Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DIZI
i. ROBOTEK TURHAN SELÇUK
DÜRUST
TABİATLI
ISTANBUL
EFENDİSİ
AB DÜLCANBAZ
HARIKULÂTJE
MACERALAPJ
v j f KISIM
1EKMIIİ
BİRDEN
ılTÎCA ETMI Ş ûJLA-N,13"K. AME
\>E KÎ OKT/vMA. K&VW Ş MU"5TU .
FP'nin kapaülmasınayaklaşıldığı bir dönemde tabanda/d eğilim, sistemle banşmakU
Erdoğan'ınaltındengesi
F
azilet Partisi
içinde yenilikçi
kanadın
gelenekçilere
karşı açıkça
meydan okumaya ve
kopmanın kaçınılmaz
olduğunun söylenmeye
başladığı andan itibaren bir
rivayet başgösterdi: Tayyip
Erdoğan hem yerli hem de
yabancı güç odaklannın
desteğini almış. Söylentiler
esas olarak, ABD'nin Soğuk
Savaş dönemindeki 'Yeşil
kuşak' teorisinin sürdüğüne
inanan çevre ve kişiler
tarafından çıkarıldı.
Recep Tayyip Erdoğan Istanbul Bü-
yükşehır Beledıye Başkanf ydı. Dıyar-
bakır DGM'nın hakkında verdığı ceza
onaylanmıştı.
Erdoğan, Isfalt AŞ'nin Üsküdar'daki
tesislerinde yaklaşık 15 danışmanını
topladı. Gece geç saatlere kadar ıstışa-
rede bulundu ve ertesı gun belediye bi-
nasından Saraçhane'de toplanmış bin-
lerce taraftanna coşkulu bır konuşma
yaptı. Erdoğan özetle, "Fermanpadişa-
hınsa dağlar bizûndir" dedı Çünküda-
nışmanlan, aldığı cezayı vesıle ederek
bır halk hareketı başlatabıleceğine, baş-
latması gerektığine kendısını ıkna et-
mışlerdı. Türkiye'de yargı kararlanna
Erbakan, 1973 seçimlerinden sonra CHP ile koalisyon yaptı. Erbakan daha sonra başbakanlığa kadar yükselecekti.
karşı direnış hakkının olmadığını söyle-
yen birkaç cılız ses "derin devlet" ıma-
lanyla susturulmuş, Necmettin Erba-
kan'ın velıahtı olduğu söylenen Erdo-
ğan'a yeru bir hedef göstenlmiştı.
"Türkiye'nin Nelson Mandela'a ol-
un!" Tayy ıp Erdoğan daha sonra bır-ikı
toplantıda şıır okudu, dönemın DGM
Başsavcısı Vural Savaş'a laf dokundur-
du, fakat 28 Şubat sürecıne karşı tslamı
bir dırenış, sıvıl ıtaatsızlık çızgısı oluş-
turma stratej isınden kısa sürede vazgeç-
tı Dönemın Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'ın son anda gelmedığı eskı Içış-
len Bakaru Mehmet Ağar'ın oğlu Tol-
ga'nın nıkâhını kıydı. Cezaevıne gırış
ve çıkışlannı gövde gösterisıne dönüş-
türmemeye özen gösterdi.
İslamcılığın slstemle Imtlhanı
FP ıçınde yenılıkçı kanadın gelenek-
çilere karşı açıkça meydan okumaya ve
kopmanın kaçınılmaz olduğunun söy-
lenmeye başladığı andan itibaren bir n-
vayet başgösterdi. Tayyip Erdoğan hem
yerlı hem de yabancı güç odaklannın
desteğini almış. Söylentiler esas olarak,
îslamcılığın her türüne, özellıkle de
"Uımh" görünenlerine kayıtsız şartsız
karşı çıkan ve ABD'nin Soğuk Savaş
dönemindeki "Yeşil kuşak" teonsının
sürdüğüne inanan çevre ve kişiler tara-
fından çıkanldı
Ganp bir şekılde. kendılennı Erdo-
ğan'a yakın hisseden kesımler de bun-
lan açıkça yalanlama yoluna pek gıtme-
dıler FP'nın kapatılmasına adım adım
yaklaşıldığı bir dönemde Mılli Görüş
hareketuun tabanında ağır basan eğılım
sistemle çatışmayı tırmandırmak değil,
bir an önce, ne yapıp edıp bu" banş, en
azından ateşkes sağlamaktı.
Çünkü yıllarca uğraşıp sonunda lıder-
leri Erbakan'ı başbakan yapmış, ama
bunun faturasıru çok ağır ödemışlerdi,
hatta ödemeye devam edıyorlardı. Daha
fazla kavgaya ne mecallen, ne şevkleri
Sosyal demokrasinin krizinden en çok Refah Partisi yararlandı
Sabrm sonu selamet12 Eylül askeri yönetiminin siya-
si partilere izin vermesinin ardından
avukat AB Türkmen'in başkanhğın-
dakı 33 kişi, 19 Temmuz 1983 'te Re-
fah Partisi'ni (RP) kurdu. Fakat se-
çimlere üç partiden (Anavatan Par-
tisi, Miltiyetçi Demokrasi Partisi ve
Halkçı Parti) fazlasının katılmasını
istemeyen cunta, bu kuruculardan
27'sini veto etti. Saptanan yeni kuru-
culardan da veto yiyenler olduve so-
nuçta RP. seçimlere katılma hakkını
elde edemedi.
Liderliğine AhmetTekdaTra geç-
tiği RP, baskıcı bir ortamda "Milfi
Görüş*, "MflHŞuur" gibi sloganla-
n dile gerirerek. MNP-MSP gelene-
ğinindevamı oldugunu örtûlübir şe-
kilde dile getirmeye çalıştı. Ancak
MSP'nin deneyimli kadrolan yeni
partinin başma bir şey gelmemesi
için aktif politikaya çekilmedi. bir
süre orta ve alt düzey kadrolarla ida-
re edildi. 12 Eylül, MSP'nin malvar-
lığuıa el koymuş, önde gelen isimle-
rine siyaseti yasaklamıştı. Bunlar-
dan daha önemlisi, eski MSP'li Içiş-
leri Bakanı Korkut Oaeal'm kardeşi
ve kendisi de bir dönem MSP'den
İzmır Milletvekih ada\ ı olmuş Tur-
gotÖzal, "dört eğüinu birieştirerek"
kurduğu ANAP'a MSP'den veya ona
yakın çevrelerden çok sayıda nite-
likli kadro devşirmişti.
RP, ilk kez sandık sınavına gırdiği
25 Mart 1984 yerel seçimlennde
778.622 oyla oy oranını yûzde 4.4'te
rutabildi. 1987'de yapılan referandu-
mun ardından yasaklı durumdan çı-
kan MSP'liler resmen yuvaya dön-
düler. Erbakan 11 Ekim 1987'de ya-
pılan RP 2. Kongresı'nde genel baş-
kanhğa seçilirken 25 MKYK üyeü-'
ğindenl3'ü,eski MSP'liler tarafın-
dan dolduruldu.
Fakat ANAP'ın baskın erken ge-
nel seçimkaran nedeniyle RP, bu yu-
lannı 2.170. 365"e, oy oranını da
9.8'e çıkardı. Konya. Şanlıurfa, Sı-
vas, Van ve Kahrarnanmaraş'ta bele-
diye başkanhklannı da kazanan RP,
nihayetgerçekgücüne ulaşmıştı. Fa-
kat bu noktaya gelmede RP örgütü-
nün fedakâr ve sabırh çahşmasının
oiduğu kadar ANAP'ın, yûzde
21.7'ye düşen oy oranımn da kanıt-
ladığı gibi hızla popülerliğini kay-
betmesinin de rolü vardı.
üyük şehirlerin varoşlarındaki yoksul kesimlere
"Adil Düzen" sloganıyla giden, tek tek tüm
kapılan çalan RP, hızla kitleselleşti. Buna
paralel olarak ANAP iktidarlan döneminde
epey mutlu günler geçiren yeni muhafazakâr
seçkinler -özellikle de girişimciler- iktidardan daha fazla
pay istiyorlardı ve RP de bunun farkındaydı.
vaya dönüşlerin meyvesini sandıktan
tam olarak devşiremedi.
29 Kasım 1987 genel seçimlerin-
de RP, 1.717.425 oy elde etti. Oy
yüzdesini de 7.16'ya çıkardı. Bu oy-
lar. 10 yıl önceki seçimsistemine gö-
re RP'ye 21 milletvekili kazandıra-
bilırdi, fakat Ozal'ın demokratikliği
hayli tartışmah seçim yasasının ac-
zme uğrayan RP, Türkiye genelinde
yüzde 10 barajmı aşamadığı için
Meclis'e temsilci sokamadı.
ANAP için hezimet olan 26 Mart
1989 yerel seçimlennde ise RP oy-
Bu arada Mehmet Zahid Kot-
ku'nun yerıne iskender Paşa Dergâ-
hı'nın başına geçen damadı Prof.
Mahmut Esad Coşan RP'den deste-
ğini çekti. Tartışmanın temelinde,
Erbakan'ın, kendisinden genç şey-
hin manevi otoritesini tammaması
ve cemaat üyelerinin önceliği parti
işlerine vermelerini istemesiydi.
1980'ler, gençlik kesiminde îs-
lamcı alamların güclendiği ve buna
paralel olarak '"Buişpartiyleolmaz"
diyenlerin sayısmın arttığı yülardı.
Sosyal demokrasinin krizinden ise
en çok RP yararlandı. Büyük şehir-
lerin varoşlarındaki yoksul kesimîe-
re "Adil Düzen"' sloganıyla giden,
tek tek tüm kapılan çalan RP, hızla
kitleselleşti.
MÇP-JDP Ittifakı
Buna paralel olarak ANAP ikti-
darlan döneminde epey mutlu gün-
lergeçiren yeni muhafazakâr seçkin-
ler -özellikle de girişimciler- iktidar-
dan daha fazla pay istiyorlardı ve RP
de bunun farkındaydı. Ne var ki RP
yönetimi işi sağlama bağlamak isti-
yordu. Bu nedenle 21 Ekim 1991 er-
ken genel seçimlerine Alparslan
Tûrkeş lıderhgindeki MÇP ve Ay-
kut Edibali liderliğindeki IDP ile it-
tifak yapülar.
Bu seçimlerden 4.121.355 oyla
(yüzde 16.2) çıkan RP. yıllar sonra
ilk kez TBMM'de, hem de 62 millet-
vekili iletemsil edilme şansını yaka-
ladı. Ne var kı, Milli Görüş hareke-
tinin belkemiği olan Kürtler, Tür-
keş'le işbirliği yaptığı için RP'den
soğudu. Bunun sonucunda oylar,
belli bölgelerde SHP listesinden se-
çimlere girmiş olan HEP'li adaylara
aktt. Zaten MÇP ve IDP'li 22 miîlet-
vekili de kısa süre sonra RP'den is-
tifa edip yuvalanna döndüler.
Yarııt: Seçim zaferleri ve
28 şubat sürecl
kalmıştı Mutlaka bir uzlaşma yolu bu-
lunmalı. ama bu da onur kıncı bir şekıl-
de gerçekleşmemelıydı
Erdoğan öncelıkle tabandakı dillendı-
nlmekten çekınilen bu arayışı ka\xadı
Aynca 1990 ortalannda RP'ye yönelıp
1999'da FP'den kaçan kesınileri fazla-
sıyla kucaklamak ıçınse "Bunlar seçil-
seier bile iktidar olamazlar'" anlaVışını
kınnası gerektığını gördü. Yanı hem ha-
reketın tabanı ve kadrolannı hem de top-
lumun FP'lı olmayan kesunlerinı yanı-
na çekmenın yolunun büyük iş çevrele-
ri, medya, başta ABD ve AB olmak üze-
re dış güçler ile başta ordu olmak üzere
üst düzey bürokrası ve yargı ile ıyı ıliş-
kilerden geçtığını kabullendı
Emekll subaylarla görüşme
Tayyip Erdoğan'ın ikı emekli subay-
la görüştüğü haben, kendısı tarafından
kısmen; bu görüşmelenn maksadınm
ordu ile temas olduğu yorumuysa Ge-
nelkurmay Başkanlığı tarafından bütü-
nüyle yalanlandı. Bu gelışme bile ola-
yın ne derece hassas ve önemlı olduğu-
nu göstenyor. Ordu ile ıhşkıler bir ke-
nara bırakılacak olursa, Erdogan'ın ve-
ya onu temsıl eden kışilenn TUSlAD'ın
önde gelenleriyle, bazı yüksek bürokrat-
larla ve Batılı yetkılılerle doğrudan te-
mas ıçınde olduklan bılınıyor. Bır za-
manlar Erbakan'la hıçbır şekılde ıletı-
şım ıçıne gıremeyen bu çevrelenn Erdo-
ğan'la dıyalog içinde olmaktan mem-
nun olduklan da ortada. Fakat yenilik- •
çılenn ışı hıç de kolay değil, çünkü geç-
mişlenyle gelecekleri arasuıda altuı bır
denge kurmalan gerekıyor. Yani hem îs-
lamcı kalacak, hem globalıst olacaklar.
Geleneksel tabanından kopmamak için
muhafazakâr; açıldığı yeni sularda yol
alabılmek, lıberal görünmek zorunda
hıssedecek kendısını.
Yenilikçi kanadın lıderlerinden Kay-
sen Milletvekih Abdullah Gül, kapat-
ma karanndan kısa bır süre önce "Mu-
hafazakâr kesimin sistemleolan sonınıı-
nu nasıl aşmayıdüşünüyorsunuz" şeklin-
dekı sorumuzu şöyle yanıtlamıştı:
Ktşkırtmadan eleştirmek
"Önce kendinden emin olacaksın,
kendini ga>et meşrulaşnracakgn. Yani
sö\lemlerink. ilkelerinle rutartı olacak.
zaaf taşımayacaksın. Ondan sonra hak-
h olduğun verde sonuna kadar arkasın-
da duracaksın. Sistemin \ anlışlannı gö-
receksin. sistemin yanhşlan karşısında
bo>un eğme\eceksin. ama sistenıe de ka-
buî ettireceksin \anlışlannı: kabul eder.
Mesela bugün bütün siyasi partiler siste-
me karşı demokrasi, insan haklan diyor.
Ama inandıncı olamryorlar. Sistem senin
bütün bu taleplerini boşa çıkartyor. Dü-
rüstlük filan dhorsun. 'kendıne bak' di-
yor. Bu zaaflardan kurtulmuş bir siyasi
hareket olsa, dürüstlüğünü, demokratiı-
ğını kabul ettirmiş bir hareket, sistemin
haksızhklan karşısında, istismar ederek,
kıskırtarak değiL ama düzeltme amacry-
la eleştirebüir. Bu sadece FP'nin sorunu
değil, Türkiye'de SİJBSİ partikrin başan-
sızhğuun, siyasetin alanını dolduranıa-
malannın temel nedenL"
Gül'ün "kışkırtmadan elestirme"
önermesı, .\na>asa Mahkemesı'nın
FP'yı kapatma karanyla tekzıp edildi.
Hem Istanbul Milletvekih Nazb Oıcak,
hem Tokat Mıllerv ekılı Bekir Sobacı ye-
nilikçi kanatın ön saflannda yer alıyor-
lardı. Zaten 28 Şubat sürecinde Erba-
kan'a dırenme telkin edenlerden bıri de
Abdullah Gül'dü. Merve Ka\akçının
TBMM'dekı basın toplantısında yanın-
da Abdüllatif Şener vardı Bütün bun-
lar, yenılıkçılerin, tslamcı tabanı sistem-
le banştırma ıddıalanna gölge dûşürdü.
Yarın: Celenekçller
yenilenecek ml?
DUZYAZI
ORHAN BÎRGtT
Samur Kürkçüler...
Anayasa Mahkemesı'nin FP için verdiği karann
gerekçesi henüz ortada yok. Her marıkeme önce-
likle karannı verir; daha sonra kendisinı o karan al-
mayayönelten nedenlerin hukuksal dayanağı olan
gerekçesini açıklar.
Bu gerekçeli kararı beklemeden, Yüksek Mah-
keme'ye yöneltilen hücumların çoğunun altında,
isimlerinin başında anayasa hukuku profesörü gi-
bi sıfatlan bulunanların olması, biraz yadırgatıcı ol-
muyor mu?
Bu "bilim adamlan" ve onlann yanı sıra bir ül-
kede partileri sadece seçmenin cezalandırması
görüşünü savunarak Batı'nın kurumsallaşmış ge-
leneklerine dayananlar, elbette bir şeyi unutuyor-
lar.
Unuttukları Batı demokrasilerinde radikal dini
söylemlerin, devleti yönetme iddiası ile ortaya çı-
kan partilerce benimsenmediğidir. Ylne aynı bi-
çimde bölücülüğu savunan siyasal görüşlere de,
ülkenin yönetiminin emanet edilmesine hiçbırza-
man yeşil ışıkyakılmayacağı gerçeğidir.
Bızim anayasamız, elbette yaşadığımız çağa,
hele yaşamak istediğımiz gelecege uymayan hü-
kümler taşımaktadır. 1961 Anayasası'nı koruma
bılinci içinde olsaydık, bugün uygarlıkta elbette
çok daha ileride bulunacaktık. Ama şimdi kendi-
leri gibi düşünmeyenlerı militan demokrasi yanlı-
sı olarak ya da Jakobencılıkte suçlayanlar önce
1972'de, daha sonra 1980'de hem tepeden inme-
ciliğin hem tek düze düşünmenin sokaklardaki
elebaşılanydılar.
12 Eylül Anayasası'na davetiye çıkartanlar, o-
muz verenler de onlardı.
• • •
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin,
önceki gun bu çevrelerın ve özellikle eski FP yö-
neticilerinin yönertiği sıtem kampanyasından bu-
nalmış olmalı ki, yürürlukteki iki yasayı, Anayasa
ve Siyasal Partiler Kanunu'nu değiştirmesi gere-
ken organın pariamento oldugunu söyledi. Bunu
söylerken de. hıçbır Batı demokrasısinde özellik-
le dinsel söylemlere dayanan radikal görüşlere ye-
şil ışık yakılmayacağını anlatmaya'çalıştı.
Kapatma karannı, mukadder yol ayrımını hız-
landıracak bir etmen olarak görduğü için de Re-
cai Kutan önceki gun TBMM'de yaptığı gündem
dışı konuşma ile anayasa degişikliğıni askıya al-
maktan ötürü iktidan suçladı ve Türkiye'de de-
mokrasinin olmadığını, bir demokrasi oyunu oy-
nandığını söyledi.
Demokrasimizin var olan eksiklikleri ve çoğu
göstermelik hükümlerinın bulunduğu elbette doğ-
rudur. Ama bir demokrasi oyunu oynanıyorsa, o
oyunun bir bölümünü özellikle Erbakan kafasının
sergilemekte olduğu, daha da doğru olan bir olgu
değil midir?
Dünyanın hangı parlamentosuna, illa tesettürü
siyasal bayrak yapmış bir hanımı, o kılığı ile oturt-
maya "buyurun" denilmektedir? Merve olayına
göz yumulmuş olsaydı, ilk genel seçimlerde çar-
şaflı adaylann milletvekili olarak gireceği TBMM'de
bir de harem-selamlık kurulmuş olacaktı. Onu ken-
di toplantılarınızda yaparak aradığınız siyasal do-
yuma ulaşmanıza kimse bır şey söylemiyor. Ama
ya spor salonlanndakı gösterıleri ülkenin parla-
mentosuna taşıma arzusunun adını "Gelenekçilik"
olarak sürdürmeye?..
• • •
Başbakan Ecevit, dünkü Hümyet'te Muharrem
Sankaya'ya, anayasa değişikliğinin gecikmesin-
den iktidar çoğunluğunun değil, FP'de kendileri-
ne "Yenilikçi" adını veren aynlıkçılann sorumlu ol-
dugunu söylüyor. Kaç kez anayasa değişikliği için
partiler arasında mutabakat sağlanmaya çalışıldı-
ğı halde, FP'nin bu asiler grubunun yan çizdiğini
anımsatıyor.
Kapatıian FP'nin yöneticılerı de onlara rejisörlük
yapan Erbakan da, aynlık vaktinin gelip çatması
kaçınılmaz oldukça, şımdi bölünmeyi önlemek için
çeşitli alternatifler sunuyorlar.
Yeni ve tek oluşum için bastınyortar.
Bu silah geri tepecek ve bölünmenin aylarca
önce fıilen gerçekleştiği, son Anayasa Mahkeme-
si karannın ise geçimsiz çiftlerin boşanması için bir
tür bahane ilamı olduğu gorülecektır.
Faks: 0212-6770762
E-mail:obirgit '< e-kolay net.
Yargıtay cezayı onayladı
Cüppeli Ahmet Hoca
3 yıl hapis yatacak
ANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - Yargıtav 8.
Cezsa Daıresı. kamu-
oyunda "Cüppeli Ahmet
Hoca" olarak bilınen Ah-
met Mahmut Cnlü'nün 3
yıl hapıs cezasmı onadı
Yargıtay, dini gereklere
uygun yaşamayıp çağın
gereklenne uygun ya-
şamlarını sürdürenlenn
cezalandınlması gerektı-
ğinı söylemenın "halkı
açıkça kin ve düşnıanlığa
tahrik etmeksuçu" oldu-
ğu görüşüne vardı.
Yargıtay 8. Ceza Da-
iresi, Ünlü'nün tstanbul
2 NoTu DGM tarafın-
dan Türk Ceza Yasa-
sı'nın "Halkı, sınıf, ırk,
din. mezhep veya bölge
farklılığı gözeterek kin
ve düşmanlığa açıkça
tahrik" suçunu düzenle-
yen 3122. maddesinden
verilen cezanın temyız
ıstemmı sonuçlandıra-
rak, cezayı oybirlığıyle
onadı.
Kararda, Cüppeh ,\h-
met Hoca'nın 17 Ağus-
tos 1999'da yaşanan ve
bınlerce yurttaşın yaşa-
mını yitırdiği depreme
ılışkın konuşmalannda,
felakete uğrayanlann
"dini gereklere uygun"
bıçımde yaşamayan, zi-
na, fuhuş ve tefecilik ya-
pan, haksız kazanç elde
eden ınsanlar olduklan-
nı. bu nedenle felakate
uğradıklannı ıddıa ettiği
anımsatıldı.
Kararda şöyle denıldi:
"Böyiece ülke genelinde
sosyal ve ekonomik ya-
şamlannı çağuı gerekle-
rine uygun olarak sür-
düren insanlan, cezalan-
dınlması gereken kimse-
ler olarak nitele>ip, so-
nuçta halkı din farknuğı
gözeterek açıkça kin ve
düşmanlığa tahrik ettiği
anlaşümış. kastının yo-
ğunluğu, konuşmalann
kanıuoyunda u> andırdı-
ğı tepki gözönüne ahndV
ğuıda ceza tayininde alt
sınırdan uzaklaşılmasın-
da bir isabetsizUk görül-
memiştir.''