17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA DEPREMIN 2. YILDONUMU Marmara depreminin üzerinden iMydgeçâ,'felakeünnedenleri'artaraksürüyor • Depremi felakete dönüştüren 17 Ağustos 1999 öncesindeki politikalar ve mevzuat ile 'bugünkü durum' kıyaslandığında, hemen her şeyin eskisi gibi, hatta daha geri oldıığu açıkça görülebiliyor... rvm H Depremden hemen sonra 'geçmiş olsun'a geldiler, ne var ki geçmemesi için de mevcut ne kadar yanlış varsa tümünü yürürlükte tuttular. //urum 'eskisinden' beter Bölgelerin durumu Düzce'den istanbuVa i/dyıl 17 Ağustos 1999'da Sakarya-Yalova-Avcılar kuşagını. 12 Kasım 1999'dadaBolu-DüzceböIgesini > ıkan bü\ ük depremden bu vana geçen ikı yıldaki bazı gelışmeler özetle şöyle: Düzce Hükümet "il merkezi" yaptı ama jeolojik raporlar "yerleşime u>gun değiT dıyor Düzce ıçın yenı yapılan ııııar planına da tam "5000 itiraz" gelmış... Halk. kalıcı konutlann yapıldığı "yamaç" kesıme şımdıden "dikce" adını takmış ve kımse artık merkezde yaşamak ıstemıyor . Deprem sonrası kabul edılen "2 k a f sınırını aşmak ısteyenler ıse 'Jandarma binası" ıle 'Üniversite'... Sakarya Duzce'ntn tersıne. Adapazan'nda halk kent merkezınden aynlmak ıstemıyor 22 km. uzaklıktaki yenı yerleşme bölgesı Karamanköy ıle merkez arasında tasarlanan "ra>lı sistemin" adı var, kcndısınden hâlâ haber yok.. Geçıcı konutlar ise "kaİKi" olmuşlar. En önemlı "aymazlık" ıse depremden önee planJanan 7 organize sanayi bölgesınden vazgeçılmcmesı. Popülıst kararla "Büyiikşehir" \ apılan Adapazan Belediyesi de kenti kuşatan "bekle belediyeterinin*1 yasal ımar "özerkliklerT > u/unden, bütunciil bir planlama yapnıa olanağına sahıp değıl... Cölcük Donanmanın "depremden ders alan tek kunun" olarak bolge\ i terk etmesınden sonra "istihdam ve ekonomi umııtlannı" kı\ ıdakı Ford fabnkasına bağlayan Gölcük, özellıkle "esnann" işyerlerinı yitirmesıyle çöküntü ıçmde... Beledıyenin "artdt" çok katlı apartmanlara ızın venneyen tutumu ise, depremden yıkılmadan kurtulmuş eskı apartmanlann "sağiamlaşarma" joluyla "kahcf kılınmalan ve "emsal" oluşturmalan yüzünden arjık zorlanıyor... Yalova Aynı durum, daha da yaygm olarak Yalova'da yaşanıvor.. Hasarlı apartmanlan sağlamlaştıran mühendıslık fırmaian en zengın "pazan" Yalova'da bulurken, bu bınalann sahıplerı bıle yıne de başka 2 katlı yapılara taşınmavı yeğlemışler... Yeni ımar planında, bu "deprem şanshsT apartmanlara "dokunamadan" kent merkezı 4 kat, diğer kesimler 2 katla sınırlanmış olsa da. özellikJe depremın en büv ük hasar \ erdığı Hacı Mehmet Ovası'ndakı elverişsi7 zemın yapısına "aldırmazhk'* sürüyor... istanbul Büyük dcpreme Avcıfar'ı kurban veren îstanbul'da ise en temel sonın. birkaçyüz bın "kaçak binanın" yanı sıra \ ıne bır kac \ üz bin "eski deprem yönefmeliğine göre" mşa edılmış ruhsath binanın yaklaşan deprem karşısmdakı "betirsiz" durumlan... Düzce'den Yalova'ya. deprem geçıren bölgelerde "tehtike atlatıimasuıa" rağmen yapı yükseklıkleri 2-3 katla smırlanırken. bu tehlıkenın "kaptda" olduğu bılınen tstanbul'da aynı \ önde hemen hıçbır yeni ımar kararuun üretılmemesi de kentı yönetenlenn "cesaretinin" değıl, ımar rantma olan düşküniüğün ne denlı "vazgecümez" düzeye geldığının açık kanıü... OKTAYEKtNCt Marmara Bölgesi'nın üçte bın- m altüst eden büyük depremın "fldnd" yılındayız. Yaklaşık 40 bin can kaybının ve 100 binden fazla- sı yıkılmış, 400 bıne yakın hasarlı konut ve ışyennın ardından: "Ar- ük hiçbirşey eskisi gibi ohnayacak" denılmesının de ıkuıcı yılı bu.. 17 Ağustos 1999 öncesindeki "durum" ıle bugünkü durumu kı- yasladığımızda, "hemen her şey denilebilecek kadar birçok şe>in yi- ne eskisi gibi olduğunu* görüyo- ruz... Dahası, depremi felakete dö- nüştüren faktörlerden bazılannda da "durumu daha kötüye götüren" yenı yasal düzenlemeler bıle var. Örneğın, "Hazine arazUerinin sa- ûşı ve işgaki-kaçak binalann tapu- lanmasT gıbı Dılersenız bu kıyaslamayı, dep- rem yıkımlannın "temd nederöeri- ni" sıralayarak özetleyelım: Planlamada 'plansızlık' Depremdeki yüksek can kaybı ve büyük yıkımın temel nedenı "plansızhk".. Daha doğrusu, "Planlama ilkekrine aykın imar planlama özgüriüğü".. Kuzey Anadolu Fayı (KAF) ne- redeyse "60yıkhr" büındığı halde ve bu süre ıçındeki depremlerle de bölgenın "liskB" olduğunun kanıt- lanmasma rağmen, böylesı bır "ölümcül tehlike" kuşağında ülke- nın en yoğun sanayıleşmesının, en düzensiz kentleşmesinın ve en bü- yük nüfus yığıhnasuıın "sorumlu- su" olan politikalar ve ımarmev- zuatı hâlâ "olduğu gibi yürürtük- te"... Dahası, aynı bölgede yenı fabnkalarda "inat" edilerek; (ör- neğın, Gölçük'teki Ford Fabnkası) Adapazan'nda nüfus ve yapı yo- ğunluğunu "azaranak" gerekırken deprem sonrasındakı "Büyükşe- hir"(!) ılanıyla yıne bunun tersı "körüklenerek"; avnı aymazlık Düzce'nin de benzer birpopülızm- le "fl" yapıhnasında sergılenerek; yöredeki deprem öncesi kararlara aıt "organize sanayi bölgeleri" hâ- lâ ıptal edılmeyerek ve tüm yöre- nın genel bır "böJge pianı" eksık- liği de gidenlmeden, beledıyelenn Depremzedeler için inşa ediJen kalıcı konutlar dışandan 'temiz' görünüyor, ama içine giril- diğinde imalat hatalanyla denetimsiz işçilik birçok aynndda ortaya çıkıyor... yerel ımar planı yetkılerıru "bitim dışa" kullanmalanna olanak sağla- yan, açıkça "suufta kalnuş" bır ı- mar mevzuatı bıle akıl almaz bır şekılde hâlâ "değiştirilnıeyerek" Depremden ders almak bır yana, sanikı aynı "rantdüzeninin" depre- me rağmen sürmesınde "siyasal kararhbk" göstensı yapıhyor... fiıs yoğunlaşmasının da "planla" değıl, bu tür "yer kapma" anlayı- şıy la gerçekleşen yatınmlarla yön- lendınlmesıne zemın hazırlayan yasalann "deprem sonrasuıda" devreye gırebılmesı de yine 17 Ağustos'lardan ders değıl. "yeni kurnazhklar" öğrenıldığını kanıt- lıyor... İmar deflll. 'yer kapma' Yağmadan 'pay' alma. Ikı yıldır ülkeyı yönetenler ve özellıkle de "imarbizimişimiz''di- yerek hıçbır kurumu dınlemeyen Bayındrrlık ve Iskân Bakanhğı, bır yandan ışte bu "deprem öncesi du- nımun" neredeyse aynen devamı- m sağlayan polıtıkalar ve mevzuat karşısında kılını bıle kıpırdatmaz- ken, öbür yandan "Endüstri Ikl- geferi Yasası" ya da "Teknoloji Ge- Uştirme Bölgeleri Yasası" gıbı, her- kesın her ıstedığı yerde ve ılgıh dı- ğer yasal engellerden de kurtuhnuş olarak yatınm yapmasma olanak sağlayan "yeni" düzenlemelere de sesini bile çıkarmıyor Ülkenın bılımsel ve kamu yara- nna "imaredümesi'' yenne. spekü- latif gınşımlere ve arsa-arazı ran- tına "ayncahkla'' el koymaya ola- nak sağlayan, böylece yapı \ e nü- lşte, depreme karşı böylesıne "duyarsn" ve hatta "KAFa büe hâlâ aJdınlmavaıT btr ımar, plan- lama, kentleşme, yer seçımı "başı- boşluğıT ıçınde, ıkı yılda yapılan tek şey ıse bu "plansız yapılaşma- nın" proje ve ınşaat denetımını de "özel şirketkre" teslım etmek. Yanı, herkes yine her ıstedığı ye- n, ıstedığı şekilde "imara" açacak. böv lece sürecek olan "imar rantı cenneti" ıçınde ınşa edılecek "ruh- sath"(!) binalan da şırketler denet- leyerek •'vağma kazancmdan pay- laruu" alacaklar Kentlenn neredeyse artık yüzde 70'lerını oluşturan "kaçak yapıla- n" önlemek ıçın "ciddi ve etİdn" bır yasal düzenlemeyı hâlâ "bekle- ten" Bayındırhk ve Iskân Bakanlı- ğı'nın, genye kalan yüzde 30"luk Depremin ikinci yıhnda Sakarya manzarası. Adapazan'ndaki doğava sav gısız yapılaşma, bu kez de geçici prefabrik konutlar (önde) ve kalıcı konut siteleri (arkada) eliyle a\ nen devam ediyor. "yasal"(!) dılımin bile giderek "azalmasınT adeta "teşvik" eden bu denetım yasası "inadını" Ana- yasa Mahkemesı bıle durdurama- dı... Planlamaya çekıdüzen verme- den, sadece ınşaatlann denetımını "özeDeştiren" 595 sayılı KHK ıp- tal edıldıkten sonra, bunun "gerek- çesinin" Resmı Gazete"de yayımı bıle beklenmeden, TBMM'nın "tatil öncesindeki" son gündemıy- le aynı KHK'nın benzen bu kez yasa halıne getınldı. Üstelık, Mımar ve Mühendıs Odalannın sadece "kendi mevzu- aflanyla" zar zor sürdürebıldıklen "mesleki denetim" haklanna da •*bugöre\idearnkşirketleryapsjn" denerek... Hazlne araztlerl talanı Son ıkı yılın, depremden ders alınmayan "doruktaki" ömeğı de kuşkusuz Hazine arazılennın "pa- zarlanma" yasası... Depremın felakete dönüşmesı- nın "temel nedeni" olan düzensiz ve plansız kentleşmeyı "daha da riskli vekabcı hak getirnKye" aday olan bu yasa eğer Anayasa Mahke- mesi'nce ıptal edıimezse, ıkıncı çı- kartılması gereken yasa ıse "mi- marhk, mühendislik ve şehircilik okuUannı kapafmak" olacaktır... Çünkü, Hazine arazılennı ışgal eden "mimarsız" mıman, "mü- hendissiz" yapı ve "planlamasız" yerleşmeler artık "tapuya" da bağ- lanacağına göre bu sanat dallanna, bu uzmanlıklara ve bu mesleklere kım, neden "gereksinme'' duysun kı?.. Nasıl olsa ısteyen ıstedığı şe- kılde yapı yapar, hatta kent kurar, sıyasıler de "ver parayı,al tapuyu" dıyerek bu yapılaşmayı ve yerleş- melen bir güzel "ödülkndirir".- Evet Türkıye, ülkenın en gelış- mış bölgelennı altüst eden büyük ve tanhsel depremın ıkıncı yıhnda, bu yıkıma neden olan politikalar ve mevzuat bakımından "eskisin- den beter" durumda... Ülkeyı yönetenler ıse, bunun böyle olmaması ıçın çırpınan du- yarh kesımlerin haykınşlanna da kulaklannı kapatmışlar, kentlen rü- müyle "güvensiz'' bır geleceğe sü- rüklerken "ulusalgüvenükpolenü- ğj" ıle durumu ıdare edı\orlar . AVRUPA'DAN GURAY OZ ATTAC ya da 'Başka Bir Diinya Mümkündıir' Neoliberal küreselleşmeye karşı çıkanlann, Se- attle'da, Prag'da, Sydney'de, en son Cenova'da yığınsal gösterılerle küreselleşme politikalannı pro- testo edenlerin temel sloganlanndan birisi böyle. Neo liberal kureselleşmeyi, "kaybeden çok, kaza- nan az" diye tanımlayan ve her geçen gün yığınsal katılımlarla büyüyen hareketin adı ATTAC. ATTAC adı, hareket ilk önce Fransa'da başladığ» için Fransızcadan geliyor: "Action pour une Taxe Tobin d'aide aux citovens." Almancasından çevi- rerek söylemeye çalışalım: "Halk için Tobin vergisi eylemı." Nobel ödülü sahibi James Tobin'in "dö- viz hareketlennın uluslararası çapta vergılendiril- mesi" tezinden yola çıkılarak bu küresel örgütlen- me hareketıne ATTAC adı venlmış. ATTAC'ın Fran- sa'daki üye sayısı 30 binin üstünde. Fransız parla- mentosunda 125 komünist ve sosyalist milletveki- li ATTAC'ın üyesi. Almanya'daki üyeler arasında ise eski SPD Başkanı Oskar Lafontaine de yer alıyor. Bu küresel örgütün dünya çapındaki üye sayısının 70 bine yaklaştığı, yandaşlarının ise yüz binleri bul- duğu belirtıliyor. ATTAC hakkında daha fazla bilgı sa- hibi olmak ısteyenler, hareketin en önemlı örgutlen- me aracı olan internetteki sitesine, www.attac- netzwerk.de adresine başvurabilirter. • • • ATTAC hareketı her şeyden önce olağanüstü medya gücüne dayanarak gerçekleri saptırmayı ba- şaran uluslararası güçlere açık bir meydan okuma. Saptırmalara, enformasyon teknolojısindeki geliş- melen kullanarak yanıt veriyor. Basına bakın, hemen her yerde küreselleşme karşıtlarının şiddet eylem- lennden söz ettiklerini goreceksiniz. Uluslararası fi- nans örgütlerinin, G-7'lerın, eylemlerine yığınsal gösterilerle karşı çıkan ATTAC'a devletlerin cevabı, genellikle Cenova'da olduğu gibi şiddet oluyor. Oy- sa ATTAC hareketi geniş bir bılgilenme, küresel bir örgütlenme eylemi. Bılım adamlannın, politikacıla- rın, sendikalann ve sendıkacıların; kadın, gençlik ve barış örgütlerinin, çevre hareketlerinin ve çevrecile- rin yer aldığı bır forum. Kısaca "küreselleşme kar- şıtlan" diyerek küçümsenmeye kalkışılan, ''Küre- selleşme karşı konulmaz birgelişmedir, kapitalizmin ebedi zafehdir, hele şunlara da bakın, teknolojinin gelişimine karşı koyacaklarmış, makine kıncılan" diye alay edilen bu hareket, onlann tahmin edeme- diğı kadar küresel ve temel özelliği de "yeni" libe- ral küreselleşme politikalanna, yeni dünya düzeni- ne karşı çıkıyor olması. • • • Nedir bu "yeni" liberal küreselleşme? MtT'in ta- nınmış profesörierinden Noam Chomsky'nin tari- fı şöyle: Küreselleşme "Birbiherine sıkı sıkıya bağlı birkaç güçlü devlet ile mega şirketin maddi çıkar- lannı yeniden ürettıklen bir süreç. 1960'larda sö- mürgelerden çekilme süreci başladığında güçlû devletler için yeni tür bir sömürgecı düzen oluştur- makgerektı. G-7gibioluşumlargündemegeldı. Bu noktada yeni oluşan devletler, genel olarak güney, yeni uluslararası ekonomık düzen istemeye başla- dı." Bu küreselleşme ıstemine egemenlerin cevabı hızla geldi. Yıne Chomsky'den okuyalım, gelişme, yenni başka bir şeye bırakıyor: "Böylece General Motors'un çıkarian, dünya nüfusunun yüzde sek- seninin çıkarlanna tercih edıldı ve bugünkü küre- selleşme anlayışı oluştu." (Ragıp Duran'ın Noam Chomsky ile söyleşisınden; Virgül dergisi, Haziran 2000.) • • • Artık küreselleşmeye karşı, şu sözde yeni liberal küreselleşmeye karşı gerçekten küresel bir hareket- le cevap verilebıleceğı, bu konuda zor ama umutlu bir savaşın başladığı ortada. Önümüzdeki günler- de bu yeni küresel hareketin daha da yığınsallaştı- ğını ve soyguncu küreselleşmeye karşı her düzey- de ve duzlemde kendini gösterdiğini hep birlikte iz- leyeceğiz. Orneğin ben, 10 Eylül'de ATTAC üyele- rinden Profesör Maria Mies'in, hani şu Dünya Tı- caret Örgütü'nün gizli ve küresel bır operasyonla her devlete onaylatmaya çalıştığı Mai tezlerini gün ışı- ğına çıkaran, deşifre eden profesörün yeni kitabı- nın; "Alttakilerin Küreselleşmesı: Ekonomik Eşitsiz- liğe Karşı Yeni Mucadele"n\n Münster'de yapıla- cak tanıtım toplantısını ızleyeceğim. Yalnızca ızlemek bizi ve ruhumuzu kurtanr mı, onu bılmiyorum. İstanbul Okuflarda tehlike çanları İSTANBUL (ANKA)- Türkıye. deprem felake- tinden yetennce ders al- madı. Yüksek deprem riski bulunan Îstanbul'da, okul bloklannın tamamı- na yakınında gereklı güç- lendırme işlemlennın yapılmadığı bıldınldı. Türkıye Inşaat Müte- aahhıtlen Işveren Sendı- kası (TİM-SE) Genel Başkanı Nazun Aygün, depremın üzennden 2 yıl geçmesine karşın îstan- bul'da yalnızca 38 okul blokunun takvıyesının yapıldığını, 686'sında ıse bu işlemın yapılmadı- ğını, hastane ve emniyet binalannda da takvıye çalışmalannın henüz başlamadığını bıldırdı. Aygün, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerının ardından > apılan hasar tespıtlenne göre 352 eğı- tim, 57 sağlık ve 352 eğı- tım bınasının orta hasar- lı; 354 eğıtim, 72 sağlık, 345 emniyet bınasının ise az hasarlı olduğunu anımsattı tstanbul'un32 ılçesınde 40 blok özel hastane, 140 blok devlet hastanesi, 180 blok dis- panser ve sağlık ocağı, 186 blok emniyet bınala- n, 2225 blok eğitim yapı- sı bulunduğunu ıfade e- den Aygün, bunlardan 686'sınm depremden en çok etkılenen Avcılar, Bağcılar, Bakırköy, Bü- yükçekmece, Küçükçek- mece, Kartal, Maltepe, Pendık, Tuzla ve Emınö- nü ilçelennde bulundu- ğunu belırtti. Aygün, bu bınalarda oluşan hasar durumunun cıddıye alınması gerekti- ğini vurguladı. 118 oku- lun, 1998 Deprem Yö- netmelığı sonrasında ya- pıldığım ve bu okullarda bır problem olmadığının düşünüldüğünü belirten Aygün, bunun dışında 2 bın 107 okul bloku bu- lunduğunu ve bu blokla- nn yaklaşık 700'ünün 1975 yönetmelıği öncesi yapıldığının tespit edıl- dığıni kaydetti. Aygün, bu bınaların depreme karşı takviye edilme gereklilığinın, tüm uzmanlarca kabui edıldığını vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle