23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2001 ÇARŞAMBA SAVAŞ KORKUSU ikiz kulelerdekiyangın nedeniyle çevreyeyayüan kimyasal maddeler tehlikeyaratıyor New Ifork'ta sağlıkalarmıDış Haberler Servisi - Başta Ame- rika halkı olmak üzere hemen bütün dünyayı korku ve dehşete salan Ka- mikaze eylemleri, binlerce insanın yaşamuıa malolurken, uçaklann Dünya Ticaret Merkezi'ne çarparak patlaması sonucu oluşan yangın son- rasmda binalarda bulunan çeşitli plastik maddeler ve türevlerinden çevreye zehirli kimyasal madde diok- sin yayıldığı ortaya çıktı. Aynca bi- nalarda bulunduğu açıklanan asbest de tehlike yaratıyor. Müthiş patlama ve yangınla başla- yan olaylar sonrasında New York'un cehenneme dönerken, önce herkes canını kurtamaya çalışmış, hemen hiç kimse bu tür bir tehlikeyi düşün- memişti. Oysa olaylan izleyen gün- 'İLK' VE 'EN'LER Terör bir günde 6 bin canaldı • ABD'de 11 Eylül'de yaşanan terörist saldında Dünya Ticaret Merkezi'ne ait ikiz kulelerin çökmesi sonucu 47 ülkenin vatandaşı öldü ya da kayboldu. 300'den fazla itfaiye görevlisi ve polis görevi başında yaşamını yitirdi. NEW YORK (AA) - ABD'de 11 Eylül'de düzenlenen saldmlar, çok sayıda "en ve ilk"e imza attı. En çok ölü: Yaklaşık 6 bin kişi öldü. Terörist saldınlarda şu ana kadarki en büyük can kaybı meydana geldi. En çok sayıda ülkeden insan sakünlarda öldü ya da kayboldu: 47 ülkenin vatandaşlan öldü ya da kayboldu. Bununla birlikte yaklaşık 60 ülke, bazı vatandaşlanndan 11 Eylül'denberi haber alamıyor. En çok sayıda kurtarma görevlisi, görevi başında öldü: New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelerinin çökmesiyle 300'den fazla itfaiye görevlisi ve polis kayboldu. Bu felakette, Ukrayna'da 1986'daki Çernobil faciası hariç, en çok sayıda kurtarma görevlisi hayatını kaybetti. Çernobil'de kaç görevlinin öldüğü kesin olarak açıklanmamıştı. NATO llk kez 5. maddeyi uygulama kararı aldı • llk kez yolcu uçaklan silah olarak kullanıldı. • llk kez aynı anda 4 yolcu uçağı kaçınldı. • tlk kez bir saldın canlı yayımlandı. • llk kez yüzden fazla kata sahip 2 bina çöktü. • llk kez Manhattan adasmın güneyi tahliye edildi. • llk kez ABD'de ticari hava trafiği durduruldu. 451 havaalanı ulaşıma kapatıldı. • Wall Street, 1933 'ten beri ilk kez bu kadar uzun süre kapah kaldı. • NATO ilk kez, ittifak anlaşmaşının 5. maddesine başvurdu. • llk kez tüm AB ülkelerinde yas ilan edildi. ASBEST VE DİOKSİN NEDİR, NASIL ORTAYA ÇIKAR? ASBEST: Doğada bulunan üfler halindeid bir maddcdir. CeneUflde magnezyumsüikattan oiuşur ve demir, magnezyum, alüminyum. kalsiyumoksitier, sffisyumoksit vd. içerir. Asbest işleme ve aşınma esnasmda ya da örneğin yer döşemeterinin sökübnesiyle çevreye sahnır. Partikül (çok küçük parçacık) şeklindeki asbest tozlan solunuuı yohıyla akciğerlere girer ve eğer yeterli konsantrasyondaysa ölümcül hastahkiara yo) açar (Örneğin asbestoz, akdğer ve periton kanseri, mezoteliyom). OİOKSİN: Yapav madddcrüvplastikkrin yanmalanyla ortaya çıkan ve havaya salınan embriyo-toksik (cenin üzerinde çok zehirli etki) yapan çok tehiiketi künyasal maddeler grubu. Bu gruba ait 75 ayn ldor bileşikieri vardır. Bunlardan en tehlikehsi seveso zehiri dfiye de anıfauı TCDD'dir (tetraklor-dibenzo-paradioksin). Dioksin bugün artik hemen ber yerde, havada, toprakta, suda, hayvansal gıdalarda ve insanlarda ölçülmektedir. Kanserojen etki yapar. lerde Amerika'nm en çok okunan ga- zetelerinden The New York Times yapım esnasında bu binalarda asbest kullaruldığını ve kaza nedeniyle bi- nalann yıkılmalanyla bu asbest lifle- rinin havaya salmdıklannı yazdı. Bu arada uluslararası çevre örgütü Greenpeace'in Almanya seksiyonun- dan yapılan açıklamada da bu tehli- kelere dikkat çekılerek şöyle dendı: u New York halkı ve kentte bulunan ziyaretçiler, Dünya Ticaret Merke- zi'ne karşı yapdan sakündan bu ya- nayüksek miktarda asbest ve dioksin soluyoıiar. New York Belediye Baş- kanı Rudolph Guılıanı perşembe gü- nü (geçen hafta) bunarağmen alarma geçecek bir neden ounadığuu bildir- ÎĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN £T Terörün milli tehdit olarak kabul edilmesi için çalışma başlatıldı Atüıa gerçeği gördü Dış Haberler Servisi - Amerika Birleşik Devletleri'nde geçen haf- ta meydana gelen terörist saldınlar, batıdaki komşumuz Yunanistan'ın gerçekleri görmesine neden oldu. Yunanistan'ın savunma doktri- ninde, geçen yıllarda Türkiye bi- rincı sırada yer alırken ABD'deki saldınlar son- rası Yunan hükümeti terö- rün de milli tehdit olarak kabullenilmesi yönünde çalışmalara başladı. Bu çerçevede yapılan çahşmalar ko- nusunda Başbakan Kostas Simi- tis'e bilgi veren Yunanistan Savun- ma Bakanı Akis Çohacopulos, "Terör arük askeri operasyonlar- lakarşumzaçıkrvor" dedi. Savun- ma doktrininde yapılacak olan de- ğişiklikle terör, Türkiye ile milli tehdit anlamında birinci srraya ge- tiriliyor. Yunan basın organlannda konu ile ilgili yer alan haberlere göre, terörü önleme konusunda si- lahlı kuvvetlere de yetki veriliyor. Bu çerçevede yapılacak çahşma- lar, cuma günü yapılacak olan sa- vunma dış işleri konseyi toplantı- sında Simitis ve ilgili bakanlann • Yunanistan 'ın savunma doktrininde yapılacak değjşîMUe terör, Türkiye ile milli tehdit anlamında birinci sıraya getiriliyor. Terörü önleme konusunda da sUahh kuvvedere yetki verihyor. bilgisine sunulacak. Yunanistan 1974 yılından başla- yarak AbduUah Ocalan yakalana- na kadar terörün gerçeİc yüzünü görmemeye çalışıyordu. Bu çerçe- vede 25 yıldan bu yana ülkede fa- aliyet gösteren 17 Kasım terör ör- gütü hakkında hiçbir ipucu elde edilemedi. Ülkede terörist olaylara kanştığı ya da destek verdiği sanı- Ian ban silahlı kuvvetler mensup- lan hakkında da bugüne kadar sağ- lıklı hiçbir adli işlem yapılamadı. Öte yandan terörü destekler bir görünüm sergileyen eski Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos, yenı açıklamalar ile kendisini küçük düşürmeye devam ediyor. Öcalan'ın Kenya'da yaka- lanmasının ardından Yu- nan elçiliğindeki bazı per- sonelin ülkeyi terk etme- leri için ABD'den yardım isteğini dile getiren Pangalos. dö- nemin ABD Dışişleri Bakanı Ma- deline Albright'ın kendisine, Ati- na büyükelçisi aracılığı ile bir me- saj gönderdiğini açıkladı. ABD'li bayan bakanm "Biz terörü destek- leyen bir bakana hiçbir şekfldeyar- dünetmeyiz" cevabı verdüğini söy- leyen Pangalos, bu olaydan sonra görevden alındığına dikkat çekti. dLÇünküdeğeriersağhksaltehlikesı- nırİaruu aşmış değüdir!" Ancak Greenpeace, burada, bina- larda çıkan yangın ve ikiz kulelerin çökmeleriyle hangi miktarda asbest lifınin açığa çıktığının bilinemediği- ni de vurguladı. Bu konuda Almanya Federal Çev- re Dairesi'ne yaptığmıız başvuruda bilgi veren bir uzman, asbest ve di- oksin tehlikelerine değinirken, bu tür kaza ya da saldınlarda her zaman bu maddelerin zarar verebileceğini, an- cak bunun sadece genel bir durum olduğunu, New York için bu konuda fazla bir şey söylemesinin doğru ol- madığını, çünkü kendilerinin oraya gıdip ölçüm yapmalannın mümkün olamayacağını söyledi. JAPONYA'DAN DESTEK Amerika içinyasa havrhyor Haber Merkezi - Japon yönetimi, AB'nin geçen haftaki saldınlara yapacağı misillemeye lojistik destek sağlamaya irnkân verecek yeni bir yasanın çıkanlması konusunu görüşüyor. Japon makamlannın. bazılan Taleban'ın kalesi Kandahar'dan olan ve bu ay başında ülkeye giriş yapan 19 radikal Islamcının izini sürdüklen bildirildi. Japon Kyodo ajansının bildirdiğine göre Amerikan istihbarat birimlerinin, başka Asya kökenlilerin de Japonya'ya giriş yaptıklan ve alarma geçilmesi yönünde ay başındaki uyansı üzerine, bu kişilerin izi sürülmeye başlandı. Bagbakan devrede Amerikan yanlısı tutumuyla bilinen Japonya Başbakanı Jurüçiro Koizumi ise koalisyon liderleriyle yaptığı toplantıda, " Uluslararası terorizme cevap vermeliyiz. Japonya'run ne yapacağını ve ne yapması gerektiğini düşünmeliyiz. Yeni bir yasa da dahiL, alınacak kapsamh tedbüieri tartışmak istiyonız" dedi.Koizumi, ordunun belirsiz starüsünü ortadan kaldırmak için anayasada değişiklik yapmak istiyor. Ancak savaş dönemindeki tutumu nedeniyle Japonya'nın ordusunun rolünü arttırma yönündeki girişimi Asya'da tedirginlik yaratıyor. Güvenlik uzmanı Haruo Fujii, Japonya, ordusunun rolünü arttırmaya çalışırsa, başta Çin olmak üzere Japon militarizminden çok çekmiş olan Asyalı komşulanrun buna şiddetle cevap vereceğini söyledi. Japon anayasası. uluslararası tartışmalan çözme yöntemi olarak savaşı reddediyor ve Japon yönetimi bunu, müttefıkleri saldınya uğradığmda yardımına gitmesine anayasanın imkân vermediği şeklinde yorumluyor. Körfez Savaşı tecrübesinden sonra Japonya, 1999'da. "Japonya'yı çevreleyeıı bölgelerde'' kriz çıkması durumunda ordunun ABD askerlerine daha çok destek vermesine izin veren bir yasa çıkarmıştı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Dünya nereye, Kemal Alemdaroğ- lu nereye? Dünya terörün üstesinden nasıl geliriz, insan haklan ve demok- rasi sınırtan içinde terörle nasıl müca- dele edebiliriz diye tartışırken Alemda- roğlu üniversitede ihraç peşinde. Ken- disi gibi düşünmeyen herkesi yok et- meye kararlı bu isim, yaptıklanna bir yenisini katmak üzere harekete geç- miş durumda. Kemal Alemdaroğlu, Bülent Ta- nör'ü üniversiteden attırmak istiyor. Bülent Tanör'ü Cumhuriyet okurlan iyi tanırlar. Kurtuluş Savaşı üzerine kap- samlı araştırmalan olan ülkemizin en yetkin anayasa hukukçularındandır. Cumhuriyet devrimlerinin kararlı sa- vunuculanndan ve ağırtığı olan bir öğ- retim üyesidir. Bülent Tanör, aynı zamanda tutarlı birdemokrattır. Üniversitedeki YÖK'le oluşan otoriter yönetime de karşıdır. Bilimsel özgürlüğün önde gelen isim- lerindendir. Bilim dünyasında saygın bir yeri vardır. Işte bu nedenle Kemal Alemdaroğlu'nun da hoşlanmadığı Alemdaroğlu Nereye, Dünya Nereye isimlerden birisidir. Kemal Alemda- roğlu; Burhan Şenatalar, Aysel Çe- likel, Tahsin Yeşildere gibi birçok et- kin öğretim üyesini, sırf kendi egemen yönetimine boyun eğmedikleri için dışlamış ve onlan üniversite dışına sü- rebilmek amacıyla elindengeleni yap- mıştır. • • • Alemdaroğlu'nun hedeflerinden bi- risi de Bülent Tanör'dür. Kemal Alem- daroğlu, şimdi YÖK yönetimine baş- vurarakTanör'ün "meslekten çıkarma cezasına" çarpıtırılmasını istiyor. YÖK'ün Istanbul Üniversitesi Rektör- lüğü'ne yazdığı 3 Eylül 2001 tarihli ve 4223 sayılı yazısıyla anlaşıldığı kada- nyla YÖK Disiplin Kurulu bu konuyu 26 Eylül 2001 tarihinde görüşecek. Kemal Alemdaroğlu'nun Tanör'ü üniversiteden atmak için harekete geçme bahanesi, Tanör'ün TÜSlAD'a yazdığı rapordur. Alemdaroğlu, bu ra- poru yazan Tanör'ün TÜSlAD'dan al- dığı parayı gerekçe gösteriyor. Tanör, bu iddiaya karşı tedavi gördüğü Is- tanbul Üniversitesi Onkoloji Servi- si'nde yatarken 24 Temmuz 2001 ta- rihinde üç profesörden oluşan bir he- yete şunları anlatmıştı: "Eğer üniver- site dışı bir kunıluş (olayda TÛSİAD) üniversiteden bir çalışma talebinde bulunmuşsa döner sermaye dönme- ye başlar, böyle bir talep yoksa telif hakkı kavramı devreye girer ve YÖK Kanunu 36. maddede geçen istisna- nın ('telif haklan hariç') yürürfüğe gi- rer ve telif çalışmasını yapan öğretim üyesi döner sermaye sisteminin ke- sinlikle dışında kalır." Tanörcevabınaşunlanekledi: TÜ- SlAD'ın Istanbul Üniversitesi'nden herhangi bir talebi hiçbirzaman olma- dı. Burada sözkonusu olan, üniversi- te dışı birkuruluş ile bir üniversite üye- si arasında bir telif sözleşmesi yapıl- ması ve bundan doğan telif hakkıdır. Aynca gene TÜSlAD'dan aldığım bil- giye göre, yalnızca 1990'dan sonra TÜSlAD'a rapor yazan 150 öğretim üyesi vardır." Bu listedefakülte dekanlan, üniver- site rektörieri, adalet bakanlan, YÖK yönetim kurulu üyeleri ve hatta YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün de adı var- dır. Üstelik Kemal Alemdaroğlu'nun rektöriüğü döneminde de TÜSlAD'a rapor yazan öğretim üyeleri vardır. Bü- lent Tanör, bu isimlerin kjm olduğu so- rusunu da kendine özgü tutariılığı için- de şöyle cevapladı: "Jurnalciliğin ve muhbirliğin revaçta olduğu birortam- da bunlann adını vermek bana düş- mez." Bülent Tanör, ülkemizin saygın ve etkin hukukçulanndandır. Bu toplum Kemal Alemdaroğlu'nu da Bülent Ta- nör'ü de tanıyor. Ülkemizin zor gün- lerinde, özgürlükleri kimlerin savun- duğunu, zorbalığa kımin karşı durdu- ğunu da biliyor. Bülent Tanör'e 12 Eylül artığı YOK sisteminin vermeye kalkabileceği bir cezanın sivrisinek kadar bir hükmü olmaz. Olan Türki- ye'ye olur, Türkiye'nin bilimsel biriki- mine olur. Bülent Tanör, bu soruşturma karşı- sındaki onurlu tavrını şu sözlerle nok- talıyor. "Bu soruşturma da hakkımda açılan diğer soruşturmalar gibi des- potizm heveslerine karşı durmamın bir sonucudur. Aynca Türkiye'nin en büyük fıkri değeri olan Atatûrkçülük ya da Kemalizmin kişisel keyfılik ve despotizm heveslilerinin elinde bir kalkan olmasına her zaman karşı çık- tım, bundan sonra da çıkacağım." 12 Eylül'ün despotik kurumlanyla bir saygın bilim adamı "meslekten çı- kanlamaz." YÖK, Bülent Tanör'ü ye- nemez. GLOBAlJPOLİTtKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Savaş Rüzgârları, Pis Kokular Savaş rüzgârlan esiyor. Belki bunlar, iddia edildiği gibi 21. yüzyılın ilk savaş rüzgârlan değil (Filistinlilere, Kolombiyalılara, Makedonyalılara sorabilirsiniz) ama, pis bir kokuyu beraberierinde getirdikleri kesin. Birdenbire bir savaş Trajedinin çapını, Hollywood filmleri bile düşleyeme- mişti. Bu yüzden olayın, ABD halkında, yönetiminde şaşkınlığa, paniğe yol açması olağan. ilk tepkisi ka- yıplara kanşmak olan bir başkan, şimdi ABD'nin sar- sılan imajını tarnir etmek için hemen harekete geçe- cek, o efsanevi gizli servisler, beceriksizliklerini örtmek için hemen bir şeyler üretmeye kalkacaklardı. ABD halkı ise intikam isteyecek, milliyetçilik, ırkçılık ayyu- ka çıkacaktı... Olağan olmayan şu: ABD devlet maki- nesi adeta yıllardır beklediği bir fırsatı yakalamışçası- na harekete geçti, bir seri adımı sistemli bir biçimde atmaya başladı. ABD medyası anında buna ayak uy- durdu, Türkiye gibi ülkelerde de medya hemen bu tre- ne atladı. ABD parlamentosu, hemen başkana daha düşma- nı bile belli olmayan bir savaş için yetki verdi. Başkan ve hükümetinin önde gelen isimleri konuşmaya baş- layınca da uzun soluklu, "bir Haçlı Seferi", "bir me- deniyetler savaşı" görüntüsü oluşmaya başladı, hem de daha düşmanın kim olduğu kesinleşmeden. ABD Savunma Bakanı, dünyayı "bizden olanlar ve oima- yanlar" olarak ikiye ayınyor, Cumhuriyetçi Parti'nin, Reverand Moon'un parasıyla çıkan gazetesi VVashing- ton Tımes'in köşelerinde Taktik nükleer silah kullan- manın tam sırasıdır" hezeyanlan yayımlanıyor; yıllar- dır, 68 kuşağına karşı bir kültürel savaş yürüten, "Vı- etnam sendromu"ndan birtürlü çıkılamadığından ya- kınan Wall Street Journal savaş davullan çalıyor, CIA'nın mali olanaklan, yetkileri artıyor, bireysel özgür- lükler daramlıyor. Parlamento koridoriannda, devlet başkanlanna suikast yapılmasını yasaklayan yasanın kaldınlması konuşulurken Pentagon sözcüleri, tüm kısıtlamalann kalkmaya başladığını, Soğuk Savaş ka- lıntısj Körfez Savaşı kadrolan, tüyler ürperten bir so- ğukkanlılıkla şimdi kimi devletlerin "sona erdirileceği- ni" açıklıyorlar. Türkiye gibi ülkelerin ABD hayranı "ya- n münevverleri'', efendilerinin erkeklık gücüyle övünen köleler gibi "bi koyarsa dümdüz eder" yorumlanyla, ganimetten pay almayt dûşlüyorlar. ABD devlet baş- kanına verilen açık çekin karştlığının, her iki tarafın ev- latlannın sıcak cesetleriyle ödeneceğini düşünenler ise çok az. Bu savaşın amacı "Terorizmi ezmek, köktendev- rimcilen inlerinden çıkartmak, haydut devletlerin, din- d manyaklann cint attığı birkıtaya Pax-Atlantica ge- tirmek, bu vahşi dünyada, Hıhstıyan liberal düzeni si- lah zoruylayaymak". Bu alaycı satırlar bana değil, sa- vaş çığlıklan arasında aklını korumayı beceren ertder muhafazakârlardan, Londra'dan çıkan 777e 77mes'ın köşe yazan Mathew Parris'e ait. Bu "medeniyetler savaşı çılgınlığı" karşısında, Ingiltere'nin emperyaiıst maceralanyla arkasındaki demogojiyi anımsayan Par- ris, acı bir ironiyle "Ah! Kipling" diyor, "sen bugün ya- şayacaktın". Bir başka Times yazan, Ingiltere'nin de- neyiminden hareketle Afganistan ovalannda, Bati'nın çocuklannı nelerin beklediğini KipHng'in bir şiiriyle an- latıyor "Yaralanıp da düştüğündeAfgan ovalannda Iveka- dınlar geriye ne kaldıysa kesip kopartmak için gelir- ken I tüfeğine doğru dön ve kendi beynini patlat I ve tannna kavuş gerçek bir asker gibi". Garip ve pis kokular 'Uçaklann yön değiştirdiği nasılfarkedilmedi, Pen- tagon neden uyanlarak boşaltılmadı, neden gizli ser- visler, bu teröhstleri hazırlık aşamasında saptayama- dı" gibi sorulan içeren son derece garip koşullar alt- nda gerçekleşen bu felaketin faturası hemen, bugü- ne kadar yaptığı her eyleme sahip çıkan, ama şimdi "Benim ilgim_ yok, başkalan kendi çıkan için yaptı" d\- yen Bin Ladin'e çıkanldı. ABD yetiştirmesi Bin Ladin ise uzun süredir, bir taraftan ABD'ye yönelik terörist saldınlan örgütlüyor, diğertaraftan, nasılsa dünya ma- li piyasalannda parasını istediği gibi değerlendiımeye devam ediyor. ABD yönetimiyse, daha geçenlerde bir Los Angeles Times yazannın yakındığı gibi, Taleban, Bin Ladin'e yataklık ettiğini bile bile, "uyuşturucu tra- fiğini engellemeye katkıda bulunsun diye 43 milyon dolar bağış yapmıştı". (22/05/2001) Kokulann içinde, petrol dumanı da var ve öncelik- le Bush yönetiminin petrol sermayesiyle olan dolay- sız bağlanyla ilgili. The Observer'm aktardığına göre petrol analistleri, operasyonun coğrafyasına ve çapı- na bağh olarak, petrolün varil tryatının kolaylıkla40 dc~ lara çıkabileceğini söylüyoriar. Fıyatlar yükseldiğinde en büyük kân çoğu ABD şirketlerine ait refineriler ya- pıyor. Aynca bu kesimin yeni petrol alanlan ve boru hatlan güzergâhına ilişkin Bush hükümetinden bekle- dikleri var. Bu da bizi Afganistan'ın önemine getiriyor. Afganistan'ın kuzeyindeki cumhuriyetlerde dünyanın en zengin petrol alanlanndan biri yatıyor. ABD petrol şirketleri burada etkin. Ancak denize sınm olmayan bu arazide petrol nasıl taşınacak? ABD Iran'dan taşımak istemiyor. 0 zaman geriye Afganistan-Pakistan hattı kalıyor. ABD şirketlerinin gözü bu petrol boru hattı projesinde. Çin de Afganistan'la yakından ilgili. Hem buradan geçerek gelecek bir petrol boru hattı söz ko- nusu, hem de Afganistan'a komşu Sincan eyaletinde Islamcı bir aynlık hareketi var. Sincan ise Tarim bölge- sinde yeni bulunan petrolü Sanghay'a taşıyacak bo- ru hattının yolu üzerinde. Işte bu yüzden Çin, hemen ABD'ye destek verdi. Evet kokular geliyor, hem de pis ve yanıcı kokular... Türkiye deki kaçaklar İki günde 139 Afgan yakalandı YurtHaberieri Servi- si - Muğla'nın Datça ve Milas ilçelerinde son 2 günde yasadışı yollar- dan Yunanistan'a kaç- mak isteyen Afganistan uyruklu 139 kaçak ya- kalandı. Edirne'nin lp- sala ilçesinde de önceki gün Yunanistan' a kaçak olarak geçmek isteyen, aralannda Afganlann da bulunduğu 90 kişi yakalandı. Afgan ka- çaklardan Muhammed Şakir (38), Afganis- tan'ın Mezanşerif ken- tinde iş bulamadığı için Avrupa'ya gitmek ama- cıyla aynldığını ifade ederek şunlan söyledi: "Iranh kaçakçüara adambaşı 500 dolar pa- ra ödeyerek 1-1^ ay sü- ren yolculuktan sonra Türkrye'ye vardık. Du- ruma göre polisin bu- lunduğu yerlerde dağ- lık alanlardan, poüs kontrolünün olmadığı yerlerde de kara yohın- dan gectik. Taleban'ın ülkede uyguladığı aşm dind davranışlar nede- niyle ne yapacağınua şaştrdık."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle