Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»YFA CUMHURİYET 13 EYLÜL 2001 PERŞEMBE
14 LJ1\ kulturYy cumhuriyet.com.tr
Banş Derneği Davası 12 Eylül'e karşı direnisin simgelerinden biri oldu. (Tank Akan, Genco Erkal, Vedat Türkali, Asun Bezirci, Turgut Kazan dava sırasında.)
Kitaba,kültüre daıbe12 Eylül sornşturmanuzm devamı
TÜLAY CERMAN
(Yazar, Yorumcu)
Halkın acılarına
sırt çevirdi
12 EYLÜL:
Bugün Türki-
ye'nin, halkının
acılarına sırt çe-
viren; eğitim sis-
temi bozuk,
Türkçesi bozuk;
ilkelerinden yıl-
dızlar kadar
uzaklaşmış, yoz-
laşrnış, bağımlı bir ülke haline gel-
mesini hazırlayan çok acı bir tarih-
tir.
12 EYLÜL: Emekçilerin en doğal
haklannın ellerinden alındığı; üre-
ten, yaratan, onurlu, aydmlık, ba-
ğımsız bir Türkiye isteyen yurtsever-
lerin işkence gördüğü, katledildiği;
akıl almaz bir baskı yönteminin uy-
gulandığı, özgür düşüncenin olma-
dığı, devlet terörüne karşı mücade-
le edenlerin susturulduğu, vatandaş-
lıktan atıldığı; Türkiye'yi bir yasak-
lar ülkesi haline getiren bir dönem,
Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ka-
ra bir lekedir.
ALİ TAYCUN
(Tiyatro yönetmeni)
Kültür hayatımız
apolitikleşti
12 Eylül top-
lumsal sorumlu-
luk bilincini suç
sayarak kültür
hayatımızın apo-
litikleşmesine
neden oldu. Ne
var ki bu apoli-
tikleşme dünya-
daki genel deği-
şimle birlikte bizim evrene tek bo-
yutlu bakmamızdan vazgeçip çok-
boyutlu, çok-odaklı düşünce sistema-
tiğiyle tanışmamıza yol açtı. Böyle-
ce tarihimizle, Osmanlı kültür değer-
leriyle hesaplaşmanın önemini kav-
radık.
12 Eylül kültür hayatmııza büyük
zararlar vermiş olsa da aydınımız
bunu kâra çevirmesini bilmiştir.
ARİF DAMAR (Şairj*
Şairleri toplumdan
uzaklaştırdı
Şimdi genel
bir kaçış var top-
lum sorunlann-
danveşairlerta-
mamen bireyci
duygulanyla bir-
takım kelime
oyunları, uzak
çağnşımlarla,
hiçbir şey anlat-
mayan şiirler, duygularm şiirlerini ya-
zıyorlar.
Yaşlı şairler çok az kaldı. Dağlar-
ca, Ilhan Berk. ben vanm... Bir de,
sanki toplumsal sorunlara değinen
şıiryazılamaznuş gibi bir şey var. Bi-
zim, dünyada da şair olduğu onay-
lanan NâznnHiknıet'imiz var. Genç-
ler şair olmak istiyorlar; gerçek, soy-
lu bir şairin şair olmak gibi bir so-
runu yoktur.
Yani onu rahatsız eden, toplum-
da kendisine sunulan düzen içinde
rahatsız eden durumlar vardır. Ge-
lenekler, o toplumun resmi ideolo-
jısi... Şair buna karşı çıkar, bu poli-
tık bir tavır değildir.
Ben 12 Eylül'e karşı da şiirler yaz-
dım ama imgelerle anlattım. Kenan
Evren'i Akhikus'a benzettim, Tro-
ya şiirimde.
M. ŞERİF ONARAN
(Yazar)
Dil kirlenmesine
yol açtı
12 Eylül, Atatürkadına Atatürk'ün
eserlerini yok etmeye yönelik bir
hareket oldu. Örnekse Türk Dil Ku-
rumu'nun yapısını değıştirecek şe-
kilde anayasayı yeniden düzenleme-
si, dil kirlenmesine, dil yozlaşması-
na yol açtı. Dil kirlenmesiyle bera-
ber gelen baskı rejimi kültür haya-
tımızın gerilemesine neden oldu.
UCUR KÖKDEN
(Yazar)
Topluma giydirilen
deli gömleği
12Eylültıpkıl2
Mart gibi Türki-
ye'nin düşünce.
yaratma ve üre-
tim sürecini son
derece olumsuz
etkiledi. Dahası
bu etki, uzun yıl-
lan içine aldı ve
almakta. Toplu-
ma giydirilmiş bir çeşit deli gömle-
ğine benzeyen ve bugün şurasuıa bu-
rasına ancak yama vurmaya çalışılan
12 Eylül Anayasası bile bu etkinin bir
kanıh. 12 Eylül'ün arduıdan çok sa-
yıda yazar, sanatçı, aydın ve siyaset
adamı yurtdışına, uzun yıllar süre-
cek bir sürgüne çıkmak zorunda kal-
dı. Kimi aydın ve sanatçı tutuklandı
ya da yıllarca mahkemelerde boğuş-
mak zorunda kaldı. En iyimser koşul-
larda işini yitirdi. Bu dönemin üç bü-
yük tarihi davası bilındiğı gibi Banş
Davası, DİSKDavası ve Yazarlar Sen-
Eylül, kitaplann toplatıldığı, edebi-
yatçılann hapse atıldığı, yazın yaşa-
mımn çıkmaza sokulduğu çok kötü
bir dönemdi. Bu anlamda edebiyat
üzerindeki korkunç etkileri yadsı-
namaz.
DENİZ KAVUKÇUĞLU
(Pen Yazarlar Derneği Yönetim
Kurulu Üyesi)
Toplumun
örgütlülüğü sarsıldı
12 Eylül muh-
tırasımn getirdi-
ği kurallara öz-
gü otoriter ana-
yasa, toplumsal
hayatı nasıl bir
disiplin altına al-
dıysa kültürel ya-
şam da aynı ana-
yasal düzenin sı-
nırlan alnna girmiştir. Bu nedenle na-
sıl gerçek bir demokrasiden söz et-
mek mümkün değilse Batılı anlam-
da bir kültürel özgürlükten de söz et-
mek mümkün değildir. Gücünü yü-
rürlükteki 12 Eylül Anayasası 'ndan
alan Türk Ceza Kanunu'nun 312.,
159. maddeleri ve Terörle Mücade-
le Yasası'nın 8. maddesi var olduk-
ça düşünce ve ifade özgürlüğünden
söz etmek yalruzca bir zorlamadır.
Bunun yanı sıra 12 Eylül darbesiy-
le birlikte toplumun örgütlülüğü bü-
yük ölçüde sarsılmış, başta sendıka-
lar olmak üzere toplumsal muhale-
feti oluşturan kitle örgütlerinin var
olma koşullan nerede ise ortadan
kalkmıştır. Bugün içinde bulundu-
ğumuz krize rağmen toplum sesini
gerektirdiğince yükseltemiyorsa bun-
da en önemli pay hiç kuşkusuz 12 Ey-
lül'ündür.
rolleri, politikacıların 'bilinen' ça-
hşma tarzı ve usullerinden daha et-
kilidir ve bu özverilı rolleri asla yad-
sınamaz. Ancak, 12 EylüPden yıllar
sonra, bugün bile. kitaba ve okuma-
ya karşı yaratılan 'korkurejimi'niniz-
leri sürmektedir. Artık yazarlar ve
yayıncılar, 'keyfî' olarak gözaluna alı-
nıp 'adil oünayan' yollarla yargılan-
masalar da, bugünün Türkiyesi'nde,
'terörle mücadele' adı altında, çok da-
ha acımasız ve katı uygulamalarla
yüz yüze kalmaktadırlar.
SABRİ KUŞKONMAZ
(BESAM Genel Sekreteri)
Tpplumu kitaptan
soğuttu
12 Eylül denince ilk akla gelen top-
lumun terörize edilmesi. işkence, idarn
ve hapisler. Bunlar ilk görünenler. Ama
asıl olumsuz etkisi toplumun kültür-
süzleştiriknesi, kultürünün kirletilme-
si olarak ortaya çıkmıştır. En bilinen
örneği de kıtabın yıllarca suç unsuru
olarak sergilenmesi. Bu, toplumu ki-
taptan soğutan bilinçli bir seçimdir.
Bu politikalarla bugünkü tablo ortaya
çıkrnıştır. Yolsuzluk, vurgun, her tür-
lü kültürel erozyon... Toplum tam an-
lamıyla ölümcül bir hastalığa tutul-
muştur. Ama insana, kültüre, yazına
olan umudumuz bitmiyor, kısacası
umut bizim için bir zorunluluk.
TARIK AKAN (Oyuncu)
Herşeyi
geriye
götürdü
12 Eylül'ün ül-
kemize yansıma-
dığı hiçbir alan
yok. Her şeyi var
Banş Davası'nm tutuklulan Erdal Atabek, Ali Taygun, Ali Sirmen, Hüseyin Baş, Ergun Elgin, Orhan Taylanı'uı tahfiye gûnû.
dikası Davası sayısız aydına acılar
çektirmiştir. Aynca tekil davalar da
açıhnıştı. Sözgelimi Adalet Ağaoğ-
lu'nun bir romanı nedenıyle açılmış
olan dava gibi. Üniversitelere vuru-
lan tupan, bu fîkir ocaklannda düşûn-
cenin kısırlaştınlıp kurutulması, ona
vurulan prangaya bir başka örnektir.
Günümüzde Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu tıkanıklık, düşünce düzenin-
de ve siyasal alandaki yavanlık da 12
Eylül'ün etkisinden başka bir şey sa-
yılmaz.
MUZAFFER BUYRUKÇU
(Yazar)
Edebiyat üzerinde
etkisi korkunç
Kitaplar üzerin-
deki sansürbas-
kısı 12 Eylül
1980ihtilaliön-
cesinde başla-
yanbirsürecide
kapsıyor. 12 Ey-
lül busürecihız-
landırmıştır. 12
CÖKHAN CENCİZHAN
(Eedebiyatçılar Derneği Genel
Sekreteri)
Hitler bu kadar
kitap yakmadı!
12 Eylül en kalıcı tahribatı, kültü-
rel ve sanatsal üretim üzerinde ger-
çekleştirdi. 1982 yılı ağustosunda,
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nın
emriyle, Bilim ve Sosyalizm Yayın-
lan'na ait 133 bin kitap, yedi kam-
yonla Mamak'a götürüldü. 1985 yı-
lında verilen bir emirle mayıs ayın-
da yakılarak imha edildi. Ne acıdır
ki Hitler dönemi Almanyası'ndabi-
le bu oranda kitap yakıhnarruştı!
Türkiye ekonomik, politik, kültü-
rel her düzeyde, olağanüsrü koşul-
lardan, daha doğru bir deyişle, 'açık
faşizm'koşullanndan, ancak 1980'li
yıllann son çeyreğinde çıkabildi.
Bugün bile yaralar çok tazedir ve
halen kanatılmaktadır! Ülkemizin
demokratikleşme çabasında, aydın-
lann, sanatçılann, edebiyatçılann
olduğu noktadan geriye götürmüş-
tür her konuda. Sanattaki geri kal-
mışlıktansözedersek.. 198O'e kadar
Türk sineması dünya festivallerinde
(Cannes, Venedik, Kahire vs.) bir
şekilde vardı. 1980 sonrası yaşanan-
lar, kültürdeki yozlaşma 80'de atılan
kültürsüzlük temelinin neticelerin-
dendir. Bugün halen Türk sinema-
sı, ülke sınırlan dışma çıkamıyorsa
bu dahi 12 Eylül Anayasası'na bağ-
lıdır. Bu anayasa dünyadaki tüm ana-
yasalann en gerici, en muhafazakâ-
ndır. Hiçbir şekilde demokratik öz-
gürlüklerden bahsedilemez 2001
Türkiyesi 'nde. Tek sebebi de şu ana
kadar değıştirilemeyen anayasadır.
Bugün hâlâ ülkede kitap basımı, da-
ğıtım ve okuma oranının düşük ol-
ması, tiyatrolann kapanma noktası-
na gelmesi, sinemalann, fıhnlerin
özkültürlerinı anlatma yerine Türki-
ye'ye pompalanmış yapay bir kültü-
rü anlatmak istemeleri dolayısıyla
80 darbesı eğitimden kültürüne, sağ-
lıktan ekonomisine, politikasına ka-
dar her şeyi etkılemiştir. Bugün ül-
kede, dinsel terör var ise bunun se-
bebi 12 Eylül generalleridir.
HIFZI TOPUZ (Yazar)
Türkiye'de bir
terör havası yarattı
12 Eylül Tür-
kiye'de bir terör
havası yarattı.
Bunun etkileri
kolay kolay yok
olmuyor. 650 bin
kişinin gözaluna
alınması, 1 mil-
yon 683 bin kişi-
nin fiş lenmesi ne
demek. Genç kuşaklar bu korkuyla
yetiştiler. Yıllar boyu kimse düşün-
celerini söyleyemez, yazamaz oldu.
Üniversitelerde bir terör havası ya-
ratıldı, bütün gençler politikanm dı-
şına itildi, o koşullar altında edebi-
yat nasıl gelişebilirdi. Kolay mı 12
Eylül'ün etkilerini yok edebilme. 12
Eylül Anayasası hâlâ değıştirileme-
di, düşünce ve anlatım özgürlüğünü
kısıtlayan Türk Ceza Yasası 'nın, Ba-
sın Yasası'nın, Demekler Yasası'nın,
RTÜK Yasası 'nın, sıkıyönetim ya-
sasınnı, Terörle Mücadele Yasası'nın
özgürükleri kısıtlayan maddeleri hâ-
lâ yürürlükte.
Avrupa ortaçağın baskılanndan 5-
10 yıl içinde kurtulabildi mi, Afri-
ka halklan bağunsızlığa kavuşmak-
la geçmişin terör olaylannı unutabil-
di mi?.. O ülkelerde özgürlükçü ede-
biyat akımlan kolay kolay gelişe-
bildi mi?..
Bizde de öyle. Beyinlertörpülen-
di. Geçmişin kötü anılanndan kur-
tulmak kolay değil. Herkes kendi
kendini sansür etmeye alıştı. Bu ku-
şaklar otosansürden kolay kolay kur-
tulamayacaklar.
VEDAT GÜNYOL (Yazar)
Sıkıyönetimlerin
en insafsızı
Eskilerin örfi
idare dedıklerı
sıkıyönetim, ül-
kemizde daha
1878 tarihinden
başlayan, toplu-
mun içine düştü-
ğü, ekonomik ve
dinsel etkenlerin
siyasal yönetim-
de yarattığı yasada, eylerrıleri bas-
tırmak amacıyla başvurulan katı bir
yaptınm yoludur.
Hukuk diliyle söylemek gerekir-
se sıkıyönetim kolluk görev ve yet-
kilerinin sivil makamlardan askeri
makamlara geçmesidir. Bu geçişte,
insan haklan büyük ölçüde kısıtla-
mr, hatta yok edilir.
Son 50 yıl içinde ülkemizde uy-
gulanan sıkıyönetimlerin en insafsız-
lan 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980
sıkıyönetimidir. 27 Mayıs 1961 sı-
kıyönetimi, acımasızhğına ve aydın
kıyımına karşın 61 Anayasası ile gü-
nahlannı bir ölçüde bağışlatmıştır.
Özgür düşünce düşmanlığı ile ey-
leme geçen 12 Mart 1971 sıkıyöne-
timi ise solcu avcıhğı savıyla insan-
lara, özellikle namuslu aydınlara zu-
lüm yapmakla büyük insanlık suçu
işlemiştir.
12 Eylül 1980 sıkıyönetimi ise ön-
ceki sıkıyönetimleri gölgede buak-
mış ve halka baskı yaparak insanca-
lıktan uzak, şaibeli bir anayasa koy-
muştur ortaya. Bu sonuncu sıkıyö-
netimin yıldönümünde, bu yönetimin
elebaşlannı lanetliyoruz hep birük-
te. Dünya yüzünde, gerek dinsel ge-
rek toplumsal alanda yapılan her çe-
şit kötülük hiçbir zaman unutuhnu-
yor. Ömek mi istiyorsunuz: Alm si-
ze 12 Eylül 1980 sıkıyönetim örne-
ğini. Ulusça lanetler olsun diyoruz.
IŞILDAK YE YELPAZE
ATİLLA BİRKÎYE
Uzaklaşmak..
HAZIRLAYANLAR: MELTEM KERRAR, ÖZLEM ALTUNOK. BURCU CÜNÜŞEN, CAMZE AKDEMİR. NENA ÇALİDİS
Bir süre alıp başımı uzaklara gitsem, şu şe-
hirden, şu garip ülkeden uzaklaşsam; kendi-
me bir okuma yurdu bulsam. Televizyon izle-
mesem, gazete okumasam, medyadan uzak
dursam, yalnızca okusam, okusam. Hatta ya-
zı da yazmasam...
Eski yazarlan okusam, örneğin Halit Ziya
Uşaklıgil'in yapıtlannı okusam, Tevfik Fik-
ret'in, bütün şiirlerini de alsam yanıma. Ahmet
Haşim okusam, Yahya Kemal Beyatlı oku-
sam...
Tabii ki Eylül'ü birkaç kez üst üste okusam;
hele de eylül gelmiş, sararmış sonbahar yap-
rakları penceremden içeri düşmüşken... ,
• • •
Geçen salı Selim lleri yakınlarda yaşadığı bir
olayı yazmıştı; bir adam yanına gelip, Selim
lleri'ye bir anlamda hakaret etmiş, eski yazar-
lardan söz ediyor, onlarla ilgili yazıyor diye.
Böylece, Selim lleri gericilik propagandası da
yapıyormuş!
Çok merak ediyorum, romanla ilgilenen bir
kişi, aydın, öğrenci, sıradan bir okur değil, ger-
çek bir edebiyat okuru bırakalım öncesini, Ha-
lit Ziya'yı okumadan yirminci yüzyıl romanı hak-
kında nasıl "sağlıklı" bir fikri olabilir.
Aşk-ı Memnu okunmadan modern romanı-
mız nasıl "anlaşılabilir".
Selim lleri, sık sık eski yazarlan gündeme
getirmekle aslında ne kadar iyi yapıyor. O ya-
zarlardaki, o kitaplardaki, incelikleri, estetik
boyutu, nasıl da gözler önüne seriyor, altını çi-
ziyor.
Bence, bu konuda Selim lleri'ye teşekkür et-
mek gerekir. Özellikle okullarımızdaki çok çok
kötü edebiyat eğitimimizin olduğu şu yıllarda.
Medyamızın edebiyatla hiç ama hiç ilgilenme-
diği, çoksatarları edebiyat yapıtı sandığı şu za-
manlarda.
Selim lleri'nin, örneğin Halide Edip Adıvar'ın
romancı olarak özelliklerini sıralaması, kısaca
da olsa, yerinin elverdiği ölçüde betimlemele-
rindeki aynntılan ve incelikleri okura sergileme-
si, yazarı daha anlaşılır kılması, sizce gericilik
propagandası mı yoksa, okur için yararlı bir
yaklaşım mı?
Insanın aklına garip sorular da gelmiyor de-
ğil, açıkçası. Şimdi 1901 doğumlu Nâzım Hik-
met eski, köhnemiş bir şair mi? 1907 doğum-
lu Sabahattin Ali de mi köhnemiş bir yazar!
Aradan yüzyıl geçmiş, sözü edilen adamca-
ğızın mantığından bakarsanız, yukanda saydık-
larımın da köhnemiş, eskimiş yazarlar olması
gerekmiyor mu?
Nitekim, iki yıldır-en azından lise brtirmiş- kar-
şıma gelen öğrencilerin (Akademi Istanbul),
büyük bir çoğunluğu Sait Faik'i tanımıyor, ya-
pıtlannı okumamış! Onlara okuttuğumda, on-
lar da benzer bir mantıkla yüzüme bakıyor!
Bana göre modern (20. yüzyıl) romanımızın
anlaşılabilmesi için, bir kez daha tekrarlayayım.
Halit Ziya Uşaklıgil'in özellikle de Aşk-ı Mem-
nu'nun çok iyi anlaşılması, okunması gerekir.
Hele şimdilerde, iki binli yıllarda daha "farklı"
okumak, çözümlemek gerekir.
Zaten, bence, modern romanımız, -daha
önce de yazmıştım-, Halit Ziya UşakJıgil'den baş-
layıp Selim lleri'ye uzanan büyük bir yaratıcı-
lık serüvenidir...
•••
Alsam başımı uzaklara gitsem, gazete alma-
sam, kimsenin gazetesini de okumasam, tele-
vizyon izlemesem, kimsenin televizyonuna da
bakmasam; habermaberdinlemesem, kendi-
me bir okuma yurdu bulsam, okusam, özellik-
le eski yazarların yapıtlarını okusam, okuduk-
larımı yeniden, okumadıklarımı ilk kez okusam;
hatta yazı, deneme, köşeyazısı falan da yaz-
masam, yalnızca romanın ve kendi romanımın
derinliklerine dalsam.
Önce uzaklaşsam...
POPSAV'dan 'Şarkı Günü1
• tSTANBUL (AA) - Popüler Müzik Sanatı
Vakfi'mn (POPSAV) geleneksel olarak
düzenlediği 'Şarkı Günü', 24-25 Eylül
tarihlerinde Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda
gerçekleştirilecek. POPSAV Başkanı Hakan
Peker yaptığı yazılı açıklamada, 2 gün sürecek
'Şarkı Günü'nde, çok sayıda sanatçının
sahneye çıkacağmı bildirdi. 24 Eylül Pazartesi
günü, Burcu Güneş, Deniz Seki, Eda-Metin
Özülkü, Grup Gün doğarken, Hande Yener,
Mustafa Sandal ve Serdar Ortaç, 25 Eylül Salı
günü de Hakan Peker, Burak Kut, Eski Dostlar,
tzel, Kenan Doğulu, Mirkelam ve Sertab
Erener konser verecek. 'Şarkı Günü'nün
biletleri, Biletix ile Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu gişelerinde 5 milyon liraya satılacak.
EskişeMr Festivali'nde
• KüMrSenia-13-21 Ekimtarihleri ,
arasında gerçekleştirilecek olan '7.
Uluslararası Eskişehir Festivali', varlığını yeni
bir oluşum çatısı altında sürdürmeye
hazırlanıyor. Festival Komitesi Başkanı
Zeynep Zeytinoğlu, festivalin altı yıldır
Zeytinoğlu Vakfi tarafindan
gerçekleştirildiğini, bu yıldan itibaren ise
Eskişehir Valiliği, Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi, Anadolu ve Osmangazi
üniversiteleri ile Zeytinoğlu Vakfi'mn bir araya
gelerek oluşrurduğu, 'Eskişehir Kentsel
Gelişim Vakfi'mn önderliğinde
düzenleneceğini ve Eskişehir'in uluslararası
üne sahip bir festival kenti konumuna gelmesi
için çaba harcadıklannı dile gerirdi.
Gazanfer Özcan hastanede
• Kültür Servisi - Türk Tiyatrosu'nun
ustalanndan Gazanfer Özcan, üç kalp
damannm tıkanmasından dolayı by-pass
ameliyarı geçirdi. Amerikan Hastanesi'nde
ameliyat olan Özcan'm sağlık durumunun
iyi olduğu ve tedavisüıin devam ettiği
bildirildi.