Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr
Kıbele, binlerce yıl sonra İş Sanat Kültür Merkezi'nin girişinde yeniden vücut buldu
Tanrıçaran görkemliÖZLEM ALTUNOK
Tannça1
Onun yeridir.karar yeri;
ellennde tutar her şeyin yazgısını.
Onun bakışından doğmuştur sevinç,
Yajam coşkusu. görkem, kadmla erkekteki
yarat.cı güç.
|1Ö 2000)
Tauilann anası. ana tannça Kibele! Külte-
pe'de Kubaba, Lidıa'da Kybebe, Fhrigya'da
Kybele, Sümer'de Marienna. Hitit'te Arinna.
Mısır'da Isis... Toprağın, suyun, analığın. do-
ğanın, yaratıcılığın. bereketin sembolü. 7000
yıl ör.ce Anadolu'dan çıkıp, farklı suretlerde.
çağlar boyunca bırçok kültür ve coğrafyaya
yolculuk etmiş bir kült.
Ana tannça Kibele binlerce yıl sonra İş Ban-
kası-İş Sanat Kültür Merkezi'nin girişinde ye-
nıden vücut buldu. Heykeltıraş Mehmet Ak-
soy'un 50 ton mermerden 33 tonunu atarak
Kibele'nin etine ulaştığı 4.80 metreye uzanan
'çeşme heykeT. bir yıl süren bir çalışmayla or-
taya çıktı. 15 Hazıran'da bir törenle açıhşı ya-
pılan heykel, şimdi yeni mekânında nefes alı-
yor. Mehmet Aksoy. insanoğlunun doğadan
kopukluguna, efsaneleri unutmuşluğuna ara-
cılık ederek heykeliyle ses veriyor.
"Eskiden insanlar doğaya, doğayla ilgili efsa-
nelere inanırlardı. İyi niyetle, umutla ilgisi olan
hoş mitlere günümüzde yer yok Doğanın bir
tannçası \ardu onun getirdiği gelenekler, inanç-
lar...\ üzyülarca doğa> la u\ um içinde yaşayan
insanlann yaşama sevincini tekrar çağırmayı,
hatuiatmayı hedefledim. İnsan ile doğa arasın-
daki uzakhğın aralığını biraz olsun kapatmak
için yüzyıllar öncesinden buraya çağırdım Ki-
bele'yi."
Altı parçadan oluşan 'Kibele Çeşmesi', or-
ganik formlarla örülü. Kibele'nin atribulany-
la donarılmış, ardında gökyüzü, önünde son-
suzluğu, akışkanlığı. yaşamı çağnştıran su ta-
şı çeşmesiyle bir süreklilik sunuyor.
Biri sakin diğeri hırçın aslanlar do-
ğanın gücünü ve ikiyüzlülüğünü
sembolize ediyor, kucağında em-
zirdiği iki çocuk iyiyi, kötüyü, gü-
zeli, çirkini... Kibele'nin âşık ol-
duğu Attis ise boynundaki kolye-
sinde badem sembolüyle veriliyor.
"Başı, aylaria çevTİİi Kibele'nin.
Hilal kızhğııu, büyüyen ay ka-
dınhğuiL,dolunaygebeliğini, /
eksilen ay da yaşlıhğu ölü-
mü temsil ediyor. Başında ise bir kuk taşryor,
bu kuk de şehrin koruyucusu olduğunu sim-
getiyor."
Kibele formu, Mehmet Aksoy'un uzun za-
mandır uygulamayı düşündüğu bir proje aslın-
da. Önce Ankara'da Esenboğa girişinde halkı
karşılaması, selamlaması düşünülmüş. daha
sonra da pek çok kez gündeme gelmesine kar-
şın birtakım engeller yüzünden bugüne kadar
gerçekleştirilememiş.M
Aktepe üzerinden An-
kara'ya gelenleri selamlayacak beton kabuklu
dev bir Kibele heykeli, dağuı bir kısmı-
nı içine alarak yükselecekti. Üç bö-
lümden oluşacak heykel yaşam,
ölüm ve yeniden doğuşu sim-
geleyecekti. İçinde tiyatro-
lar yer alacak ve Anado-
lu'nun Hatti'den Frig-
ya'ya, Roma'dan Bi-
zans'a çeşitü mezar kült-
lerini baruıdıracakû. \Ii-
mari ve teknik projesi
oturmuştu. Ankara'da
politikacüann, bürok-
rasinin hışmuıa uğradı.
Ondan sora birçok me-
kâna da yapmaya ça-
hştım. Mesela Pen-
dik'te bir meydana ya-
püması söz konusu
oldu."
Aksoy'a göre hey-
kel, insanlann kulla- !
nımına açık, ilişki .
kurulabilen bir ya-
pıt kimliği taşıya-
rakyaşarrun bir par-
çası olmah. Iş Ku-
leleri'nın günde-
me gelmesi ise İş j
Bankası Genel
•'Bu mekân, bir
cazibe alanı
yaratıyor artık.
Buraya gelen
insanlar bu
cazibenin
etkisinde
kalacaktır.
Kibele, onlara
toprağın
bereketini,
rüzgânn
gücünü,
yaşamın
sürekliliğini
anlatacaktır.
Şimdi, bu
heykeli
buradan
kaldınrsanız
burası boşalır,j
bunu
biliyorum.'l
•v «K.
K.
Müdürü Ersuı Ozince'nin kuleleri sanat yapıt-
lany la çevrelemeye karar vermesiyle olur. Us-
telik Özince de Aksoy gibi mekânın modern
heykeller yerine Anadolu'ya ait heykellerle
donatılmasını ıstediğini söyleyince, ilk hey-
kelin Kibele olacağı da Aksoy için kesinlik
kazanmıştır artık. Proje. Kibele heykelinin ya-
nı sıra bir 'Nike' ve 'Dans Eden Atatürk' hey-
keli ile sürecek kapsamlı bir projedir. Ve Ki-
bele sonunde ete kemiğe bürünmeye başlar.
"4lk olarak doğnı malzemeyi bulmak önem-
liydi benim için. Saflıgı, temi/liği. anne sütünü
çağnştıran "beyaz'ı seçmem çok da zor olma-
dı Sonunda, Türkiye'deki en güzel beyazlardan
biri olan Afyon mennerine karar verdim. Atöl-
yem i)i organize obnuş bir atöKe, büyük bir bey-
kelle çahşabilecek rahat bir ortam. Bu anlam-
da zorlıık çekmedün. Anıa süreç içinde kendin-
den geçmeler ya da kendini buhnalar oldu. Bir
\il boyunca yeni füdrkre açık ve sabırh oldum,
bu süre içinde heykeli oluşturma hevecanını hiç
>itirmedim."
Istanbul'un iş merkezi konumundaki bir me-
kânda, dev binalann arasında kendine yer bul-
du heykel. Modern bir mekânda, binlerce yıl-
lık geçmişinin izlerini taşıyarak, dramatik bir
konuma da sahip oldu böyîece. Doğanın sem-
bolü Kibele ve modern kent! Aksoy, bu ters iliş-
kiyi. zıtlığı uyancı buluyor. Önemli olanın hey-
kelin insanlarla gireceği ilişki olduğunu düşü-
nüyor.
"Heykelin bannduThğı çelişkiyle beraber ye-
rini çok güzel bulduğuna inanıyonım. Tekno-
lojinin içine bir anda doğadan bir parça, doğa-
nın tannçası gelrvor. Böyle bir mekânda do-
ğayla ilgili çağnşunda bulunmakgerçekten zor
bir iş. Bir hikâyeyi, mitolojm taşırken. insan-
lann bir >erinden vakala> acağını, bir şeyleri çağ-
nştıracağım unıuvorum."
Artık. İş Kuleleri'nin atmosferi değişti. Me-
kânın içine yeni bir mekân kuruldu: 'KibeleÇeş-
mesi'. Yeni mekânın tanırrunı yine Meh-
met Aksoy dillendiriyor.''Bu mekân,
bir cazibe alanı yaraüyor artık Bu-
raya gelen insanlar bu cazibenin
etkisinde kalacaktır. Kibele, onla-
ra toprağuı bereketini, rüzgânn gü-
cünü, yaşamın sürekliliğini anlata-
cakür. Bu du\ guda yanılmadığuru
insanlann yüzünden, bakışından
anbyorum. Şimdi. bu heykeli bu-
radan kaldırırsanız burası
boşahr, bunu bih'yonım."
Tiyatroseverler Stephen Daldry'yi yeğlediKültür Servisi - Tiyatroseverler Ro-
yal National Tiyatrosu'nun idaresini
'Billy EIBot' fılminin > önetmeni Step-
hen Daldry'nin yürürmesi yönünde
'WTıatsonstage' web sıtesinde oy kul-
landılar. 'Billy Elliot'la 'en iyi yönet-
men' dahnda Oscar adaylığı kaza-
nan ve oyların yüzde 45'ini alan
Daldry, gelecek yıl kontratı dolacak
olan Trevor Nunn'ın yerine geçebi-
lecek en güçlü aday oldu. Izleyicile-
rin oylannın dağılımında yer alan di-
ğer isimler arasında yüzde 10 oyla yö-
netmen John Caird. yüzde 7 oyla yö-
netmen Nicholas Hytner ve yüzde 4
oyla son zamanlarda Londra'daki
Donmar Warehouse 'da çalışan' Ame-
rikan Güzeli' filminin yönetmeni
Sam Mendes de bulundu. lOOOtiyat-
roseverin gerçekleştirdiğı oylamada
ortaya çıkan sonuç ise Tre\ or Nunn'ın
yüzde 88'lik bir oranla en kısa zaman-
da görevini bırakmasının istendiğı.
Tiyatro sözcüsü, "Trevor,yerine ki-
min geçeceğine kesin karar verilene
kadar görevine devam edeceğini söy-
ledi" dedi.
Sitenin editörü Terri Paddockda oy-
lamanın sonuçlannı yorumlayarak
" National Tiyatro'nun müdürlüğü
oldukça önemli bir göre> ve halkuı bu-
nun öneminin biüncindeolduğu daçok
açık Nunn'uı yerine kimin geçeceği
konusunda en son karan, Royal Na-
tional Tiyatrosu'nun başında Rc-
uters'in başkanı Christopher Hogg'ın,
üyeleri arasında da yazar Tom Stop-
pard, tele\izyon yayıncüarı Sue
McGregor ve Joan Bakevvell'in bulun-
du klan 13 üyeli idari heyeti verecek"
dedi.
Nunn. ilk eleştirileri oyunlann
sahnelenme tarihlerinin sürekli erte-
lenmesi üzerine almıştı. Tim Stupp-
le yönetmenliğinı üstlendiği 'Romeo
Jülyet'i zamanmda bitiremeyince gö-
revi Nunn üstlenmiş ve 35 dakika kı-
salttığı ovunhıç beğenilmemışti. İb-
sen'in'PeterGynf'inıyöneten Co-
nall Morrison'ın da o\ unu 2 ay erte-
lemesi, Noel'de oynanması planla-
nan 'Alice In \\bnderland' ü 2001 'e,
yine Morrison' ın yönetmesinin plan-
İandığı 'Pla>toyoftheUesternWbrld'
ün de bilinmeyen bir tarihe ertelen-
mesi tüm eleştiri oklannı Nunn'a
yöneltmişti. Bu ertelemeler yüzünden
ekonomik olarak da zora giren
tiyatronun Sanat Kurulu'ndan 1 mil-
yon sterline yakın yardım almasına
karşın yaklaşık 13 milyon sterlin
borcu bulunuyor.
Daha önce RoyalShakespeare Com-
pany'nın yönetmenliğinı yapan ve
'Cats'. 'Sefıller' gıbı ünlü müzikal-
leri yöneterek itibar kazanan. o^n-
cularca çok se\ ilen ve sayılan Nunn
ise soğukkanlılığını koruyor.
Jose Feliciano, 4. Uluslararası Boğaziçi Festivali kapsammda bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda
Gitarm peşinde bir ömürCUMHLTt CANBAZOĞLU
Pop müzikte klasikleşmenin anlamı yıl-
lara meydan okuyan bırkaç parçaya ya-
şam vermek ya da güçlü yorum ve tek-
niği ömür boyu yitırmeden iler-
lemek demek. Jose Felici-
ano. dünya pop müzik ta-
rihine armağanı Rain ad-
lı parçayla "klasik' kart-
vizitini uzun süre önce
hak etmiş bir sanatçı. Tabıı Rain'le sınırlı değil gör-
kemli kariyeri; bir Che Sera. California Dreamin'. Des-
tiny. Ponte A Cantar, Light My Fire ya da Feliz Nevi-
dad hâlâ dillerde, kulaklarda, kalplerde. tspanyolca
kadar Ingihzce de iyı şarkı söylemesiyle, ününü bu-
güne kadar aynı tazelikte taşunayı başarmış durumda.
Feliciano'nun bu derece sevilen bir gıtarcı-besteci-
şarkıcı olmasının nedenı. yapıtlannı büyük bir tutkuy-
la, aşkla yorumlaması, söylemını basit şekillendirme-
si ve gittiği her yerde insanlarla sıcak ilişkiler kurma-
sı şeklinde açıklanabilir. Feliciano bugün konser için
İstanbul'da. Daha önce Ru-
melihisan ve Açıkhava
Tiyatrosu'nda çalan sa-
natçı bu kez de 4. Ulus-
lararası Boğaziçi Festı-
vali için Açıkhava'da sah-
neye çıkıyor. Saat 21.3O'da baş-
layacak konserde yeni yapıtlanyla
pop tarihını şekillendirmiş klasiklenn-
den harmanladığı bir repertuvar sunma-
ya hazırlamyor. Öyküsüne gelince: 10 Ey-
lül 1945 Lares doğumlu olan Jose Monser-
rate Feliciano müziğe altı yaşındayken Nevv
York'un en kanşık semtlerinden Harlem"in sokak-
lannda akordeon ve gitar çalarak başlıyor. Görme özür-
lü olması çalışmasına engel değil; on iki çocuklu aıle-
nin ikinci e\ ladı olarak eve para getirmek zorunda. Ar-
dından bas gitar, banjo ve mandolini deniyor. Akustik
gitarda karar kılıyor ve onun üzerinde yoğunlaşıyor. Oku-
la gidiyor; \akti olunca sokak şarkıcılığı yapıyor.
Gece kulüplerinde çalışıyor ve yeteneği keşfedüin-
ce plak dünyasına sıçrama yapıyor ve RCA ile 1964'te
sözleşme imzalıyor. İlk albümünün adı The Voice and
Giutar of Jose Feücano.
1966'dan başlayarak Latin müziğiyle Amerikan so-
ul'unu, blues'unu harmanlama denemelerinin sonucun-
da ıstninı ABD'de olduğu kadar. Latin ülkelerinde ve
Ingiltere'de de duyuruyor. Gitar çalma stilindeki hız de-
neylen, pannaklarına hâkimiyeti büyük taraftar bulu-
yor ve genç yaşta usta çizgisine ulaşmayı başarabili-
yor. 1968'de The Doors'un klasıği Light My Fire ile
iki Grammy kazanıyor ve uluslararası ünü yakalıyor.
70 lerde ise Compartments v e S»eet Soul Musk albüm-
leriyle. 80'lerde Escenas De Amon ve Los Exitos De
albümleriyle zirvedeki yerinı koruyor. Televizyonun gü-
cünü keşfedip oyunculuktan sunuculuğa dek Latin
TV'lerinde birçok programda gözüküyor. Doksanlı
yıllarda ise tamamen Güney Amenka müziğine eğili-
yor. 1995'teki çift CD-kasetlik best of albümü Present
Tense'le. 1999'da Senor Boleroyla genç kuşaklan da
yakalıyor ve keyfince dünyayı gezıp konserler \eriyor.
Müzık serüveni kısaca böyle Feliciano'nun; özel ya-
şamında ise daha sakın bir çizgıde. Önce bir gece ku-
lübü çalıştıran Hilda Peres'le evleniyor. İkinci evlili-
ğini de Susan'la yapıyor. Bu ev lılikten üç çocuğu dün-
yaya geliyor. Günleri beste yaparak v e çocuklanyla il-
gilenerek geçiyor. Rakamlarla karıyen şöyle şekille-
niyor; 65 albümüyle 45 tane altm ve platın plak ödü-
lü kazanıyor. 16 kez Grammy'ye aday oluyor. altı kez
ödülü e\ ıne götürmeyi başanyor. Uzun kanyeri boyun-
ca dünyanın dört bir yanında konserlere çıkıyor ve yal-
nız son iki yılda 40'tan fazla ülkede 160 konser veri-
yor.
tşte bir ustanın başanlarla dolu. uzun soluklu öykü-
sü böyle; sokaktan gelip zirveye ulaşan bir yıldızı, us-
talığının en çarpıcı dönemınde dinlemek ayncahk ola-
cak bu cece.
DEFNE GOLGESİ
TLRGAY FtŞEKÇİ
İçimin Sesi'
Içimizin sesinden başka nedir sanki bütün yaz-
dıklanmız, söylediklerimiz.
Bu yüzden olmalı, "İçimin Sesı" adını vermiş, de-
nemeyazarlığımızın önde gelen adı Nermi Uygur
son kitabına.
"Neden bir kitap daha " sorusuna ise yanıtı ya-
lın: "Sorulanm tükenmedi."
Kitaptaki ilk denemenin başlığı "Derme-Çat-
ma", günlük hayattaki derme çatmalıklardan yo-
la çıkıp bilgelik kavramını sorgulamaya dönüşen
bir çizgide gelişiyor.
"Dilde kıvam bulan, dil-bilinçli biryaşam benim-
ki." Bu yüzden sözcüklere yazılmış bir mektubu
da içeriyor yapıt. "Sözcük-lnsan Kaynaşması" da
bu konuda bir başka yaklaşım.
"İnsan Insanın Neyidir?", ünlü özdeyişe karşı-
lık olarak yazılmış. "Ortaklaşa bir doğa-kültür ta-
banı üzerinde yaşıyoruz." "Birbihmiz için yaşama-
dayanağı durumundayız." Yaşam boyu sürecek'
insan olma eğitımini öneriyor, insanın önüne çtkan .
sorularla başa çıkarken en uygun gelişmeleri gös-
terebilmesi için.
"Ben varken o yok, o varken ben yokum." Epi-
kuros'un bu sözü çevresinde dönen "Eski Diri-
ler" adlı denemede ise ölüm düşüncesiyle hesap-
laşıyor yazar.
Çin Resmi: Bir Bambu Gibi Davranma Mutlu-
luğu", Doğu düşüncesindeki yalınlığın, çağdaş
bireyler için de ne denli temel bir gereksinim ol-
duğu savını işliyor: "alçacık gönülle yüce amaç-
lanna atıl".
"Kırk'ın Tadı", dilimizdeki kırklı deyişlere birgü-
zelleme. Ardından gelen "Kırk'tan Önce, Kırk'tan
Sonra" ise ülkemizde ve dünyada kırkına geleme-
den göçmüş ünlü şairlen, onlann ünlü dizelerini anı-
yor.
"Çocuklara Doğrulan Aktarmalıyız", çocukluğun '
insan olmadaki yeri önemiyle, çocukluğa özgü
sorunlarve gizemli bir dünya olarak çocukluğayak-
laşıyor. Çocuklara doğrulan söylemek ve çocuk-
larla birlikte yaşadığımızın bilincinde olmak, ona
göre davranış biçimleri geliştirmek, bu yolda dü-
şünsel bir çaba içinde olmanın insanlığın gelece-
ğinde nasıl belirteyici olacağına dair Irdelemeler ge-
tiriyor.
"Felsefesevertere", düşünce uğraşına bağlan-
mışlara seslenen bir tür meslek içi kılavuz.'
Bütünlüğüne bakınca nasıl da geniş bir düşün-
ce dünyası!
Nermi Uygur'u okumak günümüz insanı için
belki de her şeyden daha çok anadiline, Türkçe-
ye, onun güzelliklerine ulaşmanın yollarından bi-
ri.
Onu okurken biryandan Türkçenin güzellikleri-
ni tadarsınız, öte yandan da düşunce ufkunuz açı-
lır; topraktaki börtü bccekten en zorlu düşünce alan-
lanna dek yeryüzünün binbir durumuna batar çı-
kar, sonra da içiniz yaşama sevinciyle dolu, yeni-
den bakarsınız hayata, dünyaya...
Bu "Ba/kon"dan, seyre değer âlem. -
Güzel kime denir? Çevresine güzellik yayana. .
Bu soruyu sordum ve bu yanıtı yıneledim, ge-
çen pazar akşamı Güher - Süher Pekinel kardeş-
lerin dinletisi boyunca. Nasıl da güçlü bir dirim
enerjisi, güzellik saçıyortar çevrelerine.
Böyle gelişiyor insanlık da, yeryüzü de.
Nermi Uygur'un satırlarından da aynı güzel ve
güçlü enerjinin yayıldığını göreceksiniz.
Monet tablosu müzayedede
• LONDRA (AFP) - 26 Hazıran Salı günü
Sotheby's Müzayede Evı'nde savaş sırasında
Yahudi sahiplerinden savaş ganimeti olarak
Nazilerce gasp edilen bir Monet tablosu satışa
sunulacak ve geliri eserin asıl sahibi olan ve
adı açıklanmayan bir Yahudiye verilecek. 'Au
Parc Monceau' adlı tablonun 1.5 milyon pound
ile 2 milyon pound (2.2 milyon dolar ile 2.8
milyon dolar) arasmda bir fiyata satılacağı
tahmin edilıyor.
K Ü L T l R • Ç t Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I
DÜZELTME - Kâmil Masaracı'nın geçen
hafta teknik bir anza nedenîyie eksik yayım-
lanan karikatürünü yeniden yayımlıyoruz.