18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AĞUSTOS2001CUMA CUMHURİYET SAYFA iJ. U J t l . [email protected] 15 Seyircinin uykusunu getiren usta işi, nostalji tadında bir film: Uykusuz rgento «eçıııişuııııJUMHUR CANBAZOĞLU Uykusuz. ttalyan korku-gerilim ıstası DarioArgento'nun hayvanlar içlemesi diye adlandırdığı serisinin lk. kariyerinin ise 15. filmi. Kızı Vsia Argento'nun oyunculuktaki kıt ^eteneği nedeniyle tam anlamıyla şümbürtüye gitmiş 'Trauma' ; 1992). 'LaSindrome Di StendhaT [1995) ve 'U Fantasma DelTOpe- ra'dan (1998) sonra gerilıme, çok sevdiği kapalı mekânlara. adrena- lin zengini sahnelere döndüğü yeni yapıünda atmosfer açısından Pro- fondo Rosso'yu anımsatan stil ara- yışı var Argento'nun. Ancak anlatımdaki heyecan ve enetji eksikliğinden geriye, sadece yönetmenin, modalardan uzak dur- duğu usta işi. nostaljik tatlı bir fılm kalvyor. Gerçekten de filmin birçok sahnesi daha Önce 'görülmüş' bir havada; modern eğilimlerden sıkı- lan. geçmişi çok özleyen bir yönet- men olan Argento başanyı denen- miş formüllerde aramaktan yana... Torino 1983: Komiser Moretti (Von Sydow). annesinin ölümüne şahit olmuş ama katilin suratını gö- rememiş Giacomo (Dionisi) adlı çocuğa caniyi bulacağına söz veri- Sleepless / Yönetmen: Dario Argento / Senaryo: D. Argento, Franco Ferrini, Carlo Lucarelli / Görüntü: Ronnie Taylor / Müzik: Goblin / Oyuncular: Stefano Dionisi, Max Von Sydovv, CNara Caselli, Rossella Falk, Gabriele Lavia / 2001, italya yapımı/ 117dakika. yor. Bir süre sonra katil diye kabul edilen kişi ölüyor ve olay kaparuyor. .\ncak 2000'de Torino'da .yine bu katilin stiline benzer cinayetler ol- maya başlayınca emekli komiser, sözünü anımsayıp yeniden hareke- te geçiyor. Filmin ilk 20 dakikası ustanın şa- nına layık, ttalyan korku sineması- nın özlediği sahnelerle dolu; karan- hk yatak odasından boş trene ge- çen, oradan da bir istasyonun par- kında yağmura tutulan gizemli ka- mera ve iki cinayet. Ancak devamımn hayal kınklığı yaratma olasılığı yüksek; sürekli şaşırtmak isteğiyle aşın zorluyor senaryoyu Argento. Bol adamlı sahneler, dördüncü kez film çekti- ği Torino'nun puslu, karanhk do- kusunun fazla abartılması, caninin kolay keşfedilmesi gibi sıradan adımlar Argento'dan çok şey bek- leyenleri üzüyor. Aralannda 'Şe>tan'ın da bulun- duğu birçok korku filminde oyna- mış. 71'likMaxVonSydow'unvar- lığı 'Uykusuz'a çok şey katıyor. Modern bir yaşamda eski metotla- nyla hedefine ulaşmaya çahşan ko- miser tiplemesinde çok başanh Is- veçli yıîdız ve etrafındaki oyuncu- lan, deyim yerindeyse. tam anla- mıyla ezip geçiyor. Diğer oyuncu- lar ise çok dağınık ve korkunun özünden hayli uzaktalar. Filmin ttalyanca adı 'Non Ho Sonno' yani 'Uykum Yok*. Bir söy- leşide aktardığı gıbi, k Uykum Yok' ismini, gece yatmaya gitmeden ma- sal dinlemek isteyen müyonlarca çocuğu anmak için koymuş ve bu yolla büyüklere korkunç bir masal anlatmak istemiş. Filmde ne katilin ne de peşinde- ki komiserin uykusu yok; derin de- rin düşünüp rakibimi nasıl alt ede- rim diye hesaplar içinde ikisi de. Seyirci ise gayet rahat; uykusunu kaçırtacakderecede korkunç sahne az, ama uykusunu getirecek malze- me bol. Hironobu Sakaguchi 'ninyönettiği 'FinalFantasy'sinema tarihinde bir dönüm noktası oluşturuyor Sanal oyuncunun macerasıKültür Servisi - Bugün vızyona gırecek filmler arasında yer alan 'Final Fantasy', fo- to-gerçeğin ve gerçeküstünün-CGl teknoloji- lerini kullananan. dijital öyküleme döneminin en yeni örneklennden. Columbia ve Square projeşi olan film. sinema tarihinde bir dönüm noktasını oluşturuyor. 'Final Fantasy'. çok sayıda insan duygusu ve hareketi, hiper-gerçek insan karakterleri ve arka görüntüleri simüle etmek için bütünüy- le bilgisayar görüntülerinin kullanıldığı ilk film olma özelliği taşıyor. Film, başanh inte- raktif oyun temelınden. güçlü bir film mace- rasım aktarmaya çahşıyor. Sakaguchi Square tarafmdan üretilen Final Fantasy. interaktif oyunlannın (FF 1-1X) ya- ratıcısı olarak tanmıyor. Bunun sinema versi- yonu, her zaman interaktif oyunlann teknik büyüsünü filmin sansasyon yaratan görsel efektleriyle birleştirerek yeni bir eğlence tar- zı yaratmak isteyen Sakaguchi ile gerçekleşı- yor. Hironobu Sakaguchi'nın yönettiği karak- terlerin bütünüyle bilgisayar grafiği yapımı olduğu filmde, seslendirmelen Ming-NaVVen, Alec Balthvin,Ste>e Buscemi, Peri Gilpin, V- ûıg Rhames. Donald Sutherland, James Wo- odsyapıvor. Senaryosunu Al Reinert ve Jeff Vıntar'ın yazdığı film, izleyiciyi 2065 yılına götürüyor. Dünya, bir kuşatma altındadır. Bir meteor gezegene çarpmış. dünyada dolaşan. tarlalan tzleyiciyi 2065 yılına götüren k Final Fantasy', bütünüyle bilgisayar görüntülerinin kullanıldığı ilk film olma özeUiğini taşıyor. ve şehirleri yok etmek, yaşamın kendisini so- na erdirmek üzere tehdit eden milyonlarca uzaylı yaratığı da salıvermiştir. İlk şiddetli sal- dında hayatta kalabilenler. dünya sakinlerinin yağmalayıcı işgalcilerden korunmak için in- şa ettikleri engelli şehirlere geri çekilirler. Zaman giderek dolar, ama insanlığın ruhu çabuk toparlanıp akıllı ve güzel Dr. Aki Ross'la (Ming-Na tarafından seslendirilen) bedenleştirilmiştir. Kararlı olduğu kadar ye- tenekli biri olarak da bilinen Aki, uzaylı yağ- macılan yenmek için dünyanın son umudu- dur. Uzaylı bir ruhun bulaşmış olduğu Aki, uzaylı yaratıklan yenmenin sırnru keşfetmek için gereken anahtara sahiptir. ancak onun ça- basına muhalif militan General Hein (James Wood'un seslendirdiği) düşmanıdır ve aynı zamanda dünyayı yok edebilen bir uzay topu- nu fırlatmakla meydan okumaktadır. Zaman azalırken Aki, bu uzaylı gizemini gece uykulannda, gezegeni kurtarabileceğine inandığı sekiz ruhu buhnak üzere dünyayı do- laşarak araştırmaktadır. Bu rüyalarda, etrafın- daki ıssızlığa baktığında gözlerinde bir hüzün ve keder ifadesi belirmektedir. Düşmanı ken- di içinde dünyayı kurtarmak uğruna yok ede- cek olan General Hein çerçevesinde yenme- nin mücadelesini veren Aki, son hayalinin de korkusuzca peşine düşer. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK Şaşırtıcı, tedirgin edici ve kuşkıı uyandırıcı Sondan başa giden bir anlatım tekniğine dayandırüan Christopher Nolan'ın 'Akıl Defteri' adlı fılmi Ldevicivi de bellek o\ ununa katılma\ a zorluvor. Kısa süreli belleğini yitirmiş biri- sine ne olmuştur? Böyle birisine olan, bir süre önce olan hiçbir şeyi akhnda tutamamasıdır. Birkaç daki- kadan birkaç saate kadar olan biteni aklında rutamamak. örneğin birine söylediği sözlerden habersiz olmak, gördüğü birini daha önce görüp gör- mediğini bilememek çok büyük so- runlarla karşı karşıya kalmak de- mektir. Hele de böyle birisi. kansı te- cavüz edildikten sonra öldüriilmüş, bu nedenle de intikam almak ama- cıyla yanıp tutuşan biriyse... Leonard, böyle biridir. Bir sigorta dedektifi olan Leonard, kendisini bir motel odasında, kim olduğundan emin olmadığı birisiyle tartışırken bulur. Aslında istediği tek şey, çok sev- diği kansını tecavüz ettikten sonra öldüren adamı (ya da adamlan) bu- lup öldürmektir. Ama kansının sal- dınya uğradığı sırada koşup yetişti- ği zaman, kafasına bir darbe yemiş, bu nedenle kısa süreli bellek kaybı- na uğramıştır. 'Akü Defteri', sondan başa giden bir anlatım tekniğine dayandınlmış- ür. Bir olay görüntüye gelmekte, bu görüntünün çağrışımıyla ondan ön- ceki olaylar anımsanmaktadır. As- lında Leonard sigorta dedektifi ola- rak çalışırken benzerbir olay yaşan- mış. bir kazada kafa travması alan bi- risi böyle bir durumun belirtilerini göstermiş ama Leonard. onun gerçekte "numara yaparak" sigorta parası almak için böyle da\randığı kanısıyla bir rapor vermiştir. Şimdi bir yandan da "demek ki böyle otay- lann olabileceğjni" düşünmektedir. Unutkanhğma karşı önlem olarak önemli her mesajı, her bilgiyi. her notu, her uyanyı dövme olarak vü- cuduna yazdırmâkta, defterine yaz- makta, bunlan hareketleri için kul- lanmaktadır. Bir genç kadın, Natalie. ona yar- dım etmek istemektedir. Bir erkek, Teddy de ona yardımcı olmaktadır. Ama bu yardımlan neden yapmak- tadırlar? Bunu anımsayan Leonard hem bu yardımlan kabul etmekte hem de hıçbirine güvenememekte- dir. Belki de Teddy gerçekte kansı- na tecavüz edip öldüren katildir. Belki de Natalie. onun bellek kay- bından yararlanıp kendisini kulla- nıp döven erkeği öldürtmeye çalış- maktadır. Leonard, kime yöneleceğini bile- meyen bir silah gibi ortalıkta dolaş- maktadır. Kendi hedefinı bulabile- cek midir, hattaböyle bir hedefi var mıdır? Yoksa her şey, sarsılmış bir beynın sabuklamalan mıdır? Katil. -her kimse- onun da peşinde midir? Bir süre sonra. izleyici de bu bel- lek oyununa katılmaya zorlanmak- tadır. İzleyici de tıpkı Leonard gibi neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilememekte, gördüklerini kanştır- makta, sonunda kendinden kuşku duyar bir duruma girmektedir. Eğer yönetmenin amacı, Leonard tıpinde vermek istediğini izleyiciye de ya- şatmak ise bunda başarılı olduğu söylenebilir. Teker teker tiplere ba- kairak. her birinden ayn ayn kuşku- lanarak kendinizi de bir sisli gizemin içinde bulmaktasmız. Filmin sonu mu? Kısa süreli bel- lek kaybına uğradığım için hiçbir şey anımsamıyorum. Aslında yönetmen gerçek bir sine- ma filmi yapmış. Şaşırtıcı, tedirgin edici. gördüklerinizden kuşku du- yurucu. Belli ki amacı bu. "Hiçbir tanık gördüğünü tam olarak anun- samaz". Yönetmen Christopher No- lan bu anlamda başanh. izleyiciyi her an artan bir tedirgin dikkate sü- rüklemeyi başarmış. Leonard rolün- de Guy Pearce, Natalie'de Carrie Anne Moss. Teddy'de Joe Pantoli- ano (özellikle) başanh. "Tedirgin de olsam değışikbir sinemayapıü göre- >im" dıvenlere önerilecek bir film. KEDİGOZU VECDİ SAYAR 'Ağçik' ya da Türkülerin Gücü Tatil yapma şansı bulamayan istanbullular bu- naltıcı yaz gecelerinde, "Açıkhava Konserteri "nde buluşuyor. Önceki akşam Istanbul'da Açıkhava Tiyatrosu'nu dolduran beş bine yakın izleyicinin coşkusunu görmeliydiniz. Sahnede üç Türk, üç Ermeni müzisyenin kâh birlikte, kâh ayn ayn ses- lendirdiği parçalar, müziğin ortak paydasında bu- luşan halklar arasında dostluk köprüleri kuruyor- du. Erkan Oğurve Civan Gasparyan'ın yakında bir CD ile geniş kitlelere ulaşacak birlikteliği, yalnızca içerdiği barış mesajları açısından değil, türkülerin gücünü kanıtlaması açısından da etkileyici idi. Er- kan Oğur söylemese, hangi parçanın Türk, hangi parçanın Ermeni müziğıne aıt olduğunu anlamak güçtü. (Bir Ermeni kedisı ile bir Türk kedisini bir- birinden nasıi ayıramazsınız, bu da öyle bir şey iş- te!) Birbirine son derece yakın, birbirinden alabil- diğine etkilenmiş kültürlerin ürünü olan melodiler, dinleyiciyi derınden etkıledi. Kuşkusuz, Açıkha- va'yı dolduran kitlenin büyük bir bölümü, farktı kül- türterin bir arada yaşayabileceğine inanan insan- lardı; barış ve kardeşlik duygulanyla gelmişlerdi oraya. Bunu, daha konserin başındaki alkışlardan anlamak mümkündü. Ama, hiç kuşkum yok, şo- ven propagandanın etkisinde kalmış, farklı kültür- lere düşmanlık besleyen insanlardan oluşsaydı djnleyici kitlesi, onlar üzerinde de derin bir etki bı- rakırdı. Işte, türkülerin gücu burada yatıyor. Bir halk söylencesinden yola çıkan ve bir Ermeni kı- zına sevdalanan bir Türk delikanlısının öyküsünü anlatan "Ağçik" adlı Ermeni türküsünü (Ağçik, genç kız demekmiş), mükemmel bir uyum içinde sergiledi, Türk ve Ermeni müzisyenler. Erkan Oğur'un dediği gibi "Çok şey anlatan bir uyum "du bu. Keşke, Atom Egoyan da (hani şu sıralar "Ara- rat" fılmini çekmekte olan Kanadalı usta yönet- men) orada olsaydı o gece. Eski yaralan kaşımak yerine, yeni dostluk köprüleri kurmanın anlamına varabilseydi. Keşke, Ismail Cem de orada olabil- seydi. Halklann yüreğine işleyen sanat etkinlikle- rinin ne denli etkıli olduğunu (bilmez mi. bilir elbet- te, ama...) bir kez daha kendi gözleriyle görebil- seydi... Alman milletvekili Cem Ozdemir oraday- dı. Ama, bizım milletvekillennden kimseyi göre- medim Açıkhava'da. Elbette, böyle "bölücü" et- kinliklere karışacak değillerdi ya! Sonra, Allah ko- rusun Adalet Bakanımız çıkar, "düşman"lanmızla işbirliği yapmakla suçlayıverirdi onları, Sema Piş- kinsüt'ü "örgütlerle aynı dili konuşmakla" suçla- dığı gibi... Konserin en anlamlı anlanndan biri, Er- kan Oğur'un bir türküyü "ölüm oruçlannda bizi bekleyenler"e armağan etmesi oldu. Erkan Oğur'un "Fırat"\ ile hüzünlenen dinleyici, Gaspar- yan'ın "Kuşlar"\ ile coştu, kuşlar gibi cıvıldadı. Keş- ke, bu umut ışığı, bu yaşama sevinci, F tipi hücre- lerin demir kapılarını aşıp ölüm oruçlannda dire- nen gençlerin yüreğine ulaşabilse... Civan Gasparyan'ın "duduk"u ile Erkan Oğur'un "cura "sının kurduğu dostluk köprüsü, şovenizm- den, ırkçılıktan medet uman tüm politikacılara en iyi yanıttır. Bu ikiliyi buluşturan Kalan Müzik'in de- ğerli yöneticisi Hasan Kalan'ın çabaları, Türki- ye'nin yüz akıdır. Bu gerçeği fark eden politikacı- larımızın, bürokratlanmızın sayısı arttığı zaman, ül- kemizin önündeki duvarların kalkacağına hiç kuş- kum yok. Gasparyan'la Oğur'un el ele vererek yapacak- lan bir dünya turnesi düşünebiliyor musunuz? Bu- nun yaratacağı olumlu havayı hıssedebiliyor mu- sunuz? Ama, bunu söyler söylemez aklım başıma geldı. Korktum... Ya, bu işi devletimizyapmaya kal- kışırsa... Propaganda kokan "resmi" bir etkinlik- tense, böyle birşeyin hiç yapılmaması daha iyi. Bı- rakın, sanatçılar kendileri kursunlar köprüleri. Ara- daki engelleri kaldırın yeter. Bürokratik engelleri, vize güçlüklerini hele bir kaldırın, bakın nasıl çiçek- ler açacak sınır kapılarında. Monroe'nun fotoğpaîları satışta • Kültür Servisi - Marylin Monroe'nun ölmeden yaklaşık 1 ay kadar önce çekilen 10 adet fotoğrafı, 16-17 Ağustos'ta. Leland adlı kuruluşun vveb sitesinde düzenlenecek açık arttırmayla satılacak. Satıştan en az 50 bin dolar gelir bekleniyor. Nevv York'un Long Island kesiminde yaşayan bir adamın e% inde, yatak altından çıkan fotoğraflann 1962'de 'Vogue' dergisi için moda fotoğrafçısı Bert Stern'in çektiği belirtildi. Fotoğraflardan birinde Monroe üstsüz görülüyor. Çekimlerin Beverly Hilİs'teki Hotel Bel-Air'de yapıldığı kaydedildi. Fotoğraflan elinde bulunduran Alan Reid adlı kişinin. bunlan 1982'de, Marylin Monroe'nun eski kocalanndan beyzbol yıldızı Joe di Maggio'dan hediye olarak aldığı ortaya çıktı. Reid'in, Di Maggio'nun eski yardımcılanndan olduğu belirtiliyor. Kara Şimşek' geri dönüyop • ANKARA {\A) - Bir dönem televizyonlann en sevilen dizilerinden olan ve özellikle 'konuşan arabası' Kit'le büyük ilgi gören 'Kara Şimşek' (Knight Rider). 15 yıl aradan sonra beyazpeTde versiyonuyla geri dönüyor. Filmin başrol oyuncusu Da\id Hasselhoff. dizinin beyazperdede yeniliklerle izleyici karşısına çıkacağını. filmin Keanu Ree\es'in büyük ilgi gören 'Matrix" adlı bilimkurgu yapımıyla benzerlikler taşıyacağını ve dizide rol alan kadroda değişiklikler olacağını söyledi. BUGÜN • BEYOĞLU SİNEMASI'nda saat 12.00, 15.00, 18.00. 21,00'de Onat Kutlar anısma Emir Kusturica'nın 'Arizona Rüyası' adlı filmi ızlenebılır. (251 32 40) • HARBİYE CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TİYATROSU'nda saat 21 .OO'de Nilüfer'in konseri dinlenebilir. (257 62 00) • İŞ SANATta saat 13.00. 15.00,17.15, 19.30'da 'Avrupa Sinemasuıda Kaduıa Balaş' başlığı altında PatriceLeconte'un 'Köprüdeki Kız' adh fılmi ızlenebilir. (0 212 316 15 77) .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle