Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL2001PAZAR CUMHURtYET SAYFA
SOYLEŞI
Yılmaz Erdoğan, otlu peyniri, evi, arabası ve güzel kadınları ile uyum içinde yaşıyor
Hüzündençıkanmizah"W"% en hüznü seviyorum, insanlann
r £ tercihi eğlence denince kahkahadan
-JL# yanadır ama bunun bazen
sahte olacağını da düşünüyorum, acı
yaşanacaksa, omı da layıkıyla yaşamak
gerek diye düşünüyorum. Hüzünlü bir
durumdan mizah hikâyesi de
uydurabilirim. Aşağı yukarı her
oyunumda insanlar ölürler, böyle nasıl
mutlu ediyorum bilmiyorum.
/
hsanlann aklında, lüks bir araba ve
lüks bir ev bir sosyal statüdür ve
insanlar da ona göre davramrlar diye
bir yargı var. Bu bana göre değil, ben
sınıflar dışı birisiyim, evet para kazandım
ve bu araba çok güzel dedim aldım, daha
güzel bir evde yaşamak istedim, imkân
buldum onu da aldım, dolayısıyla o evde
oturuyorum diye o evlerde oturan
insanlardan birisi olmadım.
DUYGU ASENA
Yılmaz Erdoğan... Uretken, yaratıcı, zeki, se-
vımli, seksı bir erkek. Elini attığı her şeyi başanya
dönüştüren, Hakkârili. Otlu peyniri, Beşiktaş pa-
zan, gikel evı, arabası. güzel kadınlan ile uyum
ıçınde yaşıyor. Yaptığı mizah, ölümü bile barındı-
nyor ve o mutluluğu hiç kovalamıyor. Kadınlar ona
hayran ama o özel ilişkilerinde zorlanıyor.
- Senintçin yalnı/adam diyorlar. hatta komîkoW
mana rağmen bir hüzün de var yüzünde» Mutlu
tnusun?
Ben hüznü seviyorum, insanlann tercihi, eğlen-
ce denince kahkahadan yanadır ama bunun bazen
sahte olacağını da düşünüyorum, acı yaşanacaksa,
onu da layıkıylayaşamak gerek diye düşünüyorum.
Hüzünlu bir durumdan mizah hikâyesi de uydura-
bilinm. Aşağı yukan her oyunumda insanlar ölür-
ler, böyle nasıl mutlu ediyorum bilmiyorum. Tra-
jikkonulardan mizah üretılemezdiye biryargı var-
dır. Benım mızahım ıse ölüm ile yaşamı kapsar,
ölümle ılgilı çok komik şeyler de yazdım ama ya-
şamak hızlı bir ölme biçimi, dizesi de bana ait. An-
latım alanını böyle seçen biri nasıl mutlu olabilir?
Özel hayattakı mutluluk düzenli bir ilişki, düzenli
bir ev hayatı diye anlaşılıyorsa, bazen oluyor ama
bu düzenli ılişkilerden sıkıldığım da oluyor. Ken-
dımi mutlu etme çabasına hiç girmiyorum. Çok
acıklı bır yalnızhğım yok ama bu gidiş gelişli ruh
halım devam edecek.
Hayatamda çellşttl yolf
-Hayatöykününyazüdığı kitaptaseninleUgiKbir
çelişkivurğulanryor. Beşiktaş pazan,Hakkâri,otlu
peynir, şık evler arabalar, manken sevgflfler-.
tnsanlann aklında, lüks bır araba ve lüks bir ev
bir sosyal statüdür ve insanlar da ona göre davra-
rurlar diye bıryargı var. Bubana göre değıl, ben sı-
nıflar dışı bınsıyim, evet para kazandım ve bu ara-
ba çok güzel dedim aldım, daha güzel bir evde ya-
şamak istedim, ımkân buldum onu da aldım, dola-
yısıyla o evde oturuyorum diye o evlerdeoturan in-
sanlardanbinsiolmadım. Onun içinbirçelişki yok,
eskıden dolmuşla gidiyordum pazara şimdi kendi
arabamla gıdıyorum, ben otlupeynirsız kahvaltı ya-
pamam zaten. Oturduğu ev değil, araba değil, ar-
tık yazdığı şeylerde farklıhk olursa o önemli.
- HayanndakiÖnemlikadmlann akülanndan et-
kilennuşsin. ama sadece güzeBikleriyte ön planda
olan kadınlarla da beraber oMun. bu da otomobü,
otlu peynir meselesi gibi eenşkisiz mi?
Ben hepsıyle otlupeyniryemişimdir. Ciddi izbı-
rakan ılışkilenm de hiç iz bırakmayanlar da var.
Çok entelektüel akılh kadınlar da var. tki yönlü bir
hayat yaşamıyorum aslında, belki resim öyle ama
siz insaru bındiğı arabaya, yaşadığı ilişkiye göre de-
ğerlendınrsenız tabii çelişkiler bulursunuz. Güzel
bir ev, araba, ınsanın istediği şeylerdir, smıfsal bir
mesele değildir benim için. Ben hangi ilişkiyi ya-
şamışsam, çok dürüstçe, çınlçıplak yaşamışundır;
yeterince entelektüel değil, ben bunla bir gece olu-
rum bir daha da bakmam diye bakmam meseleye.
Mesela bır gece yasandığı halde derin izleT bırâk-
mış olanlar da vardır.
'Yaşamalctan zevk alıyorum'
-Seniinsanlar farkh görüyor,herkesin oturduğu
sitede oturup, herkesin sevdiği arabayı kullanıp,
herkesin tanidığı güzel kadınla birtikte otunca,ya-
dırgı\orlar_
Her şey bizim için bir sembol oluyor, yann pu-
royla fotoğrafım çıksın, değışti diye düşünürler.
Halbuki puro, sigaradan biraz daha kahn bir tütün
kütlesidir ama bu, bazılan için bir işaret, ben ise
bunlann dışındabirisiyim, purodan zevk alsaydım
içerdim zaten ama iyi bir yerde yaşamaktan zevk
alıyorum, bir sakıncası yoksa... Onun gibi, benbiı
kadınla tanıştığımda, onun şöhreti, ismi, sembolü
benı çok ılgılendirmez. Konuşmayabaşlayıp ortak
bir şey yaşadıktan sonra onun insanlar üzerindeki
etkısının anlamı kalmaz. Aynaya bakınca ben in-
sanlannVizontele'de seyrettikleri adamabakmıyo-
rumkı... Ismim Yılmaz işte.
- Turkrye'de başanh insan pek sevihniyor, hep
başansızhklar ön planda. Bir grup insan da başa-
nlan aşağdamaya çahşıyor.
Bazı ınsanlarda "Ben o sürününiçindedepim"
havası var. Mesela çok tuttu o fılm ben gitmedim
derse, ayncalıklı oluyor. Herkes benbeğendim der-
se o konu orda kapanır. Birisi beğenmedim derse,
a rtye beğenmedirı, derler; konu uzar. Samimi de
olabilirler. ilgi çekmek için de söyleyebüirleT. Tür-
kiye'de herkes kafadan suçsuzluğunu ispat etmek
zoıunda. Bir adam meşhur diye sen ona istediğini
yapabılirsın diye düşünüyorlar... Şöhretin bedeli
divorlar, ben ne yaptım, şöhret olurken birilerine
biışey mı yaptım? Kimseye zarar vermedim, kim-
senin ürunünü, emeğini çalmadım, bu başannın
beieliyse şunusoranm,buülkedebaşannınbir be-
dei varsa, hırsızlığın, başansızhğm birbedeli yok-
sa o zaman çok ciddi sorunlannız var demektir.
BirDemetTryatro, BKM, \Tzontek, Sultans of
the Dance. senin katkın olan bütûn buişkr çokba-
şanh oldıu. Ne özeihgi var bunlann?
Bu soruyu cevaplamakbenim için çokkolay de-
ğı. Sadece şunu söyleyebilirim: Yıl olmus 2001,
feı noktaya kadar dünyada ciddibirbaşanmızyok,
nûnterit başanlar var, Metin Erksan, Yümaz Gn-
nfy,Şerif Görenbaşanholmuş ama sürekliliği yok.
Tîrkıye bir sanat ülkesidir denemez, dünyada Tür-
kiye'nin nerede olduğunu bilmeyen insanlar var,
bunun değişmesi gerekiyor. Bizmi çokbaşanlıyız,
bizden öncekiler mi çok başansızdı bunu bulama-
dım, bir örnekyokki. Buyeni birTürkiyecilik san-
ki. Bu,FatihTerim'le.Tarkan'la,bizunleortayaçı-
kıyor. Kendi köyümüzde birbirimizi yemekten sı-
küdık. Birileri biz milliyetçiyiz diyordu, biz öyle
şey yoktur diyorduk, aslında öyle şey vardır. Sen o
modern dünyanın gerekleriyle yenı bu- kimlikle
çıkmak zorundasuı. Mesela ben yazarken hiç öyle
kâğıtlan buruşturup atmam, buruşturup atacağım
şeyi hiç yazmadım. Ben bir şeyleri dürtmek iste-
rim, çünkü işler iyı gıtmiyor. Bu toplum hakikaten
ınanırsa ki siz dürüstsünüz, sizınle aynı fıkirde ol-
masa bile destekleyecektir.
'Her yerlm HaKfcârlH'
- Senin dinnde de bir Hakkârflflik var_
Dilimde değıl her yenmde var. Obölgelerde fir-
sat eşitliği yok, çocuklaf zor durumda. Sen zekı
olduğun için mi kurtuldun? Oradakı ınsanlar cid-
di bir dil problemiyaşıyor. Görüyorsun ki o çocuk
Türkçe bihniyor, bu bir sorun değil, bır vakıa, ya-
pacagın çok basit bir şey var, sekiz yıllık süreçte
bumesele çözülebilirse toplumcıddı birkalkışa ge-
çecektir. Eğer ben Ankara'da okumasaydım, şim-
di böyle bir Yılmaz Erdoğan meselesi ohnayacak-
tı. OTda verilen eğitim de eğıtım değil ki. Dersler
boş geçer, sürgün öğretmenler gelir. Orası bir sür-
gün memleketi olmaktan çıkmalı. Oradaki insan-
laraherhangı hir dilibilmeyen ınsan muamelesiya-
pılıyor. Halbuki o kendi ana dılinı biliyor. Insan
yurttaşını ben hıçbir dili bilmiyorum duygusuyla
yaşatır mı? En çok alkol tüketılen yerlerden biridir
Hakkâri. Hay al kınkhğırun başkenti. Tanıdığımbir
sürü alkolik, şu anda milli takımda oynayacak de-
ğerde rutbolcu olabilirdi. Arhka'dan futbolcu ge-
tirdıler, Hakkâri'dekinı zayı ettiler. O ınsan anlaya-
cak kı, oradaki devlet göre\ lisi oraya geldiğı için
mutsuz değıl, benı seviyor. Önce siz onu sevin,
sonra o da sizi sevsın. Orda doğmaktan başka ne
suç ışlemışler? Nıye sevmiyorsunuz bu ınsanlan?
Avrupalı, oradaki insanlan sizden daha çok sevi-
yor olamaz. Bu utancı ortadan kaldıralım. Brüksel
nasıl Ankara'dan daha çok sever Hakkâri'yı.
- Özgürlük iştiyorsun»
Bundan bir ay önce Tayyip Erdoğan için herkes
bir hareket oluşturacak diyordu, şimdi yine aynı
Tayyip Erdoğan ama bir kasetlik zamanı varmış
adarrun. E, siznasıl düşünüyordunuzErdoğan'ı, la-
iklik hakkındaki fıkirleri yeni mi, orda lokal bir
alanda gazagelmiş otosansüruygulamadankonuş-
muş, bir kere bırakın ınsanlar böyle konuşsunlar,
bu bir kaset demokrasisi. Herkesin kurtlannı dök-
tüğü kasetleri var, çünkü yasak konuşmak. Aslın-
da ne düşünüyorsabırakın söylesin, biz de bilelim.
Herkes nerdeyse fal bakıyor, değişti mi değişmedi
mi? Ama biz neyin değiştiğini bilmiyoruz ki, çün-
kü konuşamıyor adam.
'Oy vereceğlm partl yok'
-Kime oy verirdin şu an seçim olsa?
Şu anda oy verebileceğim bir partı yok... Son
günlerin en iyı çıkışı Mesut Yumaz'm çıkışıdır,
mutlakatartışılmalıdır. Somut değıştınlmesi gere-
kenyasalar \^r. Bumemlekette kaç kışı kendi ana-
yasasuu okumuştur? Topluma çağn yapmalı, lüt-
fen anayasayı okuyun, bu doğuştan antıbiyotikolan
bir anayasa, kardeşım bunu cunta yaptı, şu anaya-
sayı bir medya kuruluşu dağıtsa ek olarak. bir ta-
ne de faydalı bir şey dağıtın. Hanı cumhurbaşkanı
başbakana attı diye anlatıyorum sahnede, küçücûk
bir kitap, bizim başbakan bile onu geri atabilir.
Kadın başkaşey düşünür başkaşey söyler
-Yine aşka dönetim. Tekeşüük ve sadakate nasıl bakryorsun?
Tam bakıyordum, üstüme geldikr. Hayatm sırlanndan bir tanesi bu...
Erkek-kadın yapısı anatomik olarak çok farkh. Kaduıda duygusal
yoğunluk daha fazla gelişmiş, aşk kadjnlann işi. Bir adamda bir sürü
adam görebüir bir kadın, ama bir erkek için bu söylenemez. Kadını
anlama konusunda bir zorluk var, eğer kadırun sana gösterdikleriyle
kadmı anlamaya çalışırsan, bazen hakikaten ciddi yanlışlara
sûrûklenebilirsin. Genellüde kadın başka bir şey düşünür, başka şey
söyler, dolayısryla söylediğini değil, onu ne için söylediğini tespit
etmesi gerekir erkeğin. Erkek kadırun dûşündüğüne değil söylediğine
baktığı için her şeyi yanlıs anladığını düşünür. Kavga şöyle başlar;
^eyinvarf Adam, kadın surat edene kadar bir problem olduğunu
anlamaz, surat edince problera gündeme gelmiş olur, neyin var
sorusuyla kavga kesinleşmiştir. Cevap "Yok bir şey" olur, bu şu
demektir: "Sen biraz önceyapüğın şeyin yanhşlığını anlamıyorsan
zaten hiç konuşmayaamr Erkek de der ki "Bunun için mi bana surat
ediyorsun?" Şunu bir ögrensek aslmda, surat asmayı tartışmanın bir
manası yok, surat etti zaten... Demek ki onun için önemli bir şey, sen
saçma bulabilirsin. tş o andan itibaren çıkmaza girer. Kadın ve erkek
çok eski bir ilişkidir, insanoğlu her konuda bir gelişme katetmiştir, bu
konu hariç. Aşkla ilgüi çok ciddi şeyler var, bazılan suç saydıyor,
oysa sevgiyle suç işlenİr mi? Aldatma da bunlardan birisi. Biriyle
beraberken başkasına âşık oldun, bu suç mu? Kıskançlık da ashnda
olmayan, insanlann uydurduğu bir duygudur, hayvanlarda da varsa
onlar da bizden öğrenmiştir kesin. Neyi kıskanıyorsun? Bir
başkasıyla beraber olma ihtimalini mi, yoksa bir başkasıyla mutlu
olma ve eğlenme ihtimalini mi? Kadınlar erkeğin yalnızken
eğlenmesinden hoşlanmaz. Yani biz eğlenmeyelim diye mi sevgili
oluyoruz,
- Çok konuştun ama soruma cevap vermedin. Sadakati sormuştum.
Ben âşıksam, coşku içindeysem kimseyi aldatmadım, aklıma geknedi
ki. Bir duygusal titreşim olması sart. Yoksa yapamam. Yapsam da
rczil bir şey olur. İçinde hiç duygu ohnayan tensel bir şey yaşamadım.
Ama yaşadım ki rezil bir şey olduğunu biliyorum, onlan yaşadığım
için şimdi yaşamıyorum. Bunu fiziksel bir konu olarak tartışıyorsak,
dediğin doğru, erkekler kolayca yapabilirler ama bir kere işin içinde
yalan söylemek var. Sen bir sözleşme yapmışsuı birisiyle,
maddelerden birisi de bana yalan söylemeyeceksin, başkasıyla
beraber ohnayacaksın. Erkeklerde böyle durumlar var ama onlann
sevişmede orgazm çaplan kadın kadar gelişkin olmadığı için esas
sorun bu...
Uzun beraberlikler
- Uzun beraberlikter yaşayamıyor musun?
Anyoruz, bulsak değerlendireceğiz de... Ben ilişki içinde mutlu
birisiyim ama giderek ilişki kurmada çok büyûk zorluklar çekiyorum.
34 yaşına geldim, bu virüsleri zamanmda yaşadığım için arnk ilk
işaretinden anlıyorum ve iş çok gergin bir yere gidiyor. Hep şuna
inaruyorum, sevgüiler ilişki boyunca bir tek kavga ederler, onu
bölerler, her kavgada iki taraf da bazı şeyleri alıp cebine koyar, bana
bağırdı, terbiyesizce konuştu... îkinci kavga birinciyi de banndınr.
Her fıkir aynhğı bir kavga olacak potansiyeldedir. Mesela birisi
aynlık lafi ederse, bu aynhğın başladığı noktadır.
İlk kavga son kavgadır arok bunu görüyorum. Her şeyi kavga sebebi
yapabüenler bir tek sevgüilerdir. Ben böyle aklı başında
konuşuyorum ya, ben de yapıyorum bunu. Bende bir otomatik refleks
vardır, bûnye her söylediğine cevap verir, karşımdaki de böyleyse
yandık. Benimle beraber olmak için beni biraz idare etmek gerekir,
benim her lafımı ciddiye ahnayacaksm ama bunu katiyyen bana belli
etmeyeceksin, bana cevap vermek de insam yorar yani. Bir de şoyle
bir şgy var doğrusu, bazı çok şiddetli kavgalann üstüne şiddetli
sevişmeler olur ya, galiba bütün sır orda. Yani biz kavga
etmediğimiz insanlarla sevişmemeliyiz, yani sanınm işin doğası
biraz öyle, ya da sevişme de acaba kavganın başka bir şekli midir,
çünkü bayağı benziyor bazılan kavgaya, hiçbir sözlü kavgada
birbirine vurmazsm ama sevişme sana bu imkâru sağlar, iyi bir
sevişmenin içinde şiddet vardır.
GÖRÜŞ
Dr. ALPASLAM BERKTAY
Gerçekteşmeyen
Barışın Gunii
62 yıl önce, 1 Eylül 1939'da 2. Dünya Savaşı
başladı. 50 milyon insanın öldüğü bu en büyük in-
sanlık dramı 1945'e dek 6 yıl sürdü. Banş ise bir
türlü gerçekleşmedi.
Savaşla ilgili sanayi dallan büyükkazançlar sağ-
ladı. ABD'de Kaiser tezgâhlarında 10 saatte 1 ta-
ne 12.000 tonluk Liberty şilebi denize indiriliyor,
torpili yiyince yenisi sipariş ediliyordu. Savaş bi-
tince, bu Atlantik Meydan Savaşı'nın kâriı pazan
kapanıverdi. Kuzey Afrika'da Gemsey'ler Jeep'ler,
Rooseveltve Churchill postalları.. dağlargibi yı-
ğılıp kaldı. Arkasından Kore ve Vıetnam savaşla-
nr\ın izlemesi kaçınılmazdı. "Harcaym! Hedefi mer-
milerle örtmeden saldırmayın!" diyorlar, bizim er-
lere iki günde bir tüp diş macunu veriyorlardı. Şi-
şelerin üstünde "yeniden doldurulmaması" yazı-
lıydı. 30 yıl sonra açıklanan ABD resmi belgelerin-
de "ABD, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra 2 kez cid-
di ekonomik kriz tehlikesiyle karşılaştı. 1 'incisini
Kore, 2'ncisini Vietnam Savaşlan sayesinde atlat-
f/"deniliyordu.
ABD, düşmansız yaşayamaz, 30 yıl sonraki sa-
vaşlannı, silahlannı, düşmanlarını önceden üretir,
Kaddafi'ye, Bin Laden'e, Saddam'a, Somali'de-
ki çeteler, Panama'daki Noriege'ye dek.. Yıldızlar
Savaşı, Yüz Savunma Sistemleri uydurur. Sirte
Körfezi'nden Kaddafi'nin çadınndaki küçükevlat-
lığını vurur. Somali'de, BM'yi de arkasına takıp
"çeteterie, açiıkla mücade/e" diyerek askeri hare-
kât düzenler. Orta Amerika ülkelerine asker çıka-
rır. AB'nin "arka bahçe"s\ olmayan, neresi?
ABD'nin sınırtan nerede biter? Devletler hukuku di-
ye bir şey var mı? "Dünyanın kabadayısı" başka
nasıl olur? ABD niçin 30 yıl sonraki banşı düşün-
mez? ABD banş istemiyor.
Sömürüye, emperyalizme, faşizme karşı çıkma-
dan banşçı olunmaz. Vahşi hayvan doyar, vahşi
kapitalizm doymaz. "Biriyer, biribakar"ekono'mi-
siyle banş olmaz. ABD savaş psikozunu her an
canlı tutmak zorundadır. Banş, banş düşmanlan-
nın elinde.. BM'nin ABD'de işi ne? Wall Street'te-
ki her ekonomik bunalımda dünyanın başı derde
mi girecek?
Savaş sanayii düşmansız yaşayamıyor ve dün-
yanın parababalan banş istemiyor. Banş için mü-
cadale, emperyalizmle mücadeledir. Savaş eko-
nomisiyte banş olmaz. Plansız ekonomi dün-
yanın sonudur. Ya planlama, ya yok olma!
Iç banş da dış barıştan soyutlanamaz. Bir za-
manlar kardeşlikten söz ediyor, "Birimiz hepimiz
için, hepimiz birimiz için", "Ben-sen yok, biz va-
nz", "Anca beraber-kanca beraber d\yor, "Imti-
yazsız, sınıfsız kaynaşmış birkitleyiz" marşlan söy-
lüyorduk. Doğu'da Saadabad, Batı'da Balkan
Dostluk paktlan ile iç banşımız dış barışa yansı-
yordu. Sonradan uydurulan "2. Cumhuriyet" ile sı-
nıflar arasında derin uçurumlar yaratıldı. "Herma-
halledede 12milyoneryaratacağız", "Benzengin-
leriseverim", "Buradaucuzemekvar", "Şimdiye
dek onlar güldû, bundan sonra biz güleceğiz"
söylemleriyle ortaya çıkan sahte "2. Cumhuri-
yet"\n bozduğu iç banş, Kore'de, Körfez'de, Incir-
lik'te... "Stratejikortak"ın peşineülkeyi takarak dı-
şanya da yansıdı. "Memurlara ödeyecek 500 mil-
yon liramızyoktu" diyerek3 kişinin -biri ABDTı Se-
natör McCaine- karanyla soktuklan Kore Sava-
şı'nda 700 insanımızı harcayan ve bunu eleştiren
barışçılan "vafan haini" diye mahkûm edenler ve
Körfez Savaşı'na ülkeyi sokmaya çalışan, Banş
Derneği üyelerini savaş koşullannda yargılayıp(!)
mahkûm eden 12 Eylülcü, Amerikancı, antt-Ata-
türk, anti-Cumhuriyet, sahte Cumhuriyetçiler ba-
nşçı olamaz. Dört bir yandan kuşatılmışlık... Bir
yanda AB'nin, öbür yanda ABD'nin hegemonya-
sı, dolar egemenliği... En degersiz para, Türk Lj-
rası... Boynumuzda Sevr ilmiği... Banş bunun ne-
resinde? Bağımsızlık olmadan banş olmaz. Banş
Günü'nde anılacak gerçek kişi, can düşmanı Ve-
nizelos'un Nobel Banş Ödülü'ne aday gosterdi-
ği büyük banş adamı, büyük hümanist, büyük in-
san Atatürk'tür.
Bugün banş, kutlanmak değil, kurtanlmak
durumundadır.
GAZtANTEP 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo. 1999/121
KararNo: 2000/64
Davacı Şengül Sönmez tarafindan davalı Mah-
mut Sönmez aleyhine mahkememizde açılmış bu-
lunan boşanma davasının yapılan yargüaması so-
nunda, Içel ili, tnerkez Uçe, Tozkoparan Mah. Cilt:
0215 09, Sayfa: 6, Rütük 793'te nüfiısa kayıth îb-
rahim ve Adile'den olma, 1971 d.lu Şengül Sönmez
ile aynı yrde nüfusa kayıth Memet ve Elif'ten ol-
ma, 1969 d.lu Mahmut Sönmez'in mahkememizi
yukanda esas ve karar numarası yazüı dosyası ile
karar verilmiştir. Tebligat yapılamayan davalı Me-
met oğlu 1969 d.lu Mahmut Sönmez'e karar metni
ılanen tebliğ olunur.
Basuı: 49868
A
Y
1
R
A
M
A
E Y
R A
C
A
i
N
Z
L
N