18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA J 17 :£ Etektranik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 0$ 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Muhtarlar parti kumtuş... "Ihtivar Heveti ile mi?" Çeşmeli Mersin'in 25 kilometre kadar batısında Çeşmeli beldesindeki yazlık sitelerden Adakoğlu'nda, dairelerinde tadilat yaptıran dört-beş kişi, çıkaninşaat molozunu mendireğin kayalıklanna atıyor... Sanki babalarının çöplüğü... Bir vatandaş, Çeşmeli Belediyesi'ne dilekçeyle başvurarak çevre kirliliğinin önlenmesini ve sorumlulan hakkında işlem yapılmasını istiyor... Belde belediyesinin başkan yardımcısı çevreyle ilgili ilk kez bir dilekçe almanın biraz da şaşkınlığı ile iki zabıta görevlendiriyor, ama zabıtalann gelip moloza bakmasından başka bir işlem yapılmıyor; vatandaşın dilekçesine yanıt bile verilmiyor... Vatandaş, belediyeye bir dilekçe daha veriyor, yine yanıt alamıyor. Molozlar, sonbaharda denizin kabarmasıyla çevreye yayılmak ve belediye de kirliliği seyretmek üzere bekliyor... T ürkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'nın göbeği Bahçelievler'de otururken Güney- doğu'nun gözden ırak bir dağ köyünde 1 haksızlığa uğramış gibi Avrupa Tnsan Hak- lan Mahkemesi'ne gitmeyi düşünüyor Nafiz Cey- landağ... Üstelik, hakkını aramak için Türkiye'de açtığı davaları kazandığı halde! Bahçelievler Güzelleştirme ve Dayanışma Derne- ği Başkan/ İnşaat Mühendisi Nafiz Ceylandağ'ın 'dava'sı, mahallesine yapılan çekme katıyla birlikte dokuz katlı kaçak inşaat... Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın vakıf üniversitesi Başkent'in, Anıtkabir'in görüntüsünü bozacak şe- kilde yaptırdığı hastane inşaatını biliyorsunuz... Yar- gı karanna karşın inşaat, Bayındırfık ve Iskân Bakan- lığı'nca Imar Yasası'nın bir maddesine uydurulup ta- mamlanmış ve ayrıca üniversite hastanesi için bi- nalar ve daireler satın alınarak mahallede de bir ya- yılma politikası uygulanmış; mahallenin gençleri için Başkent ayrılan kapalı yüzme havuzu sahasına bile altı ka- palı otopark, üstü klinik olan bir bina yapılmış... Başkent Üniversitesi, bir vakıf üniversitesi... Başkent'in başındaki Prof. Dr. Mehmet Haberal, organ nakli konusundaki uzmanlığı ve Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık kontrolferiyle yakından ilgi- lenmesiyle tanınıyor... Haberal aynı zamanda 'dü- rüst politikacı' Ecevit'in cumhurbaşkanı adayı... Devletin tan/dığı kamulaştırma hakkı ile Eskişehir yolunun 20'nci kilometresinde büyük bir kampus aia- nı kurmasına karşın Başkent'in gözü, adı üstünde, bir konut bölgesi olan Bahçelievler'de ve Bahçeli- evler'i 'hastane bölgesi' yapmakta... Çünkü burası kentin göbeği; rantı büyük... Başkent Üniversitesi, Bahçelievler'de ve Türki- ye'nin birçok yerinde bir kısmı kaçak ve ruhsatsız büyük yatırımlar yapıyor... Sonra bir bakıyorsunuz gazetelerde küçük bir haber "Haberal'ın rektörlüğünü yaptığı Başkent Üniver- sitesi, kredi borcunu devlete yükledi. Başkent Üni- versitesi, Hazine garantisi iie yurtdışından aldığt 17.5 trilyon liralık kredi borcunu geri ödemedi. Başkent Üniversitesi'nin borcunu Hazine üstlenmek zorun- da kaldı." Hani Türkiye'nin faizi bile ödemekle bitmeyen dış borçlandeniyorya, 'çorba'da, Başkent'in kaçak in- şaatlannın da tuzu bulunuyor... Ankara 10. Idare Mahkemesi, Bahçelievler'deki in- şaatının kaçak beş katının yıkılmasına oybirliğiyle ka- rarverdi... Fakat yıkılmıyor, yıkılamıyor, yıktınlmıyor. Haberal, 'dürüst politikacı' Ecevit'in sağlığıyla ya- kından ilgileniyor; vatandaşa da Ankara'nın göbe- ğinden Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne gitmek kalıyor... . . . . . . SESSİZSEDASIZ(I) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku ı yahoo.com Inönü boş zamanlannda matematik problemleri çözerdı; artık partı kuruyor! DemiryoHarı'nm arsasmdaneofcjyor? Ortada ticari rekabetin yarattığı bir çekememezlik olabilir, ancak iddi- alar açıklığa kavuşturulmayı bekle- yecekdenli ciddi... Konu çok yönlü olmakla birlikte özü, Istanbul'un orta yeri Sirkeci'de Devlet Demir Yollan'nın mülkiye- tindeki arsayı kiralayıp faaliyet gös- teren bir akaryakıt istasyonu... Arsanın aylık kirasının bugün için 2 mılyar 772 milyon lira olduğu söy- leniyor... Kira bedelinin düşük olduğu, hat- ta arsa otopark olarak kullanılsa da- ha çok gelir getireceği tartışılabilir, an- cak asıl iddia, şirketin Devlet Demir Yollan'nın arazisinde başka yenere ta- şarak ve ruhsat almadan benzinci- nin yanına bir de otogaz istasyonu açtığı...TCDD Taşınmaz Mallar Daire Başkanı Hakan Şahin ve Genel Mü- dür Vedat Bilgin'in bu durumdan haberi olduğu ve görmezden geldi- ği de başka bir iddia... Istanbul Valiliği'nin ise -ki Vali Bey her gün önünden geçiyor- ruhsatsız istasyona işlem yap- maması, konunun başka bir bo- yutu. Çok yönlü konunun önemli nokta- lanndan biri de istasyonun adı: Tek- bir Petrol! Bilindiği gibi, 'tekbir' irti- cai gruplann sembol sözcüklerinden biri... Istanbul Valiliği'nden Devlet De- mir Yollan'na, ilgililer bildiklerini açık- las/n da biz de ögrenelim, devletin ar- sasında kimler neler yapıyor! ÇED KOŞESt OKTAY EKİNCt Sezer 'Siyasete'Ne Yapsın?. (2) Hazine Arazilerinden 'Ganimet'.. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'in onaylamak "durumunda" kaldığı yasa- Iar arasındaki "Yapı Deneti- mi Hakkında KanuıT'un te- melde bir "siyasal tercih ürii- nü" olduğunu geçen yazımda özetlemiştim... Ülkeyi yöne- tenlerin ve TBMM'de bu ya- saya el kaldıranlann. son yıl- lardaki; "kamu hizmeti ve- rilmez, satıür..." anJayışı için- de hareket ettiklenni, "seçil- mişlerin" bu siyasal tutumla- nna da Sayın Sezer'in engel olamayacağmı belirtmış, aynı nedenle yasayı veto etmediği için de: "kendisine karşı en ufak bir gönül kırıklığımı- zın ya da güven sarsılması- nınolmadığını" vurgulamış- tım. Bu yazıda ise onay süre- ci benzer bir nitelik gös- teren \e kamuoyunda "Hazine Arazilerinin fşgalcilere Satışı" ola- rak tanınan. aynca tıp- kı Yapı Denetimı Yasa- sı gibi TBMM'nin 29 Haziran 2001 'deki "tatil ön- cesi hızlı mesa- isinde " birçırpı- da geçı- rilen "Hazi- neye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi... Kanu- nu"nun yine "siyasal içeri- ği" üzerinde duracağım. ••• Cımhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer. 20 Eylül 2000 giinu TBMM'nin açılış oturu- munda yaptığı konuşmada, anayasal ilkeierimiz gereği TB>IM'den geçen tüm yasalar- da "öncelikle gözetilmesi" gereken "kamu yaran" kav- rarnranne olduğunu, ülke gün- deırindeki "yolsuzlıdi" olay- lan\ la da bağlantısını kurarak şöyİe özetlemişti: "Toplumun etik ve hukuksal kurallarını ihlal eden yolsuzluk yanında. darbirçevreye büyük çıkar- lar sağlanmasına olanak ve- ren. kamu kaynakJarını be- lirli çe\ relerin çıkarlarına lö>nîştüren, kıt kaynakların <anu \aranna eşitlik ve ada- et ikelerine uygun, akılcı (utllınımına engel olan tüm iyatal \e yönetsel > ozlaşma- a n ia »olsuzluk kapsamın- la de alıp değerlendirmek OBTnhtduruma gelmişrir..." Tutmaklar) B ı '•ayarıcı" konuşma ile Hazine arazilerinin satışını dü- zenleyen yasa arasındaki "ko- şutluk". Sayın Sezer'in bu ya- sayı onaylarken ne denli "özen- ü bir gerilim" içine girmiş olabıleceğini açıkça göstermi- yor mu?.. Sezer'in sözünü ettıği "siya- sal ve yönetsel yozlaşma" Hazine arazılennı "talancıla- ra pazarlama" histensinde "doruğa" çıkarken, bu histe- n sonuçta bir "siyasal çizgi- yV de içerdığınden Cumhur- başkanı'nın siyasetçilere dö- niip: "çizginiz yanlış, bu ne- denle yasanızdayanlış" de- me hakkı elbette ki bulunmu- yor... Bu nedenle Sezer, işte böy- lesi bır "kurumsal" durum içinde yine de yapabileceğini yaptı; onayladığı düzen- lemenin "iptali" için Anayasa Mahke- mesi'ne başvurma * hakkını kullandı... * ••• Yeniden yasaya dönersek. özellikle planlı kentleşme he- definde "rezerv ka- mu hizmet alanla- rı" olarak eldeki yegâne ve "kıt" kaynaklan oluştu- ran metropoli- ten bölgelerde- kı Hazine arazilerinin "kamu yararına kullanımı- nı engelleyen" yasadışı bır iş- galci yapılaşmaya para karşı- lığında "armağan" edilmesi de toplumdaki artık çok az ka- lan son "etik" değerlerin yok edilmesi demek değıl midir?.. Bunun da sıyasal tarih için- deki karşılığı, olsa olsa "gani- met kültürü"dür... Ülke eko- nomisini üretim ve planlı kal- kınma yerine adeta "ganimet- lerden pay alarak" idare et- meyi yeğleyen bu "seçilmiş- lerin siyasetine" de ne yazık ki Sezer'in müdahale etmehak- kı bulunmuyor... Evet.. Cumhurbaşkanımız Sezer. TBMM'nin yasama gö- revini anayasaya \e temel hu- kuk ilkelerine saygı içinde ye- rine getirmesi için gerçekten yıllardır özlediğimız bir "ka- musal duyarlılık" içinde... Ancak yağmacı \e talancı "siyasete" karşı yapacağı çok fazla bir şey yok ve bunu dur- duracak bir güvenceyi de Se- zer'in değil, toplumun aydın- lanmış kesimlerinin yaratması gerekiyor... Oekinc'Kg cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DLMA BEHİÇ AK behicakCa turk.net ÇİZGİLİK KİMtL MASARACI HARBİ SEMİH POROY [email protected] KEDİ LEVO APTVÜKA e-posta aptulikaelcioğluiâ hotmail.com. SlVlL /AA5- TOPSOLPLM TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 15 Ağustos l EUZ4BEnt'DEN.M. M£UM£r'£ ARMAGAN.. 1S33 'D tSS3 Dt'&İ TurUlMAS/Mf LAMPA İC£ Ç/fC/f/UffTr.BU UK£ü&L4GOAN gitil OE 6ÖZ4i-(Cl ASMAĞAM- /, rnoMde DALLJM APL/ ıtsr- y&PT/gpıĞt oroM/ır/fi: e GÖNPERERSK PANO DENtZ KAVLKÇUOGLU Anlamayacak Ne 1/apBunda? Moda'da yaşadığımız yıllarda mahalledeki en yakın arkadaşlarımdan biri de, bizimle aynı so-" kakta, Rıza Paşa'da, denize doğru beş altı ev aşağımızda bir kira evinde oturan Hâkim Albay Dilaver Uysal'ın oğlu Ercan'dı... Dertlerimiz, acı-b lanmız gibi sevinçlerimizi, mutluluklarımızı da pay- laşırdık. 1959 yılının Ağustos ayında, babasının tuğgeneralliğe yükselip, aynı zamanda da Kara Kuvvetleri Başhâkimliği'ne getirildiğini öğrendi-s ğimizde de tüm arkadaşlar evlerinde toplanmış,' A bizlerden birkaç yaş büyük abisi Berkan ve an- ) nesi Selma Teyze ile babalannın "paşalığrnt kut-' lam/ştık... O y/llarda paşalık, her subayın erişmek'^ istediği, ama erişemediği, erişilmesi çok zor olan-'' birrütbeydi. Dilaver Paşa'yı yeni üniformasıyla ev- lerinin kapısında ilk gördüğümüzde bizler de oğul- x ları kadar gururlanmıştık. Paşalık, Dilaver Amca'nın yaşamını, evlerinde- ki emirerinin üzerine gelen bir ikincisinin dışında hiç değiştirmemişti. Ankara'ya yine trenle gidip geliyor, Istanbul içinde de gideceği yere, elinde, herzamanki kahverengi deriden evrak çantası,- tramvayla ya da otobüsle gidiyordu. Paşalık, onun v > davranışlarını da etkilememişti. Akşamları rakısı- ' nı içiyor, güleryüzlü eşinin hazırladığı mezeleri, o ; eşsiz barbunya pilakisini, hiçbirzaman vazgeçe- '> mediği kuruköftesini, yanında meyhane usulü kı- ' zartılmış patatesini yiyor ve her yemekten sonra < mutlaka bir hamur tatlısı bekliyordu. Yeni rütbe- .' si, onun, çocuklarının arkadaşlarına, yani bizlere ^ olan, o nedeni bilinmez kuşkulu bakışını da de- ' ğiştirmemişti Dilaver Amca'nın... Belki birparça- daha sert bir ifade yerleşmişti gözlerine... O ka-'' dar... " Ertesi yıl, 27 Mayıs sonrasında emekliye ayrıl-" dığında hepimiz üzülürken, o tam tersine, son < derece mutluydu... Kendini daha özgür, daha so- „ rumsuz, daha başıboş hissediyordu artık... Avu- - katlığa başlamıştı... O tramvay senin, bu otobüs benim, fır dönüyordu istanbul'da Dilaver Paşa... Emekliye aynldıktan sonra bir gün tramvayla Hay-,' darpaşa'daki askeri hastaneye muayeneye gi- derken, hastanenin önünde vatmana "Dur!" de- \ miş, tramvayın her zamanki gibi "zınk" diye du--•' racağını varsayarak, giden tramvaydan inmeye ça- " lışınca yere kapaklanmıştı... Bunu anlatırken, "Ne yaparsın, emeklilik işte..." der, arkasından da bir kahkaha patlatırdı... Esentepe'deki toplu subay ' konutlannın yapımlan bitince onlar da bir daire sa-' • hibi olup kiradan kurtulmuşlardı... Işık içinde yat- y sınlar; yıllar içinde Dilaver Amca da, Selma fey- ze de, Berkan da ayrıldılar aramızdan... • • • "Ulusal güvenlik" tartışmalarında Genelkur- S may'ın, Sayın Mesut Yılmaz'a verdiği yanıttaki ekonomiye ilişkin göruşlerıne şaşan Sayın Bülent Ecevit'in sözlerini duyunca, Dilaver Paşa'yı anım-. N . samıştım... O örneğin, hiç mi hiç, anlamazdı eko- nomiden. Arkadaşlan da anlamazlardı... Belki de ekonomiyi anlamak için bir neden göremezlerdi... • Hem zaten kim anlıyordu ki o zamanlar ekono- ^ ' miden?.. Yoksa aradan geçen kırk yılda dünya âtem • •" Mersin'e giderken, biz tersine tersine bugune, '"• bu noktaya gelir miydik? ,f Askerlerdebirbakmışlar, iki bakmışlar, görmüş-N ler ki sivillerin bu "ekonomi" denen şeyden anla- > dıkları, anlayacakları yok, kendi ekonomilerini , kendileri yaratmışlardı. Subay, astsubay, yedek-r j subay maaşlarından yapılan kesintilerle kurulan ^ Ordu Yardımlaşma Kurumu, kırk yılda otomotiv' sanayiinden bankacılığa, yapı sektöründen si- gortacılığa kadar geniş bir yelpazede ekonomi- 4 ye el atmış, 2000 yılında da Türkiye'nin en güç-,) lü holdinglerini geride bırakarak Oyak-Renault f ortaklığı ile özel sektörün en önüne geçmişti. Or- du Yardımlaşma Kurumu en son olarak da, özel-"* leştirilerek bitme noktasına getirilen Sümerbank'ı, •» sermayesini 1 yılda 100 trilyona yükseltme sözü - vererek satın almıştı. p Asker, "Ekonomiyi iflasa sürûklediniz!" derken, -î artık hiç uzağında olmadığı, hatta içinde olduğu • bir alanı değerlendiriyordu... Neyi anlayamıyor- t du Sayın Başbakan? Hem anlamayacak ne var- dı bunda? Ya da bunu bile anlayamayacaksa <' başka neyi anlayabilecekti ki bu saatten sonra?.. , Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuoglu «tuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAM SOLDANSAĞA: 1 2 1/Birdüşûnce ya da kavramı temsil eden harf ya da re- 3 simsel simge. 4 2/ Tümcenin öğelerinden biri... Şöhret. 6 3/ Paramızı simgeleyen harfler... Afri- ka'da bir ülke. 4/ "---- Onat": Mi- manmız... Bir sayı. 5/ Simge... "Bu yıl 2 yine — sensiz içime 3 hiç sinmedi" (Şarkı). 6/ Osmanh ordusun- da ve donanmasında hafif piyade askeri... Trabzon'un bir ilçesi. ğ 7/Küçükbitkilereve- rilen ortak ad... ftal- ya'da bir kent. 8/ Kaynağı mitolojik çağlara daya-j nan kirişli bir çalgı... Ağzı yayvan toprak kap. 9 / 3 Samanlık... Eski dilde su. ,',j YUKARIDAN AŞAĞIYA: ' f\ 1/ Uluslararası polis örgütü. II Yelek... Bir görevi ^ başarabilecek güçteki en küçük askeri birlik. 3/ No- ^ tada durak işareti... Üstü kapalı olarak anlatma...') ' Bir nota. 4/Kendi kendine cinsel doyum sağlama. -[ 5/ Kuşaktan kuşağa geçen kalıtımsal öğe... Mo-^, zart'ın, Türk müziğinden esinlenerek bestelediği a ilk operası. 6/ Çin ve Japonya'da oynanan bir stra- 2 teji oyunu... "Tanburi Cemil Bey çalıyor eski — • 'ta" (Yahya Kemal). II Ekvador bölgelerinde ye- ' tişen bir meyve ağacı... Balık yakalama aracı. 8/"" Ticaret eşyası... Bir e\ in kapı. pencere, tavan. dö- N ; şeme gibi bölümleri. 9/ Gemilerin bordalarında.j bulunan ve sandallan asmaya yarayan dikme.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle