18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı İbrahim Yüdız • Yazıışlen Müdürü: Salim Alpaslan # Sorumlu Müdur. Fikret tlkiz • Haber Merkezı Muduru Hakan Kara tstıhbarat Cengiz Yıldırım 0 Ekonomı Özlem \ ü/ak 9 Kultur Handan Şenkökcn • Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami Karaören 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Bılgı- Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberlerı Mehmet Faraç • A\rupa Temsılcısı Güray Öz Yayın Kurulu İlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikinet Çetinkaya. Şükran Soner, İbrahim Yİldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balba> Ataturk BuK an N'o 125.Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4l95020(7hat). Faks 4195027 0 kmır Terasıkısı Serdar Kızık. H Zıya Blv 1352 S 23Tel 4411220, Faks 44191170AdanaTemsılcısr Çetin Yiğenoğlu. tnönü Cd 119 S No 1 Kat 1. Tel 363 12 11, Faks-363 12 15 Muessese Mudürü Erol Erkut 0 Koordınatör Ahmet Korulsan 0 Mu- hasebe Bülent N ener 0 tdare Hüscyin Giirer 0 Satış Faziiet Kuza MEDV \ C: 0 >onetmı Kurulu Ba^kanı - Oenel Mııdur Cülbin Erduran # Koordınator Reha Işılman • Cıenel MudurYardımciM SevdaÇoban lel 514 (T 53 • ks 5118463 la>an \e Basan: *l eııı Gun liabcr Ajansı. Basm \e Ya\ın<:ıİLk A î> jŞı C ad 19 4 U ağaloğlu W 4 Islanbul PK 246 - SıVkecı 34435 lsunbul Tel lO2l2l5l2O5U5(2ühat) Fakb (0 212) 513 85 t5 ww\v.cumh urivet.com.tr 6AĞUSTOS2001 lmsak:4.13 Güneş: 5.58 Öğle: 113.17 Ikindi: 17.18 Akşam: 20.24 Yatsı: 22.00 Dragon • Haber Merkezi - Uzakdoğu mutfağının lezzetlerini tstanbul'a getiren Dragon. Hilton tstanbul'dakı şubesini yaz sezonu ıçin Hilton ParkSA'nın terasına taşıdı. Açılışı işadamı Sakıp Sabancı gerçekleştirdi. Başta Hong Kong ve Szchuan olmak üzere Çin mutfağının spesiyallerine ağırlık veren Dragon'da tüm aşçılar Hong Konglu. Beatlesçılara çağrı • VVASHINGTON(AA) -ABD'de, efsanevi Beatles müzik grubunun hayranı bir gazeteci. 'şimdi geri ödeme zamanf diyerek dünyadaki bütün Beatles hayranlannı. bu grubun kanser hastası üyesi George Harrison'ı, dün aynı saatte düşünerek iyi enerjilerini göndermeye çağırdı. Beatlefan dergisinin yazan Rip Rense. herkesten aynı anda Harrison'ın onuruna 'Hare Krishna' diye bağırmalannı da istedi. Beatles'ın şarkılannda anlattığı 'aldığmız aşk. yarattıgınız aşka eşittir' (The love you take is equal to the love you make" sözünü örnek gösteren Rense, dün saat 19.00"da Beatles hayranlanna. bu topluluğun şarkılannı dinlemelerinı de önerdi. 'Bond' Brosnan evlendi • BALLKSTUBBER (AA) - James Bond filmlerinin yıldızı Pierce Brosnan, gazeteci nişanlısı Keely Shaye Smith ıle trlanda'nın batısındaki 800 yıllık Ballintubber Manastm'nda evlendi. Çifti görebilmek umuduyla manastınn dışında toplanan yüzlerce kişi ve 30 kadaı basm mensubu, Brosnan'ın düğün fotoğrafları için anlaştığı "Hello!" adlı magazin dergisinin haklannı korumak için görevlendirilen korumalann engellemelen yüzünden nikâh törenini ve çifti görme isteklerine ulaşamadı. Demi Moore'un çokuşu • ANKARA (AA)- Hollywood'un bir dönem en çok kazanan kadın oyuncusu olan Demi Moore, şöhret basamaklarını birer birer inmeye başladı. İnternetteki "imdb' ve 'peoplenews' sitelerinin haberine göre ünlü yıldız önümüzdeki günlerde tıpkı şöhretle tamşmamış oyuncular gibi kamyon firmasmın reklamlanna sesiyle renk katacak. Tansiyonu olana sinir yasak • CHICAGO(AA)- Sürekli sinirlilik sergileyen yüksek tansiyon hastalannın inme riski altında olduklan yeni bir araştırma ile bir kez daha belirlendi. Isveç'te Göteborg Üniversitesi Gerontoloji Araştırma Merkezi bilim adamlan, yüksek tansiyon hastalannın sinirlenmeden önce. sağlıklan ıle ilgili olarak düşünmeleri gerektığinı açıkladı. Insanın sinirlenmeyi önleyebileceğine, fakat 'geliyorum" diyen inmeyi önleyemeyeceğine ışaret eden uzmanlar, bılerek inme riskini davet etmenin anlamsız olduğunu kaydettı. Dünyanın sanayileşmeyle bozulan dengesini yeniden kurmak amacıyla doğaya zarar vermeyen güneş enerjisine yöneliniyor Biz büyüdükvekMendi dünyaStBELKIZmŞIK Var oluş değerlerini bırakıp madde pe- şinde koşan insan, "para ve nıaktan baş- ka değer tanımayan, acımasız, sınırsız tüketim anlayışı, doğaya düşmanca yak- laşunı, benciL, başka canhlara yaşam hak- kı tanımaz" tutumuyla kirletici bir uy- garlık yarattı. Dış ve iç dünyasıyla kir- lenen insan, yaşamı tehlikeye soktu. Or- tadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğ- retim Üyesi Çetin Göksu, Anadolu'nun doğal zenginliklerinin de yok olmaya başladığına dikkat çekerek dünyanın kir- letici uygarlıklanna karşı Anadolu'da, güneş enerjisi odaklı yeni bir uygarlık mo- deli geliştirme önerisinde bulundu. Gök- su'nun "Anadolu Güneş Uygaruğı" ad- • Hızla artan çevre kirliliği dünyanın en önemli sorunlanndan biri haline geldi. Sanayileşmiş ülkelerin çıkardığı sera gazlan ve atıklann küresel ısınmaya yol açması, iklimleri değiştirmeye başladı bile. Bilim adamlan da bu kirliliği aşağı çekmek için alternatif enerji kaynaklan aramaya başladılar. Türkiye için ise birinci alternatif güneş enerjisi olarak gösteriliyor. lı kitabında ele aldığı model, köylerde ve kentlerde güneş enerj isine, güneş mi- marisine. güneş teknolojilerine yönelme- yi öngörüyor. çevre kirliliği bir uygarlık sorunu Gittikçe artan çevre kirliliğini insanın varlığına yönelmiş bir uygarlık sorunu ola- rak niteleyen Doç. Dr. Çetin Göksu, ''İn- san, kendi düşüncesiyle bu ekolojik krizi yarattı. İklim değişikliğine yol açan çevre kirliliğinin ardında, teknolojik gelişme- den sanayileşmeye, tüketim ekonomisin- den yaşam biçimine dek uygarhğın tüm değerleri ve biçimi var. Suçlu, aynı za- manda dış ve iç dünyasıyia kuienen insa- na, bu kirlenmev i ortadan kaldırmakdü- şüyor" diye konuştu. Tüm canlılann enerjisini güneşten al- ması nedeniyle yaşamın özünün güneş ışınlan olduğunu söyleyen Göksu. tü- kenmeyen güneş enerj isinin, yaşama en uygun ve canhlara zarar vermeyen tek enerji olduğuna dikkat çekti. Göksu, yaşamı devam ettirmek iste- yen insanlığın, güneş enerjili bir uygar- lığa yönelmek zorunda olduğunu vurgu- ladı." Türkiye'nin ise toplam enerjisinin ya- nya yakınını güneşten sağladığını ifade eden Göksu, şunlan söyledi: "Türkiye, bir güneş ülkesi. Tûrkiye'ye gerek doğrudan ışın şeklinde gelen, ge- rekse dogada depolannuş güneş enerjisi- nin kuDanılabflecekrniktanda ülkenin top- lam enerjisinin on katından fazla. Her mevsünde ve tüm yörelerde bu enerjiden yararlanma imkânı var." Türkiye'nin, oluşturacağı güneş uy- garlığıyla, bu enerj iyi etkin şekilde kul- lanarak Batı'nın kartellerinden bağımsız olaca- ğını da vurgulayan Göksu. tasarladığı uy- garlığı ise şöyle anlattı: "Güneş uygaruğında amaç, doğayı, gü- neşten yararİanmayi sağlayacakşekilde ye- niden restore etmek, kuîeten teknoloji- lerdcn, ürünlerden vazgeçmek. Tertemiz birçevreyaratmak. Bunun için kent ve köy- lerin mimarisl, güneş enerj isinden yarar- lanmayi sağlayacak şekilde yeniden oluş- turulacak." G-string firtınası Almanya'nın Düsseldorf kentindeki moda haftası sürüyor. Ünlü modacılann tasanmlannı sunduğu moda günlerinde özellikle iççamaşın ve mayo defileleri ilgiyle izleniyor. Fotoğrafta görülen Alman tasanmcı Bernd Berger'e ait iççamaşıriannda son günlerde Türkiye'deki işjerierinde tartışma varatan G- string iççamaşırtan ilgi odağı oldu. Defilenin bir başka ilgi çeken yönü de tasanmlann ilginç aksesuarlaria tamamlannuş olmasıydı. Bu aksesuarlar arasında Bizans dönemini antmsatan bilek bağcıklan ve kovboylann kullandıklan deriden yapılma şapkalar, püsküllü pantolonlar yer aldı. (AP) Caretta carettalann üreme alanı belediyeye devredilmiyor Kaplumbağa evi işgal edildi İZMtR (Cumhuriyet Ege Büro- su) -Caretta caretta denizkaplum- bağalannın dünyadaki en güven- li üreme alanı olan Dalyan Bele- diyesi sınırlan içindeki tztuzu Pla- jı, Özel Çevre Koruma Kuru- mu'nun karanna karşın birtürlübe- lediyeye devredilemiyor. 1980'li yıllarda kumsalda tu- rizm yatınmı yapılması için bazı özel şirketlere tahsis edilen plaj bölgesinin, doğal koruma alanı ol- duğu gerçeğinden yola çıkan çe\ - recilerin müdahalesi sonucu bura- daki turistik işlerme inşaatlan dur- durulmuştu. Süreç içinde plajın tamamen belediyenin denetimine • Yatınmcı firma, kaplumbağalar için dünyadaki en güvenli üreme alanı olan Dalyan Belediyesi sınırlan içindeki İztuzu Plajı'nı terk etmiyor. girmesi yönünde karar çıktı. An- cak yatınmcı firma, İztuzu Pla- jı'nı terk etmemek için direniyor. Dalyan, 1988 yılında Özel Çev- re Koruma Kurumu'nun (ÖÇK) ilk 'özel çevTe koruma alanı' ilan edilmişti. Tasarruf hakkı ÖÇK'ye geçen iztuzu Plajı, buna rağmen 1991 yıhnda, ANAP'tan iki dö- nem belediye başkan adayı olan \e- dat Metin ve ailesinin Binlik Mo- torlu Araçlar Sanayi ve Ticaret AŞ adlı işletmesine yap-işlet-de\ret modeliyle 10 yılhğına verildi. Çevre Bakanlığı yetkililerine ulaşamamaktan yakınan yurttaşlar. "Başvurulanmıza yanıt alamıyo- ruz. Bir oyun döndüğünü hissedi- yoruz, ama çözemiyoruz" dediler. tşletmenin 'fuzuliişgalden' tah- liyesi için hazırlık yapılmasına ve sorumlu tüm yetkililerin hazır bu- lunmasına karşın ÖÇK görevlile- rinin gelmemesi nedeniyle İztuzu Plajı'ndaki işlerme hâlâ boşal- tılamadı. Ptvzac'inyüzde 40 daha ucuzuyolda CHICAGO (AA) - Antidepresyon ilacı Prozac. başka firmalar tarafından da imal edilerek hasta- lara daha ucuz fiyatla verilecek. llacın ana firma- sı Eli Lilly ile Barr laboratuvarlan arasında uzun süredir devam eden mahkeme, Prozac 'ın 2003 yı- lına kadar uzatıhnış patent anlaşmasma rağmen geçen ay Barr laboratuvarlan lehine sonuçlandı. Patenti 1986 yıhndan beri elinde bulunduran Eli Lilly firmasının, çift patent sistemi uygulayarak yasalara aykırı davrandığı kabul edildi. Prozac Barr firması tarafından yüzde 25 ile yüzde 40 ucuz fiyatla hastalara ulaştınlacak. Omurilik hastahklan tanuımiyor İZMIR (AA) - Spina Bif ida (omurilik açıklığı) Derneği Başkanı ve Ege Üniversitesi Tıp Fakül- tesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üye- si Doç. Dr. İbrahim Uunan. doğum öncesi geli- şen ve insanın tüm yaşamını etkileyen omurilik açıklığı hastalığının, Türkiye'de yüksek oranlar- da olmasına rağmen yeterince tanınmadıgını söyledi. Doç. Dr. Ulman, hastalıkla mücadelenin arttınlması gerektiğini belirtti. Ulman, hamileli- ğin ilk 16 ile 25 günü süresince meydana gelen omurilik açıklığının en sık görülen doğumsal anomalilerden birisi olduğunu kaydetti. Izgören'in 'Dikkat Vücudunuz Konuşuyor' adlı kitabı: Hoşlanan kadın dokunur ANKARA (AA) - Ahmet Şerif İzgören ın kaleme aldığıu Dikkat Vücudunuz Konuşuyor" adlı ki- taba göre eller, bakışlar ve duruş ruhun aynası. Emniyet Genel Müdürlüğü, Ge- nelkurmay Başkanlığı, üniversite- ler ve özel sektör kuruluşlannda "vücut dili" üzerine seminerler veren İzgören, kitabında kişilerin karşısındakine mesajı yüzde 7 ora- nında sözlerin, yüzde 93 oranın- da ise ses ve beden dilinin verdi- ğine dikkati çekiyor. Kitaba göre, işaret parmağını kaldırarak konuşanlar, gizli birbi- çimde karşısındakini tehdit edi- yor. Örnek olarak. yeni genel mü- dür gülümseyerek "Arkadaşlar buradaseneierce beraberçahşaca- ğtz" derken bu ışareti yapıyorsa ça- lışanlara "Ayağınızıdenkalın,ça- hşma>anıgönderirun r mesajı içe- riyor. Elleri kenetli olanlar genel bir olumsuzluk ya da hayal kınklığı yaşadıklannın mesajını veriyor. Ellerini önde birleştirerek "el pen- çe dhan" duranlar karşısındakine "Ne isterseniz yaparun" demek isterken ellerin arkada birleşme- si ise kendine olan özgüveni, mey- dan okumayı anlatıyor. Kitaba göre kişiler yaşamlann- da kendilerini güvende hissetmek için genelde masa. kürsü gibi bir yerin arkasında olmak istiyor, eğer r - - -• -^ —~T--—i • 'Dikkat Vücudunuz Konuşuyor' adlı kitaba göre işaret parmağını kaldırarak konuşanlar gizli biçimde karşısındakini tehdit ediyor. bu yoksa savunma güdülerini ba- cak bacak üzerine atarak ya da kollan kavuşturarak gösteriyor. Özellikle yabancı ortamlarda bulunan kişiler kollannı kavuştu- rarak savunmaya geçiyor, bu sıra- da başparmaklannı dışanda bıra- kanlar ise "Savunmadayım, ama rekabete hazmm' mesajı veriyor. Bacak bacak üstüne atma ise sa- vunmanın diğer bir şekli. Daha çok kadınlann tercih ettiği bu otu- ruş içine kapanıklık ve savunma- ya geçme duygusunun gösterge- si kabul ediliyor. Kişi kabuğuna çekiliyor ve fik- rini açıklamaya karar verdiğinde bacak bacak üzerine atmaktan vaz- geçiyor. Bacağını dizden büküp di- ğerinin üzerine koyarak oturuş ise meydan okuma, hırs ve rekabetin işareti olurken, ayaklan çapraz durumda olan kişilerin sakladık- lan ıtirafları veya verebilecekleri tavizler bulunuyor. Birbirine ilgi duyan kişiler, da- ha dik durmaya ve üstünü başını düzeltmeye başlıyor. Karşısında- kine ilgi duyan kadınlar. farkında olmadan saçlanyla oynuyor, iç- güdüsel olarak erkeğe dönüyor. İki tarafın verdiği diğer mesaj ise bir firsat bulup karşısındakine bir saniye de olsa dokunmak. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN • •• j kisi de 'ecnebi' hâkimiyeti altına -bıri ingiliz, öbü- I rü Alman- (Onlar, 'himaye' demeyı yeğterdi) düş- mekle sonuçlanan, son iki Osmanlı 'Isiahatı'nın, ne anlama geldiğini sorana; cahil, ama sağduyu- su olan mahalle komiserinin cevabı meşhurdur: "-...fazlasına aklım ermez! Anladığım kadarıyla, bundan sonra 'Gâvur'a 'Gâvur' denmeyecek!". Lord Palmerstone'un riiyası malûm: 'Türkler, an- cak Hıristiyan olurlarsa, Avrupa'ya kabul edilebi- lirler!'. 'Koca' Reşit Paşa, bu kapıyı Tanzimat-ı Hayriyye ile açmıştır; Jöntürk irtihatçılan'nın 'Hür- riyetin ilânı'yla. bu işi Almanya için yapmış olduk- larını, Kaiser VVilhelm 'bızzat' not etmişti, kimbi- lir kaç kere aktamnışımdır: "...Osmanlı ordusun- da, kendilerine Almancı denilen zâbitleryaptı!" Müdafaa-i Hukuk ('Kemalizm'), adı 'ıslahat', mahiyeti 'yarı sömürgeleşme' olan bu iki 'Ba- tılılaşma' hareketine, Anadolu halkının özgür- lük ve bağımsızlık tepkisidir, a'dan z'ye 'ulusai'dır. Son yarım yuzyıl boyunca, Ankara'y' 'tutsak eden' 'Sistem'; hem Washington üzerinden. hem Brük- sel üzerinden, Yeni Dünya Düzeni'ni, evrensel bir 'degişim' diye yutturmaya çabalıyor: 'özelleş- tirme' ve 'küreselleşme', gerçekte, XXI. yy. Tan- zimatçılığı'nın yeni silahları: yabancı sermaye ile çıkar birliğine girmiş 'Oligarşi' (Bürokrasi + Burjuvazi) 'ulusallığın' ve 'ulusalcılığın' artık gündem dışı kaldığını söyleyerek Anadolu hal- kına yeni 'tutsaklığını' hazırlıyor. Nereden mi belli? 'Sistem' in elebaşısı Was- hington'ın, daha işin başında 'ulusal'a ve 'ulusal- cılığa' sımsıkı sarılmasından! Sermayeye tutsak edeceği, yeryüzü halklanna, harıl hanl, 'özel- leştirme'nin ve 'küreselleşme'nin 'faziletinden' dem vuran ABD; XXI. yy. için 'Savaş Strateji- si'ni tepeden tırnağa, 'ulusal çıkarlan'na göre; 'ulusal çıkarlannın güvenliği' üzerine kuruyor. Bilmez değilsinizya, bunu bizanlattıkmı, o 'kıl'. o 'alafranga' aydınlarımız burun kıvırır, dudak büker; iyisi mi dedim, Hamphshire Üniversitesi nden Prof. Dr. Michael T. Klare'in değerlendirmesini, sakallarına dayayalım bakalım. ne diyecekler? 'Sürekli ulusal çıkarları korumak!..' "...2000'de başkan seçilmesinden azsonra, Mr. George W. Bush. Savunma Bakanı Donald Rums- field'den, 'Pentagon'dak/ statükoyu devirmesini' söylemiş, yerine 'XXI. yy. Güvenlik (Savaş) Stra- tejisini oluşturmasını' istemişti; o stratejinin ba- zı aynntılan, henüz bilinmiyorsa da, ana çizgileri ar- tık meydana çıkmıştır..." "... Amerika'nın yeni savunma mimarisi üç ana temel üzerine oturacaktı: önce, Amerikan/mer- kezci bir anlayışa, yâni -müttefiklerle beraber gi- rişilse bile- eldeki gücün, ulusal çıkarları öne çı- karan, bir savunma doktrinine! Sonra, yeryüzü hâkimiyetine, yâni her an, hangi şart altında olur- sa olsun, her tarafa kuvvet gönderebilmek potan- Aleme Verir Talkını!..' siyeline sahip olmaya! Nihayet, üstünlüğün sürek- liliğine; başka bir deyjşle, Amerikan Silahlı Kuv- vetleri 'nin üstünlüğünü sürekli kılabilmek ama- cıyla, gerektiği anda bilimi, teknolojiyi ve ekono- mik kaynaklan kullanmaya!.." "...bu fikirier, elbette, yeni sayılamaz. Başka ül- kelerde, başka yönetimler, içlehnden birine ya da ötekine öncelik tanımıştı, ama şimdiye kadar, hiç- biri, bu kadar hararetle ve tutaıiı olarak ifade edil- memiştir, öyle ki, Birieşik Devletler'ın Stratejik Dü- şüncesi'nin altüst olmasına tanıklık etmekteyiz de- nilebilir..." "...her yerde olduğu gibi, Amerikan Savun- ma Doktrini de, Silahlı Kuvvetler'in öncelikli olarak, ecnebi ülkelerdeki kullanılışını, ülkenin güvenlik çıkarlarına bağlıyordu; bağlıyordu ama, stratejik nedeflerin, eskiden bir soyluluk iddiası olurdu; sözün gelişi, 'demokrasinin sa- vunulduğunun' altı çizilir, ya da amacın 'totali- terlikle mücadele' ya da 'banşın korunması' olduğu ileriye sürülürdü. Başkan George W. Bush döneminde, bu soyluluk tamamıyla kay- bolmadıysa bile, kesinlikle ulusal çıkarlann ge- risine ralmiştir..." "...artık 'küresel bir tehdit' altında olmadıklan- na inandıklan için, günümüzün Amerikan yöneti- cileri, ulusal çıkartannı, herhangi bir 'ortak savun- manın'vazgeçilmezzorunluluğuna bağlamayı ge- rekli görmüyorlar. Mr. Bush, 1999 'da şöyle demiş- ti:"-.. .Amerika yeryüzünün heryerinde hazır olma- lı, ama bu demek değildir ki, dış politikada beliren her zorluk anında, cevabı Silahlı Kuvvetler'ce ve- rilecektir!" Ona göre silaha başvurmak, ancak 'sü- rekli ulusal çıkartan korumak' maksadıyla yapıla- bilir; başka bir deyişle, bu tür ABD angajmanlan, ülkenin en kilit (temel) amaçlan için gerçekleşecek- ti..." (Le Monde Diplomatique, Temmuz 2001.) Niye bozuk çalıyorlar'? t Oatıir ve 'alafranga' aydın, ister'ileriTanzimat- D ç ı ' deyiniz, ister 'Mütareke aydını', son on yıl- dır içine yuvarlandığı yanılgıyı, her gün kafasını ay- nı katı gerçeğe vurarak, daha açık anlıyor: Ankara'ya -daha kimlere?..- 'küresellik' öneren VVashington, hele Başkan W. Bush'tan itibaren, basbayağı bir 'ulusalcılık' davası gütmektedir. İşin hoş tarafı, harıl hanl, ABD'nin 'ulusal haklannı sa- vunmak'tan söz ediyorlar; iyi de, 'ulusal hakları korumak 1 demek, bizim Kuva-yı Milliye Türkçe- sinde, kelimesi kelimesine, 'Müdafaa-i Hukuk' demektir; o zaman, Türkiye, bu eski faziletine sa- hip çıkınca, acaba niye 'bozuk çalıyorlar'? Bunlar 'padişahçı' filan olmasın? http://www.prizma.net.tr/AILHAN http://www.bilgiyayınevi.com.tr./ailhan Faks/0-212/26019 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle