Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 2001 CUMA
HABERLER
mİNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Boş Beklentiler
Kendinden olmayanlan, aydınlanmacılan
"Batı Kulüpçü" olarak niteleyen, takıyyeci
Necmettin Erbakan'ın, nafıle siyasi yaşa-
mını sürdürmek için "Batı Ku/übü"nün kapı-
sına yüz sürüp, mahkemesine başvurması
ne zillettir.
Bu başvurunun yapılması zorunlu değildi.
Salt Batı Kulüp'ten gelecek icazet ile siya-
sete devam etme boş beklentisinin ürünüy-
dü.
Kurumun daha 1993 yılında verdiği üni-
versitede türban yasağını doğru bulan kara-
rı bir ipucuydu ama anlamadılar.
Avrupa, kendi için çizdiği demokrasi sınır-
lannın içine ırkçılığı sokmuyor, çünkü onu
yaşadı ve bedelini çok pahalı ödedi. Şeriat-
çılığın, ümmet temeline dayalı bir başka tür
ırkçılık olduğu arttk bütün dünya tarafından
anlaşılmış bulunmaktadır.
Bu konu tartışılırken hep bir nokta unutu-
luyor. Türkiye'de Refah Partisi ya da selef-
leri ile halefleri, serbest seçimlerle iktidara
geldiler ve buna kimse ne karıştı, ne de iti-
raz etti.
Onlar edimleri dolayısıyla kapatıldılar ve
bu kararlar da AİHM tarafından onaylandı.
Şimdi merakettiğim, Erbakan taifesinin bu
duruma ne diyecekleri değil de, onları de-
mokrasi adına savunanların neler söyleye-
cekleridir.
• • •
Karara muhalif kalan kimi üyelerin, muha-
lefet şerhleri de, Türkiye koşullarını ve olay-
ları fazla bilmeyen kişilerin kaleminden çık-
mış izlenimini veriyor.
"RP'nin, Türkiye'de laik sistemi yıkıp, ye-
rine din devleti kurmak için şiddete veya an-
ti demokratik yöntemlere başvuracağına
dair bir unsur görmeyenler", laik sisteme
karşı eylemli bir kalkışma olan ve 38 kişinin
diri diri yakılmasıyla sonuçlanan Sıvas katli-
amını ve failler ile RP bağlantısını, unutmuş
olmaları gariptir.
Türkiye'nin Iran ve Afganistan olmayaca-
ğını ileri süren içerdeki güçlerin ise, Hizbul-
lah olayını görmezden gelmeleri de akıl alır
bir davranış değildir.
Hizbullah'ın bir bölümünün ortaya çıkarıl-
ması bile elde edilen bulgulardan anlaşıldı-
ğına göre, yakın bir tehlike olduğunu kanrt-
lamıştır.
Iran, Humeyni iran'ı olmuşsa eğer, bunun
nedeni, tehlikenin çok geç fark edilmiş olma-
sıdır.
Bu tür olaylarda, belirli bir noktadan son-
ra harekete geçmenin bir anlamı da yoktur.
Bu saptamayı yaptıktan sonra, tabii ki,
Iran'da, Humeyni Hareketi'nin sosyal ne-
denleri olduğunu da kabul etmek gerek.
Her dinci, şeriatçı akımın ardında, sosyal
ve ekonomik neden vardır.
•••
AİHM son kararı, kimi boş beklentiler için-
de olanların yanlışını bir kez daha göstermiş-
tir.
Şimdi boş beklentiler, Recep Tayyip Er-
doğan Hareketi'ne yönelmiştir.
Erdoğan'ın önderliğindeki hareketin, ta-
kıyye. yapmadan, demokrasiyi içine sindir-
miş, çoğulcu sisteme geçişte olumlu rol oy-
nayacak bir kuruluş olmasından sevinç du-
yarım. Ama böyle bir umudum olmadığını
da söylemek zorundayım.
R.T. Erdoğan'ın, kimi yeni sloganlar dışın-
da, siyasetinin finans kaynaklarından, yön-
temlerine kadar, her şeyi Erbakan ile aynıdır.
Hatta diyebiliriz ki, Tayyip Bey'in kişiliği Er-
bakan'dan daha katı, bugüne kadar sergile-
diği görüşleri daha fanatiktir.
Ama varsayalım ki, kendilerine "yenilikçi"
diyenler olaylardan ders alıp, daha ılımlı bir
yol tutmaya karar verdiler. Bu kararın da
uzun süre, uygulamada kalması güçtür.
Çünkü güç ekonomik ve sosyal koşullar için-
de olan Türkiye'de uç partiler, iktidar olduk-
larında sorunlara çözüm getirmekte zorla-
nınca, çekirdek kadronun baskısıyla katı fa-
natik söylemlere yönelmek zorunda kalıyor-
lar.
Bunu, "Nereden biliyorsun?" demeyiniz
Sevgili Ökurlar, bu yorum, RP iktidara ilk adı-
mını attığı zaman da yapılmıştı.
Olaylar bu görüşü doğrulamadı mı?
4 PKKTı teslim oldu
• DtYARBAKIR (Cumhuriyct Bürosu) - Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesı'nde PKK'ye ait
olduğu büdirilen çok sayıda silah ele geçirildi. 4
PKK'li de kendiliğinden teslim oldu. Olağanüstü
Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre
Diyarbakır. Hakkâri, Mardın. Şırnak, Tunceli ve
Van kırsal alanlannda güvenlik güçlerince
yapılan arazi arama faaliyetleri sırasında 4 RPG-7
roketatar, 27 Kalaşnikof. 1 M-16, 2 uzun namlulu
silah, 46 tabanca. 15 havan mermisi, 22 RPG-7
roketatar mermisi. 1 geri tepmesiz top mermisi,
42 el bombası ve 30 mayın ele geçirildi. Hakkâri,
Şırnak ve Van'da da 4 PKK'li örgütten kaçarak
kendiliğinden güvenlik güçlerine teslim oldu.
Basına baskı devam ediyor
• İstanbul Haber Servisi - Basın Konseyi,
temmuz ayında iletişim özgürlüğüne yönelik
baskılann sürdüğünü açıkladı. Basın Konseyi,
"Temmuz 2001'de Türk Basını" başlıklı
raporunda temmuz ayının en önemli olayının,
pek çok gazete, televizyon. radyo ve dağıtım
şirketinin devletin denetimine geçmesi olduğuna
dikkat çekti. Konsey, üç yazann "askeri kuvvetleri
tahkir ve tezyif" gerekçesiyle haklannda dava
açılmasını ve Günliik Evrensel gazetesinin OHAL
bölgesine girişinin yasaklanmasını ayın diğer
önemli olaylan arasında saydı.
Mesut Yılmaz 'Uçlardaki arayış hüsranla sonuçlanmıştır' diyerek ortağı MHP'yi eleştirdi:
Aterkez sağ ANAP'ta toplanacakAYŞESAYIN
ANKARA-ANAP Genel Başkanı,
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz,
kongre öncesinde özeleştiri yaparken
"kahcı hatası" olmadığını savundu.
Yılmaz, partisinin merkez karar yö-
netim kurulu üyeliklerinin önemli bir
bölûmünü kadınlara ayıracağını açık-
larken Tayyip Erdoğan'ın yeni oluşu-
muna ANAP'tan değil, eski FP, DYP
ve MHP tabanındanoy gidebileceği-
ni söyledi.tt
Uçlardaki arayış hüsran-
la sonuçlanmıştır'' diyerek ad verme-
den koalisyon ortağı MHP' yi de eleş-
tiren Yılmaz, Türk halkının yeniden
merkeze ve ANAP'a yöneleceğini
ileri sürdü. Kongre sonrasında, "mo-
dern muhafazakâriık" kavramının
politikalannın odağı olacağını söyle-
yen Yılmaz, genel seçimlerin en faz-
la 6 ay geri çekilebileceğini belirtti.
Mesut Yılmaz, hafta sonu gerçek-
leştirilecek partisinin 7. olağan kong-
resi öncesinde, Cumhuriyet'in soru-
lannı yazılı olarak yanıtladı. Yılmaz'a
yönelttiğimiz sorular ve yanıtlan şöy-
le:
- Yeniden genel başkan secüdiğiniz
takdirde partilikre yepyeni bir gele-
cek vaat ediyorsunuz. Kongre sonra-
sında ANAP'ın yeni politikasL, yeni
söylemi nasıl otacak?
- Yaptığımız araştırmalar ışığında
toplumdaki yönelimlen dikkate ala-
rak "Modern Muhafazakârnk" ola-
rak ifade ettiğimiz Türkiye'ye has bir
yaklaşımı politikalanrmzın odağına
yerleştirmeyi kararlaştırdık. Avrupa
Birliği'nin ekonomik, siyasal ve sos-
yal kriterlerini bir an önce yerine ge-
rirmek de parri olarakbirbaşka önem-
li politikamızdır. MKYK üyeliği için
genel başkan kontenjanının önemli
bölûmünü kadınlanmıza ayırmaya
karar verdim. Böylece, kadınlanmız
parti yönetiminde daha etkin görev
alma imkânı elde edeceklerdir.
- Ekonomiden sorumlu Devlet Ba-
kanı Kemal Derviş'i partinize davet
etmeyi düşünüyor musunuz?
- Derviş'i şuan hasta ekonomimi-
zi ameliyat eden bir doktor olarak gö-
rüyoruz. Ameliyat sırasında doktorun
dikkati başka şeylerle meşgul edil-
mez. Ameliyat sonrasında ise oturu-
lur, konuşulur. Derviş'in ekonomi an-
layışı ANAP'uı yaklaşımlanna para-
lel gözükmektedir.
- Kongre öncesinde rakiplerinizin
eleştirilerinin başuıda, genel başkan
secilmenizden bu yana ANAP'ın oy
kaybetmesigeüyor. Sizce ANAP'uı kii-
çülmesinde, 28 Şubat sürecinin dışın-
da, hangi etkenler rol oynadı?
- Türk siyaseti 10 yıldır sürekli bir
parçalanmaya, savrulmaya, daralma-
ya maruz kalmıştır. Bu süreçte sade-
ce ANAP değil, merkezdeki bütün
partilerküçülmüş, tercihler uçlarayö-
nelmiştir. Bu yöneliş hüsranla sonuç-
lanmıştır. Bu partilerin ülkenin hiçbir
sorununu çözemediği gibi, yeni ve
ciddi sorunlara da yol açtıklan görül-
müştür. Türk halkı yeniden merkeze
yönelmektedir. Siyasette toparlanma-
nın adresi de ANAP olacaktır.
- Kongreöncesindepartilibakanla-
nn istifalaruu. bir bakan aracılığıyla
almanız. yine rakiplerinizin size dö-
nük ekştirilerinden biri. Buna niçin
gerek duydunuz ?
- Kongre öncesi bakanlann istifala-
nnı sunması, ANAP'ta eskiden beri
uyguladığımız bir yöntemdir. Bu uy-
gulamanın amacı. bakanlann nüfuz-
lannı kullanarak kongreyi etkileme
çahşmalannın önünü kesmektir. Za-
ten sunulan istifalan toplamak için
aracıya ihtiyaç yoktur. -'
DGM Savcısı Talat Şalk: Görüşümü kararlanma hiç yansıtmadım
Beyaz Enerjfde sîyasi düşünınediın
KEŞAN (AA) -Devlet Güven-
lik Mahkemesi (DGM) Savcısı
Talat Şalk. Cumhuriyet savcıla-
nnın ve hâkimlerin bir siyasi gö-
rüşünün olduğunu, ancak bu gö-
rüşlerini görevlerini yaparken
yansıtmadıklannı ve tarafsız kal-
dıklannı belirterek "Beyaz Ener-
ji soruşturmasında siyasi bir dü-
şünceyle hareket etmedim" de-
di. Tatilini geçirmek amacıyla
Keşan'a bağlı Erikli beldesinde
bulunan Şalk'a, Edirne Barosu
Başkanı Rrtat Çulha ile Keşan
Ticaret ve Sanayi Odası Başka-
nı Hayati Bingöl tarafından. yol-
suzluklarla mücadelede göster-
diği başanlı çalışmalanndan do-
layı birer şilt verdi.
Erikli Işçimen Otel Resta-
urant'taki törende konuşan Sav-
cı Şalk. herhangi bir konuda ya-
pılan tahkikat sonucunda, bir
suçlu görülüyor ise onu görmek
ve göstermek zorunda oldukla-
rını ifade ederek şöyle konuştu:
"Bu, bir siyasi şahsiyet de, çok
üst seviyede bir bürokrat da ola-
bilir. Beru bütün hayaüm boyun-
ca tarafsız hereket ettim. Beyaz
Enerjisoruşturmasındasiyasi bir
düşüncey le hareket etmedim."
Keskin ve 7
arkadaşına
12yıl
hapis istemi
İstanbul Haber Servisi- İs-
tanbul Cumhuriyet Başsav-
cılığı, "Devletin askeri, em-
niyet ve muhafaza güçlerini
tahkir ve tezyif etttikleri" id-
diasıyla Insan Haklan Der-
neği (IHD) İstanbul Şube
Başkanı Eren Keskin'in de
aralannda bulunduğu 7 siya-
si parti ve sendika yönetici-
si hakkında, 2 ile 12 yıl ara-
sında hapis cezası istemiyle
dava açtı.
Başsavcılık tarafından ha-
zırlanan iddianamede, sa-
nıklar İHD İstanbul Şube
Başkanı Eren Keskin, ODP
istanbul 11 Başkanı Vahit
Genç, Demokrasi ve Barışın
Partisi İstanbul 11 Başkanı
Mustafa Aytaş, HADEP İs-
tanbul II Başkanı Doğan Er-
baş, EMEP İstanbul 11 Baş-
kanı Kamil Tekin Sürek ve
KESK Eğitim Sekreteri tb-
rahim Kudiş'in, bazı kamu
görevlileri hakkında hazu-la-
dıklan suç duyurusu dilek-
çesini 20 Aralık 2000 tari-
hinde savcılığa verdikleri
anlatıldı.
Operasyonlar eleştirildi
Cezaevlerinde sürdürülen
operasyonlann eleştirildiği-
nin belirtildiği iddianame-
de, suç duyurusu dilekçesi-
nin içeriğinde, "Devletin as-
keri, emniyet ve muhafaza
güçlerini tahkir ve tezyif et-
mek" suçunun işlendiği id-
dia ediliyor. iddianamede
tüm sanıklann 2 ile 12'şer
yıl arasında ağır hapis ceza-
sına çarptınhnası isteniyor.
Davanuı görülmesine
önümüzdeki günlerde istan-
bul 2. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde başlanacak.
tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
IFtlRA
/ınyoKuiL
muımmi
Gürkan haberikorkuttuİZMİR(Cumhuri\et Ege Bürosu) - Bodrum Türk-
bükü'nde denize daİan feshedilen Halkçı Parti Ge-
nel Başkanı Aydın Güven Gürkan'ın, vurgun yiye-
rek yaşamını yitirdiğine ilişkin asılsız söylentiler
gerilim yarattı. Gürkan, tatil yaptığı Bodrum'da iki,
üç saat denizde kalınca yakın çevresinin kaygılan-
dığını, söylentilerin bu yolla oluştuğunu belirtti.
Her sabah olduğu gibi dalmak için açılan Aydın
Güven Gürkan'ın denizden dönüşünün gecikrnesi
üzerine eşi Serap Aksoy telaşlandı. Jandarma haber-
dar edilirken Gürkan'ın vurgun yediği ve öldüğü ha-
beri yayıldı. Haber, gazetemizde ve siyasi çevreler-
de bomba etkisi yaratırken ANKA Ajansı da saat 12.
38'de "Aydın Güven Gürkan yaşamınıyitirdT anon-
su geçti. ANKA'nın anonsu bilgisayar ekranına yan-
sırken gazetemize Gürkan'ın yaşadığı haberi geldi.
Bodrum Kaymakamı Cumhur Güven Taşbaşı,
Gürkan'ın denizden dönüşünün biraz gecikmesi
üzerine eşi Serap Aksoy Gürkan'ın telaşa kapılarak
jandarma yetkililerini aradığını belirtti. Haberler
üzerine görüştüğümüz Gürkan, son derece sağlıklı
olduğunu söyledi.
SlWIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
451 suç duyurusu yapıldı
'fsim
y
li
işkenceye
yanıtyok
EMtNEKAPLAN
ANKARA - Eski
TBMMlnsanHakla-
n Komisyonu Başka-
nı Sema Pişkinsüt
hakkında işkence
mağdurlannın isim-
lerini vermediği ge-
rekçesiyle fezleke
hazırlamrken komis-
yonun doğrudan isim
bildirerek 44 cumhu-
riyet savcılığına yap-
tığı 451 suç duyuru-
sundan yalmzca
69'una yanıt geldi.
Yanıtı gelen dosyala-
nn büyük çoğunluğu
hakkında takipsizlik
ve görevsizlik kararı
verildiği, yalruzca bir
dava açıldığı bildiril-
di.
TBMM Insan
Haklan Komisyo-
nu'nun cezaevi ve tu-
tukevlerinde yaptığı
incelemeler sonu-
cunda hazırladığı ra-
porlarda yer alan iş-
kence mağdurlannm
isimlerinin savcılara
verilmemesi, eski
komisyon başkanı
Sema Pişkinsüt ile
Adalet Bakanı Hik-
met Sami Türk ara-
sında sert tartışmala-
nn yaşanmasına ne-
den oldu.
451 kişi suçlandı
Sema Pişkinsüt
hakkında, işkence
görenmahkûm ve tu-
tuklulann isimlerini
savcılara vermediği
için "suçun takibaü-
nıönlediği'' gerekçe-
siyle dokunulmazlı-
ğımnkaldırılması is-
temiyle Ankara
Cumhuriyet Başsav-
cı Vekili Bekir Sel-
çuk tarafından fezle-
ke hazırlandı. Cum-
huriyet savcüan, ko-
misyonun yeni baş-
kanı Hüseyin Akgül
döneminde de ko-
misyondan raporlar-
da geçen mahkûm
isimlerinin adlannı
istemeye devam etti.
Bu yönde komis-
yona 50 kadarbaşvu-
ru yapılırken komis-
yonun doğrudan isim
bildirerek yaptığı suç
duyurulannm yüzde
87'sine yanıt bile ve-
rilmedi. Komisyon,
Pişkinsüt dönemin-
den başlayarak ço-
ğunlukla cezaevi ve
tutukevinde bulunan
ve işkence gördüğü-
nü belirten 451 kişi
adına isim de bildire-
rek 44 cumhuriyet
savcılığına suç duyu-
rusunda bulundu.
382 \ anıtsız suç
duyurusu var
Bu suç duyurula-
rından 382'sine bu-
güne kadar yanıt bile
verilmezken yalmz-
ca 17 cumhuriyet
savcılığından 69 ya-
nıt geldi. 115 suç du-
yurusuyla birinci sı-
rada yer alan İstanbul
Cumhuriyet Savcılı-
ğı, işkence savlanna
ilişkin işlem başlatı-
lıp başlatılmadığı ya
da sonucunun ne ol-
duğuna ilişkin ko-
misyona bir tek yanıt
göndermedi.
Yalruzca bir dava
açıldı
Savcıhklardan ge-
len 69 bilgi notuna
göre ise, 43 dosya
hakkında delil yeter-
sizliğinden takipsiz-
lik. 12 dosya hakkın-
da da görevsizlik ka-
rarı verildi. 7 dosya
hakkında soruşturma
başlatıldı, 6 dosya ise
zamanaşımmdan
düştü. 451 suç duyu-
rusu üzerine ise yal-
ruzca bir dava açıldı.
oralcalislar@yahoo.com
Çıplakayaklannı MunzurÇayı'nauzat-
mış karpuz yiyen bir sanşın kadın fotoğ-
naft gazetenin orta sayfasında. Avrupa
Biriiği Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, 2.
Munzur Doğave Kültür Festivali'nde ya-
şananlara tanık oluyor. Tanık olmak bir
yana aramalara, yol kesmelere, saatler-
ce bekletmelere muhatap oluyor.
Adada yağmur yağıyordu. Yağmurda
iki yabancı çift evin öniinde durdular. On-
lan ıslanmasınlar diye içeriye davet ettik.
Aramızda kısa bir sohbet geçti. Bremen
yakınlannda Almanya-Hollanda sınınn-
da bir kentte oturduklannı söylediler. Gü-
lümseyerek, "Fhziandlıya" dediler. Friz-
landhlarya da Frizler, Ingilizceye yakın bir
dil konuşan Germen kökenli bir ulus.
Frizler üzerine Almanya'da hoş öykü-
leranlatılır. Konuklanmız Frizlandlıyız de-
yince, "Hikâyelerinizin birkısmını biliyo-
rum" dedim. Frizland adalan Hollan-
da'dan Danirnarkaya kadar uzanan ince
uzun bir zincir gibidir. Hollanda'da Friz-
ce resmi dil olarak kabul edilir. Friz ada-
lanndaki bütün ilkokullarda Frizce oku-
tulur.
Karen Fogg'un Tunceli Fotoğrafı
•••
Karen Fogg, sanınm Frizland'ı iyi bilir.
Tunceli'de oturup karpuz yerken belki de
Frizleri düşünmüştür. Çünkü Tuncelilile-
ri düşünmeye kalksa işin içinden çıka-
maz. Bu yörenin insanlan da Türkçeden
farklı bir anadile sahipler, tıpkı Frizler gi-
bi. Ama bu farklılık bu yörede hep bir sı-
kıntı ve güvensizlik olarak algılandı.
Frizler, Frizland'da festival yapıyoriar
mı bilmiyorum. Karen Fogg biliyordur.
Orada acaba askerler. özel timler, polis-
ler 50 kilometrelik bir mesafede 5-6 kez
yol kesertermi? Dünyanın dört biryanın-
dan bölgelerini görmeye gelmiş insanla-
ra geldiklerine pişman edecek uygula-
malar yapılır mı?
•••
Karen Fogg'un Tunceli'ye gitmesine
bazılan kızmışlardır. Bu kadın da nereden
çıktı, sicil memuru gibi her yerde bitiyor
diyebiliıier. Avrupa'dan gelen hertürden
uyanya karşı duyariıklan olanlar, tepki
gösterenler oluyor. Karen Fogg'un o fo-
toğrafına da bakıp benzer bir tepki gös-
terecekleri muhakkak.
Karen Fogg, Tunceli'deyken Avrupa
Insan Haklan Mahkemesi, Refah Parti-
si'nin kapatılmasıyla ilgili bir karar verdi.
Bu karar, Anayasa Mahkemesi'nin verdi-
ği kapatma karannı haklı buluyordu. Ga-
zetelerimizin manşetleri, daha önce Av-
rupa'ya tepki gösteren bazı yazarlar,
"Bak artık Avrupa'yla bile takıyye yapa-
mıyorsun" diyerek memnuniyetlerini di-
le getirdiler, Erbakan'la inceden alay et-
tiler.
•••
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan iliş-
kileri kalıcı ve geleceğe yönelik bir ilişki.
Bu ilişki içinde oradan gelen etkiler, biri-
lerini memnun edip, başka birilerini kız-
dırabilir. Zaman zaman da tersi olabilir.
Erbakan ve arkadaşları eskiden diğer
partileri "6atıcılık"\a suçlarlardı. Gel za-
man git zaman Batı'dan gelen demokra-
si ve özgürlük eğilimine ihtiyaç hissetti-
lerve eski "Batıcı" suçlamasını terk edip
Batılı değerlere vurgu yapmaya başladı-
lar. Bu kez de başka birileri Batı'dan ge-
len demokrasi egiliminden hoşlanmayın-
ca Erbakan benzeri tepkiler gösterdiler.
Son mahkeme karanyla yeniden roller
değişti Milli Görüşçüler kızgın, onların
karşrtlan ise memnundu.
• • •
Karen Fogg'un çıplak ayaklannı Mun-
zur'a uzatarak karpuz yemesi artık dün-
yanın ve Türkiye'nin gerçeği. Biz nasıl
Frizland dahil Avrupa'nın dört bir yanın-
da toplantılara, festivallere katılıyorsak
onlar da buralarda katılacaklar. Üstelik
fikir ve eleştirilerini söyleyecekler. Beğe-
nen beğenecek, beğenmeyen beğen-
meyecek.
Burada, alışılmadık olan ve değişme-
si gereken asıl gerçek Tunceli'de ortaya
çıkan manzaradır. Bir kentten bir kente
giderken devlet güçleri, bu süreç içinde
defalarca yol kesip, yurttaşı canından
bezdiremeyecek. Güvenlik güçleri, gös-
terilere kızıp, tıpkı göstericilerin yönte-
miyle sokaklaradökülüp slogan atmaya-
cak. Böyle yapıldığı zaman da bunu ya-
pan güvenlik güçleri eleştirilecek.
•••
Frizland neresi, Tunceli neresi. Ancak
Adada Tunceli üzerine bir yazı yazmaya
giriştiğimde karşımda Frizlandlı Avrupa-
lılar dikiliyorsa, bu dünyanın gerçeği de-
ğişiyor demektir. Refah Partisi'nin kapa-
tılmasını artıkAvrupa'da yargıçlar denet-
leyip, insan haklan açısından karar vere-
biliyorsa dünyanın gerçeği değişiyor de-
mektir.
Türkiye'yi yönetenler de, bizler de ar-
tık farklı bir dünyada yaşıyoruz. Bu dün-
yada haksızlık bitti mi, tabii ki bitmedi.
Ancak haksızlıklara karşı çıkabilmek için
dünyada yalnız değiliz, Avrupa'da yalnız
değiliz.
• • •
Karen Fogg'un Munzur fotoğrafı, bu
dünyada gelişen yeni ilişkilerin ye yeni
anlayışlann da fotoğrafı sayılabilir.