17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 TEMMUZ 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER ROBOTEK TURHAN SELÇUK ' DURUST TABİA^Ll İ3ÎANBUL EFENDİSİ IN HARİKULÂDE MACERALARI KISIM HEKMİLİ BİRDEN 3EN İZLİ-iYPJZ.'?. fiSJ-Ki (ciA) Beton otellerin çirkinleştirdiğiKuşadası'nda eski zamanhmı özJem devam ediyor Nerede oeskituristler?I 7 n önemli turizm Ay beldelerinden * J biri olan Kuşadası, hâlâ antma sorununu bile çözememiş. 1995-99 yıllan arasında artan turist sayısı birden düşüvermiş... Öyle bir tatil beldesi ki burası, yeni beiediye başkanı bile, "Turist niye gelsin ki buraya" djyebiliyor... PUYGU ASENA Beledı>e baskanı soruyor: 'Neden gelsin ki turist Kuşadası'na' Siz bakmayın o, İsmail Cem ile PapandreaıTnun "kuş adası"nda yürin üşlerıne, siz bakmayın o, hmana demırlemiş kocaman kocaman "aşk gemileri^nden boşalan turistlere... Kuşadası böyle arada sırada gündeme gelıyor ama. aslında "nerdeee o eski turistler" dıye ıçı kan ağlıyor... Ceceleyîn rüya kent Gece olduğunda Asansör Bar'ın tepesinden. kayalara vuran dalgalara baka baka ıçkinizi yudumlarken ya da Kısmet Otel'in terasından marinayı seuederken ya da kıyıda bır balıkçı kahvesinde otururken sankı bır rüya kenttesınız... Öyle şahane bir yer bu Kuşadası... Gündüz olduğundaysa. köpük köpük bulanık denizde yüzerken şö>le bir kjyıya dönüp baktığınızda o korkunç çirünlikteki otelleri görünce hemen ayılıveriyorsunuz o geceki rihadan... Ve rüya bitiyor O cırkin beton oteller, şehri çirunleştirmekle kalmamış, bir dehaince kilitli demir kapılar yaparak halkın sahilden yanrlanmasını engellemişler. Faıtasia Otel"in demir kapısı, sahlden geçmek ısteyen insınlara, seyyar satıcılara "Hayır geçemezsiniz, burası biam" dıyor utanmazca... Eski B<?edıye Başkanı Engin Berberoğlu'nun yaptırdığı, ikı kat imırlı. yeşil alana kurulmuş, dev be'on yığmı. 4833 üyelı "Uydu Keıt"i görünce, kale içindeki eslı evlenn tümünün ya bir düvkâna ya bır bara çevrilerek yov edıldiği sokaklardan, büierce gürültü patirtı ıçinden ge.erken, restoranlardan ve dikkânlardan fırlamış adamların "•tollo, buyurun" çeuştırmelennden sıynlmaya çaışırken geceki güzel rüya ne^deyse bır kâbusa daıüşüyor... En önemli turizm bedelennden bırı olan Kuşadası hii antma meselesını bile çörememış. 1995-99 yıllan ateinda artan turist sayısı birden dıiîüvermiş... Öyle bir tatıl beldesi ki burası, yeni beiediye başkanı bile, "turist niye gelsin ki buraya" diyebilıyor... Beiediye Başkanı Fuat Akdoğan, "En iyi iklim burada, Efes burada, ama turist işte bu çirkinlikler yüzünden gelmivor" dıyor. O korkunç uydu kentın ruhsatının usulsüz olduğunu söyleyerek yıkım karan aldığını, destek görürse yıkacağını anlatıyor... "Deniz temiz mi" dıye sorduğunuzdaysa önce şöyle bir duraklıyor sonra, "Daha temiz olmalı" diyor. Devam ediyor; "ikinci konut ve bazı otellerin antma tesisi yok. Kuşadası'nda antma ve çöp imha tesisi ihalesi 'etonlaşma en önemli turizm beldelerinden biri olan Kuşadasfndan turistleri kaçırmış. Kışın 40 bin, yazın 300 bin nüfuslu Kuşadası'nda beton çirkinliğini yaratan sitelerin yüzde 90'ı yıl boyunca boş kahvor. Bir zamanlar dolu olan pazarlar da bu boşluktan nasibini alan yerler arasında. >ar. Eskiden karar verilen 95 mihon dolan 75 müyon dolara düşürdüm. V ılbaşında temelini atacağız. Bugüne kadar denize akan kanalizasyonlar bile vardı, bunlan kapartik. Pis suları 30 metre derinliğe bırakırsanız su üstüne çıkmaz dağılır diyoriar, ben buna kanlmıyorum." Şehir, çirkinleşmeye devam ediyor... Örneğin tam merkeze, marinanın önüne, yine betondan bir benzin ıstasyonu ınşa ediliyor... Kışın 40 bin, yazın 300 bin nüfuslu Kuşadası'nda da bu çirkin sitelerin yüzde 9O'ı yıl boyunca boş... Yazın bir kısrru kullanılıyor, o da en fazla iki ay ıçin... Çoğunda insanlar yıl boyunca 15 gün kadar oturuyor... Bahçeter slte olmuş Yeni açılan Ada Sanatevi'nde bir konuşma yapan Muzaffer tzgü, "Nasıl bir ülke ki burası, insanlar onca vatırun yapıp, şehri çirkinleştirip, sonra da buralarda ancak on - on beş gün oturuyorlar" diyor. Bütün şeftali, kayısı bahçeleri, şimdi artık site olmuş... Ancak milli parkta bir nefes alabiliyorsunuz... Öyle güzel plajlara sahip burası... Içi buz gıbi suyla dolu, sepserin bir yer olan Zeus Mağarası'nın öyküsü ıse çok ilginç... Köylüler bu mağarayı buldukJannda, turizm müdürü buranın adının Zeus Mağarası olmasını, bir de öykü uydurulmasını öneriyor... Böyle de yapılıyor... Şimdi bu öykü dilden dile yayılmış, hatta mağaranın ağzındakı ağaçlara dilek çaputlan bile bağlanmış... Zeus o mağarada yüzdüğü için!.... Dükkân ve tezgâh kirliliği yalnızca Kuşadası'nda değil, civar köylere de sıçramış... Eski Rum evlerinden oluşmuş, mübadele sırasında Rumların gittiği Şirince Köyü, olağanüstü güzellıkte. Ancak köyün güzelliği, neredeyse hediyelık esya tezgâhlan arasında yitip gidecek... Üstelik tüm Kuşadası tezgâhlannda adaya özgü hiçbir şey yok... Endonezya eşarplanndan, Antep işlerinden Buldan ve Şile bezlerine kadar ne ararsanız var ama!... Evet Lezzetli seçimler Kuşadası'nın güzelliklerinden, ancak gece yararlanabihrsiniz... Sizi çekiştirenlerin ellerinden kurtulup, kendinizi güzel bir restorana ya da bara attığınızda... Yucca da böyle yerlerden biri işte... Burada Çin, Hınt, Meksika ve Türk yemeklerinin her çesidini bulabilirsiniz... Hem de lezzetlerinden hiçbir şey kaybetmemiş olarak... Dinlediğiniz müzik de öyle laylay lom değil, oldukça kahteli, isimleri olmayan bu gençlik grubunun yaptığı müzik... Ada Sanatevi'nin yöneticilerinden Beuna Ozgün. "Kuşadası'nın özel bır müziği, bir folkloru da yok, şairi ise bir tane" diyerek Mustafa Veli'yi tanıştınyor bize. Karşımızdaki Samos'a bakarak Veli'nın şiirlerinden binni okumaya başlıyorum, "Adım atsam bir kayığa / Götür beni desem uzaklara / L'zaklaşmak istesem bu Kuşadası limanmdan / Vlze sorar, pasaport sorar kayık»." Saat olmuş gecenin üçü... Öyle bir hava var ki burada hepimız cin gibiyiz... Kuşadası yine de güzel. PAZAR ORHAN BURSALI Yoğurt ve Ay'a Yolculuk Tanm Bakanı Gökalp ın "Yoğurt Türklerin bulu- şudur ve Ay'a gitmek kadar önemlidir" sözlerini cid- diye aldım!... Bakan bunları, böylece varlığını duy- duğumuz "1. Biyoteknoloji Danışma KurulıTtop- lantısında söylemış. Türklerin yoğurdu keşfetmış/keşfetmemiş olma- sı üzerinde durmuyorum; bakandır, siyasetçidir, bi- lim adamı değildir, söyler.. Üzerinde durulacak nok- ta, dünya çapında bir keşfın, bazen, gerçekten Ay'a gidecek kadar önem taşıyabileceği vurgusudur... Acaba Bakan ne dediğınin farkında mıydı? Yönettiği bakanlıkta, Cumhuriyet döneminde, Türkiye tanmının bılimsel yöntemlerie geliştırilmesi için dünyada en öncü tanm araştırma geliştirme bi- rimlerinin kurulduğunu, ancak 1980lerden sonra ise tanmın her şey gibi Tann'ya emanet edildiğini bi- liyor muydu? Bu araştırma enstitülerinin gerektiği gibi çalıştınl- mamış olmasıyla, bugün Türkiye tanmının "kapan- ma noktasına gelmesi" arasında bir bağ kuruyor muydu? Bu pazar da, sıze eglenceli bır yazı sunmayı yine beceremeyip, niye bu duaımlara düştuğümüze iliş- kın bırkaç kare can sıkıcı fotoğraf göstereceğim. Kusura bakılmaya... • • • Tanm ve hayvancılık, Genç Cumhuriyet'in en önem verdiği konuydu. 1932 yılında, iki Alman bi- lim adamı, bugün kapısına kilit vurmaya çalıştığımız şekersanayii ıçin ilk araştırma laboratuvannı kurdu- lar. Dikkat edinız: 1932'de! Rakamlar çok $ey söyler, kulak veriniz: 1994'te hazırlanan rapora göre (*), Tanm ve Köy Işleri Bakanlığı'na bağlı, hemen heralanı kapsayan 66 araştırma enstitüsü vardı! Rakam doğrudur: 66.. Ve buralarda 200'e yakını doktoralı, 1410 ka- dar araştırmacı çalışmaktaydı! Kamu sektöründeki ar-ge (araştırma-geliştirme) harcamalannın yüzde 53'ü tanma gidiyordu, personel sayısının toplam içindeki payı ise yüzde 77 idi! TÜBlTAK'ın 1963- 1993 arasında destekledığı araştırma projelerinden yüzde 53'ü (1051) tanma ılişkindi! 1980'lere kadar, küçük ölçeklı projelerie görevini yapan bu ar-ge birimlerı, 1980'lerden sonra dünya- da değışen ve gelişen tanmsal üretim, tanmda mo- dern biyoteknoloji yöntemleri, bıtki genetiği koşul- lanna uygun olarak yeniden yapılanmayı gerçekleş- tiremedi. 1995te, Bakanlıkta,Tanmsal AraştrmaProje- si-Araştırma Master Planı hazıriandı. Plan, tanm alanında ulusal polıtıka ve stratejıler belirtenmesini ve bütün ar-ge birımlerinin buna göre yeniden dü- zenlenmesinı öngörüyor, vizyon ve misyon öneriyor- du! Türk/ye'nin düşünen, ar-ge'ci beyinleri, bütün ta- nmsal üretimi gözden geçırme, zarar-ziyan hesabı yapma, hedefler saptayıp bazı tanmsal alanlarda dünya çapında sanayileşme şansını aramış, ancak politikacı, bununla hiç ilgilenmemişti! Yüz yıl aynı yöntemlerie, aynı verimsizlikle, aynı koşullaria tanm yapılır mı? Değişen ülke ve dünya gerçekleri yok mu? • -• : • • • • Politikacı ana görevlerini yapmadı. Türkiye'nin tanmda kendine yeteriiliğini geliştir- medi, hatta dünyaya karşı üstünlükler arayacak, ta- nmı modernleştirecek, gerekirse tütün vb. gibi za- rar edilen alanlarda, zaran en aza indirecek, üreti- ciyi daha mutlu ve zengin edecek yöntemler ve ürünler arayışına girmedi, yol göstermedi... Ya ne yaptı? Saksı gıbi bakanlıkta oturdu. Tanmda sorunlann dağ gibi büyümesıni seyretti, tanma bütçeden dur- madan para aktararak en kolaycı ama sorunu dur- madan ağırlaştırıcı politikaları seçti. Tanm konusu, ehliyetsız, gereksiz, yetersiz, iddi- asız, cesaretsiz ve vizyonsuz politikacılann veya ba- kanlann elinde bugünkü duruma getirildı. Acaba, Gökalp, niye bu noktada olduğumuzun öyküsünün farkında mı? Yoksa o da koltukta oturan saksılandan biri mi? . fl OECD raporu, Türkiye Ulusal Bilim ve Tekno- loji Politıkası Raporu. (TUBlTAK'ta da tanm konu- lannda hazırlanan çok önemli raporlar, milli haslet- lerimize uygun olarak raflara kaldmldı. Bu cumar- tesi CBT'de yazanmız A. Göker de bu konuya de- ğiniyor.) obursalka bilimmerkezi.org.tr Maden İşleri Cenel Müdürlüğü Bor salıalan özel sektöre verîliyor HACER BOYACIOĞLL ANKARA - Maden İşleri Genel Müdürlü- ğü'nün. özelleştirme kapsamından çıkanlan bor sahalannı özel sek- töre devretme hazırlı- ğında olduğu bildirildi. Eti Holding'ın faalı- yet alanı ıçınde kalan bor tuzu sahalanna mükerrer ruhsat veren Maden Işlen Genel Müdürlüğü'nün. bu ruhsatlan geçerli kabul ederek alanlan özel sektöre devretmek ıçin ihale sürecinı başlatma aşamasına geldıği öne sürüldü. Suçlamalan reddeden Maden İşleri Genel Müdürü Fahret- tin Cevher, "Biz Ça- lışmalan tamamlayın, aramalarınızı yapın. Bölgeyı atıl durumda bırakmayın" uyansın- da bulunduk" diye ko- nuştu. Türkiye'nin petrolü olarak değerlendınlen bor madenınde, şimdi de mükerrer ruhsat oyunu yaşanıyor. Bahkesir ıli, Dursun- bey ılçesi yakrnlannda bulunan ve yasa gereği yalnızca Eti Holding'in faalıyet gösterebilece- ğı alanlara Maden İşle- ri Genel Müdürlü- ğü'nün mükerrer ruh- sat verdiği saptandı. Eti Holding'de, ruh- satlarla ilgili Daire Başkardığf ndan Genel Müdürlüğe gönderilen 18Hazıran2001 tarih- li yazıda, Dursunbey il- çesi sınınndaki 27 adet bor tuzu sahasında, 3. kişılere mükerrer ruh- sat verildiğının saptan- dığı bildirildi. Müker- rer ruhsatlan Enerji Ba- kanlığı 'na bağlı Maden Işlen Genel Müdürlü- ğü'nün dağıttığına dik- kat çekilen yazıda, bir de iddıa yer aldı. Yazı- ya göre bu alanlarda Eti Holding'in ruhsatlan düşürülmüş kabul edil- mış ve bu sahalann özel kişilere devri için ıhale aşamasına gelin- miştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle