Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER @cumhuriyet.com.tr
T
emel Fen Bilimleri ve bun-
lara dayalı oiarak gelişen
modern teknolojinin, ge-
ride bıraktığımız yüzyıla
olduğu gibi yeni yüzyıla
da damgasını vuracağı gö-,
riilmektedır. Fennin insan yaşantısında-
ki önemini ve gelişme hızını kavrayabil-
mek için teknolojik alanlardaki bazı ge-
lişmeleri gözden geçirelim: l)Fotoğraf
makinesinın düşünülüp piyasaya sürül-
mesı için tam 102 yıl geçmiştir. (1727-
1829). Buna karşılık daha kanşık tekno-
lojisi olan transistöriin piyasaya sürüle-
bilmesi için 5 yıl (1948-53) yeterli olmuş-
tur. 2) Ilk kez 1946 yılında çalışmaya
başlayan MARK-I adlı bilgisayar 5 ton
ağırlığındaydı. Bugün kapasitesi bundan
daha büyük olan bilgısayarlar avuç içi-
ne sığacak kadar küçülmüştür. 3) Bilgi-
sayar teknolojisindeki gelişme sayesin-
de yüz binlerce ciltlik kitaplan bulunan
birkütüphaneyi birkaç CD'de toplamaola-
nağı dogmuştur. 4) Yine bilgisayar tek-
nolojisinin uzantısı olan internet deni-
len sistemle, aklı zorlayan iletişim ağı
kurulmuş, bu iletişimin ürûnü oiarak k>
talar bir bilgisayar ekranına sığacak ka-
dar yakınlaşmıştır. Mahalle aralannda
açılan, internet kafe denilen bilgisayar or-
tamlannda bugünün gençleri bir iletişim
ağına girerek dünya ile tanışmaya başla-
mıştrr. Tüm bu baş döndürücü gelişme-
ler. dünyanın ortaçağdan beri sıkı sıkıya
sanldığı fen eğitiminin bir ürünü oiarak
Fenden Bütünlemeye Kalmak!
/ Prof. Dr. İsa EŞME Maltepe Üniversitesi
algılanmalıdır. Fendeki bu gelişme iv- sına uygun olan deneysel çalışma yön- cilerin sık sık dile getirdiği gibi fen öğ-
mesine karşılık ûlkemizdeki fen eğiti-
minin durumu nedir? Bunun somut gös-
tergelerinden biri, her yıl 1.5 milyona
yakın öğrencimizin girdiği üniversite sı-
navlannda fen alanında aldıklan başan
oranıdır. Bu sınavlann sonuçlan açık-
iandığında kamuoyunun, daha çok dere-
ceye giren ögrencilerle ilgilenmeleri ne-
deniyle gazete haberlerirün arasında yer
alan bazı sayısal bilgiler gözden kaçmak-
tadır. Bu rakamlara göre bu yıl 44 fen so-
rusunun sorulduğu ÖSS sınavında Tûr-
kiye genelinde doğru olarak çözülen so-
ru ortalaması 4'tür. Bu rakamlar mate-
matik, sosyal ve Türkçe dallan için sıra-
sıyla 7,13 ve 2O'dir. (Geçen yıllardaki so-
nuçlar da buna çok yakındır). Bu sonuç,
11 yıllık ilk ve ortaöğretim sürecinde fen
eğitimi verdiğimizi düşündüğümüz ço-
cuklanmızın fenden 10 üzerinden 1 'in al-
tında not alarak bütünlemeye kalması
demektir. Diğer alanlara göre başan dü-
zeyinde en düşük oranın fende olması fen
açısından ayn bir değerlendirme yapıl-
masını gerektirmektedir. Fen öğretimin-
de bu noktaya neden gelüıdi? Çözüm
için ne yapılrnalı? Fen öğretiminin amaç-
lanna varabilmesi için, bu bilimin yapı-
temini seçmek gerekir. GaBk dcn beri
fen ögrerimi hep laboraruvar ortamında
yapüagelmişrir. Fen bilimlerinde öğretim,
gözlem yapma, ölçme, bulunan ölçüm-
leri değerlendirerek sonuç bulma gıbı
uygulamalı eğitimi gerektirir. Fennin yal-
nız kitaptan okunarak ya da öğretmen-
den dinlenilerek öğrenilemeyecegü bir
dershanede bilmejen birisine yüzme öğ-
retilemeyeceği kadar kesin bireğHün ger-
çeğidir. İlk ve orta dereceli okullanmız-
da özellikle son 30 yıldan beri fen öğre-
timinde laboratuvar etkinligi unutulmuş-
tur.
Laboratuvar çalışmalan, üniversite sı-
navlan hazırlığında zaman yitirilmesine
yol açan bir engel olarak algılanmıştır.
Gençlerimizin ilgisini fen bilimlerine çe-
kebilmek, onlan araştırma ve inceleme-
ye yöneltebilmek ve herkesi bir fen okur-
yazan durumuna getirebilmek için bu
eğitimin vazgeçilmez gereği olan labo-
ratuvar ortamına yeniden dönebilmenin
yollan araştınlmalıdır. Başanya giden
yol öncelikle bu tercihten geçmektedir.
Fen öğretiminde bir başka olumsuz et-
ken, bazı okullarda fen öğretiminin ya-
bancı dil ile yapılmış olmasıdır. Eğitım-
retimindeki başan bu eğitimin ulusal dil-
de yapılması ile yakından ilgilidir. Öğ-
retenin ve öğrenenin iyi bildiği ortakla-
şa bir ulusal dil varken, her iki tarafın da-
ha az bildiği dılde fen eğitiminin veril-
meye çalışıhnasının hiçbir mantıklı açık-
laması yoktur. Bugün yabancı diBe eği-
tim yapan okullarda fen öğretimi amaç
olmak yerine \ abancı dil öğrenmede bir
araç olarak kuUanıbnaktadır. En başan-
lı öğrencileri bünyesinde toplayan bu
okullann üniversite sınavlanndaki başa-
nda eğitim dili Türkçe olan fen liseleri-
nin alünda kalmaları bu gerçeğin en çar-
pıcı kanıtı olarak değerlendirilmelidir.
Fen eğitiminde başansızhk nedenlerinin
belki de en önemlisi, bugün okullanmı-
zırı büyük bölümünde medreseeğitimi an-
layışiYİa eğitim yapılmasıdır.
Fende birçok formül, tanım ve kura-
lın ezberletilerek öğrencilerin beyninin
ansiklopedik bilgilerle doldurulduğu ve
sınavlarda bu bilgilerden ne kadannı ez-
berlediğinin sorulduğu bu sistem çocuk-
lanmızı fenden ürkütmüştür. Öğretmen
merkezli eğitim denilen bu klasik eğitim
biçiminden en çok fen alanının etkilen-
mesi, uygulamalı bir bilim dalı olan fen
eğitiminin klasik eğitim biçimine hiç uy-
gun olmamasından kaynaklanmaktadir.
Fen eğitiminde umulan sonuca varabil-
mek için medrese eğitimi anlayışının ter-
sine bu eğitimde görev alan fen öğretme-
ni, bilgi aktancı değil, yol gösterici ol-
malıdır. Öğretmen her bilgiyi açık seçik
öğrenciye aktarmak yerine, öğrenciye
belli ipuçlan vererek ve gerektiğinde de-
ney yaptınp sonuçlannı yorumlatarak
onlann temel fen yasalannı birer araşör-
macı gibi keşfetmelerine fırsat vermeli-
dir. Kısaca, öğrenci merkezli eğitim ola-
rakadlandınlanbu eğitim biçimi, 1970'li
yıllann başlannda çok sayıda pilot okul-
larda uygulanarak fen alanında oldukça
büyük başanlara ulaşımuştır.
Ulke olarak spor, edebiyat ve güzel
sanatlarda uluslararası düzeyde başan
çizgisini yakaladığımız dönemler olmuş-
tur. Buna karşılık fende yüzyıllardır bir
varlık gösteremeyişimiz, uluslararası öl-
çütlerdeki bilimsel araşnrma sıralamala-
nnda üçüncü dünya ülkelerinin de geri-
sinde kalışımız, içimize sındıremedığı-
miz bir gerçektir.
Bundan kurtulmarun yolu, başanlı ola-
bildiğimiz dallara verilen önemin fen
eğitimine de verilmesinden geçmekte-
dir. Burada öncülüğü, eğitim-öğretim-
den sorumlu olanlar ve tüm fenciler yap-
malıdır. Bu yapılmadığı sürece, yalnız öğ-
rencüerimiz degıl, tüm ülke olarak gelecek
yıllarda da fenden bütünlemeye kalacağız
demektir.
ARADABtR
KUBtLAY GÜLSEM
Türkiye, Türkiye'den
Yönetilmelidip...
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siya-
sal açmazı aşmanın yolu Türkiye'nin Türkiye'den
yönetilmesidir. Başka bir anlatımla ulusal bağım-
sızlığımıza ve ülkenin bütünlüğüne sahip çıkılma-
sı kutsal birzorunluluktur. Tek çıkış yolu budur. Bu-
nun dışındaki çözüm arayışları, kafalan karıştır-
maktan ve ülkemizi daha bağımlı duruma getirmek-
ten başka bir işe yaramaz.
Şu anda ülkemizi yönetenler bunun aynmında mh-
dır? Ne yazık ki değiller demek geliyor içimizden.
Ülkemizi yönetenleri, emperyalistlerle işbirfiği için-
de olmakla suçlamak popülist bir yaklaşımdır. Te-
mel çözüm, sorunun nerede olduğunu görmekten
geçer. Sorun doğru bir biçimde ortaya konmalıdır
ki, çözüm sağlıklı olabilsin. Çözümün olabilmesi için
de ülke yöneticilerinin ve toplumun sağlam bir alt-
yapısının olması gerekir. Bu altyapı, Mustafa Ke-
mal'in önderliğindeki ulusal kurtuluş savaşı ile baş-
latılmış, devrimlerie sağlamlaştınlmaya çalışılmış,
ancak Demokrat Parti iktidanyla biriikte ödünler ve-
rilmeye başlanmıştır. Ulus devlet kavramı unutu-
lurken emperyalizme göz kırpılmıştır.
Ülkemizin girdiği bu olumsuz süreçte sosyal de-
mokratlar, sanayi devrimini yapmış Avrupa için ge-
çerii olan sermaye-emek çelişkisiyle uğraşırken ül-
kemizin temel çelişkisi olan feodalizm unutulmuş-
tur. İki ayn olgu olan doğru ve gerçek, çoğu kez
birbiriyle örtüştürülmüştür. Oysa çoğu kez görül-
müştür ki doğru olan gerçek olmamıştır, gerçek olan
da doğru olmamıştır.
Nedir ülkemizin gerçeği? "Ulusal önderimiz Ata-
türk'ün başlattığı aydınlanma hareketine sahip çık-
maktır." Bu, ülkemizi yönetemeyen, ulusal çıkar-
lanmızı hiçe sayan, küreselleşme olgusunu doğ-
ruymuş gibi topluma yutturan yöneticileri eleştir-
mekten öte, onlan siyaset sahnesinden silmekle ola-
bilir. Bu insanlann siyaset sahnesinden silinebilme-
si (seçeneğimiz yok diyen Bülent Ecevft'e inat)
seçeneğin somut olarak ortaya konmasıyla olur. Or-
taya çıkacak olan seçeneğin:
Ulus devlet olgusunun gereği olan ekonomik,
siyasal ve yönetsel siyasalan (politikalan) savun-
ması ve uygulaması gereklidir. Aydınlanma devri-
mini kaldığı yerden sürdürmelidir. Sanayi, ticaret,
banka, medya dörtlüsünü birbirinden ayırarak her-
kesi kendi uğraş alanına çekmesi gerekir. Kamu ma-
lına zarar veren, çalan, zimmetine geçirenleri affet-
memesi gerekir. 1982 Anayasası'nı değiştirerek
sosyal hukuk devletine işlerlik kazandırması gere-
kir. Türk diline sahip çıkarak dilimizi "bilim dili" ha-
line getirmek için gerekli kurumsal ve bilimsel ça-
lışmalan yapması gerekir. Dışa bağımlılığı arttıran
ulaşım politikalan yerine, demir ve deniz taşımacı-
lığına ağırlık vermesi gerekir. Parasal ekonomiyi
üretken ekonominin aracı durumuna getirmesi ge-
rekir. Bütün bunlann yapılabilmesi için, yoğun fel-
sefi eleştirilerin, sızlanmalann bir yana bırakılarak
eyleme geçilmesi gereklidir. Unutulmamalıdır ki
önderimiz Atatürk bağımsızlığımızı "sözle değil ey-
lemle" elde etmiştir.
Türkiye'yi Türkiye'den yönetecek siyasal olu-
şum kaçınılmaz bir duruma gelmiştir. Ben, ülkemiz-
de bu başanyı gösterecek namuslu insanlann az
olmadığına inanıyorum.
MUSTAFA BALBAY'DAN YENİ BİR
ARAŞTIRMA KİTABI!..
yupIlMItltYl
*Y* ğ
W¥
KJJ
wmmmm mmi
m^ K * * ^ H KITAPÇINIZDAN ISTEYINI
ÜMİT UmM î71MWUulı, MUM1
tsu Kiıapıa yer aıan
konulann tümü
gerçektir Türkıye'nin
901ı yıllarına
damgasını vuran. banka
boşaltmalarından
küçük bir kesıtı
aktarmaktadır
Demıreller aılesmden
veğen 1. Yahya, 1970li
vıllarda ıseyeğen 11.
Yahya. cepten para
harcamadan banka
sahıbı olup. kendi
bankasının içıni
boşaltmaya gırişen bir
kışı olarak tanhtekı
yerinı aldı
Mustafa BALBAY,
Y. Murat Demırel'in
eserlennı ızlemekle
kalmadı. yazdı. Siz
~~ı de okuyun...
T Tipi' Cezaevleri ve Oruç Eylemleri...
LânÜa ONAT Emekli Yargıç
• nfaz konusuyla ilk karşılaş-
I
mam, Ankara ya da tstanbul
Adliyesi'nde hâkim yardım-
cısı (muavini) olarak çalıştı-
ğım döneme rastlar. Bir gün
masamın üzerinde, cezaevinden
gönderilen ve imzamı gerektiren
bir komisyon karanyla karşılaştım.
Bir hükümJünün, cezaevindeki ni-
zama aykın davranmasından dola-
yı on beş gün süreyle "tecrit" ey-
lemıne tabi tutulmasma daır verilen
komisyon karannın hâkimlikçe
onanması isteniyordu. Evrakı göz-
den geçirdim. Içeriğini şimdi anım-
samıyorum, ancak "hûcre" işlemi-
nın insanlık dışı (gayri ınsanî) oldu-
ğu düşüncesiyle, hâkimlığe sunulan
karar sayfasına kısaca ^tasdikohın-
mamıştır
r
' cümlesını yazarak dos-
yayı Cumhuriyet Savcılığı'na geri
yolladım. Aradan yıllar geçti. Ne ya-
zık ki aynı konulann, yanm yüzyıl
sonrasında daha da ağırlaştınlmış
olarak yine gündeme getirildiğini
görmekteyiz. Bu nedenledir ki 1 %9
yılında yayımlanmış olan "İstiklal
Savaşı'nda Edremit" adlı kitabım-
da yer alan "SuçveCezaÜzerineÇîz-
giler" adlı yazımdaicı bazı bölüm-
celerinı bu yazıma alıyorum:
"- tnsanlan sevmek fazilettir.
- Insanlan sevmek, insan obnarun
birinci şarûdır.
- Suç işlemek kaçuıılmaz bir va-
kıadır. Her insan bir suç işlemiştir
ya da işle>ebüir.
- Şikâyet edilmemek, gizlilik, de-
10 yetersizliği, zamanaşunı ve af ka-
nunlan,suçlulan takipten \«>a mah-
kûmiyetten kurtaran nedenlerrür.
- lşlenen suçlardan toplum da va-
tandaş kadar sorumludur.
- Kanun koyucularla hükûrn ohış-
turanlar, özgürlüğü sınıriayan bir
cezanın, virmi dört saatlik infaz şek-
lini yakından gözlemlemiş olmab-
dıriar.
- İnsan haklanyia bağdajmayan
infaz sistemi işkencedir. İşkence ise
bu yüzvılın yöntemi değOdir.
- Cezaevleri ıslah edici ve öğretici
niteükJerrvleokul düzeyinde bulun-
mabdır.
- Mahkûm. afle ve toplumun ken-
disinde noksan bıraktığı değerieri,
cezaevinde tanunah ve kazanabü-
metidir.
- Pikren ve bedenen çahşOrılma-
yan mahkûmlar, bir tûr öhlme terk
edilmişsavıüriar.
- Yaşamak hakkı ilahi bir lütuf ve
bunun içindir ki kutsal ve dokunul-
maz haklardandır.
- Cezaevlerine sadece adliye ve
basuun değil,nbbın da eğOmişolma-
suıda zaruret vardır.
- Rad>o ve müzik yayuılan, zev-
kin ve liiksün çok üstünde, fıkir ve
ruh eğitiminin en etküi öğeleri ola-
rak mahkûmun >ararlanmasına ha-
zır bulundurulmahdır.
- Mahkûmlann durumlanna gö-
re kendilerinezaman zaman ev teri-
ne dönüşolanağısağlanması,insan-
ca düşünceye davanan, eğrtime yar-
dıma ve yaşama dengesini güvence
altuıa alan yerinde bir önkmdir.
- Bir insan için evinden. işinden,
çocuklanndan vesevilen her şeyden
yoksun ve uzak bıraJalmak, cezala-
nn en ağındır.
-Gûneşi,denizi,doğanm bütûn gü-
zeüikJerim,insaıüanseyredebflrnek,
sahibi okluğumuz topraklar üzerin-
dcözgüriükiçinde>aşavabilmek,en
büyük mutiuluktur.
- Başkalanna karşm değil, baş-
kalarryla buiikte mutlu olmak, mut-
luluğumuzdur."
Bugün ıse artık ikibinbirli yıllara
ulaştık. Türlü kültürlerden oluşan
eğitim hayaumızın bize kazandırdığı
en uygar en doğru ve en güzel duy-
guların etkisinde bulunmamız
gerekiyor. Adalet mensuplarının
Cumhuriyet tarihimizin örneklerin-
den de esinlenmesini dileyerek, Tür-
kiyemizde görev başuıda bulunan
bütün kuruluşlan, devletin itibannı
ve yüksek çıkarlannı göz önünde
bulundurmak suretiyle "adaletve in-
san haklarT deyimlerinin gerektir-
diği düşünce ve gelişimler açısın-
dan gereken önlemleri almaya ve
konuyu ilkel, bireysel ve partisel
tutkulann tuzağından anndırmaya
çaba göstermeye davet ediyorum.
T.C. • • *~;r:\.
YEDİTEPE ÜNÎVERSÎTESİ "
r-
Eğitinvöğretimini doğrudan Oniversite olarak dizaynlanmış Kayışdağı'ndaki çağdaş 26 Ağustos
Yerleşimi'nde sürdüren ve bu yıl da ikinci mezunlanm veren
YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ
GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ nin
PLASTÎK SANATLAR (Resim, Heykel, Seramik)
GRAFtK TASARIMI
İÇ MÎMARLIK
ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI
PEYZAJ MÎMARLIĞI (*)
MODA ve TEKSTİL TASARIMI
SANAT YÖNETİMİ
TtYATRO (••)
Bölümlerine
YETENEK SINAVI İLE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR
Yukanda belirtilen programlara 2001 yılı ÖSS sınavından en az 105 puan (herhangi bir tiir) alanlar ön kayıt yapürmak için başvurabilir.
Kayıüar Kayışdağı 26 Ağustos Yerleşimi'nde 06 Ağustos 2001 Pazartesi başlayıp 13 Ağustos 2001 Pazartesi akşamına kadar sürecektir.
(*) Peyzaj Mimarhğı Böliimü'ne yerleştirme Merkezi Sistemle yapılmaktadır
(**) Tıyatro Bölümü sınavlan aynca ilan edilecektir.
ÖN KAYIT İÇİN GEREKEN BELGELER:
* 2007 yılına ait ÖSS puan kartının aslı veyafotokopisi,
* Lise diplomasının aslı veyafotokopisi,
* Dört adet vesikalıkfotoğraf
* KentbankKozyatağı Şubesi 251971-351 no'lu hesaba 15.000.000.-TL (Onbeş Milyon)
ön kayıt harcı yatınldığını gösteren banka dekontu
GİRİŞ SINAVLARI
* 15Ağustos 2001 Çarşamba Saat 10:30'dayetenek sınavı
* 16 Ağustos 2001 Perşembe Saat 10:30'da mülakat
Öğretim Programlannın çağdaş sanat anlayışıyla hazırlandığı, öğretim iiyesi başına
düşen öğrenci sayısının. ideal kabul edilen sayılarda tutulduğu
YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ
alanında iddıalı olmaya kararlı ve "Yannın Çağdaş Türkiyesi'nin sanatçt kadrolannda
yer almayı isteyen gençlerimizi yetiştirmeye hazır bulunuyor.
YEDİTEPE ÜNlVERStTESÎ
GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESÎ
26 Ağustos Yerleşimi Kayışdağı Caddesi 81120 Kayışdağı • İSTANBUL
Telefonlar: (0-216) 578 08 47 - 578 08 48 • Santral: (0-216) 578 00 00 Fax: (0-216) 578 08 63
ATTİLÂ İLHAITin ŞİİRLERİ102. BASHIDA
KIMI SEVSEM, SENSIN..
Attilâ llhan
Bir büyük ustanm,
Attilâ İlhan'm
yeni şür kitabı
"Kt'mi Seusem, Sensîn...
Attilâ İlhan'm
kendi deyişiyle
"Bütün bir ömrün özetil
ATTİLÂ İLHAN / BÜTÜN ŞİİRLERİ
1. DUVAR/10. bs.
2. SISLER BULVARI /11. bs.
3. YAĞMUR KAÇAĞI /11. bs.
4. BENSANAMECBURUM/14. bs.
5. BELA ÇİÇEĞI / 7. bs.
6. YASAKSEVIŞMEK/8. bs.
7. TUTUKLUNUN GÜNLÜĞÛ / 7. bs.
•1974 TüA M Kurumu Şür Ûdûlû'
8. BÖYLE BİR SEVMEK / 8 bs
9. ELDE VAR HÜZÛN / 8. bs.
10. KORKUNUN KRAL.LJĞI / 4bs.
11. AYRIUK SEVDÂYA DÂHİL / 6. bs.
12. KİMİ SEVSEM, SENSİN... / 8. bs.
3500ooo
285Oooo
2000000
285Oooo
2000000
2000000
2850000
2850ooo
2OOOooo
2850ooo
2000mo
2500ooo
[ www.bilgiyayinevi.com.tr
BİUlİYmiNEVİ M^rutyet Cad 46/A Yeraşehır - 06420/ANKARA
Tel: (0-312) 434 49 98 • 434 49 99 Fate' (0-312) 431 V 58
BİUU DAÖmM Nariıbahçe Sok. No'17. Kat1. Cağaloğlu - 34360/tSTANBUL
Tei: (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks. (0-212) 527 4119
BROİ KİTABEVİ Sakarya Cad. 8/A Kızılay - 06420/ANKARA
Tel: (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Fate: (0-312) 43319 36
Özal'ın Türkiye'yi
savajo sokmak için
üstün çoboları;
soğduyulu bir
generalin,
cumhuriyet
tarihinde, Özal'a
vesavaşa
görülmedik
biçjmde karşı
CUNEYT ARCAYUREK
töyvMtre MasaUm Kifikhn Gvpkkr: 3
Kriz Doğuran^
Savaş
I
polHikadald
Arcayürek, ibret
belgeleri sunuyoı
Oizinin öteki kitaplan
1. Demokrasi Dönemecinde Clç Adam / 3. bs. 7000ooo
2. Bir Giden - Bir Gelen - Bir Bekleyen / 2. bs. 7000ooo
3. Kriz Doğuran Savaş / 2 bs. 7000ooo
4. Bekleyen Adamın Gerçeklesen Duşü / 3. bs 7000ooo
5. Etekli Demokrasi / 3. bs 7000ooo
r\
| www.bilgiyayinevi.com.tr
MLOİ VMMEVİ Meşrutıyet Cad 46/A Yentsehır - 06420/ANKARA
Tö. (0-312) 434 49 98 • 434 49 99 Faks (0-312) 431 77 58
BİLOİDAâlTIM Narlıbahçe Sok. No17, Kat1,Cagaloğlu-34360/İSTANBUL
Tei: (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks: (0-212) 527 41 19
MLMKİTABEVİ Sakarya Cad. 8/A Kızılay - 06420/ANKARA
Td: (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks: (0-312) 43319 36
ENGİN AŞKIN
GÜLLERİN
ÜRKÜnÜĞÜ
ODYSSEY
(ŞÜR)
Düne dönerken güllerin ürküttüğü
İmgelerin kıyısından uzanan deprem
Tüm söylencelerde gecenin öptüğü
Y.îzıtlara direnen o btimsiz özlem
Pıyerlotı Cad. Ayberk Apt. No 7-9
Çemberlıtaş-lstanbul
- (0212) 516 20 04 - Faks (0212) 516 20 05
E-posta- varlık@varlrk com.tr
web sıtesı. www varlik com tr
SARIYER SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EtosyaNo: 2001/744
Mahkememizin 1.8.201 tarih, 2001/744 esas ve
2001/808 karar sayth dosyası ile mahcur Sinop, Dikmen,
Kuzalan köyü nüftısunda kayıtlı, 1980 doğumlu Nazmi
Gül'ün aynı yerde kayıtlı babası Settar Gül'ün velayeti al-
tına alındığı hususu üan olunur. Basın: 45764
BAKPOCÖY3.İCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 1999/12 Satış
27.7.2001 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin 41865
basın numarah satış ilanının, satış şartlanrun 1. bölü-
münde zuhulen satışın Bakırköy 4. lcra Müdurlüğü'nde
yapılacağı yazılmış ise de bunun Bakırköy 3. lcra Mü-
dürlügü olarak tavzihine ve ilanına karar verilmiştir. Bu
tavzihin satış günü olan 10.9. 2001 tarihinden en az bir
ay evvel yapımıası bilginize rica olunur. 3.8.2001
Eki: Gayrimenkul saçık satış arttırma ilanı
Basın:45849