamını yitirdi.
Kalp \e buna bağlı olarak
karaciğer ve böbrek
yetmezliğinden uzun süredir
kalp pili ile yaşayan sanatçı, bir
hafta önce hastanenin
kardiyoloji servisine
kaldınlmıştı.
KülnırServisi-'BuKalpSeııiUnu-
tur mu?', 'Zanıan Zaman',
'Yununa Gözün Kör Gibi', 'Ha-
berin Var mı?', 'GözterindenBeKdir',
'Emmo', 'Güzel Ne Güzei Obnuş-
sun' ve daha nice tadma doyulmaz
şarkılanyla Türk müziğinin 'başka'
bir ismiydi Fikret Kızılok. Türk mü-
ziğinin en önemli söz yazarlanndan
bin olan sanatçı, aynı zamanda 68 ku-
şağının simge isimleri arasındaydı.
Muhalif, lafını esirgemeyen, anlata-
cağmı her zaman kendine özgü bir
dille dinleyiciye ulaştırmayı seçen
Kızılok'un sanat yaşamı da Türki-
ye'nın değişen tarihinden bağımsız
değıldı. ' 1960-70'K yıllar bizler için
dünyayıdeğiştirebSiriz umutlanyla ge-
çen gençlik yıllanydı. Kendimia ifa-
de etmembdn de dışavurumu, şarkı-
lanmız, türkülerimiz, öykükrimiz-
dL İkriciydik, hakuydık, aceleciy-
dik-_" diyordu yıllar sonra şarkıla-
nnı yeniden yayımlarken.
Bir yanda 7O'li yıllarda doruklar-
da olan Anadolu Pop, bir yanda kü-
çük yaşta tanışıp 'âşık' olduğu Vey-
sel ve 8O'lı yıllarda Bülent Ortaç-
gil'le birlikte çalışüğı 'Çekirdek'
dönemLKızılok'un sanatını, geçir-
diğı tüm evreleriyle gerçekten anla-
mak içın, onun yıllardır yaptiğı gi-
bi, sessızliğe ve giderek karmaşıkla-
şan müzik piyasası içinde biraz
'uzak'tan bakmaya ihtiyacımız var sa-
nınz...
SELMİANDAK - Gerçekbir mü-
zik adamını, bir dostumu kaybetme-
nin derin üzüntüsü içindeyim. Mü-
zık dünyamız, yeri kolay doldurul-
mayacak bir yaratıcı ve yorumcu-
sundan yoksun kalacak: Fikret Kızı-
lok. Bundan böyle yoksun kahşın
nedenini yeterince belirleyebilmek
için artık yaşama veda eden Fikret Kı-
zılok'un sanatçı kişiliğini tam olarak
tanımlamak gerekir. Şöyle ki, bu ko-
nuda Fikret Kızılok'un sanatçı kişi-
liğinden her şeyin üstünde şu nitelik
ağır basmıştır. Fikret yaratıcı kişili-
ğinde sıstem, metodu, dünya görü-
şü, anlayışı açısından asla ödün ver-
mezdi. Müzikte doğru, güzel ve ya-
rarlı bildiği çizgiden asla sapmadı
ve bildiği, inandığı yoldan aynlma-
dı. Aşağı yukan 1960'h yıllarda mü-
zik yaşamında ilk besteleri sayılabi-
lecek 'Yumma Gözün Kör Gibi',
'Uzun tnce Bir Yotdayım' ve günü-
müzekadarolan diğeryaraümlannda
bu özelliğini taşıdı.
Fikret Kızılok, yaşamında önce Is-
tanbul'da Diş Hekimliği Fakültesi'ni
bitirerek diş doktoru mesleğini de
bir süre sürdürmenin yanı sıra mü-
zik sanatma o derece bağıhydı ki,
sonuna kadar müzikle kucaklaştı.
Müzik alanında profesyonel olarak
1964 yıhnda Cahit Oben Orkestra-
sı'ndabaşladı. Birada 'TehKkefiMad-
de' adını verdiği bir grup kurmuştu.
Fikret Kızılok, beste yaratımı ya-
J"^ • y
V
it
çülışnıalar
Ay Osıjftaıı - S«şgİHnı / Cokroı s- Baby (1966) l 'â^İnce
Bir Yolîayını /jBİMİm Aşkım BenJJlffifli (' 1 %
(
H^İ«^ıııuı
Ohaınj/ YumjlıJt Gözün Kör Giflıj1Wfl) ^ül^Sazım /
Giizt'IÎSe GJ^eİOIınuşsun \uı ulnyj^B^Tnınıo (1972)
Gün ÖiaJİevran Döne / Anadolu'yııni (1973) Lcylinı
Levlh» (Kara Trcn) / Gözlerinden Bellidir Köıoğlu
Da«Iarı/Tutamadım Elierini BacınÖnde Bcn Arkada
/ keyverdio Gittin Beni Aşkm Olmadjgı Ycrde / İnsan
ınıytm Mabluk muyunı Ot mu\ unı Habtrin Var mı /Kör
Pencere - Ay Batfj (1975) AnadoJu'yum '75/ Darağacı
Biz Yanarız / Sen Bİr Cevlaıı Okan
nı sıra, yorumcu olarak da, saz, gitar
ve ses sanatçısı olarak da tanındı.
Besteci olarak Fikret Kızılok'un en
belirli yönü ise: Anadolu'yu içeren
çağdaş, evrensel, ileri türde yapıtla-
rın yaratıcısı ve yorumcusu olarak
'ölümsüzler kervanı'na kahlmasıdır.
Âşık Veysei okulunun önemli
bir yılduaydı
SEZEN CUMHUR ÖNAL - Ha-
yatımızdan bir yıldız daha kaydı.
Fikret Kızılok'u yitirdik. Türk po-
püler müziğinin oluşturduğumuz.
yabancı parçalara söz yazarak 'aranj-
man' modasını ortaya attığımız gün-
lerde Anadolu efsanesini müziğe ta-
şıyan bir saz şairiydi Fikret Kızılok.
Genç kalbinde. gitannda ve sesinde
Anadolumuzun bağn yanık feryadı
ve isyanı vardı. Âşık Veysej okulu-
nun bir önemli yıldızıydı. Örneğin
'Yumma Gözün Kör Gibi' ile tüm
kalplen kazandı. Kalplere seslenen
ezgileri dokurken, kendi kalbi yo-
ruldu. Cahit Berkay ve Moğollar,
Banş Manço ve Kurtalan Ekspres,
Cem Karaca, Erldn Koray ve dığer
dostlanyla Anadolu popuna yeni açı-
lımlar getirdi. Bir dönem gençliğinın
sesi oldu. Belleğimdeki çağrışımlar-
da onun müziğini, radyo günlerini
süsleyen özlemi var. Hastalığının son
günlerinde konuştuk. Son yaptığı
Sertab Erener'in söylediği bestesi
içın onu kutladım. Yeri müzikte zor
dolar. Yakuılanna, sevenlerine ve
müzik âlemine başsağhğı diliyorum.
Nur içinde yatsın, şarkılannın daba-
şı sag olsun.
BULENT ORTAÇGİL - Çok üz-
günüm. Hayatımın bir döneminde
çok yakın olduğum bir insandı Fîk-
ret Kızılok.
Fikret Kızılok'un müzik yaşamı-
nı iki bölüme ayırmak gerek. tlk dö-
nemı Anadolu popunun zirvede ol-
duğu 70'li yıllardı. O dönemde çok
popülerdi. Ikinci dönemi, sonraki
yıllarda birlikte çalıştığımız 'çekir-
dek' dönemidir. Bu dönemde çok
daha kendisiydi, çok daha sivri dil-
lıydi. Fikret Kızılok için söyleyebi-
leceğim en belirgin şey, sivri dillı ol-
masıdır. Enteresan sözleri vardı, an-
latmak istediğini çok farklı bir şekil-
de dıle getirirdi.
ORTRE
FİKRET KIZILOK
• 1945 doğumlu Fikret
Kızılok, müziğe Galatasaray
llkokulu 'nda akordeon çalarak
başladı, daha sonra gitara
geçti. 18 yaşında amatör
olarak müziğe ciddi olarak
eğilmiş ve ilk profesyonel
çahşmasını Cahit Oben
Orkestrası 'yla yapmıştı.
O dönem ağırhğını iyice
hissettiren aranjmanların
dışında bir şeyler üretmeyi
planlamış, sazını kapıp,
Anadolu 'ya gitmiş ve Âşık
Veysei 'le tamşmıştı. ardından
yolu Fransa 'ya düşmüş ve bu
kez de Jacques Brel'in
yaptıklarını inceleme olanağı
bulmuştu. Şarkılarında yalnız
kendini ve dünya görüşünü
anlatmayı deneyen ünlü
ozanın özgün tavrından
etkilenmişti.
Yıllar geçmiş ve Kızılok 'un
söylemi sertleşmişti. Çekirdek
Sanatevi 'nde kendi çizgisine
yakın seyreden Bülent
Ortaçgil 'le solo verdiği
konserlerin yetersiz teknikle
kaydedilmiş sonuçlarını
kasetlere aktararak piyasada
kabul gören müziğe bir ölçüde
alternatifyaratmaya
çabalıyordu. tkili, 'Biz
şarkılarımızı pazarlamayn
deterjan gibi' diyerek
arabeskten yana esen rüzgâra
karşı durmaya kalkışıyordu.
tki ozan daha sonra, 'Pencere
önü Çiçeği' adlı stüdyo
albümünü üretmişlerdi.
Albümde Türkiye-Yunan
dostluğundan çarpık
entelektüeliğe, medyanın
ninnilerinden Ajda Pekkan 'a
kadar bizi simgeleyen fotoğrafi
tatlı tatlı eleştiriyordu iki
arkadaş. Ancak zamanla
Ortaçgil 'in mistik
çözümleriyle Kızılok 'un nesnel
saptamaları ve görüşleri
arasındaki çatışma su yüzüne
çıkmış, bu ilginçproje 'erken'
bitmişti.
Zaman zaman aşk şarkıları da
söyleyen Kızılok, 90 'ların
başında kalkıp yükselen
değerlerin yarattığı hilkat
garibesi magandalara açık
açık Vay Hayvan Vay dedi.
Yana Yana' albümündeki aşk
şarkıları arasına sıkışan beste
hak ettiği ilgiyi bulamamıştı.
Bir süre sessiz kalmıştı
Kızılok, sonra art arda
Demirbaş-Müzik 'al Vaziyetler,
'Vurulduk Ey Halkım',
Devrimcinin Güncesi
albümlerini yayımlayarak,
'Aydınlık Türkiye 'den yana
tavrını net bir şekilde ortaya
koydu. Doğru ya da yanlış,
özgün çizgisinden ödün
vermemesi ve tavizsiz duruşu
müzik çevrelerinde ona yeni
lakap getirmişti:
Başöğretmen..
ir Cumhur Canbazoğlu 'nun
1999 tarihli Söyle Sazım Ne
Söylersin başlıklı yazısından.
Sıvas Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği Gungör Dilmen'in Ben Anadolu' oyunu Brest'te ödül aldı
HATtCEBÎÇER
SIVAS - "Bu toprağm çocnklan, savaşülar,
sevtştüer, tüıiü diDerdesöyleştfler aymnadım.
Birtİkte>aşamayıöğrenebüselerbütünçocuk-
iaruna yeter benim cömert memelerim" di-
yen ana tannça Kybele dekoru önünde 5 ka-
dm oyuncunun sahne aldığı "Ben Anadolu"
adlı oyun Belarusya'da ödül aldı.
Belarusya'nın Brest kentinde bu yıl ö.'sı
düzenlenen Belaya VezhaFestivali'ne Türki-
ye'yi temsilen "Ben Anadolu" adlı oyunla
katılan Sıvas Devlet Tiyatrosu Müdûrü Ton>
ris Çetinel, "Kadm temasmı en iyi işleyen ve
sorgulayanyapıın'' ödûlü ile döndü. 13 ülke-
nin katıldığı festivalden ödülle dönmenin
mutluluğunu yaşadığını söyleyen Çetinel,
"Kadın anlaturunda dile gerek duvuhnad^ı-
nı da gördüm" dedi.
Belarasya'nm gece eksilere düştüğü soğuk
havasmdan etkilenen Tomris Çetinel. yorgun
ve kısık sesi ile Brest kentinden ödülle dön-
menin mutluluğunu Cumhuriyet'e anlattı.
Maral Üner'le birlikte yürüttükleri ve or-
tak çalışma sonucu oluşturduklan "Baalar-
la ^ m u s " adlı oyunla Başkurdistan'da dü-
zenlenen "Toganhk FestivaB
w
nde de en özgün
oyun ödülünü alan Tomris Çetinel Belarus-
ya'da düzenlenen festivali anlattı.
- Belarusya'nın Brest kentinde bu yıl ö.'sı
yapılan Belaya Vezha Festivali 'ne Türkiye'nin
yanı sıra Rusya, Belarusya, Fransa, Ukrayna,
Italya. Almanya, Litvanya, Polonya, Japon-
Tören Kybele dekorunda yapıldı
ya, Ermenistan, Romanya ve Slovakya katıl-
dı. Güagör Dümen'in yazdığı oyununyönet-
menliğini yaptım. Erzurum Devlet Tiyatro-
lan sanatçılan ile sahneye koyduğumuz oyun
festivale katdanlan büyüledi diyebilirim. Çün-
kü bizim temamız kadındı. Anadolu toprak-
lan üzerinde bugüne kadar kurulmuş ve yı-
kılmış devletlerin kadın eliyle. kadın hırsıy-
la, kadın sezgisiyle, kadın cinselliğiyle ve
analık duygulanyla yoğrulduğu bir oyunu
sahneye koyduk. Oyunbenim duygulanma uy-
gun olduğu için oyunla- ben, benimle-oyun,
oyuncular ve oyuncular birbirleri ile uyumlu
olduğu için prodüksiyonumuz da güzel oldu.
- Türkce oynadığınız bu oyunun tenıası iz-
leyiciler tarafindan nasıl anlaşıldı?
- Her ülke kendi dilınde ve kendi oyunla-
nnı sahneledi. Biz oyunumuzu, Türkçe oyna-
dık. Yalnız küçük farklılıklar yaparak. Oyun-
da "Ben Anadolu,Ben Kybele, BenAna Tan-
nça ve Ben ToprakAna" cümlelerimizi Rus-
ça olarak söyledik. Hatta oyımda, Kybele'nin,
"Bu toprağın çocuklan, savaşülar. seviştüer,
tüıiü diDerdc söyteştiler ayırmadım. Birlikte
yaşamayıöğrenebüseto-bütünçoculdanma ye-
ter benim cömertmemelerim" sözünüde ben
Rusca olarak söyledim. Bu sözleri Rusça'ya
çeviren kişi "memelerim" kelimesini ayıp ola-
cağı düşüncesi ile kullanmak istemedi. Onun
yerine "yvu" ifadesi kullandığını söyledi.
Bunun olmayacağını söyledik ve çevirimiz bu-
na göre yapıldı. Ben bu sözü sahnede söyle-
dim. Fakat bir değişiklik yapüm ve "meme-
lerim" kelimesini Kybele dekoruna dönerek,
"onun memeteri" dedim. Bu sözüm ve anla-
tımımla izleyicilerden büyük alkış aldım.
Ayakta alkışlandım.
Festivale katılan 13 ülke içinde yalnız Tür-
kiye olarak oyunbroşürlerimizi Ingilizce bas-
ördığımız için büyük bir beğeni de topiadı-
ğunızı söyleyebilirim. Oyunumuzda kadm
teması vardı. Kadm her zaman her yerde ka-
dındır. Biz tarih boyunca kadınlan anlattık.
Oyunda 5 kadın oyuncu ellerindeki 10'ar
merrelik bezlerle kimi zaman bir sultan kimi
zaman da cephede savaşan bir kadm oldu.
Böylesine gûzel bir anlatmı ve böylesine gü-
zel bir dekorumuz olduğu için kadını anlat-
makta dile gerek bile olmadığını gördük.
Ödülümüz de zaten "Kadm temasmı en iyiiş-
leyen ve sorgulayan yapım".
- "Ben Anadolu" Rusya'da nasıl karşdan-
dı, eleştiriler nasıl oldu?
- Bildiğiniz gibi Rusya'da çok önemli bir
şey olmadığı sürece gazete yayımlanmaz.
Günlük gazete yok. O yüzden biz varken eleş-
tirmenlerin bize nasıl baktıklarını buraya dön-
dükten sonra öğrendik. Oldukça güzel ve gu-
rur verici sözlerle anlatılmış "Ben Anadolu"
oyunumuz. Oyundan sonra Ukraynah eleştir-
menNinaMazur'lagörüştümvebana,"Oyun
rejisinin yanı sıra ışığı, dekoru ve kostümüy-
k bir büyü atmosferi yaratti. Oyun olağanüs-
tü_ arTiMMiiavefantastikgo^terimlerindençok
etkaeiKfim" dedi.
- Festivaide hangi dakla ödüller vardı?
- En iyi kukla, yönetmen, oyun, aktör, akt-
ris, aktris hizmeüeri gibi çeşitli ödüller var-
dı. Benim için onur verici bir başka olay ol-
du ki.. o da, ödül töreninin Kybele dekoru-
nun önünde yapılmasıydı. Kybele'nin önün-
de "Kadın temasmı en iyi işteyen ve sorgula-
yan yapım" ödülünü almanın bambaşka bir
anlamı oldu benim için. Festivalin ödülü bir
halıydı. Ama bize başka bir ödül daha verdi-
ler. Oyımculanmıza çeyiz olarak el işlemesi
masa örtüleri ve peceteleri hediye edildi. Biz-
den başka kimseye verilmedi bu hediye.. bu-
nunda anlamı çok büyük.
- Ödül akhğınız oyunlarda kadınlar sahne-
de.. bunun özel bir anlamı var mı?
- Bugüne kadar hep kadm oyunlan oyna-
mış ve kadın oyunlannı yöneönişim. Bunla-
ra bakınca ben de düşündüm, ama tümü te-
sadüf. Tesadüflerle bugüne geldim, böyle bir
amacım yoktu, ama galiba bundan sonra yön
çizeceğim kendime. Kadmı her yönü ile sah-
ne üstünde görmek hoşuma gidiyor. Büyük
bir tesadüf de Sıvas Devlet Tiyatrosu'nun bu
yıl sahneye koyacağı tüm oyunlann yönetmen-
leri kadın. lnanın bu bir tesadüf. Kadınlann
daha kararh olduklarmı ve işlerini sevdikle-
rini düşünüyorum.
OKUMA LAMBAS1
ENİS BATUR
Şiipin Mümini ya da
Kâflri Kesilmek
Son çeyrek yüzyılın, kültür yaşamımızdaki er
önemli sapmalanndan biri, kişilerin, yapıtlann önü-
ne geçirilmesi oldu. Sonjn bakar bakrnaz göze çarp-
mayabilir, onu görünür kılmak için epey çaba har-
camak, dönemin dergi ve gazetelerini taramal<
gefekir. Yücettirken de, yerin dibine sokarken de
kişileri hedef alan bir ortam, o kişilerin krtaplany-
la, yapıtlanyla sağlıklı bir okuma ilişkisi gerçekleş-
tiremiyor demektir. Değerlendirebilmek, yorurr
geliştinmek, anlamlı bağlantılar kurmak için önce
metinlerte birebir ilişkiye girilmesi beklenir.
Sanınm bundan, bir tartışma başladığında, di-
zinlerde yalnızca "özel isimler" yer alıyor. Şiir mı
tartışmanın konusu, pek çok şair ismi geçiyor sa-
tıriarda, neredeyse tek bir kitap ismine rastlanmı-
yor. Bunun bir nedeni yapıtın hedef alınmamasıy-
sa, bir başka nedeni de, geçmişteki kadar iz bıra-
kan yapıtlann ortaya çıkmaması olabilirşüphesiz.
Bana kalırsa, ortaya çıkan sonuçta, iki gerekçe-
nin de payları var. Çevremdeki, şiirle enikonu ilgi-
li orta yaşlı ve genç insanlara sordum, bu gözle-
mimin sağlamasını yapmak için. Geride kalan 15-
20 yıl içinde "isim yapmış" şairleri sıralamakta
hiçbir güçlük çekmiyorlar da, iş onlann kitaplan-
na gelince pek az "başlık" anımsıyoriar.
"MemleketimdenInsan Manzaralan'na, "Otuz-
beş Yaş"a, "Garip"e kadar gidecek değilim. Şiir
okuru, 1960-75 arası yayımlanmış pek çok şiir ki-
tabını neredeyse evinin içi gibi tanır: "Göçeöe'yi,
"Dünyanın En GüzelArabistanı"ru, "Devlet ve Ta-
biat"\, "En/cam"\, "Kirii Ağustos"u birdüşünün.
Yaşı 50'nin, 40'ın altında olan şairiere geçin son-
ra: Çok sayıda şair isminden az sayıda şiir kitabı
başlığına ulaşabildiğinizi göreceksiniz.
Faturayı dosdoğru, yalnızca bu şairlere çıkarmak,
onlann yeterince güçlü yaprtlar veremedikleri ko-
nusundan emin olmak işin kolayına kaçmak olur,
diye düşünüyorum ben. Bunu anlamak için, ede-
biyatın ve sanatın çeşitli alanlannda sınama iş-
lemlerini yinelemek en doğrusu. Medya eliyle üne
kavuşturulmuş, popüler kılınmış kitap başlıklannı
ayınn kenara, bakalım, sizde ne, ne kadar kalmış,
iz bırakmış. Bana öyle geliyor ki, insanımız nice-
dir her şeyi televizyon izler gibi izliyor, elindeki
uzaktan kumanda aracıyla kanal değiştirmeye alış-
mış ya, zihninin yoğunlaşma gücü de hayli yıpran-
mış bu nedenle: Ciddi odaklaşma isteyen konu-
larda sıçramaya başlandığında, bellekte iz oluş-
masını beklemek olanaksız.
Şiir konusuna dönecek olursak, yeni medya dü-
zeni uzun süredir isimleri öne çıkardığı, şahıslara
ışıktuttuğu için yapıtlann gölgede kaldığını hemen
söyleyebiliriz. Şairler, başkalanndan daha az Ner-
giz olmuyor, herkesin "onbeş dakikalığına" ünlü
olma isteği onlarda daha yüksek bir katsayıyla
beliriyor. Gizlenme, görünmeme çabası verenler
de bu nedenle göze batıyor: Niyetleri taban taba-
na zıt olan Sezai Karakoç ve Ismet Özel, aynı
oranda ilgi topluyorlar sonuçta. Arada kabak, iyi
şiirin başında patlıyor bazan: Cahit Zartfoğlu'nun
şiiri hakettiği ölçüde okunmuyor.
Şairin bu gelişmedeki rolü bir başına değerlen-
dirilmemeli gene de. Orada, asıl bakılması gere-
ken, buzdağının altı. Ne yazmış, nasıl yazmış?
Okurun rolü burada başlıyor işte. Yaprt'a mı dö-
nüyor yüzünü, Şahıs'a mı? Şiiri şairin imgesinden
ayınyor mu, yoksa, ya aşk, ya nefret, ya körükö-
rüne bağlılık, ya körükörüne kayrtsızlık, bir "kült"
ve "karşı-kült" imdine mi yöneliyor?
Okur, kendisiyle yapıt arasına pek çok şeyin gir-
mesine izin veriyor, şahıstan ürünü koparamıyor-
sa, ortaya çıkan bulanık tablonun sorumlulan ara-
sında yerini almış demektir. Bu gözlüklerie okunan
hiçbir kitabın, hiçbir metnin gerçekliğine sokul-
mak elde olmaz. Merkezden periferiye uzaklaşıl-
mıştır. Şahıslara bağlanan, içerieyen, sevda ya da
öfke besleyen okur, okur degildir; birilerinin mü-
mini ya da kâfiri kesilmek, ürünle ya da yaprtla has-
ta bir ilişki kurmuş olmanın göstergesidir.
Okumak, durmadan öğrenilen iş. Kişinin kendi-
sini yetiştirmesi, yontması, inceltmesi bir ömür is-
ter. Şiiri, edebiyatı, felsefeyi, bilimi, müziği (evet),
resmi (evet) okuma uğraşı vermek, insanın sınır-
sız bir alana açılması, o alanda aralıksız beslen-
meyi sürdürmesi anlamına gelir.
Bizim kültür ortamımızda, eleştiri yalnızca yapıt-
lara, daha çok da yapıt verenlere yönelik bir "yar-
gı mekanizması" olarak algılanıyor, genelde.
Eleştirilmeyen okur, kendisini eleştirmeyi öğren-
meyen okur kimsenin velinimeti değil.
Mehmet Baymtıan resim sergisi
• Kültür Servisi - Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi'nde 24 Eylül - 2 Ekim tarihleri arasında
Mehmet Bayırhan'ın resim sergisi yer alacak.
1962 Urfa doğumlu olan sanatçının resimleri
birçok ortak ve karma sergide yer aldı. 14 kez
kişisel sergi açan sanatçı, izlenimci tarzdaki
çahşmalarına, 'Etkilenim' tanımını uygun görüyor.
Işığa ve renge önem verdiği çalışmalan figüratif
ağırlıklı olup fonda doğa önemseniyor.
Bayırhan'ın Türkiye dışında Ingiltere, Hollanda,
Almanya ve Çekoslovakya'da özel ve resmi
koleksiyonlarda çalışmalan bulunuyor.
VVHson'm kliöi için Ankara
Katesrnde çekim
• ANKARA (AA) - Amenkalı sanatçı Scott
Wüson'm Türkiye ve Türk müziğini tanıtmak
amacıyla çıkaracağı 'Merhaba' adlı albümdeki
'Canım Türkiyem' adlı parça için Ankara
Kalesi'nin otantik ortamında çekim yapıldı.
Yönetmenliğini Kosova asıllı yönetmen Murat
Derman'ın Ankara Kalesi'nin burçlarında yapüğı
çekimlerde, Amerikalı sanatçı, Ankara Büyükşehir
Belediyesi mehter ekibine, kendi geliştirdiği ut,
saz, gitar-buzuki kombınasyonu olan enstrümanla
eşlik etti. Türkiye'nin çeşitli yönleriyle tanıülacağı
klip için Ankara'da aynca Kocatepe Camii ve Türk
hamamında da çekimler yapıldı. New York
Köprüsü ile Boğaz Köprüsü'nde de çekimler
yapılarak iki ülke arasında 'kültür köprüsü'
temasının işleneceği klipte aynca Aspendos, Efes
ve Nysa anrik kentleri ile Türkiye'nin folklorik
özelliklerini ortaya koyan görüntüler yer alacak.
Çekimlerinin 22 Eylül'de tamamlanması planlanan
klip, 'Merhaba' adlı albümün piyasaya çıkacağı
kasım ayından itibaren ABD ve Türkiye'deki
televizyonlarda yayımlanacak.