22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S/YFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA 10 DUNYA VE TURKIYE Kimine göre uluslarötesi sivil îoplumun ilk nüvesi Seattle çocu/dan'. Kimine göre ilk küresel siyasi akımın başlangıcı. Banndırdığı çelişkilere rağmen 'küreselleşme karşıtı hassasiyetleri' zirve isyanlarıyla dünya gündemine sokan hareket için bu bile başarı. Seattle'dan G-8'e dünyayı saran kâbus... irvedeki isyancılarNtLGÜN CERRAHOĞLU ROMA - "TtVA!" Bir kadın ya da kasırga adı değıl küreselleşme ideolo- jisinın adı bu: "There Is No Alterna- tivc", "seçeneksizfik" anlamına geliyor. Pazar ve teknolojmin yarattığı alterna- tifsiz dünyayı betımliyor. "TİNA"cı- lar; küreselleşmenın hava, su gibi kar- şı konulmayacak bir yeryüzü gerçeği olduğunu, hiçbir biçimde denetlene- meyeceğini iddia ediyorlar. Bu mutlak bakışı benimseyen küre- selleşme yandaşlan, konuya ilişkin her türlü sorgulamayı kökten reddediyorlar. Ve ekonomik refah, özgürlüklerden na- siplenmemiş halklann da küreselleş- me sayesinde giderek gelişmiş dünyay- laharmanlanacağını savunuyorlar.Glo- balleşmenin insanı "meta"ya dönüş- türdüğünü ıddia eden "TtNA* karşıtı ra- dikaller ise küreselleşmeyi bir tür 21. yüzyıl sömürgeciliğı olarak görüyor ve meseleye klasik "anti-emperyaBst* ka- lıplar içinde yaklaşıyorlar. Sömürü değil 'dışlanma' Entelektüellerin çoğu, tartışmayı bu iki "uca" da "eleştirel" yak- laşan bir alanda sürdürüyor. Umberto Eco, Jeremy Rifkin gibi düşünürler, globalleşme- nin geri dönüşü olmayan bir gerçek olduğunu yadsımıyor. Ancak küreselleşmenin olum- suz yanlannı da tartışmaya açmaktan geri kalmıyorlar. Globalleşmenin anti-em- peryalizmin geleneksel kalıp- ları içinde algılanamayacağı- nı, sürecin farkh özellikler gösterdiğini, meselenin "sö- mürü" değil, bir "dışlanma olgusu" olduğunu vurgulu- yorlar. Ve küreselleşmeyi "uy- gariaşürmanın", "yönetilebi- ür" hale getırmenin yollannı irdeliyorlar. Globalleşme karşıtlığı adı- na eylem yolunu seçenler ra- dikal anti-TlNA'cı görüşle. globalleşmenin yönetilebil- mesini -"governance"- iste- yen bu ikinci görüş arasmda gidip geliyor. Herhalükarda genel geçer bir "anti-emper- yalizm ideolojisi" ötesinde, küresel sistemden "dışjanma" ya da "dışlanmatehdidT, "ge- İecekkorkusu" ile sokağa ini- yorlar. Küresel ısınmadan, 'de- li dana'ya dek küresel sorun- lardan kaynaklanan bir genel "tedirginlik" ve "güvensizB- ğin" harekete geçirdiği itici güçle Seattle'da ilk kez sahne- ye çıkan globalleşme karşı- tlan, homojen bir siyasi görüş ya da hareketi temsil etmiyor. tstihdam, iktidar ve siyasi katılımcılığın dışına itilen, savrulan; "yoksayılan'' kesim- lerin-internet aracılığıyla- oluşturduğu hetorejen bir "öf- ke", "protesto", "başkaldm" hareketi bu. Tartışmanın en- telektüel boyutlan ve incelik- leri ile ılgilenen dar entelek- tüel çevre dışında işsizlerden sendikal gruplara, çiftçilere, tarım iş- çilerine, kapitalizme kafadan karşı çı- kan solculara, çevrecilere, evsizlere, tü- ketici gruplanna, Zapatistalara, anar- şistlere, feministlere; homoseksüeller ırkçılık karşıtı göçmenler ve çeşitli si- vil toplum örgütlerine dek aklınıza ne gelırse var aralannda. Bu farklı kesimleri ortak protesto şemsiyesi altında bir araya getiren ve harekete geçıren ilk neden, dışlanan- lara her daim kapalı kalan "zenginler kulübü" mantığı oluyor. Her seferin- de bir başka yeryüzü köşesinde dü- zenlenen ve bu "zenginler kulübü" • Umberto Eco, Jeremy Rifkin gibi düşünürler globalleşmenin geri dönüşü olmayan bir gerçek olduğunu yadsımıyor. Ancak globalleşmenin anti emperyalizmin geleneksel kalıplan içinde algılanamayacağını, sürecin farklı özellikler gösterdiğini vurguluyorlar. mantığının tipik simgesine dönüşen medyatik zirveler, globalleşme kar- şıtlannı çıleden çıkanyor. Dünyanın ka- denne hükmeden üç beş lıderin kapa- lı kapılar ardında kararlar alması; ar- dından da sıntarak kameraman ordu- lan karşısına çıkması, küreselleşme- ye karşı bayrak kaldıranlan tacız edi- yor. "Güçteşhiri" ve bir "provokasyon yöntemi" olarak gördüklen bu "küre- sel show"a "küresel provokasyon"la cevap vermek; projektörlerin ışığında güçlülerden sahne çalmak ıstıyor ısyan- cılar. 99'da Dünya Ticaret Örgütü'nün (WT0) Seattle toplantısında sürpriz bir karşıt göstenyle ilk kez dünya sahne- sine çıkan globalleşme karşıtı eylem- ciler -aralannda kurduklan cep telefo- nu. internet ağıyla- güvenlik güçleri- kenti Prag'da yapılan IMF ve Dünya Bankası toplantısında; ardından aralık- takı AB (Nıce) Zırvesı'nde kendılen- nı gösteriyor. 30 ısyancının tutuklan- dığı. 16 polısın yaralandığı Nıce mey- dan muharabesi ardından: sayılan 30 bın kışıye ulaşan eylemcıler nısanda- ki Quebec "Amerika Zirvesi" yenıden sahneye çıkıyor. En son 14 Haziran AB Göteborg Zirvesi'nde ortalığı bir- birine katan eylemcılere Isveç polisi ateş açıyor. Demokratik hak ve özgürlükleri her şeyin üstünde rutan "uygar" Is- veç halkı ve Avrupa için unutulma- yacak bir "şok" oluyor bu. Bundan sonraki randevu, 20-22 Temmuz ta- rihleri arasmda Cenova'da yapılacak "G-8" Zirvesi. Göteborg'dâ yaşanan şıddetin ardından panikleyen çiçeği G-8 nedir? Yedi büyük sanayii ülkesi artı Rusya'yı bir araya getiren devlet hükümet başkanlan zirvesi. Katılanlar: ABD Başkanı George W. Bush. Rusya Devlet Başkanı VTadimir Putin, Japonya Başbakanı Junichiro Koizumi, Kanada Başbakanı Jean Chretien, îngiltere Başbakanı Tony Blair, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Fransa Başbakanı Lionel Jospiru ttalya Başbakanı Silvk) BerhısconL Yer ve tarih: Cenova, 20-22 Temmuz Gündem: Kuzey-Güney diyaloğu, azgelişmiş ülke borçlan, üçüncü dünyaya yardım, güvenli gıda, AIDS'le mücadele, çevre. enerji sorunlan, dot.force (yeni teknolojiler), organize suçla mücadele, çeşitli bölgelerdeki krizler... G-8 ajandasmda 3. dünyaya geniş yer aynimasma yol açan neden, küreselleşme karşıtı hareketin sonucu. İnternet: www.destroyimf.org www.otherdavos.net' www.monde- diplomatique.fr http://attac.org/' www.ecn.org/yabasta www.genoa-g8.it 2000'in 68'lilerinin sinıge popçusu Manu Chao. Yaptığı küresel müziğin adı "paçanka". CD satışlan 3 miiyonu aşryor. Küreselleşme karşıtları: Çeşitli işçi hareketleri. anarşistler, işsizler, topraksız tanm işçileri, tüketicıler; sivil toplum örgütleri: Uluslararası Af Örgütü, Greenpeace. WWF, uluslararası finans spekülasyonuna karşı çıkan örgütler (ATTAC) ve tüketıcı örgütleri; Katolik kilisesı mensuplan; entelektüeller; Ignacio Ramonet Jose Saramago, Eduardo Galeano, Naom Chomsky, Sebastiao Salgado. Samir Amin, Jeremy Rifkin... Seattle hareketi: Militan olarak sokağa çıkan küreselleşme karşıtlan. Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) 1999 Seattle konferansında ilk'kez isyan bayrağını kaldırdıklan için militanlara "Seattle hareketi" ya da "Seattle çocuklan" deniyor. Seattle'dan "G-8"e uzanan tüm büyük zirvelerin gündemine el koyan hareketin mensuplan için kullanılan diğer tanım: "G-8'liler". "G-8'Kler" 2000'in 68' lileri sayılıyor. Neyi temsil ediyorlar? Alternatıf kültürü temsil ediyor. Küresel ekonomi, küresel sıyaset ve sistemı ayakta tutan (IMF, Dünya Bankası ve WTO gibi) küresel kurumlann meşruiyetinı tartışmaya açıyor. ni gafil avlamayı başanyorlar. Seatt- le'a adım attıklan gün kentte sokağa çıkma yasağı konmasını temin eden is- yancılar o gün bugün "Seattle hareke- ti'' olarak bılıniyor. Ardmdan 2000'in "Davos Zirve- sinde" entellektüel Fransız köylüsü JoseBove liderliğindedüzenledikle- ri "McDonalds" baskınıyla çoku- luslu şirketleri kara listeye alıyorlar. En az yüz bin eylemci Tony Blair" ın "gezginci sirk" olarak adlandırdığı eylemciler. aynı yılın ey- lül ayında önce Çek Cumhuriyeti baş- burnunda Berlusconı hükümeti ola- ğanüstü sert önlemler almaya hazır- lanıyor. Zirve için Cenova'yı, kara- dan ve denizden devasa bir güvenlik kordonu altına almayı planlayan Ital- yan güvenlik güçlerinin; çıkabilecek çatışmalar için şimdiden 200 ceset torbası ısmarladığı iddıa ediliyor. Yalnız Italya'dan 700 ayn antı-glo- balizasyon örgütünün destek verdiğı G- 8 karşıtı gösterilere 100-200 bın eylem- cınin akması bekleniyor. Schengen kapsamı dışmdaki tüm sınır kapılan- nı zirve arifesınde kapatmayı düşünen Italya'ya en büyük destek Alman- ya'dan geliyor. Alman tçişleri Bakanı Otto Schily e'ylemcilerin AB ülkelen arasındakı seyahat hakkının -"hooli- gan"lara yapıldığı gıbı- kaldınlması- nı savunuyor. Tartışılan güvenlik ön- lemlennın anti-demokratık nıtelıkle- ri, globalleşme karşıtı eylemcilere iliş- kin polemıği dennleştinyor. Kardınaller dahıl çok sayıda "ka- naat önderi", eylemcıler yanında ya da karşısında saf tutuyor şımdı. "Dü- zen"den yana çıkan "TÎlSA"cılara kar- şın kılıse ve sol, "zayıfakulakvermek ve marjinallere el uzatmaktan" ya- na.Şıddete başvuran eylemcılerle ba- nşçı göstenciler arasuıda aynm ya- pılmasını talep edıyor ve eylemcilerin hooliganlaria bir tutulamayacağını söy- lüyorlar. Kamuoyu yoklamalan Italyanlann eylemcilere sempati duyduğunu gös- tenyor. Halkın yüzde 45'i, "şiddete başvurmayan isyancüann" kaygılan- nı paylaşıyor. Bu yeni eğilim, sıyaset- çileri de tavır almaya zorluyor. îtal- yan komünistlerinin lideri Fausto Ber- tinotti ile Demokratik Sol Partı lider- lennden Giovanna Meland- riömeğin, "açrinn" adına Ce- nova'ya gitmeye hazırlanı- yor. Yağ halkalan gibi büyü- yen tartışma, hükümeti de gü- venlik öhlemleri ötesinde ko- nuya politik yaklaşım geliş- tirmeye itiyor. "Seattle hare- keti"ni şimdiye dek görmez- den gelen iktidar çevreleri, Cenova Zirvesi arifesınde ilk kez göstericilerle diyalog for- mülleri üretmeye çalışıyor. Dışişlen Bakanı RenatoRug- gero, az gelişmiş ülke lider- lerinın katılacağı G-8'e pa- ralel bir ön zirve öneriyor ör- neğın. Seattle'ın idolleri Tath-sert tedbirlerle G-8 badıresini savuşturmak pe- şinde olan Ruggero. "Seatt- le hareketi" ıdollerinden pop şarkıcısı Manu Chao'ya kur yapmaya kadar götürüyor işı. Çizmede G-8 öncesi bir di- zı küreselleşme karşıtı kon- ser düzenleyen Chao'dan *Se- attle çocuklan" yla arabulu- culuk yapması için ricacı oluyor Italyan Dışişlen Ba- kanı. Küreselleşme karşıklannın simge popçusu Chao hay- ranlarını Magreb, Güney Amerika ritimlerini "rap"le harmanlayan "patchanka" (paçanka) adlı küresel ve me- lez bir müzikle peşnden sü- rüklüyor. Küreselleşme karşıtlarmın simgeleri arasmda yükselen bir başka avangard isim "No Logo" kitabıyla ünlenen genç yazar Naomi Klein Marka- lara karşı çıkan, küreselleş- me karşıtı mücadelenin ara- cı olarak dünya markası ürün- lere tüketici boykotu uygula- mayı öneren Klein"in bızzat kendisi bir dünya markası artık. Italya'ya gelme- sı gıtmesi, imza günlen başlıbaşına birer olay haline gelen Klein da pop- çu Manu Chao gibi, Cenova'da olacak muhtemelen. Kimine göre uluslarötesi sivil toplu- mun ilk nüvesi "SeatÜeçocuklan". Ki- mine göre ilk küresel siyasi akımın başlangıcı. Banndırdığı çelişkiler ve tüm belirsizlıklere rağmen "küresel- leşme karşıtı hassashetkri*" zıne ıs- yanlanyla dünya gündemine sokan ha- reket ıçın, bugüne dek elde edilen bu sonuç bıle küçümsenmeyecekbaşan. MERHABA NECATÎ DOĞRU Gözyaşı Bol, Sulu Kapatma! Hayatın bir nizamı var. Doğanın da bir düzeni... Leylekler yumurtlayarak çoğalır. Tavşanlar doğurarak artarlar. Bitkiler fotosentez yaparlar. Hiçbir şey yoktan var olmaz. Hiçbir şey vardan yok olmaz. Doğanın düzeni kaossuz ve kar- gaşasız yaşamaktır. Kaos ve karga- şa, önünde sonunda, er ya da geç, kendi içlerinden mutlaka bir düzen çıkanriar. Kaos, sürekli kaos doğurmaz. Kaos kendi kargaşasını boğar. Ve ortaya bir düzen çıkar. Bu yüzden şımdi; "Kaybeden Tür- kiye oldu... Bu çağda hiç parti ka- patılırmi?... Sistem çöktü... Demok- rasiyaraaldı... Halkkuruyor, devlet kapatıyor... Bu nasıl demokrası..?" türünden yakınmalar, eleştiriler, tep- kilerin hepsini tuzu yaraya basma olarak kabul edelim... Kemikleşmış ıri laflar bunlar... Hepsi entelektüel gösteriş... Darbecı General Kenan Evren bıle "Ben de parti kapatmıştım. Şimdı dü- şünüyorum da doğru yapmamışız:" dediğine göre, Fazilet'in kapatılması- na ağrt yakanlar "ucuz entelektüel fı- yaka " yapmaktan öteye geçemıyorlar. • • • Bence işin ash şudur: Kaos kendi kargaşasını boguyor. Türkiye, bu "dinci-laik, şenatçı- Batıcı" çatışmasını bıtırecek ve dı- ni, Kuran'ı, Allah'ı sıyasetın levyesı yapanları, Cumhuriyet'in başlangıç- ta esas aldığı "toplum sözleşmesin- de" buluşturacağı bir düzen arıyor. Tam kapatma yapılmadı. 28 Şubat balyozdu. Bu fiske kaldı. Belediye yönetimlerinde birinci parti, güçlü kıtlesel tabanı var... Böy- le bir partiyi saçı boyalı, dudağı ruj- lu, Recai Kutan'ı yalısına yemek da- vetıne çağırıp, onlara ayran içirtıp kendisi kırmızı şarap ıçen ve bunu da saklamayan Nazlı llıcak'ın şeriatçı- lığına bağlayarak kapatmakfiskede- ğilse nedir? Kim inanır?! Nazlı llıcak'ın neresi şeriatçı? Ana- sının gözü, kıvrak bir gazeteci. Çok çalışkan. lyi bir eğitim almış. Dokü- mantasyon becerisi yüksek. Tuttu- ğunu kopanyor, rüzgâr yakalaması- nı biliyor, kendini merkeze koyabili- yor. Bir zamanlar düzenin rüzgârını arkasına almış, solcuların ve komü- nistterin karşısına dikilmişti. O dönem- ler Türkiye demokrasisine hayat ver- meye aday Türk solculuğunun hak- sızca, adaletsizce, kanunsuzcayok edilip ezilmesi, sosyalist partilerin kapatılması için kendi öz gazetesi ve bütün enerjisiyle uğraşmıştı. Şim- di Islamcı çizginin rüzgârını aldı, yol- suzluğun, rüşvetın, haksızlığın üze- rine giden korkusuz milletvekilini oy- nuyor ve milletvekilliği elinden alı- nınca da komünıst şair Nâzım Hik- met'ın, "Senyanmasan... Benyan- masam. . Bizyanmasak... Nasıl çı- kar karanlıklar aydınlığa..." diye hal- kı yoldaşiık dayanışmasına çağıran şiırıni okuyor 40 yıllık şerbetlı Nazlı! Oldu şeriatçı Nazlı! Nazlı llıcak'ın rüzgârı arkasına alıp kendini odak haline getirmesini baş- ka gazetecileryapınca "şerbetli" olu- yorlar. Nazlı llıcak yapınca şeriatçı oluyor. Kım inanır? • • • Bu yüzden yarım kapatma! Hatta çeyrek kapatma! Sulandınlmış kapatma! Sadece ıkı milletvekilini odak nok- tası yapıp partiyi kapatmak demek; "Yeni bir partiyi hemen kurun, yo- lunuza devam edin " demekten baş- ka bir şey değil. Gözyaşı bol kapatma! Fazıletliler ağlıyor! Fakat Ecevit de ağlıyor... Bahçeli de ağlıyor... Mesut Yılmaz da ağlıyor... Deniz Baykal bıle ağlıyor! Bütün lıderler; "Bu çağda parti ka- patmak demokrası ayıbı... Içimize sındıremedık:" demekteler. Onlar bile hoşnut değiller. Pekı kapatmadan kım memnun? Kımse onaylamıyor partı kapatma- yı ve ışte bu noktada kaos, kendi kar- gaşasını boğacak noktaya doğru hız- la gidiyor. Çünku Türkiye Cumhuriye- ti'nin 1923'te ılan ettıği kuruluş be- yannamesınden bırsapma, taviz, cay- ma, dönme söz konusu değil. Bu kuruluş beyannamesi Batı me- deniyetı içinde olmayı ve laıkliği esas alıyor. Ülkeyı yönetırken rehber ola- rak Kuran'ı değil, ilmi referans nok- tası kabul edıyor. Fazılet Partısi'nin ku- rucusu, yönlendıricısı, yönetıci lideri Necmettin Erbakan ve onun yenne geçmeye aday yeni lideri Tayyip Er- doğan, sürekli olarak "Referansımız Islamdır, demokrasi bızim için iste- diğimiz durağa gelınce ıneceğimiz bir tramvaydır" deyip durdular. Ayrı- ca "5 artı 5 'ı kabul ederiz, Süleyman Demirel'/n yeniden cumhurbaşkanı seçılmesı için oylanmızı verinz, fakat anayasa değışiklıği içine bizim par- tinin kapatılmaması maddesini de koyun" diye demokratlığa uymayan teklifler de yaptılar. Halkın büyük ço- ğunluğunun Islamı kimlık yapmış bu toplumda, Kuran'ı siyasete sürekli alet ettiler. Ediyorlar... Bu da unutulmuyor... Kaos kendi kargaşasını boğuyor. Emlakbank'ın înce Memed'i! Acı çektiğımiz doğrudur... Tarlalaronların.... Dağlarbizimdir... Diyen Balkan baladı gibi oldu... Köroğlu gibi.... Ince Memed gibi... Robin Hood gibi... Zenginden alıpyoksuladağıtma.... Emlakbank'ın, Kocamustafapaşa Şu- besi'nde güvenlik görevlisi olan 32 yaşındaki memuru bunalıma düştü. Kasadaki 32 milyarı alıp sokağafırla- dı, kâğıt 10 milyonluklan; "Bizyeme- dik, alın sizyiyin" diye halka saçtı. Halk kapıştı paraları... Emlakbank'ın Ince Memed'i şim- di hapiste. Fakat Emlakbank'ın içi- ni boşaltanlar, hortumlayanlar, zara- ra sokanlar, soyulmasına göz yu- manlar dışardalar. Emlakbank ka- patılarak bu soygunun belgeleri yok KIRMETRE edilmek mi isteniyor? Vural Akışık Kırmetre'ye konuş- tu. Bütün soruları cevapladı. Yarın, bu köşede yazacağım. Zeugma Girişim Grubu el uzatıyor! Asurlular, Hititler.... Urartular, Sasaniler... Persler... Ingilizler... Almanlar... Osmanlılar... Çağının heregemen ulusu bu böl- geye hâkım olmak istedi. Fırat Neh- ri üzerindeki Birecik Barajı gölünün birinci ve ikinci terasını sular altında bıraktığı Zeugma Antik Kenti için Gi- rişim Grubu hazır olduğunu açıkla- dı. Başkan Prof. Dr. Umit Serda- roğlu, "GAPidaresinden, KültürBa- kanlığı'ndan, devlet hazinesinden tek kuruş istemeden ve almadan, gerekli kaynağı dışardan bularak Türk arkeologları bilgisiyle, biriki- miyle görev almaya hazırdır" diyor. Prof. Serdaroğlu, Zeugma'nın ka- zı meselesi olmaktan çıktığını, böl- genin kültürünü ve tarihsel kimliği- ni koruma meselesi haline geldiği- AKMETRE O ni ve bunun da antik kentin kazan- dınlmasındaTürkarkeologlarının li- derliğindegerçekleştinlmesi gerek- tiğini söylüyor. Söz Kültür Bakanı'nda... E-posta: necatidogru(o superonline.com Faks:0212 513 90 98 ÇANKIRI ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN HANEFİ AKTAŞÇI'YA tlANEN DUYURU EsasNo: 1998,195 KararNo. 1999 474 Davacı Gülay Aktaşçı tarafından, davalı Hanefı Aktaşçı aleyhine açılan boşanma davasında. Davacı ile Çankın ıli. Kjzıhrmak ılçesı. Karamürsel köyünde nüfusa kayıtlı Bay- ram ve Kezıban'dan olma 10.02.1962 d.lu Hanefı Aktaşçı'nın boşanmalarına karar venlmış olup, ılan tanhınden ıtıbaren 1 hafta sonra kararın davalı\a teblığ olunmuş sayılacağı \e kanunı sûresı ıçensınde temyız edılmedığı takdırde karann kesınle^e- ceğı, karar tebhğı yenne kaım olmak üzere ılanen teblığ olunur. Basın: 36883
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle