Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S/YFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA
10 DUNYA VE TURKIYE
Kimine göre
uluslarötesi sivil
îoplumun ilk nüvesi
Seattle çocu/dan'.
Kimine göre ilk küresel
siyasi akımın
başlangıcı. Banndırdığı
çelişkilere rağmen
'küreselleşme karşıtı
hassasiyetleri' zirve
isyanlarıyla dünya
gündemine sokan
hareket için bu bile
başarı.
Seattle'dan G-8'e dünyayı saran kâbus...
irvedeki isyancılarNtLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA - "TtVA!" Bir kadın ya da
kasırga adı değıl küreselleşme ideolo-
jisinın adı bu: "There Is No Alterna-
tivc", "seçeneksizfik" anlamına geliyor.
Pazar ve teknolojmin yarattığı alterna-
tifsiz dünyayı betımliyor. "TİNA"cı-
lar; küreselleşmenın hava, su gibi kar-
şı konulmayacak bir yeryüzü gerçeği
olduğunu, hiçbir biçimde denetlene-
meyeceğini iddia ediyorlar.
Bu mutlak bakışı benimseyen küre-
selleşme yandaşlan, konuya ilişkin her
türlü sorgulamayı kökten reddediyorlar.
Ve ekonomik refah, özgürlüklerden na-
siplenmemiş halklann da küreselleş-
me sayesinde giderek gelişmiş dünyay-
laharmanlanacağını savunuyorlar.Glo-
balleşmenin insanı "meta"ya dönüş-
türdüğünü ıddia eden "TtNA* karşıtı ra-
dikaller ise küreselleşmeyi bir tür 21.
yüzyıl sömürgeciliğı olarak görüyor ve
meseleye klasik "anti-emperyaBst* ka-
lıplar içinde yaklaşıyorlar.
Sömürü değil 'dışlanma'
Entelektüellerin çoğu, tartışmayı bu
iki "uca" da "eleştirel" yak-
laşan bir alanda sürdürüyor.
Umberto Eco, Jeremy Rifkin
gibi düşünürler, globalleşme-
nin geri dönüşü olmayan bir
gerçek olduğunu yadsımıyor.
Ancak küreselleşmenin olum-
suz yanlannı da tartışmaya
açmaktan geri kalmıyorlar.
Globalleşmenin anti-em-
peryalizmin geleneksel kalıp-
ları içinde algılanamayacağı-
nı, sürecin farkh özellikler
gösterdiğini, meselenin "sö-
mürü" değil, bir "dışlanma
olgusu" olduğunu vurgulu-
yorlar. Ve küreselleşmeyi "uy-
gariaşürmanın", "yönetilebi-
ür" hale getırmenin yollannı
irdeliyorlar.
Globalleşme karşıtlığı adı-
na eylem yolunu seçenler ra-
dikal anti-TlNA'cı görüşle.
globalleşmenin yönetilebil-
mesini -"governance"- iste-
yen bu ikinci görüş arasmda
gidip geliyor. Herhalükarda
genel geçer bir "anti-emper-
yalizm ideolojisi" ötesinde,
küresel sistemden "dışjanma"
ya da "dışlanmatehdidT, "ge-
İecekkorkusu" ile sokağa ini-
yorlar. Küresel ısınmadan, 'de-
li dana'ya dek küresel sorun-
lardan kaynaklanan bir genel
"tedirginlik" ve "güvensizB-
ğin" harekete geçirdiği itici
güçle Seattle'da ilk kez sahne-
ye çıkan globalleşme karşı-
tlan, homojen bir siyasi görüş
ya da hareketi temsil etmiyor.
tstihdam, iktidar ve siyasi
katılımcılığın dışına itilen,
savrulan; "yoksayılan'' kesim-
lerin-internet aracılığıyla-
oluşturduğu hetorejen bir "öf-
ke", "protesto", "başkaldm"
hareketi bu. Tartışmanın en-
telektüel boyutlan ve incelik-
leri ile ılgilenen dar entelek-
tüel çevre dışında işsizlerden
sendikal gruplara, çiftçilere, tarım iş-
çilerine, kapitalizme kafadan karşı çı-
kan solculara, çevrecilere, evsizlere, tü-
ketici gruplanna, Zapatistalara, anar-
şistlere, feministlere; homoseksüeller
ırkçılık karşıtı göçmenler ve çeşitli si-
vil toplum örgütlerine dek aklınıza ne
gelırse var aralannda.
Bu farklı kesimleri ortak protesto
şemsiyesi altında bir araya getiren ve
harekete geçıren ilk neden, dışlanan-
lara her daim kapalı kalan "zenginler
kulübü" mantığı oluyor. Her seferin-
de bir başka yeryüzü köşesinde dü-
zenlenen ve bu "zenginler kulübü"
• Umberto Eco, Jeremy Rifkin gibi düşünürler
globalleşmenin geri dönüşü olmayan bir gerçek olduğunu
yadsımıyor. Ancak globalleşmenin anti emperyalizmin
geleneksel kalıplan içinde algılanamayacağını, sürecin farklı
özellikler gösterdiğini vurguluyorlar.
mantığının tipik simgesine dönüşen
medyatik zirveler, globalleşme kar-
şıtlannı çıleden çıkanyor. Dünyanın ka-
denne hükmeden üç beş lıderin kapa-
lı kapılar ardında kararlar alması; ar-
dından da sıntarak kameraman ordu-
lan karşısına çıkması, küreselleşme-
ye karşı bayrak kaldıranlan tacız edi-
yor. "Güçteşhiri" ve bir "provokasyon
yöntemi" olarak gördüklen bu "küre-
sel show"a "küresel provokasyon"la
cevap vermek; projektörlerin ışığında
güçlülerden sahne çalmak ıstıyor ısyan-
cılar.
99'da Dünya Ticaret Örgütü'nün
(WT0) Seattle toplantısında sürpriz bir
karşıt göstenyle ilk kez dünya sahne-
sine çıkan globalleşme karşıtı eylem-
ciler -aralannda kurduklan cep telefo-
nu. internet ağıyla- güvenlik güçleri-
kenti Prag'da yapılan IMF ve Dünya
Bankası toplantısında; ardından aralık-
takı AB (Nıce) Zırvesı'nde kendılen-
nı gösteriyor. 30 ısyancının tutuklan-
dığı. 16 polısın yaralandığı Nıce mey-
dan muharabesi ardından: sayılan 30
bın kışıye ulaşan eylemcıler nısanda-
ki Quebec "Amerika Zirvesi" yenıden
sahneye çıkıyor. En son 14 Haziran
AB Göteborg Zirvesi'nde ortalığı bir-
birine katan eylemcılere Isveç polisi
ateş açıyor.
Demokratik hak ve özgürlükleri
her şeyin üstünde rutan "uygar" Is-
veç halkı ve Avrupa için unutulma-
yacak bir "şok" oluyor bu. Bundan
sonraki randevu, 20-22 Temmuz ta-
rihleri arasmda Cenova'da yapılacak
"G-8" Zirvesi. Göteborg'dâ yaşanan
şıddetin ardından panikleyen çiçeği
G-8 nedir?
Yedi büyük sanayii
ülkesi artı Rusya'yı bir
araya getiren devlet
hükümet başkanlan
zirvesi.
Katılanlar:
ABD Başkanı George W.
Bush. Rusya Devlet
Başkanı VTadimir Putin,
Japonya Başbakanı
Junichiro Koizumi,
Kanada Başbakanı Jean
Chretien, îngiltere
Başbakanı Tony Blair,
Almanya Başbakanı
Gerhard Schröder,
Fransa Başbakanı Lionel
Jospiru ttalya Başbakanı
Silvk) BerhısconL
Yer ve tarih:
Cenova, 20-22 Temmuz
Gündem:
Kuzey-Güney diyaloğu,
azgelişmiş ülke borçlan,
üçüncü dünyaya yardım,
güvenli gıda, AIDS'le
mücadele, çevre. enerji
sorunlan, dot.force (yeni
teknolojiler), organize
suçla mücadele, çeşitli
bölgelerdeki krizler...
G-8 ajandasmda
3. dünyaya geniş yer
aynimasma yol açan
neden, küreselleşme
karşıtı hareketin sonucu.
İnternet:
www.destroyimf.org
www.otherdavos.net'
www.monde-
diplomatique.fr
http://attac.org/'
www.ecn.org/yabasta
www.genoa-g8.it
2000'in 68'lilerinin sinıge
popçusu Manu Chao.
Yaptığı küresel müziğin
adı "paçanka". CD
satışlan 3 miiyonu aşryor.
Küreselleşme karşıtları:
Çeşitli işçi hareketleri. anarşistler, işsizler, topraksız tanm
işçileri, tüketicıler; sivil toplum örgütleri: Uluslararası Af
Örgütü, Greenpeace. WWF, uluslararası finans spekülasyonuna
karşı çıkan örgütler (ATTAC) ve tüketıcı örgütleri; Katolik
kilisesı mensuplan; entelektüeller; Ignacio Ramonet Jose
Saramago, Eduardo Galeano, Naom Chomsky, Sebastiao
Salgado. Samir Amin, Jeremy Rifkin...
Seattle hareketi:
Militan olarak sokağa çıkan küreselleşme karşıtlan. Dünya
Ticaret Örgütü'nün (WTO) 1999 Seattle konferansında ilk'kez
isyan bayrağını kaldırdıklan için militanlara "Seattle hareketi"
ya da "Seattle çocuklan" deniyor. Seattle'dan "G-8"e uzanan
tüm büyük zirvelerin gündemine el koyan hareketin mensuplan
için kullanılan diğer tanım: "G-8'liler". "G-8'Kler" 2000'in 68'
lileri sayılıyor.
Neyi temsil ediyorlar?
Alternatıf kültürü temsil ediyor. Küresel ekonomi, küresel
sıyaset ve sistemı ayakta tutan (IMF, Dünya Bankası ve WTO
gibi) küresel kurumlann meşruiyetinı tartışmaya açıyor.
ni gafil avlamayı başanyorlar. Seatt-
le'a adım attıklan gün kentte sokağa
çıkma yasağı konmasını temin eden is-
yancılar o gün bugün "Seattle hareke-
ti'' olarak bılıniyor.
Ardmdan 2000'in "Davos Zirve-
sinde" entellektüel Fransız köylüsü
JoseBove liderliğindedüzenledikle-
ri "McDonalds" baskınıyla çoku-
luslu şirketleri kara listeye alıyorlar.
En az yüz bin eylemci
Tony Blair" ın "gezginci sirk" olarak
adlandırdığı eylemciler. aynı yılın ey-
lül ayında önce Çek Cumhuriyeti baş-
burnunda Berlusconı hükümeti ola-
ğanüstü sert önlemler almaya hazır-
lanıyor. Zirve için Cenova'yı, kara-
dan ve denizden devasa bir güvenlik
kordonu altına almayı planlayan Ital-
yan güvenlik güçlerinin; çıkabilecek
çatışmalar için şimdiden 200 ceset
torbası ısmarladığı iddıa ediliyor.
Yalnız Italya'dan 700 ayn antı-glo-
balizasyon örgütünün destek verdiğı G-
8 karşıtı gösterilere 100-200 bın eylem-
cınin akması bekleniyor. Schengen
kapsamı dışmdaki tüm sınır kapılan-
nı zirve arifesınde kapatmayı düşünen
Italya'ya en büyük destek Alman-
ya'dan geliyor. Alman tçişleri Bakanı
Otto Schily e'ylemcilerin AB ülkelen
arasındakı seyahat hakkının -"hooli-
gan"lara yapıldığı gıbı- kaldınlması-
nı savunuyor. Tartışılan güvenlik ön-
lemlennın anti-demokratık nıtelıkle-
ri, globalleşme karşıtı eylemcilere iliş-
kin polemıği dennleştinyor.
Kardınaller dahıl çok sayıda "ka-
naat önderi", eylemcıler yanında ya da
karşısında saf tutuyor şımdı. "Dü-
zen"den yana çıkan "TÎlSA"cılara kar-
şın kılıse ve sol, "zayıfakulakvermek
ve marjinallere el uzatmaktan" ya-
na.Şıddete başvuran eylemcılerle ba-
nşçı göstenciler arasuıda aynm ya-
pılmasını talep edıyor ve eylemcilerin
hooliganlaria bir tutulamayacağını söy-
lüyorlar.
Kamuoyu yoklamalan Italyanlann
eylemcilere sempati duyduğunu gös-
tenyor. Halkın yüzde 45'i, "şiddete
başvurmayan isyancüann" kaygılan-
nı paylaşıyor. Bu yeni eğilim, sıyaset-
çileri de tavır almaya zorluyor. îtal-
yan komünistlerinin lideri Fausto Ber-
tinotti ile Demokratik Sol Partı lider-
lennden Giovanna Meland-
riömeğin, "açrinn" adına Ce-
nova'ya gitmeye hazırlanı-
yor.
Yağ halkalan gibi büyü-
yen tartışma, hükümeti de gü-
venlik öhlemleri ötesinde ko-
nuya politik yaklaşım geliş-
tirmeye itiyor. "Seattle hare-
keti"ni şimdiye dek görmez-
den gelen iktidar çevreleri,
Cenova Zirvesi arifesınde ilk
kez göstericilerle diyalog for-
mülleri üretmeye çalışıyor.
Dışişlen Bakanı RenatoRug-
gero, az gelişmiş ülke lider-
lerinın katılacağı G-8'e pa-
ralel bir ön zirve öneriyor ör-
neğın.
Seattle'ın idolleri
Tath-sert tedbirlerle G-8
badıresini savuşturmak pe-
şinde olan Ruggero. "Seatt-
le hareketi" ıdollerinden pop
şarkıcısı Manu Chao'ya kur
yapmaya kadar götürüyor işı.
Çizmede G-8 öncesi bir di-
zı küreselleşme karşıtı kon-
ser düzenleyen Chao'dan *Se-
attle çocuklan" yla arabulu-
culuk yapması için ricacı
oluyor Italyan Dışişlen Ba-
kanı.
Küreselleşme karşıklannın
simge popçusu Chao hay-
ranlarını Magreb, Güney
Amerika ritimlerini "rap"le
harmanlayan "patchanka"
(paçanka) adlı küresel ve me-
lez bir müzikle peşnden sü-
rüklüyor.
Küreselleşme karşıtlarmın
simgeleri arasmda yükselen
bir başka avangard isim "No
Logo" kitabıyla ünlenen genç
yazar Naomi Klein Marka-
lara karşı çıkan, küreselleş-
me karşıtı mücadelenin ara-
cı olarak dünya markası ürün-
lere tüketici boykotu uygula-
mayı öneren Klein"in bızzat kendisi bir
dünya markası artık. Italya'ya gelme-
sı gıtmesi, imza günlen başlıbaşına
birer olay haline gelen Klein da pop-
çu Manu Chao gibi, Cenova'da olacak
muhtemelen.
Kimine göre uluslarötesi sivil toplu-
mun ilk nüvesi "SeatÜeçocuklan". Ki-
mine göre ilk küresel siyasi akımın
başlangıcı. Banndırdığı çelişkiler ve
tüm belirsizlıklere rağmen "küresel-
leşme karşıtı hassashetkri*" zıne ıs-
yanlanyla dünya gündemine sokan ha-
reket ıçın, bugüne dek elde edilen bu
sonuç bıle küçümsenmeyecekbaşan.
MERHABA
NECATÎ DOĞRU
Gözyaşı Bol, Sulu Kapatma!
Hayatın bir nizamı var.
Doğanın da bir düzeni...
Leylekler yumurtlayarak çoğalır.
Tavşanlar doğurarak artarlar.
Bitkiler fotosentez yaparlar.
Hiçbir şey yoktan var olmaz.
Hiçbir şey vardan yok olmaz.
Doğanın düzeni kaossuz ve kar-
gaşasız yaşamaktır. Kaos ve karga-
şa, önünde sonunda, er ya da geç,
kendi içlerinden mutlaka bir düzen
çıkanriar.
Kaos, sürekli kaos doğurmaz.
Kaos kendi kargaşasını boğar.
Ve ortaya bir düzen çıkar.
Bu yüzden şımdi; "Kaybeden Tür-
kiye oldu... Bu çağda hiç parti ka-
patılırmi?... Sistem çöktü... Demok-
rasiyaraaldı... Halkkuruyor, devlet
kapatıyor... Bu nasıl demokrası..?"
türünden yakınmalar, eleştiriler, tep-
kilerin hepsini tuzu yaraya basma
olarak kabul edelim...
Kemikleşmış ıri laflar bunlar...
Hepsi entelektüel gösteriş...
Darbecı General Kenan Evren bıle
"Ben de parti kapatmıştım. Şimdı dü-
şünüyorum da doğru yapmamışız:"
dediğine göre, Fazilet'in kapatılması-
na ağrt yakanlar "ucuz entelektüel fı-
yaka " yapmaktan öteye geçemıyorlar.
• • •
Bence işin ash şudur: Kaos kendi
kargaşasını boguyor.
Türkiye, bu "dinci-laik, şenatçı-
Batıcı" çatışmasını bıtırecek ve dı-
ni, Kuran'ı, Allah'ı sıyasetın levyesı
yapanları, Cumhuriyet'in başlangıç-
ta esas aldığı "toplum sözleşmesin-
de" buluşturacağı bir düzen arıyor.
Tam kapatma yapılmadı.
28 Şubat balyozdu.
Bu fiske kaldı.
Belediye yönetimlerinde birinci
parti, güçlü kıtlesel tabanı var... Böy-
le bir partiyi saçı boyalı, dudağı ruj-
lu, Recai Kutan'ı yalısına yemek da-
vetıne çağırıp, onlara ayran içirtıp
kendisi kırmızı şarap ıçen ve bunu da
saklamayan Nazlı llıcak'ın şeriatçı-
lığına bağlayarak kapatmakfiskede-
ğilse nedir?
Kim inanır?!
Nazlı llıcak'ın neresi şeriatçı? Ana-
sının gözü, kıvrak bir gazeteci. Çok
çalışkan. lyi bir eğitim almış. Dokü-
mantasyon becerisi yüksek. Tuttu-
ğunu kopanyor, rüzgâr yakalaması-
nı biliyor, kendini merkeze koyabili-
yor. Bir zamanlar düzenin rüzgârını
arkasına almış, solcuların ve komü-
nistterin karşısına dikilmişti. O dönem-
ler Türkiye demokrasisine hayat ver-
meye aday Türk solculuğunun hak-
sızca, adaletsizce, kanunsuzcayok
edilip ezilmesi, sosyalist partilerin
kapatılması için kendi öz gazetesi
ve bütün enerjisiyle uğraşmıştı. Şim-
di Islamcı çizginin rüzgârını aldı, yol-
suzluğun, rüşvetın, haksızlığın üze-
rine giden korkusuz milletvekilini oy-
nuyor ve milletvekilliği elinden alı-
nınca da komünıst şair Nâzım Hik-
met'ın, "Senyanmasan... Benyan-
masam. . Bizyanmasak... Nasıl çı-
kar karanlıklar aydınlığa..." diye hal-
kı yoldaşiık dayanışmasına çağıran
şiırıni okuyor
40 yıllık şerbetlı Nazlı!
Oldu şeriatçı Nazlı!
Nazlı llıcak'ın rüzgârı arkasına alıp
kendini odak haline getirmesini baş-
ka gazetecileryapınca "şerbetli" olu-
yorlar. Nazlı llıcak yapınca şeriatçı
oluyor.
Kım inanır?
• • •
Bu yüzden yarım kapatma!
Hatta çeyrek kapatma!
Sulandınlmış kapatma!
Sadece ıkı milletvekilini odak nok-
tası yapıp partiyi kapatmak demek;
"Yeni bir partiyi hemen kurun, yo-
lunuza devam edin " demekten baş-
ka bir şey değil.
Gözyaşı bol kapatma!
Fazıletliler ağlıyor!
Fakat Ecevit de ağlıyor...
Bahçeli de ağlıyor...
Mesut Yılmaz da ağlıyor...
Deniz Baykal bıle ağlıyor!
Bütün lıderler; "Bu çağda parti ka-
patmak demokrası ayıbı... Içimize
sındıremedık:" demekteler.
Onlar bile hoşnut değiller.
Pekı kapatmadan kım memnun?
Kımse onaylamıyor partı kapatma-
yı ve ışte bu noktada kaos, kendi kar-
gaşasını boğacak noktaya doğru hız-
la gidiyor. Çünku Türkiye Cumhuriye-
ti'nin 1923'te ılan ettıği kuruluş be-
yannamesınden bırsapma, taviz, cay-
ma, dönme söz konusu değil.
Bu kuruluş beyannamesi Batı me-
deniyetı içinde olmayı ve laıkliği esas
alıyor. Ülkeyı yönetırken rehber ola-
rak Kuran'ı değil, ilmi referans nok-
tası kabul edıyor. Fazılet Partısi'nin ku-
rucusu, yönlendıricısı, yönetıci lideri
Necmettin Erbakan ve onun yenne
geçmeye aday yeni lideri Tayyip Er-
doğan, sürekli olarak "Referansımız
Islamdır, demokrasi bızim için iste-
diğimiz durağa gelınce ıneceğimiz
bir tramvaydır" deyip durdular. Ayrı-
ca "5 artı 5 'ı kabul ederiz, Süleyman
Demirel'/n yeniden cumhurbaşkanı
seçılmesı için oylanmızı verinz, fakat
anayasa değışiklıği içine bizim par-
tinin kapatılmaması maddesini de
koyun" diye demokratlığa uymayan
teklifler de yaptılar. Halkın büyük ço-
ğunluğunun Islamı kimlık yapmış bu
toplumda, Kuran'ı siyasete sürekli
alet ettiler.
Ediyorlar...
Bu da unutulmuyor...
Kaos kendi kargaşasını boğuyor.
Emlakbank'ın înce Memed'i!
Acı çektiğımiz doğrudur...
Tarlalaronların....
Dağlarbizimdir...
Diyen Balkan baladı gibi oldu...
Köroğlu gibi....
Ince Memed gibi...
Robin Hood gibi...
Zenginden alıpyoksuladağıtma....
Emlakbank'ın, Kocamustafapaşa Şu-
besi'nde güvenlik görevlisi olan 32
yaşındaki memuru bunalıma düştü.
Kasadaki 32 milyarı alıp sokağafırla-
dı, kâğıt 10 milyonluklan; "Bizyeme-
dik, alın sizyiyin" diye halka saçtı.
Halk kapıştı paraları...
Emlakbank'ın Ince Memed'i şim-
di hapiste. Fakat Emlakbank'ın içi-
ni boşaltanlar, hortumlayanlar, zara-
ra sokanlar, soyulmasına göz yu-
manlar dışardalar. Emlakbank ka-
patılarak bu soygunun belgeleri yok
KIRMETRE
edilmek mi isteniyor?
Vural Akışık Kırmetre'ye konuş-
tu. Bütün soruları cevapladı.
Yarın, bu köşede yazacağım.
Zeugma Girişim Grubu el uzatıyor!
Asurlular, Hititler....
Urartular, Sasaniler...
Persler... Ingilizler...
Almanlar... Osmanlılar...
Çağının heregemen ulusu bu böl-
geye hâkım olmak istedi. Fırat Neh-
ri üzerindeki Birecik Barajı gölünün
birinci ve ikinci terasını sular altında
bıraktığı Zeugma Antik Kenti için Gi-
rişim Grubu hazır olduğunu açıkla-
dı. Başkan Prof. Dr. Umit Serda-
roğlu, "GAPidaresinden, KültürBa-
kanlığı'ndan, devlet hazinesinden
tek kuruş istemeden ve almadan,
gerekli kaynağı dışardan bularak
Türk arkeologları bilgisiyle, biriki-
miyle görev almaya hazırdır" diyor.
Prof. Serdaroğlu, Zeugma'nın ka-
zı meselesi olmaktan çıktığını, böl-
genin kültürünü ve tarihsel kimliği-
ni koruma meselesi haline geldiği-
AKMETRE
O
ni ve bunun da antik kentin kazan-
dınlmasındaTürkarkeologlarının li-
derliğindegerçekleştinlmesi gerek-
tiğini söylüyor.
Söz Kültür Bakanı'nda...
E-posta: necatidogru(o superonline.com
Faks:0212 513 90 98
ÇANKIRI ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
HANEFİ AKTAŞÇI'YA tlANEN DUYURU
EsasNo: 1998,195
KararNo. 1999 474
Davacı Gülay Aktaşçı tarafından, davalı Hanefı Aktaşçı aleyhine açılan boşanma
davasında.
Davacı ile Çankın ıli. Kjzıhrmak ılçesı. Karamürsel köyünde nüfusa kayıtlı Bay-
ram ve Kezıban'dan olma 10.02.1962 d.lu Hanefı Aktaşçı'nın boşanmalarına karar
venlmış olup, ılan tanhınden ıtıbaren 1 hafta sonra kararın davalı\a teblığ olunmuş
sayılacağı \e kanunı sûresı ıçensınde temyız edılmedığı takdırde karann kesınle^e-
ceğı, karar tebhğı yenne kaım olmak üzere ılanen teblığ olunur. Basın: 36883