Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 TEMMUZ 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kııyruklan
kısalttık'
• TRABZON(AA)-
Çalışma ve Sosyal
Giiv enlik Bakanı Yaşar
Okuyan, "2 yılda SSK
hastaneleri ve
dispanserlerinin
önündeki poliklinik
kuyruklannı yüzde 50
aşağıya indirdik" dedi.
Bakan Okuyan, çeşitli
açılışlara katılmak üzere
geldiği Trabzon'da, 36
milyon insana günün 24
saati sağlık hizmeti
sunan SSK'ninyıllardır
ihmal edilmiş olduğunu,
personel eksikliğinin
had safhaya vardığını
anlattı.
Emeklilerin
zamfarkı
• ANKARA(AA)-
Emekli Sandığı, memur
emeklilerinin 1
Temmuz'dan geçerli olan
yüzdeflikzamdan
doğan farklannı 1
Ağustos'tan itibaren
ödeyecek. Maliye
Bakanlığı'ndan yapılan
açıklamada, aylık
katsayının 22.750, taban
aylık katsayısının ise
147.750 olarak
belirlendigi kaydedilerek
böylece en düşük emekli
aylığının 195 milyon 690
bin liradan 205 milyon
930 bin liraya yükseldiği
bildirildi. Buna göre
EmekJi Sandığı, 1
Ağustos'tan itibaren 1
milyon 378 bin 358
kişiye46 trilyon212
milyar 19.9 milyon lira
zam farkı ödemesinde
bulunacak.
ay sonunda
• TAHRAN(AA)-
Iran'dan Türkiye'ye
doğalgaz ihracının ay
sonunda başlayacağı
bildirildi. lran Milli Gaz
Şirketi Başkanı
Hamdullah Muhammed
Nejad, Tebriz'den
Türkiye sınırındaki
Bazergan sınır kapısına
kadar 255 kilometrelik
doğalgaz boru hattının
inşaatının
tamamlandığını, Iran ile
Türkiye arasında
1996'da imzalanan
anlaşmaya göre boru
hattına gaz
pompalanmasına 30
Temmuz'da
başlanacağını belirtti.
Durmuş'tan
tekzip kitabı
• ANKARA (ANKA)-
Yapağı açıkJamalar ve
uygJİamalanyla
şimiekleri üzerine
çekm Sağlık Bakanı
Osııan Durmuş,
gazetelere gönderdiği
telaplerin küçük
çıknasmdan ya da hiç
yaymlanmamasından
rahasız olarak basına
gönierdiği tekziplerden
oluan bir kitap
hazrlattı. Durmuş,
"SalıkOlsunDiye...
Büük Puntolu
Habrlere Küçük
Punolu Cevaplar"
başidı kitapta, basına
elearilerde bulundu.
Konür ocağında
goçıık: 1 olu
• LİHALIÇÇIK(AA)-
Eskehır'in Mihahççık
ilçe Koyunağılı
meciinde bir özel
şirke ait kömür
ocanda dün sabaha
kar meydana gelen
göckte Cevat Doğru
(4(ıdlı işçi öldü.
Siyasi yasağın kalkıp kalkmadığına ilişkin tartışma sürerken Yenilikçiler seçenek anyorlar
Erdoğan'ın hukuk açmazı
BÜLE.NTSAR1OGLU
ANKARA - Parti üyeliğiyle
ilgili yasağı kalkmasına kar-
şm milletvekili seçilme yeter-
liliği tartışılan Recep Tayyip
Erdoğan iki yönlü taktik geliş-
tirdi. Danıştay'ın içtihadı bir-
leştirme karanyla Yüksek Se-
çim Kurulu'nun örnek bir ka-
rarına göre milletvekilliğinin
önünde hukuki engel bulun-
madığını savunan Erdoğan.
diğer yandan risk almamak
için kurucu üye olmamayı dü-
şünüyor.
Anayasa Mahkemesi'nin,
TCK'nin 312. maddesinden
mahkûm olmasma karşın Ha-
san Celal Güzel'in Yeniden
Doğuş Partisi'ne (YDP) üye
olmasında bir sakınca bulun-
madığını belirten karannın ar-
dından benzer durumda olan
Parti üyeliğiyle ilgili yasağı kalkan Recep Ta>yip Erdoğan'ın bu kez
milletvekili seçilip seçilemeyeceği tartışma yarattı. Hukukçular,
"Milletvekili olamaz" derken avukatı Hayati Yazıcı, herhangi bir
engel olamayacağını savunuyor.
Tayyip Erdoğan'ın "siyasi ya-
sağı''nın kalkıp kalkmadığına
ilişkin tartışma sürüyor. Bazı
hukukçulara göre Erdoğan'ın
herhangi bir siyasi partiye üye
olması için engel yok, ancak
milletvekili olabilmesi müm-
kün değil.
Milletvekili seçimine ilişkin
yasanın 11. maddesi ise mil-
letvekili seçilemeyecek olan-
lan sıralarken, "affa uğramış
olsalar bile" TCY'nin 312.
maddesinden mahkûm olania-
rın milletvekili adayı olama-
yacaklannı düzenliyor. Bu
hükmün Erdoğan açısından sı-
kıntı yaratabileceği belirtili-
yor. Yeni oluşumun hukukçu
milletvekilleri, Erdoğan'ın,
durumunun kuşkulu olması
nedeniyle kurucu listesinde
yer almayabileceğini belırti-
yorlar.
Milletvekilliği sorunu
Erdoğan'ın avukatı Hayati
Yazıcı. Milletvekili Seçimi Ya-
sası'nın 312. maddeden mah-
kûm olanların "aftan yarar-
lanmış olsalar bile milletvekili
adayı olamavacaklarına" iliş-
kin hükmünün Erdoğan'ı bağ-
lamadığını ileri sürdü. Yazıcı,
bu tezlerini şu üç temele da-
yandırdıklannı belirtti:
1 -Tayyip Bey'e tanınan hak
af değil, ertelemedir. Ertele-
me. venlmiş cezanın kişi üze-
rinde sonuç doğurmasmdan
\azgeçilmesi demektir. Hak
yoksunluğu mahkûmiyet var-
lığından kaynaklanıyor. Erte-
leme, hak yoksunluğunun ki-
şi üzerinde sonuç doğurmasın-
dan vazgeçilmesi demektir.
Mahkûmiyet sonuç döğurma-
dığına göre tali zorlamalarla
bir filiz çıkarmak ve bu tali un-
suru yasak nedenı saymak te-
melsizdir.
2 - Danıştay Idari Dava Da-
ireleri Genel Kurulu'nun içti-
hadı birleştirme karan Tayyip
Bey için örnektir. Bu kararda
657 sayılı Devlet Memurlan
Yasası'na göre ceza alıp me-
Kamu kuruluşlarına verildi
Meclis'in
antikalan
aranıyor
ANKARA (Cumhııriyet Bürosu) -
TBMM'nin, sık sık merak konusu olan
antikalanndan yaklaşık 8 bin 500'ünün
Cumhurbaşkanhğı'nda olduğu, çeşitli
tarihlerde verilen eşyadan 175'inin
kayıtlardan silindiği, 618'inin ise kaydının
bulunamadığı belirlendi. TBMM Başkanı
Ömer İzgL Ankara Bağımsız Milletvekili
Zeki Çelik'in soru önergesine verdiği yanıtta,
Milli Saraylar E)aire Başkanlığı bünyesinde
yürütülen envanter çalışmalanna koşut olarak
bu eşyayla ilgili girişimlerinin netlik
kazanacağmı bildirdi.
Izgi'nin verdiği bilgiye göre
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
demirbaşında kayıtlı, aralannda çogunluğu
ünlü ressam Ayvazovskiye ait olmak üzere
14 tablo, 1 piyano ve 1
heykelin de bulunduğu
eşyalardan bazılan
şöyle: "İskemle,
kanepe, koltuk, vazo.
sürun. saksılık, etajcr,
sehpa, vifrin. çiçeklik,
şamdan, masa, küp.
tabaklar, kaşık, çatal ve
bıçaklar. kadehkr,
bonboniver,
portmanto. paravao,
puf, kahve cezvesi,
çaydanlık, sütlük.
suluk. şekerlik, tepsiler,
pay tabaklan,
sürahiler. kebap şişjeri"
Bu eşyadan 175'inin kayıtlan çeşitli
nedenlerle silinirken. 618'inin ise kaydı
bulunamadı. Kaydı bulunamayan eşyadan
bazılan şunlar: "Tablo, masa, sehpa, koituk,
vazo. saat, kâse. sigara tablası. kibriüik.
kanepe takınıu koituk, ça\ masası, sigara
sehpasu sigara iskemlesL şezlong. çiçeklik,
sandaiye, puf, dolap. çiceklik a>ağı. sineklik.
vazo ayağı, etajer, sürahi, bardak, tabak,
cezve, tepsi. karvola, perde. perde kolu, pater.
korniş. soba, dolap, sürahi, billur tepsi, kova,
mangal tahtası, şaL hamani takımı. peçete,
örtü, konyak takımı, odunluk, maşa. kürek,
paravan, ayna, ayna çerçevesi, ayna konsolu,
seyahat takımı, eyer takımı. yular takınu
göğüslük, eyer altı, örtü, gem. yular kolu,
kolon, üzengl kantarma, soluk zinciri. yorgan,
fanus, su takınu. sigara takuıu, kahve tepsisi,
dosva dolabı."
• Meclis'in antika
eşyalanndan 8 bin
500'ünün
Cınnhurbaşkanlığı 'nda
olduğu, çeşitli
tarihlerde kamu
kuruluşlarına verilen
eşyadan 175'inin
kayıtlardan silindiği,
618'inin ise kaydının
bulunamadığı
beliriendi.
muriyetten çıkanlan kamu gö-
revlilerinin durumuna açıklık
getirilmektedir. Bu dosyada
idare, erteleme karanna rağ-
men memurlann görevine son
vermiştir. içtihadı birleştirme
karannda ise memurun mah-
kûmiyetine ilişkin karar erte-
lenmiş olduğundan memur ol-
ması yönünde engel bulunma-
dığı belirtilmektedir. Bu da er-
telemenin "sonuç doğurmaya-
cağı" yargısıyla verilmektedir.
Yani sonuç doğurmayan bir
mahkûmiyettir.
3 - Milletvekili seçilme ya-
sasındaki af koşulu dikkate
alınsa bile Yüksek Seçim Ku-
rulu'nun bunu tanımlayan Ör-
nek bir karan var. YSK "affa
uğramış olsalar bile" ifadesi-
nin "özel afB" düzenlediğini
belirtiyor. Bu hüküm genel af-
tan yararlananlan kapsamaz.
Turlar
başladı
Yeni parti kurma
hazırlıklannı sürdüren
Recep Ta\yip Erdoğan,
dün en güçlü olduğu
bölgelerden Karadeniz'de
riiın kentleri adun adım
dolaşmaya başladı.
Giresun'da "Başbakan
Erdoğan" sloganlanyla
karşılanan Erdoğan, kısa
bir süre Belediye
Meydanı'nda yurttaşlara
seslendL Bu arada bir
çocuğu kucağuıa alan
Erdoğan, "Aydınhk
Türkiye sizJerin
olacaktır" dedL
Erdoğan. bugün 4.
Alucra Ekin
ŞenJikleri'nin "onur
konuğu" olacak.
Erdoğan, önceki gece de
Istanbul Eyüp
Beledi\esi'nce Eyüp
Stadı'nda düzenlenen
geieneksel sünnet
şölenine kaüldL
(Fotoğraf: AA)
Baykal, ülkeyi yönetenlerin geçmişin birikimini yediğini savundu
Mirasyedi hükümet
tBRAHtMTIĞ
ALİAYAROĞLU
DEVTIEK-CHP Genel Başka-
nı DenizBaykal. önceki gün açık-
lanan asgan ücretın ınsanca yaşa-
mak için yeterli olmadığını belir-
terek "Bu hükümet mirasyedi bir
hükümettir. Harcadıklan paravı
iş bulma> a. yafimna değil, debde-
be>e.şaşaa\a,gösteriye _______
harcaduar. Türkiye bu
borçlaruı altmda ezil-
di" dedi.
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, dün 17.
Uluslararası Devrek
Baston Festivali'nin
açılışına katıldı. 600
faizcilere teslim olduğunu belir-
ten Baykal, "Bugün ülke yanlış
yönetilh'or. Yıllarca janişyönetil-
di. Bu j önetim Türkiye halkına en
ağır bedeli ödettiriyor. tnsanlar
on yıllarca emekle oluşturdukla-
n birikimlerini bu \anlış \önetim
> üzünden bir gecede kaybettiler"
diye konuştu. Baykal. insanca ya-
şamak için 143 dolarkazanç sağ-
• Hükümeti ağır bir dille eleştiren BaykaJ,
"Yediler bol bulamaç. Mirasyedi gibi
harcadılar. Harcadıklan parayı iş bulmaya,
yatınma değil. debdebeye, şaşaaya,
gösteriye harcadılar. Türkiye bu borçlann
altında ezildi" dedi.
araçlık bir konvoyla karşılanan
Baykal'ın konuşması sık sık al-
kışlarla kesildi. Festivale katılan
Devlet Bakanı Hasan Gemici.
DSP Zonguldak Milletvekili Bo-
ray Baycuk. MHP milletvekili İ.
Hakkı Cerrahoğiu ise Baykal'ın
konuşmasını sessizce dinlediler.
Hükümetin yolsuzluklara ve
lanması gerektiğini, ancak önce-
ki gün açıklanan asgari ücretle bu
rakamın 92 dolara indirildiğini
vurguladı.
Iktidarların yıllarca gelecek
borç parayia ülkeyi yönettikJeri-
ni belirten Deniz Baykal, "Geç-
miş kuşağuı tasarrufunu bugün
ülkeyi yöneten kuşak yedi. Yedi-
ler bol bulamaç. Mirasyedi gibi
harcadılar. Harcadıklan parayı iş
bulmaya, yatınma değü, debde-
beye, şaşaaya, gösteriye harcadı-
lar. Türkiye bu borçlaruı aJOnda
ezüdi" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, Türkiye'nin tarihinde,
hiçbir döneminde bu kadar geniş
çaplı yolsuzlukla karşı karşıya
— kalmadığıru belirterek şöy-
le devam etri: "Ülkedeyol-
suzluk var, ama yolsuzhık-
lann hesabı sorulamıyor.
Bakanlardan, müsteşaıiar-
dan hcsap sorulamıyor.
Müsteşardan hesap sorul-
masma bakan izm vermi-
•"•-" yor. Bakanlara hesap sorul-
masına Meclis izin vermiy or. Böy-
le hukuk, böyle devlet olur mu?
\blsuzluklann, usulsüzlüklerin
hesabmın sonılmadığı bir üikede
emeğin, adaletin karşılığı olur
mu? Bu böyle gelmiş, böyle git-
mez. Önümüzdeki dönemde yeni
yönetimi ohışturacaknr. Bu döne-
min hesabını Türkiye görecektir."
IRMIKI AYDIN ENGİN aenginrSdoruk.net.tr
Erir miyim acaba?
Evet, evet, sözlükte "eri-
mek" fiilinin karşısında ne ya-
zıyorsa tam da onu soruyo-
rum. Daha şimdiden tahtası
terden ıslanmış iskemlenin üs-
tüne tünemiş sizin pazar günü
okuyacağınız şu Tırmık'\r\
hakkından gelmeye çabalar-
ken yavaş yavaş erir miyim
acaba?
Bir süre sonra iskemlenin
üstünde bir ıslaklığa dönüşür,
kısa süre sonra da buhartaşıp
büsbütün yok olur muyum
dersiniz?
Körtalih işte!..
Bu cehennem sıcağında
Cenova'da olmak isterdim.
Hayır Italyan Rivierası'nın Pire-
neler'den esip serin öpücük-
ler taşıyan rüzgârının tadını çı-
karmak için değil. Tam tersine
şu güzelim yerküreyi, şu ce-
hennem sıcaklanndan daha
berbat bir cehennem cende-
resine sokan G-7'lerin eleba-
şılarını sille tokat, tekme yum-
ruk protesto edip, cam çerçe-
Cenova'da Değilsin, Bari Marmara'da Olaydın...
ve indirip polise kaldırım taşı
fırlatanlan izlemek vardı. Ga-
zetecilik mesleğinin tadını çı-
karmak vardı...
Körtalih işte!..
Cenova orada, şu fukara
Aydın Engin burada, istan-
bul'da bir yandan evin içine
dalıp yazı masasına saldıran
güneşle boğuşuyor, bir yan-
dan şu sade suya tirit yazıyı
bitirmeye çabalıyor, bir yan-
dan da "erir miyim, erımekte
miyim, eriyor muyum" gibi
korkularla pençeleşiyor.
Hayır tamam, madem Ce-
nova'ya yollanmadım, bari
Marmara Denizi'nin ortasına
uzanmış, şimdi, şu yakıcı öğ-
len güneşinin altında serin çı-
narlann gölgesinde öğlen uy-
kusuna yatmış Marmara Ada-
sı'nayollasalardı.
Körtalih...
Burada, parası olanların,
parası az olsa bile kendine bir
yazlık ayarlayabilenlerin terk
ettiği, şu koca kentte, boy-
numdan, gözkapaklarımdan,
sırtımdan, ensemden terler
boşanarak yazı yazmak zo-
rundayım.
Körtalih...
• • •
Biliyorum, kimileriniz, "£ee,
sıktın ama. Bize ne senin bo-
ğucu sıcaklarla boğuşman-
dan, tembelliğine kılıf ara-
mandan. Ne söyleyeceksen
onu söyle" dedi.
Söylemeyeceğim işte. Hem
ben bugün sizlere, okurlara
yazmıyorum ki... Ben zalim
Cumhuriyet yönetiminin mer-
hamet duygularını mıncıkla-
mak, bana acımalarını -umut-
suzca da olsa- sağlamak için
yazıyorum.
Bakarsınız tutar. Bakarsınız
insafa gelirler. Bakarsınız, "Ta-
mam, tamam haydi git Mar-
mara Adası'na. Beş altı gün
yazı yazma. Hatta adada is-
tersen bir buçuk, iki ay kal.
oradan yazı yollarsın. Nasıl ol-
sa burada da olsan, orada da
olsan böyle abuk sabuk, tat-
sız tuzsuz yazılaryazacaksın"
deyiverirler.
Bakarsınız kendimi Mavi
Marmara gemisinin püfür pü-
für esen güvertesinde Istan-
bul'a el sallarken buluveririm.
Bakarsınız birkaç saat son-
ra Marmara iskelesine iniver-
mişim.
Bakarsınız, koca çınariann
altında, denizin kıyısında uza-
nan kahvelerden birinde, bir
yandan buz tutmuş koruk su-
yunu yudumlarken bir yandan
okey oynayan emeklileri sey-
retmekteyim.
Bakarsınız akşamüstüne
doğru, elimde benzerini hiçbir
yerde yiyemeyeceğiniz ahu-
dudu, böğürtlen ve karadut-
tan oluşan kanşık dondurma-
yı yalaya yalaya Aba Burnu'na
doğru yürümekteyim.
Bakarsınız, Aba Koyu'nda,
Amphora Bar'ın çardağının al-
tına kurulmuş, Cemil Cahtt
arkadaşımın kendi elleriyle ha-
zırladığı martiniden küçük yu-
dumlar alarak günbatımını
seyretmekte, kendimi ödül-
lendirmekteyim.
Bakarsınız, gece geç vakit
Miskinler Koyu'na dönmüş,
adı bana olağanüstü yakışan
koya bakan bir odada uykuya
dalmışım...
•••
Dişi ağrıyan kişi, dişi ağn-
mayan herkesi mutlu sanır-
mış.
Benimki de o hesap işte.
iyisi mi... iyisi mi, bu baştan
çıkancı, bu tehlikeli düşünce-
leri ve düşleri bir yana bırakıp,
oturup bugünkü Tırmık't yaz-
malı.
Silkinmeli ve yazıya yumul-
malı. Bakarsınız şuydu, buy-
du, sıcaktı, Marmara'yciı, A-
ba'ydı, çınargölgesiydi, koruk
suyuydu, dondurmaydı der-
ken yazı bitiverir...
Bakarsınız...
POLİTtKA GUNLUGU
HtKMET ÇETİNKAYA
Aşkın Derinliği...
Denizin bittiği yerde yelkenlerte, serenlerle dolu
bir düş kurulur...
Havada meyve kokusu vardır!..
O saatlerde bir kadının gözbebeklerinde kırlan-
gıçlar göç ediyordur başka iklimlere; o saatlerde
derin sabahlar hüznün rüzgânnı götürür uzak-
lara...
Kaskatı kesilmiş kumsallar bir gönül erincini sak-
lar, nemli karanlıklannın başladığı yerde...
Bir dize dökülür Aleksandr Puşkin'in dudakla-
nndan güneşler içindeki teraslarda otururken...
"Seviyordum sizi ve bu aşkı belki
Içimde sönmedi bütünüyle.
Fakat üzmesin sizi artık bu sevgi
Istemem üzülmenizi hiçbir şeye.
Sessizce, umutsuzca seviyordum sizi
Kâh çekingenlik, kâh kıskançlıkla özgün
Bu öyle içten, öyle candan bir sevgiydi ki
Dilerim bir başkasınca da böyle sevilin."
O sırada mavi gök altında yürüyordunuz, iri
adımlarla, işgünü bitiminde...
Belki düş kuruyordunuz; o adamla duygusuzlu-
ğu paylaşıyordunuzL
Biliyorum etkilendiğinizi; ilk kez söylediniz, de-
niz kryısınidaki restoranda biraz da utanç için-
deydiniz!..
Bir hafta sonra yine siz onunlaydınız!..
Göğün yükseklerinde günbatımı saatinde, anım-
sıyor musunuz, nasıl yavaş yavaş sarıyordu bizi
bulanık kuşkular ve inanç nasıl yavaş yavaş bi-
tiyordu, iyiye, insanlara, romantikliğe ve arzulara?
Göğün yükseklerinde günbatımı saatinde titri-
yordu yine kanatlan beyaz martılann ve gök,
ışıklarla kaplanıyordu yine, mavi mavi ışıldıyordu
engin...
• • •
Ve şimdi acıdan sıkıp dişlerimizi geldik kendi-
mize. Ve yine akşamlan yitiyordu yelkenliler beya-
zımsı siste... Ve sallanıyordu dalgalann üstünde di-
rekler...
Siz titriyordunuz veruhunuzun üşüdüğünü fark
etmiştiniz...
Diyordunuz ki:
"Ben doğru yerde miyim?"
O gece korku şatosunda o adamla yatarken Ni-
kola Vaptsarov, Puşkin'e soruyordu:
"Bu hanımın, yüreği kör adamla işi ne?"
Siz kaçmak istiyordunuz, kaçamıyordunuz!..
Siz, 'şefkati' ve 'şehveti' bir arada yaşamak is-
tiyor, yaşayamıyordunuz!..
Anımsryor musunuz bütün bunlan?
Şimdi o sevinç; acının yerini alan ve o eski
sevdamız denizin kaygısız maviliği; rüzgânyla he-
pimizin duygularını okşayan...
Eski nefret ve eski yanılgılar yok artık!..
Siz ışıyan gözlerinizle yitip giden günlere ve ay-
lara inat güneşin yine bedeninizi ısıtmasını isti-
yorsunuz!..
Siz yeni yeni anlıyorsunuz aşkın yaşamı çoğalt-
mak olduğunu, soluk soluğa yaşanmış geceler-
de...
Ne Balzac'm hükmeden aşkı ya da köleteştiri-
ci aşkıdır o değişmez özgürlüğün bilincine var-
mak!..
Siz bunu çok iyi biliyorsunuz; yanınızda mışıl mı-
şıl uyuyan adamla Moskova'da korku şatosunda
yattığınız gece!..
Sizden habersiz günlüğünüzü okudum...
Şöyle yazmışsınız:
"İki yatak arasında komodin vardı. Ikimiz de iki
ayn yatakta yastıklanmıza sanlarak uyuduk..."
• • •
Nikola Vaptsarov'la konuşup dertleştiginiz gün
siz, gözleriniz mavi engine takılıp kalmıştı...
Denizin bittiği yerde siz kollannızı açmış, gö-
ğün yükseklerinden gelecek haberi bekliyordu-
nuz!..
Yeniden terk ettiğiniz sevgilinize dönmüştü-
nüz...
Ikide bir şöyle diyordunuz:
"Aşk özgürlük müdür, yoksa bağımlılık mı?.,"
Nefretin yerini sevgi almıştı yeniden...
Elinizde Paul Eluard'ın Gala'ya yazdığı mektup-
lar vardı... Onu bıtirip, Gala'nın yazdığı mektupla-
rı okumaya başladınız...
Paul Eluard'a "kanm" diyor, Gala da "kocam"
diye sesleniyordu...
"Aşkım, canım, sevgiiim, kocam, çocuğum.. sa-
na tapıyorum!"
İşte o sırada Nikola Vaptsarov, Puşkin'e sordu:
"Sence aşk özgürlük müdür yoksa bağımlılık
mıdır?"
Puşkin gülümsedi:
"Ikisi birden!.."
hikmet.cetinkaya(â cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
PEŞİN FİYATINA
10TAKSİT!
FERROLI
Istanbul (0216)573 38 41
Ankara (0312)384 56 44
Izmir (0232) 449 71 84
GÖNEN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1998/253 Karar No 2001 62
Davacı Senıha Ayten tarafından mahkememızde açılan ga-
iphk davasının mahkemeraızde yapılan açık yargılamasında.
Davacı 27 07 1998 tanhlı da\ a dılekçesıyle eşı Hasan Hüse-
yın Ayten ın 16 11.1993 tanhınden ben kayıp olduğunu, ken-
disinden hiçbir haber alınamadığmı. ölmüş olduğundan şüphe-
lendiklennı, bu nedenle gaıplığme karar venimesıni istemiştir.
Mahkememızce 15 03 2001 gün, 1998 253 esas, 2001/62
karar sayılı ılamıyla davanın kabulune ve Çanakkale ılı, Yenı-
ce ilçesı', Araovacık köyû, Cılt No 008 03. Sayfa No 59, Kü-
tük Srra No 121 'de nüfusa kayıtlı Huseyın ve Ümmahan'dan
olma 08.05 1945 doğumlu Hasan Hüseyın Ayten'ın Medenı
Yasa'nm 31 \ e müteakıp maddelen gereğince gaıplığme karar
venlmıştır Gaıp Hasan Huseyın Ayten'ın gaıplığıne daır işbu
karar Medenı Yasa'nm 31 ve müteakıp maddelen gereğince
ılanen duyurulur. Basın: 23034