09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 E k &tatac*r. tyyMfltfcttçfeBç... mtyiatrUH Etektronik posta: denizsomecumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Mesut Yılmaz'ın partideki hedefi tasfiyeymiş... "Tavsive olmasın!" Referans Kapatılan Fazilet Partisi'nden kopan "Yenilikçiler"in ne kadar yenilikçi olduğu, Milli Görüş'ün rahle-i tedrisinden geçmiş olanlann bir günde nasıl değişebileceği tartışılıyor... Konuya bir de şöyte bakalım... Avrupa Insan Hakları Mahkemesi, Refah Partisi'nin kapatılma davasında şeriatçı partilere demokraside yer olmadığına, demokrasinin kendisini koruma hakkına sahip olduğuna karar verdi... Bu karan "Gelenekçiler" gibi "Yenilikçiler" de beğenmedi, hatta bazı "Yenilikçiler"in karara yönelik eleştirisi "Gelenekçiler"den daha ağır oldu... Demek ki "referans"ta değişen bir şey yok... O halde değişen ne? Değişen bir şey yok aslında... Bu bir taktik... Avrupa Insan Hakları Mahkemesi, şeriata yeşil ışık yaksaydı kucaklaşıp yola devam edeceklerdi... Şimdi aynı yolda cepheyi genişleterek yürüyecekler... ürkiye'de bir ilk daha gerçekleşti... Hep si- yasi iktidarlar hukuku zorlayacak değil ya bu kez de üyelerinin haklannı ve yarannı ko- rumakla yükümlü bir meslek örgütü hukuk- la ters düştü... Neyse ki yanlış hesap Danıştay'dan döndü... Âma meslek örgütü yanlışında ısrar edin- ce konu Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kuru- lu'na yansıdı ve son karar yine meslek örgütü aley- hine çıktı: Yanlış yapıyorsun! Yanlış olan neydi? Türk Tabipleri Birliği geçen yıl, İşyeri Hekimliği Ata- ma ve Uygulama Yönergesi"ni dayanak alarak "Türk Tabipleri Işyeri Hekimliği Atama Yönetmeliği"nde hekimlerin çalışmalanna bazı kısrtlamalar getiriyor... Bandırma'da hekim olarak görev yapan ve aynı za- manda Türkiye ve Orta Doğu Amme idaresi Ensti- tüsü'nde kamu yönetimj uzmanlık programını bitir- miş Dr. Murat Ergöz, hem Türk Tabipleri Birliği hem de Balıkesir Tabip Odası aleyhine "işyeri hekimliği konusunda hukuka uygun olmayan idari işlemler tesis ettiği" savıyla Danıştay'a dava açıyor. Danıştay 8. Dairesi, yönergenin ve yönergeye da- yanak olduğu belirtilen yönetmeliğin ilgili maddele- rinin yürütülmesinin durdurulmasına karar veriyor... Türk Tabipleri Birliği, Danıştay Idari Dava Dairele- ri Genel Kurulu'na giderek yürütmeyi durdurma ka- rarına itiraz ediyor... Ne ki genel kurulun 12 Temmuz 2001 tarih ve YD İtiraz: 2001/322 numaralı kararıy- la itiraz reddediliyor... .-. - Bu dava neden önemliydi? 12 Eylül öncesi Türk Tabipleri Birliği Merkez Kon- seyi Sekreteri Dr. Şükrü Güner: "Elindeki yetkileri zorlarsan, hakkaniyet ölçüleri- ne dikkat etmezsen birileri bu işi bozar. Daha önce de yazmıştım; Işyeri Hekimliği Atama ve Uygulama Yönergesi zorlamadır, hakkaniyet ölçülerine uyma- Tnaktadır ve mevzuata aykırıdır diye. Bu arada şu acı gerçek kafamda dolaşıyor. Bir meslek kuruluşu bir yönetmelik hazırlıyor. Üyeleri buna karşı yasal mücadele verip yönetme- liği iptal ettiriyor. Benim bildiğim tarihimizde ilk olay!" Hekimlerin bu ilk olayının kahramanı Dr. Ergöz: "Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri toplu- mumuza kalıcı olarak yerleşmeli, tüm sivil toplum örgütlerince, özellikle toplumun vitrininde ve en elit kesimlerinden olan hekimlerin meslek örgütünce de geri dönüşsüz bir biçimde benimsenmelidir. Ben inanıyorum ki, toplumumuz adına, zaman içerisin- de demokrasi ve hukuk galip gelecektir." Bir doktor, "Umanm, Danıştay'ın karan, Türk Ta- bipleri Birliği yöneticilerinin de hukuka uygun dav- ranması için vesile olur" diyor... Her şeyin bir ilki vardır... SESSlZSEDASIZ(f) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt erdincutku(« yahoo.com Memleketi kurtarma işını de bir konsorsiyuma versek ya! Kanadalı gazeteci Catherine Collins Kanada'da yayımlanan Chicago Tri- bune gazetesinin Istanbul'daki mu- habiri Catherine Collins de, Nadire Mater'in "Mehmedin Kitabı" tartış- masına katıldı. Kitap için 59 bin dolar veren MacArt- hur Vakfı'nın CIA bağlantılı olmadı- ğını savunan Kanadalı yazar, Ma- ter ile Ertuğrul Kürkçü'nün inter- net sitesinde de yayımlanan yazı- sında Türkiye'de gazetecilerin Türk ordusuyla bir bedel ödemeksizin zıt- laşamadığını bildirerek Mater'in yaz- dığı kitapla ordunun soylu mücadele öyküsüne taban tabana zıt düştüğü- nü vurguladı. Beraatıyla sonuçlanan davayla Mater'in Türkiye'de ifade öz- gürlüğünün sembolü olduğunu öne süren Collins, şimdi de Mater hakkın- da CIA bağlantılı bir kuruluştan para aldığı yolunda komplo teorileri üretil- diğini bildirdi. Collins, komplonun kay- nağını ararken Mater'in görüşünü de aldı: "Bu basit bir şey değil. Bunu tartı- şırken bile çok dikkatli olmak zorun- da hissediyorum kendimi. Birilerin- ce bir yerlerde ince ince hazırlan- mış." Bize göre Collins, Amerikalı ilgililer- le konuşarak vakfın CIA bağlantıları- nı yalanlamaya çalıştığı yazısında ek- sik bir unsur bırakmış; MacArthur'un direktörlerinden ve Kanada'nın eski dı- şişleri bakanlanndan olup adı CIA des- tekli Suharto yönetimine gizli silah satışına karışan hemşerisi Lloyd Ax- morthy ile de konuşmalıydı! Dolarizasyona Ulusal Direniş ERKAN ÖNSEL İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ekonomik kriz; esas olarak iç ve dış borç sarmalına bağ- lı ve onlardan beslenerek yay- gınlık ve derinlik kazanıyor. Ül- keyi, ulusu, halkı birbiri ardın- dan gelen deprem şokları gi- bi vuruyor. İç borç: 92 katrilyon TL yak- laşık 75 milyar dolardır. Dış borç: 70 milyar dolar. Ülkenin Gayrisafi Milli Hası- la'sı (GSMH) ise 170 milyar dolardır. İç ve dış borç tutar- ları GSMH'ye yaklaşmak üze- redir. Bu ne demektir? İç ve dış borcunuza karşılık ülkenizi or- taya koysanız yetmiyor! Ülkede her şey dolara en- dekslenmiş, günlük hayatta dolar esas akçe olmuştur. Em- lak satımlanndan kiralara, ti- cari akitlere, günlük alışverişe kadar hemen her şey dolar üzerinden geçeıiilik bulmakta, "piyasalar" dolar egemenli- ğinde "yürümektedir". Türki- ye dolarizasyon egemenliğine girmiştir. Doların bir ülkeyi bu denli egemenliği altına almasını na- sıl açıklayabiliriz? Dünyanın hangi ülkesinde milli para bu denli kenara sürülmüştür? Son elli yılın değerlendirilmesine ihtiyaç duymalıyız. 1950'de Demokrat Parti ik- tidan devir alırken bu ülkenin hazinesinde 140ton altınvar- ö\.Ve dış borç yoktu. 1920'ler- den 1950'ye kadar ulusal eko- nomik programlar esas alın- mıştı. Cumhuriyet'in devrim- ci kurucularının son kuşağı, 30 yılda borçsuz bir ülke bı- rakmışlardı. 1950 ile başlayan dışa ba- ğımlılık programları ise ülkeyi yukarıda verdiğimiz rakamla- rın gösterdiği gibi iflasa sü- rüklemiştir. 50 yıllık tarihi sü- recin sonuna yaklaştık. Artık ülkenin bu süreçte girebilece- ği bir alan kalmamıştır. İç ve dış borç sarmalının piranalar gibi ekonomiyi parçalayıp bitirme- sinin son aşamasına geldik dayandık. Borçlarına karşılık tüm ülkeyi ortaya koysanız bu gidişle karşılığını ödeyemeye- ceksiniz. Menderes'lerle başlayan tarihi sürecin son halkası Ece- vit - Bahçeli - Yılmaz koalis- yonu ile noktalanmıştır. Her iki dönemi kıyaslamaktan çarpı- cı bir gerçek ortaya çıkıyor; bir ulus, emperyalizme kar- şı direndiği oranda var ola- bilir, getişebilir. Lozan'da Inönü'ye emper- yalistlerin sözcüsü Batılı bir devletadamının, "Bugünistek- lerinizde çok karartıstnız ve di- reniyorsunuz, yann bize geldi- ğinizde bu isteklerinizi yeni- denmasayayatıracağız. Vesi- zinle o zaman görüşeceğiz" anlamındaki sözleri unutula- maz. Nereden nereye geldik? "Kapitalizm koşullanndaya- pacak başka bir şey yoktur" önenmesi bugünkü yıkım prog- ramını onaylamak ve ona hak vermektir. Hangi kapitalizm- den söz ediliyor? Fransa'da, Almanya'da, Yunanistan'da kapitalizm hâkim değil midir? Bu ülkelerde Türkiye'deki gi- bi sınırsız bir dolarizasyon var mıdır? Her ülke kendi milli pa- rası ile ulusal pazarına hâkim olabilir. Devlet olmanın gere- ğidir bu durum. Burada baş- ka şeylerden söz edilmelidir. TurgutÖzal milli parayı ko- ruma yasasını değiştirirken ta- rihi biryol aynmını ülkenin önü- ne koymuştur. Şimdi bu yol- da yürüyoruz ve sonuçlar or- tadadır. TL'nin kenara sürülme- sinde daha çarpıcı gerçekler aranmalıdır. Türkiye'deki program, bir yıkım programıdır. Ulus dev- leti yıkmaktır bu programın amacı. ABD için 20-25 milyar do- lar kredi amiyane tabirle "çe- rez" parasıdır. Türkiye'nin ihtiyaç duydu- ğu krediyi almasının bedelle- ri vardır. Ve bu bedeller eko- nomik olduğu kadar, daha çok siyasidir. Ulusun siyasi örgüt- lenme hakkı da ödenecek be- dellerin başında geliyor. "Ulus devletin bittiği" vaazları bo- şuna yapılmıyor. Meclislerden geçirilen ya- salara dikkat edilirse hemen tü- mü kalan ulusal kaynakların dışanya aktanlmasına yönelik- tir. Ülkemizin ve ulusumuzun önünde iki seçenek vardır. Birincisi, yıkım programına evet demektir. Tüm ekonomik ve siyasi be- delleri ödeyerek gereken do- larlara kavuşmak. "Rahatla- mak". Ancak geriye ülke ve ulus olmaktan başka her şey- dir kalacak olan. Ikincisi ise, ulusal direnme yolunu seçmek. Yüzyılın ba- şındaki devrimci programla birleşerek yeni binyılın ufukla- rına yelken açmaktır. Dolarizasyon egemenliğine son vermeden çıkış yoktur. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak" turk.net -JSJÂ=^L_ ÇÎZGİLÎK KÂMtL MASARACI KEDt LEVO APTÜÜK4 e-posta aptulikaelcioğluid hot.mail.com. BULUT BEBEK VLRAYÇ/FTÇ/ bulutbebekC'i hotmail.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 3 Ağustos SOMA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2000/500 t Davacı: Abdullah Delil- Vekili: Av. Şerife Çıplak, Soma Davalı: Birgül El Sadi- Dava: Tazminat Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının yargılaması sırasında davalının adresi bütün aramalara rağmen meç- hul kaldığından adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştır. Davalı Birgül El Sadi'nın, duruşmanın yapılacağı 24.09.2001 günü saat 09.00'da duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. duruşmaya gelmediğinde davanın yokluğunda yapı- lıp karara bağlanacağı hususlan dava dilekçesi ve duruşma günü ola- rak ilanen tebliğ olunur. Basın: 45103 UA/LÛ Blk* YÖA/ETMBN.. 1S76 'DA, ÛNLÛ FİLM YÖNETMEdf FHlTZ LAM6 ÖLDÜ.Z.DÛHX4 SAMŞlNDAN ÖN. C£, RESİM VE MlUARU/C ÖĞRSN'MÎ GÖRDÜ. S/Hrtf £HZAS/MbA,SENAQyo YAZMAYA MERAKŞALpi. İLSİNÇ fCONU. LAR 8ULUYOİZ VE İYI /'şuyoePü. 19f9 DAN SONRA PİLM YONETMBYE8AŞLAO/. f322'D£"OnA44BU££'Us 1323TE AİM4N EFSm£Sİ "N/B£l.UMBŞN"İ) 1926'OA İSt ÜMLÜ taiRSU-glU/U FİLMİ *AieTROPOUS*f ÇEVİfİPİ. YAPITLAIilNOA ÇOK ETKİÜ GÖRSEL SAHNELER YARATTt. OAHA SONBA, H/TLER ZAMAN/NDA AM£ RİKAYA GÖÇ £&EREf< HOLLYWOOP'DA MESLZĞINI SÛGOÜRMEY£ ÇAUŞT(. ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOGLU Güneşler İçinde ibni Sina'da yattığım günlerden ilginç gözlemle- rim var. Ortopedi kliniğinde çarpıcı sahneler sap- landı gözlerime. Niteliği de, niceliği de ilginç olay- lar. Neredeyse bir patlama var klinikte. Odalarda, koridorlarda yoğun trafik yaşanıyor, hastalar, dok- torlarla ilginç tablolar oluşuyor. Merak ettim, sor- dum, yalnız llker Hoca 350 ameliyat yapıyor yılda. 350 kişiye yeni ufuklar açıyor. Yeniden yürümeyi, elini, kolunu yeniden kullanmayı öğreniyor hasta- lar. Bıçağın gizemi yansıyortüm olaylarda. Yıllar ge- riye gidiyor, yaşlı hastalar yeni atılımlarla yola çıkı- yor. Örneğin bir sabah yaşlı bir kadın gördüm ko- ridorda. Ardında asistanlar, gözleri parlayarak an- latıyor biri: - Bu teyze 93 yaşında, ayağa kalkınca yürüme- ye başladı. Bilimin ışığında yeni bir yaşam başlıyor. Her şe- yi yeniden öğreniyor hastalar. Ameliyat sonrası ya- tağındadoğrulmayı, ayağa kalkıp dikilmeyi. Küçük adımlarla yürümeyi yeniden öğreniyor, sevdikleri- ne önce korkuyla, sonra özgürce sarılarak yürüme- yi, özgüveniyle gülümsemeyi yeniden öğreniyor. Başka konulara yer yok bu ortamda. Hastalar, doktorlar, hemşireler yeniden doğmayı, yaşama dönmeyi kutlar gibi. Her şey bu duyguda odakla- nıyor. Belki de ben böyle algılıyorum ama açıkla- mam gerekir, kocaman bir kalbin çarpıntısını duy- dum ortopedi kliniğinde. Hastalar, doktorlar, hem- şireler, sayılan hayli az, nereye koşacaklarını bile- miyor ama her yere yetişiyor! Gece yanlanna ka- dar çalışmaya karşın sızlanmıyor, güzel direniyor. Bu direnişi hissetmek mutlu bir olay. Ama daha gü- zeli, mutlusu var: • * • Çankaya'nın birtepesinde, dünyayı yeşil bir pen- cereye sığdırarak geçen günlere karşın dostlarla bir- likteliği güzel yaşıyorum. Arada bir seslenmekten, buluşmaktan geri kalmıyorum. Yıldız Kenter arı- yor, yazılarıma ne zaman başlayacağımı soruyor. Samsun'daki Cumhuriyet okuru iki kız kardeş, iki öğretmen, rahmetli Prof. Velidedeoğlu'ndan bir alıntıyla güzel sitem ediyor. Sevgili arkadaşım Ok- tay Akbal ve eşi de çok içten seslenerek yürek- lendiriyor beni. Kapı açılıyor Suna Kan'ı görüyo- rum karşımda. Kıbns konserinden izlenimleri çok hoş. Ama yakında daha güzel olaylar yaşayacak sanatçımız. Yıllar çabukgeçti, emeklilikdeyaklaş- tı, ama her şey yeniden başlıyor yaşamında. Ke- manla, sevgiyle, dostlukla güzel geçiyor yıllar. İb- ni Sina, ortopedi kliniğini de orkestraya benzetiyo- rum kimi zaman. Güzel bir uyumla ses veriyor, ki- mi doktorların adını da bilmiyorum, ama sesini du- yuyorum, fon müziği gibi... Alkış da beklemiyor, yal- nız çalıyorlar! Döne döne aynı konuya geliyorum, ama yaşadığımız ortamda önemli bir olayı vurgu- lamak da görev bence. Vakıf üniversiteleriyle ilgili haberler, tartışmalar arasında böyle olaylar da var ülkemizde. Üniversitelerin giriş sınavlarında başa- • rı kazanan öğrenciler de eğitimin gerçek doğrultu- sunu kanıtlayan bir olay değil mi? Bir damla ışık niteliğinde de olsa, o damlalarla göller oluşacagı- nı bilmek gerekir. Kanıtları uyarıyor hepimizi. Elbet olumsuz kanıt- lar da var ama duyarsız kişilerden, kurumlardan olumlu dönüşümler beklenemez değil mi? • • • Melih Cevdet Anday'ın dizeleri kalemimetakı- lıyor yazı sona ererken: Bütün iş bu gelen günde, Içim titriyor sevinçten. Bir an, bir an daha derken, Ortalık güneşler içinde... • • • İki yılda üç ameliyat, kırık, kireçlenme derken gelen güne selamdan geri kalmıyor, güneşler için- de bir günü bekliyorum umutla. Umudumu yeşer- ten ya da soldurmayan tüm dostlara selam olsun! Kronik karamsarlığı aşıp güneşler içinde bir saba- hın ışıklarını görmezlikten gelmeyeîim. Bir an, bir an daha derken, ortalık güneşler için- de dizelerini yazan ozana da selam ve saygılar. B U L M A C A SEPAr YA^4Y/4Af SOLDAN SAĞA: 1/ Kabarık ve yumuşak şey- ler için kulla- nılan bir söz- cük. 2/Kesici aletlerin kes- kinyanı...Ne- cati Cuma- 6 lı'nın. filme de aktarılmış bir oyunu. 3/ İç Anado- lu'nun bazı yörele- rinde alçıtaşı ve jips içeren oluşuklara ve- 2 rilenad... îzmaritgil- 3 lerden bir balık. 4/ Görkem. heybet... Bir nota. 5/ Içine sulu şeyler konulan kap... Zehir. 6/ Duman le- kesi... Tedavi. 7/Ha- vadaki su buhan... "Geyik dağdan dağa atlarken güzel / —dalında diş diş çatlarken güzel" (C.S. Tarancı). 8/ Öngün... Yemin. 9/ Bir tür küçük zurna. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Özellikle Ayvalık yöresine özgü bir balık. 2/ "—Aral": Çizerimiz...Trabzon'unAkçaabatil- çesinde bir göl. 3/ Yurdumuzda bir ırmak... Bey. 4/ Eli işe yatkın, becerikli... Donuk renkli... Bir nota. 5/ Devlet görevlilerinin aylıklanndan her ay belli oranda kesilen para. 6/ Andre Malraux'nun, Ispanya Iç Savaşı'nı konu alan romanı... Rad- yum elementinin simgesi. II Felsefede değişebi- len, geçici nitelik... Tekirdağ'ın bir ilçesi. 8/ Ba- ba soyu... Bir soru sözü. 9/ Kötümser. İSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN 2OOL338VasiT. Mahkememizin 2OOL338 Esas, 2001/367 karar sa- yılı ilamı ile hastahğı sebebıyle mahcure Şafak Bay- sal"a ağabeyı Ahmet Reşat Baysal'ın vasi tayinine 25.7.2001 tarihinde karar verilmiştir, ilan olunur. 25.7.2001. Basın-45252
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle