Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1» AĞUSTOS 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
Turgay Kantürk'ün şiirsel metinlerden oluşan kitabı görsel metinlerden yola çıkıyor
Tuzaldarla kuruhı yaşamÖZLEMALTUNOK
"Saat dursa da akar zaman. 'lyi-
lilcten maraz doğar" demişler miydi?
Desinler. Yaşamda çözmek için bir
şey gerekseydi; kördüğüm. Bu düğü-
mii ancak kötüler atabilirdi. Artılar
da- Çözmekse; susmayan. erteleme-
yen, kaçmayan, korkmayan ve üreten
insanın işidir. Bu savın da bir düğüm
olduğu nu sö\ lemek bize kahr ve kör-
düğüm iki uçludur. Başkasına bakan
ve başkasını tespit eden kişinin, bakı-
lan ve tespit edilen Idşi olduğunu her-
kes bilir ve herkes unutur. Tespih bö-
ceği, kimi kez tespit böceğidir. Böyle
olması iyidir."
Turgay Kantürk'ün şiirsel metin-
lerden oluşan son kitabı Tuzak Ki-
tap", Cördüğüm; Kördüğüm v e Düş
veUykuTuzaklan adlı ıkı bölümden
oluşuyor. Yavuz Tanyeli ve Neş'e Er-
dok'un resımlerinden yola çıkarak
önermeler, soru işaretleri. tespitler
ve ikilemlerle; zamana, yaşananlara,
bireye göndermeler içeriyor.
'Şiir, benim kendi disiplinim'
- Bu kez görsel malzemeyle zengin-
leştirilmiş bir kitap \erine, görseli
okuyarakoluşturulmuş metinlerle ÇH
kıyorsunuz karşunıza.
TURGAY KANTÜRK - Şiirimi
resimle desteklemekten çok, disip-
linlerarası ilışkılerin artması yolun-
da çaba sarf ettiğimi söyleyebilirim
şimdiye kadar. Tiyatro gibi eklektik
sayılabilecek, farklı disiplinlerin bir
araya gelmesinden oluşan bir yapı-
dan geliyor olmamm da etkisi var.
Gösteri sanatlanyla olan ilişkimin
plastik sanatlarda daha fazla gelişti-
ğini fark ettim. Şiirin de hem biçim-
sel hem de içerik anlamında görsel
bir yanı olduğunu düşünüyorum, sö-
zün görüntüye dönüşmesı durumu
var okurun kafasında. Bu kez. gör-
sel metinleri benım okumamdan olu-
şan metinler var. 'Gördüğüm; Kör-
düğüm' adlı metin^ Yavuz Tanye-
li'nin 'SaatDokuzuÜçGeçe'adlı bü-
yük boyutlu resminden yola çıkıla-
rak yazıldı. Günümüz Türkiyesinin
yakjn geçmışinı. cınnet panorama-
sını ortaya koyan bir resim olarak
okunabilir bu resim. Ikinci bölümse
Neş'e Erdok'un resimlerinden yola
çıkarak yazdığım 'Düş ve Uyku Tu-
zaklan' adlı metinden oluşuyor.
Düş ve uyku arasında. gündelik
hayatın içinde, gündüz görülen düş
ve uyku haline eklenen üçüncü ve
dördüncü boyutun. uyku mu, düş
mü, seçemediğimız o ganp anın ben-
de yarattığı soru işaretlerını bir kez
daha soru işaretine çev ırerek okurla
buluşturmayı deneyen. hangısinin
düş. hangisınin uyku. hangisinin
uyanıklık olduğunu araştıran. daha
çok denemeye yakın bir metın deni-
lebihr.
- Neden şiir değil de şiirsel metin-
ler tanımlamasını kullannıav ı tercih
ettiniz?
KANTÜRK-Şıir. benim kendi di-
siplinim ve kendi dısiplinımde ya-
ratmaya çalıştığım bir araç aynı za-
manda. Oysa bu kez başkalarının iş-
lerinden. düşlerinden yola çıktığım
söylenebihr. Ve bunun bıçemi de do-
ğal olarak kendini getiren bir biçem
oldu ve daha düzyazıya yakın metin-
ler oluştu. Zaman zaman şiirin yan
unsurlannı. seslen, rıtmı, metaforla-
rı şiire ait kalıplar halinde kullan-
dım. Şiirle düzyazı arasında gidip
geldığı için şiirsel metinler tanımla-
masını yaptım.
- Metin tanımlamasının daha öz-
gür yazmanızı kolaylaştırdığı söyle-
nebilir mi?
KANTÜRK - Şiinn her ne kadar
tanımı yoksa da özgürlüğe o kadar
izin veren bıralan degıl. Şiirin ken-
di kurallan var, kendi geleneğinden
kaynaklanan birikimlere yaslanarak
6 Olmayan bir sevgi
ve iyilik dünyası
oluşturarak bir şey
yaratmak mümkün
değil. Bilakis pisliğin ve
kötülüğün içinde olmak
gerekli. Sanatçının
teması da giderek
buraya geliyor, şiddet ve
kötülük önümüzdeki
günler için yaratıcıhğa
çok daha açık. }
yazıldığı için de bir kod kullanıyo-
ruz. O yüzden de özgürlük alanlan-
na yol açmayan. başka yollar açma-
nıza yol açan bir alan olarak tanım-
lanabilir. Bu metinlerde de biraz o
alanlara girmeye çahştım. Sözün yan
alanlannda kullanılabilecek birta-
kım sloganlaştırmalan. kendime ait
saymadığım. buyurucu da denilebı-
lecek birtakım kutsal metinlerin söy-
lem biçimlerini de zaman zaman
kullandım.
- Tuzak Kitap, kendinize mi, oku-
yucuya mi kurduğunuz tuzaklardan
oluşuyor?
KANTÜRK-Tuzak kitabm iki an-
lamı var benim için. Birincisi benim
için taşıdığı riskti, şiirin k,arşısında
bir tür tuzaktı bu tür söz soyleme bi-
çimi. Daha önce yazdıklarıma ve
bundan sonra yazacaklanma da oku-
yucuyu gönderecek bir tuzak aynı
zamanda. Bu iki anlamı düşünerek
koydum Tuzak Kitap adını. Kitabın
kendi içindeki tuzaklar ve benim şi-
ir serüvenimdeki bir tuzak. Şikâyet
eden, kendini anlatan, dert söyleyen
şiirden yana olmadım hiçbir zaman.
Ama şiirin biraz da tespitlere açık
olması gerektiğini bu kitapla birlik-
te ben de yazarken fark ettim. Tüm
bu tespitlerden okurun da bir sonuç
çıkaracağını düşünüyorum.
'Hoş tuzaklar kurmak mümkün'
- Hoş ve cezfoedici tuzaklar olduk-
lan da söylenebilir mi bu tuzaklaruı?
KANTÜRK - Kitapta birçok şey
olumsuz okumaya açık. Bir şeyi ter-
sinden söylemenin çok etkili oiduğu
durumlar var. İyilik. sevgi gibi kav-
ramlann, anlayış biçimlerinin dünya
üstünde artık yeni bir hayat oluştur-
ma adına bir şey ıfade ettiğini açık-
çası düşünmüyorum. Içi boşalmış
kavramlarla yeni bir şeyler üretmek
mümkün değil. Onun için bazı şey-
leri tersinden söylemenin, hatta biz-
zat karşısında yer almanın daha iyi-
ye, daha yeniye açık olduğunu düşü-
nüyorum.
Olmayan bir sevgi ve iyilik dünya-
sı oluşturarak bir şey yaratmak
mümkün değil, bilakis pisliğin ve
kötülüğün içinde olmak gerekli. Sa-
natçının teması da giderek buraya
geliyor; şiddet ve kötülük önümüz-
deki günler için yaratıcıhğa çok da-
ha açık.
Kurulmuş tuzaklara yakalanma-
mak üstüne kurulu bir hayatı zaten
yaşıyoruz. ama bundan kastım böy-
le bir yolun olmadığı. yolu olmadığı
gibi kendi kurduğumuz şeylere de
insanlann yakalanması için hoş tu-
zaklar kurmak mümkün.
Bu kitaptaki tuzaklar o anlamdaki
tuzaklardır. Bunlar. benim kurtuldu-
ğum tuzaklardan edindığim izlenim-
lerle kurduğum yeni tuzaklardır. Bu
tuzaklardan kurtulacak insanlann
başka tuzaklar kurarak başka insan-
lan da yakalayıp bu tuzak ilişkısinı
çoğaltması mümkün. Bir yerde. tu-
zaklardan sağ kurtulan insanlann de-
neyimlerinin toplamıdır hayat.
walt Dlsney'ln yeni fllmlne tepkl
6
Balon Çocuk'
aîleleri kızdırdıLOS ANGELES (RE-
UTERS) - Dünyaca ünlü ya-
pım şirketi VValt Disney, yeni
bir filme imza attı. 'Bubble
Boy' adlı komedinin çok beğe-
nileceğine inanan Dısney. film
gösterime girmeden tepkıler
toplamaya başladı. 'Bubble
Boy': âşık. fakat kronik bağı-
şıklık sistemı zayıfhğı sebebiy-
le plastik bir kabarcığın içinde
yaşamak zorunda kalan bir
genci anlatıyor. Filmde, sevdi-
ği kızı elde etmek için yaşadı-
ğı kabarcıktan çıkıp koruyucu
bir takım giyen hasta çocuğu.
Jake Gyllenhaal canlandınyor.
Gerçek yaşamda bu hastalı-
ğın etkisinde kalan çocuklar-
dan ve ailelerinden şirkete ge-
len tepki ise büyük.
10 yaşındaki Scott
lsminin açıklanmasının iste-
meyen bir Disney yapımcısı.
24 Ağustos'ta gösterime gıre-
cek olan filmin bu hastalığa
yakalanmış insanlarla dalga
geçmedığini söyled: "Kötübir
maksat yoktu."
McGuire'nın bu mektubu,
15 yaşındaki oğulları Jeffrey
bu hastalıktan öldükten sonra
1987'de halkı bilinçlendirmek
adına bir vakıf kuran Fred ve
Vîcki Modell çiftinin yardı-
mıyla elden ele geçti.
"Yaşamak için kabarcık
içindeduran bir insanı anlatan
komedi filminin aflşlerini gör-
meyi hazmetmekzor. Böyle ya-
şajan çocuklara, olduğundan
daha duyariı davranılması ge-
McGuire. Dısney'in başkanı
MichaelEisner'a yazdığı mek-
tupta; "Komedifîlmi olarak ni-
telendiriliyor, ama biz ciddi
hastalıklar hakkında şaka ya-
pılmasını komik ve eğlenceli
bulrauyoruz" diye yazdı.
ABD'de 500 binden fazla
çocukta görülen bağışıklık sis-
temınin yetersiz oluşu vücudu
her türlü mikroba açık bırakı-
yor. Bu sebeple hastalann vi-
rüslerden çok sıkı korunmala-
n gerekiyor.
"Sağlığımı koruyabilmek
için saatlerimi hastahanede ge-
çirhorum. Ben tedavi görür-
ken birçok insanın sinemada
otunıp ciddi bir hastalığa gül-
mcsi beni çok üzer" diyen
McGuire, Disney yapımcılan-
na sitem etti.
rekh-" diyor Fred Modell.
Filmin gösterime girmesin-
den 3 gün önce, 21 Ağustos
Salı günü Modells çifti New
York'taki ofislerinde Scott
McGuire ve bağışıklık hastalı-
ğı olan diğer çocuklar ve aile-
leriyle filmi onaylamadıkları-
na dair bir konferans \erecek.
Çift ayrıca Disney'e. konu
hakkında çok az bilgisi olan
insanları eğitmek için olanak-
lannı kullanması doğrultusun-
da çağn yapacak.
1976 da 'The Boy in the
Plastk Bubble' adlı televizyon
filminde John Travolta'nın
canlandırdığı hasta çocuğun
gerçek hayattakı annesi Carol
Ann Demaret ise geçen hafta-
larda bir mektup yazarak Dis-
ney'e filmi gerı alması ıçın
çağrı yaptı ve bir kampanya
başlangıcı olarak bunıı gaze-
telere gönderdi.
'Sanpınar-1914'ün ilk gecesinden elde edilen gehr tiyatroda 43 yılını geride bırakan Tevfik Gelenbe'ye verilecek.
Açıkhava'da deprem var (mış)!
MELTEM KERRAR
Bir köşede bırakılmış bir kasaba Sa-
npınar. Bir ho\ ardalık eğlentisinde. ne-
reden nasıl çıktığı bilinmeyen deprem
söylentısiyle kanşır ortalık. Tüm ülke
hatta dünya, 'sözde depremle' sarsılır.
Kasabanın yoksulluğu karşısında kos-
koca imparatorluğun şehzadesı bile
inanır dılden dile dolaşan söylentiye!
Sonrası biraz cümbüş. biraz hiciv, bi-
raz şamata. biraz oyun ve koca bir mü-
zikal Açıkhava'da.
Şehır Tiyatrolan'nın yedi yıl ara ver-
diğı yaz oyunu geleneği. dün akşam
prömiyerı yapılan 'Sanpmar-1914'le
sürüyor. En son Reşat Nuri Günte-
kin'in 'Çahkuşu' oyunuyla ara verilen
gelenek, yazann Değirmen' adlı roma-
nından TurgutÖzakman'm uyarladığı
"Sarıpınar'la Harbıye Cemıl Topuzlu
Açıkhava Tiyatrosu'nda 30 Ağustos'a
dek sürecek. Hakan Altıner'in yönet-
tıği oyunun kadrosu epey kalabalık. Sa-
npınar'ın bir sürprizı de, yeni kuşak
oyunculan. ZihniGöktay.Toron Kara-
caoğlu \ e geçirdiği ciddi rahatsızlığın
ardından ilk kez sahneye çıkan Feri-
dun Karakaya gibi ustalarla aynı sah-
nede buluşturması. İlk geceden elde
edilen gelirin tiyatroda 43 yılını geride
bırakan TevfikGelenbe'ye verilmesi de
oyunu özel kılan bir başka neden.
Mehmet Keskinoğlu, Ersan Barkm,
Doğan Ba\B, Dinçer Çekmez, Uğur Kı-
Mİcrnı, Ersin Sanver, Yavuz Şeker, Tur-
gut Arseven'in de rol aldığı 'Sanpınar-
1914'ün orkestrası da. oyuncu kadrosu-
nu aratmayacak kadar büyük. Özgün
müziklerinı Cenk Taşkan'ın yaptığı
oyunun koreografısi Selçuk Borak'a,
dekor tasanmı Banş Dinçel'e ait.
Hakan Altıner oyunun. sahte deprem
esprisi altında sunulan çok güzel bir
bürokrasi eleştirisi ve dramatik yapı-
sıyla sağlam bir komedi olduğunu söy-
lüyor ve Sanpınar'ın Turgut Özak-
• Hakan Altıner'in
yönettiği oyunun kadrosu
epey kalabalık. Sanpınar'ın
sürprizlerinden biri, yeni
kuşak oyunculan, Zihni
Göktay, Toron Karacaoğlu
ve geçirdiği ciddi
rahatsızlığın ardından ilk
kez sahneye çıkan Feridun
Karakaya gibi ustalarla
aynı sahnede buluşturması.
man'ın yazarhk ürünleri içersinde en
usta işi olanlardan biri olduğunu düşü-
nüyor.
'Sarıpmar-1914' aslında bir erkek
oyunu. Altıner, oyunu müzikal forma
getirirken Özakman'dan izin alarak ka-
dınlı sahneler de eklemiş.
Osmanlı Imparatorluğu'nun içinde-
ki sarsıntıyı vTirgularken bugünle örtü-
şen bir yapı sunan oyunu Altıner. oyu-
nu epik bir müzikal olarak değerlendi-
riyor. Oyunda günümüze göndermeler
ve yabancılaştırma unsurlan, hem
oyunculuk biçiminde. hem jestte. hem
sözde çok fazla kullanılmış. Final şar-
kısında ise 'Tamamen bu işler 2001'de
böyle diyoruz açık açık' diyor Altıner.
'Sanpuıar-1914' yapısında bulunan
hicıv mizah öğeleriyle birleştirilip fark-
lı bir ritimle çıkıyor izleyici karşısına.
Yaz oyunu olarak karamsar bir şeyi oy-
namak, hele bugün içinde bulunduğu-
muz koşullarda seyirciye haksızlık olur
diye düşünmüş Altıner. Bu nedenle ko-
medi dozunun yerinde olmasuıa, mü-
ziklerde de eğlenceli motiflere bulun-
masına dikkat edilmiş. Yönetmen.
oyunda Brecht'in epik çalışmalannı
hatta Comedie deü Arte'de var olan bü-
tün yabancılaştırma ve matrak öğeleri
kullanmış.
Oyun, 3 Ekim'den itibaren Şehir Ti-
yatrolan'nın yerleşik salonlannda sah-
nelenecek ve sezon boyunca Açıkha-
va'daki kadar zengin bir koro kullaml-
mayacak. Altıner, dekorda kapalı me-
kâna uyarlama problemi olduğunu söy-
lüyor. ama ana kadronun esas alınaca-
ğını ekliyor. Bu anlamda Açıkhava'da-
ki gösteriler izleyici için özel 7 oyun
olacak. 4 mılyondan satışa sunulan bi-
letler Şehir Tiyatrolan ve Cemil To-
puzlu Açıkhava Tiyatrosu gişelerinden
edinilebilir.
ESENTILER
ZEYNEP ORAL
Evet, Çok ftyıp Oldu...
Çok sakin olup hiç yorum katmadan yazmaya
çalışacağım... Birdurum sergilemesi:
ANAP Kongresı'nin ertesi günündeydi. Çok
satan bir gazetenin çok okunan bir köşesinde
"Ayıp oldu Yekta Hanım" başlığı dikkatimi çek-
ti.
Bu başlık altında "Istanbul Operası'ndan bir
sanatçı"nın mektubu yer alıyordu. imzasız, ya da
yazanın kimliği köşe sahibi tarafından gizli tutu-
lan bir mektup...
Mektupta, kongrede "Lirik Tarıh" gösterisinin
yer aldığı belirtiliyor; (AGİT zirvesindeki "Lirık Ta-
rih"e övgüler düzüldükten sonra) Carl Orff'un
"Carmina Burana", Beethoven'ın "Dokuzuncu
Senfonisi"ne yer verilirken Mesut Yılmaz pro-
pagandası ve "müziğe saygısızlıkyapıldığı" be-
lirtiliyordu. Mektup, "Projenin müellifı Yekta Ka-
ra 'nın kendi eserinin bu şekilde parti propagan-
dasına alet edilmesini kabullenmesi affedilir bir
şey değil. Yekta Kara, Carl Orff ve Beethoven'ın
ruhlarından özür dılemelidir" diye bitiyordu.
Ertesi gün aynı gazete, yarım sayfasını bu ko-
nuya ayırıyor. "Carl Orf, siyasi aranjman oldu"
başlığı altında (Bestecinin adının yanlış yazılma-
sı, o gazeteye ait, bana değil) bir soruşturmâ açı-
yordu. Belli başlı eleştirmen ve müzik otoriteleri
de Carl Orff'un sözleri nasıl değiştirılir, nasıl olur,
çok ayıp, saygısızlık diyerek tepkilerini dile geti-
riyordu.
Daha ertesi gün (etti 3. gün) aynı gazetenin ay-
nı köşesinde Kültür Bakanı'na soruluyordu: "te-
tanbul Devlet Opera sanatçılarının parti kongre-
sinde gösteri yapması sanat etiği ile bağdaşır
mı?" Yekta Kara'nın görevden uzaklaştırıldığı
anımsatılarak, katılan sanatçılar için de soruştur-
ma açılacak mı diye soruluyordu.
Daha ertesi gün (etti 4. gün) aynı köşede, Dev-
let Opera ve Balesi Genel Müdürü Remzi Buha-
ralı sorulan yanıtlıyor, yönetmeliği açıklıyor, izin
almadan böyle bir iş yapılamayacağını belirtiliyor,
olayı "Kurumunu hiçe saymaya devam eden
Yekta Kara'nın görevden alınmasının ne kadar
yerinde bir karar olduğunun göstergesidir" diye
niteliyor ve katılan sanatçılara soruşturmâ açıla-
cağını belirtiyordu.
İmzasız bir mektupla başlayan, dört gün bo-
yunca en ateşli biçimde süren bu suçlayıcı ya-
yınlardan sonra, eli telefona ulaşabilen herkesin
kolayca öğrenebileceği birkaç gerçeği öğren-
dim. Şöyle ki:
- ANAP Kongresi'nde sunulan "Lirik Tarih"
gösterisi değil, aynı türde (lirik tarih türündeki) ye-
ni bir gösteri "Türkiyem"d'\.
- "Türkiyem"\ Ali Taygun hazırlamıştı. Bu gös-
teriyle Yekta Kara'nın hiçbir ilişkisi yoktu. (Sanat-
çının eski eşi olmakla suçlanmak ya da suçlan-
mamak, ayrı bir konu)
- Gösteri Devlet Opera ve Balesi'nin değil, Is-
tanbul Türk Müziği Orkestra ve Korosu, Bulga-
ristan-Ruscuk Opera Orkestrası, Pulathane Halk
Dansları Toptutuğu, Fatih Erkoç ve arkadaşları
gibi birçok topluluğun bir araya gelmesiyle oluş-
turulmuştu.
- Beethoven 9. Senfoni'nin sonu Almanca, Carl
Orff, "Carmina Burana"daki "O Fortuna" şarkı-
sı eski Almanca ve Latince, yani tek sözcük de-
ğiştirilmeden orijinal halinde sunulmuştu.
- Yapılan tek değişiklik, bir tulumbacı türküsü
olan ve geleneğinde söz değişimine olanak ta-
nıyan "Hurşit Reis sandık sana emanet" sözle-
rinde yapılmtştr. Bu dize, "Mesur Reis sandık sa-
na emanet" olmuştu.
"Ayıp Oldu Yekta Hanım" diye başlayan dört
günlük yaylım ateş boyunca nedense (!) kimse
bu gerçeklere ulaşamamıştı...
Sonra ne mi oldu? Aynı köşedeki son suçlama
ve karalama yazısından üç gün sonra aynı gaze-
tenin bir başka sayfasında "Kültürazzi" (kültürün
paparazzısi olsa gerek) imzalı (yani imzasız), yu-
karıdaki yanlışları düzeltmeye çalışan, gerçekle-
ri dile getiren "Olmayan sanatçılara dava" baş-
lıklı "mizahi" (!) bir yazı çıktı. O köşede ise tıss...
Ne demeli?
"Zavallı ülkem" diye söze girip mesleğe yeni
başlayacak gazeteci adaylarına öğütlerden ge-
çerek neler, neler söylenebilir... Içimden hiçbir
şey söylemek gelmiyor...
Ben bir durumu sergiledim, nasılsa sizler yo-
rumunu yapabilirsiniz.
Bvis Presley CD'si Tokyo'da
• TOKYO (AA) - Japonya'nın Başbakanı
Junichiro Koizumi'nin en sevdiği parçalan bir
araya getirdiği Elvis Presley CD'sı, Tokyo'da
gelecek hafta satışa sunulacak. 'Junichiro
Koizumi Sunar: En Sevdiğim Elvıs Şarkılan'
adını taşıyan CD, uluslararası müzık şırketı
BMG etiketi ile müzik marketlerde yerini
alacak. Presley'i ölümünün 24. yılını anma
çerçevesinde hazırlanan ve 25 şarkının
bulunduğu CD, 50 bın adet olarak sadece
Japonya'da satılacak. Sanatçının 'Are You
Lonesome Tonight?', Tt's Now or Never' gibi
hit olmuş parçalannın bulunduğu CD'nin ön
kapağmda Koizumi'nin dalgalı, uzun saçlanyla
Elvis'le yan yana gülümseyen bir fotoğrafı
bulunuyor.
BUGÜN
• İŞ SANAT'ta 'Avrupa Sinemasında Kadına
Bakiş' başlığı altında Claude Sautefın
k
Nell> ve
Bay Arnaud' adlı filmi göstenlecek.
(0'212 31615 77)
• BEYOĞLU StNEMASI'nda Onat Kutiar
anısma Lars \'on Trier'ın 'Karanhkta Dans'
adlı filmi izlenebilir. (251 32 40)
• CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA i
TİYATROSU'nda saat 21.00'de Rafet El !
Roman'nın konseri dinlenebilir.
(0 212 317 77 22)
• NÂZEVI KÜLTÜREVİ'nde saat 15.00'te
Buster Keaton ve Clyde Bruckman'ın yönettiği
'General' adlı film gösterilecek. (245 04 81)
• BÜYÜKADA KtTAP ŞENLİĞt'nde saat
16.00-21.00 saatleri arasında FüsunÖnal'ın
imza günü gerçekleşecek. (382 33 66)