22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2£ EYLLL 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kurtur(§ cumhuriyet.com.tr 15 Jzuner'in yeni romanı 'Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu' Çanakkale Savaşı'na 21. yüzyıldan bakıyor Tarîh yazarları şairlere benzerKültür Servisi - 80'li yıllardan be- ri öykü dünyamızın içinde olan, 1993 yılında 'Bahk tzkrinin Se- rf' adlı romanıyla Yunus Nadi Roman Ödülü'nün sahibi Bu- ket Uzuner, beğeni topla- yan'KumralAdaMaviTuna' adlı romanının ardından beş yıldır üzerinde çalıştığı yeni romanı 'UzunBeyazBulut-Ge- Hbohı'yubitırdı. -tnternetsitenizden okuduğu- muza göre ekinıde yayunlanacak yeniromanınız4 Uzun Beyaz Bulut -GeKbolu' Çanakkaie SavaşLan'vla flgili veromandabir Türkga- zisinin kimliği ûzerine dü- ğümlencn bir kurgu söz konusu. Bu hem kritik hemdezor bir kur- gu nin Batı tarihindeki adı da Gelibolu. Işte bu noktada, okurabiraz da dedektifhikâyesi hazzı verecek bir po- lisiye kurgu söz konusu. Tıpkı cinayeti en baştan bi- len okurun, roman kahramanlanndan hangisinin ka- til olduğunu takip edişindeki soluk soluğa koşuyu, üs- telik bir dedektif romanı olmayan bu romanda kur- guladım. Romantez-antitezekseninde sonunadekoku- ru tetikte tutuyor. Ya da ben hep tetikte tutsun isteye- rek yazdım. Aynca romanın adındaki bulut sözcüğü, Çanakkale Savaşlan'ndaki o ünlü şaibeli buluta da- ir bir göndermedir. Çanakkale SavaşlarTna modern bir bakış -Bu roman için yıllardır çahşttğuuzt bihyoruz. Kaç yüdır bu romanı yazıyorsunuz, tarihi romanlar daha uzun zamanda mı yazıbyor. - Beş yıla yakındîr Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu'yu yaayorum. Bubenım • Buket Uzuner'in yeni romanı Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu, ekimde yayımlanıyor. Türk tarihinin en önemli zaferlerinden Çanakkale Savaşian'na 21. yüzyıl biünciyle yeniden bakan Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu, tarihin düz okunacak bir metin olmadığı iddiasını da taşıyor. duygusu yarauyor insanda. Romancdann kendfleri- ne soruhnasmı pek sevmedikkri bir soru da olsa, kı- saca romanmızdan söz eder misiniz? - 'Uzun Beyaz Bulut - Getibolu' adlı yeni romanım 2000 ymnda Gelibolu'yu ziyarete gelen Anzak to- runu, genç bir Yeni Zelandalı kadının Çanakkale Sa- vaşlan'nda ölenbüyük dedesinin izlerini sürerken, bir Türk gazisinin aslında kendi büyük dedesi olduğunu iddia etmesiyle başlıyor. Böylesi şok bir iddia sonun- daelbette uluslararası boyutta büyük bir skandal pat- lak veriyor ve işte roman böyle başlıyor. Roman iler- ledikçe milliyetçüik ve emperyalizm üzerine birbin- ne karşıt ve birbirinden adamakıllı farklı görüşler ça- tışıyor. Bu çatışma platformunun romanın entelektü- el çahsını oluşturduğunu düşünüyorum. Öte yandan Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu romanı 1915'e geri dö- nüşlerle sekız buçuk ayda 500 bin genç insan haya- tının yok olduğu, Türk ve dünya tarihi açısından çok önem- li sonuçlara neden olan Çanakkale Sa- vaşlan'nın insani ay- nntılannadikkati çe- ken bence çok il- ginçbirhikâye- ye sahip. Kısacası; aynı adam aynı savaşta düş- man iki ülkede kahraman olabilir mi? Getibolu ekseninde bir pousye -Son derecemerakuyandıranşeyier söylediniz, Peki romanınız Çanakkale ûzerine ounasına karşın, adı neden Gelibolu? - Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu bir şifre. Roman okundukça okurun ay- nmına varacağı bır şifre. Uzun Be- yaz Bulut, Yeni ZeMda yerlileri Maorilerin dilinde Yeni Zelanda an- lamuıa geliyor. Biliyorsunuz bi- zım Çanakkale Savaşlan di- ye andığımız Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli cephesi- şimdiye kadar bir ro- manım için yaptığım en uzun çalışma ol- du. Hayır, bu roman bir tarihı roman de- ğil. Uzun Beyaz Bu- lut - Gelibolu günü- müzde geçiyor. Gü- nümüzdengeridönüşlerle 1915'e uzanan, ama 1915'i de bugünün değerleri ve gerçeklenyle yetişmiş genç insanlann bakışından anlamaya, anlatmaya çalışıyor. Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu ıçin, yazann Çanakka- le Savaşian'na modern ve çok yönlü bir bakışla yaz- dığı bır roman da denebilir. Uzun sürmesinin neden- len hem araya başka bir kitabın girmesi (New York Seyır Defteri) hem de benim fazla titiz olmamdır. 1915'in Osmanlı, Yeni Zelandave Ingilteresi hakkın- da olduğu kadar Çanakkale'de yaptığım yıllar süren mekân çalışmalan, seyahatler ve araştırmalar dauzun zaman ve emek ısteyen işlerdi. Bir bilim insani ola- rak yetişmiş olmamdan kaynaklanan titiz ve araştır- macı bir yanım var kı, bu beni roman yazarken, np- kı bilimsel bir deney yapmak kadar titizlendirerek ada- makıllı yoruyor, ama okur her romanımın satır ara- lannda bunu hem farkına vararak hem de takdir ede- rek benı ödüllendiriyor. -RomandaÇanakkaleZaferi'nin dünyatarihineyön verişiyle ilgili böiümler de var mı? - UzunBeyaz Bulut - Gelibolu romanında, 21. yüz- yıhn farklı bakış açısına sahip gençleri Çanakkale Sa- vaşı'nı sorgularken eğer Tûrkler Çanakkale'de yenil- seydi Bolşevik Devrimi'nin yapılamayacağı, böyle- lıkle SovyetlerBirligi'ninkurulamayacağı olasıhğın- dan başlayıp Osmanlı Ordusu'nun bütün askeri sır- lan ve silahlanyla Birinci Dünya Savaşı müttefıki- miz Almanlara teslun edilişiyle, "Buzaferi acaba Al- manlarkendizaferleri otank nuküd«aktadıriarn a kadar uzanan bir dizi önemli soruyu gün ışığına çv- kartmaktadır. Ama bu bir romandu- ve kurgu sanatı- nuı ıncelikleri elverdiği ölçüde sorular sorar ve geri çekilir. Sonrası okurun ilgi ve bilgisine kalmıştır. Yazar düş gücünü hareketegeçirmeli - Yıllardır sizin bir bilim-kurgu roman yazacağınız söylenir durur. Ama önce iç savaş, şimdi de neden Çanakkale? -Borges'in çok sevdiğim ve ke- sinlikle katıldığım bir sözü var: "Yazann işi, kendi düş gücünü ha- rekete geçiren şeyleri yazmakbr.'" Özellikle gelenekleri, tarihi ve coğ- rafyası açısından binlerce yıllık uygarhklar, efsaneler ve etnik özel- liklerle zenginleşmiş Türkiye gi- bi bir ülkede, bu zenginlikleri so- luyarak büyümüş bir yazar, edebi- yat açısından dünyanın en şanslı ya- zarlarından bindır. İşte bunca ko- nu, aynntı ve duygu birikiminın or- tasında, her romancı ancak ve an- cak kendi düş gücünü harekete ge- çiren şeyleri yazar. Daha doğrusu yazabilir. Edebiyat yazan, kendi- sini zorlamayan, "Bunu yazmaz- sam çaüanm" huzursuzluğunda kendisini boğmayan hiçbir şeyi yazamaz. Özellikle roman, yaza- nnı tamzamanh ve tamamen ta- lep eden bır edebiyat türüdür. Ça- nakkale konusu da aynen böyle gelişti. Galatasaray Lisesi'nin du- varlannda bana bakan gencecik delıkanlılann fotoğraflannı gör- düğüm ve altlannda 18 yaşlann- da Çanakkale'de şehit olduklanru okuduğum anda her şey başlamış- tı. Tabii tam o anda ben bunun pek de farkında değildim 'Kumral Ada - Mavi Tuna'yı yazmaktay- dım o sıralar. Sonra Çanakkale Savaşı sırasın- dabizim ve karşı tarafin asker mek- tuplanna rastladım dergilerde. Ben tesadüfe hiç inanmam. Hiçbir şey tesadüf değildir. Biz var oluşumuz ve eğilimlerimizle o tesadüfleri hazarlanzbence. Daha önce pek çok kez karşılaştığım ama dikkat etme- diğim Çanakkale mektuplan ve Çanakkale Savaşlan'yla ilgili her şey artık benim ılgi alanıma girmiş- ti. Adeta rruknatıs gibi bu konuda- ki her aynntı ve belgeyi çekıyor- dum. Zaten bu hep böyle olur. Kurgu yazarlannın takıntılı (obsessif) ol- ması dabence bu nedenle doğal ve hatta gereklidir. Işin ıçine gırdik- çe Çanakkale Zaferi'nin resmi ta- rih kıtaplarında bize neredeyse ge- çıştirilerek anlatılanın çok ötesin- de, dünya tarihıni değiştirmiş bir büyük başan, ama insanlık aduıa büyük bir dram olduğu adamakıl- lı ortaya çıkmıştı. Bu durum pek çok savaş için ge- çerli ama Çanakkale Savaşlan'nın çok özel bır durumu ve sonuçlan var. Işte bu noktaya geldiğimde zaten romanı yazmaya başlamış- tım bile... Saklı bulutun gizi - Romanın admda sakh bir bu- tutolayındansöz ettiniz,bunu açar mısınız? -12 Ağustos 1915'te SuvlaKo- yu'nda bir bulut içinde kaybol- duklan söylenen bir lngiliz tabu- ru vardır. lngiliz 4. Norfolk Tabu- ru arkalannda hiçbir iz bu^kma- dan bir bulut arkasında yok olur- lar. Aradan yıllar geçer ve Çanak- kale'de savaşmış üç Anzak aske- ri, Yeni Zelanda'da bir notere gi- der ve kayıp 267 lngiliz askerinin kendi gözleri önündebir buluta bi- nip kaybolduklanm beyan ederler. Noter kayıtlan bende ve birçok belgesel kitapta mevcuttur. Ingilizler bu askerleri Türklerin topluca öldürdüğüne inanarak ge- çen yıl BBC'ye 'Krahn Adamla- n' adıyla bir TV fılmi yaptırmış- lar, hatta bu filme 'Geceyansı Ekspresi'nden hareketle 'Gelibo- hı Ekspresi' diye ad takanlar ol- muştur. Çanakkale'deki kayıp lngiliz ta- burundan bazı askerlerm iskelet- leri Gelibolu'da bir çiftlikte bu- lunmuştur ama hâlâ bu işin sırn çözülememiştir. Onlann UFO'ya binip gittiği söylencesine kadar uzanan bu bulut olayı da roman kahramanlannın ilgi alanı içinde. -Pekiyaaşk? - Insanın olduğu yerde iki şey asla eksik ohnaz. Aşk ve çelişki. Aşk ve çatışma. Aşksız olmaz. Olmadı da. Romanda iki ayn kuşak içinde iki ayn aşk hikâyesi var. Bunlar- dan biri şimdi size anlatırken bi- le yüzüme kocaman ve müthiş bir gülümseme yayacak kadar güzel bir aşk. Öbürü?.. Onu söylemeyeceğim. Okurla- ra biraz sürpriz kalsın. Tarih en az destanlar kadar kurgu öğesitaşır - Konuşmamıza başlarken tarihi yeniden yazmakun söz etnüşüniz. Bu satvuuzı ve bunu romanda nasıl kuüandığınızı açar mısınız? - Tarih yazarlannı şairîere benzeten modern tarihçilere yakın bir duruşum var. Homeros bir şairdı, kendi çağı ve inançlan doğrultusunda öestanlar yazdı. Tarih yazarlannın da Homeros'tan büyük bir farkı olmadığını <3üşünüyorum. Onlar da savaşlar bittikten sonra kendi ımparatorlanmn arzulan ve ideolojisi <fk^rultusunda tarih yazdılar. Savaş kahramanlannın, destan lcahramanlarına benzerlikleri dikkat çekecek îtadar fazladır. Açıkçası tarihin en az destanlar iadar kurgu öğesi taşıdığma inanıyorum. Bu nedenle tarih düz okunacak bir metin değildir, diyorum. Bakın, îngilizler Gelibolu Savaşı olarak andıklan Çanakkale'de yeniidiklerini ve geri çekildiklerini kendi tarih kitaplannda pek tttaffuz etmezler. O zaman Donanma Bakanı okn Churchfll'in büyük başansızhğıyla yan yma yazılması gereken tngiliz Tarihi'nin en bîyük yenilgüennden Çanakkale Savaşlan, «lara göre başarüı bir geri çekiliştir. Bu tutuma eı güzel yanıt, yıne o zamanlar albay olan bir Tirk askerinden gehniştir. "Sonuçta İngüizJer vt Franazlar Çanakkak'den çekildiler. Bu fendieri için başarüı bir geri çekiliştir." Bu dbsyın adı Mustafa Kemal'di. Tarih yazımında başka bir önemli konu da: Kadınlar. Tarihte kadmlar önemli bir adamın kızı ya da kansı olmadıkça asla yer almadılar. Oysa dünyamn yansı dişidir ve tarihte kadınlann durumu tamamen karanhktır. Bu nedenle tarih yeniden yazıknalıdır da diyorum. Uzun Beyaz Bulut- Gelibohı romanının karakterlerınden Genç Ali Osman da -ne tesadüftür ki- benimle benzer düşünceler taşryor. - Romanuuzı yayunlanmadan okuyan iki kişiden söz ettiniz, bundan bahsetmenizde bir sakmca varnu? - Hayır, aksine gurur duyarım. Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu'yu okuduktan sonra sevgili ' Emre Kongar; "Homeros'tan Fatih Sultan Mehmefe, Fatih Sultan Mehmet'ten Mustafa Kemal Atatürk'e ve Mustafa Kemal Atatürk'ten günümüze kadar uzanan Doğu-Baü çabşmasını ve bu çaüşmanın eksenindeki ınsanın e>renset özeUiklerini, Gelibolu'nun tanıkhğuıda, destansı bir dille anlatijTjr Buket Uzuner" dedi. Talat Halman da "Savaşın anlanısıziığı ve i, hem de jücelticiügini, düşmanhğın ötesinde birleştirme mucizesini dünya edebiyatmda pek az yazar böylesine sürükleyici bir anlatımla yaratabilmiştir" dedi. Eh, bunlan duymak da bana iyi geldi doğrusu. Şimdi de okur ne diyecek, onu bekliyorum. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇt Savaşları Okumak Gelibolu Yanmadası'na her yolum düştüğün- de içim titrer. O her mevsim rüzgârlı yamaçlar- da, Şubat 1915'ten Ocak 1916'ya dek süren akıl almaz savaşların gürültüsünü duyarım. Ağaç- ların daliarını sanki rüzgâr değil, göğü saran haykınşlar, silah sesleri titretir. Se^sizlik, unutul- maz gürültülerin antsıdır buralarda. Dile kolay, lngiliz Uluslar Topluluğu'ndan 213.980, Osmanlı ordusundan ise 190.000 in- san hayatını vermiş burada (sayılar>Anaörifan- n/ca'dan). Azdır böylesi büyuklükte kanlı sa- vaşlar tarihte. Ne rastlantı ki, Çanakkale yöresi geçmişte başka büyük savaşlann da yaşandığı bir yerdir. Truva Savaşı bunların en biiineni. Böylesi büyük savaşlan anlatan, tanıklıklan aktaran tarih, anı, mektup gibi türlerde çok sa- yıda kitap yayımlanmıştır. Yeni yayımlanan Necati Inceoğlu'nun Siper Mektuplan da (Remzi Kitabevi) bunlardan. Adı- na bakarak bir mektup derlemesi olduğunu dü- şünmeyin bu kitabın. Tersine yazar, kökleri ki- mi aile bireylerinin yaşam serüvenlerine dek da- yanan bir öykü çevresinde örüyor kitabını. Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla ilan edilen seferberlikte, Denizli'de kurulan 11. Tü- men'in öyküsüdür aslında anlatılan. Tümen önce Çanakkale'ye, Çanakkale Savaş- lan'nın sona ermesiyle Kafkasya'ya, oradan Fi- listin'e gönderilmiş, son olarak da Kurtuluş Sa- vaşı'na katılmıştır. Kıtap boyunca 11. Tümen'le birlikte bütün bu savaşlara girip çıkıyoruz. Tarihsel belgelerle, sa- vaşlara katılmış çeşitli uluslardan asker mektup- larıyla, yörelerin coğrafyası, tarihi, mitolojisiyle harmanlanan neredeyse bir serüven kitabı oku- yoruz. Savaşlan kitaplardan okumak başka, olup bittikleri yerteri gezip o günlerin yaşandığı me- kânlarda, korunmuş nesneler arasında, müze- lerde düşünmek, duymak başkadır. Gelibolu Yanmadası'ndan her geçişimde içi- min titremesi bundandır. Böyle bir sarsıntıyı, hiç beklenmedik bir biçim- de karşıma çıkan Belçika'nın leper (Ypres) ka- sabasındaki savaş müzesinde de yaşamıştım. Bınncı Dünya Savaşı sırasında Almanlar Bel- çika'yı işgal edip denize çok yakın bir yer olan bu kasabaya dek gelmişler. Ingiltere, Fransa ve Belçika ordulanyla Alman ordusu arasındaki cephe tam da burada kurulmuş. Tabii kent di- ye bir şey kalmamış ortada. Burada yalnız 1917 yazındaki çarpışmalarda 250.000 lngiliz askeri ölmüş. "Flandres Tarialartnda" adlı savaş müzesine girince, o günlerin savaş alanına gelmiş gibi oluyorsunuz. Dönemin asker şarkıları karşılıyor sizi: Belçikalılar yeminli ve küfürbaz Fransızlar yer ve içer Ingilizler yıkanır ve tıraş olur Almanlar şeytan gibi dövüşür Kızlarta karşılaşınca hepsi aynı davranır. Asker mektuplan: "Savaş büyük bir piknik gibi, ama yanımız- dakiler piknik malzemeleri değil." Sonra sesler başlıyor, siz savaş haritalan, kro- kiler, mevziler, su kanallan arasında ilerterken, top sesleri, kurşun sesleri, vurulan insanlann çıglıklan ve iniltileri, vurulan ya da ürken atlann sesleri... Sonrası... Sonrasına dayanmak olanaksız. Bir anda bin- lerce kişinin öldüğu bir savaş alanındaymışsı- nız gibi bir karabasan duygusu. Savaş, ister Belçika duzlüklerinde olsun ister Gelibolu Yanmadası'nın sarp yamaçlannda, in- san aynı insan, savaş aynı savaş. Necati Inceoğlu'nun Siper Mektuplan, savaş ve insan gerçekliği arasındaki uzlaşmaz karşrt- lığı yansıtan etkileyici bir yapıt. R Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle