Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Imtiyaz Sahibi: Berin Nadi
GenelYayınYönetmenı: tbrahim
Yüdız • Yazıişleri Müdürir Safim
Alpaslan • Sorumlu Müdür.
Fikret İlkiz • Haber Merkezı
Müdürü. HakanKara
İstıhbarat Cengiz Yıldırım 0 Ekonomı: Özlem
Yü/ak 9 Kültiir Handan Şenköken 9 Spor
Abdülkadir Yûcelman • Makaleler Sami
Karaören # Dûzeltme Abdullah Yazıcı 9 Bılgı-
Belge Edibe Buğra 9 Yurt Haberlerı Mehmet
Faraç 9 A\ rupa Temsılcısr Güray Öz
Yayın Kurulu: tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç,
Hikmcl Çetinkaya, Şükran
Soner, İbrabim Yİkhz, Orhan
Bursalı, Mustafa Balbay,
Hakau Kara.
Ankara Temsilcısı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No:
125,Kat:4,BakanhUar-AnkaraTel:4195020(7hat), Faks:
4195027 9 Izmır Temsücısı Serdar Kınk, H. Zıya Blv.
1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks 4419117 9 Adana Temsücısı:
Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119 S. No:l Kat 1. Tel 363
12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Müdürü. Erol
Erkut 9 Koordınatör:
Ahmet Korulsan 9 Mu-
hasebe Bülcnt Yener9
tdare Hüseyin Gürer
9 Satış: Fazilet Kuza
M E D \ A C: • Yönetım Kurulu
Ba^kanı - Genel Mudör Gülbin
Erduran # Koordınatör Reh»
Işıtman # Cıenel MûdürYardımcısı.
Se%d*Çoban Tel 514 07 53 -
5 H 95 80 - 513mo-b I. Faks. 5118463
)l)imla>Mi ıe Basan: > enı Gun Haber Ajansı, Basın \e Yauncılık A Ş
Türkocagı Cad 39 41 C agaloğlu 34334 Utanbul PK 246 - SıAecı 34435 Istanbul Faks (0 212ı 51'85 95 ww~w.cumhuriyet.com.tr 3 AGUSTOS2001 Imsak:4.08 Güneş: 5.55 Öğle: 13.17 Ikindi: 17.09 Akşam: 20.27 Yatsı: 22.05
HepatitC
tedavisi
• TORONTO(AA)-
Kanada'daki Alberta
Üniversitesi uzmanlan, ilk
olarak 1989 yılında teşhis
edilen ve karaciğerde
büyük tahribata yol açan
hepatit C hastalığının
tedavisinde dev bir adım
attılar ve anti-virüs ilaç ve
aşı denemelerine
başladılar. Alberta
Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dekanı Dr.
Lorne Tyrrell, ilacın
aşı yoluyla
denemelerinin de
yapıldığıru, 5 ila 10 yıla
dek hastalığın
tedavisinde şimdiki
olanaklann çok ilerisine
geçilmiş olacağına
inandığını söyledi.
Deneylerin aynca, virüsün
hücre bazında nasıl
tahribat yaptığını,
karaciğer üzerindeki
etkisini aşama aşama
izleme olanağı verdiği
açıklandı.
edilsin
ma iptal
• HAYRABOLU(AA)-
tstanbul Çevre Konseyi,
Tekirdağ'ın Hayrabolu
ilçesinde düzenlenen, "11.
Ağustos Şenlikleri"nde,
ağustosböceği yakalama
yanşmasmın iptali için,
Tekirdağ Valiliği'ne
başvurdu. Istanbul Çevre
Konseyi Genel Sekreteri
Tunay Gürsel, Tekirdağ
Valisi Cemalettin Sevim'e
gönderdiği yazıda, şenliğe
renk katmak amacıyla
planlanan ödüllü
ağustosböceği yakalama
yanşmasmın kendilerini
"hayret" ve "dehşete"
düşürdüğünü vurguladı.
Burun delikleri
öndeymiş
îbrahim Tatlıses, Rumelihisarı konserine 'Ben tnsan Değil miyim' adlı şarkıyla başladı
Urfa'dan bir 'tatlı'esinti
• \VASHINGTON (AA) -
Amerikah bilim adamı,
dinozorlann burun
deliklerinin, uzmanlann
yüzyıldır tahmin ettiğinin
tersine. gözlerin yakınında
değil, burnun önünde
olduğunu öne sürdü. Ohio
Üniversitesi'nde
dinozorlar üzerine
araştırma yapan bilim
adamı Lawrence M.
VVitmer. burnun dikkate
değer çok amaçh
kullanılan bir organ
olduğunu belirterek
"deliklerin. dinozorun
ağzının üzerinde ve
burnun tam önünde
bulunmasinın mantıklı
olduğunu" söyledi.
Ringlerden
beyazperdeye
ANKARA (AA)-
Hollyvvood'un dev film
şirketleri, şu günlerde
ilgisini boks ringlerine
çevirdi. Ringlerin üç
efsanevi ismi Muhammed
Ali, Jou Louis ve Sonny
Lixton, hayatlannı anlatan
filmlere konu oldu. Üç
ayn filmle yeniden
ringlere "merhaba" diyen
yapımcılar, "kelebek gibi
uçup. an gibi sokan"
efsanevi ağır sıklet boks
şampiyonu Muhammed
Ali Clay'in hayatını filme
aktardı. Çekimleri son
aşamaya gelen filmde,
sonradan Müslüman olup
"Muhammed Ali" adını
alan ünlü boksör Cassius
Clay'in hayatını yönetmen
Michael Mann
beyazperdeye taşıdı.
Etna setleri aşü
• Haber Merkezi -
Italya'da Etna
yanardağmın püskürttüğü
lavlar setleri aştı. Lavlann
yerleşim birimlerine
ulaşma olasılığı karşısında
tahliye planlan yapıldığı
belirtiliyor. Sivil savunma
ekiplen ve askerlerin
oluşturduğu setler, 17
gündür aktif olan Etna'nın
püskürttüğü lavlann
önünde duramıyor.
Yetkililerden alınan
bilgiye göre Etna'nın
oluşturduğu tehlike en üst
düzeye çıkmış durumda.
Lavlann akışını
görüntülemek isteyen
gazeteciler de uyanldı.
HATİCETUNCER
tbrahim Tatüses, önceki akşam Rumelihisan'nda
hayranlanyla Akdeniz Akşamlan'ndan Fırat'm
sulanna kadar uzandı. Tathses, güzelliğini kimsenin
tartışmadığı sesiyle kendisini üne kavuşturan
Güneydoğu türkülerinden değil de arabesk
parçalanndan oluşan bir program sundu.
Hisarın amfitiyatrosuna sığmayan hayranlarını.
arabesk şarkıların kırgın, yenik sözleriv le etkileyen Ibo
da mutluydu izleyici de.
Birbirlerini anlıyorlardı ve seviyorlardı. Arabesk
müziğin acıları kışkırtan ezgileriyle izleyici havaya
Tathses, Rumelihisan'nın kendi yaşamındaki yerini de anlattı:
'Biraz ileride Baltalimanı'ndaki Behçet Çağlar Lisesi'ni ben
yaptım. 15-16 yaşındaydım, çıraktım o zamanlar. Hisara
giremezdik, önünden geçerdik. Cepte para yoksa akşamlan
Laleli'ye kadar yürürdük. Şimdi konser veriyoruz.
. Sanatçı değil diyorlar, desinler."
girdikten sonra bembeyaz elbisesi, siyah
puantiyeli kırmızı gömleğiyle Îbrahim Tathses sahneye
geldi. "Ben insan değil miyim" şarkısını "Çekmediğinı
dert kalmadr> a bağladı.
Çağlar Llsesl'nl ben yaptım'
Rumelihisan'nın Istanbul'un fethindeki öneminden
sonra kendi yaşamındaki yerini de anlattı: "Biraz
ileride Baltalimanı'ndaki Behçet Çağlar Lisesi'ni ben
yaptını. 15-16 yaşındaydım, çıraktım o zamanlar. Hisara
giremezdik, önünden geçerdik. Cepte para yoksa
akşamlan Laleli'ye kadar yürürdük. Şimdi konser
veriyoruz. Sanatçı değil diyorlar, desinler.'" Yanıt, erkek
bir izleyıcinin gönülden seslenişiyle geldi:
"İmparatorsun sen inıparator."
Düğünlerde sahne aldığında eğlenmediğini, böyle
konserlerde kendisinin de eğlendiğini söyledi Ibo.
Seyirciyi en çok coşturan "Yetiş ya Muhammet Yetiş ya
Ali" parçasından sonra "Bir kulunu çok sevdim o beni
hiç sevmiyor", "Sanld terk
edilmiş viraneyim", "Yalan
seni sevmediğim yalan"
şarkılannı art arda sıraladı.
Tathses daha sonra parlak
siyah elbisesiyle sahneye
geldi. "Teselli etmenin ne
faydası var" şarkısmda bir
ara durdu, "Ağlama diyorlar,
Fırat gibi sel döküyoruz.
Önemli olan ağlatmamak"
dedi.
'Kimsem yok,
yalnızım neteklm'
Büyük bir alkış koptu.
Devam etti: "Kknsem yok,
yalnızım netekinı."
fzleyicilerin büyük
çoğunluğu şarkılan hüzünle
dinlerken Tatlıses,
merdivenlere firlayıp
oynayan genç kızlardan
birini sahneye çağırdı. Urfalı
olduğunu söyleyen genç kız
profesyonel dansçılara taş
çıkartan figürler sergiledi
sahnede. Almanya'da emekli
bir maden işçisinin kızı
Yasemin de korumalan aşıp sahneye ulaşmaya çalıştı.
Korumalar tuttu. Yasemin ağladı. "Ne olur beni de bir
kere oynat" diye yalvardı. Seyirci de "Onu ç
diye ısrar edince Yasemin de bütün ustalıklannı
sergiledi.
lch llebe dlctı ibo'
Tatlıses'e "Almanya'dan senin için geldim. lch liebe
dich" dedi. Programını türkülerden daha çok alkış alan
arabesk şarkılardan oluştursa da, yetiştiği topraklann
"havalanndan" ustalanndan saygıyla söz etti Tathses.
"Fırat" türküsünün sessiz, hareketsiz ve katıhmsız
dinlenmesini istedi. "Kara Üzüm Habbesi"ni söylerken
davul çaldı. Bir de uzun hava çekip "Öteki şarkılan
herkes söyleyebilir, ama uzun havalan en iyi ben
söylerim ben
1
* dedi. Yurtdışında çalışan işçilerin de
büyük ilgi gösterdiği konserini "Hülya" şarkısıyla
"tbo, İbo" seslenişleri arasında tamamladı.
Albümûnüntanıtımıiçingekfi. (AA)
Maragozi
îstanbıd'daISTANBUL (AA) - Yunan ge-
leneksel müziği ritmleriyle pop
müziğin bileşimi olan günümüz
"Laıka müzîğinin kraliçesi" ola-
rak adlandırılan Yunan sanatçı
Christina Maragozi. yaymlanan
ilk albümü "Christina"nıntanıtım
çahşmalan için Istanbul'a geldi.
Olimpik Havayollan uçağıyla ls-
tanbul'a gelen Maragozi. Atatürk
Havalimanı'nda gazetecilere yap-
tığı açıklamada, Türk müziğini
beğendiğini, ancak fazla bilgisi
bulunmadığmı belirterek, burada
öğrenme nrsatı bulacağını söyle-
di. Türk sanatçılardan Sezen Ak-
su'yu tanıdığmı anlatan Marago-
zi, son zamanlarda Yunan sanat-
çılann Türkiye'ye gelmelerinin
çok güzel bir olay olduğunu dile
getirerek, "Müzik, en güzel dost-
tukköprüsü" dedi. Maragozi, Türk
sanatçılann da Yunanistan'a gel-
mesini beklediğini kaydetti.
inozorlannbabasıStan Winston,
Jurassic Parkffl'e de
imzasını attı
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Benzetmek Gibi OlmasınL
Çeviri
Servisi-Yakla-
şık 900 mil-
yon dolar ha-
sılat yapan il-
kinin çekilme-
sinin ardından geçen
sekiz yıl içinde "Jurassic Park" filmlerinin sayıla-
n üçü buldu. Tea Leoni, Bill Macy \e Sam NeüTin
rol aldıklan, Joe Johnston'un yönettiği filmin tek-
nik ekibinin başında bir isim var ki. o görsel alan-
da harikalar yaratan filmlerin olmazsa olmazlarm-
dan. "Titanic" filminin yönetmeni James Came-
ron'un dediği gibi: "Macera duygusu
yaratan bir şeyfcri göstermek gerekti-
ğinde gidilccek tek bir adres vardır:
Stan VVinston."
Dinozorlann gemileri batırdığı. uçan
uçaklan yere indirdiği "Jurassic Park
UI" için 20 kişilik ekibiyle haftalarca
günde 20 saatlik bir mesai ile çalışan
Winston, "Özel efektler yapmıyorum.
Yaratıklanyaratıyorum" diyor. Sine-
mase\ erlerin, "ABens", "Tentıinator"
gibi filmlerden adını tanıdığı \Vins-
Stan
ton,
bir di-
nozorun alt çe-
nesini oynatmak ya da bir
insanın üzerine çullanmasını
sağlamanın kinıı zaman saatler-
ce sürdüğünü söylüyor. Alman Spiegel
dergisi ve Bild Am Sonntag gazetele-
rinde yer alan haberlere göre temmuz
ayında ABD ve Almanya'da gösterime
giren filmin daha şimdiden dördüncüsü-
nün çekilmesi için planlar yapılıyor.
"Dinozorlann babası" adı takılan Winston, yap-
tığı işin tekniğini şöyle anlatıyor: "Dinozorlann
birçoğu göründükleri boyutlarda hazırlanan robot-
lardan ibaret. Ne de olsa oyunculann gerçekten
korkmuş gibi görünmeleri, iki metre boyundaki ger-
çek bir varhğın karşısında daha kolay."
Filmde harikalar yaratan 55 yaşında-
ki Wınston. 1969 yılında Virginia'dan
Los Angeles'a oyuncu olmak için gel-
miş. Ancak kazandığı deneyim ve za-
man onun kameranın önünde değil ar-
kasmda yeri. hem de çok önemli bir ye-
ri olduğunu göstermiş. Yorumlara gö-
re ıse 80 dakikalık Jurassic Park III'ü
seyrettikten sonra James Cameron'un
\Vinston için söylediklerine hak verme-
mek mümkün değil.
VVinston
Ünlü müzisyen sektörün diyalog içinde olmasmı amaçhyor
Ozdemiroğlır'ndaıı müzik sitesi
tSTANBU L (AA) -Ünlü müzis-
yen Arilla Özdemiroğlu'nun ön-
cülüğünde açılan "w^\w.melodi-
netcom" sitesiyle, tüm müzik ca-
miasını sürekli diyalog içinde tu-
tacak ortak bir platform oluşturul-
ması hedefleniyor. Yaklaşık 15 gün
önce yayına başlayan sitenin ön-
celikli hedefı ise bestecısinden
müzisyenine, ses sanatçısına. ya-
pımcı şirketlere \e müzikseverle-
re kadar müzikle ilgilenen herke-
si bir araya getirmek. AA muha-
birinin sorulannı yanıtlayan Özde-
miroğlu. böyle bir site kurmamn
uzun süredir kafasında olan bir
proje olduğunu belirterek sitenin
açılışından önce 6 aylık bir çalış-
ma yapıldığını söyledi.
Özdemiroğlu şöyle konuştu:
",\macımız müzikprofesyoneUeri-
nin bir arada olabilmesini ve etki-
leşimini sağlamak"
Özdemiroğlu, kaynak olmayı
amaçladıklannı anlattı. 15 gündür
faaliyette olan melodinet.com. rö-
portaj \ e haberlerin bulunduğu
Melodi dergi, müzikte "Top Ten"
listesi. son çıkan albümler. sanat-
çılann \veb siteleri gibi klasikbö-
lümlerin yanı sıra, yapımcı şirket-
lere, müzikle ilgili Külrür Bakan-
hğı, MSG, MESAM gibi kurum-
lara ulaşma olanağı sağhyor; mü-
zik piyasasında iş ve eleman ara-
yanlan da buluşturuyor.
(Hadi var mısınız, gelin oynayalım? Hayli zalim
görûnür ama, yine de oyun!)
TKP'nin sâbık Kâtib-i Umûmisi, elyevm III. En-
ternasyonal ın Balkanlar Murahhası Hüsnü Pa-
şazâde Dr. Şefik Bey; dünyanın gidişâtı ve halk-
lann 'beynelmilelliği' mevzuunda bir beyanât ve-
rerek demişti ki:
"...bugünün ulusal konjonktüründe kapsamlı bir
değişimi göze alamayan ya da göze alıp da ger-
çekleştiremeyen ülkeler, uygariığın hızlı yürüyü-
şünde yenik dunıma düşerier: ekonomileri daha
fakir, insanlan çağdışı kalır. Böyle ülkelerin, ulus-
lararası planda saygınlıkiannı korumalan da müm-
kün değildir. Bu ülkelerin insanlan da mutsuzluk
girdabına düşer..."
Dr. Şefik Hüsnü Bey, konuşmasında, Türki-
ye'nin çok mühim bir yol aynmına girdiğini de te-
bârüz ettirerek konuşmasına şöyle devam etmiş-
tir:
"...herkes bilmeli ki, ulusal kültür ve kimliklerin
korunması, Errternasyonal'a entegre olunduğun-
da değil, o 'sistem'/n dışında kalındığında zoria-
sır. Türkiye bugün bir fırsat penceresi yakalamış-
tır, ya bu fırsat penceresini ardına kadar açacağız
ya da kepenklerini indirip, kendi kendimizi hapse-
deceğiz. Işte Türkiye'nin önündeki böyle bir yol
aynmıdır..."
III. Entemasyonal Balkanlar Murahhası Dr. Şe-
fik Hüsnü Bey, sözlerinin arkasını şöyle getirmiş-
tir:
"...bazı o/umsuz propaganda/ara rağmen, varan-
daşlanmızın yüzde 65-70'lik kısmmın tercihi En-
ternasyonal'a üye olmamız yönündedir. Bu ko-
nudaki araştırma/ar, halkımızın Entemasyonal
üyeliğinin, ulusal çıkahardan taviz verilmeden ger-
çekleştirilmesini istediğini göstermektedir. Bu eği-
limi hiç kimsenin, hele siyasi iktidahann görmez-
likten gelmesi mümkün değildir. Bu konudaki has-
sasiyetimizi de hem içeride hem dışanda herke-
s/'n bilmesinde yarar görüyoruz..."
Bilindiği üzere, Dr. Şefik Hüsnü'nün bu beya-
nâtı Ankara da büyük tepki uyandırmış; 'muma-
ileyh' hükümete yakın çevrelerce, 'ihanet-i va-
taniye' ile itham edilerek, memleketin 'milli
menfaatianna' aykın; 'istiklâl-i milli' aleyhinde
hareket etmiş olmakla suçlanıp, hakkında da-
va ikame edilmiştir. Halen III. Entemasyonal'ın
Garbî Avrupa Murahhası bulunan Dr. Şefik Hüs-
nü'nün, Türkiye'ye girmesi yasaklanmış; Çanak-
kale Harbi'nde kazandığı, 'ihtiyat' doktor yüz-
başı rütbesi geri alınarak, daha önce lâyık ad-
dedildiği şeref madalyalarına el konulmuştur.
(Nasıl, oyunun biraz tarkına varabildiniz mi?)
Fill aynı Ise netice de aynıdır!
Dr, Şefik Hüsnü Bey. haberde zikredilen envai
türlü belâya, 'müddet-i hayatı' boyunca, ger-
çi sık sık uğramıştır; 'komünistliği', III. Entemas-
yonal Murahhaslığı; yeryüzü halklarının küresel
kardeşliği konusundaki yazı ve demeçleri başına
epeyce iş açmış; ilerlemiş yaşında bile, 'beynelmi-
lelciliği' yüzünden hapsedildiği bir taşra hapisha-
nesinde vefat eylemişti, ama... hayatının hiçbir saf-
hasında, yerli-yabancı hiçbir gazeteye böyle bir
'beyanât' vermemişti.
Nereden mi biliyorum? llâhi, o 'beyanâtı' onun
ağzına yakıştıran benim; gerçekte, 'ulusallığın'
hertürünün aleyhinde bulunan, 'küreselliği' ise
göklere çıkaran o sözleri, güzide siyasi parti-
lerimizden birinin Genel Başkanı, 'Ulusal Kal-
kınma Vakfı'nın (UKV) düzenlediği 'Türkiye-Av-
rupa Işbirliği' konulu toplantıda söylemiştir.
(Sabah; 23 Temmuz 2001). Okuduğunuzda metin-
de, sadece Avrupa Birliği yerine Entemasyonal
kelimesini kullandım; çünkü, farkına varmıştım ki,
mesela30'lu yıllann başlannda, bu siyasi liderin söy-
lediklerini -elbettetamamıylefarklı birdüzeydeve
farklı bir manada- Dr. Şefik Hüsnü Bey pekâlâ söy-
leyebilirdi. Söylemiştir de! Bu sebepten başına ne-
lergeldiği, ne türlü belâlara uğradığı, meraklı-
sı tarafından elbette biliniyor, hemen hemen ben-
zer lâfları eden, bu güzide parti liderini de aca-
ba o türlü belâlar bekliyor mu? Ne dersiniz?
Sağduyu da, manttk da neyi gerektirir? 'Fiil' ay-
nıysa 'netice'nin de aynı olmasını mı? Öyle ya, III.
Entemasyonal, başını Sovyet Sosyalist Cumhu-
riyetleri Biriiği'nin (SSCB) çektiğı, 'Mazlum Mil-
letler' ahalisinin haklarını ve özgürlüklerini koru-
mak için örgütlenmiş, uluslararası (o zaman 'bey-
nelmilel' deniyor) bir kuruluştu; hem de, kuruluşun-
da, 'devletler üstü' bir niteliği var; sonralan, 'tek
ülkede sosyalizm' uygulamasına geçilmiş, o da
bu niteliğini yitirerek Moskova'nın bir uydusu ha-
line dönüşmüştü. Acaba benzer nitelikler Avrupa
Birliği'nde yok mudur? İlk bakışta, Avrupalı üye
ülkelerin ortaklaşa çıkarlannı koruma amacı-
nı güder gibi görünüyor ama; içi sıra Kuzey/ Gü-
ney, Fransa/Almanya, hatta ABD/AB çelişkile-
rinin yaşandığı söyteniyor. Türkiye'yi, otuz yıl-
dır 'dışladığı' ayan ve beyan bilinmektedir; ez-
kaza içine alırsa da, hiç kuşkusuz, üçüncü sı-
nrf bir ortak olarak alacaktın sömürdüğü 'gü-
neyli' ortaklan yok mu, onlann arasına koya-
cak!
Bir çuval inclrl berbat mı edeceğfz?
Hal böyle olursa, iktidardaki koalisyonun orta-
ğı bir siyasi parti Genei Başkanı'nın, Türkiye'yi
'ecnebi' bir 'devletler ortaklığfna - ulusal egemen-
lik, ulusal ekonomi, ulusal eğitim/öğretim, ulusal
kültür ve sanat tavizleri vererek- üye olmaya teş-
vik etmiş olması; benzetmek gibi olmasın ama,
mesela Şefik Hüsnü Bey'in zamanında Türki-
ye'yi, III. Entemasyonal'a üye olmaya teşvik et-
mesine benzer mi, benzemez mi? Galiba, fena hal-
de benziyor, çünkü neresinden baksanız, altta-
rafı, Rusya da, babamızın kardeşi değiidir, Al-
manya da babamızın kardeşi değildir; ikisi de,
düpedüz 'ecnebi'dir, ikisi de, evvelemirde 'çan'
diyor; yani biz şimdi kalkıp da, 'ezan' diyerek
bir çuval inciri berbat mı edeceğiz? Yoksa böy-
le şeyleri savunabitmek için, 'misyoner' okul-
lanndan çıkmak mı lazım?
(Oyun canım, oyun! O kadar da ciddiye almayın
ama, galiba hayli düşündürücü bir oyun!)
http://www.prizma.net.tr/AILHAN
http://www.bilgiyayınevi.com.tr./ailhan
Faks/0-212/26019 88