Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
İBOA-C üyesi
Dülger aranıyor
• BLRSA
(Cumhuriyet) -Bursa
Emniyet Müdürlüğü
yetkilileri. bir gazetede
yer alan haberle ilgili
yazılı açıklama yaptı.
, Açıklamada. "Çoraplı
Bombacı" olduğu öne
sürülen IBDA-C üyesi
Levent Dülger'in
yakalanması için
çahşmalann
sürdürüldüğü belirtildi.
Açıklamada, Dülger
hakkında bilgisi
olanlann en yakın
güvenlik merkezine
bildirmesi istendi.
DUP ihtarı
ölüm getiPdi
• TOKAT
(Cumhuriyet) -
Tokat'ın Almus
ilçesine bağlı Akarçay
beldesinde jandarma.
dıır ihtarına uymayan
bir kişiyi öldürdü. Olay
önceki gece saat 02.30
sıralannda meydana
geldi. 70 yaşındaki
Hüseyin Arslan su
bağlamak üzere
tarlasına giderken
jandarma "dur"
ihtannda bulundu.
Ihtara uymayan Arslan,
jandarmanın açtığı ateş
sonucu yaşamını
yitirdi.
Sendikacı
Yeter'in ölümü
• İstanbul Haber
Servisi - Sendikacı
Süleyman Yeter'i
gözaltında işkence
sonucu öldürdükleri
iddia edilen polisler
Ahmet Okuducu,
Mehmet Yutar, Erol
Erşan'ın
yargılanmasına devam
edildi. Tutuklu sanık
Yutar'ınkatıldığı
duruşma. dosyadaki
eksikliklerin
giderilmesi için
ertelendi. Yeter'in
yakınlan ile
sendikacılar duruşma
sonrası 'Yeter
ölümsüzdür' sloganı
artı.
Plak şirketiııe
saldırı olayı
• İstanbul Haber
Senisi - Beşıktaş'ta,
önceki gün Mozaik
Plakçılık adlı işyerine
düzenlenen ve 3 kişinin
yaralanmasına yol açan
silahlı saldınyla ilgili
olarak 2'si kadın 7 kişi
gözaltına alındı. Polis
silahlı saldınnın,
şirketin eski
ortaklanndan Yılmaz
Özarslan ile işyeri
sahiplerinden Ali
Osman Erbaş
arasındaki ticari
anlaşmazlıktan
kaynaklandığının
belırlendiğini
bildirdiler.
Soruşturmanm çok
yönlü olarak
sürdürüldüğünü ifade
eden yetkililer. konuyla
bağlantısı olduğu
gerekçesiyle Zaza
Şeyhmuz lakaplı
Şeyhmuz Ilgın'ın da
arandığını kaydettiler.
Düzeltme
• İstanbul Haber
Senisi - 13 Ağustos
Pazartesi günü
yayımlanan, "Kann
tokluğuna yeraltı
işçiliği" başlıkh
haberimizde. istanbul
Metrosu'nun Şişhane
Istasyonu yapımında
çalışan işçilerin aldığı
ücret. haftada8-ll
milyon lira olarak
çıkmıştır. Doğrusu
günde 8-11 milyon
liradır. Haberde genel
olarak Türkiye'de
inşaat sektöründe
çalışan işçilerin
sigortalı
gösterilmedikleri
vurgulanmak
istenmiştir. Metro
yapımında çalışan tünel
işçilerinin sigortalı
olduğunu belirtir,
düzeltiriz.
Eyleminin 299. gününde yaşamını yitiren Osman Osrhanağaoğlu bugün toprağa veriliyor
Oliim orucunda 31. kayıp
Osman Osmanağaoğlu 44 yaşındaydı
İstanbul Haber Senisi -
Ölüm orucu 1. ekibüıdey-
ken cezaevinden tahliye
edilen ve eylemini Küçü-
karmutlu'daki birevde sür-
düren Osman Osmanağa-
oğlu (44), eyleminin 299.
gününde yaşamını yitirdi.
Osmanağaoğlu'nun bugün
Gazi Mahallesi'nde yapıla-
cak cenaze töreninin ardın-
dan istanbul Cebeci Mezar-
lığı'nda toprağa verileceği
belirtildi.
Ölüm orucunun 299. gü-
nünde son nefesini veren
Osmanağaoğlu, ölüm oru-
cuna 20 Ekim 2000 günü
Ümraniye Cezaevi'nde
• Ümraniye Cezaevi'nde 299 gün önce ölüm
orucuna başlayan Osman Osmanağaoğlu,
Küçükarmutlu'daki bir evde eylemini
sürdürüyordu.
başladı. Hayata Dönüş ope-
rasyonu sonrası Kandıra F
Tipi Cezaevi'ne sevk edi-
len Osmanağaoğlu, sevk sı-
rasında copla tecavüze uğ-
radığını iddia etmişti.
Durumu ağırlaşınca Ko-
caeli Devlet Hastanesi'ne
kaldınlan Osmanağaoğlu,
tedaviyi kabul etmedi. Os-
manağaoğlu, 28 Haziran
2001 günü CMUK'un 399.
maddesi uyarınca hastalık
nedeniyle 6 ay süreyle tah-
liye edildi. Küçükarmut-
lu'daki evde ölüm orucunu
sürdüren Osmanağaoğlu,
kendisini ziyarete gelenle-
re ölüm orucunda yaşamı-
nı yitiren arkadaşı Veli Gü-
neş'le birlikte çekilmiş fo-
toğrafını ve bahçesinde
diktiği fıdanlannı gösteri-
yordu.
Esprili kişiliğiyle dikkat
çeken Osmanağaoğlu, ken-
disiyle röportaj yapmaya
giden gazetemiz muhabir-
lerini, "Para almadan ko-
nuşmam. Pamuk eller cebe.
Paranız yoksa fotoğraf ma-
kinelerinizi bırakın. Ama
neyse vazgeçtim. Siz kesin
fakirsinizdir" sözleriyle
karşılamıştı.
1993 yılından berl
cezaevlndeydi
Osmanağaoğlu, 12 Eylül
öncesinde ve 1981 yılında
gözaltına alınmış ve bir sü-
re cezaevinde kalmıştı. En
son 1993 yılında tutuklana-
rak cezaevine gönderilen
Osmanağaoğlu'nun davası
sürüyordu.
iHD'nin temmuz raporu:
Güneydoğu'da
işkencesürüyor
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Güneydoğu Anadolu
Bölgesf nde geçen ay içinde 2
köyün boşaltıldığı, 3 köye gıda
ambargosu uygulandığı. 74 işkence
olayı yaşandığı iddia edildi. Insan
Haklan Derneği (IHD) Diyarbakır
Şubesi'nce hazırlanan temmuz ayı
insan haklan ihlalleri raporunu
derneğin Genel Başkan Yardımcısı
Osman Baydemir açıkladı.
Şırnak'ın Beytüşşebap'a bağlı Aşat
ve Ortalı köylerinin zorla
boşaltıldığını ve jandarmanın
köylülerin kimliklerine el
koyduğunu ileri süren Baydemir,
— — — — — Ilıcak. Dağaltı ve
• fHD'nin Hisarkapı
hazuiatüğt koylenne ıse gıda
temmuz ayı insan ambargosu
hk rihaklan ihlalleri
raponmda
tçişleri Bakanı
Yücelen'in
işkencenin önüne
geçilmesine
ilişkin
geneigesine
karşut olayiarm
ikiye katlandığı
iddia edildi.
İçişleri Bakanı
Rüştü Kazım
Yücelen'in
işkencenin önüne
geçilmesine
yönelik
geneigesine
karşın, bölgede
işkence
olaylannda yüzde
^~~~~~^^^~~ 100'e yakın artış
tespit ettiklerini belirten Osman
Baydemir. temmuz ayı içinde bölge
illerinde 74 işkence olayı
yaşandığını anlattı. Baydemir, insan
haklannın uygulanması için
gerçekleştirilecek eğitim
çalışmalanna katkı sunabileceğini
ifade etti.
'Ulusal güvenllk tartısılmah'
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'ın kurultayda ortaya attığı
" Ulusal Güvenlik'' tartışmalanna
yönelik Genelkurmay
Başkanlığrnın tepkisini de
değerlendiren Baydemir şunlan
söyledi: "Türkiye toplumu,
hapsedildiği tabulan >ırttığı
oranda çağdaşlaşmayı ve sosyal
ilerlemeyi kaydedecektir. Türkiye
toplumu, tartışma kültürünün
önündeki engelleri aşmahdır. Her
konuda olduğu gibi ulusal güvenlik
konusunda da tartışmayı
sürdürmeje toplum olarak ihtiyaç
duvmaktavız."
Şahin y
in de aralannda bulunduğu 10 kişizamanaşımı nedeniyle kurtulnuıştu
Kayıp silahlara temyiz yolu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kamuoyunda "Kayıp Silahlar" davası
olarak bilinen davanın, eski Özel Ha-
rekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şa-
hin'in de aralannda bulunduğu 10 kişi
hakkında "zamanaşımı" nedeniyle or-
tadan kaldınlması karannı tçişleri Ba-
kanlığı temyiz etti.
Temyiz dilekçesinde, kaybolduğu id-
dia edilen silahlara ilişkin suç tarihinin
26 Nisan 1994 olarak belirlendiği kay-
dedilerek bu tarihin, silahlann Antal-
ya'daki Özel Harekât Kursu'na gönde-
rildiği gün olduğu vurgulandı. Dilekce-
de, 26 Nisan 1994 tarihinde Antalya'da-
ki özel harekât kursu'na gönderilen si-
lahlann, kurs bitiminde Ankara'ya ge-
tirilerek Özel Harekât Dairesi Başkan-
lığı'nın Gölbaşı Tesisleri'nde bekletil-
diği öne sürüldü.
Zaman sorunu
Daha sonra oluşturulan sayım ve mu-
ayene komisyonunca düzenlenen rapo-
run Ikmal ve Bakım Dairesi Başkanlı-
ğı'na teslim edildiği, bu dairenin de 15
Kasım 1994 tarihinde "geçici abndT
belgelerini keserek, teslim alınan silah-
lan kayıtlara işlediği bildirildi. Dilek-
çede. ancak, Hospro Şirketi'nce hibe
edilen malzemelere ilişkin olarak bil-
dirilen 27 Arahk 1993 tarihli paket lis-
tesinde kayıtlı 10 adet 9 mm mikro Uzi,
10 adet 9 mm mikro Uzi SMG marka
22 kalibre Beretta marka tabanca ve
susturuculann, sayım ve muayene ra-
poruna ekli listelerde ve Emniyet Ge-
nel Müdürlüğü kayıtlannda yer alma-
dığı ileri sürüldü.
Dilekçede, silahlann kaybolma tari-
hinin 15 Kasım 1994 olduğu savunula-
rak zamanaşımı süresinin bu tarihten
itibaren hesaplanması gerektiği vurgu-
landı. Yerel mahkemenin karannın bo-
zulması istendi.
Dosya, temyiz incelemesini göriişe-
cek olan Yargıtay'a gönderildi.
Swissotel'i basan teröristler eylemi isteyerek yapmadıklannı söylediler
Otele yaulışbkla girmişler!
İstanbul Haber Senisi -
Rusya Federasyonu'nun Çe-
çenistan'a yönelik operas-
yonlannı protesto amacıyla
Svvissotel'i basan terörist
Muhammet Emin Tokcan,
Türkiye'de eylem planlama-
dıklannı, eylemi istemeyerek
yaptıklannı, otele yanlışlıkla
girdiklerini iddia etti.
Svvissotel'i işgal ederek
içerideki müşterileri yakla-
şık 12 saat süreyle rehin tu-
tan Muhammet Emin Tok-
can ve 12 kişinin yargılan-
masma dün istanbul 5 No'lu
DGM'de başlandı. Duruşma-
ya "çete oluşturmak" , "va-
Jıim nitelikte silah bulundur-
mak" ve "panik yaratacak
şekilde meskûn tnahalde ateş
etmek" suçlanndan yargıla-
nan Muhammet Emin Tok-
can ve tutuklu 12 sanık katıl-
dı. Duruşmada sorgusu yapı-
lan Muhammet Emin Tok-
can, Kuzey Kafkasya köken-
li Türk vatandaşlan oldukla-
nnı söyleyerek "Biz ne yapt-
yorsakvataıunuziçinyapıyo-
nız" dedi. Türkiye'yi ve
Türkleri zorduruma sokacak
bir hareket yapmayacaklan-
nı savunan Tokcan, Swisso-
tel'deki eylemi planlamadık-
lannı ve buraya bir yanlışlık
sonucu geldiklerini söyledi.
Tokcan, Rus Gizli Servisi
tarafindan kendisine 2 kez
suikast girişiminde bulunul-
duğunuda iddia ederek işga-
li şöyle anlattı: "İld araba ile
Çeçenistan'a gitmek üzere
yola çıktık. Swissotel'e de
Kafkas kökenli 6 Rus misafi-
rimizle görüşmek için gittik.
Otel kapısında birkaç shil ki-
şi bizi durdurdu ve kimlik
sordu. Rus Gizli Senisi'nden
sandığımız bu kişiler ellerini
bellerineaünca. bizde otele s»-
ğuıdık. Otel basma düşünce-
miz vokru. Zaten öyle olsay-
dı. akşam girip sabah çık-
mazdık. Biz Avrasya feribo-
funun kaçınlması c> leminde
de 3-4 gün sonra rahmetli
Dudayev'in'lnin artık' de-
mesi üzerinegemiden indik."
Mahkeme başkanının "ts-
temeyerek mi yaptuuz" yö-
nündeki sorusuna ise Tok-
can, "İstemeyerek yapnk"
yanırını verdi. Yanlanndaki
pompalı tüfeklerin ruhsatlı
olduğunu ve Çeçenistan'a
göfürdüklerini ifade eden
Tokcan, polise bazı Rus dost-
lannı korumak için yanlış
ifade verdiğini belirtti.
Tokcan - polis
tşblrliğl iddlası
Sanıklardan Ramazan Ka-
rabulut, Tokcan'ın isteği
üzerine polise yanlış ifade
verdiğini kaydederek "Biz
nezarethanedeyken bir poKs
geldi. Vereceğüniz ifadenin
Swissotel'i
işgal eden
terörist
Muhammet
Emin Tokcan
ve 12 kişi
İstanbul 5
No'lu
DGM'de
yargılanmaya
başladı.
(Fotoğraf:
AA)
şablonunu gösterdi. Polis,
Tokcan'ın böyleifadeverme-
mizi istediğuû söyledi" dedi.
Oturumun sonunda tekrar
söz alan Muhammet Emin
Tokcan, polisle işbirliği yap-
madığını savundu. Mahkeme
başkanı. "otelde alma>a git-
tikleri 6 misafirin ne olduğu-
nu" sordu. Tokcan'ın bunun
"özel bir konu" olduğunu
söylemesi üzerine hâkim,
mahkemede özel bir konu-
nun olamayacağını belirtti.
Tokcan, bu kez de güvenlik
gerekçesiyle bu kişiler hak-
kında bilgi vermek istemedi-
ğini söyledi. Mahkeme heye-
ti, Svvissotel'de rehin alınan
15 müştekinin dinlenmesi
için duruşmayı erteledi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Cüneyt Ülsever, Hüm'yet ga-
zetesindeki yazısında Türk so-
lunun önümüzdeki dönemde,
çıkmaz içindeki Türkiye için bir
seçenek olabileceği üzerinde
duruyor ye solun zaaflannı tahlil
ediyor. Ülsever, solun "milletle
barışıkolmaması"n\ iki temel za-
afabağlryor: 1- Devlet-millet çe-
lişmesinde devletten yana tutum
almak. 2- Milletin muhafazakâr
değeıieri ile ters düşmek.
Ulsever'in, solun devletin ya-
nında saftutması eleştirisine ka-
tılıyorum. Zaten bunu çok kez
bu köşede de ifade ettim. Hatta
solun yalnızca devletçi olmasını
değil, milliyetçi olmasını da eleş-
tirdim.
• • •
1940'lardan itibaren Türki-
ye'deki saflaşmayı bu açıdan
gözden geçirdiğimizde neler ol-
duğunu daha iyi görebiliriz. De-
mokrat Parti-Cumhuriyet Halk
Partisi saflaşması 50 yıldır Tür-
kiye'nin kaderini belirliyor. Bura-
daki ayrılık sağ-sol diye ifade
edilebilir mi? Belki de bu ayrılığı
modernleşmeciler-gelenekçiler
diye ifade etmek daha doğru
olur. CHP modernleşmeci akı-
mı, DP ise gelenekçiliği temsil
ediyordu.
Bu saflaşmada DP yönetimi,
Sağ-Sol?Devletçilik-Gelenekçilik
halkın geleneksel değerlerine,
yani dini ve tutucu değerlerine
dayandı. Buna dayanırken top-
rak ağalığına, köyün içine kapa-
nık tutucu kültürüne seslendi.
Şehirterde ve kasabalarda esna-
fın değişime direnen eğilimini
temsil etti. CHP ise daha çok la-
ikliği, modernleşmeyi savunan
bürokrasi tarafindan temsil edi-
liyordu.
DP, halkın gelenekçi değerle-
rine sarılınca, seçimi ve halkçılı-
ğı kendisine slogan edindi. Bu
nedenle pariamenter rejime da-
ha yatkındı, "demokrasi" söyle-
mi onun bu siyasetlerinin bir par-
çası olarak gündeme geldi. CHP
ise halkın "cahil" olduğunu, "cte-
mokrasi'rim seçim demek olma-
dığını söylüyordu.
• • •
27 Mayıs'a doğaı CHP ile as-
kerin eğilimleri birbirine paralel-
di. İki taraf da modernleşmeciy-
di. Aynı zamanda ikisi de devlet-
çiydi. Gerekirse tepeden inme
modernleşme girişimleri savu-
nulmalıydı. 27 Mayıs askeri mü-
dahalesi sonrası, CHP'lilerin ve
bürokratların "En az ortaokul
mezunu oy kullanmalı" diye tas-
laklar hazırladıklannı hatıriıyo-
rum. Bütün bu süreç içinde bu i-
ki akım, antikomünizm noktasın-
da ittifak yaptılar. Sosyalistleri
ezmek, sendikalan yasaklamak
konusunda aralannda tam bir
uyum vardı. Bu aynılık 27 Mayıs
1960'lardan sonra değişmeye
başladı. CHP sola yanaştı. Sos-
yalistlere daha sıcak gelen bir
yol tutturdu. Sosyalistler ise sol
hareketin dünya çapındaki
"dey/efç/"tezlerini benimsedik-
leri için CHP'nin devletçiliğiyle
uyum gösterdiler. Sosyalistlerin,
CHP ile birbirlerini etkilediği ikin-
ci alan ise milliyetçilikti. 1968
gençliği ABD'ye karşı vlet-
nam'da yürütülen savaştan çok
etkilenmişti. Bağımsızlık ve an-
tiemperyalizm, solun ve
CHP'nin 1968'lerdeki temel ter-
cihlerini ifade ediyordu. CHP
açısından bir başka ve yeni ter-
cih ise "halkçılık'tı. llk kez emek-
çiler CHP'nin portföyünde yer
almaya başladı. Bülent Ece-
vit'in liderlığindeki CHP ise halk-
çı söylemi daha vurgular hale
geldi.
• • •
Bu dönemde sağ ne yaptı?
Amerikan aleyhtan kampanya-
lara karşı çıkt. Solun bastınlma-
sına destek verdi. 27 Mayıs'ta
askerle ters düşen sağ, 12 Mart
1971 ve 12 Eylül 1980 askeri
darbelerinde militarizmle paralel
bir yol izledi. Türkeş bu durumu
askeri mahkemelerde şöyle
açıkladı: "Fikirlehiktidarda, ken-
disi hapishanede olan birparti-
yiz." 1961 Anayasası'nı demok-
rasi karşıtı yönde değiştiren as-
kerier, 12 Mart'ta ve 12 Eylül'de
sağın desteğini aldıiar.
Bu iki çizgi, inişleriyle çıkışla-
nyla bugüne kadar geldi. Ancak
bu arada Kürt sorunu ve siyasi
Islamın yükselişi, bu aynşmaya
yeni boyutlar kazandırdı. Kürt
sorununda solla sağ ittifak etti-
ler, askeri desteklediler. Siyasi
Islamla mücadelede ise solla as-
ker ittifak yaptı, sosyalistler de
asıl olarak onları desteklediler.
Türk solu hem Kürt sorununda,
hem siyasi Islamla mücadelede
devleti ve askeri destekleyince
muhafazakâr ve devletçi bir gö-
rünüm kazandı.
Türk sağı ise 1970'lerden gü-
nümüze ittifakyaptığı devletle ve
askerle yeniden bir çelişme içi-
ne girdi. Bu nedenle daha sivil
vurgular yapmaya başladı. An-
cak her iki kesimde de demok-
rasi bilinci henüz yerine oturmuş
değildi.
• • •
Türk solu açısından bakarsak
temel sorun, özgürlük ve eşitlik
kavgasını terk etmiş olması. 12
Mart ve 12 Eylül askeri darbele-
rinden sonra sivilleşmenin ilk ön-
cüleri solcular olmuşlardı. Ancak
son 10 yıldır geçmişten farklı ola-
rak sosyalistler ve sosyal de-
mokratlar büyük çoğunlukla
devlete ve orduya muhalif güç-
lerin bastınjmasını savunuyorlar
veTürk milliyetçiliğinin peşinden
gidiyorlar. Yani muhafazakârla-
şıyorlar.
Solun kendine gelip demokra-
sinin, insan haklannın, düşünce
ve örgütlenme özgürlüğünün,
gelir adaletsizliğine karşı eşitlik
mücadelesinin savunucusu ol-
ması gerekiyor. Sivilleşmeyi bir
siyasi hedef olarak önüne koy-
ması gerekiyor. Yoksa birieşse
de ayrılsa da başan şansı pek
gözükmüyor.
Türk sağı içinse temel sorun,
demokrasi ile modernleşme ve
sivilleşme arasındaki bağı anla-
yamaması. Bunu da ayrıca tar-
tışmak gerekir.
GLOBALPOLİTtKÜLTCR
ERGİN \TLDIZOĞLU
Arjantin'de Ölüm
Eski ABD Hazine Bakanı N.F. Brady'e göre "Wall
Street (ABD msli sermayesi-E. Y.) Arjantin'in mezan
üstünde dans ediyor..." (New York Times, 12/08).
İyi de, Arjantin'i kim öldürdü?
Saçmalığın daniskası
Bu haftasonı/ The Observer'de Gregory Palast
"Arjantin'e ağlama zamanı" başlıklı yazısında, 5 Ey-
lül 2000'deArjantin Merkez Bankası'nın imzalayarak
IMF'ye verdiği "Technical Momerandum of Un-
derstanding" başlıklı belgeyi aktararak IMF'nin Ar-
jantin'i nasıl öldürdüğünü gözler önüne serdi.
Arjantin ekonomisi derin bir resesyon içindeyken
hazırianan "memorandum", bütçe açığını 5.3 milyar
dolardan 4.1 milyar dolara indirmeyi öngörüyormuş.
Bunun için, kamu işçilerinin ücretlerinden %12-15,
emekli maaşlanndan da %13 indirim yapacakmış.
Her nasılsa resesyon halindeki bir ekonomide kamu
harcamaları kısılmca da, ekonomi biryıl içinde %3.7
büyüyecek, işsizlik azalacakmış. Arjantin'in bu dâhi-
yane ekonomik tedbirierine karşılık IMF de 26 milyar
dolar yardım vaat ediyormuş. Saçmalık ortada, ama
tamamen de mantıksız degil. Palast, bizim Türki-
ye'de de yakından bildiğimiz bir mekanizmayı akta-
nyor: Arjantin'in 128 milyar dolar borcu var. Alacak-
lılar, bu borç için normal faizin üzerine %16riskpri-
mi uyguluyorlar. Toplam yıllık borç servisi yaklaşık 27
milyar dolara geliyor. Demek ki Arjantin hükümeti
kendi halkından alacak, buna IMF yardımını ekleye-
cek, 1 yıllık borcunu karşılayacak. Tabii, IMF 26 mil-
yar dolan zamanında verirse...
Ve tabii ki... ~
Bu IMF programı Arjantin ekonomisini kurtarma-
dı, aksine, orta zekâlı birinin önceden görebileceği
gibi krizini daha da derinleştirdi. Temmuz geldiğinde
sanayi üretimi yılbaşına göre %25 gerilemiş, işsizlik
%17'ye, dolar üzerinden alınan kredilerin faizleri ise
%90'a ulaşmıştı. Geçen ay, Arjantin'in rivayete göre
dâhi bir ekonomist olan Maliye Bakanı, bir "srfır büt-
çe açığı programı" hazıriadı. Kamu işçilerinin ve
emeklilerinin ücretlerini %13 indiren biryasayı mec-
listen geçirdi. Ama piyasalara güven gelmedi. Halk
bankadan parasını çekmeye, dolara yatınp yastık al-
tına atmaya, ülke dışına çıkarmaya devam etti. Tem-
muzdan bu yana bankalardan toplam mevduatın
%10'u çekildi. Merkez Bankası rezervlerinden 13
milyar dolar eridi (El Pagina 13/08). Geçen hafta Ar-
jantin Maliye Bakanı Daniel Marx yine IMF kapısın-
daydı, hem de 1.2 milyar dolar dilenmek için. El Cla-
rin, pazartesi günü Marx'ın, tüm iyimserliğine rağmen
IMF'yi ikna edemediğinin anlaşıldığını, El Pagina'da
piyasalann önlerini görebilmek için en az 8 milyar do-
lar beklediğini yazıyoriardı. El Pagina'nın yorumuna
göre tüm iyimserliğine rağmen "Manc'ın söyleme-
diği gerçek şuydu: IMF, Arjantin'in büyümeye ge-
çebileceğine pek güvenmiyor, bu yüzden de pi-
yasalar önünde daha fazla kefil olmak istemi-
yordu." (13/08). The Economist in baş ekonomik
analisti Laza Kekic'e göre de IMF yardımı tek başı-
na sorunları çözmeyecekti (El Pagina, 13/08). Salı
günü yayımlanan "Golfle iflas arasında" başlıklı bir
yorumda, El Clarin, Bush'un, golf oynamaya gider-
ken söylediklerinden hareketle, "yardımda isteksiz
olduğunu", "sıfır açık" programının uygulanmasın-
da ısrar ettiğini yazdı (14/08).
Şimdi deniz bitti...
Belli ki IMF ve ABD, Arjantin'den, kemerleri biraz
daha sıkmasını istiyorlar. Ama hükümetin bu isteğe
uyması çok zor. Kemerde delik kalmadı. IMF politi-
kalanna karşı toplumsal muhalefet hızla yükseliyor.
Arjantin geçen hafta, tarihinin, sendikalar tarafindan
örgütlenmemiş en büyük protesto gösterisine şahrt
oldu. 40.000 emekçi başkent sokaklannı doldurdu.
The Economist de, "khzin belki de kaçınılmaz hale
geldiğini, diğer piyasalara da yayılabileceğini yazı-
yordu" (10/08). Ticaret Odası Genel Sekreteri Ar-
mando Cavalieri, yaşanan konjonktürü yoaımlar-
ken "Hükümet vergi gelihenmize yüksek risk prim-
leriyle el koyan mali spekülatörleri, piyasalan yatış-
tırmak için 'sıfır açık politikasını' uygulamaya koyu-
yorama böylece de işçilerin, emeklilerin yaşamlan-
nı altüst ediyor" diyor ve ekliyor: "Ariantin krizinin en
önemli özelliği, uyguladığı ekonomik model artık if-
las etmiş olmasına rağmen hükümetin bir altematrf
üretmekteki acizliğidir" (El Clarin). Arjantin'in önde
gelen ekonomistlerinden Daniel Muchnik de aynı
görüşte: 1990'lardan bu yana uygulanan IMF prog-
ramlan sonunda bu noktaya gelindi, "Yabancı şirket-
ler ekonominin stratejik noktalannı ele geçirdiler, dış
borç hızla büyüdü, kontrolden çıktı." Muchnik ekli-
yor: "Bugünkü politikalar da işlemez. Halen uygula-
nan model öldü... Arjantin hâlâ IMF kapısında dile-
niyor." (The Guardian 13/08)
Geçen hafta yaklaşık 1 milyon insan emek ve ek-
mek azizi San Cayetono'ya dua etmek için toplan-
dılar. içlerinden biri şöyle diyordu: "Biz öyle birülke-
yizkihem herşeyimiz var, hem de hiçbirşeyimizyok"
(San Francisco Chronicle. 11 /08). llginç, Türkiye de
öyle. Belli ki sorun her yerde aynı. Krizden çıkmak
için, sanınm ilkönce bu her şeyi alanlardan ve bun-
lara her şeyi verenlerden hesap sormak gerekiyor.
Cürcü çetesi'nin soygunları
3.5 kilo altm adli
emanette kayboldu
İstanbul Haber Servi-
si - Zeytınburnu'nda
'Gürcü Çetesi' tarafin-
dan yapılan 5 ayn ku-
yumcu soygununda ça-
lman ve bu kişilerin ya-
kalanmasıyla ele geçiri-
lerek adli emanete alı-
nan 3 kilo 671 gramal-
tın ile 25 gram ziynet eş-
yası sırra kadem bastı.
Kuyumcu Zekeriva
Eker. adli emanetteki al-
tın ve ziynet eşyasının
bulunarak kendisine tes-
lim edilmesi için Zeytin-
burnu Cumhuriyet Baş-
savcılığı 'na suç duyuru-
sunda bulundu.
Asayiş Şube Müdür-
lüğü Hırsızlık Büro
Amirliği ekipleri, Istan-
bul'da 5 ayn kuyumcu
dükkânından altm ve
ziynet eşyası çaldıklan
gerekçesiyle yakaladığı
Gürcistan uyruklu 10 ki-
şiden5'il5Şubat2000
tarihinde tutuklanarak
cezaevine konuldu. Ele
geçirilen 3 kilo 671
gram altın ile 25 gram
ziynet eşyası, Zeytin-
bumu Adli Emanet Bü-
ro Memurluğu'nca mu-
hafaza altına alındı.
Eker altınlann tarafina
teslimi için istanbul
1.Asliye Ticaret Mahke-
mesi'ne başvurdu. Mah-
keme Adli Emanet'e ka-
rann uygulanması için
yazı gönderdi. Adli
Emanet ise Eker'e altın-
lann emanette bulunma-
dığını bildirdi. Zeytin-
burnu Cumhuriyet Sav-
cılığı olayı soruşturuyor.