Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA/FA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2001 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusfn cumhuriyet.com.tr
K
urtuluş Savaşı kahra-
manlannın birlikte
kurduklan ve ülke-
mizin siyasi yaşamı-
na temel taşı olarak
yerleştirdikleriCHP
ile »lantanışıklığım oldukça eskiye da-
yanr. Ilkokula başladığım 1949-50
ders yıhydı. Beş sınıfin aynı ortak
kullanım alanını paylaştıkları kara
tafranın üstünde, sol yakalannda al-
tıoL rozeti bulunan Atatürk ve İnö-
nünün birbirlerine bakan resimleri-
ni bugünkü gibi anımsıyorum. Yaz
diııencesi dönüşünde Atatürk'ün bir
başka resmi, tek başına asılıydı aynı
yerde. Bu değişikliğin nedenıni
ABC'yi kendisinden öğrendığim, Ari-
fıye Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenim
Sayın Emin Ergüren'e dığer resmin
ne olduğunu sorduğumda aldığım ya-
nıt benim için ilşinçti. Mayıs ayında
yapılan seçımdelnönü'nün partısı se-
çiıri kaybetmiştı. Bu yüzden Ata-
türk'ûn resminin tek başına olacağı-
nı, ilkokul ikinci sınıf öğrencisinin
anlayabileceğı bir dille özetlemişti
bana.
Ortaokul son sınıfta bu altıoklu par-
tinin genel başkanı rahmetli tsmet
Inönü'nün seçim konuşmasını (1957
erken milletvekili seçimi) Adapazan
Gümrükönü Meydanı'nda bir söğüt
ağacının gevrek dallan arasında izle-
miştim. Kürsüde Inönü'nün hemen
yanında tsmail Rüştü AksaL Nihat
CHP ve Cumhuriyet
Prof. Dr. MllStafa ÖZYURT CHP Parti Meclisi Üresi
Erim ve Fazıl Şerafettin Bürge dikili-
yorlardı. Hiçbir kişisel çıkar gözet-
meksizın oy kullanmaya başladığım
ilk seçimden bugüne değin, oyumu
seve seve hep CHP'ye verdim. Elim-
den geldiğince, dilimin döndüğü ka-
danyla CHP'lı olduğumu her ortam-
da çekinmeden dile getirmeye de özen
gösterdim.
Cumhuriyet gazetesi ile ilk tanışma-
ma gelınce, yine ortaokul sıralannda
oldu sanınm. Tüıkçe öğretmenimiz Sa-
yın Hasan Bakaoğju'nun ceketinin ce-
binde gördüğüm bu gazeteyi bir iki ko-
pukluk dışında sürekli okudum ve iz-
ledım. 1970'li yıllarda pazar günleri
bu sayfayı, rahmetli Hıfeı Veldet Veli-
dedeoğlu ile Şevket Süreyya Aydemir
dönüşümlü olarak paylaşırlardı. Bu
ıkı değerli bılim adamı ve yazan, se-
verek okumanın ötesinde yazılannı
keser bir dosyada saklardım. Bursa Tıp
Fakültesi'nde görev aldıktan sonra
Şevket Süreyya Aydemir bir ara has-
tam oldu. Hekim-hasta yakınlığuun
ötesinde yazarla Gemlik Umurbey
Köyü'nde komşu olduk. Yılda birkaç
yazıyla konuk olduğum Cumhuri-
yet'in ikinci sayfasında ilk yazım, ya-
nılmıyorsam 1978 yılında yayımlan-
mıştı. Savunduğum fikirleri o tarih-
ten sonra arada bir bu gazetede yaz-
maya çalıştım. Işte bu yazılanmdan
sonuncusu 27 Hazıran 2001 tarihın-
de Cumhuriyet'in ikinci sayfasında
çıkan "CHP'deKurultayVar" başlık-
h yazımdı.
30 Hazıran -1 Temmuz 2001 gün-
leri Ankara Atatürk Spor Salonu'nda
29'uncu Olağan CHP Kurultayı ger-
çekJeşti. Geçen günlerde izlediğimiz
oyunlu, danslı, müzik gösterili ve şov
ağırlıklı, delegelerin Ankara'nın pa-
halı lüks otellerinde ağırlandığı Ana-
vatan Partisi 7. Büyük Kongresi'nde
harcanan sekiz trilyon lira ile karşılaş-
tmldığmda CHP kurultayı kuşkusuz
sönüktü. Ama gerçek bir sosyal de-
mokrat parti kurultayına yakışır olgun-
lukta ve coşku içinde geçti. Delege-
lerin çoğu, Ulus'ta ucuz otellerde ve-
ya kamu kuruluşlannın konuk evle-
rinde geceliyorlardı. Kannlannı aya-
küstü. Gençlik Parkı'nın büfelerinde
doyurma pahasma, Anadolu'nun ve
Trakya'nın en uç kasabalanndan tu-
tun da ülkenin dört bir yanından kal-
kıp tüm harcamalannı kendi ceple-
rinden yaparak gelmişlerdi Ankara'ya,
CHP Kurultayı'nda oylannı kullana-
bilmek için.
Kurultayın ikinci günü, kendimi on-
lara daha yakından tanıtabilmek ama-
cıyla Cumhuriyet'te çıkan son yazım-
dan yaptırdığım fotokopiyi, elimle
tek tek dağıtmaya çalıştım. İşte bu de-
legeler de, bana yaşamımda şımdiye
kadar aldığım armağan ve unvanlann
en büyüğünü CHP Parti Meclisi Üye-
liği'ni verdiler. Hepsineteşekkürborç-
luyum. Kimisi yazımı okumuştu, kar-
şılarmda beni de görünce çok sevin-
diler, sanlıp öpenler oldu. Duygulu da-
kikalar yaşadığımı bütün içtenliğim-
le söyleyebilirim. Ancak bazı dele-
geler uzunca bir süreçten beri artık
Cumhuriyet'i okumadıklannı, o yüz-
den yazımı da görmediklerini üzüle-
rek yüzüme söylediler.
Adını Mustafa Kemal'in koyduğu
bir gazete ile ilkelerini Atarürk ve ar-
kadaşlannın tek tek kaleme aldıklan
CHP'nin ayn gayncahğı olabilir miy-
di? Üstüne üstlük ıkısinde de ortak
nokta, Cumhuriyet kelimesinin ağır-
lıklı yanıydı. Atatürk ilkelerinin her
harfine sahip çıkan CHP ve onun ge-
nel başkanı ile aynı ilkeleri ödünsüz
savunan Cumhunyet'i bu ortak nok-
tadan uzaklaştıran kuvvet nereden
kaynaklanıyordu? Kurultay günlerin-
de ve sonrasında bu konuyu düşün-
düm. Paylaşılamayan kuşkusuz diğer
parti ve kartel medya kuruluşlannda
olduğu gibı çıkar çatışması değildi.
Yöntem farkı deyimini burada kul-
lanmanın anlamı var mı bilmiyorum.
Belki birbirlennı yeterince anlayama-
ma ya da günümüzün moda deyimiy-
le diyalog eksikliği bu kopukluğun
başlıca nedeni olabilir. Bana göre ıse
ne CHP Cumhuriyet'siz, ne de Cum-
huriyet CHP'siz olabilir. Cumhuriyet
okuyanlann çoğu CHP'lı, CHP'lile-
rin çoğu da Cumhuriyet okuma bağım-
lısıdır. Bir düşünürün dediği gibi Cum-
huriyet CHP'yı, CHP de Cumhuri-
yet'i anlıyor ama yanlış anlıyorlardı
birbirlerini. Bu kopukluğa ek olarak,
fizikçi büyüğümüzün de çok iyi bil-
dikleri bir kuralı burada vurgulama-
dan geçemeyeceğim: Bir noktaya et-
ki eden kuvvetlerin yönü ve doğrul-
tusu aynı ise ortak bıleşke kuvvet,
kuvvetlerin toplamı kadar büyük olur.
Daha açık anlatımla Atatürkçü, la-
ik, bu ülkeyi seven ve son on yılda 143
milyar dolar iç borç faızı ödenmesi-
ne karşın, yalnız 46 milyar dolarlık ya-
tınm yapılan bu hortumlama düze-
ninden kurtaracak değişimi gerçekleş-
tirmek için, ne gerekirse onu yapahm.
Gelin hep birlikte CHP ortak nokta-
smda buİuşalım, aynı yön ve doğrul-
tuda kuvvetlerimizi birleştirelim. kı-
saca el ele verelim, birlik olalım.
S
eksenli yıllarla be-
raber topyekûn -
ama farkına bile va-
ramadan- içine düşüver-
diğımiz tüketim tutsaklı-
ğı çağının meyvelerini bi-
rer birer topluyoruz. Ne-
yin doğru, neyin yanlış ol-
duğunu ya da neyin ger-
çek neyin bir marka oldu-
ğunun ayırdına varama-
yacak hale gelen koca bir
'X kuşağı'yız bizler. An-
ne-babalanmızın "biam
zamanınuzda-" kelimele-
riyle başladığı tavsiye
mektubu niteligindeki tüm
o cümlelerde bahsi geçen
zorluklann kıyısından bi-
le geçemedik. Minimum
efor maksimum kazanç
prensibinin hâkim oldu-
Birkaç Soru...
ğu ezilmiş bir sol ve yük-
selen sağ değerler ışığın-
da, tüm dünya son yirmi
yılda sermayenin (kısaca
para dememizin bir sakın-
cası yok) boyunduruğu al-
tına girdi. Devasa yatınm
gruplan, holdingler yarat-
tıklan düzenin işlerliğini
kaybetmemesi için ikti-
darlara gelen hükümetle-
ri sırası ile teker teker sa-
tın aldılar, alıyorlar.
Tüm bunlan düşünme-
mi sağlayan, 2001 yüı gün-
deminden çıkmayan G-8
toplantılan ve gittıkçe şid-
Egemen DANYAL Ankara Üni.
detlenen protestohareket-
leri... Oysa düşünecek o
kadar önemli şeyleri olan
biz yirmili yaşlardaki
gençler için bu tip konu-
lar pratikte pek de bir şey
ifade etmiyor. Kendi gele-
ceğimizin bile planlannı
yapamıyorken koca bir
dünyanın geleceğini nasıl
planlayacağımızı düşü-
nenler ya çok saflar ya da
gerçekten saflar!
Bizler gerçekten özgür
bir kuşağız, istediğimiz
marka kot pantolonu giy-
mekte, istediğimiz kanalı
seyretmekte, istediğimiz
özel üniversiteye girmek-
te, dilediğimiz imajı seç-
mekte, gücümüz oranında
hep özgür olduk yıllardır.
Parmağımızı bile kıpırdat-
madan tüm dünyadaki bil-
gilere ulaşabilecek birde-
nize açıldık, hem de biz-
den önceki kuşaklann yap-
mak zorunda kaldığı gibi
kütüphaneler dolusu kita-
bı okumak zorunda kal-
madan. Bilgisayar kültü-
rüyle doğduk, büyüdük.
Bilgisayar, internet ya da
"compactdisc*'lerin olma-
Öğrencisi
dığı bir hayaü, tanımadık.
Peki tüm bu varhk için-
de yokluğa düşmemizın
nedeni nedir?
Gece gündüz çalışmak
yerine doğru pay (hisse)
senetlerine oynamanın,
dolara yatınm yapmanın
prim yaptığı, her şeyin rek-
lamlardan ve tüketmekten
ibaret olduğu bu dünyada
birey olarak nasıl var ola-
biliriz.
Seçme özgürlüğüne sa-
hip olduğumuz yalanının
farkına varıp gerçekten
kendi hayatımızı nasıl ya-
şanz? Demokratik hakla-
ra sahip oldugumuzu san-
maktan, reklamını iyi ya-
pan ürünü (siyasetçi ya da
otomobil.. sonuçta İıepsi
birer marka değil mi) sa-
tın ahnaktan vazgeçmek
için mutlaka kazık yeme-
miz gerekmediğini, sade-
ce kazık yedigimizde mi
anlamahyız? Başkaldır-
manın bile markalaştığı
günümüzde tüm dünya
adına kararlar alma me-
raklısı G-8 toplantılanna
ve küreselleşmeye karşı
çıkma fikrinin ve eylem-
miılö-ı .U»-**wt*ıi/.*.v"
TATILE ÇIKAN
TELSİM ABONELERİNİN
TURREHBERİ
CEPTOUR
7523'U ARAYIN
HAYRAN KALACAKSINIZ
CepTour, Telsim'in üç dilde
(Türkçe, İngilizce ve
Almanca) turizm danışma
hizmetidir. Telsim
abonesiyseniz, tatilde, cep
telefonunuzdan 7523'ü
arayarak tur rehberliği hizmeti
alabilirsiniz. Turistik-tarihi
yerleri, eğlence mekânlarını,
restoranlan, club'ları, cafe'leri
cep telefonunuzdan dinleyerek
öğrenebilir, ayrıntılı bilgi
alabilir; en yakın turizm
acentesine ya da turizm
danışma bürosuna direkt
bağlanabilirsiniz. Telsim'e özgü
CepTour ayrıcalığından ve
diğer tüm Telsim
ayrıcalıklanndan yararlanmaya
başlamanız için, sizi hemen bir
Telsim CepShop'a bekliyoruz.
lerinin içtenliğine (sami-
miyetine) nasıl inanabili-
riz? Tüm bu sorulann zi-
hinlerini kurcaladığını var-
sayabileceğımiz genç in-
sanların sayısını bibnenin
mi. yoksa hiç öğrenme-
menin mi gelecek için da-
ha ümit verici olacağına ne
zaman karar vereceğiz?
Bu sorulara cevaplar
arayarak geçireceğimiz bir
hayatı mı, yoksa tüm bu
modern yaşam değerle-
rinden kaçarak yerleşece-
ğimiz insan eli değmemiş
(kaldıysa tabii!) uzak di-
yarlara kaçmayı mı tercih
edeceğiz. Sanınm bunu
zaman (ya da belki de yük-
selen değerler) göstere-
cek.
Sözüm
Sizedir...
Ortalık toz duman. Güze-
lım ülkemızı bir felaket 6r-
tasına getınp bıraktılar. Bu
karanlık tablonun baş.so-
rumlulan bağınp çağınyor
ya, suçluluğun telaşında ol-
duklanndandır.
Türkıye'yı burayacinler,
penler mi, yoksa lodos rüz-
gân mı getirdı? Büyük kur-
tancınm. "...hatta ülkeyi yö-
netenler,yurdu soyan yaban-
cı güçlerie işbiriiğine girebi-
Brler" dedığı noktadan çok
da uzak değıliz.
Ülkeyi baştan başa saran
bu felaketin sorumlulan, el-
lı- altmış yıldır yanlış eko-
nomi politıkalan uygulayan-
lardır. Özellıkle son yırmi
yıhn yönetıcılen büyük so-
rumluluk ve suç sahıbidir-
ler.
Ben bu hay huy arasında
gızemlı (sıhirlı) reçete öne-
recek değılım. Zaten o işi
yapaayetennden fazla mad-
rabaz var.
Sözüm sizedir, emeği ile
geçinenler; öncelikle bilme-
lısın kı büyük olasıhkla
omuzlanna vüklenecek olan
bu felaketten zerre kadar so-
rumlu değılsın. Hiç suçun
yok. Ve asıl bılmenı ıstedi-
ğim ıse bu kargaşa ortamın-
da sana tezgâhlanan oyun,
başına örülmek ıstenen ço-
raptır.
Ülkeyi yönettığını sanan-
lar, senın emeğıni. yurdun
altını üstünü acımasızca yağ-
malayanlar, hatta kaşıkla ve-
lip kepçeyle götüreceklen
üç-beş kuruş ıçın devletımi-
zın gelınnin-gıdennın muha-
sebesını yapanlar senı bir sı-
navdan geçinyorlar. Gözle-
ri senın üzenndedır. Bunu
* iyi bıl.
Amaçlan, bu alacakaran-
lık ortamıfirsatbılıp dışin-
le tırnağınla canın pahasına
elde ettığın Tanş dırenışı,
büyük madencı yürüyüşü,
16-17 Hazıran yürüyüşü ve
şanh 1 Mayıslarla taçlandır-
dığın, ağır bedellerini
ödedığın hak ve kazanım-
lannı senden gen almaktır.
Eğer anlatılan masallara
ınanırsan, korkutma ve kan-
dumacalara pes edersen kay-
bedeceklenn çok, ama çok
büyük olacaktır. O kadar
büyükolacaktır kı onlan gen
almak ıçın senın değıl, bel-
ki emekçı çocuğunun bile
ömrü yetmeyebılır.
MuratBÎRİCtK
Emekli Ftlsefe Öğr.
PENCERE
Ampul'ün Sebeb-i
ffikmeti...
Siyasal islamın tek büyük partisi ikiye bölündü,
Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti (Adalet ve Kal-
kınma Partisi) kuruldu.
Tayyip Erdoğan imam-hatip lisesinden yetişme-
dir, fıkıh ve kelam öğretisiyle yuğruldu. Bunun ne
demek olduğunu -çok yazdık ama- çoğu kişi bil-
mez.
•
Fıkıh Kuran'dan kaynaklanan Islam hukukudur,
üstelik yalnız hukuk da değildir, insanı dinci dün-
ya görüşüyle çocuk yaştan iliklerine dek yuğuran
bir öğretidir; yedi dalda özetlenebilir:
1) Tbadet: Namaz, onıç, hac, zekât, kurban gi-
bi tapınmaya ilişkin konular...
2) Muamelât: Ortaklıklar, şirket hukuku, borçlar,
mülkiyet, miras...
3) Kişi hukuku: Evlenme, boşanma, aile huku-
ku ve özel yaşam kurallan...
4) Kamu hukuku: Siyaset-i şeriye, anayasa, ida-
re hukuku, devlet ve kişi ilişkileri, karşılıklı hak ve
yetkileriyle devlet ve insan...
5) Ukubat: Ceza hukuku, suçlann dökümü, ta-
nımı, bunlara karşı yaptınmlar, toplumsal düzeni
sağlamak için konan kurallar...
6) Siyer: Devletler hukukuna ilişkin bilgiler, Müs-
lüman devletlerin ötekilere karşı durumu ve tutu-
mu...
7) Adap: Ahlak ve görgü kurallan..
Görüldüğü gibi Islam fıkhı insanın saçının telin-
den ayağının tırnağına değin her gözeneğini kap-
sayan zorunlu kurallan içeriyor, kelam bunun fel-
sefesidir, mantığıdır; imam-hatip liselerinde ço-
cuklar bu öğretinin militanlan olarak yetiştirildikten
sonra üniversitelere dağıtılır, devlet örgütlerinde
görevlere yerleştirilirierdi...
Bir tek "istisnası" ile...
Harp Okullan'nın kapısı imam-hatip mezunlan-
na kapalıydı.
•
28 Şubat, temel eğitim kurumlanna dönüştürül-
müş bulunan imam-hatip okullannı özüne çevirdi,
meslek okulu niteliğine dönüştürdü; laik devleti
içinden ele geçirerek dinci devlete çevirecek "öü-
yük proje "yi suya düşürdü...
28 Şubat'a diş bileyenler, kendilerine göre hak-
sız sayılamazlar; ama, hiç unutulmamalı ki şeriat-:'»
çı ideoloji ortaçağ faşizmidir; işte Iran, işte SudanV
işteAfganistan...
28 Şubat'ın şeriatçılığa "dur" demesi siyasal Is-
lam cephesinde büyük sarsıntılar yarattı; MGK ir-
tica tehlikesini birincil sayıyor, dinci politika kesi-
minde deprem oluşuyordu; dinci parti bu neden-
le çatladı; ampul partisi kuruldu.
Sonuç laik cumhuriyet açısından olumludur, cep-
he çatlamıştır, ikiye bölünmüştür, Tayyip Erdoğan
"fırsatçı politikacı" kımliğiyle gelışmelerden yarar-
lanmıştır, siyasetin pratiğinde kendi çıkan doğrul-
tusunda liderliğe terfi etmiştir...
•
Ancak neyin ne olduğunu zaman gösterecek...
Bugün söylenen her şey buz üstüne yazılan ya-
zı gibidir.. Türkiye'de partiler, Islamı, fıkıh ve kela-
mın ibadet faslına ındirgemedikçe, hukuk ve dev-
let düzenine dönüştürmek istedıkçe, irtica tehlike-
si demokrasinin tepesinde Demokles'in kılıcı gibi
sallanacak...
Hlkmet ÇETİNKAVA
TROYA'dan İYONYA'ya
Mitolojik Aşklar Cografyası
*7üm
G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k
Tel: 0212-512 42 19 FakS: 512 11 72
IŞÂİÎDA
\l
II?
DIŞARIDA
KİMSE
VAR MI?
YILDIRIM BORAN
Bu kitap bir günce, 22 yılık Gazeteci Yıldırım
Boran'ın acılardan, hüzünlerden derlediği bir
günce. 17 Ağustos depreminde Yıldırım Boran ve
ailesi yıkılan yazlık evlerinin enkazı altında kaldı.
Saatler sonra köylülerin yardımıyla güçlukle
enkazın altından çıkarıldılar. Çıkarılmak, yaşanan
acılann sonu olmadı. Bu kez de dışandaki
sefaletle yüz yüze geldiler. Günlerce açlık ve
susuzlukla boğuştular. Gözü yaşlı insanlarla
dertleştiler, onlara yardımcı oldular. Birçok öykü
dinlediler, yaşadılar, acılara tanıklık ettiler. İşte
Yıldırım Boran bu kitabında kendi ailesinin ve
diğer insancıkların yürek parçalayan öykülerini bir
günce tadında gözler önüne seriyor.
Beyaz Balina Yayınlan
Binbirdirek Mh. Peykhane Sk. Üstündal Apt Nu:
14/4 Çemberiitaş/İST.
Tel: (0 212) 638 62 63- 3 Hat