25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2001 ÇARŞAMBA DARBENİN YILDÖNÜMÜ EyEilyakü,yıkü,ezdiFİKRET KIZILOK (Müzisyen) Türkiye'nin önünü tıkadı Toplumlann bir yeniyetmelik çağı yaşadığını kabul etmek ge- rekiyor. lspan- ya'da. ttalya'da ve birçok ülkede darbe veya ben- zeri hareketler olasıdır. Ancak demokratik kurallar ve halkın bilinç seviyesi gelişmediği zaman çeşitli güçler bundan faydalanabilirler. 12 Eylül darbesi kanımca Batı'nın teş- vikiyle yapılmıştır. Dikkat edilirse SSCB'ye ait tek bir ajan dahi yaka- lanmış değildir. Ancak darbeler de- mokratik açılımlara engel olduğu için Türkiye ve onun gibi ülkelerin siyasal olarak önünü tıkarlar. Bun- dan fayda görenler de umumiyetle Batılılar olur. MEHMET CÜLERYÜZ (UPSD Başkam- Ressam) ;12 Eylül sistemli bir oluşumdur 12 Eylül, Tür- kiye'nin entelek- tüel kesimine vu- rulmuş tek darbe değildir. Önceki sınama ve dene- meleri de içine alan, 70*lerden t* u yana gelen sistemli bir olu- şumdur. Hafızalanmızi yokladığı- mızda o dönemde, ara oluşumlarla kendini bulan ve geliştiren olum- suzluklara rağmen kültürel hayatı sürdürme gayretinde olan bir avuç aydın, sanatçı ve gencin sürekli teh- İit altında olduğunu hatırlanz. •• 1980 darbesi bir kurtarma operas- yonuolarakgörüldü. Devlet anaya- sada 'sosyal devlet' olma nıtelığıne yer verirken yükümlülüklerini yeri- ne getirmedi. Sanata ve kültüre di- tekt bir baskının yerine, benim ay- dına ihtiyacım yok yaklaşımı ile ay- "dınlan toplumun gözünde negatif ve toplumdışı insanlar olarak tanım- iamaya çalıştılar. M. İLHAN ERDOST (So/ ve Onur Yavınları Yönetmeni) 32 Eylürün kaidesl kandır Özgürleşme bilincinın bir bir kararnldığı, eme- ğin ve ekmeğin çiğnendiği, kitle- sel kırımlann burgacındakıyı- lan halkın kanı- nınkaidesiüzeri- ne oturtulmuştur 12 Eylül. Yani kandır 12 EylüTün ka- jdesi, halkın kanıdır. 12 Eylül. ser- maye ve uluslararası sermaye için serapa özgürlük; emek ve emekçi için, bağımsızhk ve özgürlük uğru- na savaşanlar için. işkence odası, fi- listin askısı, cezaevi hücresi ve da- rağacıdır. 12 Eylül, 1961 Anayasası'nın 'de- mokratik', 'sosyal' ve 'ilerici' içeri- ği yerine, 'baskıcı', 'asosyaT ve 'ge- rid' içeriğini doldurmuş, 12 Eylül öncesinde sokakta dökülen kan ile amaçlanan faşist sistem. 12 Eylül Anayasası'yla ve yasalanyla, anaya- Sal ve yasal bir sisteme dönüştürül- püştür. Bu sonuca ulaşmak için sol, yalnızca işkencede, cezaevinde ve da- Aradan 21 yıl geçti ama 12 Eylül, anayasası, kurumlan, yok ettiği ve yerine geçirdiği değerlerle haletı toplumsalyaşamın tüm alanlarında etkisini sürdürüyor. Hesaplaşmadıkça da sürdürecek gibi gözüküyor. Tohumlan 1950 'lerden beri atılagelen kültürel yozlaşmayı, hsırhğı heryere, her şeye yayatı 12 Eylül 1980, rağacında boğulmamış; toplumsal yaşamda, ekonomik ve siyasal ortam- da devletten, rafine yöntemlerle ve mutlak olarak dışlanmıştır. 'tktkbır'ını sokağı kana bulayan- lann elinden alan 12 Eylül, dağıttı- ğı parlamentonun yeniden açılması- nın yolunu açtığı zaman, dağıttığı (ve buriuva toplumun modern sınıf- larıru, yani burjuvaziyi, küçük bur- juvaziyi ve işçi sırufiru temsil eden) siyasal partilerin yerine, etnisitenin. dinin ve mezhebin belirleyici oldu- ğu siyasal partilerin kurulmasının olanağmı sağlamış, parlamentonun kadrosu, tarikat ve cemaatlerin (Nak- şibendi, Nurcu, Fethullahçı vb.) be- lirleyici ölçüde egemen olduğu ge- ricilerden oluşmuştur. Biliyorum, bizden, yayuıcı olarak ve yayınlanmızla smırlı bir 12 Ey- lül değerlendirmesi istediniz. Yayın- cı olarak gözaltına ahnışımızı, b- han'la birlikte dövülüşümüzü, 11- han'ın dövülerek öldürülüşünü; ki- taplanmızın ikide bir toplatılması- nı, yetmedi, depomuzun yakılması- nı, yanmayan kitaplann da itfaiye- nin sıktığı suda yok edilmesini, tek- rar tekrar evimizin basılmasını ve benzeri baskılan anlatmamızı iste- diniz sanıyorum. Daha önce de çığlıklanmıştım, ya- ymlar söz konusu olduğunda: "DiK yokturkâğıdın''diye. "Ezüirkenpos- tal alünda,yanarken kalorifer kaza- nında, sesi çıkmaz kâgKbn. Ezdi onu, yaktı. Kâğıdı Idtap yapan, insaru in- san yapan tşığı söndüremediğini sez- dikçe de öfkesini yineledi. Daha çok yaktL Olmadı. 130 bin kitabı birden vaktL Olmadı, kitabı kitap yapanı yakü.'' BİLGESU ERENUS (Yazar - Müzisyen) Azılı bir azınlık oluşturuldu 12 Eylül zor- balık ideolojisi- nin egemenliği- dir. Ulkemizde sınıfbakışının si- linmesine neden oldu. 21 yıldan bu yana bu top- raklarda sosya- lizmin bilimci yöntemiyle halk gerçeklerini birleş- tirebilmek giderek güçleşti. Çünkü medya ve yönetim, azılı bir azınlık oluşturmuştu. kendi güç- lerine tapınıyorlardı. Neyse ki son günlerde her ikisi de beceriksizliklerinin farkındalar. Hâ- lâ kuşatıldığımız bu çemberden in- sanrmız, kültür ve sanat, zor ve zah- metin çocuğu olan dirence sanlarak çıkacaktır. Çünkü insanımız hâlâ in- san kalmak ve yükselmek için kıs- trnldığı köşede vargücüyle diren- meye çalışıyor. NECATİ TOSUNER (Yazar) Sel gibi geldi "12 Eylül 1980 sel gibi gel- di/Selgitribaş- ka yerin kumu kakta/Başkaye- rinkumunu da- ha atamadık/O dagider™Ik J CEM KARACA (Müzisyen) Genç kuşakların vizyonu karartıldı 12 Eylül darbe- si, düşünenlerin düşüncelerini kendi beyinlerine hapsetmelerini ya da ifade edenleri hapishanelerenk- maktan ötede bir rol oynamamış- tır. 12 Eylül'le beraber o dönemleri ya- şamış bizim kuşaklar değil ama genç kuşaklann sorma, araştırma ve bilgi- lenme olanaklan kısıtlanmış hatta ve hatta düşünsel fiillerin bir suç olduğu dayatnnlarak o yılın genç kuşaklan- nın bütün vizyonlan karartılmıştır. Mantık silsilesi içinde düşünmek, di- yalektik materyalizme inanmak gü- nah ilan edilip sırtını kara örümcek bağlamış ve kuru ve de sığ lslamiyet (ki asla böyle değildir) şalının simsi- yah örtüsü ile Atatürk adına Atatürk- çü düşünce adına pespayeleştirilmiş ve tüm ilerici ahlımlann önü engellen- miştır. Üstüne üstlük Atatürk'ün "Efen- diler ya kışlaya ya pariamentoya" gi- bi son derece anlamlı ve derin içerik- li sözü çiğnenmiş, Cumhuriyet bir kez daha çizmeler altında kalmıştır. Bu doğiadır ki tüm ülke düşünürleri, ya- zarlan ve sanatçılan taraftndan ona- nlması güç bir hezimet (yenilgi) olmuş- tur. Ancak yavaş yavaş o utanç verici döneme karşı olan sesler kendilerini yükseltmeye başlamışlardır. Bu da di- yalektik düşüncenin kaçmılmaz bir sonucudur. Türk tarihinin Sayfalan kuşkusuz şanlı zaferlerle doludur. An- cak benim kuşağımın yaşadığı 6-7 Ey- lül hadiseleri ve gepegenç cumhuriye- timizin yaşadığı 3 askeri darbeyi de unutmamak zorundadır. 12 Eylül ve benzeri askeri müdahaleler kendi man- tıklan içersinde (yüzbaşı, üstteğmen) doğrultusunda düşünülebilirler. An- cak sanatın amiri ve memuru yoktur. Zira sanat, yüce Yaradanın bazı insan- lara bahşettiği çok özel bir konumdur. Ve sanat asla "Baş üstüne" demez. FÜSUN DEMİREL (Oyuncu) Ülke mayın tarlasına döndü Az önce Ta- sim'de büyük bir patlama oldu. Ci- hangir'de yaşadı- ğımiçinpatlama- nın şiddetiyle sar- sıldım. Ve siz ara- yıp 12 Eylül için düşüncelerimi sorduğunuzda, bende; bir mayın tarlasına dönen bu güzelim ülkeyi bu hale kimlerin ve niçin getirdiğini.. şid- detin umutsuzluk ve çözümsüzlük- ten doğduğunu.. aslında hiç kimse- nin şiddetten hoşlanmadığını.. ger- çekten şiddeti yaratanlann kim ol- duğunu.. bu kaostan kimlerin çıkar sağladığını bir bir kendime sordum. Bugün yaşadıklanmız bile 12 Ey- lül darbesinin uzantılandır. 12 Eylül'de 22 yaşındaydım. Bu- gün 43 yaşındayım. Baskı, yasak, engel ve sansürle birlikte örgütlen- me özgürlüğünün, demokratik doku- nun yok edilmesi ile geçen yıllardı... Türkiye 'nin yahn tarihinde kültür ve sanat alanlarında da bir kilit noktası. Darbenin yarattığı tahribatı, etkiyiyine ülkenin aydınları, sanatçılan sahiplenerek kitaplarına, şiirlerine, fılmlerine, şarkılarına taşıdılar. Çöllesen kültür ikliminden çıkış, 12 Eylül 'ü sorgulayarak, unutmayarak, yüzleşerek bulunacak. Her yurttaş bir bedel ödedi. Artık bundan sonraki hayatımızda demok- rasi ve insan haklanna dayalı bir anayasa ile yönetilmeyi, genç ku- şaklara böyle bir özgürlükçü ortamın sağlanmasını istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz. bilemiyorum. Ama haklannm bilincinde, haklan- na sahip bir toplum, dün kimlerin çı- karlannı zorluyordu, bugün kimle- rin çıkarlannı zorluyor, gerçekten onu da merak ediyoruz! ILCIN SU (RuhiSu Vakfı) 12 Eylül zihniyet olarak aşılamadı 12 Eylül'ün zihniyet olarak aşıldığına inan- mıyorum. Çünkü hem devletin hem toplumun 12 Eylül zihniyetıy- le yüzleşmesi ge- rekmektedir. Hâ- lâ toplum içeri- sinde bu türlü darbelerin beklenme- si, en ufak bir sıkıntıda, "Askergel- se halletse" diye düşünülmesi, 12 Eylül ve benzeri askeri müdahalele- rin toplumun zihninde yer ettiğini gösterir. Özellikle basında veTV'de çok fazla işlenmediği kamsuıdayım bu yüzleşme meselesinin. Hem yurt- taşın hem devletin 12 Eylül'le hukuk- sal açıdan ve insan haklan açısından yüzleşmesi gerektiğini düşünüyo- rum. DEMİR ÖZLÜ (Yazar) Düzeysizleştirme politikası 12 Eylül, ABD çıkarlan doğrul- tusunda 'gerüeş- tirilınesi'gereken bir toplum yarat- tı. Bu, Amerika gibi olmak pro- jesiyledeuyum- lu değildir. ABD dışişlerinin Tür- kiye'ye saygısı tartışmalıdır. ABD Se- natosu. zamanmda Lozan Antlaş- ması'nı da tanımış değildir. 12 Eylül'ün amaçladığı hukuksuz toplum, yıllarca sürdürdüğü antisos- yal, antientelektüel, insan gerçeği karşıtı \ahşet başkalarınca tanımla- nacak. anlatılacaktır. 1975-80 arası terör dönemi de, 12 Eylül'ün hazır- lanışıdır, onun ön safhasıdır. Sanat ve edebiyat alanındaki 'dü- zejsizleştirme' politikasını, 'mass media' ile birlikte, 12 Eylül'ün ba- şmdan beri onun içinde olan 'Ozal kafa yapısı'nda aramak gerekir. (12 Eylül Ozal da demektir.) Bu kişi, toplumu ahlak dışı bir sorumsuzluk alanına sürükledi. llkel anlamdabi- reyci materyalizmi en kaba bir ego- izm üzerine oturttu. Bu da, sanatta ve edebiyatta ticaret adamı tipini ya- rattı. 'Amerikanpostmodernizmi'nı edebiyatın temel eğilimi yaptı. 194O'lı yıllann ciddi hümanist biri- kimine savaş açan eğilimleri ortaya çıkardı. 'Best-seDer'edebiyat önpla- na geçti. Bu etki ve tahribat sürüyor. Toplumsal yıkımın daha ne kadar süreceği belirsiz. Eskisinden de çok kültür ve bilinç gereksinmesi var. ATIF YILMAZ (Yönetmen) Özgür düşünce ve sanata darbe Her askeri dar- benin ezip baskı altına almak iste- diği ilk şey, özgür düşünce vebunun sanata yansıması olmuştur. Bu ko- nuda. darbeleri- mizin en başanlı- sının, hâlâ anaya- sasını bile değiştiremediğimiz 12 Ey- lül olduğunu söyleyebiliriz. Baskı dö- nemlerinin, bir yandan da günümüz Iran sinemasında olduğu gibi, sanat- çıyı bilediğini, meramını daha incelik- li, daha ustaca anlarma yollan arama- ya zorladığını düşünüyorum. Bir de bu baskının 2001 yıhnda sürmekte oldu- ğunu. Bunun en somut örneği, bir 12 Eylül eleştirisi olan son filmim 'Ey- lül Fırtınasfnın Güneydoğu'daki ve Ege bölgesindeki iki Türk filmleri top- lu gösterisinden idari ve askeri ma- kamlarca çıkanlması ve Amerika'nın Boston şehrinde yapılacak bir toplu gösteriye katılmasının, Dışişlerimiz Kültür Dairesi tarafından engellen- meye çalışılmasıdır. Sanatın her türü- nün bugünden yanna, maalesef bu ko- kuşmuş düzeni değiştirme gücü ol- madığına göre, insan kendine sorma- dan edemiyor: "Bu korku ıüye?" ORHANTAYLAN (Ressam) Aydın sanatçı tipi önemsizleştirildi 12 Eylül, nasıl politika alanında sol ve demokratik düşüncenin ve ör- gütlenmenin yıl- lar yılı toparlana- mayacak biçimde ezilmesi operas- yonu ise; sanat- kültür alanında da, bu alanın bir daha muhalif sanat ya- pılamayacak biçimde reorganizasyo- nu denemesidir. Askeri darbenin kül- tür alanı yönericilerinin eğilimleri glo- balizasyon politikalanna pek güzel denk geldi. 82-83 yülannda küratör di- ye, aydın çevrelerin hiç de tanımadı- ğı kişiler peydah olup, "arük öyle re- sim yapıhnayacak, sadece ka>Tamsal sanat yapılacak' 5 diye gazete > azılan yazmaya başladılar. Big-show'lar re- sim sanatına karşı kavramsal sanatı hırçın hatta düşmanca bir üslupla yer- leştirmeğe girişti. lyi sanatçı, usta sa- natçı kavramları yerine özenle 'önem- li sanatçı' kavramını dayattı. Aydın sanatçı tipinin 'öncmsizleşti- riBp' yerine yaratıcılığı baştan kısır- laştınlmış star yetiştirme planı bizim gibi köklü kültür ülkelerinde kolay iş değil, ama askeri darbe ortamında her şeyi dayatabilirsiniz. Üstelik Kültür Bakanlığı'nın ulusal sergilerini iptal edip, kavTamsal Bıgshowlan holding- lere yaptırınca demokratik denetım de ortadan kalkmış olur ki. istediğiniz ahpabınızın yetenekli kızını üç günde 'önemH' sanatçı yapabilirsiniz. Bu top- lumun yetiştirdıği sanatseverlere de eyvallah demek kalacaktır. Evet 12 Ey- lül'ün kültürel projesi kısaca buydu. Politik projeler gibi bu da sürüyor el- bet. "Başanh oldu mu?" sorusuna ise ben yarut vermeyeyim. H A Z I R L A Y A N L A R : M E L T E M KERRAR, Ö Z L E M A L T U N O K . BURCU C Ü N Ü Ş E N , G A M Z E A K D E M İ R . N E N A ÇALJDİS GLOBAlPOIİTÎKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU VIII. Tez "Teoriyi mistisizme sürükleyen bütün anlaşılamaz şeyler, akılcı açıklanmalarını insan pratiğinde ve bu pratiğın kavranmasında buluriar" (Karl Marx, 1845: Feurebach Üzerine Tezler VIII. Tez). İki haftadır tam böyle bir momentteyiz. Uluslararası basının yüksek prestijli yorumculan, 1990'lann sonunda mali piyasa- lardaki, "Yeni Ekonomi" teorisinden başka hiçbir yolla açıklanamayan tırmanmanın nedenlerini, bugünün pra- tiği içinde anlamaya çalışıyorlar. Geçen iki hafta içinde de, "Dünya ekonomisi resesyona giriyor mu?" tartış- ması bitti, piyasalar "havlu attı", 5-6 yıla ilişkin kimi çok ilginç veriler ortaya dökülmeye başladı. Dün her şeyi "açtk- layan" "yeni teoriler", bugün bu yeni ortamda, alay ko- nusu oluyor. Bazı hesap hatalan New YorkTimes'tan Prof. Klugman, "Yeni Ekonomi" ile ilgili savlan, kimi dağlık bölgelerdeki insanlann rekor derecede uzun yasama savlanna benzetti. Bu insanlar, yıllan çok lyi hesapiayamadıklan için herkesden çok da- ha uzun yaşadıklannı sanıyorlardı. "Yeni Ekonomi" te- orisi de bazı yanlış hesaplamaya dayanıyor (05/09). Şöy- le ki, "Yeni Ekonomi" teorisinin savlanna göre teknolo- jik gelışmeler yüzünden "ABD ekonomisi yalnızca bü- yümuyor, üstelik bûyüme hızı giderek artıyordu". FED de bu savlan benimsemiş, bu genel havanın içinden de Nasdaq kopüğu çıkmıştı. Bu hafta sonunda Nasdaq, te- pe noktasındaki değerinin 1/3 düzeyindeydi. Geçen hafta açıklanan veriler, 1997-2000 dönemin- de, ABD'nin gözleri kamaştıran büyüme rakamlannı, ofa- ğan tarihsel trendtere çok yakın noktalara geri çekti. Böy- lece "Yeni Ekonomi" mucizesinin çok önemli bir savı çöktü (05/09). Yeni Ekonomi teorisinin diğer savına göre mikro yon- ga, ınternet, uydu telekomünikasyon gibi yeni teknolo- jılerin yarattığı devnmci dönüşümün etkisiyle ABD eko- nomisinde üretkenlik olağanüstü düzeye sıçradı, yeni bir trende oturdu. En son üretkenlik hesaplamaJan bu savı da çürüttü. 1999-2000 yıhnda üretkenlik büyüme hızı yıllık yüzde 3.4 değil, yüzde 2.6 gibi uzun dönemli trendlere çok yakın bir düzeydeymiş (New York Times 02/09). Diğer bir deyışle ortada, "devrimci" bir durum, yeni bir trend yok! Hafta sonunda Financial Times baş makalesi, test kınldıktan sonra yatınmcılara akıl veriyordu. Şu "iki bü- yük hataya düşulmemeli: yüksek teknolojinin kendili- ğinden yüksek talebe dönüşeceği, yüksek teknolojinin genel kârdüzeyınıarttıracagı ön varsaymamalıdır"(0&C@). Kısacası, yeni teknolojiler var ama "yeni ekonomi" fi- lan yok! Ancak, başka öyle hesap hatalan var ki, hatafilan de- ğil düpedüz sathekâriık. Bunun hikâyesini de Wall Stre- et Journal'dan okuyoruz. 21 Ağustos tarihli yazının baş- lığı şöyle: "Firmalar, kazanç raporlannı kirieterek /?- yat/kazanç oranlannın hesaplanmasını zohaştınyorlar." Diğer bir deyışle borsadaki hisse senetlerinin gerçek de- ğen belli değil! Çünkü özellikle 1990'lann ikinci yansı- na firmalar, borsa analistlerinin de onayıyla, olağan mu- hasabe standartlanna göre hesaplanan kazanç rapor- lan yerine "proforma kazanç" raporian açıklamaya baş- lamışlar. Güya, yatınmcılara firmalann andaki durumu hakkında daha gerçekçi bilgilervermek istiyortarmtş. Ama gerçekte, firmalar bu "proforma "rapodara, "özel", "bir kerelik", "olağan dışı", "nakitolmayan" gibi başlıklaral- tında sınıflandırabiidikleri harcamalan almayarak ka- zançlannı olduğundan çok daha büyük,fiyatkazanç/ora- nını da daha düşük gösteriyoriarmış. Böylece şirketin hisse senetlen "ucuz" duruyor, cazibesi artıyor, fiyatla- n yükselmeye devam ediyormuş. WSJ yazanna göre, "ABD hisse senedi piyasası hâla. tarihinde hiç olma- dığı kadar pahalı". Bu da "yeni ekonominin" bir başka özelliğini, büyük ölçüde göz boyamaya, dolandıncılığa dayandığını ortaya koydu. Minarenin kılıflan Financial Tımes'ın hafta sonu ekinin mali piyasalar yorumcusu Barry Riley de bu hafta hıncını geçen 20 yılın (şimdi artık ona saçma gelen - E.Y) ekonomi teoıi- lerinden alıyordu: Önce, yatınmcılann verilere doğru tepkiyi gösterdiğini varsayan rasyonel piyasalar teorisi vardı, bunu bireylerin rasyonel beklentileri teorisi izledi: Bu teorilere göre "hisse senedi fiyatlan, rasyonel ola- rak davranan insanlann gelecek trendlere ilişkin bek- lentılerını yansıtıyordu". Böylece piyasanın aslında gü- venlikli bir yer değil "tehlikli birgazino olduğu yatınm- cıdan gizlenmiş oluyordu". Bir süre sonra piyasalann rasyonel davranmadığı ortaya çıkınca, bu kez devreye "insanlann neden rasyonel davranmadığını, dolayısıy- la borsa köpüklerini açıklayan davranış analizi teorileri girdi". Arkasından da borsanın neden bu kadar yüksek olduğunu ve yükselmeye devam edeceğini "rasyonel bir biçimde açıklayan"^ Yeni Ekonomi teorisi geldi. Teori deyip geçmeyin! Bu teoriler sayesindeABD, dün- yanın geri kalanının tasarruflannı kendi ülkesine çeke- rek ekonomik büyümesini, askeri-teknolojik yenilen- mesini finanse etti. Üstelik uluslararası ideolojik hege- monyasını pekiştirdi. Morgan Stanley'in başekonomis- ti Roach'in bu hafta işaret ettiği gibi, artık herkes bir "yeni ekonomi" ve kendi Nasdaq'ını istiyordu. Kore'de Kosdacj, Japonya'da Jasdaq, Almanya'da Newer Markt.. Jian Zamin bile, Çin için bu yeni ekonomiden birtane istiyordu. Kıssadan hisse: Hayatta yeni olduğu varsayılan ge- lişmeler karşısında, teoride gerçek bir ilerleme gerçek- leştirebilmek için önce eldeki teoriye sıkı sıkıya sanlmak gerekir. Yoksa pratiğın maskarası olmak işten bile değil. Barolar Birliği Başkam Özok: Askeri darbe anayasası değişmeli CEMİLCİĞERİM SAMSUN - Türkiye Barolar Birliği Başkam Özdemir Özok. 1982 Anayasasf nın, 20 yıllık yüriirlük döneminde sa- dece insan haklan açı- sından değil, siyasal re- jimin işleyişi üzerine ya- pılan tartışmalann da odağında yer aldığını söyledi. Özok, 12 Eylül askeri yönetimi tarafın- dan hazırlanan 1982 Anayasası üzerine gö- rüşlerini Cumhuriyet'e değerlendirdi. Türkiye Barolar Birliği olarak ha- zırladıkları "Türkiye Cumhuriyeti Anayasa €^01»"!^ bugün kamu- oyuna açıklayacaklanru belirten Özok, sözlerini şöyle sürdürdü: "An^'a- sal gelişmeler haritasma 1982'nin getirdiği yeni- lik nedir? 1982 Anaya- sasu Türkiye Cumhuri- yeti'nin dayandığı birta- kun temel ilkderi koru- muş olsa da, bir temel normun üzerine inşaedfl- diği dengeleri bozmuş- tur. Kısacası bu,özgürlük ve otorite dengesi olarak ifade edüebilir. 1961 Ana- yasası'nm uygulamasın- da ortaya çıkan, yapısal olmaktan çokteknikak- sakhklangidermegerek- çesi ile 1982'de yapılan düzenkmekr, sorunlara çözüm oluşturmak bir yana. adeta krizkr dizi- sine yol açmıştuf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle