Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
IAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
Pessoa, yalrnzca düşlere karşı...Gezgınlerin gûnlerini soldurup, yor-
ınluklannı dinlendirdikleri Taşhan'ın
midenhayat bulduğu günlerdi. Bir şa-
i bir başka şairle karşılaştırarak oku-
:>rdum.
Kentin kuzey-batı ucunda, kalerun
atı'ya dönük yüzünü çeperkyen so-
aklann ötesinde kurulanbutaşyapuıın
e çok öykûsünü dinlemiştinı. Oraya her
dımımda içimde bir ürperti, şenlik, bir
e merka başlardı
Bir zamanlar "yolgeçen hanT olarak
La adlandınlan,herbiryolcununyoluğ-
ağı olan bu yer, zamanında İpekyolu
:ervanlannın molayeri olduğugibiken-
i n de en şenlikli mekânı olarak bilinir-
niş.
Tacirlerden nakkaşlara, meddahlar-
Jan köçeklere, her birinin yol ve geçim
furdu olan Taşhan'ın görkemli işçüigi
jaha ilk adımınızda sizi içine alır, bin-
lerce yıldan süzülüp gelen birmusikinin
ezgisini fisıldar kulağınıza.
Isfahan'a,Bağdat'a,Şam'a,Erivan'a,
Tiflis'e yön tutan kervanlann soluk al-
m a yeri Taşhan: Bütün yeryüzü dilleri-
nin de buluşma kaynağı.. taşın ve su-
yun, sözün ve ezginin, aynlığın ve ka-
vuşmanın, insan sıcaklığirun bannağı...
Çocukluk yurduma her dönüşümde,
Taşhan ahr beni içine. Dar avlulardan
geçer, inerim sebilli bahçeye. Binbır
özenle bakılan söğütler yerindedir. Su-
yun sesi bin yıllık ezgisıni hiç yitirme-
miştir. Sormam, "KamberUstayerinde
HB" diye. Çayın gelen kokusu onun var-
lığını hissettirir.
Oturup burada, şu söğûtlerin dulda-
sında, günlerce şiirlerini okuduğum
Lorca'run bunık, içli, ezgin sesine dö-
nerim yüzümü. Bir de, şiirini yeni tanı-
dığun Ahmed Arif in dizeleri ısrarla gi-
rer geceme. "Sus, kimsekr duymaan. /
Duymasın ölûrûm ha. / Aydım yan ge-
cede/Yeşflbü-yağmursonnL-/Yağjvor
yeşfl.»
Lorca...
Binbir mevsimin şarkısı, aynlığın,
acının, özlemin, öfkenin, aşkın bendini
aşıran ses oluıdu bana; "Kurtuba /
essoa, yalmzca
düşlere iyi gelen bir şair.
Dilin yurduna, şairin
sözünün yalan olmadığına
erişmek isteyenler için.
Uzakta tek başma/ Ay kocaman at kara
/ Torbamda zeytin kara / Bilirim de yoV-
Uın / Varamam Kurtuba'yaT
• • •
Şimdi gelıp durduğum buyerde, Lor-
ca'nın sesıyle, onun bir sınır ötesınden
gelen Fernando Pessoa'nın öyküsüne
dönüyorum yüzümü. Bıriktirilenlerin
önünü acan o sesle çağıldayan yepyeni
bir ses oluyor beıum için Pessoa.
Ne çok ezgi var onda, ne çokrenk, im-
ge, deyileniş..
Dil kapılanndan, imge yorumlann-
dan geçiriyor adeta her bir dizeyle.
• • •
Antonio Tabucchi onun son üç gün-
lük ömrünü yazarak zamansızlığın du-
rağında eyler bizı. Pessoa'nın "kim-
dk"lenni gösterir. Dönüp o sızah ân'la-
rına baktığınızda; Estrela baziükasırun
karşısındakı parkta, tek aşkı Ophetia
Queiroz'la o ırnkânsız buluşmayı ger-
çekleştirdiğinihıssedersiniz. Fısüdarca-
sına söylediği şu sözleri duymamanız
ne mümkün: "Beni anüarauzda sevgiy-
k korumanız yeter. sizi anüanmda, de-
ğişmez biçimde saklayacak olan benim
gjbL."
•••
Sırlann Cebri'ne dönüyorum. Al-
varo de Campos'un. Ricardo Reis' in,
Alberto Caeiro'nun sesi olan Pes-
soa'nın imgelemlerine: "Bir olmak
zindandır. /Benolmakhiç olmak./FV
rarda yaşanm / Ve zaten yaşıyorum."
Onun dilbentlenni aştıran sözlenne
bakınca, Yunus Emre'nin çağcıl sesi
geliyor kulaklanma. Kavafis'in acı-
sını ve sinikliğıni hissediyorum her
birsözünde.
Acuıın saldığı ummanlarda yitme-
nin suretini görüyorum Pessoa'da.
Onu gizliliğe iten de bu olmah! Sala-
zar Portekiz'inin daralan sokaklan,
korku mazgalına dönüşen ev içleri o-
nun hem sıkıntısı hem sığınağı olur.
Gizlilikte yaşar, sırlı bir aynanın sim-
yacısı kesüen benliğinin sızısıru fark-
lı dillere döker. Perseus'a nazar ede-
rek keder atına biner, her adımda yi-
tip yitip var olduğu Lizbon'da düşle-
re sığınır. O,bilirki: "Herzamanken-
disi olarak kalan tek şey âûşkrdtr."
Varoluşunun sırnru ancak dizelerin-
de bulabileceğimiz Pessoa, bir çağder-
vişi adeta. Onca sözü edebilmenin, iç-
teki firtınalan yansıtabilmenin yolu-
nun yeni diller aramaktan geçtiğini bi-
Ur. Derki: "Birdenfazlaruhumvarbe-
nim. /Benden fazlabenvar bende./Yi-
nedevanrn/Herkesten farksız olarak.
/Sustunırumonian: Benkonuşurum.'"
Her bir yazdığında onun bir yüzünü
görürüz. Sızısım, kederini, yaşadığı
elemleri, saklı duranlan, sirukliğinin
anlamını... Gerçeğin gerçekliğine say-
dam bir yerden de baksa; flu olanlar
onu içine alrr. Şaşınr her bir devinime,
şaşırur oradan yansıyan her bir söz-
cükle bizi.
Tıpkı şu anki gibi,taşlann arasından
göğe ağan yeşilin beni Taşhan'da şa-
şırttığı gibi. Şairin sözü de bunlar üze-
rine kurulmaz mı?
•••
Gölgedeki güniziyle bakıyorum ona:
sinik, yalnız, kederli, simyager, bilge.
Bütün uçurumlara gidip gelmeyi dene-
OKUMA ÖNERİLERI
* Fernando Pessoa, Şeytanın
Saati, Çev.: Işık Ergûden,
1993, Metiıs Yay.; Su-lann
Cebri, Çev.: I. Ergûden, 1995,
Nisan Yay.; Denize övgü,
Çev.: Çevat Çapan, 1995, tyi
ŞeylerYay.
• Antonio Tabuccht Fernando
Pessoa'nın Son Üç Günü,
Çev.: Münir H. Göle, 1994,
Afa Yay.; Adnan Özer-Rüstem
Aslan, Fernando Pessoa: 20.
Yüzytlın Yalnızı.
BELLEKKUTUSU
"Pessoa'dabaşka şairler de
vardır. 'Bağımh' olduğu için
bütün tutkuları hayalidir; da-
ha doğrusunu söylersek, en
büyük günahı hayalleridir. îste
bu nedenle oturduğu iskemle-
den hiç kalkmaz. Bir başka
Pessoa daha vardır ki bu da
ne gündelik hayata, ne de ede-
biyata aittir: Havari ve öncü
Pessoa. tşte onun bu yanı hak-
kıtıda hiçbir şey söylenemez,
söylenmemelidir de. Ifşa, al-
danış, kendini aldatma!? Belki
de hepsi. Pessoa, hermetik so-
nesindeki usta gibi, bilen ve
susandır"
OctavioPaz
miş bir: bilen ve susan!
Taşhan'da, zamana sığmayan sesin
rengine tutularak onunlayeryüzü gezgi-
ni kesüiyorum.
Pessoa, yalruzca düşlere iyi gelen bir
şair. Dilin yurduna, şairin sözünün ya-
lan olmadıgına erişmek istiyorsanız yü-
zünüzü ona dönmelısınız derim.
fandac@yenkizgLcom
12 Eylül'de acılar, işkenceler, sürgünlükler yaşayan, ölüler veren bir kuşağm dramı
78'lüer geçmişi sorgıünyor• 78'liler Dayaruşma Vakfı
Girişimi Sözcüsü Celalettin Can,
"78'lvler Sorguluyor" adlı
kitabıyla, tam 3 bin can veren,
acılar, işkenceler, sürgünler ve
mapusluklar yaşayan "feda
kuşağını" Tûrkiye gündemine
bir kez daha sokuyor.
Istanbul Haber Servisi - 78'lüer Da-
yaruşma Vakfı Girişimi Sözcüsü Cela-
ktünCan, 1956 yıhnda Tunceli'de doğ-
du. îlk ve ortaöğrenimini Elazığ'da ta-
mamlayan Can, Elazığ Devrimci Kül-
tür Derneği'nin kurucu başkanlığvru
yaptı. Can, Istanbul Siyasal Bilimler
Yüksek Okulu'nu kazanınca siyasi fa-
aliyetkrini bu kente taşıdı.
Devrimci Gençlik Federasyonu Yö-
netim Kurulu üyeliği görevini üstlenen
Can, ayru zamanda Istanbul Yüksek
Öğrenim Derneği, Genç Siyasalcılar
Derneği kurucu üyeliği ve tstanbul
Dev-Genç kurucu başkanhğı görevle-
rinde bulundu. 12 Eylül darbesine kar-
şı dağlara çıkan Can, 1981 yılında bir
grup arkadaşıyla birlikte Malatya dağ-
lannda yakalandı. 1982 Haziran'ında
ElazjğCezaevi'nden fırar eden Celalet-
tin Can, 1983 yılının ilk aylannda Istan-
bul'da gözaltına alındı, ardından tutuk-
landı. Dosyası Elazığ'a gönderilen
Can, 1984 yılrnda TCK'nin tek bir
maddesinden iki kez idam cezasma
çarptınldı. Diyarbakır'dan îstanbul'a
Türkiye'nin çeşitli cezaevlerini gezen
Can, 19 yıl 5 ay içerde kaldı.
vakıf dayanışmayı
slmgellvor
78'liler Dayanışma Vakfi Girişimi
Sözcüsü Celalettin Can, "78'ffler Sor-
TARİH 30 E\LÜL
78'liler kendileri için 12 Eylûl'ûn sürdüğünü, bu durumdan kurtulmak amacıyla çalışacaklaruu söylüyorlar.
guhryor" adlı kitabıyla, tam 3 bin can
veren, acüar, işkenceler, sürgünler ve
mapusluklar yaşayan "feda kuşağuu"
Türkiye gündemine bir kez daha soku-
yor. 78kuşağına seslenen Can, "EEniz-
dekiIdtap,kendicapmdadevrimd mü-
caddeve kaolnuş bir arkadaşnuzm va-
kıfçahşmalançerçevesrvie sınırtı görüş-
teriniyansıtn or. Böylebircahşmaylaye-
tinmek eksik kahrdı. \ akrilaşma olay>
na kaolanher arkadaşımızmbukhabm
ohışmasına katlası obnuştur. Zaten bu
kitap bu yöndeki taröşmalann, görüş-
lerin ürûnüdûr" diye konuşuyor.
78'liler Dayanışma Vakfı Girişimi
Sözcüsü Celalettin Can, "Tarihi inkâr
edümiş, yok saydmış, yasaklanmış bir
kuşağız biz" diye söze başlıyor.
Can, Vakfın, "dayanışma amaeryla
dayamşmanm da 12Eylûl'ûn zorlukla-
rnu yaşayan kuşağın üstündeki yasak-
lan kırrnakyoluylayenibir donemecm
ahnmasnu,yani12Eylülflehesaptaşma-
nıa> onu bütün sonuclanyla Türkiye si-
yasaL,sosy^lve kûhürelyaşamından sfl-
meyi amaçladığırjı*' vurguladı.
12 Eylül sürüyor
78 kuşağı ve Türkiye için 12 Ey-
lül'ün sürdüğünü ifade eden Can, söz-
lerini şöyle sürdürüyor: "Nesümizinya-
saklanan yurttaşhk baklanndan hare-
kette 12 Eviül'le demokratikbir hesap-
laşma zemini yaraühp geliştirilmeden
nebizimkuşa^mızın nedeTürkiye'nin
kurtuluş olanağı yok demektL Yasak-
larla, hukuki haklann aunmasrjla, bu
temel hukuk mücadeksiyie sınirü bir
çaba da yetersizdL"
78 kuşağuun, döneminpolitikleşme-
sinin bir ürünü olarak ortaya çıktığıru
savlayan Can. şunlan söylüyor. "Top-
rumpotitikkşmişti,78kuşağırunşahsın-
da polirikkşen toplum eezalandınlmış-
û. Bu durumda toplumun gecmişini,
yani70'liyülarda nelerin olup bittiğiııi,
yaşadığı süreci anlaması gerekiyordu.
Çünkü 78 kuşağı o koşullann ürünüy-
dü. 70'liyınarda sadece ûlkemizde de-
ğil dünya çapında da çok ötvemli getiş-
meleryaşandL Bizde olanlar, bir yerde
bunun birparcasrydı.DenebUirki, dün-
yanınve ülkemizin kaderi oyülarda çi-
buluşacaklar
tstanbul Haber Servisi - 78'lüer, îs-
tanbıl'da Harbiye Açıkhava Tiyatro-
su' tda düzenlenecek müzik etkinli-
ğince bir araya gelecekler. 30 Eylül'de
saat 20.00'de başlayacak geceye Er-
kanOğur, tsmail Demircioğlu, Gfllay,
Grq> Çığ, Burhan Berken, Boğaziçi
Gösteri ve Sanatlan Topluluğu-45 'lik-
ler tatılacak. Geceye katılmak iste-
yeıierin biletleri, BüetK gişeleri ve
78'iler Dayanışma Vakfı Girişi-
mi aden (0212/ 244 48 02 - 244 48 01)
edhebilecekleri belirtüdı.
78'LİLER DAYANIŞMA VAKFI CIRISIMI
Vakıflaşma tarihi 27 EyM okcak
Istanbul Haber Servia - 12 Eylül darbesinin hedefi
olan 78 kuşağı gençliği, 21 yıllık aradan sonra yeniden
örgütleniyor. 68'li ağabey ve ablalanndan sonra 78 ku-
şağı gençlik de kurduklan vakıflannm en geç yıl sonuna
dek yasal işlemlerinin tamamlanacağını belirriyorlar.
Vakıf çahşmalanna ilk kez Şubat 2000 tarihinde baş-
ladıklannı vurgulayan 78'liler Dayanışma Vakfı Girişi-
mi Sözcüsü Celalettin Can, siyasi yasaklı 21 bin 764 ki-
şinin kuracaklan vakfm doğal üyesi olduğunu belirtiyor.
Can, vakfın hayata geçirilmesi için 2000yıh Aralık ayın-
da Beyoğlu Adliyesi 2. Asliye Hvıkuk Mahkemesi'ne
başvurduklarau beürterek "tçişleri Bakanhğt'nın kuru-
befirtmesine karşın
Vakıöar Genel Müdürtüğu, kurulacak vakrfla ügüi baa
eksikfilderbuhuMhjğvmuwbueksikMkteringjderihiJea^
rektiğini açıkladı" diyor. Vakıflaşmayla ügili eksikükle-
ri tamamladıklarmı ve 27 Eylül günü duruşmalaraun ol-
duğunu bildirenCan, şunlan söylüyor:"Duruşmadados-
yanuzia ügili Vakrflar GendMüdürlüğü'nün son kezgö-
ruşü ahnacak. Edûıdiğimiz izlenimlere göre, mahkeme-
den büyük bir thtimaUe olumlu karar çıkacak Kurmak
istediğimiz78'alerVakfınınadıist: 78'lüer Dayanışma
Vakfi olarak değişecekT Gtrişim Sözcüsü Can, mah-
kemenin karannın ardından 2 aylıktemyiz sürecininbaş-
layacağını ve 78'liler Dayanışma Vakfı'nın yıl somında
kurulmuş olacağtnı kaydetti.
zfldL" Cezaevinden diğer arkadaşlan
gibi "Sırtnda siyasalyasakfauın ağırta-
ğı"yla çıktığını anlatan Can, ilerleyen
süreçte kafasvnda olgunlaşan vukıf dü-
şüncesine "siyasal mücadeleye ayn ay-
nhareketkr" içinde katıldıklan 78'li-
lerden de hiç ummadığıbir destek gel-
diğini şu sözlerle anlatıyor: "Konuştu-
ğumuz her 781i coşkuyla bu duşünce-
nin daha da otgunlaşmasma veyaşama
gecirümesine katkıda bulunmava baş-
ladı. Bugün gehüğimiz nokta önemB-
dir. Vakrf henüz resmen kuruluş süre-
cini tamamlamadığL, o nedenk de ken-
disini kamuo\Tinda somut e\lemkriv1e
tanıtamadtğı halde. binlerce 78'B vakıf
işine doğrudan ya da dolayiı yollarla o-
muz veriyon" Celalettin Can, vakıf gi-
rişiminin temel dört amacvru ise şöyle
sırahyor:
- Yasaklanmızmkamıjovununve top-
lumun gündemine grtirilmesl
-12 Eylül rejiminin sorgulanma ko-
şullanrun yaratılması.
- Bu koşuflarda yakm tarihimiz ara-
sında Uişki kuruhıp tarihin güncefleş-
mesifıkrinin hayata geçirihnesL
- Bu çaba içerisinde olan 78'lilerden
başlayarak topluma doğru genişleyen
bir perspektifle dayanışma ilişküerinin
geuştirihnesi.
78 kuşağınm insanlannın "büyük ve
voğunlaşünhnış bir tarih düuninde"
birbirlerini çokiyi tarudıklannı ifade e-
den Can, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Onlarm arasmdaki görüş farklan, şu
andaki siyasal konumlan böyle bir da-
yaıuşmarun önûne geçmeyecekür. Ve
her dayanışma er ya da geç 12 Eylül'te
hesaplaşmanm, onu tüm sonuclanyla
Türkiye siyasal, sosyalve küttûrelyaşa-
mından s&menin adımlarmdan birinin
ahbnasına yol açacakor."
78'IUer klmdlr?
Can, kuşağının profilini ise şöyle çi-
ziyor. "70'nyıDanlaonsekiz-yirmivaş-
lannıyaşayan çoğunluklaünhersiteöğ-
rencisi gençlerdik Rüyalanınra ve ha-
yaOerimizi ülkemizin gekceği, halkınu-
zuımutiuluğusüsfcrdLBağunsızukçıve
vTirtsevenük. Bağımsıznğa vedemokra-
siye gidenyolun emperyaBzmeve faşiz-
me karşı aktif mûcadele etmekten geç-
tiğine olanmancvmıztamdı. Halkımızm
ayağa kalkacağma,binyünkmakus ta-
lihine arnk dur diyeceğine, böyksi bir
durumun arük günceUeşüğine olan
inancımızla, sınırsız bir mûcadele az-
mine, cesarete ve fedakârbk duygusu-
nasahiptik.*1
SÜRECEK
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Şb, Artık liyatpo
Öğretemezsinizl
Sayın...
Otumsuz şeyler yazmayı hiçbir zaman sevme-
dim. Bu yazıyı da inanın 1^ hiç istemedim. Gelge-
lelim yıllardır hocalığtmın yumuşak karnı, hep öğ-
renciler oldu. Hocalann öğrencilere -hangi anlam-
da olursa otsun- baskı uygulamalan, hele onlann
kişilikleriyte ve gelecekleriyle acımasızca oynama-
lan, beni hep çıldırttı. Işte bu satırlan da böyle bir
çılgınlıkla kaleme alıyorum. Üstelik siz, türünüzün
tek örneği de değilsiniz; sanat eğitiminde öğren-
cilerini "yetiştirmek" yerine "sindirmeyi" hocalık
sayanlann sayısı ne yazık ki epey kabarık. Bu ne-
denle yazım, kültür yaşamımızın karanlık bir nok-
tasına da parmak basıyor!
Her şey, geçen eğitim yılında başladı. Sanat eği-
timi veren bir kurumdaki bölümünüzün son sını-
fından birkaç ogrenci, -sizin savunduğunuz ilke-
ler doğrultusunda!- yalni2ca tiyatro yapmaya ka-
rar verdiklerini söyleyip, birtiyatro kurdular. Oyun-
lannı yazdılar, sahneye koydular ve başanyla ser-
gilediler. Bu girişimi baştan beri bilen hocalan ola-
rak siz, buna rtiraz etmediniz. Dahası, gala gece-
sinde kadirbilir ögrencilerinizin daveti üzerine sah-
neye çtkıp, alkışlar arasında: "Bu gençler, bize güç
verditer!" demekte de bir sakınca görmediniz. Bu-
raya kadar, her şey çok güzeldi.
Ama bu yıl sonu yaklaştıkça, "bir şeyler" anla-
şılmaz bir biçimde değişmeye başladı. Bölümde
yıl sonu oyunlan hazırlanırken, çıkan -ya da sizin
çıktığını sandığınız!- her aksaklıktan, tiyatrolarını
kurmuş olan öğrencilerinizi de sorumlu tutmaya
başladınız. Yüksek sesle: "Bundan böyle son sı-
nıf öğrencilerinin burayı bitirmeden tiyatro kur-
malan yasak!" dediniz. Oysa o oğrenciler, ne bir
dersi, ne de bir provayı aksatmaktaydılar. O sıra-
larda kurumunuzda ders vermekte olduğumdan,
bu durumun tantğıydım. Gelgelelim siz, işi oyun-
lann provalan sırasında o öğrencilerinize, tiyatro-
lannı bahane edip kişiliklerine saldırma noktasına
kadar götürdünüz!
öte yandan, bölümünüz için: "Artık her son sı-
nıfa gelen, burayı bitiremeyecek!" diye "yeni" bir
ilke koydunuz. Dikkat edin: "Bundan böyle verdi-
ğimiz eğitimde şu ya da bu değişikliği, düzeltme-
yi yapıyoruz..." demediniz; sadece bitirtmemek-
ten söz ettiniz! O halde, yani yanlış idiyse böyle bir
tavır, yıllardır neden her son sınrfageleni mezun et-
tiniz? Yanlışınızı sadece ögrencilerinizin sırtından
düzeltmeye kalkışmak, sizce hocalık bilinciyle ve
sorumiuluğuyla ne ölçüde bağdaşabilir?
Fakat siz, dediğinizi yaptınız. Haziran dönemin-
de bütünlemeye kalaniar arasında, fınal sınavla-
nndan önce tiyatro kurmuş öğrencilerden de ba-
zılan vardı. Eylüldeki bütünîeme sınavlanndan bir-
kaç hafla önce ise tanıklar önünde -o öğrencileri
kastederek-: "Onlar burayı hiçbir zaman bitire-
meyecekler, gitsinler kendilerine başka konser-
vatuvar bulsunlar!" dediniz. Ve, bu sözünüze sa-
dık kalarak, bütünlemede o öğrencileri gerçekten
tekrar bıraktınız!
Onlara böylece ne yapmış oldunuz, biliyor mu-
sunuz? Hiçbir şey! Çünkü onlar, şu anda yalmzca
ekim ayının başında seyirci önüne çıkacak olan
oyunlan için, tiyatrolan için, sadece ve sadece ti-
yatro yapmak için çalışmaktalar. Onlar, tiyatrodan
gerçekte ancak bilinçli seyirci önünde diploma alı-
nabilecegi gerçeğini çoktan kavramış olan kişiler!
Size gelince, tiyatro sanatçısı yetiştirmenin en
temel koşulunun kişilikli, başka deyişîe ezilmemiş
bireyleryetiştirebilmekten geçtiğini, çünkü tiyatro-
nun, tarihi boyunca ancak eleştirel olabildiği ölçü-
de ayakta kalabildiğini, eleştirel tavnn da birincil
olarak baskıcı değil, fakat eleştirel düşünce doğ-
rultusunda yetiştirilebilmiş insanları koşul kıldığını
önemsemediğinize göre - siz, artık tiyatro öğrete-
mezsiniz!
e-posta: ahmetcemalca superordine.com
acem20@hotmail.com
kıternette tiyatro
• Kültür Servisi - Londra Yazarlar Komitesi Ue
Soho Theater, tiyatro fanatiklerine intemet
üzerinden orijinal bir oyun hazırlayıp, Londra'daki
West End'de sahneleme imkânı sunuyor. Projerdn
amacı ekim ayına kadar, bir tiyatro oyunuyla en
geniş workshop ortamını yarattnak.
Whatsonstage.com'un başlattığı interaktif oyun,
intemet kullanıcılanndan, oyunun konusu,
diyaloglan ve karakter yazımında yardmıcı
olmalarmı istedi. Proje komitesi, gelen fikirleri
değerlendirip, en iyüerini net üzerinden on-line
yayımlayacak.
TüpkoperacıAtrita'da
• ANKARA (AA) - tzmir Devlet Opera ve Balesi
Müdürlüğü solist sanatçılanndan Ayhan Uştuk,
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Cape
Tovvn'da konser verecek. Uştuk, Cape Town
Operası'nda 15 Eylül'de sahnelenecek olan
Verdi'nin 'Rigoletto' operasmdaki 'Duca di
Mantova' partisini seslendirecek.
HüseytaAnkaÖzkanöMü
• Kültür Servisi - Türkıye'de en çok amtsal heykel
yapan sanatçüardan biri olan ve 1991 yılında
Devlet Sanatçısı unvarunı alan Hüseyin Anka
Özkan 92 yaşında vefat etti. 1909 yıünda
Dumurcalı'da doğan Özkan'ın en önemli yapıtlan
arasında Ankara'da Dil ve ^Tarih Coğrafya
Fakültesi önünde bulunan mermer Mimar Sinan
heykeli, Ankara Ziraat Bankası önünde bulunan
'Mithat Paşa' heykeli, Anıtkabir girişinde yer alan
'Erkek ve Kadın Gruplan ve Aslanlar', Ankara
Kredi ve Yurtlar Kurumu Bahçesi'ndeki 'Arut
Kompozisyonu' ile Cağaloğlu'ndaki eski Hürriyet
binası ön yüzünde bulunan bronz rölyef yer alıyor.
BUGUN
• tŞ SANAT'ta 'Macera-Gerüim Başyapıtlan'
başlığı altında Luc Besson'un yönettiğı '5. Ele-
ment' adlı film izlenebilir. (0 212 31615 77)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'd^LydiaHarambourg'un*L'ecoledeParis'
konulu konferansı yer alacak. (0 212 244 44 95)
• ŞEYMENLERPARK1 KÜLTÜRVTE. SANAT
GÜNLERİ'nde saat 21.00'de Athena'nın kon-
seri dinlenebiiir. (0 312 428 85 05)