18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EYLÜL2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 IAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Pessoa, yalrnzca düşlere karşı...Gezgınlerin gûnlerini soldurup, yor- ınluklannı dinlendirdikleri Taşhan'ın midenhayat bulduğu günlerdi. Bir şa- i bir başka şairle karşılaştırarak oku- :>rdum. Kentin kuzey-batı ucunda, kalerun atı'ya dönük yüzünü çeperkyen so- aklann ötesinde kurulanbutaşyapuıın e çok öykûsünü dinlemiştinı. Oraya her dımımda içimde bir ürperti, şenlik, bir e merka başlardı Bir zamanlar "yolgeçen hanT olarak La adlandınlan,herbiryolcununyoluğ- ağı olan bu yer, zamanında İpekyolu :ervanlannın molayeri olduğugibiken- i n de en şenlikli mekânı olarak bilinir- niş. Tacirlerden nakkaşlara, meddahlar- Jan köçeklere, her birinin yol ve geçim furdu olan Taşhan'ın görkemli işçüigi jaha ilk adımınızda sizi içine alır, bin- lerce yıldan süzülüp gelen birmusikinin ezgisini fisıldar kulağınıza. Isfahan'a,Bağdat'a,Şam'a,Erivan'a, Tiflis'e yön tutan kervanlann soluk al- m a yeri Taşhan: Bütün yeryüzü dilleri- nin de buluşma kaynağı.. taşın ve su- yun, sözün ve ezginin, aynlığın ve ka- vuşmanın, insan sıcaklığirun bannağı... Çocukluk yurduma her dönüşümde, Taşhan ahr beni içine. Dar avlulardan geçer, inerim sebilli bahçeye. Binbır özenle bakılan söğütler yerindedir. Su- yun sesi bin yıllık ezgisıni hiç yitirme- miştir. Sormam, "KamberUstayerinde HB" diye. Çayın gelen kokusu onun var- lığını hissettirir. Oturup burada, şu söğûtlerin dulda- sında, günlerce şiirlerini okuduğum Lorca'run bunık, içli, ezgin sesine dö- nerim yüzümü. Bir de, şiirini yeni tanı- dığun Ahmed Arif in dizeleri ısrarla gi- rer geceme. "Sus, kimsekr duymaan. / Duymasın ölûrûm ha. / Aydım yan ge- cede/Yeşflbü-yağmursonnL-/Yağjvor yeşfl.» Lorca... Binbir mevsimin şarkısı, aynlığın, acının, özlemin, öfkenin, aşkın bendini aşıran ses oluıdu bana; "Kurtuba / essoa, yalmzca düşlere iyi gelen bir şair. Dilin yurduna, şairin sözünün yalan olmadığına erişmek isteyenler için. Uzakta tek başma/ Ay kocaman at kara / Torbamda zeytin kara / Bilirim de yoV- Uın / Varamam Kurtuba'yaT • • • Şimdi gelıp durduğum buyerde, Lor- ca'nın sesıyle, onun bir sınır ötesınden gelen Fernando Pessoa'nın öyküsüne dönüyorum yüzümü. Bıriktirilenlerin önünü acan o sesle çağıldayan yepyeni bir ses oluyor beıum için Pessoa. Ne çok ezgi var onda, ne çokrenk, im- ge, deyileniş.. Dil kapılanndan, imge yorumlann- dan geçiriyor adeta her bir dizeyle. • • • Antonio Tabucchi onun son üç gün- lük ömrünü yazarak zamansızlığın du- rağında eyler bizı. Pessoa'nın "kim- dk"lenni gösterir. Dönüp o sızah ân'la- rına baktığınızda; Estrela baziükasırun karşısındakı parkta, tek aşkı Ophetia Queiroz'la o ırnkânsız buluşmayı ger- çekleştirdiğinihıssedersiniz. Fısüdarca- sına söylediği şu sözleri duymamanız ne mümkün: "Beni anüarauzda sevgiy- k korumanız yeter. sizi anüanmda, de- ğişmez biçimde saklayacak olan benim gjbL." ••• Sırlann Cebri'ne dönüyorum. Al- varo de Campos'un. Ricardo Reis' in, Alberto Caeiro'nun sesi olan Pes- soa'nın imgelemlerine: "Bir olmak zindandır. /Benolmakhiç olmak./FV rarda yaşanm / Ve zaten yaşıyorum." Onun dilbentlenni aştıran sözlenne bakınca, Yunus Emre'nin çağcıl sesi geliyor kulaklanma. Kavafis'in acı- sını ve sinikliğıni hissediyorum her birsözünde. Acuıın saldığı ummanlarda yitme- nin suretini görüyorum Pessoa'da. Onu gizliliğe iten de bu olmah! Sala- zar Portekiz'inin daralan sokaklan, korku mazgalına dönüşen ev içleri o- nun hem sıkıntısı hem sığınağı olur. Gizlilikte yaşar, sırlı bir aynanın sim- yacısı kesüen benliğinin sızısıru fark- lı dillere döker. Perseus'a nazar ede- rek keder atına biner, her adımda yi- tip yitip var olduğu Lizbon'da düşle- re sığınır. O,bilirki: "Herzamanken- disi olarak kalan tek şey âûşkrdtr." Varoluşunun sırnru ancak dizelerin- de bulabileceğimiz Pessoa, bir çağder- vişi adeta. Onca sözü edebilmenin, iç- teki firtınalan yansıtabilmenin yolu- nun yeni diller aramaktan geçtiğini bi- Ur. Derki: "Birdenfazlaruhumvarbe- nim. /Benden fazlabenvar bende./Yi- nedevanrn/Herkesten farksız olarak. /Sustunırumonian: Benkonuşurum.'" Her bir yazdığında onun bir yüzünü görürüz. Sızısım, kederini, yaşadığı elemleri, saklı duranlan, sirukliğinin anlamını... Gerçeğin gerçekliğine say- dam bir yerden de baksa; flu olanlar onu içine alrr. Şaşınr her bir devinime, şaşırur oradan yansıyan her bir söz- cükle bizi. Tıpkı şu anki gibi,taşlann arasından göğe ağan yeşilin beni Taşhan'da şa- şırttığı gibi. Şairin sözü de bunlar üze- rine kurulmaz mı? ••• Gölgedeki güniziyle bakıyorum ona: sinik, yalnız, kederli, simyager, bilge. Bütün uçurumlara gidip gelmeyi dene- OKUMA ÖNERİLERI * Fernando Pessoa, Şeytanın Saati, Çev.: Işık Ergûden, 1993, Metiıs Yay.; Su-lann Cebri, Çev.: I. Ergûden, 1995, Nisan Yay.; Denize övgü, Çev.: Çevat Çapan, 1995, tyi ŞeylerYay. • Antonio Tabuccht Fernando Pessoa'nın Son Üç Günü, Çev.: Münir H. Göle, 1994, Afa Yay.; Adnan Özer-Rüstem Aslan, Fernando Pessoa: 20. Yüzytlın Yalnızı. BELLEKKUTUSU "Pessoa'dabaşka şairler de vardır. 'Bağımh' olduğu için bütün tutkuları hayalidir; da- ha doğrusunu söylersek, en büyük günahı hayalleridir. îste bu nedenle oturduğu iskemle- den hiç kalkmaz. Bir başka Pessoa daha vardır ki bu da ne gündelik hayata, ne de ede- biyata aittir: Havari ve öncü Pessoa. tşte onun bu yanı hak- kıtıda hiçbir şey söylenemez, söylenmemelidir de. Ifşa, al- danış, kendini aldatma!? Belki de hepsi. Pessoa, hermetik so- nesindeki usta gibi, bilen ve susandır" OctavioPaz miş bir: bilen ve susan! Taşhan'da, zamana sığmayan sesin rengine tutularak onunlayeryüzü gezgi- ni kesüiyorum. Pessoa, yalruzca düşlere iyi gelen bir şair. Dilin yurduna, şairin sözünün ya- lan olmadıgına erişmek istiyorsanız yü- zünüzü ona dönmelısınız derim. fandac@yenkizgLcom 12 Eylül'de acılar, işkenceler, sürgünlükler yaşayan, ölüler veren bir kuşağm dramı 78'lüer geçmişi sorgıünyor• 78'liler Dayaruşma Vakfı Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, "78'lvler Sorguluyor" adlı kitabıyla, tam 3 bin can veren, acılar, işkenceler, sürgünler ve mapusluklar yaşayan "feda kuşağını" Tûrkiye gündemine bir kez daha sokuyor. Istanbul Haber Servisi - 78'lüer Da- yaruşma Vakfı Girişimi Sözcüsü Cela- ktünCan, 1956 yıhnda Tunceli'de doğ- du. îlk ve ortaöğrenimini Elazığ'da ta- mamlayan Can, Elazığ Devrimci Kül- tür Derneği'nin kurucu başkanlığvru yaptı. Can, Istanbul Siyasal Bilimler Yüksek Okulu'nu kazanınca siyasi fa- aliyetkrini bu kente taşıdı. Devrimci Gençlik Federasyonu Yö- netim Kurulu üyeliği görevini üstlenen Can, ayru zamanda Istanbul Yüksek Öğrenim Derneği, Genç Siyasalcılar Derneği kurucu üyeliği ve tstanbul Dev-Genç kurucu başkanhğı görevle- rinde bulundu. 12 Eylül darbesine kar- şı dağlara çıkan Can, 1981 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte Malatya dağ- lannda yakalandı. 1982 Haziran'ında ElazjğCezaevi'nden fırar eden Celalet- tin Can, 1983 yılının ilk aylannda Istan- bul'da gözaltına alındı, ardından tutuk- landı. Dosyası Elazığ'a gönderilen Can, 1984 yılrnda TCK'nin tek bir maddesinden iki kez idam cezasma çarptınldı. Diyarbakır'dan îstanbul'a Türkiye'nin çeşitli cezaevlerini gezen Can, 19 yıl 5 ay içerde kaldı. vakıf dayanışmayı slmgellvor 78'liler Dayanışma Vakfi Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, "78'ffler Sor- TARİH 30 E\LÜL 78'liler kendileri için 12 Eylûl'ûn sürdüğünü, bu durumdan kurtulmak amacıyla çalışacaklaruu söylüyorlar. guhryor" adlı kitabıyla, tam 3 bin can veren, acüar, işkenceler, sürgünler ve mapusluklar yaşayan "feda kuşağuu" Türkiye gündemine bir kez daha soku- yor. 78kuşağına seslenen Can, "EEniz- dekiIdtap,kendicapmdadevrimd mü- caddeve kaolnuş bir arkadaşnuzm va- kıfçahşmalançerçevesrvie sınırtı görüş- teriniyansıtn or. Böylebircahşmaylaye- tinmek eksik kahrdı. \ akrilaşma olay> na kaolanher arkadaşımızmbukhabm ohışmasına katlası obnuştur. Zaten bu kitap bu yöndeki taröşmalann, görüş- lerin ürûnüdûr" diye konuşuyor. 78'liler Dayanışma Vakfı Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, "Tarihi inkâr edümiş, yok saydmış, yasaklanmış bir kuşağız biz" diye söze başlıyor. Can, Vakfın, "dayanışma amaeryla dayamşmanm da 12Eylûl'ûn zorlukla- rnu yaşayan kuşağın üstündeki yasak- lan kırrnakyoluylayenibir donemecm ahnmasnu,yani12Eylülflehesaptaşma- nıa> onu bütün sonuclanyla Türkiye si- yasaL,sosy^lve kûhürelyaşamından sfl- meyi amaçladığırjı*' vurguladı. 12 Eylül sürüyor 78 kuşağı ve Türkiye için 12 Ey- lül'ün sürdüğünü ifade eden Can, söz- lerini şöyle sürdürüyor: "Nesümizinya- saklanan yurttaşhk baklanndan hare- kette 12 Eviül'le demokratikbir hesap- laşma zemini yaraühp geliştirilmeden nebizimkuşa^mızın nedeTürkiye'nin kurtuluş olanağı yok demektL Yasak- larla, hukuki haklann aunmasrjla, bu temel hukuk mücadeksiyie sınirü bir çaba da yetersizdL" 78 kuşağuun, döneminpolitikleşme- sinin bir ürünü olarak ortaya çıktığıru savlayan Can. şunlan söylüyor. "Top- rumpotitikkşmişti,78kuşağırunşahsın- da polirikkşen toplum eezalandınlmış- û. Bu durumda toplumun gecmişini, yani70'liyülarda nelerin olup bittiğiııi, yaşadığı süreci anlaması gerekiyordu. Çünkü 78 kuşağı o koşullann ürünüy- dü. 70'liyınarda sadece ûlkemizde de- ğil dünya çapında da çok ötvemli getiş- meleryaşandL Bizde olanlar, bir yerde bunun birparcasrydı.DenebUirki, dün- yanınve ülkemizin kaderi oyülarda çi- buluşacaklar tstanbul Haber Servisi - 78'lüer, îs- tanbıl'da Harbiye Açıkhava Tiyatro- su' tda düzenlenecek müzik etkinli- ğince bir araya gelecekler. 30 Eylül'de saat 20.00'de başlayacak geceye Er- kanOğur, tsmail Demircioğlu, Gfllay, Grq> Çığ, Burhan Berken, Boğaziçi Gösteri ve Sanatlan Topluluğu-45 'lik- ler tatılacak. Geceye katılmak iste- yeıierin biletleri, BüetK gişeleri ve 78'iler Dayanışma Vakfı Girişi- mi aden (0212/ 244 48 02 - 244 48 01) edhebilecekleri belirtüdı. 78'LİLER DAYANIŞMA VAKFI CIRISIMI Vakıflaşma tarihi 27 EyM okcak Istanbul Haber Servia - 12 Eylül darbesinin hedefi olan 78 kuşağı gençliği, 21 yıllık aradan sonra yeniden örgütleniyor. 68'li ağabey ve ablalanndan sonra 78 ku- şağı gençlik de kurduklan vakıflannm en geç yıl sonuna dek yasal işlemlerinin tamamlanacağını belirriyorlar. Vakıf çahşmalanna ilk kez Şubat 2000 tarihinde baş- ladıklannı vurgulayan 78'liler Dayanışma Vakfı Girişi- mi Sözcüsü Celalettin Can, siyasi yasaklı 21 bin 764 ki- şinin kuracaklan vakfm doğal üyesi olduğunu belirtiyor. Can, vakfın hayata geçirilmesi için 2000yıh Aralık ayın- da Beyoğlu Adliyesi 2. Asliye Hvıkuk Mahkemesi'ne başvurduklarau beürterek "tçişleri Bakanhğt'nın kuru- befirtmesine karşın Vakıöar Genel Müdürtüğu, kurulacak vakrfla ügüi baa eksikfilderbuhuMhjğvmuwbueksikMkteringjderihiJea^ rektiğini açıkladı" diyor. Vakıflaşmayla ügili eksikükle- ri tamamladıklarmı ve 27 Eylül günü duruşmalaraun ol- duğunu bildirenCan, şunlan söylüyor:"Duruşmadados- yanuzia ügili Vakrflar GendMüdürlüğü'nün son kezgö- ruşü ahnacak. Edûıdiğimiz izlenimlere göre, mahkeme- den büyük bir thtimaUe olumlu karar çıkacak Kurmak istediğimiz78'alerVakfınınadıist: 78'lüer Dayanışma Vakfi olarak değişecekT Gtrişim Sözcüsü Can, mah- kemenin karannın ardından 2 aylıktemyiz sürecininbaş- layacağını ve 78'liler Dayanışma Vakfı'nın yıl somında kurulmuş olacağtnı kaydetti. zfldL" Cezaevinden diğer arkadaşlan gibi "Sırtnda siyasalyasakfauın ağırta- ğı"yla çıktığını anlatan Can, ilerleyen süreçte kafasvnda olgunlaşan vukıf dü- şüncesine "siyasal mücadeleye ayn ay- nhareketkr" içinde katıldıklan 78'li- lerden de hiç ummadığıbir destek gel- diğini şu sözlerle anlatıyor: "Konuştu- ğumuz her 781i coşkuyla bu duşünce- nin daha da otgunlaşmasma veyaşama gecirümesine katkıda bulunmava baş- ladı. Bugün gehüğimiz nokta önemB- dir. Vakrf henüz resmen kuruluş süre- cini tamamlamadığL, o nedenk de ken- disini kamuo\Tinda somut e\lemkriv1e tanıtamadtğı halde. binlerce 78'B vakıf işine doğrudan ya da dolayiı yollarla o- muz veriyon" Celalettin Can, vakıf gi- rişiminin temel dört amacvru ise şöyle sırahyor: - Yasaklanmızmkamıjovununve top- lumun gündemine grtirilmesl -12 Eylül rejiminin sorgulanma ko- şullanrun yaratılması. - Bu koşuflarda yakm tarihimiz ara- sında Uişki kuruhıp tarihin güncefleş- mesifıkrinin hayata geçirihnesL - Bu çaba içerisinde olan 78'lilerden başlayarak topluma doğru genişleyen bir perspektifle dayanışma ilişküerinin geuştirihnesi. 78 kuşağınm insanlannın "büyük ve voğunlaşünhnış bir tarih düuninde" birbirlerini çokiyi tarudıklannı ifade e- den Can, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Onlarm arasmdaki görüş farklan, şu andaki siyasal konumlan böyle bir da- yaıuşmarun önûne geçmeyecekür. Ve her dayanışma er ya da geç 12 Eylül'te hesaplaşmanm, onu tüm sonuclanyla Türkiye siyasal, sosyalve küttûrelyaşa- mından s&menin adımlarmdan birinin ahbnasına yol açacakor." 78'IUer klmdlr? Can, kuşağının profilini ise şöyle çi- ziyor. "70'nyıDanlaonsekiz-yirmivaş- lannıyaşayan çoğunluklaünhersiteöğ- rencisi gençlerdik Rüyalanınra ve ha- yaOerimizi ülkemizin gekceği, halkınu- zuımutiuluğusüsfcrdLBağunsızukçıve vTirtsevenük. Bağımsıznğa vedemokra- siye gidenyolun emperyaBzmeve faşiz- me karşı aktif mûcadele etmekten geç- tiğine olanmancvmıztamdı. Halkımızm ayağa kalkacağma,binyünkmakus ta- lihine arnk dur diyeceğine, böyksi bir durumun arük günceUeşüğine olan inancımızla, sınırsız bir mûcadele az- mine, cesarete ve fedakârbk duygusu- nasahiptik.*1 SÜRECEK ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Şb, Artık liyatpo Öğretemezsinizl Sayın... Otumsuz şeyler yazmayı hiçbir zaman sevme- dim. Bu yazıyı da inanın 1^ hiç istemedim. Gelge- lelim yıllardır hocalığtmın yumuşak karnı, hep öğ- renciler oldu. Hocalann öğrencilere -hangi anlam- da olursa otsun- baskı uygulamalan, hele onlann kişilikleriyte ve gelecekleriyle acımasızca oynama- lan, beni hep çıldırttı. Işte bu satırlan da böyle bir çılgınlıkla kaleme alıyorum. Üstelik siz, türünüzün tek örneği de değilsiniz; sanat eğitiminde öğren- cilerini "yetiştirmek" yerine "sindirmeyi" hocalık sayanlann sayısı ne yazık ki epey kabarık. Bu ne- denle yazım, kültür yaşamımızın karanlık bir nok- tasına da parmak basıyor! Her şey, geçen eğitim yılında başladı. Sanat eği- timi veren bir kurumdaki bölümünüzün son sını- fından birkaç ogrenci, -sizin savunduğunuz ilke- ler doğrultusunda!- yalni2ca tiyatro yapmaya ka- rar verdiklerini söyleyip, birtiyatro kurdular. Oyun- lannı yazdılar, sahneye koydular ve başanyla ser- gilediler. Bu girişimi baştan beri bilen hocalan ola- rak siz, buna rtiraz etmediniz. Dahası, gala gece- sinde kadirbilir ögrencilerinizin daveti üzerine sah- neye çtkıp, alkışlar arasında: "Bu gençler, bize güç verditer!" demekte de bir sakınca görmediniz. Bu- raya kadar, her şey çok güzeldi. Ama bu yıl sonu yaklaştıkça, "bir şeyler" anla- şılmaz bir biçimde değişmeye başladı. Bölümde yıl sonu oyunlan hazırlanırken, çıkan -ya da sizin çıktığını sandığınız!- her aksaklıktan, tiyatrolarını kurmuş olan öğrencilerinizi de sorumlu tutmaya başladınız. Yüksek sesle: "Bundan böyle son sı- nıf öğrencilerinin burayı bitirmeden tiyatro kur- malan yasak!" dediniz. Oysa o oğrenciler, ne bir dersi, ne de bir provayı aksatmaktaydılar. O sıra- larda kurumunuzda ders vermekte olduğumdan, bu durumun tantğıydım. Gelgelelim siz, işi oyun- lann provalan sırasında o öğrencilerinize, tiyatro- lannı bahane edip kişiliklerine saldırma noktasına kadar götürdünüz! öte yandan, bölümünüz için: "Artık her son sı- nıfa gelen, burayı bitiremeyecek!" diye "yeni" bir ilke koydunuz. Dikkat edin: "Bundan böyle verdi- ğimiz eğitimde şu ya da bu değişikliği, düzeltme- yi yapıyoruz..." demediniz; sadece bitirtmemek- ten söz ettiniz! O halde, yani yanlış idiyse böyle bir tavır, yıllardır neden her son sınrfageleni mezun et- tiniz? Yanlışınızı sadece ögrencilerinizin sırtından düzeltmeye kalkışmak, sizce hocalık bilinciyle ve sorumiuluğuyla ne ölçüde bağdaşabilir? Fakat siz, dediğinizi yaptınız. Haziran dönemin- de bütünlemeye kalaniar arasında, fınal sınavla- nndan önce tiyatro kurmuş öğrencilerden de ba- zılan vardı. Eylüldeki bütünîeme sınavlanndan bir- kaç hafla önce ise tanıklar önünde -o öğrencileri kastederek-: "Onlar burayı hiçbir zaman bitire- meyecekler, gitsinler kendilerine başka konser- vatuvar bulsunlar!" dediniz. Ve, bu sözünüze sa- dık kalarak, bütünlemede o öğrencileri gerçekten tekrar bıraktınız! Onlara böylece ne yapmış oldunuz, biliyor mu- sunuz? Hiçbir şey! Çünkü onlar, şu anda yalmzca ekim ayının başında seyirci önüne çıkacak olan oyunlan için, tiyatrolan için, sadece ve sadece ti- yatro yapmak için çalışmaktalar. Onlar, tiyatrodan gerçekte ancak bilinçli seyirci önünde diploma alı- nabilecegi gerçeğini çoktan kavramış olan kişiler! Size gelince, tiyatro sanatçısı yetiştirmenin en temel koşulunun kişilikli, başka deyişîe ezilmemiş bireyleryetiştirebilmekten geçtiğini, çünkü tiyatro- nun, tarihi boyunca ancak eleştirel olabildiği ölçü- de ayakta kalabildiğini, eleştirel tavnn da birincil olarak baskıcı değil, fakat eleştirel düşünce doğ- rultusunda yetiştirilebilmiş insanları koşul kıldığını önemsemediğinize göre - siz, artık tiyatro öğrete- mezsiniz! e-posta: ahmetcemalca superordine.com [email protected] kıternette tiyatro • Kültür Servisi - Londra Yazarlar Komitesi Ue Soho Theater, tiyatro fanatiklerine intemet üzerinden orijinal bir oyun hazırlayıp, Londra'daki West End'de sahneleme imkânı sunuyor. Projerdn amacı ekim ayına kadar, bir tiyatro oyunuyla en geniş workshop ortamını yarattnak. Whatsonstage.com'un başlattığı interaktif oyun, intemet kullanıcılanndan, oyunun konusu, diyaloglan ve karakter yazımında yardmıcı olmalarmı istedi. Proje komitesi, gelen fikirleri değerlendirip, en iyüerini net üzerinden on-line yayımlayacak. TüpkoperacıAtrita'da • ANKARA (AA) - tzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü solist sanatçılanndan Ayhan Uştuk, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Cape Tovvn'da konser verecek. Uştuk, Cape Town Operası'nda 15 Eylül'de sahnelenecek olan Verdi'nin 'Rigoletto' operasmdaki 'Duca di Mantova' partisini seslendirecek. HüseytaAnkaÖzkanöMü • Kültür Servisi - Türkıye'de en çok amtsal heykel yapan sanatçüardan biri olan ve 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvarunı alan Hüseyin Anka Özkan 92 yaşında vefat etti. 1909 yıünda Dumurcalı'da doğan Özkan'ın en önemli yapıtlan arasında Ankara'da Dil ve ^Tarih Coğrafya Fakültesi önünde bulunan mermer Mimar Sinan heykeli, Ankara Ziraat Bankası önünde bulunan 'Mithat Paşa' heykeli, Anıtkabir girişinde yer alan 'Erkek ve Kadın Gruplan ve Aslanlar', Ankara Kredi ve Yurtlar Kurumu Bahçesi'ndeki 'Arut Kompozisyonu' ile Cağaloğlu'ndaki eski Hürriyet binası ön yüzünde bulunan bronz rölyef yer alıyor. BUGUN • tŞ SANAT'ta 'Macera-Gerüim Başyapıtlan' başlığı altında Luc Besson'un yönettiğı '5. Ele- ment' adlı film izlenebilir. (0 212 31615 77) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'd^LydiaHarambourg'un*L'ecoledeParis' konulu konferansı yer alacak. (0 212 244 44 95) • ŞEYMENLERPARK1 KÜLTÜRVTE. SANAT GÜNLERİ'nde saat 21.00'de Athena'nın kon- seri dinlenebiiir. (0 312 428 85 05)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle