22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2© TEMMUZ 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bülent EceviTten Piştonsüte davet • AiNKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, DSP'nin en son yapılan olağan büyük kongresinde karşısına genel başkan adayı olarak çıkan ve bu nedenle "istenmeyen milletvekili" ilan edilen Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ü konutunda görüşmeye çağırdı. Pişkinsüt, Ecevit çiftinden önceki gün aldığı çağnya olumlu yanıt verdi. Pişkinsüt, yann Ecevitler'i ziyaret edecek. Sünbül afişle aramyor • ANKARA (ANKA)- Bursa Emniyet Müdürlüğü, işadamı Nesim Malki cinayetinin planlayıcısı ve tetıkçisi olduğu ileri sûrülen Mehmet Sünbül'ü bulmak için "ilginç" bir yol deniyor. Emniyet, Hizbullah tarafından öldürüldüğü de ileri sürülen Sünbül'ü afişlerle anyor. Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'nce hazırlanan "Kayıp Aranıyor" başlıkh afişlerde, "Malki cinayeti tetikçisi" Mehmet Sünbül'ün de fotoğrafı yer aldı. Erdoğan'dan Gökçek'e çağn • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Parti kurma çalışmasını sürdüren Recep Tayyip Erdoğan dün Ankara'da Keçiören Belediyesi'ni ziyaret etti. Yeni oluşuma katılan Belediye Başkaru Bekir Altınok ile yemek yiyen Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e de kapUannın açık olduğunu söyledi. Erdoğan. ziyaretin ardından bir gazetecinin "4 eğilimi birleştirmeye çalışıyorsunuz, Özal ruhu yeniden mi canlanacak" sorusunu "Haşa... Ruh canlanır mı" şeklinde cevapladı. Özgür Radyo yine kapanacak • tstanbul Haber Servisi - Özgür Radyo, 9 Teminuz 2000 tarihinde yayunlanan "Önsöz" adlı programında, Kızıhrmak Müzik Topluluğu'nun 'Gidenlerin Ardından' adlı albümünden çaldığı 'OğJOğul'(Nurhak) adlıtiirkü nedeniyle dörciincü kez kapatılma cezası aldı. RTÜK'ün verdği ceza 31 Temmuz taribnden iribaren geçerli olacak. Özgür Radyo, yaymına intemette "wvw.ozgurradyo.com" adresi üzerinden devam edecek. SPde H istifa • vNKARA (Cunhuriyet Bürosu) - Saa:et Partisi (SP) Şanıurfa Milletvekili Nijızi Yanmaz ve Hatay MiLetvekili Metin Kakan, partinin grup yöKtim kurulu üyeiğinden istifa ettiler. K.akan, yoğun işleri rneoaıiyle istifa ettiğini belıtirken Yanmaz, bu türrörevlerin fedakârlık istedğini, milletvekli olaık partisine hizmet edeeğini söyledi. Fezlekenin siyasi olduğunu söyleyen Pişkinsüt> dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyecek Hodrimeydan dediAYŞE SAYEV ANKARA - TBMM Insan Haklannı lnceleme Komisyo- nu Başkanhğı döneminde ha- zırlanan "işkence raporlan" nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkında fez- leke düzenlediğı DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, girişimin "siyasiolduğunu" sa- vundu. Komisyon raporunun yayımlanmasından bu yana yaklaşık 1.5 yıl geçtiğini belir- ten Pişkinsüt, "Bu kadar uzun bir aradan sonra, böyle bir gi- rişimde bulunulmasını siyasi nedenlerle biıiikte değertendir- mek daha doğru olur" dedi. Benİ korkutamazlar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığrnın hakkında fezleke düzenlediği DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, "Raporlar, şahsi çahşmam değildir. O nedenle fezleke, parlamentoya karşı hazırlanmıştır. Biz adli bir kovuşturma yürütmedik, isimleri o nedenle vermedik" dedi. TBMM raporlanmn kişisel çalışması olmadığını da vurgu- layan Pişkinsüt, "Bu raporlar, komisyonda oybirliğhie kabul edilmiştir. Dolayısıyla. bu fezle- keyi TBMM'ye karşı düzenlen- miş kabul etmek gerekhor. İd- dialar siyasi. Beni korkutamaz- lar" dedi. Pişkinsüt, buna kar- şın, fezleke TBMM'ye ulaştı- ğında. dokunulmazlığının kal- dınlmasını kendisinin Meclis Başkanhğfndan isteyeceğini bildirdi. Savcılığın komisyon raporlannda kod adlanyla be- lirtilen ve işkenceye uğradığı- nı söyleyen kışilerin isimlenni saklamakla suçladığı Pişkin- süt, yargılanmaktan çekinme- diğini söyledi. Yapılan işlemin bir "adli so- ruşturma olmadtğına" dikkat çeken Pişkinsüt, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu çaüşma- lar, parlamento denetimi ile il- gilidir. Bu nedenle iddia sahip- leri kadar konu ile ilgili olan görevlilerin de açık kimlikleri kitaplarda kuUanılmamıştır. Anayasa güvencesi alünda bu- lunan ve egemenliğin temsil edildiği parlamento çahşma- lan hakkında, fezleke düzen- lcnmesi üzücü. düşündürücü ve kajgı vericidir." Bu konuda kamuoyunu ay- dınlatma görevinin Adalet Ba- kanı Hikmet Sami Türk'e ait olduğunu söyleyen Pişkinsüt, "Hiçkimse kendisini. bir baş- kasmdan daha çok ülkesini se- ven ilan etmesin. Türkiye şeffaf olmak zorunda" görüşünü di- le getırdi. Hiçbir zaman doku- nulmazlık zırhına sığınmadığı- nı belırten Pişkinsüt, şunlan söyledi: "Cumhuriyet tarihi boyunca. dokunulmazhğı kal- dırüdıktan sonra tekcelsede sa- de yurttaş gibi aklanarak geri dönen tek milletvekili benim. Üstelik bu sefer parlamentonun savunmasını. bir pariamenter olarak yüklenmekten onur du- yarak yargıya gjdeceğjm." KoMÎSYONDAN SAVCILARA: isimleri bırakın işkenceye bakın • TBMM Insan Haklan Komisyonu üyeleri, dokunulmazlığının kaldınlması istemiyle hakkında fezleke hazırlanan Sema Pişkinsüt'e sahip çıktı. EMİNEKAPLAN ANKARA-TBMM Insan Haklan Komis- yonu, mahkûm adlan- nı vermediği için do- kunulmazlığının kaldı- nlması istemiyle hak- kında fezleke hazırla- nan DSP Aydın Millet- vekili Sema Pişkin- süt'e sahip çıktı. Ankara Cumhuriyet Başsavcıhğı'nca Piş- kinsüt hakkında fezle- ke hazırlanırken ko- misyona bugüne kadar savcılıklardan mah- kûm adlannın istendi- ği 5O'ye yakın başvuru yapıldığı ortaya çıktı. Komisyonun, savcı- lıklara gönderdiği ya- zıda. "Adalet Bakanb- ğı yetkilikrinin ve cum- huriyet sav cılarımızın üzerinde durmalan ge- reken esas nokta; orta- ya çıkanlan işkence ve kötü muamele olayla- rmda iddia sahiplcrinin künfikkrinden ziyade, işkndiği iddia edilen su- çun niteliği olmahdır" denildı. Yazıda. "Şu anda ülkemizdeki ceza- evlerinde işkence ve kö- tü muamele suçuna ait hüküm ahnış hiçbir ka- mu görevnsi yoktur. Bu durum, başta söz konu- su suçun mağdurlan olmak üzere tüm top- lunıda rahatsızhk ya- ratmakta ve bu gibi suçlann ortaya çıkard- masını güçleştirmekte- dir" denildi. ANAP'h Emre Ko- caoğlu, savcılann Mec- lis'i soruşturma gibi bir yetkisinin olmadı- ğını belirterek şu gö- rüşleri dile getirdi: " O raporlar komisyonun raponıdur, soruştur- mada işkence varsa so- rumlusu savcüannr." DYP'li Kadir Boz- kurt ise mahkûmlann adlannın gizli tutulaca- ğı yönünde karar ahn- dığını belirtti. Insan Haklan Der- neği (İHD), Pişkin- süt'ün raporuyla ilgi- li, Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından so- ruşturma açılmasının, işkencenin "sistema- tik" oluşunun en açık gostergesı belirtti. olduğunu Hkveto DSP'den gelmiştiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt hakkında dokunulmazlık fezlekesi düzenlemesine neden olan "işkence" raporlan, Türkiye'de bir ilk olma özeüiği taşıyor. Pişkinsüt, bu çalışmasının bedeüni önce TBMM Insan Haklan Komisyonu Başkanhğı'ndan ahnmakla, daha sonra partisinden dışlanmakla ödedi. Parlamentoya 1995 seçimlerinde giren Pişkinsüt, dönem sonuna yakın, komisyon başkanhğına getirildi. Ceza ve tutukevlerindeki ilk incelemeleri de 1998 yılında başlatan Pişkinsüt, 18 Nisan seçimlerinden sonra da aynı göreve seçildi. 1998 ve 2000 yıllannın karşılaştırmalan yapılarak hazırlanan raporda, hangi cezaevlerinde iyileşme olduğu, hangisinde işkencenin bulundugu; tutuklu, hükümlü, emniyet görevlisi, cezaevi görevlilerinin ifadelerine dayanarak ve yerinde yapılan ûıcelemelerle ortaya konuldu. Komisyon, 14 ildeki ceza, tutukevi ve karakolda incelemeler yaptu Bu incelemeler sırasmda 8 bin 500 tutuklu-hükümlü ile göriişüldü. Hazırlanan 11 ayn rapor, bütün devlet birimlerine gönderildi. Bu çahşmalardan en çarpıcısı ise komisyon üyelerinin tstanbul Küçükköy Karakolu'na yaptıklan gece yansı baskını ile ele geçirdikleri filistin askısını TBMM'ye taşıması oldu. Fstanbul Valisi Erol Çakır. Pişkinsüt'ü. güveniik görevülerini rencide etmekle suçladı. Dönemin ıçişleri Bakanı Saadettin Tantan ile Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de Pışkınsüt'e cephe aldı. Geçen yasama yıhnın başlangıcında ise DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit komisyon başkanlığını MHP'ye "ikram" ederek Pişkinsüt'ü "sade üye* olarak gösterdi. Halen komisyon üyesi olan Pişkinsüt, başkanhktan alınmasından bu yana komisyon çahşmalanna aktif olarak katılmıyor. Bakan Türk: İşkencenin üzerine gidiliyor İLHANTASÇI ANKARA-Adalet Bakanı Hikmet Sa- mi Türk. DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt hakkında fezleke hazırlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iş- kence iddialannın üzerine gitmek istedi- ğini söyledi. Türk, Pişkinsüt'le ilgili fezlekeyi de- ğerlendirirken işkence suçunun niteliği gereği mağdurun belirlenmesi gerektiği- ne işaret ederek "tşkenceyi yapanı ceza- landırmak için mağdurun beUiolması ge- rekiyıor. Biz aletlere ceza vermiyoruz" de- di. Yürürlükteki yasalar çerçevesinde sav- cılann göre\ yaptığını kaydeden Türk. "İfadevi alacak olan kişiler savcılardır. Bu ülkenin savcılanna güvenibniyorsa o za- man işkencenin önlenmesinde, işkence ya- panın cezalandırdmasuıda nasıl başanh olunabilir" diye konuştu. Türk, bazı başsav cılıklann. istenilenle- rin komisyon başkanlığınca verilmemesi üzerine, işkence savlannın "soyut ve ge- nel niteükte" olduğu görüşüyle "kamu adına kovıışturmaya yer olmadığına" ka- rar verdiklerini söyledi. Türk, ancak An- kara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bunu yeterli bulmadığını ve olayın üzerine git- mek istediğini kaydetti. Yargının Meclis çalışmasına müdaha- lesiye ilgili kuşkulara u Ne münasebet" karşılığını \eren Türk, "Yargıdiyorki 'ld- dialan ortaya koymuşsunuz. Görev şim- di bana düşüyor. Ben de olayın üzerine gi- deceğim. faillerin cezalandınhnasını iste- yeceğim. Numaralarla kimseyi dinleye- mem.' Rapordaki kişüeri savcüaruı dinle- mesi gerekir'' dıye konuştu. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(a doruk.net.tr Öğrenci pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. HASANKOCABEY Yazının başlığını Dr. Meh- met Ali Kılıçbay dan ödünç aldım. Üçaydabiryayımlanan Kanzma dergisinin son sayı- sında keyifli bir yazısı yer alı- yor. O, yazısının başlığını da- ha da uzun tutmuş: "Ey Hal- kım, Ürettiğin Kadannı Yeme- ye Razı Olmazsan, Krizler de Bitmez" demiş. Haftalardır yazmaya kalkış- tığım, ama yeterince duru bir anlatım tutturamadığım için yazıp yazıp çöpe attığım bir "kördüğümü" pek yalın sergi- lemiş. Izninizle ve izniyle okka- lı bir paragrafını buraya akta- racağım: "... Hiçbirtoplum, ürettiğin- den fazlasını harcayamaz. Ih- tiyaçlanmızı gökler değil, an- cak kendimiz karşılayabiliriz. Insanlar tüketimlerini doğanın cömertliği sonucu değil cim- riliği sonucu, çalışarak elde edebiliher. Doğa herkesin nz- kını verir, ilkesinin hiçbir ger- çekliğiyoktur. Eğerbirtoplum (devlet de dahil) ürettiğinden fazlasını harcıyorsa, borçlanı- yor, yani gelecekte üretecek- lerini şimdiden harcıyor de- mektir. Üstelik hiçbir borç fa- Ürettiğinden Fazlasını Tüketemezsin izsiz olamayacağı için, ileride, bugün harcadığı borçtan da- ha fazlasını geri ödeyecektir. Borçlanarak elde ettiklerini yatmma değil de tüketime harcayanlar, gün gelir duvara toslar, buna da kriz denilir..." Türkiye'nin bu ölçüde ve bu mantıkta, yani ürettiğinden fazlasını tüketmek üzere borç- lanması, topu topu son 20 yı- la dayanıypr. ilkesiz Ozal'ın çapsız ardıl- ları, onlardan iktidan kapıp on- lannki kadar beter bir yörün- gede ilerleyen Demirel, Çil- ler, Ecevit-Bahçeli hükümet- leri, Türkiye'yi duvara doğru gitgide hızlandırarak sürdüler. Geçen yılın kasım ayında duvara çarptık. O gün bugündür de habire kafamızı duvara çarpmakta ve krizden kurtulma düşleri kur- maktayız. Gerçekten de "düş" kuru- luyor. Çünkü son yirmi yılda iyiden iyiye pekişmiş "üretti- ğinden fazlasını tüketme" alış- kanlıklannı terk etmeden ülke- nin krizden çıkabileceği umu- luyor. Kemal Derviş'in masallar- daki "mucize sahibi" derviş gibi gelip ekonomiyi krizden çıkaracağını umarken de düş kurulmaktaydı; Derviş'in prog- ramı uygulanmasına rağmen krizden çıkılmadığını görüp homurdanırken de aynı düş görulmekte. Ürettiğimizden daha çoğu- nu tüketmeye devam edece- ğiz ve yine de bir yolunu bu- lup krizden çıkacağız... l-ıh, buna ancak avanaklar ınanır. Ortaokul fizik derslerinde öğretilen Lavoisier (okunuşu: Lavvaziye) Yasası, burada da geçerli: Hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan hiçbir şey yok olmaz!.. Ürettiğinden daha fazlasını tüketemezsin. ••• Biliyorum, buraya kadarı bi- linenlerin birtekrarıydı. Ama bu yalın gerçeği kavra- dıysak, benimsediysek kaçı- nılmaz bir soruyu da yanıtla- mak zorundayız: Türkiye son 20 yılda üretti- ğinden daha fazlasını tüketti. Bunun için habire borçlandı. Hem içeriye borçlandı hem dı- şanya. Dış borç 130 milyardo- ları buldu. iç borcun dolar cin- sinden değeri de 70-80 mil- yar. Şimdi yol bitti, olanca hızı- mızla duvara tosladık. lyi güzel de bu 20 yıl boyun- ca alınmış toplam 200 milyar dolarlık borç üretime yöneltil- mediğine göre, kimler tarafın- dan tüketildi? Soru bu kadar yalın: Üretti- ğimizden fazlasını tükettik, ta- mam. Peki bunu kim(ler) tü- ketti? Sorunun yanıtına tersten başlayalım. Ben tüketmedim. Bu kesin. Ben ürettiğim ka- dannı bile tüketemedim. (Ara sıra Cumhuriyet'teki maaşla- rın düşüklüğünden yakınırken dalga geçtiğimi mi sanıyordu- nuz?) Cumhuriyet'teki öteki med- ya amelesi de tüketmedi. Bırakın Cumhuriyet'i, bıra- kın medya amelelerini, bu ül- kenin emekçileri de tüketme- di. Son günlerin modası, "Des- tekleme alımlanyla köylüler tüketti" deniyor. Valla, meslek dolayısıyla çok dolanan biri- yim. Ben bu ülkenin köylüleri- nin, bu tüketimden ciddi bir pay aldığının hiçbir kanıtına bugüne dek rastlamadım. Peki o zaman kim tüketti bu kadar parayı? Bu sorunun yanıtını bilmek istiyorum. Çünkü krizden çı- kış reçetesi yazan herkes, bu borcu "Hep biriikte ödeyece- ğiz" diyor; ben de "Payalma- dığım bir borcun ödemesine niye ben de katılacakmışım" sorusunu sormadan edemi- yorum. Biliyorum, ne kadar itiraz edersem edeyim, borcu bana da (sana da, ona da, yani bi- ze de) ödetecekler. Ama hiç olmazsa hırsızı bir iyi, adıyla sanıyla, sınıfıyla tanısam... Ikına sıkına borç öderken hiç olmazsa ana avrat düz gi- der, içimi serinletirim... POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETİNKAYA Dingin Akan Irmak... On binlerce insan işsiz, binlerce işyeri kepenk indirdi... Türkiye'de 6 ayda kapatılan işyeri sayısı 52 bi- ne ulaştı... Çalışma ve Sosyal Güveniik Bakanı Yaşar Oku- yan, ülkemizde 1 milyon 200 bin kaçak yabancı işçi çalıştığını açıkladı... Gaziantep'ten Izmir'e; Bursa'dan Istanbul'a dek hemen hemen heryerde KOBl'ler kapanıyor... Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan'la konuşuyordum... Doğan şöyle dedi: "Çok sayıda işyeri kapandı Gaziantep'te. Bazı- lan ise Bulgahstan'a gitti..." Önceki akşam ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'la konuşurken de tarım kesiminin içinde bu- lunduğu çöküntüye tanık olduk bir kez daha... Uras, medyadan şikâyet ediyor, Trakya'da dü- zenledikleri üretici mitinglerinin coşkulu ve an- lamlı geçtiğini anlatıyordu... Uras'a "Peki" dedim, "siz Tayyip'in yeni kura- cağı partiye ne diyorsunuz"? Uras, "Bana söyler misiniz, Tayyip Erdoğan 7a Necmettin Erbakan arasında ne fark var?" deyip ekledi: "Aynı kökten gelen iki gerici. Bin genç diğeri yaşlı..." Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesindeydik... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği "Basında sansürün kaldınlışının 93. yıldönümü" resepsiyonundaydık... Hava güzeldi!.. Mavi tırtıllar önünde temmuz, kınlmış mevsim- lerden yanaydı... Nedense dingin akan bir ırmağı anımsadım o an- da. Sonra giderek çoğalan kaygıları... Bilinmeyen bir zamanın içine takılıp kaldım... Sınırsız hüzünler içinde bir süre Kız Kulesi'ni seyrettim... .. * * * Dolmabahçe'de Üsküdar'ın san donuk ışıklan- na bakıp gökteki yıldızlarla avunurken, dingin ır- mak kıyısında yürüyüşü sürdürüyordum... OHAL yasağı nedeniyle Evrensel gazetesi Gü- neydoğu'ya sokulmuyordu... Üstelik sansürün kaldınlışının 93. yıldönümün- de... Türkiye çelişkiler ülkesi olmakta kararlıydı... Başta Başbakan Bülent Ecevit, Türkiye'nin de- mokratik bir hukuk devleti olduğunu vurgulamış, özgür basından söz etmişti... Yargı yasaklann kaldınlması için çabalıyor, yö- neticiler ise yasaklan, baskılan arttınyordu... Uzun bir sevdada yitirilmiş tutkulara benziyor- du yaşadığımız ve yaşadıklanmız... Gözlerimi kısarak bir kez daha baktım Üskü- dar'a... Selimiye Kışlası'nın üzerindeki kule ışıklandınl- mıştı... İlk kez fark ettim... Yeniden anılara daldım, birden ışıksız tepeler arasından süzülüp Dicle kıyılanna indim... Güneydoğulu işadamlan Kemal Derviş'i bekli- yoriardı. Aleko'nun meyhanesinden Boğaz'ın la- civert sulannda varsıl düşü kuran Derviş, Güney- dogu'yagidecekti... Diyârbakır çarşısında dolaşırken dokuz yaşında- ki R.'nin öyküsüyle karşılaştım... Bir eli parçalanmıştı R.'nin... Diyarbakır'ın Ovacık köyünde uçaksavar mer- misiyle oynarken yaralanmıştı. Babası Sait Özel, hastane kapısından geri çevrilmişti R.'yle biriikte... Güneydoğu'da böyle öyküler çok dinlemiştik... Işsizlik ve yoksulluk... Güneydoğu'nun alın yazısı olmuştu... Düşlerimle çoğalırken bir ara içim toprak ve çi- çek kokusuyla doldu... Trakya'da 6 bin kişi işten çıkanlmış, Gazian- tep'te 11 bin emekçi işsiz kalmıştı... Birden başımı göğe çevirdim... Bir yıldız kaydı... * • • Yüreğimizin ısınacağı, yannlara umutla baka- cağı engin sulan düşündüm bir ara... Ama olmadı, oralara alışık değildik!.. Alışık olsak Aydın milletvekili Sema Pişkin- süt'ün dokunulmazlığının kaldınlması için bu den- li uğraşır mıydık? Dün sabah cumhuriyet savcılığının fezlekesine baktım: "Tutuklu ve hükümlülerin beyanlan ait alta ya- zılarak rapor adı altında kamuoyuna duyurulmuş, bununla da soruşturmalarda işkence yapıldığı imajı yaratılmıştır..." Benim Türkiyem'de işkenceyi kanıtlamak suç- tu! Aynı gün Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yüce- len'in AIHM kararian sonucu Türkiye'nin 'işkence- ci ülke' olarak nitelenmesini önlemek için emniyet birimlerine gönderdiği genelgeye ne diyecektik? Dışanyaçıktım... Cağaloğlu'nda insanlar telaş içindeydi... Demek ki Türkiye'de 'işkence imajı' yaratılıyor- muş... Yürüdüm... Aydınlığa açılan kapılara doğru gitmek istiyor- dum... Öyle bir kapı çıkmadı karşıma!.. hikmetcetinkaya© cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 PEŞİN FİYATINA 10TAKSİT! İFERROLIİ -IS/TMA y» KLİMA SİSTEMLERİ" Istanbul (0216)573 38 41 Ankara (0312)384 56 44 Izmır (0232) 449 71 84
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle